Şaud 5: Felsefe Öldü!

Kuthumi Lal Singh’in katılımıyla, Kanallık: Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çembere sunulmuştur
16 Aralık 2006

www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

“İnek pisliği ateşinde kuzu çevirme, Kuthumi kulağınıza bağırıyor”! (Kuthumi bir Noel şarkısının sözlerini değiştirerek girer – izleyicilerden kahkahalar yükselir!). Namaste! (İzleyiciler karşılık verir “Namaste”). Namaste! Benim, Kuthumi, bugün sizi sevmeye, yılın bitimini, yılın bu zamanını kutlamaya geliyorum. Buraya gelmek üzere olan yeni kitaplarımı kutlamaya geliyorum. Bu güzel günde – bir yılın bitiminde ve Yeni Enerji’den önceki son yılın – son zamanların – başlangıcında Şambra ile birlikte oturmak için geliyorum. Tobias ve Saint-Germain dediğiniz o öbür orospu çocuğu (izleyiciler gülmekten kırılır!) benden rica ettiler. Aslında o (Saint-Germain), o kadar da kötü değildir.

Sizi güldürmek zorundayım Şambra, sizi güldürmek zorundayım. Şu ara dünyanızda ve o küçük çılgın kafanızda çok şeyler olageliyor. Sizi güldürmem gerekiyor, ve Tobias benden bugün burada bunu yapmamı istedi. Ama ben sadece sizi sevmek için gelmek istiyorum. Puncaplı yüreğimden sizin kalbinize, saf, koşulsuz, birinci sınıf bir sevgiyle. Yalnızca bir an bu güzel şimdi enerjisinde olabilmek, biraz gevşeyebilmek için geliyorum.

Uzun süredir harcadığınız insanca gayretlerin bedelleri var. Sizden mizahı ve yaşamı çekip alıyor. Belki de şimdi bir an için böylece birlikte oturabiliriz. Bırakın sizi koşulsuz seveyim. Bırakın, sizinle birlikte bir an bu güzel enerjiyle yıkanayım. Hiç bir sıkıntı olmadan. Kaygılar olmadan. Tobias olmadan! Tobias, biraz izin kullanıyor. Aslında kulübesinde Hanukkah (çev: Musevi dininde aşıklar bayramı) ağacını süslüyor. Saint-Germain – onun çok sevgili bir dostum olduğunu söylemek zorundayım – biz çok, çok yaşam boyunca birlikte çalıştık. Saint-Germain yılın bu zamanını çok sever. En sevdiği rollerden birini üstlenip dünyanın her yanında insanlar kanalıyla konuşur. Bu Noel Baba rolünü çok sever. Aslında bir dolu, bir dolu, bir dolu iddiasının yanısıra (bazı gülüşmeler), bu sevinç ve neşe zamanı biraz fazla ciddi olmaya başladığı için, eski ayinlere, törenlere fazlasıyla kapıldığı için, Noel Baba (Aziz Nikola) denen bu varlığın yaratılmasına yardımcı olduğunu da iddia eder. Böylece o, Noel enerjisine ve onun nasıl olması gerektiğine baktı. Çocuksu olmalıydı. Sevinç, neşe dolu olmalıydı. Mutluluk dolu olmalıydı. Onun için de Noel Baba denen bu varlığın birlikte-yaratılmasına yardımcı oldu ve onun en açık olan varlıklara – çocuklara – gelmesini sağladı. Bu, çocuklar için hayal güçlerini yeniden canlandırmanın, bu kutlama döneminde – bu sevgi unsurunu – bu sihir unsurunu –yeniden canlandırmanın bir yoluydu.

O nedenle, Saint-Germain şu anda dünyanın her yanında Noel Babayla yılın bu zamanını kutlayan çocukların, Noel Babayla olmalarına yardımcı oluyor. Zaman zaman korkan çocukların, zaman zaman acı çeken çocukların yaşamına biraz sevinç katmak amacıyla dünyanın her yanındaki türlü Noel Babalar kanalıyla kendi enerjisini yayıyor.

Ben, Kuthumi için Noel Baba rolünü oynamak zordur. Benim geçmişim bu yönde değil, ve bir dolu küçük çocuğun ağlamasına neden olabiliyorum, onun için ben bu Şambra toplantısına geliyorum. Ve, sevgili Kuan Yin de yok. O da Norma – Andra – ve Garret ile birlikte şu anda Kiwi ülkesinde. Onlar bu ülkede çok, çok özel bir şey üzerinde çalışıyorlar, ve tüm yolculukları boyunca yalnızca Kuan Yin’in değil, ama Sophia enerjisinin yeni bir anlayışının oluşturulmasına yardım ediyorlar. Biz sizinle birlikte bu enerjiye gireceğiz ve Tobias ve Kuan Yin bundan söz edecekler. Ama siz artık eril/dişil enerjilerinin yeniden birleştiğini biliyorsunuz. Örneğin, bana bakın. Eril ve dişili bütünleştirmiş bir varlık olarak ben erkek değilim, kadın da değilim, Ben Ben’im. Her ikisiyim. Hiç biri değilim. Olduğum herşeyi olabilmek için, uzun süre önce o kostümden kurtuldum. Ama Norma ve Garret bu geçiş zamanında, tüm enerjilerin yeniden birleştiği bu zamanda, Kuan Yin ile ve Sophia enerjisiyle çalışıyorlar. Onlar bunu bir bütün olarak Şambraya getirecekler.

Şimdi, sadece bir an için bırakın sizlerle olayım. (Bunu yapmayalı) epey oldu. Hep çevrenizde olduğumu biliyorsunuz. Deyim yerindeyse, ben hep geri plandaydım. Kırmızı Çember ve Şambra enerjileriyle o muhteşem gölde açılan yeni ofisinizde çalışıyordum. Bazı enerjilerin hareket ettirilmesine yardımcı oldum – yalnızca orada çalışanlar için değil, ama beni davet eden tüm Şambra’nın enerjilerini. Tobias ve Saint-Germain bunu yapmamı rica ettiler. Böylece bunun etkileri yalnızca orada, ofiste çalışanların üzerinde değil, ama hepinizin ve her birinizin üzerinde görülecektir. Siz, eski enerjileri temizlemeye niyet ettiniz. Saint-Germain’in dediği gibi, size tutunmayı sürdürmek isteyen enerjileri. Biliyorsunuz, her bir bilinç parçası, her bir enerji parçası, kendi yaşam formuna, kendi benzersiz kimliğine sahiptir. Her bir bilinç parçası, kendini anlamanın bir biçimine sahiptir ve o kimliğe tutunmak ister. Bırakmak istemez. Bırakmayı, bir dönüşüm ve bir evrim olarak değil de, ölüm olarak görür. Her bir enerji parçasının, tıpkı küçük bir çocuk gibi, gelişme zamanının, değişme zamanının, daha muhteşem, daha büyük bir şeye büyüme zamanının geldiğini bilmesine rağmen, tutunmaya çalışması gibi.

O küçük enerji parçasının ne istediğini biliyor musunuz? Ana-baba enerjisini, ebeveyn enerjisini – yaradan enerjisini – ister, bu enerjinin gelip de herşeyin yolunda olacağına dair güvence vermesini ister. Bu, sizin biraz korkan yanınızdır, yarının neler getireceğinden emin olmayan, artık pek de ilgilenmediğiniz o işi bırakırsanız, eski bir karma olan o ilişkiyi bırakırsanız neler olacağından emin olmayan yanınızdır. Bu enerjilerin tümü, gelsin ve güvence versin diye o ebeveyn benliğini, o yaradan benliğini ister. Tıpkı bir çocuğu elinden tutup da zamanın geldiğini söylemek gibi. İlerlememizin zamanı geldi. Tekamül etmemizin zamanı geldi. Geçmiş, asla unutulmayacak. Geçmiş, asla gizlenip saklanmayacak. Geçmiş, yeniliğe, kim olduğumuzun potansiyeline dönüştürülebilir.

Sahip olduğunuz en ufak bir düşüncenin kendi kimliği vardır. Sahip olduğunuz en ufak bir korku, aslında yalnızca küçük bir çocuktur. Tıkanıp kalmış her bir enerji parçası, aslında bu tıkanıklıktan kurtulmak ister. Ve siz, sevgili varlıklar, kendinizin o parçasını kendi yeni enerjinize yönlendirebilirsiniz. İçinize dönün ve onunla – o küçük korkuyla – konuşun. Diyelim ki, bedeninizde bir rahatsızlık olduğundan – onun belki de bir hastalık geliştirmekte olduğundan – korkuyorsunuz. Bu yalnızca tıkanıp kalmış bir enerji parçasıdır. Hepsi budur. Gençliğe – gençlik anlayışına – tutunan bir enerji parçasıdır. İçinize dönebilir ve o küçük enerji parçasına konuşabilirsiniz. Ona, bırakmak zamanının geldiğini söyleyin. Gençliğe tutunması gerekmediğini söyleyin. Yeni bir enerjiye tekamül edebileceğini söyleyin. Ona, bedeninizin bir yerinde ona bayraklık edecek parlak, sağlıklı, titreşen bir biyolojik enerji olduğunu söyleyin. Sağlıksız enerjinin kendini iyileştirebileceğini, zorlamadan, zihinsel bir disipline gerek kalmadan, hatta odaklanmaya bile gerek kalmadan bunu şu anda gerçekleştirebileceğini söyleyin. Yalnızca izin verin. Böylece bugün, bu güzel grupla birlikteyken, kendinizi sevmeye zaman ayırın.

Şu an birçok enerji iş başında. İnsan bilincinde çok yaygın olduğunu gördüğüm enerji, “onlar” enerjisidir. “Onlar” havanın değişeceğini söylüyor. “Onlar” yeni bir moda akımından söz ediyor. “Onlar” ekonominin daha da kötüye gideceğini söylüyor. “Onlar” dünyanın sonu geliyor diyor. Dünyanın her yanında insanların tekrar tekrar o büyük şeytan “Onlar”dan söz ettiğini duymak, perdenin bu yanında bize eğlenceli geliyor. İster Hindistan’da olsun, ister Avustralya’da. Hep “Onlar”dan söz ediliyor. “Onlar” şunu dedi. “Onlar” bunu yapacak. “Onlar” kim? Her yere baktım. “Onlar”ı dünyanın her ülkesinde arayıp bulmaya çalıştım. Telefon rehberlerinizde aradım. Bay ve Bayan Onlar’a rastlamadım. Şirketlere baktım. ‘Onlar Şirketi’ adında bir şirket bulamadım. Hiç bir yerde bir “onlar” göremiyorum.

Sonunda, peki şu büyük “onlar” da neyin nesi dedim kendi kendime. Nereden geliyor? Kime ait? Ve onun sadece bilinç – sadece kitle bilinci – olduğunu keşfettim. “Onlar”, insan bilincinden başka, o büyük düşünce ve fikir, sorun ve kaygı havuzu ya da deposundan başka bir şey değildi. Ama yine de herkes “onlar”dan söz ediyor. Buna kendi yaşamınızda bir bakmanızı istiyorum. Bunu ne kadar sık kullandığınıza bakın. Kendi kendinize bunu ne kadar sık düşündüğünüze bakın. “Onlar” benim şunu şunu yapmamı istiyorlar. “Onlar” benim oraya gitmemi istiyor. Birçoğunuzdan duyduğum bir başka “onlar” da, bizim taraftaki spiritüel gruplarla, bazı organizasyonlarla ilgili – “onlar” bana taşınmamı söyledi. Ama “onlar” diye bir şey yok, o zaman size taşınmanız gerektiğini nasıl söyleyebilirler ki. “Onlar” bana çıkıp belli bir misyon çalışması yapmamı söylediler. “Onlar” diye bir şey yok, peki o zaman neyle bağlantı kuruyorsunuz? Siz, diğer insanların tümünden – onların sorunlarından ve kaygılarından kaynaklanan tüm diğer “onlar”la bağlantı kuruyorsunuz.

Ve bu “onlar” – bu büyük “onlar” – hiç bunun hakkında düşündünüz mü? Her ne ise, hiç mizah anlayışına sahip değil. Belirli bir mantığı da yok. O kocaman bir hiç. Ama yine de, birçok hayat için kontrol edici ve yönlendirici bir güç. İnsanların, gerçekten “onlara” inandığı ve “onların” gerçekten bir kimlik edindiği noktaya kadar geliyor. “Onlar”, bir enerji türü üstleniyor. Onları hiç bir yerde bulamıyorsunuz ama, bir anlamda da gerçek haline geliyorlar. “Onlar”, birçok insan için yönlendirici bir güç haline geliyor. Bizim tarafa geldiklerinde bile, hâlâ “onlar”dan söz etmeye devam ediyorlar. “Onlar” benim bunu yapmamı istediler. Peki, onlar nerede? Her yerde onları arayan insanlar ve melekler oldu, ve o gerçekten hiç bir yerde mevcut değil.

