Şaud 1: “Öğreti Başlıyor…”

Öğretmenlik Dizisi – 05 Ağustos 2006
Tobias’ın katılımıyla, Geoffrey Hoppe kanallığı

Kırmızı Çembere sunulmuştur
www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ve öyledir sevgili Şambra, bir sonraki dizimize – Öğretmenlik Dizisi’ne başlamak için bu mekânda, kendi boyutumuzda, Şambra enerjimizde biraraya geliyoruz. Bu, beklediğimiz bir zaman, arzuladığımız bir zaman, epey bir süredir hepinizin hazırlandığı bir zamandır. Ah, bazılarını şimdi, bazılarını buraya geri geldiğinizde, bazılarını da kulübeye ziyarete geldiğinizde anlatacağımız öyküler var, sizinle paylaşacağımız öyküler var. Bu son yedi yılda size olanlarla ilgili, inanılmaz öyküler. Sadece kendi öykünüzle bile ciltlerce kitap yazabilirdiniz.

Yedi yıl önce, Şambra olarak enerjilerinizi birleştirmeye başladığınızda, Dünya üzerinde özel bir şeyin olacağını biliyorduk. Bu geçiş döneminden nasıl geçeceğimiz tam olarak bilinmiyordu. Bizim tarafta genel olarak, Dünya’da herhangi bir felaketin ya da yıkımın olmayacağı hissediliyordu, Dünya enerjilerinin – özellikle de Kryon tarafından gerçekleştirilen hazırlıklar sayesinde – dünyanın içinde oluşmuş olan baskının ve gerginliğin çoğunu rahatlatmak amacıyla Dünya üzerindeki ve Dünya içindeki manyetik ağları uyumladığı ve dengelediği hissediliyordu, ama yine de, kendilerine spiritüel işçiler diyen, kendilerine tanrısal insan melekler diyen kişilerin gayretli çalışmalarına gereksinim duyulduğu da hissedildi. İnsanlık bilincinin tekamülünü sürdürmek için (yapılan) muazzam bir çalışma.

Bilincin bu gelişme sürecini bölecek ya da engelleyecek savaşlar olacak mı sorusu bizim tarafta gündeme gelmişti, ama olmadı. Büyük savaşlar olmadı. Sanki hep bu büyük savaşların sınırına kadar gelinmiş gibi gözüktüğünü biliyoruz, hatta şimdi bile, Orta Doğu ülkelerinde bu sınıra gelinmiş gibi gözüküyor. Ama sanki bir şey, bu savaşları fazla ileriye gitmekten hep alıkoyuyor, ve bu, şu anda gezegende çalışanların – enerjiyi hareket ettiren spiritüellerin, spiritüel öğretmenlerin – bilincidir, ve bu bilinç, savaşların fazla ileriye gitmesini engellemekte, kendi hayatlarında bir bilinç değişimi gerçekleştirmek isteyenlerin, bu değişimi tıkanıp kalmadan gerçekleştirmelerine izin vermektedir.

Bu gelişimler için hiç bir yazılı plan yoktu. Biz, sizinle birlikte, şeylerin nasıl bir yön alacağına ilişkin hayallere ve arzulara, amaçlara sahiptik. Gerek bizim tarafta, gerekse sizin tarafta, çalışmak için oldukça kısa bir süreye sahip olduğumuzu biliyorduk. Şambra enerjilerinin birleşmeye başladığı 1999 yılının Ağustos’undan geriye gidecek olursak… o zamanlar Kırmızı Çember’in ne olduğunu bilmiyor olsanız bile, yine de Şambra ile birlikte çalışıyordunuz. Bu enerjileri birleştirmeye başlamak için yine de siz kendi tarafınızda, biz de kendi tarafımızda çalışıyorduk.

Yedi yıllık bir sürede muazzam bir ilerleme kaydettiniz. Zamanlamaların olduğunu biliyorduk. Kuantum Sıçrayışı denen şeyin olduğunu biliyorduk. Hatta o zamanlar tam tarihini bile bilmiyorduk. Ne zaman olacağını bilmiyorduk, ama olacağını biliyorduk. Kendi payınıza düşen ve yapılması gereken muazzam bir bilinç değişimi söz konusuydu. Ve tekrarlıyoruz, hiç birimiz bunun nasıl sonuçlanacağını bilmiyorduk.

Buraya gelmek için hazır olan, sizin deyiminizle başka bir takım vardı – ve hâlâ da var. Bu iş herhangi birinize fazla bunaltıcı geldiğinde, tüm bu Şambra grubu bir sonraki dalganın gelip de devralmasına karar verecek olursa, gelmek için hazır bekleyen – şu anda insan biçiminde olmayan, meleksel alemlerde bulunan – insanlar. Meleksel varlıklar; gelip de insan bedeni üstlenmeye ve sizin bıraktığınız yerden devam etmeye hazır olan meleksel varlıklar. Ama siz bırakmadınız. Dayandınız. Aslında çok, çok az Şambra havlu attı. Birkaçı bizim tarafa geldi, çünkü buradan daha fazla yardımcı olabileceklerini hissettiler. Birkaçı, sizin deyiminizle yoldan saptı ya da başka yönlere gitti, ama Şambra enerjisinin bütünlüğü bozulmadan kaldı. O nedenle, bugün bu Öğretmenlik Dizisi’ne başlamak, bizim için bir onur, ve aslında bir kutlamadır.

Eğer bu salondaki ya da bize katıldığınız yerden, enerjiyi hissedecek olursanız, farklı bir şeyin olduğunu, şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz herhangi bir Şaud’dan farklı olan bir şeyi hissedeceksiniz. Bu sadece – yeni bir başlangıcın dönüm noktası olan – Öğretmenlik Dizisi’nin başlangıcı değildir… bir an için durup, enerjiyi hissedin… onu nefesinizle içinize çekin, bedeninizle, zihninizle, ruhunuzla ve özellikle de gnost’la duyumsayın… Öğretmenlik Dizisi’ne başlarken, artık beslenme söz konusu değildir. Artık beslenme yok.

Şimdi, yıllar önce sizinle birlikte Şambra olarak ilk toplanmaya başladığımızda türlü düzeylerde beslenmek söz konusuydu. Ah, beslenme ağırdı. Siz enerjiyi hissetmek ve ondan beslenmek için buraya gelirdiniz. Bunda yanlış olan bir şey yok, sadece o zamanlar buna ihtiyacınız vardı. O ikmale (dolmaya) ve o yenilenmeye ihtiyacınız vardı, ve biz de hazırlıklıydık, size bunu sağladık. Kendinizi yenileyebilesiniz diye konuklarımızın enerjilerini getirdik, başka alemlerin enerjilerini getirdik, Gaia’nın enerjilerini getirdik. Böylece enerjinizi yeniden yapılandırabiliyordunuz.

Şambra demeyeceğiniz birçok başka varlık da beslendi. Gelip de çevremizde toplanan ve perdenin bizim yanından olan varlıklar… ve onlar bunu yapma hakkına sahiptirler… ama onlar aynı zamanda bu salondaki enerjiden de beslendiler. Artık bedende olmayan, bizim tarafta olup da kafaları karışmış ve kaybolmuş varlıklar da oldu. Onlardan bazısı vampir türünden enerjilere sahiptir – herşeyden beslenirler – onlar da salona gelirlerdi. Buraya, sizin deyiminizle karanlık enerjiler gelirdi. Bazen onları hissedebiliyordunuz. Bazen korkunun, soğukluğun, boşluğun geldiğini hissedebiliyordunuz, ve elbette, çoğu kez bunun sizden kaynaklandığını düşünüyordunuz. Ama bu varlıklar buraya beslenmek için gelirdi, çünkü Şambra toplantıları sırasındaki denge ya da enerji oranı böyle sağlanırdı.

Ama şu son birkaç ayda içinden geçtiklerinizden sonra, yaratılmasına ve sunulmasına yardımcı olduğunuz Şaudlardan sonra, bu Şaudlarda farklı bir enerji türünü de yarattınız: Beslenmek yok. Eğer farkedecek olursanız, bugün bu salondan enerji çeken herhangi bir dışsal varlık, hayalet ya da hatta melek yok. Şu anda, sizinle konuşurken, bizden enerji çekmiyorsunuz. Sadece, mutlak (egemen) bir Varlık olarak, beslenme, alma ihtiyacı duymayan bir varlık olarak buradasınız. Siz, aslında kendi enerjisini yapılandıran, ve aslında bu enerjiyi, geleceğin bir noktasında bu materyallerle karşılacak herkese yayan, egemen bir yaratıcısınız. Siz onlara kendi ışığınızı, kendi sevginizi, kendi enerjinizi veriyorsunuz. Onun için, bugün bu salonda herşey oldukça farklıdır, bu farklı bir Şaud’tur.

Biz Öğretmenlik Dizisi’ne geçiyoruz. Biz gerçek çalışmaya, buraya, Dünya’ya gelme nedeninize geçiyoruz. Bugün biraz hafiften alacağız. Bugün, doğrudan gelen konuklar olmayacak. Ama her zamanki gibi, sadece gözlemlemek için, sadece burada, Dünyada neler yaptığınızı görmek için üçüncü çemberde bize katılan çok, çok varlık var. Bazen, kendi enerji dengelerini katan konuklar davet ediyoruz, ama bugün bu Şaud’da KENDİ enerjinizi hissetmenizi istiyoruz. Herhangi bir özel konuğun gelmesine gerek yok.

Zamanın geçen iki ayı boyunca bilincinizde çok şey ortaya çıktı. Son iki ayda herşeyin hızlanmasına izin verdiniz. Belki daha fiziksel yaşantınızda tezahür etmedi ama, bu diziye başlayabilmemiz için, öğretim çalışmasına başlayabilmemiz için, bilincin çabucak hızlanmasına izin verdiniz. Hatta siz onun kuantum sıçrayışından önce başlamasını istediniz. Birkaçınız, tüm bu öğretilere başlamak için, Şambra enerjisindeki bu değişimi gerçekleştirmek için, neden kuantum sıçrayışını ya da sonrasını beklemediğimizi merak etti. Çünkü Şambra bir bütün olarak, kuantum sıçrayışı sırasında gelecek tüm enerjilere hazırlıklı olmak için, onlarla başa çıkmaya hazır olmak için, bunun şimdi gerçekleştirilmesinin, öğretim çalışmasına başlamasının, bir öğretmen olarak bu deneyime şimdi sahip olmasının önemini hissetti.

Böylece, biz bugün için biraz farklı bir enerji hazırladık. Konuklar yok. Uzun dersler yok. Meydan okumalar yok. Sınırlarınızı zorlamayacağım, ki bazen bunu yaptığım bilinir – ama kesinlikle Adamus kadar değil! Ben bu diziyi, öğretmenler hakkında bir tartışmayla başlatmak istedim. Öğretmen nedir?

Çoğunuz – hepiniz – klişeleşmiş bir öğretmen fikrine sahipsiniz. Çocukluğunuzdaki, ilkokuldaki öğretmenleriniz. Daha büyük sınıflarda gelen öğretmenler. Üniversitedeki öğretmenleriniz. Onlar, bir öğretmen örneğinizi ya da klişenizi oluşturdular. Spiritüel öğretmenleriniz de oldu. Onların sınıflarına ve kurslarına gittiniz. Böylece, bir öğretmenin ne olduğuna ilişkin bir fikriniz var. Bu fikir için bir temele sahipsiniz.

Ama Yeni Enerji öğretmeni aynı zamanda farklıdır da. İlle de sınıfın önünde durmanız gerekmez. İlle de bir grupla olmanız gerekmez. Yaşantınızın her gününün her anında öğretmensinizdir. Bir süredir sahip olduğunuz işe gitmeyi sürdürseniz bile, dışarı açılıp da insanların önünde bir sınıfta oturmasanız bile, yine de öğretiyorsunuz. Yine de bir örneksiniz, ya da, Saint-Germain’in deyimiyle – bir Bayraksınız.

İnsanların size alışılmadık yollardan geldiğini göreceksiniz. Belki sizi bir mağazada alışveriş yaparken durduracaklar. Belki birlikte çalıştığınız ama hemen hiç konuşmadığınız biri günün birinde size gelerek sorular sormaya başlayacak. Ya da bir aile üyesi, özellikle de bir süredir uzaklaşmış olan bir aile üyesi, eski kocanız ya da karınız, adını ya da soyadını bile bilmediğiniz bir komşunuz belki, ansızın size gelmeye başlayacak. Bazen utanacaklar, bazen biraz akılları karışmış gibi davranacaklar, çünkü neden orada olduklarını bilemeyecekler. İşte öğreti o zaman başlar.

Ve öğreti, kesinlikle ders vermek değildir. Öğreti, birini yakasından tutup oturtmak ve şu son yedi yıldır yaratılmasına yardımcı olduğunuz derslerin tümünü öğrenmesini sağlamak değildir. Öğreti, dinlemekle başlar. Öğreti, tam bir enerjiyle başlar – benim tam bir enerji taraması diyeceğim şeyle başlar. Onlar size sözcükler söyleyeceklerdir, ama bu arada bir dolu şeyin olageldiğini fark edin. Yüzlerde ifadeler, mimikler olacaktır ve beden hareketleri, bir beden dili olacaktır, gözler hareket edecektir – ve bunlar açıkça belirgin olan şeyler olacaktır. Olan biten herşeyi gözlemleyin.

SÖYLEDİKLERİ şeyler kadar önemli ama SÖYLEMEDİKLERİ şeyler olacaktır. Bunların tümünü gözlemleyin. Sonra, enerjilerini gözlemleyin. Şimdi biliyorum, diyeceksiniz ki, “Ama ben nasıl enerji okunduğunu bilmiyorum, renkler görmüyorum.” Bu aslında iyi bir şey. Sadece onların enerjisini hissedin. Bu gnost için, onu devreye sokmak için harika bir zamandır. Gnost, yaratıcı biliştir. Gnost, zihnin ötesindedir. Bu, gnost ile dinlemek zamanıdır. Ansızın size yaklaşan ve sizinle konuşan bu insanda gerçekte neler olup bitiyor? Onlara ders vermeye başlamadan önce, onlarla konuşmaya başlamadan önce, dinleyin ve enerjilerini hissedin.

Sonra onlara birkaç soru yöneltin. Ne soracağınızı bileceksiniz. Neden öyle hissettiklerini sorun. Bunu daha önce hissedip hissetmediklerini sorun. Onlara sorun, “İçinde gerçekten olan biten nedir?” Bu, en önemli sorulardan biridir – içinde gerçekten neler olup bitiyor.

Bakın, size gelen insanlar – öğrenciler – tek bir şeyden söz edeceklerdir ama, aslında çok, çok şey olageliyordur. Öğrenci olarak size gelecek insanlar belki onlara çok açık gelen ya da açıkça görebildikleri bir soruna ya da duruma odaklanacaklardır. Bazı acılarını kısa süreliğine dindirmenin yolunu arıyorlardır, ama genelde söyledikleri ile gerçekte içlerinde olan biten aynı olmayacaktır. Danışmanlık hizmeti veren ve şifa çalışmaları yapanlarınız bunu bilir. Size gelmelerine neden olan sebebin, durumun, o insanın gerçekliği ile bir ilgisi olmadığını bilirsiniz. Onun için, yüzeydekilerin ötesine geçin, kullandıkları kelimelerin ötesine geçin. Dikkatle dinleyin.

