Şaud 10 – “Ben Özgünüm”

Berraklık Dizisi – 06 Mayıs 2006
Adamus Saint Germain’in katılımıyla, Geoffrey Hoppe kanallığı

Kırmızı Çembere sunulmuştur
www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ben Benim, evet Benim, Profesör Adamus Saint-Germain. Ben özgünüm.

Sevgili Şambra, Tobias biraz tatilde, bir Şambra grubuyla birlikte yapacağı bir sonraki gezisine hazırlanıyor; Romanya topraklarına gitmeye hazırlanıyor, birkaç güne kadar ben de ona katılacağım; Romanya’ya gelecek, Romanya’da yaşayan Şambra enerjilerini hazırlıyor; kanallıkla gerçekleştirilecek atölye çalışmasına, Ateş Duvarı Okulumuza, ve bazı enerjileri gerçekten hareket ettirmeye hazırlanıyor.

Orada toplanmakta olan grup, çok benzersiz bir grup. Bu kez enerjiyi hareket ettirmeye çok kararlılar. Bu, Tobias ve grubunun (oraya) üçüncü gezisi. Onlar gerçekten değişmeye, kendi enerjileriyle gerçekten çalışmaya hazırlar ve bu, Dünya enerjilerini de – o bölgedeki bilinç enerjilerini etkileyecektir.

Böylece, Tobias bugün gelip sizinle konuşmamı, bu Şaud’a el atmamı, size bazı önemli noktalardan söz etmemi istedi. Ama önce, birkaç Saint-Germain araba stikeri (çıkartmaları/etiketleri) ile başlamak istiyorum. (kahkahalar) Bu harika bir kavram. İnsanlar herşeyi bir araba stikeri olabilecek kadar, dibine kadar indirgemek eğilimindeler.

Ve benim bugünkü ilk stikerim şu, “Evren, arzularınızı gerçekleştirmede sizinle gizli bir ittifak yapar.” Bu aslında bana ait değil, Tobias’dan çaldım, (kahkahalar) ama…

Şambra, sizin Yaratan olduğunuz bilinmelidir. Başı çeken sizsiniz. Tüm diğer enerjiler sizi destekliyor, tam tersi değildir. Tüm enerjiler sizi destekliyor, en yüksek düzeydeki meleksi varlıklardan tutun da, Dünyanın kendi enerjisine, tüm varlıklara, tüm geçmiş yaşamlarınıza, bildiğiniz tüm veçhelerinize kadar. Onlar, arzularınızı gerçekleştirmede size yardım etmeyi seçiyorlar. Arzular bazen saklıdır. Bazen, insani gereksinimlerinize o denli odaklanırsınız ki, Ruhsal arzularınızı unutursunuz. Ama işlem yine de olur. İşlem yine de olur.

Yaşamınıza bir bakın, yaşamınızın içinde olan biten herşeye bir bakın. Yaşamınızda olan herşey bir düzeyde bir arzuyu desteklemektedir, belki de, sevgi için değersiz olmanın ya da bolluk ya da sağlık için değersiz olmanın nasıl bir his olduğunu bilme arzusunu desteklemektedir. İçinizin bir düzeyinde, bu şeyler hakkında daha fazlasını öğrenme arzusu var. Eski karmanın gölgesi bir arzu olabilir, onu öyle bir hale getirmek isteyebilirsiniz ki, dışına çıkmamak, onunla bütünleşmemek arzusuna sahip olabilirsiniz. Ve Evren de bu arzuyu gerçekleştirmek üzere gelir. Kendini değersiz, gereksinilmeyen, sevilmeyen hissetmenin nasıl bir şey olduğunu size gösterecektir. Ama tüm bu süre boyunca, onu siz yaratıyorsunuz Şambra. O sizin arzunuzdur. Benimki değil. Benim, sizin için arzularım yok, benim sizin için dileklerim yok. O sizin arzunuzdur.

Onun için, gidin ve çevrenize bir göz atın. Enerjilerin, arzularınızı gerçekleştirmek üzere nasıl gizli bir ittifak yaptığını izleyin – ve bu arada, “ittifak yapmak” hiç de kötü bir terim değildir. “İttifak yapmak”, ortaya çıkartmak, tezahür ettirmek anlamına gelir. Şu anda toplumunuzda olumsuz bir yan anlama sahiptir ama, “ittifak” harika bir kelimedir.

Böylece, bu bugünkü ilk Saint-Germain stikerim. İkincisi, biraz daha derin ve felsefi olan şu, “Kendinize verebileceğiniz en büyük armağan, kendinize verdiğiniz herşeyin bir armağan olduğunu anlamaktır.”

Kendinize verebileceğiniz en büyük armağan, yaşantınız boyunca olmuş olan herşeyin bir armağan olduğunu anlamaktır. Bu şeyleri kendinize siz verdiniz. Dış dünyanın bir kurbanı değilsiniz. Siz kendinize tüm bu harika armağanları verdiniz, ve şeylere bu açıdan bakabildiğinizde, onlardaki olumsuz devinim yok olur. Yaşantınızda olmuş olan herşeye bakabildiğinizde… kötü ebeveyinler bile, kötü bir ilişki, fiziksel bir rahatsızlık bile… bunların tümü armağandır. Ve onlara böyle baktığınızda, olumsuz bir olay olarak gördüğünüz bu şeylerdeki eski şarj yok olur.

Bazılarınızın geçmişte size olan şeyler yüzünden hâlâ kendini kötü hissettiğini görüyorum. Sanki enerjiyi silkeleyemiyorsunuz… ya da size olmuş olan travmatik bir şeyi, ya da bir dizi travmatik olayları… ve onları salıverdiğinizi düşündüğünüz halde, sürekli geri gelip duruyorlar. Onlar, günlük yaşantınızı taciz etmek için geliyorlar. Ama onlara bir armağan olarak bakarsanız, kendinize verdiğiniz değerli bir armağan olarak bakarsanız, devinim durur, taciz durur, ve siz de o zaman yaşamınıza devam edebilirsiniz.

Bu Şaud’un konuklarını getirmek ve tanıtmak istiyorum. Onlar daha önce birlikte çalıştığım, çok özgün varlıklardır. Bugün buraya davet etmek istediğim sevgili varlıklar, Guy ve Edna Ballard, 1930’larda St. Germain enerjisiyle çok yakından çalışan, “I AM” kitaplarını yayınlayan varlıklardır. Onlar şimdi bu Şambra toplantısına geliyorlar, çünkü bu bir anlamda, Şambra ile yüzlerce ve yüzlerce ve yüzlerce yıldır sürmekte olan çalışmanın sadece bir devamıdır. Guy Ballard olarak da tanınan Godfre Ray King’in çalışmaları olan çalışmalar, şu anda daha çağdaş bir uyarlamayla sürüyor, ama tüm şu kitapları tek bir yazarın oluşturması yerine, bunu şimdi bir grup gerçekleştiriyor. Ona da Şambra deniyor.

Böylece, Guy ve Edna, “I AM” çalışmasının nasıl devam ettiğini gözlemlemek için bugün konuğumuz olarak geliyorlar. Onlar, “I AM” çalışmasının bir sonraki evrimini gözlemlemek için geliyorlar. Evet, onlar gerçekten de o eflatun alevle, Mor Alev’le çalıştılar. Gerçekten çalıştılar, çünkü bu, zamanın 80 yıl öncesi için uygun olan bir araçtı. Odaklanmaya yardımcı olması açısından uygun bir yoldu. O bir simgeydi. Ballard’ların ve diğer kişilerin tutunabileceği bir şeydi. Şimdi siz Şambra, artık bu araçlara ihtiyaç duymuyorsunuz. Siz bir sonraki düzeye – Mor Alev’in ötesine – geçiyorsunuz.

Ama Mor Alev hâlâ mevcuttur, gerçekten. (Bu anda gök gürültüsü duyulur – Saint Germain kendi kendine gülümserken, izleyiciler de güler.) Hâlâ bu araçlarla çalışma gereksinimi duyan, hâlâ Mor Alev gibi şeylere bağlanmayı gereksinen çok insan var, ama Şambra, siz onun çok ötesine gidiyorsunuz. Siz çalışmalarınızda çok ötesine gidiyorsunuz.

Ballard’lar bu muazzam “I AM” enerjisini getirdiler. Bu yüzden onlarla alay edildi, birçok insan onları çok yanlış anladı. Çalışmanın peşinden giden milyonun üzerinde insanları gören kiliseler için bir tehdit unsuruydular. Onun için de yaptıkları şeyle alay edildi. Ama onlar özlerine sadık kaldılar. Kendi gerçeklerine sadık kaldılar. “I AM” çalışmasına sadık kaldılar, ve bugün, bu Şambra grubuyla birlikte olabilmekten, yeni bir zamanı ve yeni bir enerjiyi paylaşmaktan gurur duyarak geliyorlar. Her ikisi de, hem Edna, hem de Guy, yeni enerjinin bu evriminde rol almak için yakında Dünya’ya geri dönmek istiyorlar. Onun için, bugün onları bu Dünya’daki yeni spiritüel enerjinin güzel sınıfına kabul etmenizi istiyoruz.

Bugün burada tatlı bir enerji var. Burada bulunan Şambrayı temel alan, Ballard’ları ve tüm diğer konukları temel alan çok tatlı bir enerji var bu odada. Onun için, sizden bir an için durup bu tatlılığı solumanızı rica edeceğim. Biliyorum, bazen Tobias’ın yerini almak üzere geldiğimde biraz telaş oluyor (kahkahalar ve gök gürültüleri), o gün olacaklara ilişkin bazı kaygılar oluyor. Ama bugün… bugün tatlı. Bugün çok tatlı bir enerji var.

Biraz, öbür tarafta olup bitenler hakkında konuşarak başlamak istiyorum. Cennetlerde neler oluyor – cennetlerden haberler – çünkü siz burada çok meşgulsunuz, Dünya’ya çok odaklanmış bir halde çalışmanızı gerçekleştiriyorsunuz. Peki, neler oluyor öbür tarafta?

Çok yoğun, gerçekten çok yoğun. Ben burada, bu zamanda insanlara hizmetlerini sunan, Dünya’ya yardım eden fiziksel olmayan meleksel varlıklardan söz ediyorum. Gerçekten de, fiziksel olmayan tarafa gelip giden başka bir dolu varlık var: yakınlarda ölenler; yakın alemlere takılı kalmış olanlar; yeniden buraya gelmeye hazırlananlar. Ama ben burada hizmette olan meleksel varlıklardan söz ediyorum.

Bu arada, hizmette olmayı onlar seçiyor. Yaşamlar arasında kendilerinden veren meleksel varlıklar var, çünkü Dünya enerjisine ve geride bıraktıkları insanlara karşı hâlâ çok şefkat hissediyorlar. Böylece bir anlamda onlar, bu çalışmayı yapmak, sizi desteklemeyi ve sevmeyi sürdürmek için gönüllü oluyorlar.