Onlar – onlar, sorumluluk almamış olan sizsiniz. Gerçekten. Hmm Hmm Hmm. (kahkahalar) Bilge kişi size konuşmak için geliyor. Bu çok basit bir prensiptir. Bunun sizi kendi yaşamınızda nasıl etkilediğine bakın. Bir anlamda kendi – bu, sizi yaşamlarınızda yönlendiren, düşüncelerinizde yönlendiren, ama aslında hiç bir maddeye, derinliğe, hiç bir şeye sahip olmayan bir enerjidir, kitle bilincinin yönlendirme sistemi gibidir. Böylece siz ve diğer insanlar bunca zamandır içinizdeki muhteşem bir şeyin peşinden gitmeyi unutup büyük bir hiçin peşinden gittiniz.

Bugün, sizlerle birkaç şey paylaşmak için geliyorum. Biraz kendimle – öykümle – ilgili, buraya neden geldiğim hakkında konuşacağım. Noel’in benim için de özel bir anlamı var. Daha önceleri Dünya’da çok kez enkarne oldum, türlü kılıklara ve kimliklere girip çıktım, ve hemen şunu da ekleyeyim, anlatacaklarım bazı sorularınızı da yanıtlayacaktır. İşte buradayım, Kuthumi lal Singh, bir erkek gibi davransam ya da konuşsam da, artık bir erkek olmadığımı söyledim. Ben hem erkek, hem kadınım, ama çok, birçok yaşama erkek olarak geldim. Özellikle de bir yaşamda – Baltazar olarak – o üç bilge adamdan biri olarak geldim. (çvr: İsa’nın doğumunda Meryem’e gelen ve armağanlar getiren üç kral.) Gerçekten. O bendim, armağanların – biraz tütsü, biraz kokulu sakız – verilmesine yardımcı oldum. Bilirsiniz işte, Yeshua ile iyi geçinmek için. İlerde meşhur olacaktı. (bazı gülüşmeler)

Birçok hayatı erkek olarak yaşadım. Çoğu zaman – insan biçiminde enkarne olmayı seçtiğiniz zaman, enerjinizin yatkınlığına göre enkarne olursunuz. Başka bir deyişle, meleksel alemlerde enerjinizin dişil yanı egemendiyse, genelde Dünya’ya bir kadın olarak enkarne olur ve genellikle o kadın formunda kalırsınız. Arada bir değişirsiniz ama, siz kadınların bildiği gibi, bir erkek bedeninde olmak, bir erkeğin tutumlarını edinmek, ve elbette bir erkeğin düşünüşüne ve huylarına sahip olmak çok rahatsızlık verir. Öte yandan ben, bilinçli bir seçimden çok, eril enerjinin ağır basmasından ötürü baştan beri çoğunlukla erkek olarak geldim ama, bunu şimdi hiç fark edemezsiniz bile.

Böylece çok, çok yaşamı eril form içinde geçirdim. Bir kısmı benim dersimdi. Bir kısmı da – bir erkek bedeni içindeki rolümü üstlenmek – kendimin öbür yanının güzelliğini anlamamı sağlamak içindi. Eğer şimdi Dünya’ya gelmem gerekse, nasıl geleceğimin bilinçli seçimini yapmak çok zor olurdu. 2000 yıl önce Baltazar olarak o yaşama enkarne oldum ve Mesih tohumu enerjisinin buraya getirilmesine yardım ettim. O zamanlar Babilli bir kraldım, ama sizin de bildiğiniz gibi, Dünya’da bir şeylerin olageldiğini biliyordum. Şudur diye parmağımı basamıyordum, gerçi kahinler gelmekte olan yeni Mesih’ten söz ediyorlardı ama, ben olanları tanımlayamıyordum. Ama kim, Mesih’in bu şekilde geleceğini düşünebilirdi ki. Yani şunu demek istiyorum, bu yalnızca bebek Yeshua ile ilgili değildi. Yalnızca Meryem ve Yusuf’la ilgili değildi. Mesih tohumunun Dünya üzerinde ve o zamanda doğmasıyla ilgiliydi. Bu yalnızca Dünya’ya gelen Yeshua ile değil, sizin Dünya’ya gelmenizle ilgiliydi. Sizin enkarne olmanızla.

Bu arada, hepimiz çok ortak bir şeye sahibiz. Bu sadece Atlantis geçmişimiz değil, ama çoğumuz yaklaşık olarak İ.Ö. 500-600 yıllarında da enkarne olduk. O günlerde buralardaydık ve Mesih tohumunun gelmesi için enerjilerin hazırlanmasına yardımcı olduk. Ve sonra, çoğumuz 2000 yıl kadar önce yeniden enkarne oldu. Bu hem sizin için, hem de benim için çok özel bir yaşamdı. Biz, Dünya üzerindeki bir enerji değişiminin ve bir çağ ya da dönem değişiminin tam ortasındaydık. Kendi benliklerimizin ortaya çıkmaya başlamasını, dualitenin ağırlığından, fiziksel bir insan bedeni içinde bulunmanın ağırlığından çıkmasını izliyorduk. Dünya’da yaşamak denen, enkarnasyonlar denen döngünün en dibinden yukarı çıkmaya başlıyorduk. Enerjimizi yeniden hareket ettirmeye başlıyorduk, nihayet bu döngüden, şu enkarnasyon çarkından çıkmaya başlıyorduk.

Siz oradaydınız. Ben oradaydım. Biz, tohumlar ektik. Ve şimdi, 2000 yıl sonra, hasadı toplamak için buradayız. Burada yaptığınız şey budur, Mesih tohumu enerjisini biçmektir. Güzel bir yeni bilince gelişen bu Mesih tohumunu. Sizin ve benim başlamasına yardımcı olduğumuz bu güzel yeni bilinç, gelişti ve büyüdü. Güçlendi ve sağlıklı bir hal aldı. Tüm çevresini saran bilinç-yaban-otlarına rağmen. Kuraklığa rağmen – bilinç kuraklığına rağmen. Bilinç fırtınalarına rağmen, bu yeni Mesih bilinci büyüdü ve tekamül etti. Ve şimdi, hasada hazır Yeni Enerji’nin gelmesiyle, arzu ederseniz bugün burada biraz hasat toplayalım. Bunu birlikte yapacağız. Biz hemen burada, bu güzel kutsal alanda Yeni Enerjiyi nüfuz ettireceğiz. Ama bana geri dönelim…

Dünya üzerinde birçok enkarnasyonum oldu ve en dikkate değer olanlardan biri İ.Ö. 500-600 dolaylarındaydı. O zamanlar, Pitagoras olarak tanınan Yunanlı bir filozoftum. O ilginç bir yaşamdı, çünkü o zamanlar bu Yunan ülkesinin bilincinde çok şey değişiyordu. İnsanlığın Hristos (Mesih) çağına hazırlanan yeni bir uygarlık canlanıyordu. Yunanistan’da düşünürler vardı. Yunanistan’da yaradanlar vardı. Yunanistan yeni bir uygarlık ve yeni bir kültür geliştiriyordu ve ben – ben de bunun tam ortasındaydım. Bir filozoftum. Bir matematikçiydim. Ve bunu büyüleyici buluyordum, çünkü matematik yoluyla ve felsefe yoluyla dünyayı anlamaya – doğayı anlamaya, ruhu anlamaya – çalışıyordum. Felsefeye karşı bir sevgi ve tutku besliyordum. Rakkamların nasıl iş gördüğünü, evren ve yıldızlar konusunda rakkamların nasıl mantık ve anlam ifade ettiğini anlamaya çalışmayı seviyordum. Rakkamların enerjisiyle oynayarak günlerimi, yıllarımı geçirdim.

Rakkamların enerjisi hâlâ geçerlidir. Onunla hâlâ oynayabilir ve onu hâlâ kullanabilirsiniz. Rakkamları sıralayabilirsiniz. İstediğiniz herşeyi yaratmanıza yardımcı olması ve anlamanızı sağlaması için matematikle oynayabilirsiniz. Ama ben şunu anladım – o yaşamda değil, çok daha sonra – rakkamların gerçekliği yaratmadığını anladım. Matematik, evreni biçimlendirmiyor. Rakkamlar yalnızca ruh benliği denen – siz denen – yaradan denen, çok kişisel ve çok özel bir enerjiye yanıt veriyorlar. Siz yarattığınızda, saf, ham enerjiyi alıp da onunla yaratmaya başladığınızda, o kendini matematiksel denklemlere dönüştürüp, o saf ve ham enerjiyi bir mantığa yerleştiriyor. Ama mantığın kendisi, bir yanıta sahip değil. Mantığın kendisi – matematiğin mantığı – kaynak enerjisi değil. Mantık, matematik, evreni yaratmadı. Siz yarattınız. Siz, yaradanlar. Siz, imgeleyenler ve hayal kuranlar. Siz, melek varlıklar, enerjisini indirgemek gibi muhteşem bir işi gerçekleştirip de Dünya’ya gelenler. Potansiyelleri ve sonunda gerçekliği yaratan sizsiniz. Ve sonra onu rakkamlar ve matematik yoluyla anlayabilir ya da yorumlayabilirsiniz.

Pitagoras yaşamını, Balterus (Baltazar) olarak yaşadığım hayat izledi. O yaşamda bir asildim, ama felsefe araştırmalarımı sürdürdüm. Matematik araştırmalarımı sürdürdüm. Ama şimdi yeni bir şey eklenmişti. Şu spiritüellik alanı. Bu, spiritüel tarafa yenilenmiş bir odağın yerleştirildiği ilk yaşamdı. Ben bu yüzden Yeshua’nın doğumuyla, Dünya’ya gelen bu Mesih enerjisiyle bu kadar yakından ilgilenmiştim. Mesih enerjisinin Dünya’da nasıl ve ne zaman var olacağını anlamak için yıldızları inceledim. Kitapları inceledim. Bu inanılmaz Dünya gezegeninde yeni ve farklı bir şeyi nasıl yaratmaya başlayabileceğimizi anlamak için, başka filozofları ve dinleri inceledim. Ama o yaşamımda bile, kendi içimde tıkanıp kaldığımı söylemek zorundayım. Bakın, ben arayış içindeydim. Kendimi bildim bileli arayan olmuştum. Ve bu arayan-olma enerjisi sürekli başka yaşamlara, çalışmamı bir filozof, bir matematikçi olarak sürdürdüğüm yaşantılara taşınıyordu.

Dünya üzerindeki en son yaşamımda, Kuthumi lal Singh olarak biliniyordum. O tutkuyu sürdürdüm. Bakın, tutkular – araştırdığınız şey, kalbinizi şakıtan şey, beyninizde yerine oturan şey – bunlar bir yaşamdan ötekine sizi izlerler. Böylece ben, Hindistan’ın Kaşmir bölgesinde Kuthumi olarak doğarak Dünya’ya geri geldim. İlginç olan şu ki, Pitagoras, o filozof olduğum dönem, aynı zamanda Buda’nın Dünya’ya enkarne olduğu, Buda’nın enerjisini başlattığı zamandı. O zamanda yine Tobias da Dünya’daydı. Bakın, biz insanlar olarak ve gruplar olarak modeller geliştiriyor ve sonra da bu modelleri izliyoruz. Bu modeller tekamül etmeye ve dönüşmeye hazır olana dek, onlarla çalışmayı sürdürüyoruz. Ve sonra, Eski Enerjiden geçip Yeni’sine giriyoruz.

Böylece, Kuthumi lal Singh olarak geldim ve erken yaşlarda öğrenim görmeye başladım. Annem ve babam eğitim almış kişilerdi. Özellikle babam, beni okumak ve öğrenim görmek konusunda çok cesaretlendirdi. Ama aslında bir anlamda yaptığı tek şey, zaten seçmiş olduğum yolu yürümem için beni yüreklendirmekti. Araştırmalarım beni Londra’ya götürdü. Bu arada ben 1829 yılında doğdum ve araştırmalarım beni Londra yöresine götürdü ve ben Cambridge’de çok zaman geçirdim, öğrenebileceğim herşeyi öğrenmeye çalıştım. Kendimi yeniden bir filozof, bir araştırmacı ve gerçeğin bir arayıcısı olarak gördüm. Çok, çok çalışıyordum, gece ve gündüz, ve hiç sosyal bir yaşantım yoktu. Kendimi odama ve sınıflara hapsediyordum. Dört yıl boyunca çok, çok çalıştım. Bu dört yıllık dönemin sonunda bir gün üniversitenin patikasında yürürken, ve nihayet hep orada olan şeyleri – ağaçları, gökyüzünü, kuşları – fark ederken, birdenbire hiç bir şey bilmediğimin farkına vardım. Öğrenim görmüş, çok çalışmıştım, ama yaşam hakkında tek bir şey öğrenmemiştim. Oysa felsefeler hakkında herşeyi öğrenmiştim. Büyükleri okumuş, bilim ve matematik hakkında çok şey öğrenmiştim. Ama özellikle o gün, bir açılım oldu, sanki ruhuma açılan bir kapı gibi ve içeriye bakıp, tek bir şey dahi öğrenmediğimi fark etmiştim. Ha, zihnim, aklım iyiydi. Hızlıydım. Şeyleri ezberleyebiliyordum. Ezberden anlatabiliyordum, ama yine de hiç bir şey deneyimlememiştim.