Bunu bir grupla çalışırken, ya da bir sınıfta bulunduğunuz zaman da yapabilirsiniz. Dikkatlice dinleyin. Burada şöyle bir şey olacaktır, siz onlarla insandan insana bir bağlantı kurduğunuzda… onların kelimelerini duyacak ve beden hareketleriyle davranışlarını gözlemleyeceksiniz, ama gnost enerjisiyle çalıştığınızda ve her düzeyden dinlediğinizde, onları aynı zamanda her düzeyden duymaya başlayacaksınız.

Bu, şaşırtıcı ve ilginç bir deneyimdir. Onların zihinlerinin ötesine geçip kalplerini hissetmeye başlayacaksınız. Geçmişlerini, hatta geçmiş yaşamlarını hissetmeye başlayacaksınız. Hatta, onların içinde aktive edilmemiş olsa bile ya da ne olduğunu farkında olmasalar bile, onların gnost’u ile tam anlamıyla bağlantı kurmaya başlayabileceksiniz. Gnost oradadır, onların enerji alanlarındadır. Uykudadır, bekliyordur.

Onu kabul ettiğiniz zaman ve onların tanrısallığını, içlerindeki Tanrı’yı kabul ettiğiniz zaman…. tekrarlıyoruz, o sadece uyuşmuş bir haldedir ya da derin bir uykudadır, çünkü onlar onu uykuya yatırmıştır… bunu kabul etmeye başladığınızda ve onunla zihinsel/akılsal olmayan bir yoldan, kalpten ya da adına her ne demek isterseniz – tanrısallıktan tanrısallığa – bağlantı kurduğunuzda, tüm öyküleri sizin önünüzde açığa çıkmaya başlayacaktır. Soru sorabileceğinizden çok daha hızlı bir biçimde yanıtları almaya başlayacaksınız. Geçmişlerine ilişkin anlık görüntüler görmeye başlayacaksınız. Korkularına ilişkin anlık görüntüler ve hisler algılayacaksınız. Onlarla ilgili, isteyebileceğinizden çok daha fazlasını bileceksiniz.

Size tekrar tekrar “Bu sizinle ilgili değil” dememizin bir nedeni de, sizi öğretmen olmaya hazırlamak içindi, çünkü onların düşüncelerine ve hislerine ve duygularına ulaşmak, ve eğer dikkat etmezseniz, çok empatik olduğunuzdan bunları üstlenmeniz, çok kolay hale gelecek. Siz çok hisseden varlıklarsınız. O nedenle, böyle bir durumla karşılaştığınızda, onun sizinle ilgili olmadığını bilin. Siz onları sadece o kişilerden topluyorsunuzdur.

Bir öğretmen, kendisinin bir yanıt veremeyeceğini bilir. Siz, yanıtı veremezsiniz. Bir öğretmen, rehber olarak orada bulunduğunu bilir. Bir ışık sütunu olarak ve bir Bayrak, sürekli dengede olan bir enerji olarak orada bulunurlar. Siz, onların sorunlarını üstlenmek ya da hatta çözmek için orada değilsinizdir. Bu, Yeni Enerji öğretmeniyle ilgili önemli bir noktadır. Siz, onların sorunlarını onlar adına çözmek için orada bulunmazsınız.

Siz, onların kendi yanıtlarını keşfetmelerine yardımcı olmak için oradasınızdır. Çözümleri kendileri ortaya çıkartabilsin diye oradasınızdır. Bu, muktedir kılmanın en büyük yoludur, öğretmenin en büyük yoludur. Şimdiye kadar herhalde fark ettiğiniz gibi – en büyük öğretmenler, ders verenler değildir, başkalarına ne yapacaklarını bir sabun köpüğü gibi söyleyenler değildir. Onlar sadece, diğer insanlar kendileri keşfedebilsin diye sağlam dururlar, bir bayraktırlar, bir dengedirler.

Biz “öğretmen” kelimesinden söz ediyoruz ve bazılarınızın bu kelimeyle ilgili kaygıları olduğunu biliyoruz. Bazılarınız, öğretmen olmanın şartlarına sahip olup olmadığınızı merak ediyorsunuz. Kendinizi bir grubun önünde hayal ediyor ve sonra da bu hayali engelliyorsunuz, çünkü “Ben, imkanı yok, bir grubun önünde olamam” diyorsunuz. Bazılarınız da, bir öğretmeni aynı zamanda bir danışman olarak görüyor ve “Kendim onca soruna sahipken başkalarına nasıl danışmanlık yaparım” diye düşünüyor.

Ama Şambra, siz sorunu çözmek zorunda değilsiniz. Ders vermek zorunda değilsiniz. Bu sadece rehberlikle ilgilidir. Sadece, orada olmak ve sağlam, istikrarlı olmakla ilgilidir. Yaşantıları karmaşa ve kargaşa içindeyken, kendi yanılsamaları içinde kaybolmuş bir haldeyken, kendi akılları öylesine karışmışken, bunlardan nasıl çıkabileceklerini bilmediklerinde, o insanlar için sağlam, istikrarlı, sakin olmak. Siz örnek olursunuz, ya da Saint-Germain’in dediği gibi, Bayrak. Ne söylerseniz söyleyin, bu o kadar önemli değildir. Siz o dengeli enerjinin ve bütünleşmiş enerjinin, her düzeyde bütünleşmiş enerjinin örneği olursunuz. Eril ve dişili bütünleştirmiş, insanla meleği bütünleştirmiş, eski enerjiyle yenisini bütünleştirmiş, Varlığınızın tüm veçhelerini bütünleştirmiş. Böylece siz, onlara şimdi örnek olursunuz.

Şimdi, evet, siz öğretme çalışmasına başladığınızda, bir dolu başka şey de olagelecektir. Onlar konuşacaktır, ağlayacaktır, belki zıplayıp duracaktır, bir tür sinirsel boşalımdan geçecektir – ve bunların olan bitenle hiç ilgisi olmayacaktır. Bu tür şeylerle dikkatin dağılması kolaydır, anlıyor musunuz. Dikkatinizi onların sinir bozukluğuna, eriyip gitmelerine odaklamak kolaydır, çünkü o noktada onların gereksindiği budur. Onlarla ilgilenecek sizin gibi birini ya da bulabildikleri herhangi birini gereksinirler ve bu ilgi, onların beslenmesini sağlar.

Biriyle birlikte oturup da sadece birkaç gözyaşı değil, yoğun bir sinirsel boşalımdan geçtiklerinde, sizin enerjinizi tükettiklerini hiç fark ettiniz mi. Onlar besleniyorlar. Sinir bozukluğu geçtiğinde, sizi kucaklayıp, sizi ne kadar çok sevdiklerini ve ne kadar yardımcı olduğunuzu söylediklerini, ve sizin de orada öylecene, tükenmiş bir halde ve şok içinde ve neler olup bittiğini anlamaya çalışarak oturakaldığınızı hiç fark ettiniz mi? Onlar kendilerini daha iyi hissederler. Kapıdan çıkıp giderken, şimdiye kadar sahip oldukları en iyi arkadaş olduğunuzu söylerler – tabii, siz gece yarısı çalan telefona cevap vermeyinceye kadar!

Yani, öğreti biraz farklı olacak, ve biz, tüm bu öğreti kavramına ilişkin önyargılı fikirlerinizin olduğunu biliyoruz. Evet, bu bazılarınız için bir grup insanın önünde durmayı içerecektir. Bazılarınız, haftada bir ya da ayda bir, bir gruba rehberlik etmekten büyük, çok büyük sevinç duyacak. Ama birçoğunuz için bu, yaşantınıza devam etmek, yaşantınızın keyfini çıkartmak ve size gelenler için, o örneği gereksinenler için, sadece orada olmak anlamına gelecektir.

Sizin oluşturduğunuz dengeli enerji örneği – ve evet, siz buna sahipsiniz – bu dengeli enerji örneği, onlar için bir model, bir şablon oluşturacaktır. Onlar sizin dengenizi, ışığınızı ve bütünlüğünüzü tam anlamıyla hissedebilirler. O zaman, “Ben de bunu kendi içimde gerçekleştirebilirim” diyebilirler. Sizi örnek ya da ölçü olarak kullanırlar. Bu noktada sizin enerjinizi çekmezler, sadece “Bu yapılabilir” derler. Kendi içlerinde sizi ayna olarak kullanırlar, ve bunu doğru düzgün yaparlarsa, sizin sahip olduğunuz bütünlüğün aynını geliştirmek için, kendi içsel kaynaklarını kullanacaklardır.

Biz şimdi devam ederken, Öğretmenlik Dizisi’ne geçerken ve aslında sizin öğretmen olmanıza geçerken, bunun, belki de sahip olduğunuz bazı fikirlerden çok daha farklı olduğunu göreceksiniz. Bazılarınız, farklı yollardan öğretmen olacak. İşinizde terfi alacaksınız. Başkalarının sorumluluğunu üstlendiğiniz işlere terfi olacaksınız. Onların patronu olacaksınız. Öğretmen budur. Terfi edileceksiniz, çünkü şirketteki enerjiler, yönetim, sizin o alana geçmenizin uygun olduğunu hissedecektir. Son yıllarda içinden geçtiğiniz bu şeyleri anlamayacaklardır, bilincin hareketini anlamayacaklardır, ama sizde bir şeylerin farklı olduğunu bileceklerdir. Bir niteliğe sahip olduğunuzu bileceklerdir. “Sağlam”, “bilge”, “sanki yanıtları hep biliyor” gibi sözler kullanacaklar, bazıları da ne olduğundan emin olamadığı için kafasını kaşıyacaktır, ama sizde bir şeyin olduğunu bileceklerdir. Bazılarınız terfi alacaktır.

Bazılarınız kendini, aile üyelerine öğreti sunduğu durumlarda bulacak. Bazılarınız… ciddi duygusal sorunlara ve duygusal taciz sorunlarına sahip olan ailelere doğdunuz, ve bir yaşamdan ötekine, ve ötekine taşınmış ve yaşanmış taciz sorunlarına sahip olan ailelere doğdunuz, ve bu enerjilerin şimdi temizlenmesi gerekiyor. Ve siz öğretmenlik rolüne geçtiğinizde, kendi ailenizin ön sıralarında yer almaya başlayacaksınız. Onlar size biraz farklı yollardan gelmeye başlayacaklardır. Onlar size, bir öğretmen olduğunuzdan, örnek olduğunuzdan ve bazı çok eski aile yaralarının, bir tür karmik yaraların şifalandırılmasına ve dengelenmesine yardım edecek biri olduğunuzdan geleceklerdir. Onlar, siz bunları kendi içinizde temizlediğiniz için, kendi kişisel karmanızı temizlediğiniz için, aile karmasını ya da atalardan kalma karma sorunlarını temizlediğiniz için geleceklerdir. Böylece siz, ailenizde yeni bir öğretmenlik rolüne soyunacaksınız.

Öğreti, çok, çok farklı yollardan devreye girer. Bazıları, tabi, kitaplar yazacaktır. Ben bu konuda bir dipnot düşmek istiyorum. Çoğunuz bu konuda bir sinir harbi ya da hayal kırıklığı yaşadı. Kitap yazmak istediniz, harika fikirleriniz vardı. Kristalin ve semavi alemlerde, daha Dünya’da tezahür etmemiş fikirlerinizle dolu depolar var.

Bazılarınız, icatlarla ya da şarkılarla, ya da bir dolu farklı şeylerle ilgili fikirlere sahiptiniz, ve onların meyve vermemiş olması sizi hayal kırıklığına uğrattı ya da sinirlendirdi. Bunların engelleniyormuş gibi görünmesi sizi sinirlendirdi, sonra da kendinizi suçluyorsunuz. Kızıyor ve üzülüyorsunuz. Bunu yapmak için neden zaman bulamadınız? Neden esinlenmediniz? Çünkü açıkçası, başka şeylerle çok meşguldünüz, kendi bilinç tekamülünüz üzerinde çalışıyordunuz.

Yeni projelere başlamanın çok zor olduğunu hiç fark ettiniz mi, özellikle de şu son aylarda. Ve başladığınız projeler de sanki bir mücadeleye dönüştü, çünkü gerçekleştirdiğiniz bu bilinç değişimi sizin çok enerjinizi tüketti, kendi içinizde elinizin kolunuzun bağlanmasına neden oldu. Bu artık değişiyor. Bu değişiyor. Şimdi, biz herşeyin kolayca akıp gideceğini söylemiyoruz. Siz hâlâ dualitedesiniz, hâlâ tüm çevrenizde Eski Enerjiyle halleşiyorsunuz, ama siz bunu nasıl gerçekleştireceğinize ilişkin, bir çözüm ve tezahür olarak bu gnost enerjisini nasıl kullanacağınıza ilişkin kendi yenilenmiş, açık, berrak anlayışınıza sahip olacaksınız.

O nedenle, o kitabı yazamadığı için ya da o şarkıyı yaratamadığı için sinirlenip, son zamanlarda olan biteni anlamaya çalışanlar, bir dolu farklı şeyle uğraştığınızı bilin. Ve dediğim gibi, bu artık değişiyor. Şimdi, bilgisayarın başına geçmek zamanıdır, boya fırçalarını çıkartmak, not defterlerini ve çizim defterlerini çıkartmak zamanıdır.

Burada biraz konudan uzaklaşıyoruz ama, Kırmızı Çember organizasyonunda gerçekleştirilen tüm çalışmalar tesadüf değildir, sizin fikirlerinizi ve kavramlarınızı desteklemek amacıyla bunların biraraya getirilmesi için, ve, ya bilinç olarak desteklemek, ya da parasal olarak, ya da Dünya’da tezahür etmesini desteklemek için yapılan çalışmalar – sizin şu anda yaptığınız çalışmalar – tesadüf değildir. Kırmızı Çember sizindir. Siz şimdi kendi fikirlerinizi ve yaratılarınızı geliştirmek için kendi kuvöz türlerinizi, kendi gelişim makinelerinizi inşa ediyorsunuz.

Bu dizide öğretmenler hakkında çok konuşacağımız açıktır: öğretmen olmak nasıl bir şeydir; bir Eski Enerji dünyasında bir Yeni Enerji öğretmeni olmanın zorlukları. Bir öğretmenin ne olduğuna ilişkin farklı kavramlara açık olun. Özellikle de bundan sonra, bu noktadan sonra, yaşantınıza giren şeyleri – insanları, durumları – izleyin, hiç bir şey yanlışlıkla olmaz. Herşey, bir nedenden ötürü size geliyordur. Ve geldiğinde, dikkatle dinleyin. Tüm enerjileri tarayın ve hissedin. Kendi gnost enerjinizi devreye sokun. Olan biten hakkında çok daha geniş, çok daha büyük bir anlayışa sahip olacaksınız.

Birkaç dakika kadar, geçen aylarda olan bitenleri gözden geçireceğim. Berraklık Dizisi’nin son Şaud’unda, zamanın geldiğini söylemiştik. Öğretiye başlamanın zamanı gelmişti. Siz bu nedenle Dünya’ya geldiniz. Buraya, karma temizlemek için gelmediniz. Sadece ağacın altında gölgede oturmak için buraya gelmediniz. Ruh sizi yanlışlıkla buraya yönlendirdiği için buraya gelmediniz. Siz bu yaşamda buraya bir Öğretmen olmak için, şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir bilinç değişimi zamanında ulaşılır ve hazır olmak için geldiniz.