Hiç insan biçimine girmemiş başka varlıklar da var. Ama onlar da gönüllü oluyor, genellikle de, ilk insan enkarnasyonlarını üstlenmeden önce. Perdenin bizim yanında insanlarla çalışmaya gönüllü oluyorlar. Özellikle de, hazır olduklarını kendilerine ve bize bildiren insanlarla. Onlar eski insan enerjisinin kisvesini bırakmaya, yaşam üstüne yaşamdan oluşan eski döngüyü bırakmaya hazırlar.

Yani biz öbür tarafta çok meşgulüz. Herşeyden önce şu kuantum sıçrayışına hazırlanıyoruz – sadece zamanın bir yıl sonrasında olacak – bilincin kuantum sıçrayışına, ve Şambra, geldiğini görüyoruz ve siz de geldiğini görüyorsunuz. Herşeyin şu anda ne denli hızlı meydana geldiğini görüyorsunuz. Bugünkü toplantının başında, daha sadece ikiyüz yıl önce bu Amerika topraklarına, yeni Atlantis’e yeni toprakların arayışı içinde gelen, yeni toprakları haritaya döken kâşifler hakkında konuşuldu. Sadece ikiyüz yıl önce. İnsan tarihinin sürecinde bu yalnızca göz açık kapayıncaya dek geçen bir zamandı.

Bu toplantının başında değinildiği gibi, yüz yıl önce, San Francisco depremi oldu. Yalnızca kısa bir süre önce, 30 yıl bile olmadı, kişisel bilgisayarlar tanıtıldı. Teknoloji ve bilgisayarlar sadece birkaçı… örneğin, hükümetler, silahlı kuvvetler ve birkaç büyük kuruluştan alınıp… bireylerin eline verildi – sadece otuz yıl önce. Bunların tüm dünyanızda nasıl bir devrim gerçekleştirdiğine bakın. Şu anda yaptığınız herşey bu ya da şu şekilde internetle bağlantılı. Tarihsel açıdan bu bir göz kırpması kadar kısa süre önce oldu.

Onun için, kuantum sıçrayışıyla ilgili “Gerçekten olacak mı?” diye merak edenlere… sevgili Şambra, size söylüyoruz, çok hızlı bir biçimde oluyor. Neredeyse olmak üzere. Böylece, bu tarafta hazır ve hazırlıklı olan meleksel varlıklar var. Sizin gibi Şambra, fiziksel bedenlerinde ve bilincinizde ve inanç sistemlerinde Yeni Enerjiyi yeniden bütünlemek için hazır olan kişilere yardım edecekler. Bu büyük ve önemli bir işlemdir ve fiziksel bedenlerinizin yanmaması için, zihninizin çıldırmaması için büyük bir ihtimam talep eder. Enerjilerin sürekli dengelenmesi gerekiyor.

Bu meleksel varlıklar şimdi sizinle çalışıyor, çoğu kez uykuda olduğunuzda, ama şimdilerde giderek sıklaşan bir biçimde uyanıkken de. Siz şu anda burada otururken onlar sizinle çalışıyorlar, tüm bedeninizi, zihninizi ve ruhunuzu yeniden bütünleme arzunuzu gerçekleştirmenize yardımcı oluyorlar. Hepsi aynı anda olacak olsaydı, kesinlikle bütünleşmenin tam tersi olurdu. Bu büyük değişimle biyolojinizin hiçbir bölümü ve zihniniz kesinlikle başa çıkamazdı, o nedenle, bu bir süreç içinde olmaktadır.

Bizim tarafta, şu anda Dünya’daki başka insanlarla çalışan (yine gök gürültüsü, bazı gülüşmeler), bir tür spiritüel uyanış sürecinde olan ama bunun ne olduğunun farkında olmayan insanlarla çalışan meleksel varlıklar var. Onlar bu insanlarla çok yakından çalışıyorlar, çünkü bu insanlar – nasıl desek – çok hassas bir haldeler, artık kim olduklarından ya da neden burada bulunduklarından emin değiller. Onlar için hiçbir şeyin bir anlamı yok ama eski şeylerden bazısına tutunmaya çalışıyorlar. Ve onlarla çalışan ordular dolusu melek var – bu insanlar meleklere inanmasalar da.

Bu Dünya gezegeninin enerjilerini sürekli hareket ettirmek ve dengelemek için çalışan çok meleksel varlık var. Tobias’ın son toplantınızda sözünü ettiği gibi, Dünya çok, çok eski enerjileri tutuyor ve en az bir otuz yıl daha bu eski enerjileri tutmayı sürdürecek. Yani Varlık orduları var. Onları neredeyse Dünya ile aynı hizaya gelmiş, boyutlar-arası düzeylerde, sadece fiziksel Dünya düzeyinde değil, boyutlar-arası düzeylerde Dünya ile çalışırken görebilirsiniz.

Dünya’ya gelecek bir sonraki insan akınına hazırlanan Varlıklar ordusu – bizim tarafta bulunan meleksel varlıklar var. Ama bu gelecek olan insanlar farklıdır. Enkarne olacak bu ruhlar daha önce hiç Dünya’da bulunmadılar, onun için de çok eğitim görmeye – diyebilirsiniz – çok anlayışa gereksinimleri var. Onlara eğitim verenler, genelde Dünya’da bulunmuş olanlardır. Onlar, fiziksel bir bedenin içinde fiziksel bir yerde bulunmanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlemişlerdir. Bu varlıklar yeni enkarne olacakların, burada bulunmanın nasıl bir şey olduğunu, kim olduğunu potansiyel olarak unutmanın nasıl bir şey olduğunu, madde ve biyoloji içinde çalışmanın nasıl bir şey olduğunu anlamalarına yardımcı oluyorlar.

Perdenin bizim yanında Dünya gezegeniyle ve Dünyanın fiziksel Kozmosun geri kalanıyla olan bağlantısıyla çalışan varlıklar var. Dünya ile, Evrenlerbütününün tüm uçlarıyla, yalnızca fiziksel boyutlarla değil, ama fiziksel olmayan boyutlarla da sahip olduğumuz bağlantılar var. Ve bu da muazzam bir denge talep etmektedir.

Bugün bizi burada dinleyenlerden bazısı bu hizmette – Dünyayı Kozmosun geri kalanıyla dengelemek hizmetinde – bulundu. Ve evet gerçekten de, başka uygarlıklarla da – ama pek insanlara benzemeyen uygarlıklarla – ve başka boyutlarla ve o boyutlardaki yaşam veçheleriyle (dengelemek hizmetinde bulundular). Bu, bu görevi sürdürmek için hizmette bulunan muazzam bir melekler ordusunu talep eder.

Ve Şambra, bu varlıklar aynı zamanda sizin de hizmetinizdeler. Onlar işi sizin yerinize yapamazlar. Eğer onlardan size bir milyon dolar vermelerini talep ederseniz, bunu sizin için yapamazlar. Bu onların işi değildir.

Onların işi, enerjilerinizi dengelemenize yardım etmek, tekamül etmenize yardım etmek, kendi gerçeğinizi keşfetmenize yardım etmektir.

Yani onlar hep oradadırlar. Evet, size konuşmaya gerçekten bayılıyorlar. Her zaman yanıtlara sahip değildirler. Onlar, sizi desteklemek için oradalar. İçinden geçme eğilimi gösterdiğiniz bazı çok zorlu zamanlardan geçmenize yardımcı olmak için oradalar. Kendi meleksel ailelerinizden olmaları, sizi candan seven varlıklar olmaları nedeniyle onları dostlar olarak nitelendirmek uygundur. Ama tekrarlıyoruz, onlar sizin yerinize yapamazlar. Onlar rehberleriniz değildirler, o rehberler uzun süre önce gittiler.

Yine perdenin bizim yanında, melekler alemlerinde, doğrudan Dünya ile bağlantılı olan boyutların ötesinde, kristalin boyutların ötesinde, spiritüel ailenizin – sizin, melek aileniz dediğinizin – meleksel düzeyleri vardır. Onlar bekliyor ve izliyorlardı. Onlar, spiritüel ailenin bir temsilcisi olarak sizi bekliyorlardı… onlar genel olarak insanlığın… tekamül etmesini, gelişmesini, Dünya üzerinde öğrenmesini bekliyorlardı.

Bu kuantum sıçramasının şimdi gelmesiyle, kendinize şimdi gerçekten sahip çıkmanızla, bağımsız ve egemen bir varlık haline gelmenizle, bu spiritüel aileler kendilerini geri tuttukları – enerjilerini geri tuttukları yerden çıkmaya başlıyorlar. Onlar bir çıkmaz içindeydiler, bekliyorlardı…. sizin vasıtanızla, Dünya denen o yere gitmenin nasıl bir şey olduğunu, onlarla olan birlikteliğinizden çıkıp da bir dolu deneyimlerle geri dönmenin nasıl bir şey olduğunu, Dünya’ya gidip de bir beden üstlenmenin ve yalnız olmanın nasıl bir şey olduğunu keşfetmeyi bekliyorlardı. Onlar bekliyordu ve şimdi, sizin içinizde meydana gelen hareketler sayesinde, onların da enerjileri yeniden hareket etmeye başlıyor.

Bir an için spiritüel ailelerinizi hissedebilseniz. Adını bilmek önemli değildir, ama yalnızca kendi spiritüel ailenizin enerjisini hissedin. Onların enerjisi bir anlamda donmuştu ya da çıkmazdaydı, zaptedilmiş bir kalıpta bekliyordu, ama şimdi yeniden hareket ediyor. Şimdi bu en yüksek düzeylerde bile bir enerji dönüşümünü hissetmeye başlayabilirsiniz.

Yani, sizin aleminizin dışında da oldukça fazla faaliyet var. Meleksel alemde oldukça faaliyet var, Şambra. Onun için siz hareketi hissetmeye devam ediyorsunuz… ve bu sadece sizinle ilgili değil, tüm bu farklı alemlerde meydana geliyor… enerjinin değişim ve dönüşümünü hissetmeye devam ediyorsunuz.

Tobias daha önce de konuşurken, evet, melekler bile yorulur, dedi – özellikle de Dünya alemlerine çok yakın çalışanlar – çünkü Dünya enerjisi güçlüdür, ağırdır. Bir anlamda fiziksel yerçekiminin ötesindedir. Bu, varlıkları – meleksel varlıkları – Dünya’ya çeken bir enerji çekimi türüdür. Ve onlar doğru biçimde dengelenmediklerinde ve destek takımlarına sahip değillerse, bunu seçmemiş de olsalar bir enkarnasyon döngüsünün içine tam anlamıyla düşebilirler. Dünya’ya çekim çok güçlüdür.

O nedenle, evet gerçekten de, meleksel varlıklar, bizler de yoruluruz. Sizin fiziksel olarak yorulmanızdan biraz farklıdır ama enerjiler çok tüketici olabilir. Biz onun için gelip gitmek eğilimindeyizdir. Çünkü öyle zamanlar vardır ki, kendi enerjilerimizi yeniden kazanmak… kendi denge duyumuzu ve iyilik halimizi geri kazanmak için Dünya enerjilerinin çok uzağına gitmemiz gerekir. Onun için, siz, sizi destekleyen koşucuların, meleksel varlıkların sürekli hareket halinde olduklarını ve değişip durduklarını da hissediyorsunuz.