Bu, tüm varlığımı sarsan bir depreme neden oldu. Sanki her bir parçam yırtılarak ayrılıyormuş gibi hissettim. Sonunda, sizin şimdi zihinsel çöküntü dediğiniz şey oldu, hemen orada, üniversitedeki çimlerin üzerine yığılıp kaldım. Tabi ki, geldiler. Beni alıp götürdüler. Neredeyse beni kilit altında tuttular da denebilir. Bir kuruluşa götürmediler, ama beni tecrit ettiler, profesörlerden birinin evine koydular ve ben yıllarca orada kaldım. Kendimi güçlükle besleyebiliyordum, zor zar bir mektup yazabiliyordum. Hiç düşünmek istemiyordum, hiç bir şey yapmak istemiyordum. Bunun nasıl bir şey olduğunu bazılarınız tam olarak bilir – bir tür depresyon, bir tür boşluk, hiç bir tutkunun olmaması. Hissedilecek hiç bir şeyin olmaması. İçi boşalmış bir kabuk gibiydim. Kabuk gibiydim. Uzun bir süre bu halde kaldım. Başlarda onları kaygılandırıyordum, ama çok geçmeden beni unutmaya başladılar. Bana yemeğimi verip arada bir benimle konuşmaya çalışıyorlardı, ama ben oldukça tutarsız davranıyordum.

Bu varoluş halinde ya da aslında varolmayış halinde birkaç yıl kaldım ve bir gün, bir gün, bu zihinsel çöküntüyü nasıl ansızın yaşadımsa, yine bir gün ansızın kalktım, birkaç eşyamı toparladım ve çıkıp gittim. O noktada dünyayı terk ettim. Üniversiteden uzaklaştım. Derecelerimden (rütbe ya da mevkilerimden) uzaklaştım. Arkadaşlardan ve aileden uzaklaştım, ve yeni ve farklı bir şey için yola koyuldum. Artık düşünmek istemiyordum. Artık bir filozof olmak istemiyordum. Artık evreni anlamaya çalışmak istemiyordum çünkü nihayet, evreni asla anlayamayacağımı anlamıştım. Kendime, sadece yaşamı ve insanları – ne olursa – deneyimlemek istediğimi söyledim. Daha önceleri kendime hiç izin vermediğim biçimde, deneyimleri sanki yutmak istiyordum. Deneyimleri hep düşünmüştüm. Yaşantımdaki herşeyi hep analiz etmiştim. İster kendi içimde olsun, ister dışımda, hep herşeyin mantığına bakmıştım. Hatta mantığı ve felsefeyi ruha uygulamaya kalkmıştım. Bunun yapılamayacağını gördüm. Bu tıpkı yağ ve su gibiydi. Karışmıyorlardı.

Böylece, bir not bile bırakmadan yola koyuldum, ve yolculuğumun bir sonraki aşamasına geçtim. Yolculuğumun bu sonraki aşaması yaklaşık 40 yıl sürdü ve Avrupa’nın her yerini gezdim. Memleketim Hindistan’a gittim ve en sonunda Tibet’e vardım. Hayatımın geri kalanını orada geçirdim, artık öğrenmek ve araştırmak yoktu, ama yazıyor ve deneyimlerimi paylaşıyordum. Teosofi Cemiyetini kuran kişilerle zaman geçirdim. O sevgili varlıkla, aynı zamanda hem düşünebilen hem de hissedebilen o insanla çok zaman geçirdim. O benim esin kaynağımdı – Madam Blavatsky – yaşam tutkusuyla dolu bir kadındı. Onunla karşılaştığım an, kendi içimde hissetmem gerekeni bildim. Zeki – inanılmaz zeki – bir kadındı. Şimdiye kadar tanıdıklarımın içinde en mükemmel olanıydı, ama o kadın hissedebiliyordu. Enerjiyi hissedebiliyordu. Tutkuyu hissedebiliyordu. Bir çiçekteki yaşamı, benim hayatı hissedebilmemden misli misli hissedebiliyordu. Herkesin enerjisini hissedebiliyor ve kendilerini yeniden-dengelemelerine yardım ediyordu. İlle de bir şifacı değildi, ama hissedendi.

Onunla çok zaman geçirdim ve daha da fazlasını deneyimlemek için kendimi nasıl açacağımı öğrendim. Deneyimlemek! Düşünmek değil. Düşünmekten öylesine yorulmuştum ki, ve yolumun üzerinde çok, birçok sevgili sıradan insan tanıdım. Birkaç tanesiyle karşılaşmama rağmen, gidip de büyük krallarla ve asilzadelerle ve soylularla konuşmak ihtiyacı duymadım. Sıradan insanlarla çalışmak ve yaşamı onlarla deneyimlemek, beni daha çok ilgilendiriyordu. Yaşamın güzelliğini onlarla paylaşmak. Bazen sadece bir gün için – bazen bir ya da iki hafta ya da daha fazlası için. Ama benim için önemli olan deneyimdi.

O yaşamımdaki yolculuklarımdan çok, çok ilginç bir şey de öğrendim. Nasıl güleceğimi öğrendim. Çocukken hiç gülmedim. Gülmek, entellektüel olmamak sayılıyordu. Ve evde, hem babam hem de annem çok, çok eğitimli, çok entellektüeldiler. Ama aynı zamanda da, ki bunu sizlerle paylaşmak zorundayım, çok mutsuzdular. Çok mutsuz. O ülkelerdeki insanlardan nasıl gülümseneceğini, nasıl gülüneceğini, nasıl mizah yapılacağını öğrendim. Mizahın kendine has bir enerjisi vardır. Sıkışıp kalmış enerjiyi dönüştürür. Dualitenin ağırlığını biraz kaldırmanızı sağlar. İnsanlar – onlar gülebilirler. Meleklerden çok, çok daha iyi mizah yaratabilirler. Hatta perdenin bizim yanında, fiziksel olmayan alemlerde bile, hiç insan bedenine girmemiş varlıkların, mizahın ne olduğuna dair bir fikri yoktur. Öyle fazla ciddi olduklarından değil, ama bizim geçtiğimiz şeylerden geçmedikleri için. Onu hafifletmek için, ona gülebilmek için, aslında o kadar da ciddi bir şey olmadığını anlamak için, o yollardan geçmek gerekir. Biraz oynayabilmek, bir başkasının yüzüne bir gülümseme oturtabilmek.

Böylece, Kuthumi lal Singh olduğum yaşamda, deneyimlemeyi öğrendim, gülmeyi öğrendim ve paylaşmayı öğrendim. Paylaşmayı öğrendim. Şimdi, paylaşmak, ilginç bir enerjidir. Kendini başkalarına adamak ve onları beslemek anlamına gelmez. Paylaşmak, onlarla birlikte karşılıklı ânın keyfine varmak demektir. O ânın keyfini çıkartmak demektir. Birlikte olmak, bir deneyimi paylaşmak. Bakın, başka bir insanla bir deneyimi paylaştığınızda, o paylaşım ne olursa olsun, kayıtlara geçer. O andan sonsuza dek ortak bir yanınız olur. Artık, asla sizden alınamayacak, asla gizlenemeyecek ya da yok edilemeyecek, harika ve güzel bir bağ vardır aranızda. Başkalarıyla paylaşmak, kendini anlamanın yollarından biridir.

O yaşamda öğrendiğim en büyük şey ve bugün konuşmak için size gelmemin nedeni, felsefenin gerçekten, daha önce de söylediğim gibi, gerçekten zırvadan başka bir şey olmadığıdır. Ve ben bugün buraya duyuruyu yapmak için, bu büyük duyuruyu yapmak için geldim: felsefe öldü. Bu noktadan sonra felsefe ölüdür. İyi, diyorsunuz, iyi, peki. (izleyiciler alkışlar) Şimdi, birçoğunuz alkışlıyor ama, sizler filozof ya da felsefecilerdiniz. Siz, öğrencilerdiniz. Şeylerin mantığına bakıp da nasıl iş gördüğünü anlamaya çalışan sizdiniz, ama siz de benim gibi biliyorsunuz ki, uzun bir süre felsefeyi incelediniz, öğrendiniz. Ve sizi nereye getirdi? Beni zihinsel bir çöküntüye soktu. Sizleri kapanlara kıstı. Çıkmaz sokaklara soktu. Bunu yapmak çok yararlıydı. Beni anlayın. Bunların hepsi kötüydü demiyorum, ama içine girdiğiniz bu Yeni Enerji çağında, felsefe ölür. Felsefe gider. Onun yerini yaratıcılık alır. Deneyim alır. Bilgelik alır, ama kökleri düşünceye dayalı olan bilgelik değil. Yaratıcılık geri gelirken, felsefe de gider.

Şimdi, bu tabi, kültürün ilerlemesi için felsefenin gerekli olduğunu söyleyenleri dehşete düşürebilir. Felsefe gereklidir, çünkü kendimizi incelememize, öğrenmemize neden olur (derler). Eh, bu bir dereceye kadar doğrudur – bir dereceye kadar. Ama kendi arayış yolculuğunun belli bir noktasına vardığında, herşeyden önce, arayacak bir şey olmadığını fark edersin. Sen sadece bir arayansındır. Bu senin işindi, mesleğindi, ama sonuçta seni nereye ulaştırıyor. Felsefe artık aşılıyor. Mantığın ve aklın ötesine geçiliyor, ve birçok insan kaygılanıyor, çünkü felsefe onlar için herşeydir. Akılsal olarak bildikleri tek şey budur. Ama, aklın, zihnin dışında bir şeyin olduğunu gerçekten anlamak için, zihinden iyice uzaklaşmak gerektiğini – iyi bir zihinsel çöküntünün gerektiğini – siz biliyorsunuz. Yaşamı anlamak için, zihnin yanılsamalarının yerle bir olması gerekiyor, Eski Enerji temelinin tümüyle erimesi gerekiyor. Zihinden çıktığınız zaman, çok daha değerli bir şeyin olduğunu fark edersiniz. Çok daha büyük bir şeyin. Zihnin yaptığı gibi, sıkışıp kalmanıza neden olmayacak bir şeyin. O, sizin ruhunuzdur. Sizin benliğinizdir. Gnost’unuzdur. Eh, o zihninizi de içerir ama, siz çok daha büyük, çok daha muhteşem bir şeyin olduğunu öğrenirsiniz – ve o, sizsinizdir. Siz. Onlar değil. Siz. Siz, kendinizin gurususunuz. Onlar şöyle demeye bayılır, heey sen sensin. Onlara ihtiyacınız yok.

Böylece Şambra, felsefe, Yeni Enerjide ölüyor. Gidiyor. Herşeyi düşünüp taşınmaya gerek yok. Herşeyi analiz etmeye gerek yok. Herşey hakkında felsefe yapmaya gerek yok. Şimdi, deneyimin keyfine varmak ve yaşamınızı yönlendiren enerjinin yaratıcılık olmasına izin vermek zamanı. Zihinden çıkmak, felsefeden çıkmak, ve bu yine tehlike çanlarını çalıyor. Kaygıları tetikliyor, çünkü içinde sıkışıp kaldığınız enerji, bu enerjidir. O, bildiğiniz şeydir. Tanıdıktır. Başka bir işlevsellik sistemi bilmiyorsunuz. Ama, kendi deneyimlerim ve başkalarının da geçtiği yollar yüzünden bana güvenin, zihni bıraktığınız zaman, ve arkasında yatan tüm felsefeleri bıraktığınız zaman, sizin için yepyeni bir sınırın kapısı açılacak. Ve o sınırın ötesinde, uzun süredir eski felsefeye dayanan ve yanıtlarını asla bulamadığınız sorularınızın yanıtları yatıyor. O sınırın ötesinde, aklınızın asla alamayacağı yeni bilinç alanları yatıyor. Onun ötesinde, felsefenin asla açıklayamadığı ya da anlayamadığı, yaşamın yeni anlamı yatıyor. Onun ötesinde, kendi içinizdeki mücadele ve açmazlar yok oluyor. Bu, varolmanın tanrısal bir halidir, ve şu anda buradadır. Uzak bir gelecekte değildir. Sadece bir kavram, sadece bir felsefe değildir, şu anda ve hemen buradadır.

Bu, kendinize verdiğiniz bir armağandır. Mesih tohumu enerjisinin hasadıdır. Bunu gerçekliğinize getirmek zamanıdır. Ve seçiminiz buysa, hemen şimdi. Ben Tobias ve Saint-Germain’e, size biraz Yeni Enerji zerkedeceğimi söyledim. Bakın, o Yeni Enerji, o hasat, şu anda burada durmuş sizi bekliyor. Ne olursa olsun, yavaş yavaş size doğru yolunu buluyor. Bu doğal bir prensiptir. Yeni Enerji sizi yavaş yavaş dönüştürüyor. Bu, çok, birçok yaşamı gerektirebilirdi, ama bu doğal bir enerji evrimi. Bugün bu çok değerli alanda oturan bu grupla, biz aslında bu Yeni Enerjinin daha da çok yaşamlarımıza nüfuz etmesine izin verebiliriz. Şu anda, kendinizin bu Yeni Enerjisinin nüfuz etmesine izin verebilirsiniz.