İnsanlık düzeyinde buna benzer bir değişim asla olmadı, asla. Atlantis zamanlarında bile. Bazen, sizler ve ben, Atlantis ya da hatta Lemurya hakkında çok romantik sözler etme eğilimi gösteriyoruz. Ama onlar aslında çok zor zamanlardı. Bilinç, o zamanlar çok, çok yavaş ilerliyordu, çünkü biz daha hâlâ ona alışma sürecindeydik. Biz, fiziksel bir bedende olmaya alışıyorduk. Biz hâlâ, bir anlamda, bu fiziksel bedeni üstlenmeyi ve Dünya’ya bu yolculuğu yapmayı kabul ettiğimiz için kızgınız!

Ama şimdilerde buna uyum sağladınız. Fizikselliğinize alıştınız, fiziksel bir madde dünyasında iş görmeye alıştınız. Onu artık kendi doğanız gibi kabul ediyorsunuz. Artık daha hızlı ilerleyen bir bilince geçmeye hazırsınız. Ve birlikte geçirdiğimiz yıllarda keşfettiğiniz gibi, bir bilinç değişimi, zor olabilir, meydan okuyabilir. Bir bilinç değişimi, ille de olacağınızı düşündüğünüz şey değildir. Bilinç değişimi bazen eski kavramların ve eski fikirlerin tümünü – şu süper insan olduğunuz fikrini – parçalar. Bilinç değişimi, sizi o şekilde görmez, sizi sadece süper güçlere sahip süper insan olarak görmez. Gerçekten onu bu şekilde anlamaz. O sizi bir ruh olarak ve tanrısal görür. Böylece, bu geçen yedi yılda bilincin değişme yolları ve bunlara uyum sağlamak hakkında çok şey öğrendiniz.

Ama şimdi, o her zamankinden çok daha hızlı ilerliyor. Ve evet, olmakta olan bazı savaşları, ve olası savaş potansiyellerini görmenizin bazı nedenleri de, bilinç çok hızlı hareket ettiği için bu konuları gündeme getirmesindendir. (Linda hapşırır) Çok yaşa…gnost! (toplantının başında Geoffrey ve Linda’nın gnost hakkında komik referanslarda bulunmalarıyla bağlantılı yoğun kahkahalar)

Siz bunu tüm çevrenizdeki dünyada görüyorsunuz. Bunlar, tüm bu yıllar boyunca yaşadıklarınızdan farklı bir şey değildir. Kendi içinizde yaşadığınız mücadeleleri ve çatışmaları anımsıyor musunuz? Kendi içinizde değişen bilinç yüzünden yüzeye çıkan sorunları? İçinden geçtiğiniz zorlukları ve sınavları ve sıkıntıları? Kendi içsel savaşlarınızı. Siz bunları şimdi sadece kendi dışınızda görüyorsunuz.

Eski sorunları görüyorsunuz, örneğin Hapurular, gerek Yahudi, gerekse Filistinli olan Hapuru ailesi. Hem Yahudi dünyası, hem de İslam dünyası. Bu, ön saflara itilen eski bir aile sorunudur. O şu anda bir çözüm talep ediyor. Enerjiler, çok uzun zamandır dengesizdi ve şimdi bir çözüm talep ediyor. Nasıl çözecekleri onlara bağlıdır. Bunu yıkımla yapabilirler, ki yıkım bazen, kendi yaşantınızda da gördüğünüz gibi, çok ilginç bir çözüm enerjisidir. Yıkım, kesinlikle eski enerjileri temizleyebilir, enerjilerin yeniden hareket etmesini sağlayabilir. Ya da, bunu başka yollardan yapabilirler, daha barışçıl yollardan, daha aydınlanmış yollardan.

O nedenle, şu son aylar çok, çok hızlı geçti. Belli projelerde tıkanıp kaldığınızı hissettiyseniz, ya da şeyler maddesel düzeyde ilerlemediyse, kendi döünüşümünüzden geçtiğiniz içindir.

Şimdi, yıllık toplantımızda şu gnost enerjisi, sizin olan o enerji hakkında konuştuk. O bizden gelmiyor, size aittir. O hep oradaydı, sadece aktive edilmemişti. Türlü nedenlerden ötürü yararsızdı. Ve bu nedenler, onu bilincimizden çıkarttığımız Atlantis zamanlarına dayanır. Aynı zamanda, onu istemediğiniz zamanlara da dayanır. Siz, gnost’un olmadığı farklı deneyim türleri istediniz. Sadece bedeni, zihni ve ruhu kullanmak nasıl bir şeydir? Ve ben burada ruhu, bir yaşam gücü enerjisi olarak tanımlıyorum.

Bazen bir soru geliyor, “Peki, ruh derken neyi kastediyorsun?” Ben bir tanrıdan söz etmiyorum. Belli bir varlıktan ya da ilahtan söz etmiyorum. Ben ruhtan, bir yaşam gücü enerjisi olarak söz ediyorum. Siz sadece bedene, zihne ve ruha sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek istediniz – şu gnost unsuru olmadan nasıl iş gördüklerini. Ama son toplantımızda dei un gnost’u yeniden geri getirdik… onu kullanmayı seçenleriniz için getirdik.

Gnost, pırıl pırıl bir enerjidir. Gnost, yaratıcı biliştir. Gnost, bir fikri ya da kavramı alıp, çok yaratıcı olan bir şeyi – bir esini – alıp da, bu enerjilerin boyutlar-arası alemlerinizden inmesini sağlayan ve bu düzlemde tezahür etmelerine ya da maddeleşmelerine, sağlam ve dengeli olmalarına yardımcı olan ve sizin bir parçanızı, bir veçhenizi oluşturan enerjidir.

Siz, kendi haklarına sahip çok boyutlar-arası varlıklarsınız. İçinizde çok, çok düzeyleri barındırıyorsunuz. Şu anda bir insan olarak o düzeylerin çok küçük bir yelpazesinde iş görüyorsunuz. Gnost, içinizdeki bu boyutlar-arası düzeylerin birçoğunu bütünleştirmenizi sağlayan kapıları açar. Bu gnost enerjisinin değerinin ölçülemez olduğunu göreceksiniz. Bu gerçeklikte fikirleri ve hayalleri tezahür ettirmek için inanılmaz bir araçtır. Tekrarlıyoruz, gnost hakkında konuşmak çok zordur, çünkü o zihinden kaynaklanan bir enerji değildir. Zihin tarafından manipüle edilemez. Onun için gnost enerjisi kendi düzeyinde, kendi alemindedir.

Şimdi, ilginç olan şu ki, zihninizin gnost ile çalışmaktan çok mutlu olduğunu göreceksiniz. Siz onu kullanmaya başladıkça, zihniniz de ona uyum sağlayacaktır. Zihniniz, yeni bir dostu olduğunu, zihnin bir dolu yükünü alacak bir yoldaşı olduğunu bilecektir . Zihin başlangıçta onu kontrol etmeye çalışacaktır, çünkü bugüne kadar zihnin programlanması bu yöndeydi. Ama siz gnost’u kullanmaya başladığınızda, zihin de bırakacaktır, kontrol etmeye çalışmaktan vaz geçecek ve gnost çözümünün gelmesine sadece izin verecektir.

Sonra zihin, yaptığı en iyi şeyi yapacaktır. Şeylerin düzende tutulmasına yardım edecek, verileri ve bilgi bankasını tutacak, ve son aşamaların bazının gerçekleşmesine yardımcı olacaktır… yani, aynı zamanda şimdi Dünya’da yaşayan bir yaratıcı olarak yapmanız gereken şeylerin bazısını eyleme sokacaktır. Örneğin zihin, nasıl araba kullanılacağını bilir. Gnost bunun nasıl yapılacağını bilmeyebilir. Zihin, bilgisayarlarınızı nasıl çalıştıracağını bilir. Gnost, bunu daha tamamlayıcı ve yaratıcı bir deneyim haline getirecektir, ama elleri ve parmakları ve kullandığınız dil gibi yüklenmiş bilgileri kontrol eden zihindir. Bu tür şeyleri yapmada zihin harikadır.

Gnost, çabasız bir halde tezahür ettirmenize ve yaratmanıza izin verecektir. Ve yine, herşeyden çok, onu ancak kullanarak anlayabilirsiniz. Onun yaşantınıza girmesine izin vermeniz gerekir, ve burada bir ikilem olduğunu biliyoruz, çünkü siz, “Peki ama onu nasıl kullanırım? Gnost’u tanımla. Bir görüntü oluşturmama yardım et” diyorsunuz. Ve biz bunu yapamayız. Bir görüntü ya da tanım yoktur. Onu sadece devreye sokabilir ve yaşantınızda kullanabilirsiniz.

Şimdi, giderek daha fazla Şambra gnost enerjisiyle çalıştığında, onu daha iyi ve doğru olarak tanımlayabileceksiniz. Onun hakkında konuşmak ya da onu tartışmak için daha fazla veri tabanına ya da deneyim-tabanına sahip olacaksınız. Ama şu anda, gnost basit ve güzel bir enerjidir. Tekrarlıyoruz, o bizden gelmiyor. Uzak bir tanrı varlıktan gelmiyor. Dünya’dan gelmiyor. O sizden geliyor.

Biz, gnost’un uzun bir süre kayıp ya da aktive edilmemiş olduğuna değinmiştik. Artık onun geri gelme zamanı gelmiştir, ama bizim bir gnost aktivasyonu yapmadığımızı fark ettiniz, çünkü biz gerçekten, daha öncesine ait bir şeyi yeniden aktive etmeye çalışmıyoruz. Atlantis döneminin ilk zamanlarında bildiğiniz gnost’u geri getirmeye çalışmıyoruz. O şimdi farklıdır. Tümüyle farklı bir enerjidir ve size farklı bir biçimde hizmet ediyor. O, geçenlerde sözünü ettiğim eksik olan parçadır.

Ben sizden onu tekrar tekrar kullanmanızı istiyorum – ve bunu istemeyi sürdüreceğim. Bazen sinirlenebilirsiniz, çünkü onu nasıl kullanacağınızı bilmiyorsunuz, bazen sizden kaçıyor gibi görünebilir. Şu anda onu maddesel yaşantınızla bütünleştirmek zaman alacaktır. Onunla çalışmaya devam edin. Onunla solumaya devam edin, ve herzaman, sizin dışınızdan bir yerlerden gelmediğini anımsayın. O zaten içinizde.

O, siz daha Dünya’ya gelmeden çok önce insan tasarımına inşa edilen dört unsurdan biridir. Fiziksel bedeniniz var, zihniniz var, ruh sizin yaşam gücü enerjinizdir, ve gnost var, yaratıcı biliş. Gnost’u tanrısallıkla karıştırmayın, bu tümüyle farklı bir konudur. Ama biz insanın, tanrısal varlığın, Dünya’ya gelirken beraberinde getirdiği dört araçtan söz ediyoruz.

Böylece, gnost hakkında da konuştuk. Birkaç hafta önceki karşılaşmamızda bu anıyı geri getirdik. Sonra Kuthumi geldi, geri geldi. Onun geri dönmesi çok büyük bir mutluluktu, çok büyük bir mutluluk, ve bu arada şunu da söylemeliyim, gidip kitap yazdığını söyledi, oysa bunu yapmak onun hiç zamanını almadı. (bazı gülüşmeler) O tam anlamıyla başka alemlere gitmişti, Dünya düzlemlerinin çok, çok uzağına, başka boyutlara, – bunu anlatmak çok zor – ama o meleksel ya da galaktik alemlerde enerjilerin uyumlanmasına yardımcı olduğu çok, çok önemli çalışmalarda bulundu.

Biz size bundan daha önce söz etmiştik… siz Dünya’ya gelmeden önce, bizim yıldız savaşları dönemleri dediğimiz zamanlarda…. herşey bir durma noktasına gelmişti. Herşey durmuştu. Tüm enerji akışı durmuştu. Bunun ‘nedeni’ne bir çözüm bulmak amacıyla Dünya denen bu yerin yaratılmasına karar verilmişti. Yuva’nın dışında kalan tüm enerjiler neden durma noktasına gelmişti.

Şimdi bu enerjiler, yakınlarda uyanmaya başladılar. O enerjiler canlanmaya başladı. Dünya gezegeni dediğiniz bu yerde bir çözüme ulaşılana kadar herşeyin dondurulduğunu, herşeyin durdurulduğunu hayal edin, Başmelekler Düzeni kanalıyla bazı çözümlere ulaşıldı. Yuva’nın dışındaki yaradılışın tüm diğer bölgelerinde herşey durmuştu. İşte onlar son zamanlarda uyanmaya başladılar. Derin dondurucularından çıkmaya ve canlanmaya başladılar. Bu enerjiler yeniden hareket etmeye başlıyor.

Bazılarınız bunu derin rüyalarınızda hissettiniz, çünkü siz durma noktasına gelmiş ve çok uzun zaman önce meydana gelmiş bu olaylara yürekten bağlısınız. O nedenle, geceleri bazı garip şeyler oldu, çünkü bu enerjiler şimdi yeniden canlanıyor. Onların yeniden canlanması, sanki sizin uykudan uyanmanız gibidir, nasıl sersemlemiş bir halde olduğunuzu ve neler olup bittiğinden emin olmadığınızı bilirsiniz; hatta hangi gün olduğunu bile bilmezsiniz. İşte o enerjiler de şimdi böyle, taa oralarda. Bunlar geçmişte meydana gelmiş olsa da, sizin şu anda olduğunuz kadar şimdide mevcutturlar.

Böylece, bu eski enerjiler uyanırken, karmaşa içinde olma eğilimindedirler; biraz aksi, biraz huysuz olma eğilimindedirler; enerjiye çok susamış olma eğilimindeler. Kuthumi, uyanmakta olan bu enerjilere geri gidip neler olduğunu anlamalarına yardımcı olan, Dünya denen bir yerin yaratıldığını, bu yerin onların sorunlarına çözüm bulmak amacıyla yaratıldığını anlamalarına yardımcı olan bir takımla çalıştı. Dünya denen bu yer sonunda bilinç düzeyini yükseltmekte ve tüm bu diğer alemlerin ve boyutların uyanmasına neden olmaktadır.

Yani, o düzeylerde olagelen çok şey var. Ve sizin bazı günler kendinizi dağınık, biraz sinirli hissetmenizin nedeni budur. Siz yuvanızı, meleksel ailenizi hissediyorsunuz. Böylece, Kuthumi geçen yıl boyunca oraya geri dönüp uyanmakta olan bu boyutlarla ya da geçmişin gerçeklikleriyle (realiteleriyle) çalıştı.

Önemli bir etki söz konusudur… bunu burada açıklamak zor, ama Dünya’da olanların tüm diğer alemlerde olanlara büyük bir etkisi vardır. Örneğin, bir düşüncenizi ele alalım. Sadece bir anlık bir düşünce, “Yahu Tobias bugün bu kadar uzatmasın isterdim. Oturduğum bu iskemlede uykum geliyor.” (kahkahalar) Şimdi, bu tek düşünce kendi kimliğine sahiptir, kendi – burada sizin dünyanızdan bir benzetme yapacak olursak – kendi “0” ve “1” kodlarına sahiptir. Dijital bir kalıp gibidir, ama dijital değildir, bilinçtir. Kendi damgasına sahiptir.