İşte, perdenin bizim yanında olup bitenler bunlar. Faaliyetlerde bir artış var, enerji hareketlerinde bir faaliyet var, hepsi de sizi desteklemek için. Hepsi, şu anda Dünya’da gerçekleştirdiklerinizi desteklemek için.

Geçen ayki Şaud’da, Tobias biraz daha bağlantıyı kesmek hakkında konuştu. Şebekelerden söz etti. Gerçekliğinizdeki herşeyin bir şebeke olduğundan, hepsinin diğer herşeyle bağlantılı olduğundan söz etti. Örneğin, karaciğerinizin bir şebeke olduğuna değindi. O yalnızca hücrelerden ve moleküllerden ve atomlardan değil, enerji yollarından da oluşuyor. Her bir unsur, o şebekenin her bir niteliği, bir karaciğer olmasına karşın, gerek duyarsa bir kalp şebekesi haline de gelebilir. O, kalbinizle doğrudan bağlantı içindedir. Bir kalp şebekesi ya da beyin şebekesi haline gelmek için kendini tam anlamıyla değiştirebilir. Ve beyin de bir ayak şebekesi haline gelebilir.

Herşey birbiriyle bağlantılıdır ve herşey, kendini anlar. Bedenin dışında, herşey enerjisel olarak diğer herşeyle bağlantılıdır. Siz Dünya’ya bağlısınız. Dünya Kozmosun diğer – ve tüm – kısımlarına bağlıdır. Kozmos da tüm boyutlara bağlıdır. Herşey birbiriyle bağlantılıdır.

Ve şimdi, sizden bağlantıları kesmeniz isteniyor. Yeniden kendi içinize dönmeniz, kalbi, temel ve öz olanı bulmanız isteniyor. Sizi beslemiş olan herşeyi ve sizin beslediğiniz herşeyi bırakmanız isteniyor. İşlem, doğal bir işlemdir. Onu zorlamanız gerekmiyor. O sadece olur, ve Şambra’nın şu anda bulunduğu yer burasıdır. Yavaş yavaş, yumuşak yumuşak, tüm bu meleksel varlıkların yardımıyla o eski bağlantıları bırakmak.

Bazılarınız geçmiş birkaç ayda kendini zaman zaman garip hissetti. Bazı zamanlarda da çok daha hafif, sanki o eski yüklerin, o geçmişin eski bagajlarından bir dolusunu taşımıyormuş gibi hissettiniz, çünkü yavaş yavaş onları bırakıyorsunuz. “Peki ama, bu süreç daha ne kadar sürecek?” diyorsunuz. Birkaç yıl da sürebilir. Yaşantınızın geri kalanını da içerebilir. Bazıları için, bir sonraki yaşamı bile içerebilir. Ama bu olmaktadır ve doğal olarak ve yumuşakça olmaktadır. Zorlamanız gereken hiçbir şey yok. Eğer bağlantıyı kesme işlemine yardımcı olmak amacıyla yapmak istediğiniz bir şey varsa, o zaman bilinçli soluma yapın ve bol bol saf su için.

Bu bağlantıyı kesme sürecinde fark edeceğiniz şeylerden biri de, var olan döngülerin mevcut olmadığıdır. Enerji akar ve çalışır ve sonra da döngüler halinde tezahür eder. Örneğin, doğa kendi döngüsüne sahiptir. Yazları ve sonbaharları ve kışları ve ilkbaharları vardır. Ve döngüler kendilerini sürekli yinelerler çünkü doğa şebekesinin programlanması böyledir. Ve bu yüzden insanlar da bunu kabul etmeyi öğrenmişlerdir. Doğrudan yazdan kışa geçmek, ya da üstüste iki yazın olması, ya da mevsimlerin hiç olmaması epey şaşırtıcı olurdu.

Güneş bir döngüdür. Ay, gezegenler, herşey döngüler halinde hareket eder. Bilinç, ya da insanlığın kendisi, döngüler halinde hareket eder. İnişleri ve çıkışları vardır. Savaş zamanları vardır ve barış zamanları vardır, kıtlık zamanları ve bolluk zamanları vardır.

Ben şimdi sizden, şeylerin nasıl döngüler halinde iş gördüğünü özellikle fark etmenizi istiyorum. Kendi yaşantınızda bile. Herhangi bir günün gündelik akışında bile, döngülerin nasıl ortaya çıktığını izleyin. Yemek için döngüleriniz var, bedeniniz bu döngülere alışık. Uyku döngüleriniz var. Görüyor musunuz, herşey kalıplar ve döngüler halindedir. Bunlara enerjisel olarak bakarsanız, – yaşamınızın desenleri – güzel bir ışıktan resim oluştururdu.

Ailenizdeki, ilişkinizdeki döngüler. Eşinizle olan ilişkinizde döngülerin olduğunu hiç fark ettiniz mi. Özellikle iyi geçindiğiniz zamanlar vardır. Ve hiç geçinemediğiniz zamanlar vardır. Ama bu sürekli tekrarlanır durur. Bunlar, öğrenme deneyimleri zamanıdır. Bunlar, enerji değişimi ve enerji transferi zamanlarıdır. Bunlar, bu kalıpların oluştuğu ve sizin bu döngülere alıştığınız ve kabul ettiğiniz zamanlardır. Ama bunların tümü şebekelerin bir parçasıdır. Bunların tümü yanılsamalardır ve tümü sahtedir/yalandır. Siz sadece onlara inanmanız konusunda ipnotize edilmişsinizdir.

Bugün gündeme getirmek istediğim en büyük döngülerden birini birçoğunuz deneyimledi ve sorgulamadı bile. O eski kalıba düşüveriyorsunuz. Özellikle bazılarınız, şu anda onun sınırlarındasınız ve gündeme gelmesi gerekiyor. Siz yükselen bir döngüdesiniz, çoğunuz. Şeyler akmaya başlıyor. İyi gitmeye başlıyor. Yaşantınızda eşzamanlılıklar olmaya başlıyor.

Şimdi, bu döngü belki bazılarınız için çok da hoş olmayan bir olayla meydana geldi – yaşadığınız yeri kaybetmek, işinizi ya da eşinizi kaybetmek gibi. Ama siz böylelikle yeni bir döngüye girmiş oldunuz çünkü tekne çapası olan bazı eski enerjilerden özgürleşmiştiniz. Ve sonra, yaşantınızda şeyler iyi gitmeye başlar – bu kişisel olarak sizin için ne anlama geliyorsa. Bu belki, kendinizle daha iyi geçinmeye başladığınız anlamına geliyordur. Artık kendinize eziyet etmiyorsunuzdur. Kendinizi yargılamıyorsunuzdur, sadece yaşamanıza izin veriyorsunuzdur. Belki de bu çalışma hayatınızda tezahür ediyordur. Birlikte çalıştığınız insanlarda yeni bir akış vardır. Ya da kendi işiniz varsa, belki öncesine göre daha iyi gidiyordur.

Peki ama o döngüde – alışık olduğunuz o eski dualite döngüsünde neler oluyor? Neler oluyor? Belli bir noktaya varırsınız ve sonra inişe geçer. Buna o kadar alışıksınız ki, birçoğunuzun bunu beklediğini bile görüyorum. Kendinizi düşüşe hazırlıyorsunuz. Onu kaybetmeye hazırlanıyorsunuz. Döngünün iniş kısmındasınız.

Bu bir yanılsamadır. Bu eski bir inanç sistemidir ve olması gerekmiyor.

Bugün burada Şambra ile yapmak istediğim şeylerden biri de, bu döngülere – bu iniş çıkışlara – bir son vermektir. Bunlar bir biçimde insanlığın kalan kısmına hizmet ediyor çünkü bu “iniş ve çıkışlar” belli bir iş görerek eski enerjiyi temizliyorlar. Yani bu bir anlamda bir arınma işlemidir. Aynı zamanda da bir momentum – enerjisel bir momentum – geliştiren bir işlemdir. Ama sizin için artık önemli değildir Şambra.

Tobias, bunu bir anlamda birkaç Şaud önce, gelen yıkıcı enerjiden, Shiva enerjisinden söz ederken ima etti. İşte yaptığınız budur, en yukardayken, herşey iyi giderken, yıkıcı enerjiyi getiriverirsiniz.

Biz sizden, yaşantınızdaki tüm döngüleri çok farkında olmanızı isteyeceğiz. Yaptığınız herşeyi. Bunlar kalıplardır. Enerji akışını tam anlamıyla izleyebilirsiniz. Bir ölçüm aleti olsaydı, inişleri ve çıkışları görebilirdiniz. Bu iniş ve çıkışlar tıpkı bir dalga ya da dalgaboyu gibidir. Tıpkı okyanusun yükselen ve alçalan dalgaları gibi. Siz buna sadece bir yaşam biçimi olarak alıştınız.

Artık değil, Şambra. Herşeyden önce, Yeni Enerji buna izin vermez, döngülerin Yeni Enerjiye girmesine izin vermeyecektir. Yeni Enerji döngüsel değildir, dalga biçiminde değildir. İnişleri çıkışları yoktur. Yeni Enerji buna izin vermez. Ama herşeyden de çok, bu artık size hiç hizmet etmiyor. Bazılarınız, bilincinizde, ruhsallığınızda, ve daha pratik açıdan işinizde, yapacağınız yeni eğitim çalışmalarınızda, yaşantınızın en büyük, en önemli gelişmesinin hemen sınırındasınız. O döngünün en üst kısmındasınız ve bir parçanız şimdiden düşüşü bekliyor. Tıpkı lunaparklarda raylarda giden o vagonlar gibi, bir iniyor, bir çıkıyor.

Şambra, bugün, artık bunun böyle olmaması yönünde bir seçim yapalım. Ona ihtiyacınız yok. İnişlere ve çıkışlara ihtiyacınız yok. Şimdi, şu anda, birçoğunuzun şöyle dediğini hissedebiliyorum, “Peki ama o zaman ne olacak? Hep yukarı ve yukarı ve yukarı mı çıkacağım?” Hayır. Siz tümüyle o raydan çıkarsınız. Bu döngüden tümüyle çıkarsınız.

Eğer eski dualitedeki gibi hep yukarı, sürekli yukarı çıkmayı sürdürdüğünüz yanılsamasına sahip olursanız, er ya da geç bu döngünün aşağı da inmesi gerekecektir, çünkü dualite bu şekilde iş görür ve bu eski inanç sistemidir. Biz, inanç sistemi döngüsünden – yanılsama döngüsünden – ve o enerjiden tümüyle çıkıyoruz. Artık bir çıkış ve bir iniş olmayacak. Artık bir iyi ve bir kötü olmayacak. Sadece olacak. Sadece genişlemeye devam edecek. Ve Tobias’ın dediği gibi, o hem içeri hem de dışarı genişler, hepsi aynı zamanda. Genişleme, yalnızca tek bir yöne olmaz. Yalnızca tek bir boyuta da olmaz. Her bir yöne gider.

Bir an için, bunun nasıl bir şey olduğunu hissedelim. Ben, eski programlamaları bırakmaya ve yenilerinin bazısına alışmaya başlamanızı istiyorum.