Şimdi birlikte birkaç soluma yapalım. Bu, salıvermek için harika bir zaman. Sizi geri tutan her neyse, onu salıvermek. Bu elbette korkuları da tetikliyor, çünkü bırakırsanız ne olacağını merak ediyorsunuz. Eh, bu deneyimin tadını çıkartın. Bu hissin tadını çıkartın. Düşünmeyin. Salıverin ve deneyimleyin. Nefes almaya başlayalım, çünkü hemen herşey nefesle başlar.

Yavaş ve derin bir nefes alın… hiç bir şeyi zorlamaya kalkmayın… hiç bir şey talep etmeyin.

Yeni Enerjinin bu armağanı, şu anda kelimelerin ya da tanımların ötesindedir. Bu armağan, sizin hasadınızdır. O tuhumların ekilmesine yardımcı olduğunuz yaşamlara kadar geri gider…

Bu Yeni Enerji yavaşça bilincinize yolunu buluyor, ama kullanmış olduğunuz diğer enerjilerden farklı çalışıyor. Bazılarınız, içinde bu Yeni Enerjiyi aramaya çıkabilir. Nerede o? Neye benziyor ve nasıl çalışıyor? Ama onu, eski enerji anlayışınızla, eski bilinç anlayışınızla ararsınız. Oysa o tümüyle farklı çalışır. Çok, çok farklı. Nasıl farklı? Nasıl çalışır, diyorsunuz. Size sadece şunu söyleyebilirim, onu deneyimlemeniz gerekir, onunla oynamanız, onunla ilgili fazla düşünmemeniz gerekir. Şimdi sadece deneyimlemenize izin verebilir misiniz? Bırakın, enerjiyi kullanma ve yönetmenin eski biçimi yavaş yavaş kaybolarak yerini bu Yeni Enerjiye bıraksın.

Bu Yeni Enerji dualiteyle ilgili değildir. Bu Yeni Enerji lineer ya da doğrusal değildir. Bu Yeni Enerji, her yönüyle gerçekten genişleyicidir. O nedenle, sizi ziyarete geldiğinde ve sizinle olmak için yaşantınıza girdiğinde, tümüyle farklı bir biçimde iş görür. Bu yüzden son toplantıda Saint-Germain size, bir değişime hazır mısınız, dedi. Değişim, Yeni Enerjidir. Değişim, onun nasıl çalıştığıdır. Günlük yaşantınızda belli bir tarzda iş görmeye alışıksınız – belli kalıplarınız var, düşünme biçiminiz var, sorunları halletme yollarınız var, soruları yanıtlama biçimleriniz var. Bu eski kalıplara çok alışıksınız. Bu, Yeni Enerjide tümüyle farklı iş görür, tümüyle farklı. Öncelikle, çok daha etkilidir – Eski Enerjiden çok daha etkilidir. Yeni Enerjinin dualiteye gereksinimi yoktur. Anlaşmazlığa ihtiyacı yoktur ve kendini anlayabilmek amacıyla bir ayna görüntüsüne ihtiyacı yoktur. Siz olan bu Yeni Enerji, zaten bilir. Bu Yeni Enerji, Eski Enerjide yapmaya alışık olduğunuz gibi, kontrol edilemez. Manipüle edilemez, çünkü siz sadece yine kendinizi manipüle ya da kontrol ediyordunuz. Bu Yeni Enerjinin kendine has bir saflığı vardır. Bu Yeni Enerjiyi ölçüp biçmek, ve geçmişte enerji ya da bilinci ölçmek için kullandığınız terimlerle ölçmek, çok zordur.

Derin bir nefes alın, ve bu Yeni Enerjinin, bu takvim yılının sonu olan bu zamanda, ama şu anda bir döngünün de sonu olan bu zamanda, nüfuz etmesine izin verin. Takviminiz size yalnızca birkaç günün kaldığını söylüyor, ama asıl bakmanız gereken şey, bir döngünün sonuna geldiğinizdir. Birkaç bin yıldan beri süregelen bir döngü, ama ayrıca 100.000 yılın üzerinde daha da büyük bir döngünün de sonuna geliyorsunuz. Siz bu döngülerin ucundasınız şu anda. O eski döngü yavaş yavaş yok olurken, yeni döngü – Yeni Enerji – yavaş yavaş yerini alıyor. Biz bu nedenle bugün burada birkaç dakikamızı bu nüfuz etmeye ayırıyoruz. Bunu ben yapmıyorum. Ben onu zorlamıyorum. Bunu odada bulunan meleksel varlıklar yapmıyor. Onun yaşamınıza, gerçekliğinize girmesine izin veren sizsiniz. Bu, Saint-Germain’in sözünü ettiği değişimdir. Bir enerji dönüşümü, ama aslında yepyeni bir düzeye geçen bir enerji.

O kendini yaşantınızda, bilincinizde belli etmeye başlayacak, ama bu süreç içinde onun siz olduğunu hep anımsayın. Sadece farklı bir sizdir, sizin yeni bir deneyiminizdir. O, sizin yaşamınıza doğru yolunu bulmaya başlıyor ve başlarda onunla çalışmak biraz hantal olabilir. O, eski enerjiler gibi karşılık vermez, o nedenle de başlarda biraz sinir bozucu olabilir. Ama bu Yeni Enerjinin gelmesine izin vermeyi sürdürdükçe, yaşamınızda küçük şeyler fark etmeye başlayacaksınız. Eşzamanlılıklar daha sık olmaya başlayacak. Şeyler sanki biraz daha kolay olmaya başlayacak. Eski şeyler sanki daha hızlı yok olacak. Hatta, uyku için daha az zamana gereksinim duymak, bedeniniz için daha az yiyeceğe gereksinim duymak gibi basit şeyler olacak. Bunların hepsi, Yeni Enerjinin çalışma biçiminin bir parçasıdır.

Yeni Enerjide gerçekten, geçmişte bildiğiniz haliyle felsefeye gerek yoktur, ve aslında ona yer de yoktur, çünkü felsefe arayıştı. Felsefe avdı. Felsefe, temelde mantık yoluyla çok mantıksız ve çok karmaşık bir dünyayı anlamaya çalışmaktı. Felsefe, çok ilerlemiş ve mesafeler kat etmiş olsa da, sonuçta dünyanın sorunlarını hiç çözemediği gibi, onunla uğraşan bireylerin sorunlarına da çare olamamıştır. O nedenle, Yeni Enerjide gerçekten felsefeye yer yoktur, ama büyük yaratıcılıklara bir yer vardır. Ve eğer seçiminiz buysa, şimdi nüfuz etmesine izin verdiğiniz bir Yeni Enerji, bu yaratıcılık, sizin için yeni bir yakıt gibidir, yeni bir tutku. Yaratıcılık yalnızca sizin tarafınızdan uyarılmayı, harekete geçirilmeyi gereksiniyor. Sizin tarafınızdan. Onunla ne yapmayı seçiyorsunuz? Onu yaşamınızda nasıl deneyimlemek istiyorsunuz? Bunu anlamaya çalışmayın. Deneyimlemek için kendinize izin verin.

Bu, 100 yıl kadar önce, Madam Blavatsky ve benim, üzerinde saatlerce konuştuğumuz şeylerden biriydi, ama en sonunda, üzerinde konuşmayı bile kesmemiz gerektiğini anladık. Sadece gidip deneyimlememizin zamanı gelmişti. Ama biz onu, sizin şimdi yapabileceğiniz kadar bile deneyimleyemedik, çünkü bilinç ve enerji farklıydı.

Derin bir nefes daha alın…

(duraksama)

… ve bu Yeni Enerjiyi hasat etmek için kendinize izin verin. Ah, o burada. Dışarlarda bir yerlerde değil. Ötede bir yerde değil. O şu anda hemen burada. Onu siz yarattınız. Siz ektiniz. Ve şimdi onu yaşantınıza getirebilirsiniz.

Onu yaşantınıza getiribilirsiniz derken, tekrar anımsatalım, Eski Enerjiden farklı görünecektir. O çöküntü döneminde öğrendiğim şeylerden biri de, beklentileri bırakmaktı. Beklentiler, çöküntülerin ve depresyonların başlıca nedenlerinden biridir. Şeylerin nasıl olmasına dair beklentileri bırakmak, onların genişlemesine izin vermek. Kendi yaratılarınız özgür olmalı. Onları fazla yapısallaştırmak istemezsiniz. O yapıyı yere mıhlamak istemezsiniz. Yaratı, genişlemeyi ve kendine has bir yaşam edinmeyi gereksinir. Onu yaratmış olmanıza rağmen, bırakın kendi kimliğine ve anlamına sahip olsun. Ona özgürlüğünü verin. Bırakın, tekamülünü sürdürsün. İşte o zaman, yaradan enerjisinin neye benzediğini gerçekten anlamaya başlarsınız.

Böylece Şambra, bu güzel günde, bu harika yerde, size felsefe hakkında, onun öldüğüne ilişkin konuşmak için geldim. Yeni Enerjinin gelmekte olduğuna ilişkin konuşmak için geldim. Ben Şambra’ya yakın olmayı sürdüreceğim, Tobias ve Saint-Germain ve Kuan Yin ile yakından çalışmayı sürdüreceğim. Ben bugün sizi güldürmeye değil de, yaşamanızı sağlamak için, yaşamı deneyimlemenizi sağlamak için ve şimdi bir de yaşantınıza akan bu Yeni Enerjiyle hayatınızı deneyimlemenizi sağlamak için geldim.

Namaste.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Kırmızı Çember, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan küresel bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 50.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Kırmızı Çember her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Kırmızı Çember toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Kırmızı Çember bolluğunu, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışlarıyla sürdürür.
Kırmızı Çemberin en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Sorular ve Yanıtlar

Öğretmenlik Dizisi:
Şaud 5: Felsefe Öldü!
Tobias’ın katılımıyla, Kanallık: Geoffrey Hoppe
16 Aralık 2006

www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ve öyledir sevgili Şambra, toplantının bu bölümü için ben, Tobias geri geliyorum. Gerçekten de, buradaki etkinlikleri, kutlamayı ve bugünün sorularını almayı kaçırmak istemezdim.

Sorulara geçmeden önce biraz daha Kuthumi hakkında konuşmak istiyorum. Kuthumi, uzun zamandır dünyanın öğretmenlerinden biri olarak – dünyanın ruhsal öğretmeni – olarak kabul edilmiş, dünyada olanlara yardımcı olmuş, insan bedeni içinde Dünya’da bulunduğu zamanlarda da birçoklarını desteklemiştir. Onun enerjisi, şu son 100 yılda meydana gelen dönüşümün önemli bir parçası olmuştur, ve kendi deneyimlerine dayanarak insanlarla çalışmayı sürdürmektedir. O çok, birçok hayat yaşadı, ve bugün de ifade ettiği gibi, birçoğunda da bir filozoftu. Onun, felsefenin öldüğünü söylemesi önemlidir. Bu bir kilometre taşıdır. Onun bugün gruba gelip de büyük bir tutku ve sevgiyle bağlı olduğu bu alanı artık arkasında bıraktığını size bildirmesi, gelmekte olan Yeni Enerji’nin büyük bir göstergesidir. O artık yaratıcı enerjilere odaklanıyor. Yalnızca düşünmek ya da tartmak yerine, artık deneyimleme ve yaratma enerjilerine odaklanıyor. Bu, hepiniz için güzel bir örnek olmalı.

Siz çok uzun yıllar boyunca kendi içsel felsefenize, kendi düşünme tarzlarınıza sahip oldunuz. Kendi sinirsel çöküntülerinizden geçtiniz. Şimdi bunun ötesine geçtiğinizde, şu yaratıcılık dönemine ya da çağına girersiniz. Öğrendiklerinizi, incelediklerinizi uygulamaya başlarsınız. Kendinizi enerjiye bilinçli olarak uygularsınız. Yeni Enerjide yaratan budur.

Kuthumi bugün Yeni Enerjinin nüfuz etmesinden söz etti, onun, yaşantınızın bir parçası olmaya başlayabilmesi için alan yarattı ve soluma yaptırdı. Onun da söylediği gibi, Yeni Enerji nasıl olsa gelecek, öyle ya da böyle. Ona direnecek kişiler olacak. Onunla savaşacak kişiler olacak, ama o geliyor. Bu, enerjilerimizin tümünün doğal gelişimidir. O gerçekten geliyor.

Şimdi, Yeni Enerjiyi, ya da aslında her türlü enerjiyi ama özellikle Yeni Enerjiyi getirmenin çok yolu var. Geçmişte, enerjiyi getirme yollarınızdan biri de, bunu bir tür travmayla gerçekleştirmekti – bir kaza, bedeninizde büyük bir gerginliğe neden olacak bir şey, yaşamınızda şok etkisi yapan ya da inanılmaz bir tepkiye neden olan bir dram gibi. Ve o zaman dilimi, meydana gelen o büyük olay, enerjilerin, hatta eski enerjilerin içeri akmasına izin verirdi. Daha önce de söylediğimiz gibi, biyolojik bedene doğduğunuzda, enerjinizin tümünü bir seferde buraya getirmezsiniz. Enerji 14 yıl içinde yavaş yavaş 21 yıla kadar varan bir sürede gelir. Çoğu kez bir travma olduğunda getirilir. Örneğin çocukken bisikletinizden düştüğünüzde.