Şimdi, bu tek düşünce başka alemlere gider ve perdenin bizim yanında, bu tek düşünce bizim tarafta binlerce etkinin oluşmasına neden olur. Bu enerjileri dengelemek ve öteye beriye taşımak için çalışmak zorunda olan melekler vardır. Bunun gibi her bir düşüncenizin bizim tarafta binlerce yankısı olur, ve bu yankılar zamanda geriye de uzanır, herşeyin bir durma noktasına geldiği âna kadar gider. O nedenle, burada, bizim alemlerde yapılması gereken ve temelde sizin geliştirdiğiniz her bir bilinç parçasını sürekli dengelemeye ve uyumlamaya yönelik çalışmaların ne kadar çok olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Size uzun zaman önce söyledik, siz ön saflardasınız. Meleksel alemlerin arka sıralarında değilsiniz, ön sıralardasınız. Yaptığınız herşey burada bir etkiye neden olmaktadır – o nedenle, lütfen bu kadar çok düşünmeyi bırakın! (kahkahalar) Bize bir tatil günü bahşedin!

Yok ama ciddiyim, bilincinizdeki değişimin etkisi tüm diğer enerjilerin uyanmasına neden oldu. Kuthumi, işte bununla meşguldü. İnanılmaz bir kişiliği, inanılmaz bir komedyen olsa da, Kuthumi, şimdiye kadar karşılaştığım en bilge ve basit varlıklardan biridir. Ve “basit” derken, bunu çok büyük bir saygıyla söylüyorum. Bir varlık – herhangi bir varlık – enerjisini basitleştirebildiğinde, kendiyle ilgili herşeyi basitleştirebildiğinde, gerçekten egemen olur. Egemen bir Varlık, karmaşık değildir. Egemen bir Varlık, kendi içinde tüm o karmaşık sistemlere sahip değildir, çok basit hale gelir. Neden? Çünkü herşey bütünleştirilmiştir. Herşey, çok basit meleksi bir rezonansta bütünleştirilmiştir.

Kuthumi basittir. Kuthumi harikadır. O nedenle Başmelekler Düzeni ve özellikle de Başmelek Mikail, onun geri gidip uyanmakta olan o eski enerjilerin bazısıyla çalışmasını istemişlerdir. O geçenlerde size gnost enerjisinden de söz etti, çözümden, ve hayır, gerçekten hiçbir sorununuz olmadığından, sadece çözümün yaşantınıza gelmesine daha izin vermediğinizden söz etti. Ve ben sadece Şambra’ya hitap etmiyorum, dinleyecek olan herkese söylüyorum. Siz sadece çözüme sahip değildiniz. Kuthumi bunu çok güzel ve basit bir biçimde ortaya koydu.

Ve sonra tabi Saint-Germain gelip düğmelerinize bastı. Saint-Germain, Dünya üzerindeki Kırmızı Çember Düzeni’nin inisiyasyonu hakkında konuştu. Anımsayacağınız gibi, Saint-Germain, organizasyon ve yönetim ve tezahür ettirme enerjilerinden sorumludur. Saint-Germain, enerjilerin topraklanmasına ve sağlamlaştırılmasına ya da pekişmesine yardımcı olur. O bir uzmandır. Taşı altına dönüştürebilen odur. Suyu, yoktan var edebilen odur, hatta çölün ortasında bile. Tüm enerjilere ulaşabildiğini bilir, tüm enerjilerin onun tuvalini oluşturduğunu bilir. O bir sanatçıdır ve enerjiyi yapılandırabilir…. belki yapının yanılsaması haline… ama yine de ona herhangi bir biçimde hizmet edecek bir yapı haline sokabilir. O anlar, bilir. Her enerjinin ona hizmet etmesini sağlayabilen bir ustadır. Böylece o, Dünya’daki Kırmızı Çemberi inisiye etmek için geldi.

Kırmızı Çemberin enerjisi geniş çaplı ve güzeldi, ama şimdi, gerçek çalışmanın zamanı gelmişti. Sadece konuşmanın ötesine geçmek zamanı gelmişti. Sadece ayda bir kez toplanıp yaşam hakkında konuşmayı durdurmak zamanı gelmişti, sizin dışarıya açılıp çalışmayı gerçekleştirme zamanınız gelmişti. Saint-Germain, Kırmızı Çember Düzeni’ni inisiye ederek bu enerjilerin sağlamlaşmasında, pekişmesinde ve yapılanmasında size yardımcı oluyor – sizinle çalışıyor.

Kırmızı Çemberde bir yapılanma göreceksiniz, bazılarınız bundan biraz korkabilir. Bir bina göreceksiniz, sonra iki, sonra üç ve sonra da dünya çapında. Şambra Hizmet Merkezinin yapılandığını, binalara girdiğini göreceksiniz. O enerjiyi ve o yapılanmayı mümkün olan en sağlıklı halde tutmaya çalışanların çevresinde bir enerji akışı ya da enerji yönergeleri göreceksiniz.

Kırmızı Çemberin sadece başka alemlerde iş görmesini değil, kendisini göreceksiniz. Size uzun zaman önce söyledik, Şambra Üniversitesi yıllar önce başka düzlemlerde yaratıldı – aslında onlarca yıl önce. Ve siz onu Dünya’ya getirmek istediniz ve Saint-Germain, enerjiyi inisiye ederek, enerjiyi yapılandırarak, bunun daha kolay ve hızlı olmasını sağladı. Bu size, Yeni Enerji öğretmenleri olarak gereksindiğiniz ya da arzuladığınız araçları sağladı.

O, Yeni Enerjinin Bayrakları olarak gönüllü olanları inisiye etti. İnisiyasyon, kabulle ilgilidir. O aslında size sordu, “Bu rolü kabul ediyor musun? İlerlemeyi seçiyor musun? Hayattaki tutkunu gerçekleştirmek istiyor musun, yoksa kenarda durup onun hakkında konuşmayı sürdürmek mi istiyorsun? Onun sadece hayalini kurmak mı istiyorsun, yoksa onu gerçekleştirmek mi istiyorsun?”

Bu sanki açık bir yanıtı olan açık bir soru gibi görünüyorsa da, hayal kurup bunu gerçekleştirmemeyi tercih edenler var. Hayal kurmak, bir isteme ve arzulama duygusu yaratır, ve bu kendi içinde bağımlılık oluşturan bir enerjidir. Hayal kurmak, onu hep dışınızda tutmanıza, ve sorumluluğu gerçekten hiç üstlenmemenize neden olur. Hayal kurmak çok – nasıl desem – hayalci bir enerjidir, latif ve yumuşak bir enerjidir. Tüm o harika şeyleri hayal edersiniz, ama hayalperest olmanın ötesine geçip de bir yaratıcı olabilir misiniz? Onu bu Dünya alemlerine getirebilir misiniz. İşte siz bu yüzden buradasınız. Siz onu, şimdiye kadar bilinen en yoğun enerjide gerçekleştirmek için, tezahür ettirmek için Dünya’ya geldiniz.

Böylece, Saint-Germain size sorarken… yani, inisiye olmayı seçip seçmediğinizi sorarken, aslında size şunu soruyordu, “Hayal kurmanın ötesine gidip onu tezahür ettirmeyi ve gerçekleştirmeyi ve onun sorumluluğunu almayı seçiyor musunuz?” Bunu sizin yerinize onun, ya da ben Tobias’ın değil de, sizin gerçekleştirmeniz.

Bu elbette bazı sorunları da ortaya çıkardı. Sorunlara baktığınızda, yüzeysel sorun, Düzenlerin bir üyesi olduğunuz geçmiş yaşamlarınızla ilgiliydi. Saint-Germain’in dediği gibi, oralardan kovuldunuz, gitmeniz istendi. Ama sizden, yanlış bir şey yaptığınız için gitmeniz istenmedi – gerçi kalbinizde böyle hissettiniz ama – büyüdüğünüz, geliştiğiniz için gitmeniz istendi; Düzen’de kalmakla, enerjinizi durağanlaştırdığınızı, bizim taraftaki meleksel Varlıklarla çalışan o Düzenlerin yaşlıları, bilgeleri biliyordu. Siz kendi gelişiminizi baskılıyordunuz. Siz, Düzenin size verebileceklerinin ötesine geçmiştiniz, hatta sizin Düzene geri verebileceklerinizin bile ötesine geçmiştiniz. O nedenle, önce kendi egemen Düzeniniz olabilmeniz için gitmeniz istendi.

Böylece, Saint-Germain’in inisiyasyon hakkında konuşması, tüm o görüntüleri, geçmişte sizden gitmenizin istenmesiyle ilgili tüm anıları canlandırdı.

Ama aynı zamanda, en zorlayıcı konularda, basılan düğmelerle aslında olan biten şuydu, “Hayal kurmanın ve arzulamanın ve umutlanmanın ötesine geçmeye hazır mısınız? Uykunuz sırasında bazı astral alemlerde gerçekleştirdiğiniz bu yaratıcı çalışmanın – ve yaratan çalışmasının – ötesine gidip de bunları şimdi Dünya’ya getirmeye hazır mısınız?” Bu, zor bir sorudur.

Rüyaların, hayallerin ötesine geçerek onu gerçekten Dünya üzerinde tezahür ettirmek farklı bir insan melek varlığını gerektirir, çünkü o (tezahür ettirilen) çok açık bir hale gelir. Onu bir kez tezahür ettirmeye ve gerçekliğinize getirmeye başladınız mı, hemen önünüzde (görünür halde) olacaktır. Onun için de, “Ben yeterince iyi bir yaratan mıyım?” ya da, “Fazla iyi bir yaratıcı mıyım?” soruları gündeme gelir. Cenneti ve dünyayı harekete geçirmek hakkında bir espri yaptıktan hemen sonra, evinizi ve tüm ağaçları yerle bir edecek muazzam bir fırtınanın patlamasına neden olacak kadar iyi bir yaratan mısınız? Bu, bir yaratan olarak yetenekleriniz ve becerileriniz hakkında bir daha düşünmenize neden olacak bir şeydir.

Böylece, Saint-Germain, “Gerçeğe var mısınız, gerçeğe var mısınız, yoksa sadece onunla ilgili hayaller kurmayı mı sürdüreceksiniz?” diyerek, sizin düğmelerinize bastı. Zorlu konular. Zorlu konular.

O aynı zamanda şu gerçekten de söz etti, eğer inisiyasyonu seçecek olursanız, Kırmızı Çember Düzeni’nin Bayrağı olmayı seçerseniz, size karşılık gelecek bir varlığa da sahip olacağınızı söyledi. O, “karşılık gelen (tekabül eden) bir varlık” sözcüğünü dikkatle seçti. Rehber demedi, “rehber” tümüyle farklı bir anlama sahiptir. Ama “karşılık-gelecek-varlık”, size bizim alemden gelecek meleksel bir Varlıktır. Koşucudan farklıdır. Koşucuların, enerjileri ileri geri götürmek ve dengelemek gibi bir sorumlulukları vardır.

Karşılık-gelen-bir-varlık, temelde daha önce Dünya’da bulunmuş, bizim taraftaki bazı okullarda Yeni Enerjiyle ilgili, bir öğretmen olarak sizin rolünüzle ilgili yüksek eğitim almış meleksel bir Varlıktır. Karşılık-gelen-bir-varlık, bizim taraftan sizinkine bire-bir irtibat sağlayandır. Karşılık-gelen-bir-varlık, işi sizin yerinize yapmayacaktır, ama bizim tarafta enerjilerinizin sürekli dengelenmesine yardımcı olacaktır. Karşılık-gelen-bir- varlık, aynı zamanda size Kırmızı Meclis’ten sürekli bilgi ve enerji yedekleyecektir.

Karşılık-gelen-bir-varlık, belki de sizin öğretmen yardımcısı dediğiniz, özellikle de öğretim çalışmanızda sahip olduğunuz bir yardımcıdır. Genel yaşamınızda değil, faturalarınızın ödenmesi ya da benzer şeylerle ilgilenmeyecektir, ama karşılık-gelen-bir-varlık, sizin Dünya aleminde yaptıklarınızın meleksel alemlerdeki karşılığı olacaktır.

Böylece, bir öğrenci grubunun, insan öğrencilerin önünde oturduğunuzda, şu anda bizim yaptığımız gibi – harika bir tanrısal insan grubuyla konuştuğunuzda – şimdi buraya giren ve karşılık-gelen melekler, Cauldre’nın ve bizim ve sizin, bilincin o küçücük, dar yelpazesinden fazlasını görmemize yardımcı oluyorlar. Karşılık-gelen-bir-varlık, gerek bizim alemlerde, gerekse sizinkilerde, olan bitenin tam tayfını görmenize yardımcı olur. Böylece, birlikte çalışmak için böyle bir enerjiye sahip olacaksınız.

Yineliyoruz, Saint-Germain’in birçok düğmeye bastığını biliyoruz, ve amacı da zaten buydu. Bunu yapmaya bayılır! (Tobias kendi kendine güler) O eski söylem nasıldı… o aslında bazı düğmeleri yerlerine yerleştirmenize yardımcı oldu, böylece onlara basabilecekti. (kahkahalar)

Böylece Şambra, şu son birkaç ay hızlı geçti, çok bilinç değişimleri gerçekleşti. Siz bunu günlük yaşantınızda fark etmeye başlayacaksınız.

Bugün kısa bir öykü de anlatmak istiyorum, kısa bir tane. Yolculuğunuzun bir kısmının ve çalışacağınız öğrencilerin kendi yolculuklarının açıklanmasına belki yardımcı olacak kısa bir öykü.

Şimdi hepimiz derin bir nefes alalım… yeniden boyutumuzdaki, yarattığımız bu alandaki enerjileri hissedin. Bir beslenme yok öyle değil mi. Şaşırtıcı. Beslenme yok. Böylece, bazen buradayken hissettiğiniz o enerji çekelemelerini de hissetmiyorsunuz. Enerjinin tükendiğini hissetmiyorsunuz. Bu bağımsız, egemen, mutlak enerjide birlikte oturuyorsunuz.

Şimdi Jolee’nin öyküsünü anlatmak istiyorum. Jolee, güzel, çok güzel ve genç bir kraliçeydi, ve yönettiği krallığın adı Tibus’du. Bu öykü yarı-kurgusal, yani biraz gerçektir. Bu, birçoğunuzun enerjilerinden oluşuyor, o nedenle, ben Kraliça Jolee’nin öyküsünü anlatırken, siz de kendinizi hissedin.

Ve ben öyküyü anlatırken, Kuthumi’nin çalıştığı o uzak yerlerin, çok uzun zaman önce var olan o yerlerin, sizin geldiğiniz yerlerin, türlü yollardan şimdi size uzanan o yerlerin uyanan enerjilerini özellikle hissetmenizi istiyorum. Ben, bir öğretmen olacaksınız derken, sadece Dünya üzerindeki insanları eğiteceksiniz demedim. Bunu daha sonra konuşacağım.

