Tobias’ın Mesajı – 14 Temmuz 2006

Yaz Ortası Yeni Enerji Konferansı – 14 Temmuz 2006

Yaz Ortası Yeni Enerji Konferansı – Breckenridge, Colorado, 14 Temmuz 2006 –
Tobias’ın katılımıyla, Geoffrey Hoppe kanallığı

www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ve öyledir sevgili Şambra, neredeyse sadece burada oturmayı ve arpın çaldığı o müziği – ve herbirinizin yüreklerinden gelen müziği dinlemeyi yeğlerdik. Bu dağın tepesinde bir kez daha görkemli bir toplantıda, bir kez daha birçok Şambra enerjisinin hareket ettirildiği ve dönüştürüldüğü bu salonda bulunuyoruz. Bu salonda bir dolu eski duvarlar yıkıldı. O çok basit üç kelime hakkında size ilk kez burada konuştuk: Siz de Tanrı’sınız. Yedi Mühürden burada söz ettik, dünyanın her yanından gelen Şambra ile birçok toplantıyı ve semineri burada gerçekleştirdik.

Ben Tobias, ve bu haftasonunun konukları Kuthumi, Adamus Saint-Germain ve Kuan Yin, hepimiz Cauldre’nın düşündüğü şeye biraz güldük, biraz eğlendik… o, bu kez kimsenin gelmeyeceğini düşünmüştü. (kahkahalar) Ve bakın – siz çağrıya yanıt verdiniz, burada olma çağrısına. İster şahsen burada olun, ister bize taknolojiniz vasıtasıyla katılıyor olun, bu çok önemli Şaud için yapılan çağrıya yanıt verdiniz.

Bu, sizin Şaud’unuz. Bu, sizin sesiniz. Bu, yaşantınızın, öğretinizin ve çalışmanızın neresinde olduğunuzu temsil ediyor. Dünyanın her yanından Şambra, şu anda bu çok özel Şaud’a katılmak için bağlanıyorlar. Bu, Berraklık Dizisinin bir parçası değildir, Öğretmenlik Dizisinin bir parçası değildir – bu bir deneyimdir. Hem bir anımsama, hem de bir unutmadır, hepsi aynı anda oluyor, ama işte buradasınız.

Bu salonda oturanlar için bir dakikanızı daha alacağız: Sahnenin solunda, ki bu sizin sağ insan elinizin tarafı oluyor, tabii ters oturmuyorsanız (kahkahalar), güzel bir resim var. Bu resim, uzun zaman önce başlamış bir yolculuğun betimlemesi – enerji damgasıdır. Tüm renkleri ve biçimleriyle bu güzel resim, bir öykü anlatıyor. Ve öykü, Atlantis’teki Tien Tapınakları’nda başladı.

Şambra’nın gerçekte başladığı yer orasıdır. Biz orada biraraya geldik, insanlığın bir sonraki aşamasına birlikte tekamül etmek istedik, şeylerin değişim ve dönüşüm içinde olduğunu bildik. Birlikte çalıştık. Kendimizi öğrendik. Aile enerjisinin gerçekte ne olduğunu öğrendik. Enerjinin, titreşimin nasıl çalıştığını öğrendik. İnsanlık potansiyelini ve gelecek yarım milyon yıl içinde oynanabilecek tüm farklı senaryoları öğrendik.

Ve Şambra’nın öyküsü devam etti. Biz onu, resimde de betimlendiği gibi Yeshua döneminden kısa bir süre önce ele aldık. Bu resimde Başmelek Rafael’i görüyorsunuz, uzun boylu olan. (kahkahalar) Ve genç Tobias’ı görüyorsunuz…. sadece burada iskemlede oturup da benim adıma konuşan ve Cauldre olarak bildiğiniz kişiyi değil. Genç Tobias, aynı zamanda tüm Şambra’nın – yolculuğunuzun – korkulardan geçmenizin, zorluklardan geçmenizin, ama bunu seçtiğinizi bilmenin, bunun uygun olduğunu ve tutkunuz olduğunu bilmenin simgesidir. Yani o sizsiniz, o genç olan ve Başmelek Rafael’in yanında yürüyen sizsiniz.

Şimdi, gördüğünüz gibi, sizi temsil edebilsin diye, yanıbaşınızda oturan kişiyi, dünyanın her yanındaki Şambra’yı temsil edebilsin diye, bu resimdeki yüzlerin kasıtlı olarak yüzleri yok. Hatta Rafael’in bile yüzü yok, çünkü o, sizinle birlikte çalışmak üzere buraya gelen Varlıkları temsil ediyor – ve bu varlıklardan çok var: Ben, Tobias, Saint-Germain, Kuthumi, Kuan Yin ve sizinle çalışmak üzere gelen daha çok, birçokları.

Ve sonra, herhalde köpeği de fark ettiniz. Bu köpek, sevgili dostumuz Fred’e – Cauldre ve Linda’nın şu anda bize katılan ve sahnenin üzerinde yatan sevgili köpeğine, sevgili dostuna benzeyecek biçimde boyanmıştır. Ah, onun konuşacaklarımız hakkında söyleyecek çok şeyi var, o bunu fiziksel olarak deneyimledi. Birazdan sizinle paylaşacağız.

Böylece resimdeki Fred – resimdeki köpek – yaşamınıza beraberinizde getirdiğiniz yoldaşlardır, sizi çok farklı – hatta bazen hiç fark etmediğiniz – yollardan destekleyenlerdir. Bazen evcil hayvanlarınız, bazen de sevdiğiniz başka kişiler vasıtasıyla bu inanılmaz yolculukta hep dünyasal destek alırsınız.

Haftasonu boyunca karşılaşacağınız Anthony tarafından yapılan bu güzel resmin enerjisini bir an için hissedin. İlettiği enerjiyi hissedin, bu tüm Şambra içindir. Ve bizim bu noktada Cauldre’dan özel bir ricamız var. Şunu isteyeceğiz… ah, o şimdi bize biraz karşı çıkacak… Yeni Enerji Öğretmenlerinin Global Yakınlaşmasını temsil eden bu güzel enerji resminin, Tahoe Gölündeki yeni yerinizde, sınıfın görünen bir yerine asılmasını rica edeceğiz. Ve evet, o yeri seçmek için çok çaba harcadık! (kahkahalar) Karşılaştığınız zorluklar için özür diliyoruz ama, Şambra’nın…. Reno’ya gitmesi hiç de öngörülmemişti! (yoğun kahkahalar)

Böylece, bu resmin Tahoe Gölü’ndeki Şambra Hizmet Merkezinin sınıfına asılmasını isteyeceğiz – ve Cauldre’nın karşı çıkmasının nedeni, bu resim için kendi cebinden ödeme yapmış olmasıdır! (kahkahalar) Ama sevgili Cauldre, paranın nasıl aktığını belki şimdi daha iyi anlarsın. Onu harca. Harca! Ve biz bu noktada Linda’nın da korkudan biraz sindiğini biliyoruz ama… (yoğun kahkahalar) o akar.

Böylece Şambra, çok güzel ve kutsal bir enerjide, dağın tepesindeki bu harika konferansta, dünyanın her yanından gelen Şambra’nın katılımıyla yeniden toplandık. Asıl mesajın verilmesine geçmeden önce, şu anki dünya durumuyla – duvarlarla ilgili bir şeye değinmek istiyoruz.