Böylece, Kuthumi’nin bugün bu basit ve kısa alıştırmayı yapması önemlidir. Yeni Enerjinizi, tanrısal enerjinizi, travma olmadan yaşamınıza sokabilirsiniz. Onu, tüm o zor ve katı durumlar olmadan getirebilirsiniz. Onun gelmesini sağlamak amacıyla ıstırap çekmeniz gerekmiyor. Bunu bir grupla yapabilirsiniz. Biraraya gelen, toplanan Şambralar, sizin için burada olan Yeni Enerjiyi solumak ve içinize almak için birkaç dakikanızı ayırın. Bunu kendi başınıza, düzenli olarak yaptığınızı bildiğim solumayla da gerçekleştirebilirsiniz – her zamanki solumanızla Yeni Enerjinin yaşamınıza girmesine izin verebilirsiniz. Ve Kuthumi’nin dediği gibi, bunu beklentiniz olmadan yapın, çünkü bu Yeni Enerji farklı görünecek, farklı hissedilecektir. Aşina olduğunuz her türlü enerjiden farklı kokacaktır. Bazılarınız yaşantısına bakıp da şöyle diyor olabilir, “Sürekli lafını duyduğum bu Yeni Enerji nerede? Neden burada değil?” Belki de yanlış yere bakıyorsunuz. O çok farklı gelir. Ve o, alışık olduğunuzdan farklı iş görür, ama gerçek şu ki, o geliyor. O, Kuthumi’nin bugün sözünü ettiği doğal gelişmenin ve döngülerin bir parçasıdır.

Onun için, nefes almayı sürdürün, onun gelmesine ve şimdi yaşamınıza girmesine izin vermeyi sürdürün Şambra, ve onu uygulamaya başlayın. Bu yaratıcılığı, ne olursa olsun, uygulayın – bu bir kitap yazmak, bir iş kurmak, seçtiğin herhangi bir şey olabilir. Onu yaşamınızda uygulamaya başlayın. Bunu da söyledikten sonra bugünün sorularına geçelim ve sizden en iyi atışınızı yapmanızı istiyoruz.

LİNDA: Canlı yayın nedeniyle, ilk sorunun sonuna doğru, kelimelerden birini değiştireceğim.

1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Tobias, kendi mezhebine göre yarattığın yalanlar yüzünden hayatımı etkiledin (bazı gülüşmeler). Verdiğin seminerlerden birine katıldıktan sonra, başarmaya çalıştığın şeyi artık açıkça görebiliyorum. Yakın bir dostumun karısının, onu ve ailesini terk ettiği gerçeği, doğrudan seninle ilintilendirilebilir. Operasyonunu daha da araştırdım ve etik olmayan birkaç şey yaptığın ortada. Bu, benim için kabul edilemez. Benimkinden farklı bir inanç sistemine sahip olduğun gerçeği kabul edilebilir, ancak insanları manipüle etmekten çıkar sağlamak bir suçtur ve hoşgörülemez. Arkadaşım, karısının senin seminerlerinden birine gitmesini istemediği için, karısı tarafından neredeyse silahla tehdit edildi. O günden beri aile kendini oldukça toparladı, ancak arkadaşım karısını ve çocuklarının annesini kaybetti. Bunun için seni suçluyorum, ve keşfettim ki, benzer sorunlarla karşılaşan bir dolu insan var. Birkaç şeyi bilmen gerekiyor – büyüleyici ya da sihirli bir düşünce tarzı kanseri iyileştirmiyor. Mucizeler oluyor, ama senin şu sihirli düşüncelerin sayesinde değil. Ayrıca şunun da bilinmesi gerekir, seksüel şifa, iki insan aydınlandığında daha iyi meydana gelen bir şey değildir. Bu düşünce prosedürünün temeli hem saçma hem de suçtur. Gelecek seminerlerden birinde seni görmeyi çok arzuluyorum. Öğretilerinden bazısının sana geri tepeceğini fark ettiğini sanıyorum. Çıkarın için insanları belli biçimlerde manipüle edersen, senin de başının belaya gireceğini bilmelisin.

TOBIAS: Senin de Noel’in kutlu olsun. (yoğun kahkahalar ve alkışlar). Gerçekten de, burada iş gördüğümüz enerjiler çok güçlü, ve biz bunu daha en başından Şambra’ya söyledik. Bu herkese göre değildir. Kitlelere, her insana çekici gelmez, çünkü değişimi de beraberinde getirir, ve değişim, çok, çok zordur. Değişim bazen işini, bazen eşini, bazen eski yollarınızı terk etmek anlamına gelir. Değişim bazen kim olduğunuz düşüncesini, ve ne olduğunuz düşüncesini tümüyle değiştirir… tüm kimliğinizi değiştirir. Bu kolay bir iş değildir. Çoğu Şambra uzun bir süredir birlikteydi. Yolculuğumuz, Atlantis’de Tien Tapınaklarında başladı ve Yeshua döneminde devam etti, ve biz şimdi bunu bu Yeni Enerji Enerjiye geçtiğimiz dönüşüm zamanında Kaya Ailesi olarak yeniliyoruz. Değişim zordur. Şambra bunu bilir. Biz bu nedenle her ay böyle toplanıyoruz ve bu nedenle seminerlerimizde ve atölye çalışmalarımızda biraraya geliyoruz. Bu pek de ben, Tobias’ın söylediği sözlere ilişkin bir şey değildir. Daha çok, bu aileyle biraraya gelmenin enerjisiyle ilgilidir.

Hepinizden, ve öncelikle, bunun Tobias, Kuthumi, Saint-Germain, Kuan Yin ya da herhangi bir başka varlığın enerjisiyle ilgili olmadığını anlamanızı rica ediyorum. Biz dinlemek üzere buradayız. Biz, sizin düşüncelerinizi yine sizinle paylaşmak için buradayız. Şaud enerjisine ilişkin çok eşsiz, çok benzersiz olan bir şey var. Sizin enerjiniz. Ve hepimizin geçmiş yaşamlardan öğrendiği bir şey var, bir hiyerarşi ya da liderlik yaratmaya çalışmıyoruz. Hatta Kırmızı Çember içinde bile liderlik – nasıl diyorsunuz – diktatörce değildir. Güçlü değildir. Bu, muktedir kılmakla, güçlendirmekle ve her bir bireyin güçlenmesine ya da muktedir olmasına izin vermekle ilgilidir. Bu, sizin paylaşacağınız, ve bizim de paylaşacağımız mesajın özüyle ilgilidir. Sen de Tanrı’sın. Yanıtlara sahip olanlar sizsiniz, herhangi birimiz değil. Bedenini şifalandırabilecek olan sizsiniz. Seçimi doğrultusunda kendi gerçekliğini istediği gibi yaratabilen sizsiniz.

Çoğu insan bunu anlamakta zorlanıyor. Durumların ve bilincin bir kurbanı olduğuna, hatta semavi alemlerde bu durumları yaratan başka varlıkların olduğuna inanmak istiyor. Onlar, yazgının bir kurbanı olduklarına inanmak istiyorlar. Biz bunu tersine çeviriyor ve yaratanın siz olduğunu söylüyoruz. Bu da bazı insanlara uymuyor ve ailelerine de uymayabiliyor, çünkü bir değişim söz konusu oluyor. Şeylere yepyeni bir bakış açısı söz konusu oluyor. Onun için biz herkesin bizimle ya da sizinle Şambra, hemfikir olmasını beklemiyoruz, ve herhangi biriniz, ister bugün burada oturuyor olun, ister gelecekte bunu dinliyor olun, enerji size uygun değilse, ona katılmak zorunda değilsiniz. Ancak, eşiniz ya da arkadaşlarınız ya da aileniz bu çalışmaya katılmayı seçerse, ya da kilise çalışmasına katılmayı seçerse, ya da agnostik olmayı seçerse, seçimleri ne olursa olsun, fikirlerinizi ve inançlarınızı – dünyanın olması gerektiği hale ilişkin görüşünüzü – onlara kabul ettirmeye çalışmak yerine, seçtikleri yol için onları onurlandırmanızı istiyoruz. Onları onurlandırın. O alanı onlara verin. Kendi hayallerinin peşine düşmelerine izin verin. Kendi yüreklerinin peşinden gitmelerine izin verin. Bu şekilde, anlaşmazlıkların ve şu anda tetiklenen dramların çoğundan kaçınmış olursunuz. Biz gerçekten bu soruna teşekkür ediyoruz.

2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Tobias, geçen ay, hayatımı değiştirmek konusundaki meydan okumayı kabul ettim ve gnost CD’si ile çalışmaya başladım, ve herşey, yaşantımdaki tüm eski enerji şeyleri dağılmaya başladı – tabi bir dolu dramla – ve sorum iki bölümden oluşuyor. Birincisi, bununla ilgili anlayışını paylaşabilir misin, çünkü ben kendi başıma yaşayabileceğim bir yerin parasını bile ödeyemeyecek bir noktaya gelebilirim ve bunun gnost olup olmadığını merak ediyorum – yani Yeni Enerjiyi yaşantıma sokmak adına her türlü Eski Enerjiyi bırakıyor muyum? Ve ikincisi, uzun süredir krediyle yaşamış ve aslında kredilerini batırmakta olanlarımız için, bunun Yeni Enerjide bir anlamı olacak mı, çünkü biz bunu Eski Enerjiyle çözmeye çalışıyoruz ama yeniye giriyoruz.

TOBIAS: Gerçekten, ve Kuthumi’nin de bugün sözünü ettiği gibi. Kuthumi olarak yaşadığı hayatta geçirdiği çöküntü deneyimini paylaştı. Ve bu – bu şekilde duvara çarpmak ya da son noktaya gelmek, yaşamlarında çok hızlı bir değişimden ve evrimden geçen insanlarda çok, çok görülen bir şeydir. Geçmiş yaşamımda hapsedildiğimde ve herşeye öfkelendiğimde, kendi cehennimimden ve işkencelerimden geçerken, ben de kendi deneyimlerimi, kendi travmalarımı yaşadım. Şimdi olduğum herşeyi bulmak adına, sahip olduğum herşeyi kaybettim. Ama senin bunu yapman gerekmiyor. Benim deneyimimden ve Kuthumi’nin deneyiminden öğrenebilirsin. Bir sonraki evrimden geçmek için dibe vurman gerekmiyor. Bunu zarif bir biçimde yapmayı seçebilirsin. Herşeyi kaybetmek zorunda olmadan yapmayı seçebilirsin. Ama şu anda çok eski zihinsel bir kalıba sahipsin, ama bir dolu insan bu kalıba sahip. İlerleyebilmek adına tüm bu enerjilerden kendini kurtarabilmen için evrimin bu travmasından geçmen gerektiğini düşünüyorsun. Bunu yapmak zorunda değilsin. Kendini yeniden keşfedebilmek için, evini kaybettiğin ve tüm varlığını kaybettiğin, yoksulluğa varan bir noktaya gelmen gerekmiyor. Bunu çok daha zarif ve bolluk içinde gerçekleştirmeyi seçebilirsin.

Şimdi, sen böyle yaptığın zaman, bunu bu şekilde yapmayı seçtiğin zaman, eski yanın ortaya çıkıyor ve herşeyi temizlemeden ya da bırakmadan, bu değişimlerden, bu zor değişimlerden geçemeyeceğini düşünüyor. Oysa geçebilirsin. Senin o eski veçhelerin, seninle birlikte tekamül edebilir. Bir yoksulluk durumuna girmen gerekmiyor. Bu seçimi yapabilecek tek kişi sensin. Ve biz, zihninde bu seçimi yaptığını biliyoruz, ama onu kalbinde de yapmalısın. Kendine, artık acı çekmek istemediğini söyledin, ama yine de, birçok açıdan acıyı seçiyorsun. Bu, içine dönüp, varlığının her bir parçasının bunun pekâla olduğunu bilmesini sağlamakla ilgilidir. Kuthumi size bugün bir öykü sundu, ana-baba benliğinizin, tanrı benliğinizin, geri kalan tüm yanlarınızın, tüm diğer veçhelerinizin enerjisine girip her bir parçanıza – parasal yanınıza, sağlık yanınıza ve ilişki yanınıza – güvence vermesinden söz etti, bunun tümüyle doğal ve çok kutsal bir işlem olduğundan söz etti.

Kredilere gelince, bu uzun bir tartışmayı gerektirir, ama biz Şambra’nın kredi kartlarına güvenmesini önermiyoruz. Biz daha önce de bunlara karma kartları demiştik, çünkü bir anlamda onlar için de bir ödeme yapıyorsunuz. Bir ödeme yapmadan bundan çıkamazsınız, çünkü onları ödemek için bir anlaşma ya da borç senedi imzaladınız. Yani öylece çekip gitmeyi düşünmenin bir etkisi olur, çünkü seni telefonla arayacak insanlar olacaktır, ve bu konuda kendi bilinç ve doğruluk anlayışında ol. Ama yine de, durumları seçebilirsin. Bolluk içinde olacağın ve bu kredi kartlarını ödemenin sorun olmayacağı durumları yaratabilirsin. Yani deyim yerindeyse, aydınlanmanı kredi kartınla satın alamazsın.