Böylece siz yükselen bir döngüdesiniz. Alçalan döngüdeydiniz, cehennemdeydiniz. Bazı çok zorlu zamanlardan geçtiniz, ama sonra onu bıraktınız ve şimdi hep daha yükseğe tırmanıyorsunuz. Kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Zihniniz daha berrak. Kendinizle daha bir bağlantı içinde ve geri kalan herşeyle de daha az bağlantı içinde hissediyorsunuz. Yaşantınızda bazı önemli gelişmeler oldu. Belki işinizde ya da ilişkilerde ya da sadece bilincinizde. Yani bu harika noktadasınız.

Şimdi o raydan sadece çıkıverelim, o döngüden tümüyle çıkalım. Onu terk edelim. Kendinizi akışa bırakın. Kendinizi bırakıverin. Döngülerin ve kalıpların o eski yolunu geride bırakın. İniş çıkışların o eski yolunu bırakın.

(yavaş ve yumuşak bir biçimde konuşur)
Bir an için kendinizi akışa bırakın… yükseklik ve alçaklık ihtiyacının ötesine geçin… kendinizi, yaşamınızın genişleyen enerjisinde akışa bırakın… iyi günlerin/kötü günlerin olmadığı akışa… bunların tümünün sadece olmanın… genişlemenin bir parçası olduğu akışa.

Şimdi, sanki zirvede gibisiniz. Hep yukarı, ve yukarı ve yukarı çıktınız. Beklenti ve heyecan var… ve tam inmeye başlayacağını düşündüğünüzde, o döngüden çıkıverin. O döngüden tümüyle çıkıverelim. Aşağıya inmeye gerek yok. Aslında bu noktada o döngüden çıkmak çok daha canlandırıcı, çok daha eğlenceli ve çok daha özgürleştiricidir.

Ben birçoğunuzun, yaşantınızda, büyük değişimlerin sınırında inanılmaz eylemlerde bulunduğunu görüyorum… ve bunu hafife alarak söylemiyorum… yaşamlarınızda büyük gelişmeler var. Ama sabote eden o sistemin, ya da eski döngü sisteminin sizi tutup aşağıya çekmeye hazır olduğunu da görüyorum. Buna ihtiyacınız yok. Ondan artık kalıcı olarak çıkalım.

Şimdi çok önemli bir noktadan söz etmek istiyorum. Belki öyle çok spiritüel, hatta kesinlikle dramatik bir konu değil ama, yaşantınızda ilerlerken çok önemli olan bir nokta. Bu, özgün (otantik) olmakla ilgili. Bu, özgün olmakla ilgili. Bu, Şambra’nın hissetmesini ve kullanmaya başlamasını istediğim yeni bir kelime. Bu ne anlama geliyor? Ne anlama geliyor?

Bu, kendinize tümüyle sadık ve dürüst olmanız anlamına geliyor, ama farklı bir biçimde. Özgün demek, kendine tam bir güven beslemek demektir. Neyi nasıl yapacağınızı diğer insanların nasıl algılayacağına göre ya da onların nasıl algılayacağı kaygısıyla değil de, size önemli geldiği için yapmak. Özgünlük, sizinle ilgilidir.

Özgünlük, günlük sıradan şeylerle bağlantılı değildir. Bazılarınız özgün olmayı, yalan söylememek, iyi olmak, doğru şeyleri yapmak – perdenin bizim yanında dediğimiz gibi – ‘iyi kız/iyi oğlan’ olma sendromu olarak düşünüyor. Siz bu terimlerle düşünmeye programlanmışsınız. Ve bu aslında nereden geliyor? Bu, iyi bir kız olmak, iyi bir oğlan olmak kavramı nereden geliyor? Sizi hizada tutmak isteyen, onların istediklerini yapmanızı sağlamak isteyen diğer insanlardan geliyor. Bunun özgünlükle bir ilgisi yoktur, kontrolle ilgisi vardır. Bu çocukluk yıllarınızda tekrar ve tekrar ve tekrar içinize kazıldı ve siz de bu rolleri oynamayı sürdürüyorsunuz. Ama bu özgün olmak değildir, bu sadece, başka bir yerden gelen eski programlamayı izlemektir.

Özgünlük, kendine sadık olmaktır. Bazılarınız, yaşantınızda neyin doğru, neyin yanlış olduğuna ilişkin karmaşık şeyler oluşturuyorsunuz. Listeler yapıyorsunuz… bunları yazmasanız da kafanızda oluşturuyorsunuz… kendinizi sevecek kadar değerli olabilmek için yapılması gerekenler. Ve ben size hemen şimdi şunu söyleyeceğim, kafanızdaki o listeleri asla başaramazsınız. Onlar başarılmazdır, onun için, ondan hemen şimdi kurtulsanız iyi olur.

Belli bir kiloda olmanız gerektiğini düşünmek, özgün olmak değildir. Bu bir yalan ve bir aldatmacadır ve çok yanıltıcıdır ve birçoğunuzda da büyük travmalara neden oluyor. Ve siz asla ona erişemeyeceksiniz, çünkü siz “Ancak belli bir kiloda olduğum zaman iyi olacağım” düşüncesine odaklanıyorsunuz. Bu bir döngüdür, anlıyor musunuz, ve siz asla o belli kiloda olmayacaksınızdır, çünkü ona kısa bir süre için ulaşsanız bile, kendinizi yeniden döngüye kaptıracak, yeniden şişeceksinizdir. Bu kendi kendini sürekli yineleyen bir döngüdür Şambra, ve konu kilo değildir. Bu bir aldatmacadır. Dikkatinizin başka yöne çekilmesidir, ve belli bir kiloda olmanız gerektiğini düşünüyorsanız, kendinize karşı özgün olmuyorsunuz demektir.

Bazılarınız, özgün olmak için belli bir spiritüel aydınlanmaya sahip olmanız gerektiğini söylüyorsunuz ve bu, şimdiye kadar duyduğum en deli saçması şey Şambra! (kahkahalar) Cauldre beni bir an için durduruyor ama, ben size karşı özgün olmaktayım! (yoğun kahkahalar) Herhangi bir insan için en büyük tuzaklardan biri, sahip oldukları spiritüel isteklerle ilgilidir, çünkü tüm şu materyalleri okumaları gerektiğini, tüm o yöntemleri öğrenmeleri, tüm o sınıflara gitmeleri, büyük üstatların yaptığını yapmaları gerektiğini düşünüyorlar, buna inanmaları sağlanmış, başkaları böyle demiş.

Şambra, oraya asla ulaşamayacaksınız. Asla yeterince kitap okuyamazsınız. Asla yeterince sınıflara gidemezsiniz. Bu, kendinize karşı özgün olmamak demektir. Aslında, “Spiritüel olmak için öğrenmeyi sürdürmeliyim. Ben kötü bir insan oldum. Kötü olduğum söylendi bana. Onun için, öğrenmeyi, disipline girmeyi sürdürmeliyim” diyerek kendinizi sabote ediyorsunuz. Asla oraya ulaşamayacaksınız, asla. Sadece özgün olduğunuzda ve yaptığınızı kendiniz için yaptığınızda, KENDİNİZ İÇİN YAPTIĞINIZDA, özgün olursunuz.

Birçok durumda spiritüalite ve din, hiç özgün değildir. Her türlü ritüeller ve ritmler ve yükümlülükler ve kurallar ve eski sözcüklerle doludur. Ve siz bunları sonsuza dek öğrenir, araştırır durursunuz.

Kişisel olarak tanıdığım ve arka arkaya beş, altı, yedi yaşamı sürekli öğrenmeye, araştırmaya harcamış insanlar var. Ve onlar benim tarafa geldiklerinde tartışmak için oturduğumuzda, onların yüzüne karşı gülüyorum! (kahkahalar) Bana çok sinirleniyorlar ve vaaz vermeye başlıyorlar, çok felsefi ve ezoterik oluyorlar – ve ben gülüyorum.

“Özgün olmuyorsunuz” diyorum. Ve bu onların kafalarını karıştırıyor ve geri koşup başka bir yaşama başlıyorlar. (yoğun kahkahalar)

Böyle yapıyorlar, kendi spiritüel kuyruklarını kovalıyorlar, Şambra. Bunu yapıyorlar, çünkü yapmak zorunda olduklarını düşünüyorlar. Bunu yapıyorlar çünkü… tüm bu eğitimden geçmeleri gerektiğine inandırılmışlar, böyle düşünüyorlar. Özgün olmuyorlar. Ve ben hepsi böyledir demiyorum, gerçekten, bazı uç örnekler kullanıyorum çünkü özgün olan bir parçam uçlara kaçıyor. (kahkahalar)

“Özgünlük” NEDİR Şambra? Sadece kendin olmaktır. Şimdi, birkaçınız için bu sözcükleri duymak zorlayıcı, biliyorum. Kendiniz için yapın, çünkü size her zaman kendiniz için YAPMAMAK söylendi. Size doğru geldiği için yapın. Özgünlük budur.

Özgün insanlara ilişkin bazı örneklerden söz edelim. Ben, sevgili dostum Tobias’ı özgün olarak nitelendiririm. Oraya ulaşabilmek için cehennem azabından geçti. Çok zor zamanlardan geçti. Ve Dünya’daki son yaşamında, “Artık yeter. Artık yeter – kurallar yeter. Artık başkaları için yapmak yok, başkaları için kendimi yapmak zorunda hissetmek yok. Bana cennete gitmenin yolu budur dendiği için yazılanları incelemek, araştırmak da yok” dedi.

İnandığı herşey, çok sıkı çalıştığı herşey, onun hapsi boylamasına neden olmuştu, peki onu kurtaracak Tanrısı neredeydi. Onun Tanrısı özgün değildi, bir kitaptan çıkmaydı. Başkası tarafından yazılmış bir kurmacaydı. Ve o hapisanede oturdu, onunla eğlenen bir kuş vardı – ki bu kuş aslında Başmelek Mikail’di – ve kuş ona dedi ki, “Ne zaman Tobias, ne zaman kendin olacaksın? Ne zaman özgün olacaksın? Ne zaman başkalarından beslenmeyi ve onların da senden beslenmesine izin vermeyi bırakacaksın? Ne zaman dünyanın en büyük Varlığı olacaksın? Gerçek kimliğini ne zaman olacaksın?”

Ve yine, büyük bir sinir harbinden sonra, Tobias sonunda onun ne demek istediğini anladı ve kendini tam anlamıyla özgürleştirdi – sadece hapisane duvarlarından değil, ama özgün olmasını engelleyen herşeyden. Herşeyi kendi basit gerçeğine indirgedi. Kendi basit gerçeği.

Ve şimdi, aynını yapmanız konusunda size meydan okunuyor ya da şu anda sizden bu isteniyor. Kendi basit gerçeğiniz. Bir demet ezoterik jargon değil. Ağız dolusu eveleme geveleme değil. Başka insanları etkilemeye çalışmak için değil. Daha neleri başarabileceğinizi görmek için değil. Başkalarının sizi pohpohlamak için neler söyleceklerini görebilmek için değil. Bu özgün değildir. Bu, yanlış yerden beslenmektir.