Biliyorsunuz, Gaia duvarları sevmez. Öyle ya da böyle onları yıkmanın bir yolunu bulur. Gaia’nın enerjisi açık ve özgürce akmaklıdır. Ülkeleri bölen ve bilinci bölen ve insanları bölen duvarların olmaması gerekir. Ve ülkem İsrail’de o duvarın örülmesi devam ettiği sürece, diğer insanları uzak tutmaya çalıştıkları sürece, zorluklar olacaktır. Bombalama olacaktır. Ayaklanmalar olacaktır ve savaş potansiyelleri olacaktır. O nedenle, sahnede olduğumuz bu ânı kullanarak ve Şambra’nın tüm enerjisiyle, bu duvarların – gönüllü olarak – çökmesini isteyeceğiz ki, yıkılmak zorunda kalmasınlar.

İsrail ve Filistin topraklarını ayıran duvarlar, şu anki saldırganlığa neden oluyor. Bu, türlü farklı yollardan ortaya çıkıyor. Bazı grupların çok öfkelenmesi olarak ortaya çıkıyor, ama insanlığın, duvarlar öremeyeceğinizi anlamasına yardımcı olmak amacıyla Gaia’da da ortaya çıkabilir.

Aynı şey Kore’deki topraklar için de geçerli. Garip bir biçimde Lemurya enerjisini, Lemurya’nın kötüye kullanılmış enerjisini, Lemurya’nın üzgün olan bir enerjisini temsil eden Kuzey Kore toprakları, dikkattiniz için çağrıda bulunuyor…. ve, bildiğiniz gibi, küçük bir çocuk dikkat çekmek için herşeyi yapar – herşeyi…. çünkü Lemurya’nın eski enerjileri, kendilerinin çok bastırıldığını hissediyorlar.

Bu çok sinsi, gizli yollardan ortaya çıkıyor: arada bir oraya buraya atılan bombalar, tehditler, korkutmalar. Ama duvarların inmesi gerekiyor. İnsanların gidip gelebilmeleri gerekir, onlar meleksi düzenin kardeşleridir ve ayrı tutulamazlar. Ve Güney Kore’nin enerjisi de, Ault ya da Atlantis günlerinin eski ve güzel düzenini temsil ediyor. Biz sizden, Güney Kore’deki Şambra’dan, bunu Gaia yapmak zorunda kalmadan, savaşlar olmadan, duvarların çökmesini sağlayacak enerjileri hareket ettirmelerini isteyeceğiz.

Ve sonra, dünyanın her yanındaki bilinç duvarları var. Afrika’da, parası ve gücü olanları, bunlara sahip olmayanlardan ayıran duvarlar var. Para ve güce sahip olanlar, bu duvarlardan uzanıp diğer insanlardan besleniyorlar, onları ruhlarının olmadığı, yaratıcılıklarının ve tutkularının ellerinden alındığı ezik ve zayıf bir halde tutuyorlar. Fiziksel olmasa bile, bu da bir duvardır, ve Gaia bu duvarlardan da hoşlanmaz. Onların da inmesi gerekiyor.

Ve dünyanın her yanındaki – din duvarları. Dinler, kendilerini korumak ve savunmak amacıyla tüm çevrelerine duvarlar örüyorlar, ama bunların tümünün de yıkılması zamanıdır.

Ve her bir kişinin içindeki duvarlar, onları bedeni ve zihni ve ruhu ve diğer veçhelerden herhangi birini tümüyle bütünlemekten alıkoyan duvarlar. Bu duvarların yavaşça, yumuşak bir biçimde eriyip gitmesinin zamanıdır. Çünkü bu içsel duvarlar ayakta oldukça, gelip de onları sarsacak olan Gaia enerjileri olmayacaktır – sizin kendi fiziksel varlığınız, kendi bedensel gezegeniniz onları sarsacaktır. Bedeniniz bilinç duvarlarını sevmez ve hastalık, yorgunluk ve kafanızın karışması gibi tepkiler verecektir.

Böylece, burada Şambra ile toplanmış olarak kendi duvarlarınızı indirmeye başlamanız, dünyanın her yanındaki bilinç duvarlarının da yıkılmasına yardımcı olacaktır. Ben şu anda İsrail topraklarını, Filistin topraklarını özellikle vurgulamak istiyorum. Kentle ülkeyi ayıran duvarı inşa etmeyi ne kadar sürdürmeye çalışırsanız, o kadar da sorunla karşılacaksınız. Bu basit bir mesaj ve bir aile sorununa getirilen çok basit bir çözümdür.

Şimdi sevgili Şambra, hep birlikte derin bir nefes alalım. Burada, önümüzdeki üç gün boyunca bazı bilgiler vereceğiz. Ben Tobias, işlemi başlatacağım, Kuthumi gelecek ve yardımcı olacak, Saint-Germain gelecek ve arta kalan her türlü duvarı yıkacak. (kahkahalar) Biz kura çektik. (yoğun kahkahalar) Ve en iyisini o çekti diyeceğim!

Önümüzdeki birkaç günde gerçekten farklı bir yere gitmenize izin vermenizi isteyeceğiz. Üzerinde konuşacağımız materyal basittir, ama aynı zamanda da çelişkilidir. Basittir ama aynı zamanda da bir bilmecedir. Biz hem zaten bildiğiniz, hem de aslında hiç bilmediğiniz bir şey hakkında konuşacağız. Biz, size açıklık getirecek, ama aynı zamanda da kafanızı karıştıracak bir şeyden söz edeceğiz. Biz, zihninizin kabul etmeye hazır olduğu, ama sonradan reddeceği bir şey hakkında konuşacağız. Biz, duvarları yıkmakla ve yaşantınızı değiştirmekle ve size yeni bir hayat biçimi de vermekle ilgili bir şeyden söz edeceğiz.

Bildiğiniz gibi, bedeninizdeki, zihninizdeki ve ruhunuzdaki sistemlerin herhangi birini bunaltmamak amacıyla değişimler yumuşak ve yavaş bir biçimde gelir. Bazen, bazılarınızın çok, çok hızlı gitmek istediğini biliyoruz. Ama Şambra’ya daha önce de söylediğimiz gibi, sekiz ya da dokuz yıl önce küçük, çok küçük bir Şambra grubu gönüllü olup, Şambra bilincinin ne kadar hızlı gidebileceğini, nasıl dayanacağını görmek istedi.

Bu grup…. ve burada bulunanlarınızın hiç biri bu gruptan değil…. ama bu grup çok, çok hızlı gitti. Onlar test etmek istiyorlardı. Sistemlerinin nasıl dayandığını ve nasıl çöktüğünü görmek istiyorlardı. Onlar Şambra’nın (arabayı çarpma testlerinde kullanılan mankenleriydi). (yoğun kahkaha) Bu Şambra grubu, kendinden isteyerek ve özgür iradesiyle verdi. Bu, onların sevgileri ve daha Dünyaya gelmeden önceki seçimleriydi. Bunu yapacaklarını biliyorlardı. Eşiği test etmek için çok, çok hızlı gittiler. Ve hepsi göçtü. Onların hepsi şimdi bizim tarafta ve bu grubun tamamı bu haftasonu konuk olarak burada. Bazen fazla hızlı gitmeye çalıştığınızda, yavaşlamanıza yardım ediyorlar.

Bakın, sürekli bir denge oluşur. Sürekli. Bedenin zihinle olan, ruhla olan dengesi. Onlar birbirlerini hep dengeliyorlar. Herhangi birinin dengeden çıkması, diğerlerinin de dengesizliğe düşmesine neden olacaktır, ve o zaman bazı çok ilginç sorunlarınız olmaya başlar. Yani bu grup, siz bazen çok, çok hızlı gitmek istediğinizde size yardımcı oluyor, ve evet, bazen sıkışıp kaldığınızda ya da sizi çamurdan çekip çıkarmaya da yardım ediyorlar. Ama onlar, belli bir ritmde, tempoda ve hızda gidebileceğinizi ve tüm sistemlerinizin bütünlüğünü yine de koruyabileceğinizi biliyorlar.