Böylece, yaptığın bazı şeylerde çok, çok basit olmak zamanıdır. Bazı basit prensiplere, kendi seçimlerini yapmak, yaratan olmak, başkalarına güvenmemek ve tümüyle bolluk içinde olmak için kendine izin vermek gibi prensiplere geri dön. Ve biz hemen şimdi çok, çok direkt olarak ve özellikle şunu söyleyeceğiz. Sözünü ettiğimiz bu enerji – Yeni Enerji, hatta Eski Enerji – şu anda tüm çevrende. O bedava ve bereketli. Ona para vermen gerekmiyor. Gizli kapının kilidini açmak için herhangi bir özel çalışmayı bilmen gerekmiyor. O şu anda seni kuşatmış oturuyor. Tüm evrende, onu aktive edebilecek tek kişi sensin. Bunu senin adına ben yapamam. Şambra’nın hiç biri yapamaz. Hatta ruha dua etmek de bunu senin adına gerçekleştiremez. Onu aktive etmeye istekli olmalısın. İçine dönüp bakman gerekecek – o enerjiyi aktive eden nedir? Yanıta kulak ver, çünkü yanıt orada. Ve, sonraki düzeye geçmeden önce tümüyle çökmeni gerektiren bir yolda gitmene izin verme, buna izin verme, tabi seçimin bu olmadığı sürece.

2.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Teşekkür ederiz.

3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Ben hâlâ hislerime güvenmiyorum. Bazen, sanki iki karşıt enerji beni farklı yönlere çekeliyor. Bana ne söyleyebilirsin?

TOBIAS: Gerçekten de. Bazen, hislerle düşünceler arasında bir çelişki olur. Bazen zihin hemen atlayıp ipleri eline almak ister, ham hisler ya da ham enerji dediğimiz şeyleri yorumlamak ve analiz etmek ister. Ve sen de, gerçekte hissettiklerinle ilgili çelişkiye düşersin. Aslında kafanın oynadığı oyunlara girersin. Hissetmek, duyumsal algılamayla ilgilidir. Bu hep olur, hepinize olur. Odada başka enerjiler olduğunda hisler edinirsiniz. Bir manava girersiniz ve içinde bulunduğunuz çevrede bulunan kişilere ilişkin hisler edinirsiniz. Ama onu analiz etmeye başladığınız an, hisler çelişkiye düşer. Artık his değil, düşünce olmuşlardır. Yeni Enerjideki meydan okuma, hisleri, analiz etmeden ya da tanımlamaya çalışmadan deneyimlemek için kendine izin vermektir. Bu başlarda zordur ama sonraları çok kolaylaşır. Zordur, çünkü herşeyi tanımlamaya alışıksınız, ve karanlık ya da aydınlık olduğunu söylemeden ya da miktarını ya da derinliğini tanımlamadan ya da bu Eski Enerji ölçüm sistemlerini kullanmadan ham ya da işlenmemiş, çıplak bir hissinizin olmasına izin vermek, biraz zor gelir.

Oysa bu, ham, çıplak hislere izin vermekle ilgilidir. Başlarda rahatsız olabilirsiniz, çünkü buna alışık değilsiniz. Zihin hemen devreye girip onu bir şeye dönüştürmek ister, ama bırakın, olduğu gibi kalsın. Onu yalnızca deneyimleyin. Sonra, düşünme işleminin ya da analitik işlemin yerini biliş alacaktır, ki biliş, gerçekten de gnost’tur ve bizim, tanrısal zekanız dediğimiz şeydir. Ve şimdi, düşünmek yerine, bir biliş düzleminden iş görür olursunuz. Muazzam miktarlarda hislere ve bilişlere sahip olabilir, bunların zihninizden geçmesine gerek kalmamasına izin verebilir, ve yalnızca o tanrısal bilişler olmalarına izin verebilirsiniz. Bu tümüyle farklı bir prensiptir. Çok eski bir bilgisayar sistemiyle, en yeni, en yüksek teknolojiyle donanmış bir bilgisayar sistemi arasındaki farktır. Elektrik gibi şeyleri bile gereksinmez. Yani çok farklıdır. Ham, çıplak, tanımlanmamış hislerinin olmasına izin ver, ve sonra oradan devam et.

4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias. Beni kandırdın. Senin Kuthumi olacağını sanmıştım.

TOBIAS: Bazen onun gibi giyinirim!

4.ŞAMBRA: Seni öyle gördüm!

TOBIAS: (güler)…. o küçük şeyi kafama koy… (çvr. Kuthumi, resimlerde başında bir türbanla görüntülenir)

4.ŞAMBRA: Kuthumi’ye bir sorum yoktu ve sana da bir sorum yok! Ben yalnızca, kuyruğunu sıkıştırarak buradan kaçan sevgili dostum ve çalışma arkadaşım Kuthumi’ye merhaba demek istemiştim.

TOBIAS: Benim sana bir sorum var.

4.ŞAMBRA: Eyvah, işte bundan korkuyordum.

TOBIAS: Ve ben tavuğun neden caddeyi geçtiğini sormayacağım, ama soracağım. Böyle bir grubun önünde son durduğundan bu yana nasılsın?

4.ŞAMBRA: O son sefer hakkında kesinlikle, en ufak bir şey hatırlamıyorum. Bu odada mı demek istiyorsun?

TOBIAS: Bu odada, mikrofonun önünde… biraz, buna gergin mi desek; biraz sinirli. Saint-Germain’den tezahür etmesini istemiştin.

4.ŞAMBRA: Haa! Saint-Germain’den. Evet, o sefer. Evet, bu sık sık aklıma gelir.

TOBIAS: Evet, evet, evet. Somut bir kanıt istemiştin…

4.ŞAMBRA: ….evet. Ama sinirli değildim. Biliyordum ki… yani geçmişte o ve ben birlikte bazı oyunlar oynamıştık, ve ben sadece bu oyunlardan birini diğer herkese göstermesini istemiştim. Ve bana, senin yalnızca iki-üç santim ötende duruyorum ve beni görmüyorsun, dediği zaman, şirinlik yapıp, böyle gidip de seni kucaklıyorum demediğime hep pişman oldum. Buna hep pişman oldum. Peki şimdi nasıl hissediyorum? Bu farklı bir yaşam. Ben farklı bir kadınım. Sorun bu muydu? Hayır.

TOBIAS: Olabilirdi.

4.ŞAMBRA: Ama biliyor musun, aslında bir sorum olmadığına göre bir şey önerecektim. Belki sen bizimle, senin ve Kuthumi’nin ve Saint-Germain’in ve sizlerin bugünlerde birlikte takılıp da Şambra’yı izlerken çılgınlar gibi nelere güldüğünüzü paylaşmak istersin… ama belki de gülmüyorsunuzdur. Şu anda en çarpıcı ya da önemli gözlemleriniz neler, ve bir grup olarak, bizimle paylaşmak isteyeceğiniz bir şey var mı?

TOBIAS: Bu geniş kapsamlı bir konu, ama öte yandan hep bunlar hakkında konuşuyoruz, yine de geniş kapsamlı. Biz kendi üzerimize düşen görevi üstlendik ya da bu macerayı göze aldık ve perdenin bu yanından çalışmaya başladık, ve bunun çok, çok meydan okuyucu ve zor olacağını bilerek, temelde sizi yüreklendirmeyi ve hepinizi desteklemeyi sürdürmekti amaç. Aslında (kendi aramızdaki) sohbetlerimizin en genel konusu, herşeyin düşündüğümüzden de iyi gitmesidir. Biz daha kötüsüne hazırlanmıştık. Hazırlığımız… bunu Cauldre’dan geçirmeye çalışıyoruz. (Kahkahalar, Tobias da güler). Birlikte çalışmaya başladığımız ilk yıllarda birçok Şambra’nın çekip gitmesine hazırlıydık, ve aslında bu sayının – Şambra’nın kendi çalışmasına, bu yaşamdaki yolculuğuna, böylesine odaklanmayı sürdürmesine çok şaşırdık. En zorlu zamanlardan geçerken bile onca Şambra’nın devam etmesinden çok hoşnut olduk. En zorlusunu atlattınız. Şimdi şeyler bir değişim zamanından geçiyor, ama bunlar deneyimlediğiniz o yerle bir eden, kıvrandıran eski şeylerden değil. Şimdi, hissettiğiniz değişimi deneyimliyorsunuz, bu değişimin büyük bir bölümü kendi içinizde oluyor, ama zor enerjiler aslında sizin dışınızda bulunuyorlar. Ve şu anda biz, Şambra’nın bu çok basit prensibi anlamasına odaklanıyoruz. Zor olan ve gerginliklere neden olan şeylerin çoğu, sizden kaynaklanmıyor. Siz yalnızca fazlasıyla hissediyor ve dışardan yorumda bulunuyorsunuz.

En büyük sevinçlerimizden biri de, şu kuantum sıçramasının yaklaşması, ve bu süreçten ya da işlemden geçecek böylesine büyük bir Şambra grubu ile çalışabiliyor olmamız. Bu gerçekten tarihsel bir öneme sahip. Kulağa sanki bir peri masalı ya da belki ruhsal bir goygoya getirme gibi geliyorsa da, bu gerçekten olmakta. Bunun olacağı kehaneti, çağlar boyunca yapıldı. Biz yalnızca bilincin bir sonraki çağına giriyoruz. Yeni Enerjide, bu yeni ve bir sonraki evrimde – sizin deyiminizle – zihin-odaklı insanın ötesine geçiyoruz. Ve bu da, eski sistemlerin çok zorlanmasına ve çökmesine neden oluyor, ve bu zamanlarda buralarda olmak Şambra’yı çok zorluyor. Ama yine de dayanıyorsunuz, sebat ediyorsunuz, devam ediyorsunuz.

Şimdi, Saint-Germain, Kuthumi ve ben, hepinizle bir şey üzerinde çalışacağız. Siz ilginç bir noktadasınız. Şu muazzam evrimden geçtiniz. Kendi içinizde çok şey öğrendiniz. Kendinizin üstadı olmayı öğrendiniz, üstadınız olarak başkalarını değil de kendinizi seçmeyi öğrendiniz. Ama bu enerji birleşmesindeki, erille dişilinizin ve içinizdeki tüm diğer enerjilerin birleşmesindeki boşluğu ya da yarığı aşabilmek için, bir sonraki adım, bunu uygulamaya sokmaktır. Ve bir anlamda Kuthumi’nin, felsefe bitmiştir demesinin nedeni budur. Onun hakkında düşünmekten vazgeçmek zamanıdır, onun hakkında konuşmaktan vazgeçmek, ama onu gerçekleştirmeye başlamak zamanıdır. Onu biz gerçekleştiremeyiz. Biz, sizin sahip olduğunuz fiziksel mekanizmalara sahip değiliz. Siz şimdi bu enerjiyi alıp, tanrısallığınızı alıp, her bir parçanızı, yıllardır öğrendiğimiz herşeyi alıp, uygulamaya koyabilirsiniz. İşte bu, spiritüel bir uçurumu aşmaktır. Felsefe ve düşünceden, uygulamaya geçmektir. Ama bildiğiniz gibi, uçurumlar bazen karanlık ve derindir, ve bazen uçurumların üzerinden atlayacak olanlar, daha bunu yapmadan donup kalmak eğiliminde olurlar. Ve o zaman da zihinlerine başvurma eğiliminde olurlar. O uçurumu ölçüp biçme eğiliminde olurlar. Ne kadar derin olduğunu, ne kadar sıçramaları gerektiğini ve öbür tarafta neler olduğunu bilmek isterler.

Enerjinin çalışma biçimi ve yaşamanın tüm diğer fizik kuralları gereği, o yanıtlar orada değildir. Böylece, bir inanç, bir güven sıçrayışında daha bulunmak gerekir. Bu çalışmayı eyleme geçirmek, kendinizi eyleme geçirmek, işte gerçek kanıt budur. Bu, sözünü ettiğimiz herşeyin tezahürüdür. Hepinizin Şambra, tezahür ettirmesini, yaratmasını, bu enerjiyi gerçek ve somut hale getirmenizi, onu Dünyaya getirmenizi sağlamak, yalnızca onun hakkında konuşmaktan çok daha önemlidir. Ben Tobias, ya da Saint-Germain, ya da bizlerden herhangi bir varlığın ansızın tezahür edip görünmesinden ve sonra da kaybolmasından çok daha önemlidir. Böyle bir şey, yıllardır, ve yıllardır ve yıllardır gerçekleştirdiğiniz çalışmayı sıfırlardı. Dikkatinizi tümüyle dağıtırdı. Ama bu enerjiyi nasıl ele alacağınızı öğrendiğinizde, onu çok etkin bir biçimde yaşantınıza soktuğunuzda, biyolojinizi dengelediğinizde, yaşamınızda muazzam bir bolluk yarattınızda, işte kanıt budur. Diğer insanların görmek istediği ya da aradığı standart ya da bayrak budur.