Böylece Jolee, güzel, genç bir kraliçeydi ve Tibus’u yönetiyordu, ve Tibus toprakları göz alabildiğine ve daha da ötelere uzanıyordu. Bazen, Tibus’ta güneşin hiç batmadığı söylenirdi, çünkü toprakları o kadar geniş, o kadar engindi. Tabi bir kraliçe olarak Jolee hükümdar olma rolünü, yine kraliçe olan annesinden miras almıştı, ve annesi de bu rolü, kral olan babasından miras almıştı. Jolee, kraliyet soyundan geliyordu.

Jolee büyürken, krallık duvarlarının dışına, Tibus topraklarına çok ender çıktı. Küçük yaştan itibaren bir hükümdar, bir sultan olması öğretildi. Ülkenin kurallarını ve kanunlarını anlamak üzere disipline sokuldu, ve kraliçe olduğunda günün birinde ona gelecek kişilere yargıç ve jüri olmak üzere eğitildi.

Çok genç yaşta tahtı miras aldı, ve ona şikayetleri dinlemek, davaları dinlemek, krallık halkının arasında süregelen türlü tartışmaları dinlemek, ve kararlar almak, kurallar koymak ve yargıda bulunmak sorumlulukları verildi. Bunlar her gün önüne gelir oldu.

Bazen, kavga eden ve tartışan ve farklılıklarını çözümleyemeyen yeni evli bir çift Kraliçe Jolee’ye çıkartılır, ve onun olaya el koyması istenirdi. Ve o da bunu yapardı. Enerjinin her iki tarafını da göz önünde bulundurur ve sonra bir yargıya varır ve bu yargı da yürürlüğe konurdu. Soru sorulmazdı ya da kafalar uçurulmazdı.

Bazen, toprak kavgaları olurdu. Toprak sahipleri ona gelip, birilerinin topraklarını çaldığını, toprakların farklı bölgelerini belirleyen işaretleri kaldırdıklarını şikayet ederlerdi. Ve gerçekte olan biten hakkında çok az bilgisi olmasına karşın, hüküm vermesi gerekirdi, ya bir tarafın, ya da öbür tarafın lehine.

İnsanlar her türlü sorunlar ve konular için ona gelirdi ve günleri, kuralları ve yönetmelikleri koymakla ve sonra da kurallar dahilindeki her bir sözünü oturtmakla geçerdi. Olabildiğince adil ve dürüsttü. Krallıktaki her bir kişinin sorumluluğunu taşıdığını bilirdi. Sözünün kanun olduğunu bilir, bu sorumluluğu taşırdı, ve bu nedenle de her sözüne çok kutsal bir biçimde dikkat etmesi gerektiğini bilirdi. Önüne gelen her durumu onurlandırarak ve denge içinde ele alması gerekirdi.

Ama kuralları koymakla geçen birkaç yıldan sonra çok sıkıldı ve işi onu yıldırmaya başladı. Her gece, sarayına çekildiğinde, “Bunu yapmanın daha iyi bir yolu olmalı. Anlaşmazlıkları olanlar için kurallar koymanın daha iyi bir yolu olmalı, çünkü bu insanlar bir şey öğrenmiyorlar. Sorunları nasıl çözeceklerini öğrenmiyorlar. Bunu kendi aralarında nasıl çözeceklerini öğrenmiyorlar. Son yargı ve son söz için hep buraya geliyorlar” demeye başladı. Kraliçe Jolee bazen kendi kendine şöyle diyordu, “Ben doğru kararı verip vermediğimi bile bilmiyorum. Önüme gelen insanlar hakkında o kadar az şey biliyorum ki. Çok az şey biliyorum. Suçlandıkları o suçu gerçekten işlediler mi? Ailelerinden ve arkadaşlarından gerçekten çaldılar mı?”

Böylece, kraliçelik rolünü oynamayı, kuralları koyup uygulamayı sürdürdü, ama bu sabırsızlık duygusu, bu tedirginlik hissi, giderek beter olmaya başladı, o kadar ki, şiddetli migren ağrıları çekmeye başladı. Ve elbette onun migren ağrıları sırasında tüm davalar birikiyor ve açmaz içinde olup da yanıt için onun ağzına bakan insanlar kapısına yığılıyordu. Ve migreni olmadığı zamanlarda da, ya üşütüyordu, ya grip oluyordu, ya da başka bir sıkıntısı oluyordu, çünkü yaptığı şeyde mutlu değildi. Hergün gidip o işleri yapmak zorunda kalmasın diye de kendine bu tür sıkıntılar yaratıyordu. Tabi şimdi krallıkta işler kötüye gitmeye başlamıştı, çünkü yapılması gerekenleri yönetecek kimse yoktu.

Bir gün, tam bir yılgınlık ve tam bir umutsuzluk içindeyken, korumalarından, ormandaki Yaşlı Bilge Adamı çağırmalarını istedi. Ah, bu iyi öykülerin tümünde, ormanda Yaşlı bir Bilge Adam vardır (kahkahalar), ve kraliçe de bu öyküleri bildiği için, krallığın bir yerlerinde böyle bir Yaşlı Bilgenin olması gerektiğini biliyordu. Böylece, onu getirdiler. Onu özel sarayına getirdiler ve kraliçe Yaşlı Bilge Adama konuşarak şöyle dedi, “Yaptığım şey beni çok yıldırıyor. Bunu yaparken ne sevinç, ne de mutluluk duyuyorum. Beni en çok sinirlendiren şey de, kimsenin bir şey öğrenmemesi. Hep aynı şeyleri yapmayı sürdürüp duruyorlar, ve işler sarpa sardığında da bana gelmeleri gerektiğini biliyorlar. Ve ben sanki onların tüm suçluluk ve utanç duygularını, tüm sorunlarını üstleniyormuş gibi hissediyorum ve artık bunu yapmak istemiyorum.” Şöyle sürdürdü, “Ben bir öğretmen olmak istiyorum, hüküm vermek yerine öğretmek istiyorum. Yönetmek yerine öğretmek istiyorum. Peki, Yaşlı Bilge, ne yapabilirim?”

Ve Yaşlı Bilge arkasına dayandı ve derin bir nefes aldı, çünkü yaşlı ve bilge adamların yaptığı budur, (bazı gülüşmeler) ve şöyle dedi, “Kraliçelik ünvanından vaz geçmen gerek. Bu güzel, bu muhteşem yerden uzaklaşman gerek. Asaletini gizlemen, kılık değiştirmen gerek. Kimsenin seni tanımadığı küçük bir köye gitmen gerek ve öğretmenlik çalışmana ancak o zaman başlayabilirsin.”

Jolee tabi bunlardan kaygı duydu, çünkü bu, yaşantısında büyük bir değişiklik anlamına geliyordu, ve gerçekten kılığını değiştirip değiştiremeyeceğini bilmiyordu, ve bu güzel malikânenin, içinde yaşadığı bu güzel sarayın konforundan vaz geçip geçemeyeceğini bilmiyordu. Ama biraz düşündükten sonra, ve bir otuz, kırk, elli yıl daha her gün kurallar koymayı ve yargıda bulunmayı sürdürmeyi düşündüğünde, “Peki, bunu yapacağım” dedi. Ve Yaşlı Bilge Adam elbette şöyle dedi, “Her zaman, beklenmeyeni bekle. Şeyler göründüğü gibi değildir. (kahkahalar, Tobias da güler) Gözlerini açık tut, kendini dengeli ve sağlam bir halde tut.”

Böylece, kraliçe birkaç hafta sonra uzunca bir not yazarak, kendi başına bazı yabancı ülkeleri ziyarete gittiğini söyledi. Okyanusun ötesinde ne olduğunu görmek istiyordu. Kimsenin gelip de onu bulmaya çalışmaması için gereken düzenlemeleri yapmıştı ve günün birinde geri gelecekti. Bu arada, sorunları ve problemleri olanlar, yargıya ihtiyaç duyanlar, saraydaki diğer kişileri görsünlerdi. Kendini halktan biri olarak gizlemesini sağlayacak çok az eşyayı yanına alarak, daha önce hiç gitmediği, Commonville adındaki (bazı gülüşmeler, Tobias da güler) küçük bir köye gitti. Ve şöyle dedi, “Öğretmenlik çalışmamı başlatacağım yer burası.” “Burası, tutkumu gerçekten bulmaya başlayacağım yer.” Commonville’deki herkese bu harika ve bilge şeylerin tümünü öğretebileceğini düşünerek çok heyecanlanıyordu.

Ek bir geliri gereksinen ve bir odalarını kiralayan bir ailenin yanına yerleşti. Ailenin bir dolu sorunu vardı. Parasal sorunlar. Birbirleriyle olan sorunlar. Her dakika kavga ediyorlardı. Jolee, kendi kendine şöyle düşündü, “Burası, öğretim çalışmama başlamak için mükemmel bir yer.”

Böylece oraya taşındı, yerleşti ve hemen onlara öğretmek çabalarına girişti. Aslında öğretmenin ne olduğunu bilmiyordu, olan bitenin anlamını bilmiyordu, ama ailedeki babaya gitti ve şunları söylemeye başladı, “Tüm bu parasal sorunlara sahip olmanızın nedeni, bütçenizi dengelemediğiniz için. Kazandığından fazlasını harcıyorsunuz. Sadece haftanın birkaç günü çalışıyorsun ve bu yüzden de aileni besleyecek yeterli paran yok, ve ailen de bu yüzden birbiriyle tartışıp kavga ediyor.”

Ve ailenin babası Bob’la konuşurken, yüzüne büyük bir gülümseme oturtmuştu. Ve Bob, Jolee’yi biraz da korkutan bir biçimde masaya vurarak şöyle dedi, “Sen kim oluyorsun da bana parasal durumum hakkında konuşuyorsun? Hiç bir şey bilmiyorsun. Benim yerimde olana dek (halimi anlayacak hale gelene dek) bu odayı terk etmeni ve durumumla nasıl başa çıkacağımı bana asla bir daha söylemeye kalkışmamanı istiyorum.”

Jolee bunu biliyordu… bir dolu aile sorunu vardı ve Susan adındaki genç kızın aileyle çok sorunu olduğunu da biliyordu, erkek arkadaş sorunları, yaşantısıyla ilgili sorunlar, böyle düşündü ve “Eh, ben de Susan’a öğretmenlik yaparım” dedi. Ve Susan’la oturup, “Şimdi, bu çocukla problemler yaşamanın nedeni, seni kontrol etmeye çalışması yüzünden ve istediğin ilgiyi de göstermiyor. Senin şöyle yapman gerek” diyerek ona öğüt vermeye başladı. Ve Susan ona dik dik bakarak kaşlarını çattı, “Sen kim oluyorsun da bana erkek arkadaşımla ne yapacağımı söylüyorsun. Evli bile değilsin! Bir erkeğe herhalde elini bile sürmemişsindir ve şimdi gelmiş benim sorunlarımı mı çözmeye çalışıyorsun? Hemen odamdan çık.”

Birkaç gün içinde, evdeki herkesi eğitmeye çalışan, herkese öğüt vermeye çalışan Jolee sokağa atıldı. Ama o değerli bir ders aldı. Aslında sorunlarının çözülmesini istemeyen birçok insan olduğunu öğrendi. Eğer bir öğretmen olacaksanız, sorunlarına tutunmayı seçen kimselere kendinizi dayatamazsınız.

Ama Jolee, Commonville’den vaz geçmedi. Çok geçmeden, takıldığı lokantada kendine birkaç arkadaş buldu, ve Barbara adında genç ve sevimli bir hanım tanıdı, ve sohbet etmeye başladılar. Ve Barbara’nın türlü sorunları ve problemleri vardı. Ve Jolee elbette ona yardım etmeye çalıştı, sorunlarını çözmeye çalıştı, ama sanki yeni arkadaşı Barbara’ya bir türlü ulaşamıyordu. Ve Barbara, sağlık sorunlarını ve duygusal problemlerini sürekli anlatıp duruyordu, kaç kez evlendiğini, çocuklarının bu sıkıntıları nasıl yaşadığını, sürekli anlatıp duruyordu.

Jolee çok kaygılanmıştı, çünkü arkadaşı Barbara’ya da yardımcı olamıyordu, ve bir gün kalkıp gidiverdi ve Barbara’ya bir öğretmen olmaya çalışmayı bırakıverdi. Ve buradan da çok değerli bir ders aldı. Gerçekten herhangi bir yardım istemeyen insanlar vardır. Kendi sorunlarının herşeyden önemli olduğu hakkında sadece konuşmak isteyen insanlar vardır. Onlar çözüm aramıyorlardır. Bazen sadece kendi sorunlarının daha büyük ve daha iyi olduğunu bilmenin, başka bir insandan daha özel olduğunu bilmenin enerjisine sahip olmak istiyorlardır.

Artık Jolee şu öğretim işiyle biraz şaşkına dönmeye başlamıştı, ama yine de denemelerini sürdürmeye karar verdi. Ve genç bir adamla, ona ilgi duyan genç bir adamla karşılaştı ve Jolee de ona ilgi duydu – ona öğretmek için. O noktada, öğretebilmek için herşeyi yapmaya razıydı! (kahkahalar) Onunla konuşarak ve laflayarak akşamlar ve günler geçirdi, ve ondan her ayrıldığında… adı Jim’di… her ayrıldığında, kendini tükenmiş ve yorgun hissediyordu, o kadar ki, yeniden hastalanmaya başlayacağını hissediyordu. Kendini o denli tükenmiş hissediyordu ki, bir gün, “Artık seni göremeyeceğim. Artık sana bir öğretmen olmaya çalışamayacağım” dedi. Ve bundan da değerli bir ders aldı. Gerçekten değişmek istemeyen insanlar vardır. Onlar sadece sizin enerjinizi almak isterler. Jim’in de Jolee’ye yaptığı tam olarak buydu, enerjisini çalmak.

Böylece, uzun bir öyküyü daha da uzatmak gerekirse… (yoğun kahkahalar) uzun bir öyküyü daha da uzatmak gerekirse, Jolee sonunda Commonville’de öğretmeye çalışmaktan öylesine yıldı ki, çekip gitti. Ormandaki Yaşlı Adamı bulmaya gitti, ve buldu da, ve oturup dedi ki, “Ben bir öğretmen olmak istedim, çok tutkuluydum – çok tutkulu – ama hiç bir şey işe yaramadı. İnsanlar değişmek istemedi. Sorunlarına tutunmak istediler. Sadece benden beslenmek istediler. Sorunlarının ne kadar büyük ve özel olduğundan söz etmek istediler, ama aslında hiç bir şey yapmak istemediler. Peki ben şimdi ne yapmalıyım? Nereye gitmeliyim?”

Ve ormandaki Yaşlı Adam derin bir nefes aldı, ormandaki yaşlı adamların hep yaptığı gibi (kahkahalar), ve şöyle dedi, “Buradaki problemin bir parçası da Jolee, seni uyarmaya çalıştığım şeylerden biri de, senin gerçek bir öğretmen olmak için deneyime sahip olmayışındı, o bilişe sahip olmayışındı. Tutkun vardı, ama deneyimin yoktu. Şimdi başka bir şehre, farklı bir yere gitmen gerekir. Sıradan insanların yaşadığı tüm sorunları üstlenmeli ve deneyimlemelisin. Plainfield denen yere gitmelisin, evlenmelisin, çocukların olmalı, bir iş edinmelisin, kraliçe olduğunu tümüyle unutmalısın, bir öğretmen olmak istediğini de tümüyle unutmalısın. Öğretmek istediğin insanlara karşı gerçek ve derin bir empati hissedebilmen için oraya gitmeli ve tüm bu sorunlara sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu yaşamalı ve deneyimlemelisin.”