Biz bu haftasonu sistemlerden söz edeceğiz. Biz bir sistemin yeniden-dengelenmesi hakkında konuşacağız. Oama, ve genelde Kuan Yin gibi sevgili varlıklarla kanallık yapmayı sevmemize karşın, bu haftasonu başka kanallıkların olmamasını istedik. Biz Mark ve White Eagle ile kanallık yapmaya bayılıyoruz. Başmelek Mikail, Rafael ile kanallık yapmaya bayılıyoruz, ama bu haftasonu için sizinle birlikte oluşturduğumuz çok özel bir enerjimiz var. Bu konferansta bu üç kanallıktan başkası yapılmayacak.

İçinizde bu haftasonu herhangi bir yöntemle seans verenlerden – dikkatlice dinleyin – bu haftasonu herhangi bir yöntemle seans verenlerden, kullandığınız her türlü yöntemi bırakmanızı isteyeceğiz. Herhangi bir kolye, boncuk, kristal, ya da buna benzer şeyleri kullanmayın. Eski yöntemlerden herhangi birini – daha önce yaptığınız şeyleri – kullanmayın. Biz sizden, birlikte oturduğunuz kişilerle birlikte çok mevcut ve Şimdi’de olmanızı isteyeceğiz. Bu, herhangi bir biçimde size yardımcı olacak bir seans da olmayacaktır. Farklı bir şey olacak. Bir danışman/yardımcı ve bir Yeni Enerji öğretmeni olarak çok önemli bir şey öğreneceksiniz. Ve seanslarınızda üzerinde çalıştığınız kişiler de kendileri hakkında çok önemli ve farklı bir şey öğreneceklerdir. Onun için, (kullandığınız türlü yöntemlerle) yardımcı olma yollarını bırakın. Bu Şaud’a dikkat edin ve nedenini tam olarak bileceksiniz, ne yapacağınızı tam olarak bileceksiniz.

Çoğu konferanstan ve seminerden farklı olarak, ne bu sahneden, ne de özel olarak, yönlendirilmiş meditasyonların da yapılmamasını istedik. Biz bu haftasonu hiç bir aktivasyonun olmamasını istedik ve bunun altını çiziyoruz. Aktive edilecek hiç bir şey yok. Hiç bir şey yok. Önümüzdeki üç gün boyunca bunların tümünü bırakmanızı isteyeceğiz Şambra. Burada gerçekleştireceğimiz şey için bunlar uygun değildir.

Böylece…. derin bir nefes alalım. Harika.

Burada, Dünyadaki Varlığınızın unsurları, bileşenleri hakkında konuşalım. Bedenle başlarsınız. Bedenle başlarsınız, o – nasıl desek – sahip olduğunuz dengenin en temel parçasıdır. O, fiziksel bir kaptır. Beden kelimesinin anlamı gerçekte “varil” ya da “tabut” anlamına gelir. Madde içindeki, 3B içindeki şeyleri gerçekleştirmenizi bedeniniz sağlar. Bedeniniz aynı zamanda – nasıl desek – duygu ve acı gibi şeyleri hissetmenizi sağlayan araçtır. Tat alabilmeniz için, duyabilmeniz için, deneyimlerinizin içinde yaşayabilmeniz için, yaratılarınızın içinde yaşayabilmeniz için, bir duyumsama aletine sahip olmanızı sağlar. Meleksi bir biçimde olsaydınız, yaratılarınızı bir beden içindeyken deneyimleyebildiğiniz ölçüde deneyimlemek çok zordur.

Böylece, insanlığın parlak mimarları – sizler ve meleksel varlıkların birçoğu – yaratılarınızın içinde yaşayabilmeniz ve onu, meleklerin bile deneyimleyemediği bir biçimde deneyimlemek için, beden denen bu şeyi tasarladılar. O güzel bir kaptır. Yolculuğunuzun çok önemli bir parçasıdır. Biz bunu başka Şaudlarda da söyledik, asla bedeninizi reddetmek ya da yadsımak istemezsiniz. Öyle yapacak olursanız, tepki verecektir. Kendini kapatmaya başlayacaktır, hastalıklara neden olacaktır, bu gezegen üzerinde yaşamayı daha da zorlaştıracak başka tür dengesizliklere neden olacaktır. Yani bedeniniz ilk bileşen, ilk unsurdur.

Sonra, zihniniz gelir – çok ilginç bir şey. Meleklerin zihinleri yoktur. Onlar beyin kullanmazlar. Zihin kelimesi (ingilizcede mind), eski Yunancadaki “mynd” kelimesinden gelir. Mind (zihin/akıl). Mynd kelimesinin tam anlamı, bir şeye eğilimli olmak, organize olmayı sürdürmek, özen göstermektir. Ve zihnin işlevi de buydu – beden için, Dünyadaki deneyiminiz için gerekli verilerin depolanması. O bilgileri tutmak ve ihtiyaç duyulduğunda o bilgileri geri vermek.

Zihin şu anda çok önemli bir işleve hizmet ediyor. Zihin, sizin bilgilerinizi depoluyor. Zihin aynı zamanda pratik ve bilge yargılara varmanıza da yardımcı olur, ama yine, daha önce de çok kez söylediğimiz gibi, zihin fazla çalışmış, fazla gergin bir durumda. Zihine fazla sorumluluk yüklendi ve o şimdi ne yapacağını bilmez bir halde. Şu anda okullarda zihine, beyine, IQ gibi şeylere öylesine odaklanılıyor ki, gerek bireysel düzeyde, gerekse bilinç düzeyinde muazzam dengesizlikler oluşuyor.

Zihin kötü bir şey değildir. Zihin, egonun olduğu yer değildir. Zihin sadece, ondan yapmasını istediğiniz şeyeri yapmaya çalışıyor. Ama o çok yüklenmiş ve fazla çalışmış bir halde.

Ve üçüncü unsur – ruh. Ruh (spirit), Latince bir kelimedir, spirari… ve Cauldre’nın Latincesi pek iyi değildir. (Tobias kendi kendine güler, izleyiciler de gülüşür) Biliyor musunuz, bunlar kanallık yapmanın zorlukları. (kahkahalar) Spirit (Ruh) Latince bir kelimdedir ve anlamı da nefestir. Nefes, anlamı budur – ruhun nefesi.

Ve bu ilginçtir çünkü ruh, düşünebileceğimiz tüm kelimelerin içinde belki de en yanlış anlaşılmış olanıdır. Ruha ilişkin ve ne olduğuna ve ne yaptığına ilişkin o kadar çok ve farklı kavramlar var ki, ve insanlar o türlü tanrılarıyla ruha insanca bir değer katma eğiliminde. Ona çok insanca bir kimlik yüklemeye kalkıyorlar ve tüm güçlerini de ona teslim ediyorlar. Ona, kendileri ve insanlık üzerindeki tüm egemenliği teslim ediyorlar. İnsanlar birçok tanrı, birçok farklı tanrının altındaki tanrıları oluşturuyorlar. Bu ruh kavramı büyük ölçüde çarpıtıldı. Ruh, sadece yaşam gücüdür, nefestir, özgün olandır. Ruh ve nefes, doğum anlamına gelir. Enerjinin hareketi anlamına gelir.

Ruh, aynı zamanda sizin tüm veçhelerinizi de kapsar. O, Varlığınızın toplamı, bütünüdür. Zihin anlamaya çalışıyor, “Peki ama, şimdi bu – Varlığın toplamı – ne anlama geliyor.” Zihin, gerçek benliğiniz ya da yüksek benliğiniz gibi şeyleri anlamaya çalışıyor. Bunların hepsi çarpıtmadır. Hepsi daha küçük bir yerden, şu ruh kavramını umutsuzca anlamaya çalışan zihinden geliyor.