Böylece, önümüzdeki dokuz aylık zamanda, açıkça hepinize konuşup, bugün Yeni Enerjinle ne yaptın diye soracağız. Sabah kalktın ve onu yalnızca düşündün mü? Onu bir başka felsefi düşünce olarak mı yarattın, yani yalnızca düşünceleri harekete geçiren başka bir fikir olarak mı yarattın, yoksa onu gerçekten yaşamında uyguluyor musun? Yeni Enerjide birer bayrak ve yaratan olmak üzere ayağa kalkıyor musunuz? Başka bir şey var mı?

4.ŞAMBRA: Çok kısa bir şey. Kuthumi ve ben kitaplar üzerinde birlikte çalışırken, yaratıyla ilgili bir bölüm var – onun kelimeleriyle – dışarlarda bir yerlerde hiç bir şey yok. Oralarda senden başka bir şey yok (diyordu). Ve ben bunun çok gerçek olduğuna inanıyorum, bunu deneyimledim, ama oralarda biz olmayan bir şey var, yoksa yok mu? Karşılaştığımız o enerji, o çok meydan okuyucu olan enerji – o biz miyiz? Bu aslında….

TOBIAS: Bu aslında – şimdi bu noktada felsefe yapmaya başladık – ama yine de yanıtlayacağım. O aslında – o sendir. O sendir ve bir kitle bilinci türü oluşturan insanlığın geri kalanıdır, ve ayrıca, fiziksel olmayan alemlerdeki varlıklardır. Ama sen olan veçhesi, geçmişteki bir sendir, anlıyor musun. O, Eski Enerji olan geçmişinin bir parçasıdır, Eski Enerjiye yapışan ve tutunan, dramlara, korkulara ve tüm o diğer şeylere bulaşan parçasıdır. O çok doğrusal ve çok dualiteye yönelik ve çok ayrı olan bir parçaydı. Ama bu parçan ille de gitmek zorunda değildir. Sen yalnızca onun sınırlarının ötesine tekamül edersin. Ama sözünü ettiğimiz enerjilerde kendini sana yeniden gösterir. Yani bir anlamda, evet o sendir ve diğerleridir, ama geçmişteki sendir.

5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Geçen Haziran’da, insanlığın iş dünyasında öncülere gereksindiğini söylemiştin. Yeni Enerji işleriyle ilgili konuşmaktan mutlu olacağını söylemiştin. Özellikle yeni iş modellerini yaratmaya yönelik ayrı bir kanallık yapmayı düşünür müydün? Ben bir iş kurmaya çalıştığım için, onu Yeni Enerjide yapılandırmak üzere beni yönlendirecek bilgiye çok sevinirdim.

TOBIAS: Bu, üç haftaya kadar yapacağımız “Tobias’a Sor” oturumu için çok uygun bir soru. O oturum Yeni Enerji işiyle ilgili olacak ve yerel web sitenize konacak. Teşekkürler.

6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias. Bu, Hollanda’dan Wilhelmina’nın sorusu. Diyor ki, egemen hale gelmek, terk etmek zorunda olduğumuz kişilere sevecen ve şefkatli bir insan görüntüsü sunmuyor. Ben şimdi onların eski bağlar olduğunu görebiliyorum, ama geçen yıl boyunca öyle ya da böyle uzaklaştığım onlarca aile üyesi ve arkadaş, beni bu noktada bir sevgi ve şefkat bayrağı olarak tanımlamayacaktır. O nedenle sorum şu, egemen olma sürecini, aynı zamanda şefkatli olmakla nasıl bağdaştırabiliriz?

TOBIAS: Gerçekten, egemen hale gelirken ilk şey, öncelikle ve en başta kendine şefkat ve sevgi beslemektir. Kendine sevgi duymadan bunu gerçekleştiremezsin. Diğer insanlar, başka insanlardan beslenmeye alışıklar, ve kişilerin nasıl davranması ve onlara nasıl karşılık vermesi, ve nasıl onlara vermesi, vermesi, vermesi gerektiğine dair belli tanımlamalar getirirler. Bu, çok eski bir enerji prensibidir, ve sonunda insanların enerjisini tüketir, ve hastalanırlar ve ölürler ve sonra onlarla bu tarafta biz ilgilenmeye çalışırız. Bu çok, çok eski bir döngüdür. Kendini sevmeyi öğrenen tek bir insanı ele al – bazen bunu gerçekleştirebilmek için diğer insanlardan ayrılmaları gerekir. Kendisinin de Tanrı olduğunu öğrenen bir insan – bazen bunu anlamak için diğer şeyleri geride bırakması gerekir. Bazen, Saint-Germain’in yaptığı gibi, Kuthumi’nin yaptığı gibi, benim yaptığım ve daha birçoklarının yaptığı gibi, izin alıp herşeyden uzaklaşmak gerekir. Bazen insanlar, Şambra, sizler eski şeylerin bazısını yalnızca bırakıvermeyi öğreniyorsunuz. Bir süreliğine kendi yolculuğunuza çıkın. Evet, bu diğer insanları çıldırtacaktır, çünkü onlarla karmaşık bir ağ oluşturdunuz, bir bilinç ağı, ve onlar sizin yokluğunuzu hissederler. Aynı zamanda kızgın hissederler ve aç da hissederler, çünkü sevgi ve şefkat dedikleri şeylerden beslenemez olurlar.

Ama sevgi ve şefkat gerçekte nedir? Eh, bunun yanıtı sizin içinizdedir. İçinize dönün ve kendini sevmenin nasıl bir şey olduğuna bakın. Sevmesi en zor kişi olacaksınız. Başkalarını “sevmek” daha kolaydır – ki bu kısıtlanmış ya da sınırlı bir sevgi biçimidir – ama başkalarını sevmek, başkalarına şefkat beslemek daha kolaydır. İnsanların bu kelimeleri yanlış kullandığını ya da kötüye kullandığını duyduğumda, biraz sinirleniyorum. Bazen bir başkası için kullanılan şefkat kelimesi, onun kolay aldanır bir insan olduğu, ve enayi olduğu, ve sürekli vermesi, vermesi, ve vermesi gerektiği anlamına geliyor. Bu, iyi ya da sağlıklı bir enerji ilişkisi değildir. Şimdi bir de, başkalarından beslenmeye gerek duymayan, başkalarından enerji almaya ihtiyaç duymayan, yaratabilen, seçebilen, kim olduğunu olabilen, tamamen egemen varlıklardan oluşan bir dünya hayal edin. Savaş gibi şeyler olmayacaktır. Yoksulluk gibi şeyler olmayacaktır. Herkes, kendi hakları doğrultusunda muktedir olacaktır.

Onun için bazen, evet, egemen olma yolunda sen ya da herhangi biriniz kendi değişimlerinizi yaşadığınızda, bu bazen eski şeyleri bırakmak anlamına gelir, ve bazıları da bundan hiç hoşlanmayacaktır. İyi haber şu ki, sevginin ve şefkatin ve egemenliğin gerçek anlayışına ulaştığınızda, eski ilişkiyi kestiğiniz kişilerle yeniden ilişki kurabilir ve bu kez eski karmik ilişkiler yerine, artık bir Yeni Enerji ilişkisine sahip olabilirsiniz. Bu büyük bir farktır. Teşekkür ederiz.

6.ŞAMBRA: Ve onun bir sorusu daha vardı. Gnost’la ilgili soru ve yanıtlar bölümünde Ramtha hakkında konuşurken neden onun eski adını kullandığını bilmek istiyordu.

TOBIAS: Biz Oama adını kullanıyoruz, bu onun daha büyük ya da daha muhteşem enerjisidir de diyebilirsiniz. Ramtha, Oama’nın belli bir yaşamında varolan bir karakteri, bir veçhesiydi. Biz bunları sık sık karıştıyoruz ve Cauldre şu anda bize bağırıp, yasal açıdan başka yaptırımların söz konusu olduğunu söylüyor. Ama neyse, odur. Ramtha enerjisi Dünya üzerinde hâlâ çok mevcuttur ve çok, çok insanın yeni anlayışlara gelmesine yardım etmektedir. Ama biz daha direkt olarak Oama’nın kapsayıcı enerjisiyle çalışmaya yatkınız. Ama enerjiler, tekrarlıyoruz, çok benzerdir.

6.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Bana şunu tekrar hatırlatıp da buraya neden geri geldiğimi söyler misin? (bazı gülüşmeler) Bunu seçenin ben olduğumu biliyorum, bana anlamlı geliyor, ama bunu asla tahmin edemezdim. Ama kendimi yalnızca biraz kadın, anne, sanatçı, öğretmen hissederken, ve bu şeylerin hiç birini tüm varlığımla olduğumu ya da yaptığımı hissetmezken, yukarda tanımladığım bu tutkuların hiç birini tamamlamadığım gibi, onları yaşamanın ödüllerini de toplayamadım. Ve evet, nefes alıyorum, ama belki yalnızca kısmen. Gerçekten, bu duruma ilişkin daha geniş bir görüşe ihtiyacım var, lütfen, ve bu neden böyle?

TOBIAS: Kesinlikle. Bu zamanda Dünya’ya geri gelmek, gerçekten de hepinizin yaptığı bir seçimdi. Karmik nedenleri yoktu. Daha önce de söylediğimiz gibi, bunların tümünden geçip gittiniz. Buraya gelmek zorunda değildin. Ama yine de bu Yeni Enerjiye geçiş dönemindeki potansiyeli ve fırsatı gördüğünde, karşı koyman, bir anlamda imkansız hale geldi. Sen Dünya yaratılırken önemli bir rol oynadın, Lemurya, Atlantis çağlarından, Hristos döneminden geçtin, ve şimdi de Yeni Enerjinin bu yeni çağına giriyorsun. Hayır demen neredeyse imkansızdı. Sanki bu oyunun nasıl biteceğini görmek zorundaydın. Ayrıca, diğer insanlara sunacak çok şeyinin olduğunu, bir deneyim zenginliğine sahip olduğunu da biliyordun – hepiniz biliyordunuz. İster Kırmızı Çember vasıtasıyla, ister senin kendi başına geliştirdiğin şeyler olsun, onlara öğretecek çok şeyinin olduğunu biliyordun. Ama bugün olduğu gibi, yeni bir yol için çağrıda bulunacak milyonlarca ve milyonlarca insanın olacağını biliyordun. Eski yol, eski yoldur. Onlarsa yeni ve farklı bir yol arayışındalar.

Çoğunuz Dünya’ya zamanın 30, 60, 70 yıl kadar öncesinde, zamanın tam da doğru zaman olmadığını, Dünya’da değişmesi gereken şeylerin olduğunu bilerek geldiniz. Önce, nükleer bir savaş ve Dünya’nın harap olma potansiyelinden geçmemiz gerekti. Sonra, Dünya enerjisinin temelde kendi üzerine yıkılması olan başka bir potansiyel zamandan, milenyum döneminden geçmemiz gerekti. Biz bunların hepsinden geçiyoruz, ve şimdi de, zamanın bu son altı yılında, bu Yeni Enerji çağına doğru ilerliyoruz. Yani zaman, doğru zaman. Senin bir duraklama döneminde olduğun söylenebilir, yaşantında daha sıradan şeyleri yerine getiriyordun – iş ya da aile ya da bu tür şeyler – doğru zamanı bekliyordun ve insanların ellerini kaldırıp da, farklı bir şey arıyorum demesini bekliyordun. Kendi yolumu bulmama yardımcı olacak bir öğretmen arıyorum (demesini bekliyordun). O zaman şimdi geldi. O zaman geldi, ama yine de birçoğunuz beklemeye o kadar alıştı ki, bilincin arayı kapatmasını beklemeye o kadar alıştı ki, hâlâ bekliyorsunuz. Ve biz sizi zamanın şimdi geldiğine dair cesaretlendirmek üzere burada bulunuyoruz.

Biz gidip de insanların inancını değiştirmenizden söz etmiyoruz. Bunu yapmaya gerek yok. Şu anda dünya üzerinde spiritüel bir öğretmen arayışında olan fazlasıyla insan var. Onlar, yükseliş süreçleri/işlemleri sırasında insan olan ve rehberlik edecek birini arıyorlar. Yani şu an doğru zamandır. Bu tür bir çalışmayı gerçekleştirmek, Şambra’nın tutkusudur ve şimdi zamanı gelmiştir. Teşekkür ederiz.

LİNDA: İki soru daha.

TOBIAS:…..yani dört tane daha.

LİNDA: Biliyorsun, bir partimiz var.

TOBIAS: Ben şu an burada bir partide olduğumu sanıyordum. (kahkahalar)

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Tobias, bu öğledensonra bize katıldığına çok memnun olduk. Ve ben, seksüel enerji materyallerini paylaştığın için sana çok, çok teşekkür etmek istiyorum. Soru şu, birkaç haftaya kadar – birkaç haftadan az sonra – 2007 olacak ve kuantum sıçraması olacak. Kırmızı Meclisin, onun dünyadaki temsilcisi Kırmızı Çember ile paylaşmak isteyeceği bir mesajı ya da düşünceleri var mı?