Ve Jolee nereden geldiğini düşündü. Krallığı düşündü. Tutkusunu düşündü. Gidecek başka bir yer bilmiyordu, onun için de yaşlı adamın öğüdünü tuttu, Plainfield’e gitti, evlendi, çocukları oldu, ve çok geçmeden de unuttu. Neden orada olduğunu unuttu. Diğer herkes gibi yaşadı.

Ve bu yıllarca sürdü, Tibus denen o muhteşem toprakların kraliçesi olmuş olduğunu tümüyle unuttu. Günün birinde, elbette, bir haller olduğunu hissedene kadar. Sanki kendi içinde bir sarsıntı ve gürleme hissetti. Yaşamındaki herşeyin değişmeye başladığını hissetti. Gerçi nereden geldiğini anımsayamıyordu ama, bir şeylerin olduğunu da biliyordu. O, bir yeniden-uyanmadan geçiyordu.

Şimdi, nereden geldiğini unutmuş bir halde, bu uzun yolculuğa neden çıktığını unutmuş bir halde, ama içinde de bir şeylerin yolunda olmadığını hissederek, çok karmaşık ve yılgın hissederek, başka nereye gideceğini bilmeyerek günün birinde ormanda dolaşırken, elbette Yaşlı Bilge Adamla karşılaştı. “Yaşlı Bilge Adam” dedi – ve o Jolee’yi elbette tanıdı – “Yaşlı Bilge Adam, yaşantımda bir şey değişiyor ve ben ne olduğunu bilmiyorum. Beni mutsuz eden bir şey. Ben bir eştim, bir anneydim, iyi bir işim vardı, ama artık bunların hiç biri tatmin etmiyor. Neler oluyor? Ben senin, bana yardımcı olabilecek Yaşlı Bilge bir Adam olduğunu duydum.”

Böylece Yaşlı Bilge Adam onu oturttu ve elbette ona kraliçe olduğunu anımsattı, ona öğretmen olduğunu anımsattı, ve ona öyküyü anlattı, onu nasıl anımsadığını anlattı. Jolee tabi anlatılanlara inanmadı. Kraliçe olduğu gerçeğini kabul edemedi. Bu fazla görkemliydi. Dışa açılıp da öğretmen olmak için o muhteşem ülke Tibus’un kraliçeliğinden vaz geçtiği gerçeğini kabul edemedi. Bu çılgınca görünüyordu. Hatta Plainfiled’e gittiği ve kim olduğunu unuttuğu ve sıradan bir insan yaşamı sürdürdüğü gerçeğini de kabul edemedi. Ve Yaşlı Bilge Adam şöyle dedi, “Sen, empatiye sahip olabilmek için, öğretmen olabilmek için, halkına yardım edebilmek için yaptın bunu.”

Jolee ona çok kızdı, çok öfkelendi. Korku hissetti. Midesi bulandı. Belirsizlik hissetti, aklının karıştığını hissetti, çünkü herşey gerçekliğini – sıradan bir insan olduğu gerçekliğini – sarsıyordu.

Yaşlı Bilge Adam şöyle dedi, “Evet, evet, sen benim oturup seninle konuşmamı ve kim olduğunu sana anımsatmamı istedin, diğer herkes gibi yaşayarak, yanılsama içinde yaşayarak, kitle bilincinin içinde yaşayarak, artık empatiyi geliştirdiğini ve şimdi bir öğretmen olabileceğini sana anımsatmamı istedin. Daha önceleri, sen sadece vaaz biri, öğüt veren biri olmaya çalışıyordun. Daha önceleri, sen sadece dışarı çıkıp insanlara nasıl yaşayacaklarını söylemeye çalışıyordun. Ama şimdi, onların yaşadıklarını gerçekten hissedebilirsin. O kalbe ve o ruha ve o empatiye sahipsin. Artık dışarıya çıkıp, aslında yapmak üzere geldiğin şeyi gerçekleştirebilirsin.”

Ve Jolee o anda herşeyi anımsadı. Kraliçe olduğunu anımsadı. Commonville’e gidip herkesi değiştirmeye çalıştığını anımsadı. Unutabilmesi için, diğer herkes gibi yaşayabilmesi için, o derin uykuya daldığını, o bilinç komasına girdiğini anımsadı. Krallığına ve krallığın tüm insanlarına gerçek bir hizmette bulunmak amacıyla bunları yaptığını anımsadı.

O anıyla uyandı, Yaşlı Bilge Adamın gözlerinin içine baktı ve, “Teşekkür ederim” dedi. “Tüm bu zaman boyunca, tüm bu yol boyunca benimle birlikte olduğun için teşekkür ederim. Bu, inanılmaz bir yolculuk oldu. Artık dışarıya çıkıp öğretebilirim. Artık, hep aradığım o tutkuya sahip olabilirim.”

Ona sarıldı ve onu öptü ve, “Bu arada, adını sormayı unuttum Yaşlı Bilge Adam” dedi. Adam sedirin üstüne ayaklarını uzattı, şarabından bir yudum aldı ve purosundan bir nefes çekerek (kahkahalar) “Benim adım Tobias” dedi. (yoğun kahkahalar)

Şimdi, Şambra, size çok uzun bir öykü anlatıyorum… bu arada, onu daha da uzatabilirdim (kahkahalar)…. bu öyküyü size anlatmamın nedeni, onun siz olmasındandır. Ben bu zaman boyunca hep sizinle oldum. Bazılarınız, meleksel ailelerin liderleri ve yönetenleri olduğunuzu kabul etmede çok zorlandınız. Bunu dengelemekte zorlanıyorsunuz, değil mi? Bu sizi zorluyor.

Başmelekler Düzeni’nin 144.000 enerjisinden birini temsilen buraya, Dünya’ya gelmek üzere meleksel aileniz tarafından seçildiğinizi anlamakta zorlanıyorsunuz. Meleksel aileniz için asaletten vaz geçmeyi, onların öğretimine yardımcı olmak için, sizden öğrenebilmeleri için bu asaletten vaz geçmeyi anlamakta zorlanıyorsunuz. Buraya gelip kılık değiştirerek kendinizi bir insan olarak, sıradan biri, Bob, Pat, Mary ya da her kimseniz, o olarak gizlemek için meleksel yuvanızı terk etmiş olabileceğinizi anlamakta zorlanıyorsunuz. Herkes gibi giyinmeyi, herkes gibi davranmayı anlamakta zorlanıyorsunuz.

Saint-Germain size konuşurken birkaç düğmenize bastı. Sizin özel olduğunuzu söyledi. Siz öğretmenlersiniz. Bu, özel bir gruptur. O sizin birkaç düğmenize bastı, çünkü bunu kabul etmede zorlanıyorsunuz. Siz bilinçte – toplu bilinçte – öylesine kayboldunuz ki.

Ama ben size anımsatmak için burada bulunuyorum. O Yaşlı Bilge Adam benim, ben neden gittiğinizi, meleksel ailenizi neden terk ettiğinizi size anımsatmak için buradayım. Öğretmen olma tutkusunu nasıl tatmin etmeye çalıştığınızı ve geçmişte birkaç kez nasıl tökezlediğinizi size anımsatmak için buradayım. Bu Dünya ve insanlık enerjisine iyice daldığınızda ve içinizde bir empati ve bilgelik geliştirdiğinizde öğretmen olabileceğinizi (anımsatmak için buradayım).

Siz bir öğretmen olacaksınız, sadece burada, Dünya’daki bir insan değil, Yuva’da uyanmakta olan ailenize öğretmen olacaksınız.

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Sorular ve Yanıtlar

Öğretmenlik Dizisi – 05 Ağustos 2006
Şaud 1: “Öğreti Başlıyor…”
Tobias’ın katılımıyla, Kanallık: Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çembere sunulmuştur

www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ve öyledir sevgili Öğretmenler, Şambra, toplantımızın enerjisiyle devam ediyoruz. Soru ve yanıtlara geçmeden önce, az önceki konuşmamızı sadeleştirmek istiyoruz.

Sizinle konuşmak için bizim taraftan geldiğimizde, bazen lafı uzatıp duruyoruz (kahkahalar, Tobias da güler), ama bunu enerjinizde olmaktan keyif aldığımız için yaptığımızı anlamalısınız. Bazen de, o gün için çalışmayı amaçladığımız enerjileri size vermek ve bu enerjilerle çalışmak, sizin zaman sisteminizin belli bir süresini gerektiriyor.

Az önce, bu Şaud’da birlikte söylediğimiz şeyleri özetlemek isterseniz, öğretinin, düşünebileceğinizden çok daha kapsamlı olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Birçoğunuz, öğretiye çok yüzeysel bir açıdan yaklaşıyor, başka insanlardan oluşan sınıfların önünde duracağınızı düşünüyordunuz. Bu, onun sadece küçük, küçük bir parçasıdır.

Siz aynı zamanda, binlerce yıl önce terk ettiğiniz orijinal meleksel ailelerinizle de çalışıyor, onlara da öğretiyorsunuz. Siz kendi yolculuğunuza çıkmıştınız, öğrenmek ve sonunda öğretmek için başınızı alıp gitmiştiniz. Enerji ve kozmosun tümüyle ilgili çok değerli dersler öğrenmek için buraya, Dünya’ya geldiniz. Meleksel alemlerde olduğunuz zamanlara geri gidip, olan bitenin büyük bir bölümünü anlamak amacıyla, çok yavaşlatılmış bir enerjiye, fiziksel beden kapanına kısılarak, kendinizi burada sanki geçici bir süre için askıya aldığınız bir hale soktunuz.

Kendinizi buraya konuşlandırmanızın nedeni, semavi ailenizin varolan sorunlarıyla, ya da özellikle de yeniden uyanmaya başladıklarında varolacak sorunlarıyla başa çıkabilmeyi sağlayacak anlayışı ve empatiyi ve şefkati geliştirebilmekti. Ve bu uyanış şimdi olmaktadır. Kuthumi’nin gittiği yer orasıydı. O, semavi ailelerinizle sizin de yapacağınız çalışmanın ön çalışmalarını gerçekleştirdi.

Yani, öğretmen olmayı içeren çalışma, sadece Dünya’daki diğer insanlarla çalışmaktan çok daha fazlasıdır. Siz aynı zamanda semavi ailelerinize öğretmek için de çalışacaksınız.

Saint-Germain, Dünya’daki Kırmızı Çember’in inisiyasyonunu yaptığında, bu birçoğunuzu farklı yollardan etkiledi. Sizi etkilemesinin bir nedeni de, ki bu bazen bir korku düzeyini de yüzeye çıkarttı, buraya ne yapmak için geldiğinizi farketmekti. Bu, Dünya’daki yüzlerce ya da bazen binlerce yaşamın sonuçlanmasıdır, yani enerjiyle ilgili şeyleri öğrenmek ve kendinizi mutlak bir Varlık olarak bilmek, sizin de Tanrı olduğunuzu anlamak, ve böylece, meleksel ailenizden olanlarla birlikte bir öğretmen olarak çalışabilmek. Ve işte bu, bir dolu sorunun ortaya çıkmasına neden oldu, çünkü bazılarınız gerçekten hazır olup olmadığınızı merak ediyorsunuz.

Bazılarınız neden burada olduğunu ve neden buraya geldiğini çok unuttu. Meleksel ailelerinizin asaletiyle eşdeğer olduğunuzu söylediğimizde, bu gerçeği kabullenmekte çok zorlanıyorsunuz. Bu sizi bazen dengeden de çıkartıyor. Bununla nasıl başa çıkacağınızdan emin olamıyorsunuz. Biz işte bu yüzden bugün o enerjiyi açmaya, ortaya çıkartmaya biraz zaman ayırdık, meleksel yuvanızı neden terk ettiğinizi ve şimdi Dünya’da ne yaptığınızı, yumuşak bir biçimde size yeniden hatırlatmak için.

Böylece, sorularınızı yanıtlamaktan mutlu olacağız.

LİNDA: Tobias, biz İsrail’deki Şambra’yla iletişim kurduk ve tahmin edebileceğin gibi, şu anda orada büyük bir rahatsızlık söz konusu, ve onlar, İsrail’deki Şambra’nın şu anda ne yapabileceği, gerçekten ne yapması gerektiği hakkında bilgi istiyorlar.

TOBIAS: İsrail’deki Şambra için, bana çok âşina olan o topraklar için önemli olan şey, orada olagelen anlaşmazlıkların çok değişkenlere sahip olduğudur, ama temelde, bir aile çatışmasıdır. Bu, meleksel aile Hapiru’dan gelmedir. Siz, olmakta olan tüm bu aile çekişmelerinin ve aile çatışmalarının bir parçasısınız. Bu, binlerce yıl geriye gidiyor ve biz bundan İsrail’de birkaç yıl önce yaptığımız seanslarda söz ettik.

Orada, artık ortaya çıkması gereken bir enerji ya da baskılanmış bir gerilim var. Tüm enerjiler çözüm arar, ve özellikle de yeni bir çağa, yeni bir enerjiye geçiş yaptığımız bu dönemde. Bu eski enerjilerin çıkması gerekir. İsrail’deki Şambra’nın şu anda yapabileceği en iyi şey, çalışmanızı, hizmetinizi sürdürmek, öğretmen olmak üzere öne çıkmaktır. Korkmak değil, saklanmak değil. Eğer İsrail’de kalmayı seçiyorsanız, bu öğretmen olmakla ilgilidir.

Şu anda İsrail ülkesinde bile önemli olan… enerjilerinizi birleştirmek önemlidir. Siz çok bölünmenize izin verdiniz. İsrail’deki Şambra enerjisi çok bölünmüş durumda. Siz, Hapiru ailesinin enerjisinin bir yansımasısınız. Eğer ilerlemek istiyorsanız, enerjilerinizi birleştirin. Bireysel gündemlerinizi, beklentilerinizi bırakın. Şambra olarak biraraya gelmekle; bir hizmet merkezi açmakla; İsrail’de bir Şambra Üniversitesi kurmakla; bilinç için, yapabileceğiniz herhangi bir şeyden çok daha fazlasını yapmış olacağınızı anlayın.

Orada zor bir durum var ve biz falcı değiliz. Neler olacağını kimse önceden söyleyemez, hatta bir günden ötekine bile. Eğer orada, dış toplumların dikte ettiği bir barış olursa, geçici olacaktır. Hapiru, kendi çözümlerini bulmak zorundadır. Bu, az önce anlattığımız, gidip de aile sorunlarını çözmeye çalışan kraliçenin kısa öyküsüne çok benziyor, kraliçenin girişimleri işe yaramamıştı. Aile, sorunlarının çözülmesini istememişti, dışardan müdahale edilmesini istememişti. Şu anda uluslararası toplumlarda olan da budur. Hapiru enerjisinin gerçek doğasını anlamadan iş görülüyor – ve Hapiru, sizin şimdi Yahudi ve Filistinli dediğiniz toplumların her ikisini de içeriyor. Yahudileri, ve Arap dünyasının büyük bir bölümünü içeriyor. Bu bir aile durumudur, ve ailenin çözmesi gerekiyor.

Ama Şambra için, yaptığınız şeyde açık, berrak kalmak söz konusudur. Enerjilerinizi birleştirin. Ve sonra bırakın, Hapiru enerjileri, sizin birleşik enerjinizden yayılsın, yansısın. Teşekkür ederiz.