İçinizde bir yerlerde, ruhun bir şeyi olduğunu biliyorsunuz. İçinizde bir yaşam gücü olduğunu ve onun şahsen size ait olduğunu biliyorsunuz. Herşeyin içinde bir yaşam gücü ya da ruh olduğunu biliyorsunuz. Hatta bazılarınız, içinizdeki yaşam gücünün size has olduğunu da biliyor. Birçok kişi ise, yaşam gücünün büyük ve homojen bir enerji olduğunu düşünüyor, oysa değildir. Değildir. Ruh çok kişiseldir. Ruh çok içinizdedir, ama şu anki insanlık bilincinde ruh çok yanlış anlaşılmaktadır. Çok çarpıtılmıştır.

O nedenle, o duvarı bırakmanın gerçekten zamanıdır, ruhun ne olduğuna ilişkin bir anlayışa sahip olmadığınızı anlamak ya da kabul etmek zamanıdır. En azından tam bir anlayışa, size kendinizle ilgili yepyeni bir bakış açısı verecek bir anlayışa sahip değilsiniz. Şimdi kendinizi görmenize ve kendinizin tüm veçhelerini görmenize ve onların nasıl birlikte çalıştığını, birlikte oynadığını görmenize izin verecek yeni bir ruh anlayışı, ve şimdi bunların tümünün birleşme zamanıdır.

Böylece, bir beden var, zihin ve ruh var, ama eksik olan bir şey var. Eksik bir parça var. Siz onu bildiniz ve siz onu aradınız, ve siz onun için ağladınız, ve siz onu yeniden yaratmaya çalıştınız. Ve o orada olmadı ve bir anlamda, şimdiye kadar da olamazdı. Bizim yedi yıllık tartışmalardan ve Şaudlardan geçmemiz gerekti. Eksik olan bu parça hakkında konuşabileceğimiz noktaya gelmek için bir dizi kapıdan geçmemiz gerekti.

Bir an için şunu düşünün…. çoğunuz iskemlelerde oturuyorsunuz, iskemlenizin dört yerine sadece üç bacağı olduğunu düşünün. Ne olur? Eh, kendinizi ayarlar ve uyarlarsınız. Devrilmeyecek biçimde oturmasını öğrenirsiniz. Bedeninizdeki kaslar dengeyi sağlar ve pozisyonunuzu en doğru şekilde alabilmeniz için de zihninizin mekanizmaları devreye girer. Ve bir süre sonra, dördüncü bir bacağın olduğunu bile unutursunuz. Artık üç-bacaklı bir gerçeklikte iş görüyorsunuzdur, ama yine de, alttan alta bir şeyin eksik olduğuna ilişkin o söylenen his hep vardır. Ama siz o eksik olan parçayı öylesine iyi telafi ettiniz, onu öylesine görmezden geldiniz ya da yok saydınız ki, gerçekliğiniz üç-bacaklı hale geldi…. sana kusur bulmuyorum Fred.

Böylece, insanlar uzun, çok uzun bir zamandır bu şekilde iş görüyordu. Bakın, Başmelekler Düzeninde – bu, Başmelekler meclisidir, Başmelekler Düzeni, Dünyaya gelmek için melekler tarafından kullanılan arketipsel enerjilerdir – orijinal planlar yaratıldığında, insanlığı oluşturacak ve bizim biyo-psiko doğası diyeceğimiz, yani insanlığın biyolojik ve psikolojik doğasını oluşturacak güzel bir yapı ya da tasarım vardı. Ve bu tasarım dört veçheyi içeriyordu. İşte yine 4 rakkamına geri döndük çünkü dört dengedir. Dört dengedir. Dört, aynı zamanda dualitenin karesidir. O Yeni Enerjidir.

Böylece, insanlığın biyo-psiko doğasının orijinal tasarımında dört veçhe vardı: Beden; zihin de vardı; ruh ya da yaşam enerjisi vardı; ve bir unsur daha vardı – güzel bir unsur – “dei un gnost” denen unsur. (“dey un nost” olarak telaffuz ediliyor) Bu, zaman içinde yalnızca “nost” olarak kısaltıldıysa da, orijinal telaffuzu “dey un nost” idi.

Dei un gnost, eksik olan parçadır, ve onu açıklamak çok zor olacak çünkü onu insanca terimler ve insan diliyle açıklamak zorundayız. Onu, zihnin anlayabileceği ve kabul edebileceği biçimde açıklamamız gerekiyor. Ama şu anda burada otururken, bu Şaudu dinlerken bile, onun eksik olduğunu biliyorsunuz. Dei un gnost, eksikliğini duyduğunuz parçaydı. Sık sık, zor bir durumla karşılaştığınızda çabalamanıza neden olan parçaydı. O eksik parça orada değildi ve siz de onu bulmaya çalışıyordunuz. Şeylerin neden bu denli sert ve zor olduğunu çok kez merak etmenize neden olan parça. Neden böyle sürekli çabalamanız gerektiğini. Bazen, sanki dizlerinizin üzerinde kayaların arasında emekliyormuş gibi yaşadığınızı hissediyorsunuz.

Dei un gnost, insanoğlunun varoluşundaki tutkunun da özüdür. O, dördüncü parçadır. O, ruh değildir ve zihin de değildir. Dei un gnost’ı en iyi açıklamanın yolu, onun bir biliş olduğunu, ama zihinden gelen bir biliş olmadığını söylemektir. O, yaratıcılıktır, ama zihinden gelen bir yaratıcılık değildir. Bakın, şu anda, sanatçı ve müzisyen olanlarınız yaratıcılığı kullanıyorsunuz ama o sakarin gibidir. Yapaydır. Zihinden yaratılıyor – yaratıcı enerjilerin aktığı ve tezahür edebildiği bir lop gerçekten de zihinde vardır – ama o dei un gnost değildir. O – sizin deyiminizle – gerçek yaratıcılık yeteneği değildir.

Böylece bu eksik parça, gnost…gnost. Bu eksik parça, yaratıcı olan ve biliş olan unsurdur. O, sezgi de değildir. O, fiziksel olmayan alemlerle ve kristalin alemlerle bir köprü kurarak o enerjiyi ve o bilinci dünya alemlerine indirmek yetisidir. O, beden, zihin, gnost ve ruhun dengesini kullanarak hayalleri hızla tezahür ettirme yetisidir. Ama bu parça çok, çok uzun bir süredir eksikti, ve onun geri gelme zamanı gelmiştir, ama farklı bir biçimde. Biz geri gidip de eski gnostu aktive etmeyeceğiz. Saklandığı yer her neresiyse, gidip onu derinliklerden kazıp çıkartmaya çalışmayacağız. Onun saklanmasının bir nedeni vardı ve şimdi farklı bir biçimde geri gelmek istiyor.

Şimdi şöyle soruyor olabilirsiniz, “Peki gnost’a ne oldu? Nereye gitti? İskemlenin o bacağı neden yok edildi?” Bunu anlamak için Atlantis enerjilerine geri gideceğiz. Ault dönemine, istekliyseniz eğer, birlikte bir yolculuk yapacağız.