Kuthumi. Çok özgündür. Çok özgündür – hiç kimseyi etkileme ihtiyacı duymamıştır, çok bağımsız olmuştur, insanları sevmiş, doğayı sevmiştir. Ama Kuthumi hakkında herşeyden çok söyleyebileceğim şey, onun kendini sevmeyi öğrenmenin somut bir örneği olduğudur. Narsist değildir. Nasıl desek – günlerini aynanın önünde geçirmez. O, kendini sevmeyi öğrendi. Her yaşamında yaptığı her türlü şeyin, kendine verebileceği en büyük armağan olduğunu öğrendi. O, özgün olmaya bir örnektir.

Oama, bağımsız ve egemen bir varlık, özgündür. Geldiğinde rüzgar gibi eser. Yaşlı, kokan, huysuz bir savaşçı (kahkahalar) gibi gelir, ama çok özgündür. O da aynı dersi öğrendi: “Hiç bir şey önemli değil. Dışarının hiç bir şeysi önemli değil. Kuralların hiç biri, sana yamanan beklentilerin hiç biri. Hiç biri önemli değil.” O özgündür. Başka bir insanın sevgisini gereksinmedi…. aslına bakarsanız, bu sevgiyi reddetti… kendi özgün Varlığını bulabilmek için başka bir insanın sevgisine ihtiyaç duymadı.

Geçenlerde konuk olarak burada bulunan, hepimizin sevgili dostu Edgar Cayce. Çok özgündür, çok özgün. Haa evet, yaşamının bir dolu yılını içinde yaşadığı dönemle, dini geçmişiyle ve yaptığı şeyle ilgili çelişkiler içinde geçirmiştir. Ama her zaman kendine sadık ve özgün olmuştur. Hep, kendisi için önemli olanın özüne inmiştir – kendisi için! Başkaları için değil, kendisi için.

Şimdi bu kulağa çok bencilce geliyor, öyle değil mi? Ama Şambra siz hep herşeyi başkaları için yapmak zorunda olduğunuza inandırıldınız ve sonra, en sonunda, kimseye yararınız dokunmaz, çünkü tükenmişsinizdir, kim olduğunuza ilişkin kafanız çok karışmıştır. Özgünlüğün antitezi haline gelirsiniz. O nedenle, sürekli başkaları için bir şeyler yaptığınızda, uzun vadede gerçekten kimseye iyilik etmiş olmazsınız.

Edgar Cayce kendisi için yapmayı, KENDİ en büyük gerçeğini – başkasının değil – kendi özgün varlığını (yaşamayı) keşfettiğinde, kanallıklar gelmeye başladı. Bilgi aktı ve o, o güzel okumaları gerçekleştirdi. Özgün olduğunda başkalarına yardımcı olabildi.

Sevgili dostum Madame Blavatsky, harika bir filozof ve öğretmen. O özgündü. O kimdiyse, oydu. Sosyetik hayatı severdi, dostlarını severdi, ama yine de kimseyi etkilemeye çalışmazdı. Kendini yeterince tanıyordu. Nasıl özgün olunacağını biliyordu.

Biliyor musunuz, sizin özgün yanınız Şambra, çekici, hoş olan yanınızdır. Karizmatik olan yanınızdır. O karizmayı yaratmanız gerekmiyor, onu tasarlayıp geliştirmeniz gerekmiyor. O yanınız, insanların çekildiği doğal yanınızdır. Siz özgün olduğunuzda, insanlar buna çekilirler. İşte Madame Blavatsky de böyleydi. Harika bir biçimde özgün.

Yeshua… sevgili İsa! (gülüşmeler) Çok özgün. Şimdi bu ilginçtir, siz diyorsunuz ki, “Ruhu olmayan bir varlık nasıl özgün olabilir?” Eh, bu, sizinki de dahil olmak üzere Yashua’nın arkasında yatan kolektif enerjinin toplamıydı. Şambra, siz ve Yeshua birbirinizin öylesine güzel bir parçasısınız ki – bu sevgili varlığın arkasında yatan kolektif bir enerji – ve onun için birçoğunuz bu Varlığa karşı böylesine bir sevgi ve şefkat beslediniz. Siz kendi özgün yanınızı Yeshua’ya yerleştirdiniz ve o sayede o da özgün oldu. O, yandaşlarını etkilemeye çalışmadı. Havarilerini etkilemeye çalışmadı. Hele kilise liderlerini hiç etkilemeye çalışmadı. O özgündü.

Ve ben, Saint-Germain, özgünüm. Öylesine özgünüm ki, kendimle ilgili bunu söyleyebiliyorum, anlıyor musunuz. Kristalin içinde kapana kısılıp kaldığımda, kim olduğuma geri dönmenin nasıl bir şey olduğunu öğrendim. Benimle ilgili kimin ne düşündüğü önemli değil, ama bu nedenle – ve tam olarak bu yüzden – beni seviyorlar! (Saint-Germain kendi kendine güler) Kendinizle özgün olduğunuzda, gerçek anlamda kendinize aşık olmayı öğrendiğinizde, herkes buna çekilecektir. Sahip olduğunuz o saflığı göreceklerdir. Özünüzü göreceklerdir.

Özgünlük, yaşamınızda yanlış/sahte olan ve aslında hiç bir anlamı olmayan şeyleri bırakmaktır. Ve Şambra, toplum genelde öyle bir ipnotik örtücü-katman altında ki, gerçekte neyin önemli olduğunu unutuyorlar. Hiç özgün olmuyorlar, dikkatleri çok dağılıyor, herşeyi – nasıl desek – sadece idare etmek için yapıyorlar. Herşeyi, sadece yeterince olsun diye yapıyorlar. Herşeyi, ya başkalarını memnun etmek için, ya da başkaları onlara kızmasın diye yapıyorlar – ve bu, özgün olmak değildir.

Özgünlükten söz ederken, geçmişte kendi tanrısallığınıza ilişkin kullandığınız bazı eski terimlerden bile uzaklaşmak zamanıdır. Siz ona Yüksek Benlik diyorsunuz. Gerçek Benliğiniz diyorsunuz. Peki ya özgün Benliğiniz? Özgün Benliğiniz? O gerçekte, varoluşunuzun daha genişlemiş Varlığıdır. İnsan veçhenize öylesine odaklandınız ki, unuttunuz. Kim olduğunuza ilişkin özgün olmadınız.

Bazılarınız hiç de özgün olmayan bir yanılsamaya sahipsiniz, sözde o muhteşem varlık, o altın melek aşağıya inip kucağınıza oturacak ve hep birlikte bütünleşeceksiniz. Bu böyle olmaz. Başka bir yerlerde olan başka bir parçanız yok. Hepsi, tümü, şu anda içinizdedir. Siz sadece kendinizle özgün değildiniz – siz kendinizle insandınız. Artık zamanı geldi… artık, “Sizin için önemli olana” geri dönmek zamanıdır. Kim olduğunuza geri dönün. Kendi özgün köklerinize geri dönün.

Söylediğim gibi, bu herhangi bir spiritüel ustalık değildir. Özgün olmak, sağduyusaldır Şambra. Tobias’ın izniyle, bu ay boyunca sizinle bunun üzerinde çalışabilmek için, anlamanıza yardımcı olacak durumlar oluşturdum, ve herşeyden önce, yaşantınızdaki döngülere ve onlardan nasıl çıkacağınıza ilişkin durumlar. Bir zirvedeyken, aşağıya düşmekten kendinizi nasıl alıkoyacağınız. Deneyimlerinizi ve döngüsel doğanızı gerçekten genişleyici bir hale nasıl dönüştüreceğiniz ve aynı zamanda da geri gitmeyi nasıl sürdüreceğiniz. Siz yolda giderken, ben size uyurken, uyanıkken anımsatmayı sürdüreceğim – sizinle çalışan tüm o meleksel varlıkların desteğiyle size anımsatmayı sürdüreceğim. Biz size hep şunu söyleyeceğiz, “Bu özgün mü? Özgün davranıyor musun?” Hatta bu soruyu kendinize sormanızı isteyeceğim. Sorun kendinize, “Özgün davranıyor muyum, özgün müyüm?”

Bazılarınız sözcüklerle boğuşacak, onları anlamaya çalışacaktır. Bazılarınız, sözcükler konusunda çok felsefi olacaksınız. Nasıl diyorsunuz – bir dolu spiritüel eveleme geveleme olacak. Biz sizi öze ve temele geri getirmeye devam edeceğiz. Bu şu anda önemlidir. Önümüzdeki aylarda gerçekleştireceklerimiz açısından önemlidir. Biz özgün olmaya geri dönüyoruz.

Böylece Şambra, bugün için mesaj bu… kısa ve tatlı, tıpkı bu odadaki enerji gibi… 1930’lardan beri “Ben Özgünüm” prensibiyle çalışmış olan, konuklarımız Ballard’ların katkısıyla da verilen bugünün mesajı bu. Ve şimdi Şambra, bununla yaşantınızda çalışmak zamanıdır.

Ben özgünüm, ve Ben, Profesör Adamus Saint-Germain’im.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Sorular ve Yanıtlar

Berraklık Dizisi – 06 Mayıs 2006
Şaud 10 – “Ben Özgünüm”

Kırmızı Çembere sunulmuştur

www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ben Ben’im, evet Ben’im, Adamus Saint-Germain. BEN özgünüm, ve siz de oluyorsunuz.

Bugünün sorularına başlamadan önce, şu özgünlük kavramıyla ilgili bir dakika kadar konuşalım. Çoğu insan, yaşamında seçim yapmıyor. Yaşamdan öylece geçip gidiyorlar. Sanırım bu da kendi içinde bir seçimdir, ama çok aydın ya da özgür bir seçim değil. Çoğu insan, ne yapmak istediğine, ya da kendini bu yaşamda nasıl ifade etmek istediğine ilişkin bilinçli seçimler yapmıyor. Döngülerine kapılıyorlar, dramlarına kapılıyorlar, ve çok geçmeden hiç bir seçim yapmaz oluyorlar. Onlar sadece yaşamı deneyimliyorlar, ama hiç özgün olmayan bir bakış açısıyla.

Özgün olmak demek, yaşantınıza bir göz atmak demektir – yaşantınıza, yaratanın duruş noktasından bakmak demektir. Yaptığınız seçimlere, başkalarını suçlamadan, kendinizi yargılamadan, doğru ya da yanlış niteliğini yapıştırmadan bakmak demektir. Bunu temel aldığınızda ancak kendiniz için bir seçim yaparsınız, başkaları için değil. Seçim yaparken diğer insanları hesaba katmayın, yalnızca kendiniz için yapın. Ve sonra, o seçimin ortaya çıkmasına, açılmasına izin verin. Onun yaşantınıza gelmesine izin verin. Özgün olmak budur. Kendiniz için seçmek. Yargılama olmadan, tüm o örtücü-katmanlar olmadan, sadece istediğinizi seçerek dikkatli ve bilinçli bir yaratan olmak.

Meydan okuyan şey, bunu dualitede gerçekleştirmek, hâlâ kendi eski sorunlarıyla uğraşan insanlarla kuşatılmış günlük dünyanızda bunu gerçekleştirmektir. Eski enerjiyle kuşatılmış olmak, tüm o kutuplarla ve etkilerle ve bunu zorlu kılan tüm o diğer şeylerle kuşatılmış olmak. Ama bir yaratan olarak özünüze dönmenin ne anlama geldiğini gerçekten burada öğrenirsiniz. Özgün olun. Eğer bunu tüm bu gürültünün ve tüm örtücü-katmanların ortasında gerçekleştirebilirseniz, o zaman gerçekten mucizevi bir şey yapmış olacaksınız.