1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Merhaba Tobias. Ben gerçekten öğretmenlikle rezonans içindeyim ve bunun heyecanını ve tutkusunu hissedebiliyorum – bilirsin işte, neredeyse yüzeye çıkmış bir tutku, bir heyecan hissediyorum. Ama bu öğretmen olma seçimi, beraberinde bazı insanca soruları ve konuları da gündeme getiriyor.

TOBIAS: Gerçekten de, ve sen sadece kendin adına değil, çoğu Şambra adına konuşuyorsun!

1.ŞAMBRA: Evet. Ve ben sanırım, bilirsin işte, nereden başlayacağımı merak ediyorum. Buradan nereye giderim, anlıyor musun?

TOBIAS: Mükemmel bir soru! (kahkahalar) Bu, son zamanlarda birçok Şambra’nın sorduğu bir soru – “Nereden başlarım? Ne yaparım?” Aslında, zaten sahip olduğun temelden başlarsın. Başka bir deyişle, birçok yaşantında muazzam miktarlarda bilgelik ve bilgi kazandın. Bunu çöpe atmak istemezsin, yeniden başlamak istemezsin. Şu anda geçerli olan deneyim temelini alırsın, ve bir kez öğretmen olmaya niyet ettin mi, o seçimi yaptın mı, ve özellikle de, Kırmızı Çember inisiyasyonuna bir kez izin verdin mi, herşey değişmeye başlayacaktır. Çevrendeki tüm enerjiler değişmeye başlayacaktır. Artık onu burada (kafasını gösterir) anlamaya çalışmak zorunda kalmazsın. O sadece olmaya başlar. İnsanlar sana gelir. Kaynaklar sana gelir.

Eğer bu işlemin bir parçası olarak şu anda bir şey yapmak istiyorsan, – Kırmızı Çember kanalıyla verilen – Saint-Germain ya da ben Tobias’ın verdiği bir dolu harika eğitim var; onları kucaklayabilir ve öğretine onlarla başlayabilirsin. Ama başka şeyler de gelişecektir. Bu rolü ve Öğretmenlik sıfatını kabul ettiğinde, Yeni Enerji unsuru ve gnost unsuru da dahil olmak üzere herşey sana gelmeye başlayacaktır.

Böylece, burada oturmuş ne yapacağını merak ediyorsun – yapılacak tek şey, bir seçim yapmaktır ve sonra herşey yerli yerine oturmaya başlayacaktır. Sonra, herşey yerli yerine oturmaya başladığında ve insanlar ve fırsatlar sana geldiğinde, yapman gereken tek şey, zekâ ve algılama gücüne ve dengene sahip çıkmaktır.

1.ŞAMBRA: Peki. Teşekkür ederim.

TOBIAS: Biz teşekkür ederiz. Aslında burada söylemeye çalıştığım şey, bunu planlayıp da “İşte tam olarak bunu yapacağım ve bunu şöyle yapacağım” demenin çok zor olduğudur, çünkü yineliyoruz, çok Yeni bir Enerji durumuyla uğraşıyor olacaksın. Bir kez seçim yaptın mı, herşeyin sadece olmaya başlayacağını anla. Teşekkür ederiz.

1.ŞAMBRA: Teşekkürler.

2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Benim sorum şu, ben yalnızlık hissediyorum, ve bu özellikle de şimdilerde çok güçlü. Şükran duyduğum çok şey var. İki güzel çocuğum ve Şambra olan bir kocam var, ama o Şambra olmasına rağmen, yine de sorunlarımız var tabi. Onunla birlikteyken bile yalnızlık hissediyorum. Başka insanlarla yaptığım derin sohbetlerde yalnızlık hissediyorum. Bir öğretmen olduğumu ne kadar hissedersem, bağlantılarım da o kadar kesiliyor, ki bu da kendimi çok yalnız hissetmeme ve daha çok yalnızlığa düşmeme neden oluyor. Bu hissin çok eski olduğunu da biliyorum, doğduğumdan beri vardı. Bunu nasıl değiştirebilirim?

TOBIAS: Bu yalnızlık hissi, Şambra’da çok, çok yaygın, çünkü siz başınızı alıp gittiniz; Düzenleri ve organizasyonları terk ettiniz; meleksel ailenizi terk ettiniz; bağlı olduğunuz herşeyi terk ettiniz; hatta Alan gibi şeylerle de bağlantınızı kestiniz. Böylece kendi başına kaldın.

Bunun armağanı şudur, mutlak, egemen bir Varlık olmayı öğreniyorsun. Mutluluğu kendi içinde bulmayı öğreniyorsun. Kendi Tanrı-benliğinin senin içinde olduğunu öğreniyorsun. Her yana dağılmış olan türlü veçhelerini birleştirmeyi öğreniyorsun, ama yine de bitmek bilmeyen bir yalnızlık var, çünkü bağlantını kestiğin ailenin ve arkadaşlarının ve şeylerin enerjilerini hissetmeye devam ediyorsun – yineliyoruz, bu çok, çok yaygın bir histir.

Yalnızlık hissinin yerini, sonunda, kendi içindeki bütünlük ya da tamamlanmışlık hissi alacaktır. Ailene ya da arkadaşlarına bağlı olmadığın, herhangi bir Düzene ya da organizasyona bağlı olmadığın gerçeği alacaktır. Çünkü sen onlara bağlı değilsin, onlardan beslenmiyorsun, o zaman da neye katılmak istediğini seçebilirsin. Yeniden birşeyin bir parçası olma seçimini yapsan bile, enerjilerin senden beslenmediğini ve senin de onlardan beslenmediğini göreceksin.

Bir öğretmen olarak, bu hepiniz için geçerlidir, öğrencilerle çalıştığınızda, onların da sizin geçtiğiniz şeylere çok benzer şeylerden geçtiğini bilin. Ruhun karanlık gecesiyle ilgili hissi yaşadığın zamanları, karanlıkta olduğun ve uçurumların kenarlarında bulunduğun zamanları, yaşantında karmaşa ve belirsizliğin hüküm sürdüğü zamanları, işleri ve ilişkileri ve sana yakın olan ve senin için candan olan şeyleri kaybettiğin zamanları anımsıyor musun? Ve sonra, yalnızlık dönemini anımsıyor musun? Beslendiğin ve senden beslenen herşeyi işte o zaman bıraktın. Ama ayrıca, bir tamamlanmışlık noktasına geldiğini de anla, ve bu nokta, şimdi sahip olduğun o yalnızlık duygusunu ortaya çıkartır. Teşekkür ederiz.

3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Teşekkür ederim Tobias. Benim sorum, benden önce mikrofondan sorulan soruyla ilgili. Geçenlerde bir karar aldım, ve bunun bu yaşamımda şimdiye kadar yaptığım herşeyi aştığını hissediyorum, ve sen, benim kişisel rehberim dediğime “karşılık-gelen-varlık” dediğinde biraz şaşırdım. Çünkü, bilirsin, bunun yolu açacağını düşünüyordum. O nedenle, sanırım benim sorum şu: ben bunun ne kadarını 3-B’de yapmak durumundayım, yoksa sadece insanların ya da herneyse, bana gelmesine mi izin vermeliyim?

TOBIAS: Bu, her ikisinin bir kombinasyonudur. Öncelikli olan, seçim yapmaktır, ve Saint-Germain, bir inisiyasyon yapacağımızı söyleyerek bunu herkese doğrudan ve çok açık bir biçimde dile getirdi – ve, seçiminiz hakkında düşünün diye, bunun hafife alınacak bir şey olmadığını anlayın diye, düğmelerinize bilerek bastı.

Bir kez bir seçim yaptığında, bu, senin enerjisel özelliklerini değiştirir. Enerjisel bileşimini değiştirir, ve bileşimin değişmesiyle, sana çekilen şeyler de değişir. Örneğin, diyelim ki öğretmen olma seçimini yapmadın, enerjisel bileşimin…. buna titreşim demek istemiyorum, bu bir bileşimdir… aynı kalırdı ve hiç bir şey olmazdı. Bir kez seçim yaptığında, kendini yeniden-enerjilendirirsin, örneğin bir mıknatıs gibi olursun, ve şimdi kendini farklı kutuplaştırmaya başlarsın. Ve bu kendi içinde, yeni ve farklı fırsatların sana gelmesini sağlar.

Bu fırsatlar bazen anında gelecektir. Bazen de gelmesi haftalar ya da aylar alacaktır, çünkü çevrendeki dünyada ve meleksel alemlerdeki enerji unsurlarının, sana uymak için kendilerini yeniden uyumlamaları gerekecektir. Ama sonra fırsatlar gelmeye başlar. Fırsatlar bir armağan gibidir ve paketi açmayı ya da açmamayı istemek sana kalmış bir şeydir. Her birinizin ve hepinizin yoluna çıkacak ve kendini sunacak fırsatlar olacaktır.

Sonrası, onu kabul edip etmemek, bilincinizin insan dediğiniz parçasına kalacaktır, çünkü o armağanla ilgili bir çalışma söz konusu olacaktır, yani armağan ya da fırsat gelecektir ama, siz randevulara gitmek, faturalarınızı ödemek, öğretiniz için biryerlere yolculuklar yapmak gibi durumlarla karşılaşacak, başka insanların sorunlarını dinlerken, aslında yılgınlık içinde onlara bağırmak ve sen de Tanrısın – git başımdan – demek isteyeceksiniz! (kahkahalar)

Yani, yapılması gereken ve bizim insan olmaya ait diyeceğimiz şeyler olacaktır, ve yineliyoruz, bunların yapılmasını bizden, ruhtan ya da herhangi başka bir varlıktan isteyecek olursanız, yapamazlar. Siz bu yüzden Dünya’dasınız. Size karşılık-gelen-varlık, o meleksel varlık, bu tür şeyleri yapamaz. Bu tür şeyleri, içinizdeki insan yapabilir.

Biz, öğretmen olmayı göze alıp yolu yürümeye başlayan Şambra’dan bazı yorumlar ve şikayetler aldık, “Ama ben bunca saat çalışmak zorunda kalacağımı bilmiyordum. Bununla birlikte gelen onca sorumluluğu yüklenmek zorunda kalacağımı bilmiyordum.” Ama işte bu noktada insan olmak işin içine giriyor, anlıyor musun. Yani bu bir kombinasyondur: gnost’u ve insan olmayı birleştirmek; enerjilerin ve fırsatların size sunulmasına izin vermek.

3.ŞAMBRA: Yani dediğin, gidip (çalışacağım) o alanı bulayım, öyle mi?

TOBIAS: Bu ilginç bir soru ve çok, çok kişisel. Bu hangi düzeyde yaratılıyor? Ne zaman kendi başına eyleme geçmen gerek? Ve bu, kendini rahat hissettiğin bir şey olmalı.

Örneğin… bu noktada birkaç öykü paylaşalım… ama sürekli Cauldre ve Linda arasında gidip geliyoruz (kahkahalar): Önce kesin kararını verip sorumlulukları mı üstlenirsin, yoksa önce enerjinin, kaynakların ve paranın mı gelmesine izin verirsin? Bu çok ilginç bir sorudur ve kişisel bir seçimdir. Gerçekten, rahatlık düzeyinin ne olduğuna, hangi düzeyde olduğuna bağlıdır. Onların (Geoffrey ve Linda) düzeyi, açıkçası…. (geri plandaki Linda “dikkat, geliyor” der) (kahkahalar)…. bizim daha yüksek risk dereceleri olarak tanımlayacağımız düzeydedir. Onlar, yapmak istediklerinin bu olduğunu kalplerinde biliyorlar, ve aynı zamanda Şambra’nın menfaatini gözettiklerini kalplerinde biliyorlar, ve – geçenlerde yaptıkları gibi – birçok Şambra’nın habersiz olduğu çok büyük bir parasal yatırıma kendi kişisel adlarını koymak gibi şeyleri yapmaya gönüllüler.

Yani bu tümüyle sana kalmış bir şey. Bu senin seçimin. Aslında gnost enerjisinin gerçekten devreye girdiği nokta budur, çünkü şöyle bir açmazın olur: “Hangisi öncelikli?” Anlıyor musun, “Kararı ben mi vereceğim? O büyük sorumluluğa atlayacak mıyım?” Gnost gelecek ve aslında çözümü sunacaktır, belki senin düşündüğün biçimde değil, çünkü beyin sınırlıdır, ama çok güzel bir biçimde. Yani sana vereceğim reçete, gnost’tur…

3.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: …. sabah ve akşam birer kere! (kahkahalar ve alkışlar)

3.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

LİNDA: Çok iyi. Çok iyi. Bu arada, bundan sonraki muzipliklerim, “Sen de Tanrısın – git başımdan!” yazan küçük tabelalar taşımak ve onları kiliselere koymak olacak. (kahkahalar) Bu kulağa hoş bir muziplik gibi geliyor mu?

TOBIAS: Yorum yok.

4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Selam Tobias. Yeni bilgiler edindim – ben 144.000’in bir parçası olduğumu bilmiyordum ya da 100…. Herneyse, bana ailemin adını söyleyebilir misin?

TOBIAS: Hayır. (bazı gülüşmeler)

4.ŞAMBRA: Neden?

TOBIAS: İki nedeni var: Cauldre telaffuz edemezdi, o adı telaffuz etmeye yarayacak insana ait ya da İngilizce bir sözcük yok. Ve ikincisi, bizim bu tarafta bir anlaşmamız var: Biz bir ruh adını asla paylaşmayız – insanlar sık sık bize ruhsal adlarının ne olduğunu sorar; ve biz asla bir aile adını paylaşmayız.

Bunlar çok eşsiz ve çok değerli iki şey, iki unsurdur. Günün birinde öyle bir noktaya gelirsin ki, kendi ruhunun – ya da ruhsal adının – ne olduğunu ansızın farkediverirsin, ve biz senden bu armağanı asla almak istemeyiz. Bu sanki, senin yerine noel armağanını açmak gibi bir şey olurdu. Biz bunu senin yapmanı isteriz, ve o farkındalığa gelmek, sözlerin çok yetersiz kaldığı, onların çok ötesindeki bir haldir.

Aynı şey, ruh ailesi için de geçerlidir. Ruh ailesinin de adı değişmiştir, senin belki bilebileceğin orijinal ada sahip değildir, ve özellikle de zamanın bu gelecek 18 ayında, ruh ailesinin adı dönüşecektir. Çünkü sen değiştin ve bu yüzden meleksel ailenin enerjileri de değişti, ad da değişir.

İnsanlar gibi değil – onlar bir isim alır ve çoğu, hayatlarının sonuna kadar o isimde kalır. Meleksel adlar ve ruh ailesi adları sürekli gelişir ve ona ad bile denmez. O… bazen gülmem geliyor… bu o kadar zor ki, ama o, sesin, müziğin, bir adın, rengin, titreşimin, ve bazen de küçük bir çığlığın, tümünün karışımıdır. (kahkahalar) Yani, kelimeleri telaffuz etmek bile çok zordur. Ama bir noktada şöyle bir şey olur…. ve bu gecenin bir yarısı olabilir, araba kullanırken olabilir… sadece biliverirsin. Ve o, çok derin bir biliş olur ve her bir parçanla rezonansa girer, ve ben böyle bir armağanı asla elinden almak istemem.