Ault, Atlantis’in özgün adı. Ault, insanlığın ikinci dönemiydi. Çoğunuzun bildiği gibi, ilk dönem Lemurya idi. Lemurya, meleksi varlıkların madde içine girmeye, meleksel enerjilerini indirmeye, fiziksel bir biçim üstlenmeye, sizin şimdi üçüncü boyut diyeceğiniz şeyle ya da fiziksel gerçeklikle bütünleşmeye başladıkları zamandı. Bu, insanlığın ilk dönemiydi, ve sonra Ault, Atlantis geldi. Ve Ault, çok çok uzun – nasıl desek – zamanın yüzbinlerce yılı süren bir dönem oldu. Ault, tüm insanlık kimliğini gerçekten geliştirmeye başladığımız dönemdi. Biz, fiziksel bir gerçeklik içinde bulunmaya alışıyorduk. Ama yine de, Ault’da bedenler her türlü biçimi ve büyüklüğü ve formu üstleniyordu. Bazı melekler, sinek büyüklüğündeki minicik, minicik bedenlere enkarne oluyorlardı. Bazıları da, devasa binalar büyüklüğündeki fiziksel varlıklar olarak enkarne oluyordu. Böylece, biz Ault’da komünleşmek istiyorduk. Standartlaştırmak istiyorduk. Bu bir arzuydu. Bir seçimdi.

Böylece Ault’da…. ve burada bulunanlarınızın çoğunun orada çok, çok yaşamı oldu. Orası sanki Dünyadaki gerçek yuvanız gibidir. Biz Ault’da beden ve zihinle çalışmaya başlayarak standartlaştırmaya ve uyumlamaya çalıştık, bir birlik yaratmaya ve enerjilerimizi birleştirmek amacıyla bir uyum köprüsü kurmaya çalıştık. Fiziksel beden üzerinde çok çalışmalar yapıldı…. enerjiler kullanıldı – elektrik enerjisi değil – ama şu anda ortalıkta olmayan enerji türleri kullanıldı, titreşimsel enerjiler… DNA’nın içine girilmeye ve beden değiştirilmeye başlandı, böylece Varlık yeniden enkarne olduğunda, beraberinde farklı kodlar taşıyacaktı ve sonunda tüm bedenler oldukça standart hale gelecekti.

Fiziksel bedenler üzerinde, sizin şimdi ameliyat diyeceğiniz türden çalışmalar da yapıldı, ama bu ameliyatlar neşterlerle yapılmıyordu. Ameliyatlar, çok ince ışık türünden aletlerle yapılıyordu. Bugünkü lazer yönteminiz, bunların çok ilkel, kaba taklitleridir – çok, çok kaba taklitleri. Ama bu ışık aletleri bedeni kesmek ve yamamak için, onu değiştirmek ve yeniden düzenlemek için kullanılıyordu, böylece yaşamlar arasında daha sıradan bir görünüşü tezahür ettirmek için beklemek zorunda kalınmayacaktı.

“Sıradan” ve “komün” kelimelerine dikkatinizi çekerim. Bunu anlamak birçoğunuz için önemlidir – siz komünleşmeye çalıştınız ve bu, genelde işe yaramıyor, pek iyi iş görmüyor. Ve bunun bir nedeni var… bir nedeni var. Öncelikle, Atlantis’le ilgili ve orada pek de iyi sonuçlanmamış bir dolu anıyı gündeme getiriyor, ama bu dönemi de, insanlığın bu dördüncü dönemini de hatırlatıyor. Komünleşmeniz amaçlanmamıştır.

Komünleşmek – nasıl desek – katılımcılar için sofralar hazırlamak eğilimindedir. Genelde çok yüksek ve esinlenilmiş ideallerle ve hayallerle başlanır ama, sonunda insanların birbirinden beslendiği, hem de çok uygunsuz yollardan beslendiği bir hâl alır. Birçok komünün enerjilerine baktığımız zaman, o çok güzel ve berrak fikirlerle yola çıkanlardan çoğunda, cinsel bir dengesizliğin komünlerde oluşmaya başladığını görürsünüz, ve bu komünler genelde yürümez, özellikle de Şambra için. Neden? Çünkü, içinizdeki Tanrı’yı bulmak, gerçekte kim olduğunuzu anımsamak söz konusudur – önce, kendi içinizde, kendi başınıza. Kendi başınıza. Kendi öğretmenlik yetinizi geliştirmek. Kendinizi anlamak. Kendinizle yaşamak zorunda olmak, başkalarının fikrine uymadan.

Böylece, Ault günlerinde bedenler üzerinde gerçekleştirilen ve DNA’ya tam anlamıyla örülmüş ya da kodlanmış olan çok çalışmalar yapıldı. Şunu da söyleyelim, bu haftasonu yapacağımız şeylerden biri de, bedeniniz saf enerjisinin ve saf özünün birazına gerçekten geri dönebilsin diye, bu eski kodlamaların bazısını bırakmak olacak.

Bazılarınız bazı rahatsızlıklarla, hastalıklarla uzun zamandır azap çekiyorsunuz, çünkü Atlantis’ten kalma kodu taşımayı sürdürüyorsunuz ve bu kod size çok farklı yollardan geliyor. O, sizde kalan bir Atlantis anısıdır. Bazen soyunuzdan ya da aile ağacınızdan, kan bağından akıp geliyor, ama size yolunu buluyor. Ve bazen de Şambra, bu kod, bedeninizin, aslında bedeniniz için tasarlanmamış bir hal almasına neden oluyor. Bu kod bazen karmik bir biçimde bile geliyor ve bedeninizin bozulmasına/çarpılmasına neden oluyor. Bedeninizin bazı bölgelerde kendini kapamasına neden oluyor. Yüzünüzde ve fiziksel özelliklerinizde, gerçekte siz olmayan bir ifadenin, görüntünün yerleşmesine neden oluyor.

Böylece, bu önemli toplantının gelecek günlerinde ortaya çıkacak şeylerden biri de, bedeninizde bazı fiziksel değişimlerin olmasıdır. Bu önce gözlerinizde başlayacak, sonra yüzünüze ve daha sonra da bedeninizin kalan bölgelerine yolunu bulacak. Bir geceden ötekine olmayacak. Biz, aynaya baktığınızda sizi korkutmak istemeyiz. (kahkahalar) Artık o eski kodlamaya ihtiyaç duymadığımız için, değişimler yavaş yavaş olmaya başlayacak.

Ama biz aslında Ault’da, Atlantis’te, özellikle de Atlantis çökmeden önce oradaki son birkaç enkarnasyonunuzda meydana gelmiş olan başka bir kod türünden söz etmek istiyoruz. Zihni standartlaştırmak için yapılan çalışmalar vardı. İnsanların yaklaşık olarak aynı zihin kapasitesine sahip olmaları için yapılan çalışmalar vardı. Zihnin bilgi depolama yeteneğini arttırmak için çalışmalar vardı ve zihnin, üçüncü boyut ya da madde düzeyini duyumsama yetisini arttırmak için, duyma yeteneğinin ve görme yeteneğinin gelişmesi ve benzeri şeyler için yapılan çok çalışma vardı. Işık aletleriyle zihne yapılan çalışmalar vardı.

İlk çalışma harikaydı. Bu ilk çalışma, başkalarının zihinsel kapasitesine sahip olmayanlar da yaklaşık olarak aynı düzeyi paylaşabilsin diye yapıldı. Bu çalışma, zihnin yeteneğini arttırmak amacıyla yapıldı, çünkü beden giderek kendini fiziksel bir gerçekliğe uyumladıkça, zihnin de kendi yetilerini arttırması ve böylece onun da uyumlanması gerektiğini hissetti. Böylece, zihni standartlaştırmak amacıyla uyumlamak için çok, çok deneyler, çok araştırmalar yapıldı.

Şunu da anlamalısınız ki, tüm bu zaman boyunca, ruh unsuru pek de anlaşılmamıştı. O zamanlar Atlantis’in simyası, yaşam gücü enerjisinin kaynağını bulmaya dayalıydı, ama bugün anladığınız haliyle ruh, ve yine bugün anladığınız haliyle din, Atlantis bilincinin bir parçası değildi. Tanrı anlayışı, Tanrı kavramı yoktu. Tanrı’yı betimleyecek bir kelime yoktu. Simya ya da arayış, yaşama neden olan şeyi keşfetmeye çalışmaktı. Yaşamın yakıtı ve ona enerji sağlayan neydi? Kaynak neydi?