Bunu da söyledikten sonra, sorulara geçelim.

LİNDA: Pekâla, gerçi sevgili Geoffrey ve sevgili Tobias diyor ama bunun sana sorulduğunu biliyorum.

1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Saatlerce Cauldre’nın, Tobias’ın, Saint-Germain ve diğer varlıkların sözlerini dinliyoruz ve iyi hislerin ve vizyonların gerçekleşmesine çalışıyoruz, ama şimdi her birimiz büyük bir hayal kırıklığı içinde. Neden? Öncelikle, CC sitesine gidip de kanallıkları okumak istediğinizde, bir şifreyle kayıt olmanız gerekiyor. Biz mesajların herkese açık olduğunu düşünüyorduk. Tamam, belki para ödemek zorunda değilsiniz ama kayıt olmanız gerekiyor, yoksa mesajları dinlemek ve okumak şansına sahip değilsiniz. Bu, herkese açık olduğu söylemiyle nasıl bağdaşıyor? Bana öyle görünüyor ki, Crimson Circle haşmetli bir hale geliyor. İkincisi, geçmiş yıllar boyunca bize, hem kendimiz, hem de Toprak Ana üzerindeki insanlık için gelecekteki yaşantımızı değiştirebileceğimiz söylendi. Böylece bu mesajları dinleyen herkes, ki dünyada bunu yapan çok kişi var, kendi üzerinde ve diğer insanlarla çok çalıştı, çünkü biz size güvendik. Sadece paraya, güce, silahlara vs gibi şeylere inananlar, sahip oldukları pozisyonları terk edecek ve hayat tüm insanlık için daha adil ve sosyal bir hale gelecekti. Şimdi de gelmiş bize, iyi hoş yaptınız ama kabul etmeniz gereken yeni bir karar var ve hiç birinizin daha iyi bir hayatı görme ve hissetme şansı yok diyorsunuz. Ama gerçekleştirdiğiniz tüm çalışmalar için teşekkürler. 50 ya da 60 yıl sonra belki çocuklarınız başka bir fırsata sahip olur (diyorsunuz). Bizim ne olduğumuzu sanıyorsunuz? Ben ve arkadaşlarımın çoğu artık Crimson Circle’e güvenmiyoruz. Görünen o ki, CC yalnızca bir başka güçlü kuruluş daha olma yolunda ve tüm insanlığa yardımcı olmak (gibi bir amacı da yok). Böyle görünmesi üzücü, ama umarım, günün birinde hakiki gerçek tüm insanlığa verilir. Üzgünüm, Janz.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten. Burada bir soru olduğunu düşünmüyoruz. Biz bunun bir bildiri olduğunu düşünüyoruz ve verdiğin bu bildiriyi takdir ediyoruz ve onu yanıtlamak için yapabileceğimiz şey çok az. Hislerin, hislerindir ve onları ifade etmek için bu yolu kullanmanı takdir ediyoruz.

2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Benim bugün şu an ve yakın geleceğimde evliliğimle ilgili rehberliğe ve yönlendirilmeye ihtiyacım var.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Biz, bu konuda gideceğin yönü zaten bildiğini hissediyoruz. Sen burada sadece bir onay istiyorsun. Cauldre ile biraz tartışıyoruz. Bu konuda nasıl bir yöne gideceğini söylemek bize düşmez. Bu, kendin için yine senin vermen gereken bir karar. Ama bildiğin gibi, bu konuyla ilgili bir dolu zorluklar ve yükler söz konusu. Bununla nasıl bir bağlantın olduğuna bakmanı isteyeceğiz, enerjilerin seni nasıl beslediğine ya da uygun olmayan biçimde beslediğine, ve bunu kuşatan o çok eski ve ağır enerjileri bırakmanın – bu noktada onları salıvermenin nasıl bir şey olduğuna bakmanı isteyeceğiz. Biz, yineliyoruz, senin zaten yanıtı gerçekten hissettiğini ve sadece bir onay istediğini düşünüyoruz. Biz senin yerine karar veremeyiz, ama burada söylediğimiz şey, senin zaten ne yapmak istediğini bildiğindir.

2.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Ben bitkinim. Neden? (gülüşmeler)

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Bunun türlü nedenleri var ve bu soru gerçekten tüm Şambra için geçerli. Herkes bunu soruyor, beden neden bu kadar bitkin. Zihin neden bazen bulanık? Neden, içinden geçtiğimiz bunca şeyin içinden geçiyoruz? İçinden geçtiğiniz bu işlem çok büyük bir işlemdir ve çok zorlu olarak nitelendirilebilir. Siz dualiteyi temel alan bir insan olmaktan, genişlemeyi temel alan ya da Yeni Enerjiyi temel alan tanrısal bir insan olmaya dönüşüyorsunuz. Ve bu işlem/süreç her parçanız için çok zorludur. Biz, bundan derece derece, yavaş yavaş geçmeniz için sizinle çalışıyoruz, ama Şambra yine de acele etmek istiyor.

Crimson Circle yaklaşık olarak 2000 yılında birlikte çalışmaya başladığında, Tobias bir grup varlıkla ilgili bir öykü anlattı – onların Şambra olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu grup, az ya da çok deneysel bir gruptu. Onlar çok, çok hızlı gitmek istiyorlardı. Onlar bu işlemin/sürecin sınırlarını nasıl zorlayabileceklerini görmek istiyorlardı. Bu onları çok zorladı. Birkaçı – öteye geçmek için – fiziksel bedenlerini terk etmeye karar verdiler. Diğerleri, bir süreliğine toplumdan ve herşeyden tümüyle çekilmeye karar verdiler, çünkü sistemleri çok zorlandı. Herkes yararına bunu gerçekleştiren o küçük grubu onurlandırıyoruz, çünkü bu bize, bu işlemin bedeni ya da zihni mahvetmeden yumuşak bir biçimde nasıl açığa çıkabileceğini görmek fırsatını sundu. Yani bu, içinden geçilen çok, çok zor ve yorucu bir işlem. Siz bir enerji fiziği türünden başka birine geçiyorsunuz, ve beden de buna zaman zaman tepki verecektir. Çok yorulacaktır. Zihin bitkin düşecektir.

Burada söylediğimiz şudur, bu işlemin sadece bir parçasıdır. Sonsuza dek sürmeyecektir, ve özellikle de, beslenmenin bazı eski yollarıyla ve hatta alanla bağlantınızı kestiğinizde, yepyeni bir enerji patlaması olduğunu göreceksiniz. Bunu şimdiden deneyimlemekte olan Şambra ile çalışıyoruz. Bu – nasıl desek – herkesin daha içinden geçmediği bir şey değil. Birçok kişi şimdiden yeni bir canlılık duyusunu, yaşamlarında yeni bir kolaylığı, yeni bir basitliği deneyimliyor. Ama onlar kendilerinin tüm sorumluluğunu üstleniyorlar. Başkalarını suçlamıyorlar. Diğer Şambra’ları ya da – nasıl desek – kuruluşu ya da bu tür şeylerden herhangi birini suçlamıyorlar. Onlar tüm sorumluluğu üstleniyorlar ve yaşamın, neredeyse hiç çabasız bir hale geldiğini öğreniyorlar, çünkü bu böyledir – yaşantılarında çok doğal bir akış haline gelir. Yani bu, içinden geçtiğin bir süreçtir ve sonsuza dek sürmeyecektir. Teşekkür ederiz.

4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Ev durumum ve taşınmamla ilgili açıklık, belki de onay istiyorum.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten de, ve biz sana soracağız, yapmayı seçtiğin şey nedir? En büyük açıklık buradan gelir – senden.

4.ŞAMBRA: Benim seçimim, güzel evimde kalmak olurdu. Ama bu mümkün değil. Sadece şunu merak ediyorum, benim aradığım ya da başka bir eyaletteki mülk doğru bir seçim mi?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Şunu tekrar söylemek zorundayız, doğru bir seçim yoktur, tıpkı yanlış bir seçimin olmadığı gibi. Sadece seçim vardır. Şambra sık sık – nasıl desek – bir seçim yapmaktan kaçınıyor çünkü yanlış seçimde bulunmaktan korkuyorlar. Sen herhangi bir mülke gidebilir ve onu kendi Dünya üzerindeki cennetine dönüştürebilirsin. Ve ayrıca, herhangi bir mülke gidebileceğini ve sonsuza dek orada kalmak zorunda olmadığını, oranın sana zorla kabul ettirilmediğini de fark edebilirsin. Bu harika bir örnek – ve biz senin sorunu takdir ediyoruz – ama bu, özgün olmak ve kendi yaratılarını sahiplenmek için harika bir örnek. Burada, şunu ya da bunu yapmak zorunda olduğunu söyleyen tek bir melek bile yok, Ballard’lar bile, hiç birimiz bunu söylemiyoruz. Biz senin ve tüm Şambra’nın seçim yapmaya alışmasını istiyoruz ve sonra da o seçimlerde büyük bir sevincin ve büyük bir keşifin yattığını fark etmenizi ve hiç bir şeye kilitlenip kalmamanızı istiyoruz. Yanlış bir seçim yapamazsın. Sadece bir seçim yapabilirsin, anlıyor musun.

4.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Yeni evim, bir şifa merkezi olarak iş görecek mi? Ben orada özel bir şey olduğunu hissediyorum ve bu aralar sağlığıma özen mi göstermem gerekiyor?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten, gerçekten. Ve yine, sen yeni evinin bir şifa merkezi olmasını soruyorsun. Öyle olmasını seçersen, öyle olur. Evin ya da herhangi bir yer, (sağlığını) daha iyi ya da kötü yapacak özel niteliklere sahip değildir. Bazen, yeni-çağcıların belli bir bölgeye koşturduğunu, çünkü oradaki enerjilerin daha iyi olduğunu duyduklarını görüyoruz. Oysa gerçekten fark etmez. Bunlar gerçekten önemli olan şeyler değildir. Sedona’daki enerjinin Nebraska’dan daha iyi olmadığını göreceksiniz. O aynı temel enerjidir ve sadece bir yerde mevcut değildir. Belki bir – nasıl desek – jeolojik açıdan eşsiz özelliklere sahip olabilir, ama siz çalışmalarınızı herhangi bir yerde gerçekleştirebilirsiniz. Eğer evini bir şifa merkezine dönüştürmeyi seçersen, o zaman bir şifa merkezi haline gelir, ve o zaman – meleksel alemlerdeki ve insan alemlerindeki – tüm enerjiler, kararını desteklemek için geleceklerdir, anlıyor musun. Evren, arzularını gerçekleştirmek için ittifak yapar. Ama bir seçim yapmadığın zaman, seçimi başka bir varlığa bıraktığında, o zaman tüm enerjiler bir tür nötr hale gelirler. Biz Şambra’dan cesur olmasını, kendini sahiplenmesini, yaratanın siz olduğunu anlamasını istiyoruz. Bazı kişiler var ki, örneğin az önce sorulan soruda, kendileri dışındaki herşeye büyük ölçüde suç yüklüyorlar – sen o zaman bir yaratan olmuyorsun. Özgün olmuyorsun. Herşeyi suçluyorsun. Onun için Şambra, öne çıkmak zamanıdır. Herşeyin çalışmasını/iş görmesini sağlayabilirsiniz – herşeyin.