4.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Ben teşekkür ederim.

5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Tobias, ben kontrolleri bırakmak konusunda Oslo seanslarıyla çalıştım ve kontrolleri – beden, zihin ve ruh – tümüyle bırakmayı seçtim, ama neden bu konuda tıkanıp kalmış gibi hissediyorum?

TOBIAS: Kontroller yüzünden. ( bazı gülüşmeler) Kontrollerin… ve bunu ciddi anlamda söylüyorum… kontrol-altı kontrolleri ya da yan kontrolleri, ikincil kontroller vardır. Sen öylesine bilge bir yaratıcısın ki – hepiniz öylesiniz – kontrol sistemleri kurduğunuzda hep yedeklersiniz ve yedekleri de yedeklersiniz! (bazı gülüşmeler)
İyi bir kontrolör buna hep sahiptir, ve şimdi olan şudur, siz şimdi kontrol sistemlerinizin ikinci – ve bazı durumlarda üçüncü – düzeyindesiniz ve bunlar şimdi devreye giriyor. Onlar aslında çok daha ince, çok daha süptildir. Açıkça görünen ve yüzeyde olan kontrol sistemlerinden çok daha saklıdırlar, ama onlar kadar güçlü değildirler. Değildirler… bunu temelde bir güvenlik sistemine benzetebilirsiniz, örneğin bilgisayarınız için yedekleme yapmanız gibi, farklı düzeylerin olması, ama daha aşağıdaki düzeylerin o kadar güçlü olmaması gibi. Böylece, sen sadece düzeylerden geçip gittiğin bir çalışma gerçekleştiriyorsun.

Şimdi, burada yapılacak en iyi şey, kontrolü bırakmak için kendine izin verirken, işlemi, süreci kontrol etmemektir, anlıyor musun, çünkü senin bir parçan şöyle diyor, “Ben kontrolü bırakıyorum, ama neden olmuyor?” Anlıyor musun, bu biraz terimlerde çelişki yaratıyor, ve ben derim ki, biraz da günlük soluma çalışması yapmakla ilgilidir. Sen zaten kontrolün şifresini kırdın. Başka bir deyişle, şimdiden kontrolün gitmesine izin verdin ve o da bunu yapmaya başladı. Şimdi onu sadece bırak gitsin. Yok olup gitmeye başladığını göreceksin.

5.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Ve sen bu konuda çok zihindesin… bir an buraya geri gel….

5.ŞAMBRA: Bunu biliyordum. Biliyordum.

TOBIAS: Evet. Zihin güzel bir şeydir ve zihin harika bir şeydir. Biz aslında Atlantis’te zihni geliştirerek böyle güzel bir şey haline getirmek için, muazzam bir zaman ve enerji ve kaynak harcadık, ama onu abarttık. Ona fazla odaklanıyoruz, ve senin zihninin ayarı yüksek, çok eğitimli…

5.ŞAMBRA: Fazla çalışmış.

TOBIAS:….ve fazla çalışmış, gerçekten de. Ve bir anlamda, zihninin fazla çalışması, aslında hiç aktive olmaması gereken kontrol sistemlerini de aktive etmene neden olmuş. Ve sen şimdi onların tümünü bırakıyorsun. Tümünü salıveriyorsun. Bunun doğal bir süreç olduğunu ve olmasını kontrol etmen gerekmediğini kabul edebilir misin? “Kabul vermek”, “doğal” demektir.

5.ŞAMBRA: Evet, teşekkür ederim.

TOBIAS: Biraz soluma yap ve dışarı çıkıp daha çok eğlen. Hey Allah’ım, son defasında….

5.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Elbette. Seni utandırdığım için özür dilerim, ama ben kendimi utandırmış oldum.

6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Evet Tobias, çok güçlü bir seçim yaptım, bana kendini nasıl sunarsa sunsun, öğretmek konusunda çok cesur bir biçimde ilerleme seçimi. Yaptığımız bazı şeyler, bizim birkaç yıldır sürekli yolculuk etmemize neden oldu ve şimdi, önümüze bir fırsat çıkıyor gibi görünüyor, geçici de olsa bir yere yerleşme fırsatı. Ve söz konusu bölge, askeri bir alan, çok bağnaz ve çok enerjilere sahip, ve hatta biz aynı binada çok geleneksel bir tıp doktoru ile birlikte olabiliriz. Şunu merak ediyorum: hareket halinde olmayı sürdürmek mi bizim için daha iyi, yoksa enerjiyi hareket ettirebileceğimiz bir yerde durmak mı?

TOBIAS: Kendi görevini kendin seçersin. Onu sana biz vermeyiz. (kahkahalar) kendi hizmetini kendin seçersin. Sen temelde, büyük bir etki yaratmanın çekiciliğini hissediyorsun. Sen hiç utangaç olacak biri değilsin, sen ve seninle çalışan o sevgili varlık, sizler enerjiyi muazzam bir biçimde hareket ettiriyorsunuz.

Ben sana burada gördüğüm ve kaygıya neden olacak tek şeyi söyleyeyim. Senin, kesinlikle öğretiyi kullanabilecek bir alana çekildiğini görüyorum – vaaz vermek değil, bu alan ondan nasibini çok almış. Bir süredir yollarda olduğun halde, yerleşmenin seni çok, çok tedirgin ettiğini göreceksin. Hareket halinde olmamanın sana zor geldiğini göreceksin. Sen, dediğim gibi, enerjiyi muazzam bir biçimde hareket ettiren bir insansın ve bu yüzden de tek bir yere bağlı kalmak sana çok zor gelecektir.

Onun için, bunu yapmayı seçersen, geçici bir durum olacağını, kısa süreli olacağını anla. Orada muazzam bir öğreti gerçekleştirebilirsin, ama o bölgedeki yoğun enerjiler yüzünden etkilenebilir ve öğretme tutkusu olarak başlayan şey, vaaz vermeye dönüşebilir. Ve bu inceden inceye devreye girebilir, ve sen çok geçmeden bir öğretmen ya da dinleyen olmaktan çıkarak, vaaz veren ve konuşan biri haline gelebilirsin. O nedenle, o enerjilerin sana böyle oyunlar oynayabileceğinin farkında ol.

6.ŞAMBRA: Tamam, teşekkür ederim.

LİNDA: İki soru daha.

TOBIAS: Birkaç tane daha.

LİNDA: Hayır, iki. (yoğun kahkahalar)

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Tünaydın, Tobias kardeşim. Bir öğretmen ve şifacı olma sorumluluğunu kabul ettiğimin, Akaşik Kayıtlara geçmesini ve senin beni kutsamanı rica ediyorum.

TOBIAS: Elbette, o kutsamayı aldın bile. Ve herşeyden de çok, saygım ve sevgim seninledir. Ve sen, benim kutsamamı gereksinmediğini fark ediyorsun, bu sadece kendini saymak, onurlandırmak ve sevmekle ilgilidir, ama ben herkese kutsamalar bahşetmeyi severim! (kahkahalar)

7.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Ve biz teşekkür ederiz. Ve evet, senin için ve özellikle de inisiyasyonu alan diğer kişiler için… ve inisiyasyon – bu arada, bunu çok empati duyarak bildiriyoruz ve ben bir ara bunu Saint-Germain’in kendisinin bildirmesini sağlayacağım – inisiyasyon, herhangi bir kontrol türü değildir. İnisiyasyon, herhangi bir sınırlama, kısıtlama türü değildir. İnisiyasyon, sadece seçtiğinin bu olduğunu kendi içinde kabul etmektir. Bu, kendi-kendini inisiye etmektir. O bizim size dayattığımız ya da önerdiğimiz falan bir şey değildir.

Geçenlerde, dünyanın her yanındaki Şambra’nın kendi içindeki enerjiyi, gnost enerjisini ve tutku enerjisini ve öğretme enerjisini inisiye ettiğine tanık olduk. Onun için, bunun bir kontrol olarak devreye sokulan bir şey olmadığını çok açıkça ifade etmek istiyoruz. Kişisel olarak, Kırmızı Meclis’te, aşıların dağıtılması ya da kontroller ya da bu gibi şeylerin hiç birine inanmıyoruz. Bizim işimiz, size hizmet etmektir ve bizim işimiz, size kim olduğunuzu anımsatmaktır ve sizin de Tanrı olduğunuzu anımsatmaktır. Ve siz ona zaten içinizde sahipsiniz. Kendi fikrimi ifade etmeme izin verdiğin için teşekkür ederim.

7.ŞAMBRA: Daha önce birlikte çalışmışlığımız var mı?

TOBIAS: Gerçekten de – o nedenle buradasın ve ben de.

7.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Şambra’nın özü, ilk elden Tien Tapınakları’na dayanır, gerçi hepimiz birbirimizi semavi alemlerden ve Başmelekler Düzeni’nden tanıyoruz. Ama insan olarak Tien Tapınakları’nda biraraya geldik. Kalplerimizi ve ruhlarımızı ve deneyimlerimizi birleştirdik. Onlar, inanılmaz zamanlardı, ve ben tapınaklar hakkında konuşurken biraz tıkanıyorum, çünkü orası benim için gerçek ailemin Dünya üzerinde olduğu yerdi.

Tien enerjileri şu anda tüm Şambra kanalıyla geri geliyor, ama Atlantis döneminin enerjileri de geri geliyor. Şimdilerde Küba’da meydana gelen değişimleri görüyorsunuz, ve aslında oldukça güzel olan bir durumdan yararlanmak isteyen enerjilerin, şimdi zararlı böcekler gibi ve veba gibi içeriye daldıklarını görüyorsunuz. Bir süredir Küba bölgesinden sorumlu olan, sizin Başkan Castro dediğiniz kişi tarafından korunan Tien enerjilerinin yükselişinden yararlanmak isteyen enerjiler var. Ve orada şu anda, çok, çok farklı düzeylerde süregelen büyük bir enerji çekişmesi var. İnsan düzeyleri elbette, ama eterik düzeyler de işin içinde.

Yani, Tien tapınakları güzel bir yerdi ve ben onunla ilgili çok korumacı bir hisse sahibim, ve çoğunuz da öyle, ama biz orada birlikte çalışmaya başladık. Ve sonra, onu izleyen bir dolu yaşamda birlikte çalıştık, ve ben elbette 2000 yıldır buralarda dolanıp duruyorum, ama gerçekten, biz birimizi tanıyoruz ve hâlâ birlikte çalışıyoruz.

7.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Ben teşekkür ederim.

LİNDA: Son soru.

TOBIAS: Hmm… (yoğun kahkahalar)

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Ben, işimle ilgili biraz rehberlik almaya geldim. Orada bir dolu enerji dönüşümleri oluyor, artık oraya ait olduğumdan emin değilim, yeni bir iş düşünüyorum. Bu elbette hep biraz korkutucudur. Fikrini almak istiyorum.

TOBIAS: Gerçekten, ve bu soruyu sorduğun için teşekkür ederim. Bu yine kişisel bir soru, ama şu anda on binlerce Şambra’nın da sorduğu bir soru. Harika fikirlerin var Şambra. Onları hep geride tuttun, ya da bir anlamda, uzak tutulmalarına izin verdin, şimdi özellikle de şu son birkaç ayda, ama bir dereceye kadar da son birkaç yıldır, doğru zamanı bekliyordun.

Bir fikrin, bir tasarımın, bir icadın, bir kitabın – ya da bu tür herhangi bir şeyin – varsa, ve bunu yüreğinde hissediyorsan, sadece akılsal, zihinsel bir şey olarak değil… çünkü bunlar farklı şeylerdir, artık onun ne zaman zihinden ve ne zaman kalpten geldiğini anlıyor olmalısın… ama bu fikir kalpten geliyorsa, şimdi onun peşinden gitmek için harika bir zamandır. Tabi kafan sana diyecek ki, “Peki ama maaş çekim ne olacak? Sağlam duruşum ne olacak? İnsanlar ne düşünecek? Başarılı olacak mıyım? Bunu yaptığım için deli miyim?” Ama kalp, “Zamanıdır” diyor.

Şimdi, o fikri alıp da birleştirirsen… bu arada, o fikir şu anda eterik düzlemlere yayılıyor. O, ölü bir fikir değil, o oralarda dolanıp duruyor ve onlardan orada çok, çok var. Ama şimdi gnost’u kullanarak onu buraya getirebilir ve gerçekten tezahür ettirebilirsin ya da onu burada, Dünya’da canlandırabilirsin. Ve bu, o kadar da zor bir şey değildir. Biz – sen – saf enerjiyi, meleksel enerjiyi alıp, bir biçimde onu Dünya’ya getirebiliyor ve biyolojide tezahür ettirebiliyorduk, ve sen şimdi burada duruyorsun. Bu bile kendi başına bu mucizenin yeniden gerçekleştirilebileceğinin kanıtıdır. Fikrini şimdi dışsal alemlerden alıp buraya getirebilir ve maddeye dönüştürebilirsin.

Sana söyleyeceğim tek şey, fikrini şimdiden insan zihninde kısıtladığındır. Ona şimdiden bazı sınırlar koydun, o nedenle, buraya geldiğinde ya da sen onu bu gerçekliğe davet ettiğinde, biraz ıstırap çekecektir, çünkü olduğunu sandığından çok daha büyüktür, anlıyor musun. Frene bastığını ve burada bir şey doğurduğunu fark etmene izin vermeyeceksin.

Sen bir yaratım doğuruyorsun. Sen onun idaresini ele alıyorsun ve Dünya’ya gelmesine izin veriyorsun. Şimdi bırak, büyük bir biçimde gelsin. Muhteşem bir biçimde gelsin. Kaygılanmayı bırak, “Düşüncelerim fazla mı muhteşem ya da fazla mı büyük, yoksa kendimi mi kandırıyorum ya da kendime oyun mu oynuyorum?” Bu, Janice’in de diyeceği gibi, saçma, çelimsiz, insanca bir düşüncedir (bazı gülüşmeler) ve biz artık çelimsiz insanlar istemiyoruz. Biz, tanrısallık ve gnost ile birleşmiş, güçlü ve dengeli, bu fikirleri buraya getiren ve sonra da nasıl geliştiklerini izleyen insanlar istiyoruz.

Yani… onun peşinden git hatun!

8.ŞAMBRA: Büyük düşünmek ha? (kahkahalar ve alkışlar) Çok teşekkür ederim.

TOBIAS: Böylece Şambra, sanırım zamanı geldi… (kahkahalar) Biz, insan bedeninin hâlâ biraz yorulabildiği, günlerin uzayabildiği gerçeğini onurlandırıyor ve buna saygı duyuyoruz, ve bu harika bir gün oldu.

Buradan çıkarken, çoğunuzun öğretmek sözünü verdiğini anımsamanızı istiyorum, bunu desteklemek üzere enerjilerin nasıl akıp geldiğini izleyin. Size karşılık-gelen meleğinizle çalışın, şu anda isimler konusunda tasalanmayın, o size gelecektir. İlle de istiyorsanız onlara bir lakap takın, ama onlar bizim taraftaki enerjilerde size yardımcı olmak için çalışıyorlar. Ve öğretmenin, sadece Dünya’da öğretmekten çok daha kapsamlı bir şey olduğunu da fark edin. Siz başka birçok düzeyde öğretiyor olacaksınız, öncelikle de meleksel ailenize. Onlar sizi bekliyordu.

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.