Böylece, Atlantis’te zihin üzerine çok araştırma yapılıyordu ve yaşamın ya da ruhun kaynağının zihinden geldiğini sanan çok kişi vardı. Yani araştırmalar yapıldı. Deneyler yapıldı, ve zihin kontrolü konusunda da enerji çok uygunsuz bir biçimde kötüye kullanıldı.

O zamanlar Atlantis’te birçok kişi, ve burada bulunanlarınızın birçoğu, bu çalışmanın zihinlerinize yapılmasına izin verdiniz, yapay duvarların yerleştirilmesine izin verdiniz, zihinde enerjilerin yeniden yönlendirilmesine, zihnin belli bölümlerinin kapatılmasına izin verdiniz. Zihne yerleştirilen ve özünde zihnin ipnotize olmasına izin veren bir program vardı. Hatta ipnoz, bu zihin kontrol çalışması meydana gelmeden önce uygulanamayan bir şeydi. Bu zihin kontrolü olmadan kimse uyutulamıyor, ipnotize edilemiyordu, ve birçok kişinin beyni de aşılandı.

Ve güç sahibi olup da bu fikri gerçekten benimseyen varlıklar vardı, çünkü bunun beraberinde bir uyum ve bir standartlaşma getirdiğini fark etmişlerdi. Bu aynı zamanda bazılarının fazla hızlı, bazılarının da fazla yavaş ilerlemesini engelliyordu, ve grupların ve sonuçta tüm insanlığın ipnotize edilmesine, kontrol edilmesine, kısıtlanmasına yarıyordu.

Çok, çok, çok kişiye – çok fazla kişiye – yapılan şu Atlantis aşısı vardı ve sonunda, o aşıyı almamış olanlara bile aktı. Bu zihin kontrolü aşısı öylesine güçlüydü ki, sonunda herkesin bilincine sızdı. Ve diğer insanlar bu tür bir zihin kontrolüne ya da beyin ameliyatına maruz kalmamış da olsa, bu aşı sonunda herkesin bilincine yolunu buldu. Ve o bugün hâlâ var.

Zihnin uyumluluğu, zihnin yönlendirilme ve ipnotize edilme ve kısıtlanma ve kontrol edilme yeteneği, bugün hâlâ ortalıktadır. Saint-Germain onunla ilgili Synchrotize (seminerinde) konuştu, ve o zihnin yalanları hakkında, kendine söylediğiniz yalanlar hakkında ve gerçeklik manzaralarınıza yamanmış yalanlardan söz ediyor. Bunun nedeni, Atlantis’te meydana gelen bu zihni kontrol etme deneyleri yüzündendir ve sonunda… sonunda Atlantis’in çökmesinin de baş nedenidir. Ama o yapışıp kaldı, sizde kaldı.

Öyleleri var ki, onlar üzerinde yapılan zihin kontrolleri ve zihin ameliyatları o denli aşırıya kaçmıştı ki, sürekli bir yaşamdan ötekine, sizin zihinsel özürlü dediğiniz halde gelmeyi sürdürüp duruyorlar. Yapılan bu çalışma yüzünden o halden hiç çıkamadılar. Yaşamlar arasında, bedenleri olmadığı halde zihinlerinde kalıyorlar. Kendilerini Yakın Dünya düzlemlerinde, o gri astral düzlemlerde buluyor, yapabildikleri an bir başka beden üstlenip geri enkarne oluyorlar ama, bir kez daha zihinsel olarak yetersiz bir halde. Akıllarını kaçırmış, ama ruhlarına da girememiş bir halde.

Böylece, Atlantis’te yapılan bu deneylerin etkisi çok güçlü oldu. Biz, Kırmızı Meclis olarak o nedenle hep “Onaylamalar yapmayın” dedik. Bu, zihin kontrolünün bir biçimidir. Zihinden gelir ve zihni kontrol eder ve doğuştan sahip olduğunuz o yaradanlık yetisini elinizden alır. “Onaylama yok” dediğimizde, birçok – nasıl desek – yeni çağ felsefesine karşı çıkmış olduğumuzu biliyoruz. Bu sizin kendi kendinize yaptığınız bir zihin kontrolüdür ve pek bir işe de yaramaz.

Hatta imgelemeler de zihinden gelmek eğilimindedir, ve aslında yaptığınız, Atlantis zihin aşılarını yeniden tetiklemektir. Siz zihninizden imgeliyorsunuz. Kendinizi kısıtlıyorsunuz, ipnotize ediyorsunuz ve bu şeyleri yaptığınız zaman kendinize yalan söylüyorsunuz. Biz sık sık şunu da söyledik, biriyle her çalıştığınızda, bu, zihni kontrol etmeye çalışmak olmasın. Bu, sınırlar aşılamaya çalışmakla ilgili değildir. Bu, hep açık kalmakla ilgilidir.

Ault günlerinde yapılan ve çoğunuzu etkileyen zihin kontrolü – ve beden kontrolü – çalışması yüzünden, Şambra, siz gittiniz. Toplulukları, komünleri terk ettiniz. Ailenizi ve sevdiklerinizi ve eşlerinizi ve çocuklarınızı terk ettiniz, ve bir şekilde, şimdi Tien Tapınakları dediğimiz yeri mekan edindiniz. Doğru olmadığını biliyordunuz. Bu kontrollerin ve standartlaştırmanın artık uygun olmadığını biliyordunuz. Fazla ileri gitmişlerdi. Fazla zarar verir olmuşlardı ve bir zamanlar Atlantis’in ya da Ault’un güzel ve sevecen olan toprakları, artık kontrolün ve gücün kötüye kullanıldığı bir yere dönüşmüştü. Böylece siz güvenli alanınızı terk ettiniz, topluluklarınızı terk ettiniz, ve bir şekilde, bir şekilde Tien Tapınaklarına yolunuzu buldunuz.

Biz Tien Tapınaklarında, yapılan zihin kontrolünü ve beden kontrolünü silmek için birlikte çalıştık. Tien Tapınaklarında, başka boyutlara geçmemizi sağlayan enerjilerle çalıştık, ve bu başka boyutlarda size ve hepimize yerleştirilmiş olan kontrollerden bazılarını salıverdik. Ve bu girişimlerin bazısı, bir dereceye kadar çok başarılı oldu. Bu çok-boyutluluk halinde bir şey keşfettik. Normal 3B gerçekliğinden çıktığımızda, bu zihin kontrolünü ve beden kontrolünü salıvermeye başlayabildiğimizi ve birey olarak, meleksel ve tanrı varlıklar olarak ilerlemeyi sürdürebildiğimizi keşfettik.

Ama o diğer alemdeki enerjiyi, o diğer alemdeki özgürlüğü, fiziksele, 3B dünyasına geri getirmek bize çok zor geldi, çünkü bilinç çok güçlüydü. Atlantis bilinci, o tür fiziksel ve zihinsel bir özgürlüğü gerçekliğimize geri getirmeyi engelleyen bir duvar ya da engel oluşturuyordu. Böylece uzun, çok uzun bir süre onunla birlikte var olduk. Bilincin değişmiş bir halinde var olduk. 3B değildik, tam olarak 4B değildik. Kendi boyutumuzu yaratmıştık.