6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba. Birkaç ay önce küçük bir köpek satın aldım. Çok kötü öksürüyor ve biz bundan bir türlü kurtulamadık. Homeopatik ilaçlar kullandık, bitkiler kullandık, antibiyotik kullandık. Ayrıca oğlumun odasını pisletmeyi de seviyor. Bana herhangi bir öneride bulunabilir misin?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten. Önce, bir köpek ‘satın aldığın’ enerjisinin ötesine geçelim. Sen bu küçük varlığın sorumluluğunu kabul ettin ve şu an – nasıl desek – onun içinde Eski Enerji var. Bu bedene girmek isteyen köpek enerjisinin gerçek özü, daha girmemiş. Bazı arınmaların olmasını bekliyor. Yani sen, hâlâ bedenin içinde bulunan eski bir hayvan enerjisi türüyle uğraşıyorsun. Sen bu sevgili varlığa bakabilir, onu kucağına alabilir ve hazır olduğunda, eski hayvan enerjisinin kenara çekilmesine ve gerçek evcil hayvan enerjilerinin gelmesine izin verebileceğini söyleyebilirsin. Bu arada, öksürüğüne biraz bal ve su iyi gelir. Heryeri pislemesine gelince – bazen bu hayvanlar yalnızca hayvandır. Ama en önemli şey… bu küçük varlığın bedenine girmek için bekleyen bir evcil hayvan enerjisi var.

6.ŞAMBRA: Tamam, teşekkür ederim.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten.

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Ben bekar bir anneyim ve iki farklı babadan olma üç küçük çocuğum var. Sık sık, böyle bir durumda çocuklarımı yetiştirmenin üzerimde büyük bir baskı oluşturduğu ve beni tümüyle özgür olmaktan alıkoyduğu hissine kapılıyorum. Sanki bir şekilde kendi yaratımımın içinde sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. Beni bu konuda aydınlatabilir misin?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten de. Kendi yaratının içinde kesinlikle tıkanıp kalmışsın çünkü bu noktada inandığın şey bu. Kendini bir kurban olarak görüyorsun. Kendini bir bakıcı gibi görüyorsun ve bunun senin kendi gelişmeni durdurmasına izin vermeyi tam anlamıyla seçiyorsun. Böylece şu an yaşamında olan küçükler, bakımını üstlendiğin çocuklar, kendi başlarına çok yetenekliler. Yani, onlara bakmakla yükümlü olduğun enerjisini kaldıralım. Ve bu enerji onlara da epey enerjisel bir yük oluyor. Onlar küçük olduğu sürece bir sorumluluğun var, ama onlara ağır örtücü-katman enerjilerini yüklemen gerekmiyor. Senin işin, onların güvende hissetmesini ve özgür hissetmesini sağlamak. Ama senin bakış açını belirleyen enerjiyle onlara bakmak zorunda değilsin. Gerçekten yapman gereken şey, kendine bakmaktır, ki bunu yapmıyorsun. Herşeyi bahane ediyorsun ve kendi ilerleme yoksunluğun için diğer herşeyi suçluyorsun. Kendinle özgün olabilir misin? Onu kendi dışına taşımaktan vazgeç. O duvarları ve kapana kısıldığın hissini – bunu kendin yaratıyorsun. Bunu bırakabilir misin? Diğer herşeyi suçlamayı bırakacak kadar özgün olabilir misin?

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Yediğim, içtiğim, benden geçen ya da geçmeyen herşeyle, hazım ve yemeyle, sindirmeyle, dışarıya atmayla ilgili sorunlarım var. Bunlar neden son zamanlarda daha da kötü hale geldi? Yediğim belli şeyler mi yoksa tıkanıp kaldığım inanç sistemleri mi? Ya da belki ben Yeni Enerjiye geçtikçe kendiliğinden iyileşecek.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: İlle de iyileşmesi bile söz konusu olmayabilir. Burada yine olan şudur – ve sen yine tüm Şambra adına soruyorsun, çünkü birçoğu şu aralar bu durumdan geçiyorlar. Bedenin, derin bir enerjisel düzeyde muazzam değişikliklerden geçiyor ve bunlar sonunda kimyasal ya da biyolojik bir dengeye oturacaktır. Her türlü enerjinin içinize alınması ve kullanılması ya da işlemden geçirilmesi, birkaç yıl öncesine göre farklıdır. Yani sen yiyeceği yiyor ya da sindiriyorsun ama bedenin bununla çok farklı bir biçimde başa çıkıyor. Yiyeceği bedenine aldığın zaman, meydana gelen daha çok kimyasal bir tepkidir. Onun için de tüm sindiriminin dengeden çıktığını görüyorsun. Beslenme biçiminin değişmesi gerektiğini göreceksin, özellikle de asitli yiyecekleri tüketmek seni zorlayacaktır. Bir zamanlar ihtiyaç duyduğun asit düzeyine, sindirim sistemin artık gereksinmiyor. Onun için de, daha nötr ya da hatta potansiyel olarak daha alkali ağırlıklı yiyeceklere çekileceksin. Bu, senin içinden geçtiğin bir süreç, ama herşeyden önce, herhangi bir şey yemeden önce bir an durup o yiyeceğin öz enerjisini hissedebilirsin. Bedenine en iyi biçimde hizmet edecek o şeyleri hisset ve kullan – nasıl desek – onu bedenine alırken bunlara odaklan. Sonra da bedenine konuş. Ona, onun değiştiğini bildiğini, yiyecekle farklı biçimde başa çıktığını bildiğini ve yiyeceği sindirme ve atma biçiminde biraz daha iyi bir denge kurabileceğini bildir. Çok geçmeden bedenin bunların tümünü yakalayacak ve uyumlanacaktır. Ama gerçekten, bu yine, içinden geçtiğiniz değişimler için harika bir örnektir. Temelde, bedeninin sağlığında olumsuz olan bir şey yok. O sadece değişim sürecinden geçiyor. Bu ara baharatlı ya da asitli yiyeceklerden uzak dur, çünkü bedenin bunlarla başa çıkmada zorlanıyor.

8.ŞAMBRA: Sence o bütünsel haplar – temizleyicilerin ve hidroterapilerin ve enzimlerin kullanımı, bedenime bu süreçte yardımcı oluyor mu yoksa olmuyor mu?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Aslında bunlar – Şambra’nın aldığı bu destekleyici haplar vs aslında bedenlerinizi dengeden çıkartıyor. Önerim şu, sadece sana değil, ama tüm Şambra’ya, bu tür ağır bir destek programı uyguluyorsanız – düzenli olarak bu ek vitaminleri, mineralleri vs alıyorsanız – bunları bırakmak isteyeceksiniz. Onlar bedenine yanlış sinyaller gönderiyor. Eğer bunu hergün uyguluyorsan, birkaç günde bire indir. Sonra giderek hafta bire indir ve sonunda da tümüyle bırak. Bedenin kendine nasıl bakacağını çok iyi bilir. Ama tüm o destekleyici şeyleri ve enzimleri ve diğerlerini içine tıkarsan, deyim yerindeyse, bedenin ellerini açar ve “Ben de onların bana yapmaya çalıştıkları şeye uyarım” der. Ama o kendi zekasına ve yeteneklerine sahiptir, ve biz, bir dolu Şambra’nın bu ek hapları vs aldığını biliyoruz. Vitaminlerden ve minerallerden tutun da, kilo kaybına ya da kilo almaya yarayan şeylere ve tüm o diğer şeylere kadar. Biyolojinizin kafasını kesinlikle çok karıştırıyorsunuz. Temel şeylere geri dön. Yiyeceğine konuş. Bedenine konuş.

8.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Teşekkür ederiz.

9.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Şu son 15 yıl, benim için bir arınma süreci oldu. Ancak, ailemin üzerimde yarattığı derin etkiyi dönüştüremediğimi görüyorum. Hâlâ kendimi yetersiz ve değersiz hissediyorum. Bunun ötesine nasıl geçebileceğim hakkında bana yardımcı olabilir misin?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten, ve biz bunu bugün Şaud’un başında konuştuk. Anlaşılması gereken şudur; kendine verebileceğin en büyük armağan, herşeyin bir armağan olduğunu keşfetmektir. Sen şu anda eski aile enerjilerinden söz ediyorsun – herşeyden önce, bu enerjiler eski bir döngüye sahipler, ve onları salıvermek zordur. Ve biz senin ve tüm Şambra’nın muazzam salıvermelerden geçtiğini biliyoruz. Ama bazen, o döngü hâlâ oradaysa ve bazen – nasıl desek – eski enerjiler çok yapışkandır, ve bunları salıvermek zor olacaktır. Onun için en iyisi, bunların her birinin bir armağan olduğunu anlamaktır. Eğer ana-baban alkolikse, orada yatan armağana bak. Eğer seni taciz eden sevgililerin olduysa, orada yatan armağana bak ve o armağanı sana yine senin verdiğini anla. Bu, titreşimi ve o deneyimlerin enerjisel dinamiklerini değiştirir ve bizim deyimimizle, döngüyü durdurur, ve o zaman bu eski hayaletler seni korkutmak için artık gelmez olurlar. Teşekkür ederiz.

10.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba. Benim için bir şeyi açıklığa kavuşturabilir misin diyecektim. Ben, insanın düşündüğü şeyi olduğunu öğrendim. Ve nasıl düşünüyorsan, kendine öyle insanları ve deneyimleri çektiğini…

ADAMUS SAINT-GERMAIN: ….ve biz bunu burada düzelteceğiz, ve böldüğümüz için affet. Sen inandığın şeysin, yani neye inanıyorsan, osun. Düşüncenin bununla pek bir ilgisi yoktur.

10.ŞAMBRA: Peki. Neyse, benim sürekli migrenim tutuyor. Sürekli, ve dişçim bir diş daha çekmek istiyor. Ben ne düşünüyor olabilirim ki böyle bir şeyi kendime çekiyorum? Ben bu durumda olmak istemiyorum ve anlamıyorum.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten, ve biz şimdi burada Şambra’yı hissediyoruz, çünkü birçoğu şimdiden yanıtı hissedebiliyor. Fazla düşünüyorsun. Sen hissetmiyorsun, ve bazı dişleri çekmek de oldukça barbarca…. (gülüşmeler)

10.ŞAMBRA: Demek istediğim – Ben hergün ağrıdan söz ediyorum…

ADAMUS SAINT-GERMAIN: …. ve ben gidip dişçiyle kendim görüşeceğim ve onun birkaç dişini çekeceğim! (yoğun kahkahalar) ve o kendini ondan sonra daha iyi hissediyor mu göreceğiz (kahkahalar). Bu beni dehşete düşürdü ama şaşırtmadı. Senin kafanda gerçekten fazla enerji tıkanıp kalmış. Nasıl hissedileceğini unutmuşsun. Enerjinin aşağı yukarı, tüm biyolojinden akmasına izin vermiyorsun. Bedenini biraz çalıştırman ve kafana, hele dişlerine hiç odaklanmaman gerekiyor. Ama tüm enerjinin yeniden akmasını sağlaman gerekiyor. Ve biz sana birkaç şey önereceğiz. Yeniden ağlamayı öğren. Hislerini yeniden devreye sok. Şeylerin farkında ve duyarlı ol. Sen – bunu görebiliyoruz – sanki enerjisel beyninde bir kitle oluşmuş, fiziksel beyninde değil ama herşeyi fazla düşündüğün için bir kitle oluşmuş. Ve migrenler sadece o güzel fiziksel benliğinin sana, bu kadar çok baskı yapmayı bırak, demesidir. Ve solumak harikadır.