TOBIAS: Gerçekten. Mesaj gerçekten, senin de söylediğin gibi, Yeni Enerji çağının geldiğidir. Kuatum sıçrayışı geldi. İnsanlar buna yaklaşırken ve bundan geçerken çok, çok meydan okumalardan geçmeyi sürdürecekler. 18 Eylül 2007 tarihini vurgulamamız, bütün insanların ansızın birbirleriyle barış yapacağı anlamına gelmiyor. Şu dönüşüm dönemi hâlâ geçerli. Ama söylediğimiz şudur, herşeyin potansiyeli değişecek – hızlı değişimleri, kolay değişimleri gerçekleştirme yeteneği, bir bütün olarak insanlık adına tüm değişimi icat etmek ve yaratmak yeteneği. O enerjiyi şimdi kucaklayabilirsiniz, beklemek zorunda değilsiniz. Ama biz şundan söz ediyoruz, şeylerin ulaştığı… bilinç – tam doğru olmayan kelimeler kullanmak zorunda kalıyoruz – ama bilinç hızlanarak belli bir noktaya geldiğinde, hızla tekamül ettiğinde, tam anlamıyla eski raylardan çıkıp, hiç bir raydan oluşmayan yepyeni bir sisteme geçecek. Yani 19 Eylül’de büyük değişiklikler beklemeyin, ama o tarihten sonra herşeyin değişeceği potansiyelini bekleyin.

Ve yine, az önce söylediğimiz gibi, giderek daha fazla insan spiritüel yanıtların peşine düşecektir. Onlar yalnızca kuralların, basmakalıp sözlerin değil, gerçek yanıtların peşine düşecektir. Aslında kendi hayatlarını yepyeni bir biçimde idare edebilmenin ve deneyimlemenin yollarını arayacaklardır, ve işte Şambra bu noktada devreye girecektir. Sizler, gurular olmak üzere burada değilsiniz. Siz, onların lideri olmak için burada değilsiniz. Siz, bir bayrak olmak için, onlara bunun yapılabileceğini gösteren bir insan rehber olmak için buradasınız. Siz buna sahip değildiniz, Şambra. Hiç biriniz sahip değildiniz. Bundan ilk siz geçiyordunuz. Siz, bundan geçmiş olup da size yapılabileceğini söyleyen insanlara sahip değildiniz. Bu çok karanlık ve karmakarışık balta girmemiş ormandan geçiyorsunuz – ve bundan ilk siz geçiyorsunuz – ve bunların hepsinin, sizin deyiminizle, saçmalık olup olmadığını da bilmiyorsunuz. Bunların size sürekli daireler çizdirip çizdirmediğini bilmiyorsunuz, ya da ağaçların arkasında ne tür canavarların saklandığını bilmiyorsunuz. İlk grup bir kez geçtiğinde, aslında bir yol yaratacak. Diğer insanlar da bunu elbette kendileri gerçekleştirecekler ama, en azından yapılabilir olduğunu bilecekler. Bizim Yeni Enerji hakkında daha çok şey söyleyeceğimiz açıktır, ama çalışmaların ve sorun için sana teşekkür ediyoruz.

8.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

9.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Lütfen bilmeme yardımcı ol: Neden serbest olmayan ve ailesini bırakmak istemeyen biriyle bir ilişki yaşamak deneyimini yarattım?

TOBIAS: Türlü nedenleri var. Akla ilk gelen bir bağlılık, bir taahhüt oluyor, ama ayrıca, yaşantına girecek başka şeylerin olduğunu daha derin düzeylerde bildiğini de anlamalısın, ve eğer, özellikle de burada sözünü ettiğin kişiye taahhütlerinle çok bağlanacak olursan, bu seni enerjisel olarak çok tüketirdi. Belki harika bir şey olurdu, ama seni sahip olduğun başka tutkulardan alıkoyardı. Yani sen kendine yemeğin biraz tadına bakmak için izin verdin ama tamamını yemedin.

10.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Ah Tobias, Tobias, Tobias. (Tobias güler) Ben seninle ne yapacağım? Bir yardım olarak ya da Kırmızı Çember Düzeninin bir bayrağı olarak burada bulunmak için kanatlı atıma binip uçarak geldim, anlıyor musun, böylece muhteşem bir ziyafet için sana bu yuvarlak masada katılacaktım, ve aslında bir sorum da yok, ama şu anda bir tanesi biçimleniyor.

TOBIAS: Bugün bir salgın var. Sorular bölümünde bir dolu olmayan soru var.

10.ŞAMBRA: Aslında şimdi bir soru oluştu, ve sen biliyorsun, inanılmaz deneyimlerle dolu muazzam bir yıl yaşadım – değişen inanç sistemleri ve bazıları…

TOBIAS: Parçalandı mı?

10.ŞAMBRA: … parçalandı ve bırakıldı, ve sonuç olarak, örneğin geçen yıl hiç koşmadım. Oysa kilomu korumak için her hafta 50 kilometre koşardım. Hiç koşmadım. Kilo da almadım. Ayrıca, 20 yıldır hiç alkol almıyordum, ve ben bir alkolik olduğuma ilişkin inanç sistemini de bıraktım ve geçenlerde içmeye başladım, ve az bir süre için o inanç sistemini bırakıp bırakmadığıma dair korku hissettiysem de, artık tam olarak biliyorum ki o inanç sistemi yok oldu. Ve ben şunu merak ediyorum, bu arada, şimdi düşünüyorum da, sen hapisteyken çok kızgındın.

TOBIAS: Çok kızgın.

10.ŞAMBRA: Çok kızgındın, anımsıyorum. Soruma gelelim… hangi inanç sistemini şimdi bırakmam gerektiğini önerebilir misin diye merak ediyordum. (bazı gülüşmeler)

TOBIAS: Aslında, inanç sistemleri görkemli bir şeydir. Onlar görkemli şeylerdir. Onlar yalnızca kapana kıstırıldıklarında ya da kilit altına alındıklarında görkem-siz olurlar. Ve bu elbette fazla sık oluyor. Bir insan, bir inanç sistemi geliştiriyor ve o inancın tekamül etmesine izin vermiyor. Onu kısıtlıyor. Sizin deyimlerinizi kullanacak olursak, tutsak ediyor, ve sonra da bunun tek inanç olduğuna inanıyor. Doğrusu inanç sistemleri çok yaratıcıdır. Esin verirler. Genişlerler. Bir insanın hayallerini gerçekleştirmesini sağlarlar ve bir insan meleğin tüm yolculuğunu tamamlamasını sağlarlar. İnanç sistemlerinin genişlemesine ve değişmesine ve akmasına ve sürekli yeni durumlara uyum sağlamasına izin verdiğiniz sürece, onların yanlış bir yanı yoktur. Sen, bir alkolik olduğuna ilişkin çok kilitli bir inanç sistemine sahiptin. İyi haber şu ki, bu seni bu yaşamda kendi kendini yok etmekten kurtardı, çünkü o yolda gidiyordun. Kötü haber ise, bu inanç sistemini büyük bir korkuyla tutmayı sürdürdüğündü, çünkü onu bırakırsan o eski şeytanımsı sarhoş benliğine geri döneceğini düşünüyordun. (bazı gülüşmeler) Ama böyle hissediyordun ve benim hissettiklerim bunlar değildi, ama sen o eski sene geri dönmekten korkuyordun. O nedenle de bu inanç sistemini çok katı, değişmez bir biçimde tuttun.

Şimdi görünen o ki, o inanç sisteminin değişmesine ve genişlemesine izin vermişsin, ve belki de senin deyiminle, bir zamanlar ya da eskiden bir alkolik olduğun inancına dönüştürmüşsün. Senin alkole olan bağımlılığın psikolojikti. Ama bu şimdi genişliyor ve sen onun artık bir kısıtlama olmadığını, kendine alkolik demek zorunda olmadığını söylüyorsun, ama yine de aşırı içmenin ve sonra da onu bırakmayı öğrenmenin harika deneyimini yaşadın. Böylece bu inanç sistemi şimdi genişliyor ve tekâmül ediyor ve onunla oynamak eğlenceli bir şeydir. Bu senin inanç sistemin. Onu sen yarattın. Şimdi de onun nasıl genişlediğini hisset ve izle. O sendir, ama kendi içinde de sürekli hareket eden bir yaşam gücü enerjisine sahiptir. Peki buradan nereye gidecektir? Ne yapacaktır? Biz senin önce bir alkolik, sonra da kurtulmuş bir alkolik olduğun inancınla ilgili herhangi bir şeyi yadsımıyoruz – ama bunlar birbirine çarpıp duran iki farklı inanç sistemleriydi. Ama o şimdi daha büyük bir inanç sistemine tekâmül ediyor. Ve o nedir? Onu sen seçeceksin. Onunla oynayabilirsin. Ona enerjini katabilir ve nasıl tekâmül ettiğini izleyebilirsin. Olur da, onun ilerleme ya da kıvrılıp bükülme biçimini beğenmezsen, onu her zaman için yeni bir biçimde yeniden-yaratabilirsin. Onu yapılandırman gerekmiyor. Eline çekici, çivileri ve tahtaları alıp da o inanç sistemini bir kapana sokman ve onu biçimlendirmen gerekmiyor. O sürekli bir gel-git halinde, ama onu yönlendirebilirsin de. Peki, ışığın sevgili varlığı, bugün inanmak istediğin şey nedir?

10.ŞAMBRA: Herhangi bir şeye inanmak istediğimi sanmıyorum. Yalnızca tam olarak farkında olmak istiyorum.

TOBIAS: Bu iyi bir inanç. Tam olarak farkında olabileceğine inanıyor musun? Ve sonra o inanç sistemi seni o farkındalık akışına götürür. Ama o inancı sınırlayarak tuzağa düşme, çünkü farkındalığın ötesine geçebilirsin, ve bu apayrı bir konudur.

10.ŞAMBRA: Peki. Sana çok teşekkür ediyorum ve işte buna içerim. (kahkahalar ve alkış)

LİNDA: Son soru.

11.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Ben, Oslo oturumunda konuşulan kendini-kontrol-etmek ile, standart ya da bayrak teknolojisi arasındaki farkı anlamak ve bilmek istiyorum.

TOBIAS: İnsanlar kendilerini birçok farklı biçimlerde kontrol etmek eğilimindedirler, ki bu az önceki soru ve konuştuklarımızla da bağlantılıdır. Bir inanç sistemini alır, sonra da kontrol ederler. Onu kısıtlarlar, ve aslında o inanç sistemini ya da yaratı potansiyelini boğarlar. İnançlarının ya da enerjilerinin ya da yaratılarının kontrolünü bir kez elden bıraktın mı, şu anda hayal bile edemeyeceğin şekillerde genişlemeye başlarlar. Kontrolleri bıraktığında, o kanatlı atın gerçekten yükselip uçmasına izin verdiğinde, yaşantında senin için çok farklı olacak şeyleri yaratacaktır. Hatta, şifalandırma yeteneğini bile yaratacaktır, ki bunun yapılamayacağını söyleyenler var. Böyle söylediğin sürece de yapamayacaktır, ama eğer saf, yenilenmiş, sağlıklı bir hücre standardının, bedenindeki her bir hücreye bir mesaj yollayabileceğine, onunla iletişim kurabileceğine, aslında sağlıksız, dengesiz hücrelere tam anlamıyla bir elektromanyetik sinyal gönderebileceğine inanırsan, o zaman bu mümkündür. Kontrolleri ve kısıtlamaları kaldırdığında, herşey o noktada mümkün hale gelir.

Siz bunu gerçekleştirdikçe, kendini şifalandırma ve bolluk ve sevinç içinde yaşama yeteneğine sahip oldukça, diğerlerine – diğer herkes için – bu, standart ya da bayrak haline gelir. Ve bu, Şambra öğretilerinin özünü oluşturur. O nedenle, az önce Luke’a dediğimiz gibi, hepinize şunu söylüyoruz, inanç sistemleri – onlarda yanlış olan bir şey yoktur. Siz, yaratılarınızı deneyimlemek için bir inanç sistemini ya da bir enerji kavramını kullanan yaratıcı varlıklarsınız. Yalnızca inancınızı kontrol ettiğinizde ya da sınırladığınızda yaratıcı benliğinizi de kontrol etmiş ve sınırlamış olursunuz. Kontrolleri kaldırın. Gidin ve çılgın olun ve Kuthumi’nin yaşadığı türden tam bir çöküntüyü de yaşamayın. Bedeninizde ve zihninizde sahip olduğunuz kontrolleri bırakın ve tümüyle farklı bir şey deneyimlemeye başlayın.

Böylece Şambra, bu tatil dönemi için en iyi dileklerimizi sunuyoruz. Ev ödevi yok. Bu kez ev ödevi yok. Sizden yalnızca yaşamın keyfine varıp onu deneyimlemenizi isteyeceğiz.

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.