Genel bilinçte olan şuydu; iskemlenin o dört bacak dengesizliği, meleksel düzeylerde tasarlanmış olan Benliğin dört veçhesinin dengesizliği, bedenin uyumsuzluğu, zihnin kontrolü ve ona yapılan deneyler yüzünden bozulmuş/çarpıtılmıştı. Bu dört bacak – gnost – yavaş yavaş yok olmaya başladı, çünkü artık kullanılmıyordu. Engellenmişti. Dei un gnost, gitti. Gerçeklikten çıkıp gitti. Herşey zihne ve odak da bedene yerleştirildiği için artık kullanılmıyordu. Atlantis’te, bedeni güzelleştirmek olarak adlandıracağımız muazzam çalışmalar yapıldı. Amaç, fiziksel bedeni mükemmelleştirmeye çalışmaktı. Narsistik bir çalışmaydı, ama… bir anlamda, fiziksel bedeni mükemmel hale sokmaya çalışmak da biraz eğlenceliydi.

Ama tüm bunlar olup biterken, dengesizlik de gnost’un yok olmasına neden oldu. Ve Atlantis’in birçok – nasıl desek – uygun olmaktan uzak lideri, bunun yok olmasını istedi, çünkü gnost yok olduğunda, kişinin bireyselliği de yok oluyordu. Gnost silinmeye başladığında, zihin giderek daha fazla kontrolü ele geçirdiğinde, yaratma, tezahür ettirme yeteneği de zayıfladı. Bu durum, yaratmayı çok zorlaştırdı. Onu bir çaba haline getirdi ve çok geçmeden Atlantis’teki insanlar, yaratmaya çalışmaktan vazgeçti. Sadece izlemeye başladılar. Sadece yapmaları söylenen ya da istenilen şeyi izlediler. Kendi başlarına dışarıya açılmadılar. Araştırıp yaratmadılar. Sadece izlediler. Uzun bir uykuya daldılar, sadece enerjileri izledikleri uzun bir rüya haline girdiler, ve bu, o zamandan beri sürüp gidiyor.

Bakın, dört bacak olmadan, gnost yerini almadan, yaratmak çok zordur. Herşey bir çaba halini alır. Sizin bir parçanız eksik. Gnost’u geri getirmek zamanıdır. Ama bu, bazı çok ilginç açmazları da beraberinde getirir. Bir çelişkiye neden olur, çünkü gnost, aynı zamanda büyük bir dur işaretidir, büyük bir uyarıdır. Siz, bir anlamda, artık ona sahip olmamak üzere programlanmıştınız. O, bir “hayır” halini aldı. Sahip olmamanız gereken bir şey haline geldi.

Hatta daha Atlantis zamanında, güç sahibi olmaya ve kontrol etmeye başlayanlar, gnost’u kötü olarak damgalayıp, ona karanlık dediler. Evet, bugün bile kiliseleriniz bunu sürdürüyor. Aslında gnost’un ne olduğunu tam olarak da bilmiyorlar, ama onu istemediklerini biliyorlar. İnsanların ona sahip olmasını istemiyorlar, çünkü o insanlara yaradanlık yeteneklerini sunuyor ve onlara özgürlük veriyor ve onlara, insanlıkla ruh arasındaki köprüyü geri veriyor. Onlara kendi yaradanlık yeteneklerini geri veriyor. Bugün kiliselerde ve hükümetlerde gücü elinde tutan ve gnost’un geri gelmesinden korkan çok kişi var, çünkü birey böylece tam dengesine dönecektir – beden, zihin, gnost ve ruh (dengesi).

Böylece, o bir “hayır” halini aldı, negatif oldu. Gnost kelimesinin kendisine bir bakın, onun İngilizcede g-n-o-s-t olarak yazıldığını varsayarsak, bazı düşünce okullarındaki anlamı, bilişe (bilgiye) ve bilgeliğe denk gelir. Gnost, “hayır” olarak da kısaltılmıştır. “Hayır”. İngilizcedeki k-n-o-w, yani bir şeyi bilmek anlamında “know – bilmek” değil de, n-o, h-a-y-ı-r. “Hayır. Dur. Oraya gitme.” Böylece gnost’a, ona geri dönmeye ilişkin muazzam bir duvar, bir engel ve bir korku oluşturulmuştur.

Siz oraya tekrar tekrar geri gitmeye çalıştınız, ve geçtiğimiz hafta, Şambra olarak bugün konuşacağımız şeyi bildiğinizden, gnost’u geri getirmeye çalıştınız. Bazılarınız huzursuz geceler geçirdi. Bazılarınız, buraya gelirken zorlu bir yolculuk yaptı. Bazılarınız, muazzam korku ve endişe düzeylerinden geçti. Bazılarınız tiksindirici hisler deneyimlediniz ya da hatta – nasıl desek – bedeniniz sanki herşeyi reddetti, çünkü o kocaman dur işaretini gördünüz – “Hayır”. Siz programlanmıştınız. Siz zihninizde programlandınız ve artık gnost’u kullanMAMAK üzere programlandınız. Görüyor musunuz, kavramlarda tam bir çelişki var, gnost’la ilgili herşeyde tam bir ikilem var.

Bir an durun… herhangi bir şeyi zorlamanızı istemiyoruz, ama o dört bacağı hissetmek için bir an durun. Onun enerjileri hep vardı ama çok hayal meyaldi. Bir şey yapmaya çalıştığınızda, bir proje ya da yeni bir çaba, ve uzanmaya çalıştığınızda… “O eksik olan enerji nerede? O bağlantı nerede? Nasıl olur da tezahür ettiremem? Neden hep bir mücadele halini alıyor?” Siz bir anlamda, gnost’u ararsınız, ama zihniniz size şöyle der “Orada değil, o mevcut değil. Sen kendini kandırıyorsun, sen tamamsın.” Ama yine de, içinizin derinliklerinde sürekli konuşan bir şey var, “Ama ben eksik bir parçanın olduğunu biliyorum. O nedir? Nedir? Kendimin kutsal kâsesi nedir?”

Çoğu kez ruha başvuruyorsunuz – ruhun size göre olan uyarlamasına, gerçek ruha değil – ama bize başvuruyorsunuz, “Tobias, Saint-Germain, Kuthumi, bunu içime getirmeme yardım et. Ruh, bunu içime getirmeme yardım et. Onu tezahür ettirmeme yardım et.” Edemeyiz. Bazen geri dönüp zihninize başvuruyorsunuz. Tüm melekleri, tüm veçheleri anlamak uğruna çabalayıp duruyorsunuz, ve genelde kendinizi perişan ediyorsunuz. Sonra da vazgeçiyor, teslim oluyorsunuz. Sinirleniyor ve eski bilince, izlemeye geri gidiyorsunuz.

Bu üç günü hem sizler, hem de bizler, gnost’un yaşamınıza geri dönmesine izin vermeye, iskemlenin o dördüncü bacağının geri gelmesine izin vermeye ayırdık. Ama o farklı bir yoldan geri gelecek, onun için gidip de eski gnost’unuzu aramaya kalkmayın. O çok farklı bir yoldan gelecek. Onu tanımlamak için kendinize ve belki de başkalarına meydan okuyacaksınız. İçinizden bazıları, ona şimdiden sahip olduğunu söyleyecektir ve emin olun, değilsiniz. (kahkahalar)

Zihniniz, sizinle oyun oynuyor, çünkü gnost’a sahip olduğunuzda, o dengeyi yaşantınıza geri getirdiğinizde, herşeyden önce bir parlaklık yaratır. Atlantis günlerinden beri bilmediğiniz bir kolaylık ve zerafet yaratır. Söylediğim her söze kafa tutacak bir basitlik ve açıklık yaratır. O hem kozmiktir, hem de insancadır – hepsi birarada. O, sizin kristalin… içsel kristalin alemleriniz, yaratıcı benliğinizle, insan benliğiniz arasındaki köprüdür. O, çıkartılıp alınmış olan, enerjileri düzlemler arasında kolayca ileri geri akıtmaktan sizi alıkoyan eşiktir.

Şimdi, biz bunu bir grup olarak yapamayız. Biz bir grup aktivasyonu yapamayız. Biz gnost için yönlendirilmiş bir meditasyon yapamayız çünkü zihniniz anında onu yaratmaya kalkışacaktır. Ve eğer yönlendirilmiş bir grup meditasyonu yapacak olursak, yine başkalarına başvurmaya kalkacaksınız. Bu çok bireysel ve çok özel bir şeydir. Ama enerjinize bakıp da şunu söyleyebiliriz; gnost, yaratıcı biliş – sezgi bile değil, yaratıcı biliş – geri gelmeye hazır. Bunun zamanı geldi. Tüm o diğer şeylerden geçtiniz, şimdi o eksik unsurun, parçanın geri gelmesinin zamanıdır.

Onu gidip de arayacak olursanız, bulamayacaksınız. İşte ikilem burada. Hiç bir şey yapmazsanız da gelmeyecektir. (bazı gülüşmeler) O nedenle, özellikle önünüzdeki üç gün boyunca…. ve bu daha da uzun sürebilir…. ama biz – ve eğer seçerseniz – siz, yaratıcı bilişin yeniden gelmesine ve yaşantınızı yeniden dengelemesine izin verecek kişisel bir enerji yaratacaksınız.

Çok büyük bir olasılıkla zihninizde ve fiziksel bedeninizde bir etki hissedeceksiniz. Onlar buna alışkın değil, bu enerjinin ne olduğundan emin değiller. Biz sizden, paniklememenizi, suçu yediğiniz bir şeye ya da yaptığınız bir şeye ya da herhangi başka bir şeye atmamanızı rica edeceğiz. Sadece burada Şambra ile birlikte olduğunuzu, ve eksik olan bu parçanın geri gelmesi için, farklı bir biçimde geri gelmesi için burada bulunduğunuzu – bunun için burada OLDUĞUNUZU anlayın.

Sizden rica ediyoruz, gnost’u yeniden ele geçirmek için Atlantis’e o yolculuklardan birini yapmaya kalkmayın. Biz sizden geri gidip de bedenlerinize ve zihinlerinize yapılan o bazen acımasız ameliyatları düzeltmenizi istemeyeceğiz. Bunu yapamazsınız. O olup bitti. Biz sizden, gnost’un size geri gelebilmesi için kendi kutsal alanınızı yaratmanızı, kendi köprü kurma biçiminizi yaratmanızı isteyeceğiz.

Farklı olacaktır. Alışılmadık olacaktır, ve tekrarlıyoruz, siz kendinizi, onu geri getirmek adına potansiyel olarak o zihinsel savaşın ve tüm o zihinsel açmazın içinde bulacaksınız. Ama o noktaya gelirseniz, gnost’u tanımlamaya ve onu aramaya çalışmak gibi içsel bir mücadeleye girerseniz, sadece derin bir nefes alın. Derin bir nefes alın.

Bunu nasıl yapacağınızı size ben söyleyemem, ve sinir olacağınız da bu olacak, çünkü bunu yapmaya kalktığım an, yine yok olacaktır. Gidip saklanacaktır. Size bir formül veremem, çünkü yok. Bu çok kişiseldir. Onunla ilgili yöntemler de yok. Herhangi bir büyülü söz de yok. Bu, size kalmış bir şeydir. Size kalmış bir şey, ama gnost’u keşfetmek – ve yeniden keşfetmek – için, Berraklık Dizisiyle Öğretmenlik Dizisi arasında bulunduğumuz bu yer, ne mükemmel bir yer, ne mükemmel bir fırsattır.

Bu önünüzdeki birkaç gün, yaşamaya ve hayatın tadını çıkartmaya devam edin. Kafanızı buna fazla takmayın. Bu konuda fazla ciddileşmemenizi özellikle rica edeceğiz. Ciddiyet, gnost’un gitmesine neden olacaktır (kahkahalar) çünkü ciddiyet, zihinden gelir.

Sizden rica ediyoruz, lütfen birbirinizle konuşurken diğerlerine gnost’un ne olduğunu anlatmaya çalışmayın (kahkahalar) çünkü bu sizin deneyiminizdir ve onlar için de kendi deneyimlerini yaşamak şu anda önemlidir. Onu zorlayamazsınız. Onu yapay olarak imal edemezsiniz, ve ben size yardımcı olmak için başka bir şey söyleyemiyorum, sadece gnost’un – bu parlak yaratıcı bilişin…. bu kelimeyi kullanmak bile uygun değil, çünkü o çok daha fazlasıdır – gnost, tezahürün ve hayallerin zarif bir biçimde ve kolaylıkla gerçekleşmesini sağlayan o eksik parçadır. Hayallerin astral alemlerde tutulması yerine, gnost onları buraya getirir. O çok güzel bir şeydir ve o, her birinizin kendi tarzında deneyimlemesini yürekten beklediğim bir şeydir.

Ve tekrarlıyorum, eğer onun büyük bir şimşek gibi çakmasına ilişkin ya da spiritüel türden muazzam bir orgazm olacağına ilişkin beklentileriniz olursa, herhalde sizden kaçacaktır. Böylece, uzun süredir karşılaştığınız en çelişkili, en ilginç meydan okumalardan biriyle karşı karşıyasınız, ama onun güzel tarafı, yaşamınızı değiştirecek olmasıdır. Nasıl yaşadığınızı değiştirecek. Nasıl yarattığınızı değiştirecek.

Tüm bu çabalar yerine… ben, Kırmızı Çember Enerji Şirketi için doğru yolu ve doğru binayı ve doğru insanları ve kaynakları ve araçları bulma çabasını örnek olarak kullanacağım. Bunun üzerinde çalışan kişiler için bu, gnost’tan önceki çabaların neye benzediğini görmeleri açısından harika bir örnek oldu. Gnost, Kırmızı Çember şirketindeki yerini de alırken, herşey farklı akacaktır.

Şu anda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum çünkü zihinleriniz devreye girmeye başlayacak. (kahkahalar) Gnost’u aklileştirmeye çalışacaksınız ve bu yapılamaz. Size birkaç ipucu daha vereyim. Bazılarınız, içsel çocuk dediğiniz şey hakkında düşündü ya da onu anlamaya çalıştı. O, gnost’un bir veçhesidir. Bazılarınız, tüm şu yaratıcılığınızı anlamaya çalıştı. O, gnost’un bir veçhesidir.

O çok kişiseldir. Kalp enerjiniz değildir. Farklı bir şeydir. Bedeninizde değildir, ama tüm çevrenizdedir, sizin bir parçanızdır. Sadece siz – yalnızca siz – onu gerçekliğinizle birleştirebilirsiniz. Sadece siz. Ben o nedenle tüm danışmanlardan/yardımcılardan eski yöntemlerinizi bırakmanızı istedim. Bu konferans ve bu grup için, eski uygulama biçimlerinizi bırakın. Bu yöntemler çok ilginç bir evrimden geçecektir. Eğer kişilere bu yöntemleri uygulamak isterseniz, sadece bu insanlarla birlikte nefes alın. Bazılarınız bunu şimdiden yapıyor, öyle değil mi! Sadece bu insanlarla olun. Onlara sevginizi verin, şefkatinizi verin.

Gnost hakkında söyleyebileceğim bir başka şey de, onun tutkunun özü olduğudur. O, gülün meyvesidir. O, dünya düzlemlerinde tutkunun ifadesidir.

Ve böylece Şambra, o enerjinin yaşantınıza geri akmasına izin vermek zamanıdır, ama bunu sadece siz gerçekleştirebilirsiniz. Yarın Kuthumi ile devam edeceğiz. Ondan sonraki gün de Saint-Germain ile, ve sizin sunumlarınızla ve bu toplantıda bulunan Şambra’nın harika enerjisiyle.

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.