10.ŞAMBRA: Tamam, teşekkür ederim.

LİNDA: Yenilendi valla. Bir daha geri gelmeyecek (gülüşmeler).

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Başağrıları geçtiğinde, gelecek (kahkahalar).

11.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Bize tekrar tekrar diyorsunuz ki, Şambra bağımsız olarak çalışmalı. Ben evsizler için bir kuruluşta çalışıyorum ve şu anda bağımsız çalışmak gibi bir arzum, fikrim, yeteneğim ya da ihtiyacım yok. Bana işimle ilgili ne söyleyebilirsin? Ben orada çok değerli işler çıkartabileceğimi hissediyorum. Bu çalışmanın herhangi bir geçmişi var mı?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten. Biz burada bazı kişilerle birkaç sınırı zorluyoruz. Ve bazı kişileri sinirlendireceğimizi biliyoruz ve ne yazıkki bu yükün altına Linda ve birkaç kişiyle birlikte Cauldre giriyor. Ama biz senin neden evsizlerle çalıştığına bir bakmanı istiyoruz. Biz kendine karşı sadık ve özgün olmanı istiyoruz. Bunun seni nasıl beslediğine bir bakmanı istiyoruz – ve bu seni çok ilginç yollardan besliyor. İçine dönüp iyice bir baktığında, olan biteni keşke bize bildirsen, ama bunu yapacağından kuşku duyuyoruz. Sana birkaç söyleyeceğiz. Senin bir toplum işçisi tutumun var. Kendi aydınlanmanı sağlayacak tek yolun, önce dünyanın geri kalanını kurtarmaya çalışmaktan geçtiğini düşünüyorsun. Yaşamına muazzam bir suçluluk duygusu hakim – her şeyle ilgili muazzam bir suçluluk; ve kendini bundan kurtarmanın tek yolu, bu çalışmayı yapmak diye düşünüyorsun. Biz şimdi, evsiz insanlarla çalışmak yanlıştır demiyoruz, ama onlara saygı ve şefkat beslediğin sürece. Ve sen bu saygı ve şefkati beslemiyorsun. Sen onlara aydınlanmamış ve akılsız ve toplumun değersiz zavallıları, yoksul, muhtaç varlıklar gözüyle bakıyorsun. Onlara kesinlikle hiç şefkat duymuyorsun. Onlara Tanrı’nın gözünden bakmalısın, bunu seçtiklerini ve yaşantılarında parlak bir deneyim yaşadıklarını görmelisin. Oraya girdiğin her gün onları onurlandırmalısın.

Yani takılıp kaldın. Sıkışıp kaldın. Ve bundan kurtulmak istiyorsun – özgün ol. Neden orada bulunduğuna bak ve olan bitene bak ve ister iş olsun, ister bir şifa yöntemi ya da sadece yaşamın tadını çıkartmak, şimdi kanatlarını açmaya ve yeni yüksekliklere havalanmaya başlayanlara neden içerlediğine bir bak. Onları kıskanıyorsun. Teşekkür ederiz. (yoğun kahkahalar ve alkışlar)

12.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Saint-Germain. Bu gerçekten bir onur. Beni seni uzun süre izledim. New Mexico’ya gittiğimde genç bir adamla tanıştım. O da Saint-Germain’e kanallık yapıyordu, benliğinin bir özüydü, ve birkaç kez, dönüşüm dizisi dediği şeyi açığa çıkartmaya çalıştı. Sen, dönüşüm dizisini biliyor musun?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten de.

12.ŞAMBRA: Biz… ya da o New Jersey’deyken birkaç girişimin sonunda yarısına kadar geldi. Ve biz New Mexico’dayken sadece dört sınıf falan oldu. Bu, senin ortaya çıkartacağın bir şey mi?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Ben herkesi desteklerim ve herkese yardım ederim. Seni, sözünü ettiğin bu sevgili insanı, yapmak istedikleri şeylerde her Şambra’yı – ama önce o konulara odaklanan enerjilerine ihtiyacım var. Ve sözünü ettiğin bu kişi, kararı bana ve diğerlerine bırakmaya fazla gönüllüydü ve o yüzden de enerjilerimiz onun için ulaşılır değildi. Bu sevgili varlığın, işlemin ayrılmaz bir parçası olması gerekiyor. Yeni Enerji kanallığı, Cauldre’nın yaptığı gibi, kanal olanın arka koltukta oturması değildir. Biz onları, bizimle birlikte en ön koltukta istiyoruz, ve ancak o zaman eylemlerini destekleriz. Dönüşüm dizisi artık eskidi ve onun bir parçası olan materyallere aynı şekilde kanal olunması artık gerekmiyor. Ortaya çıkmayı bekleyen yeni bir dizi var – yeni bir dizinin potansiyeli var. Onun bir kitap olarak çıkartılmamasını, Kırmızı Çemberin yaptığına benzer daha çağdaş bir medya – internet gibi ve şu diskleriniz (CD) gibi – aracılığıyla çıkartılmasını önereceğiz, çünkü bilgi şu anda öylesine çabuk, öylesine hızlı değişiyor ki, bir kitap haline gelene kadar geç kalınmış oluyor. Yani bu bir katılımı gereksiniyor ve hızlı yapılması gerekiyor ve biz adının da değiştirilmesini öneriyoruz çünkü onu kuşatan fazla Eski Enerji var.

12.ŞAMBRA: Ben onun özgünlüğünü de sorgulamıştım.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten de. Bilgece.

13.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Benim sorum yazgı tohumlarını bırakmakla ilgili. Bu, aşılarımızı, kontratlarımızı bırakmakla aynı şey mi? Ve bu, kızımınkileri de etkiler ya da değiştirir mi? Teşekkür ederim ve seni derinden seviyorum.

LİNDA: Bu Tobias içindi!

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Bunun Tobias için olduğunu biliyoruz! (yoğun kahkahalar ve Saint-Germain de kendi kendine güler) Şunu eklemek ilginç olacak ve ben yine katı bir şey söyleyeceğim çünkü bunu yapabiliyorum… (kahkahalar) Açıkçası, kimsenin sevgisine ihtiyacım yok, çünkü onu kendi içimde buldum, ama onu bir kez kendi içimde bulduktan sonra, öylesine parlak bir ışıktı ki, insanlar beni yine de otomatik olarak sever hale geldiler.

LİNDA: Ay-y-y-y! (izleyiciler alkışlar)

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Ve bunu da söyledikten sonra, senden soruyu tekrarlamanı isteyeceğiz. (kahkahalar)

LİNDA: Amanin, sanki üstünden çok geçmiş gibi! Oysa sadece 2 dakika önceydi! “Benim sorum yazgı tohumlarını bırakmakla ilgili. Bu, aşılarımızı, kontratlarımızı bırakmakla aynı şey mi? Ve bu, kızımınkileri de etkiler ya da değiştirir mi? Teşekkür ederim ve seni derinden seviyorum.”

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Evet. Ben sadece o kısmı yeniden duymak istedim. (kahkahalar) Gerçekten, yazgı tohumları salıverildiğinde, bir aşıda olduğu gibi olur. O, sizin tarafınızdan oraya yerleştirilmiş bir aşıdır, ama karmayı değiştirir, yazgıyı değiştirir, geleceğin sizin için elinde tuttuğu sınırları değiştirir. Doğrudan başka birinin yazgı tohumlarını değiştirmez, çünkü yalnızca o kişiler bunların kilitlerini açabilirler. Ancak, bunları bırakmış ve berrak ve özgün bir insanı gördükleri zaman, bunu kendi içlerinde de gerçekleştirme umuduna sahip olurlar, ya da bu olasılığı görürler. Yani Şambra, kendiniz için böyle bir şeyi her gerçekleştirdiğinizde, diğer herşey de etkilenir. Teşekkür ederiz.

14.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Geçen yaz, 30 yıl çalıştığım kurumlar dünyasındaki pozisyonumdan ayrıldım. İzin aldım ve bu benim için çok kutsal bir armağan oldu, çünkü daha önce böyle bir fırsatım olmamıştı, ve ben oturup hayatımı ve nereye gittiğimi gözden geçirdim. Ve şimdi, bir çalının dibinde yaşamayı planlamıyorsam, bu yıl yine bir yerde çalışmam gerektiği açık. İşimin yanısıra yıllardır hipnoterapi yapıyordum ve şimdi ikilem içindeyim…. denediğim yollar sanki çıkmaz sokaklara dönüşüyor…. kurumlar dünyasına geri dönmekle, tanrı korusun, hipnoterapi arasında gidip geliyorum. Ama herşey sanki uygun değilmiş gibi geliyor ve ben dinlemeyi öğrendiğim mesajları dinlemeyi sürdürüyorum, ama şimdi, büyüdüğüm zaman hayatımın geri kalanıyla ne halt edeceğimi bilmek istememden kaynaklanan bir kafa karışıklığına, bunalmaya ve zayıflığa yakalandım.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Hmmm, ilginç. Ve yine, sorun zaten tüm yanıtları da içeriyor. Kurumlar dünyasına geri dönmek istemiyorsun. Aslında hiç bir şeye geri gitmek istemiyorsun, hatta eski hipnoterapiye bile ya da şeyleri gerçekleştirmenin her türlü eski biçimine. Yani deyim yerindeyse, yol ayırımının çatalındasın. Şu an, senin için seçimler yapma zamanı ve cesur olmak ve korkusuz olmak ve doğru seçim ya da yanlış seçim mi diye kaygılanmamak, ama yaşamında ilerlemek adına sadece bir seçim yapmak. Biz şimdi seçim derken, çok geniş kapsamlı konuşuyoruz. Biz, nasıl bir iş istediğine göre ya da nasıl bir çalışma yapmak istediğine göre belirli bir seçim yap demiyoruz, çünkü seçimin hiç çalışmamak da olabilir. Ve çalışman gerektiğini kim söyleyebilir ki. Hayatta kalabilmek için bir işinin olması gerektiği, eski bir örtücü-katman ve inanç sistemidir. Bu, bugün gördüğümüz en büyük – nasıl desek – toplu ipnoz biçimlerinden biridir. Hiç de çalışmak zorunda değilsin.

Böylece soru, senin ne seçeceğine indirgeniyor. Ne yapmak istiyorsun? Ve sen bu ayrımdasın. Yaşamında neyi seçtiğin seçimini yaptığın zaman, herşey gelmeye ve bu seçimi desteklemeye başlayacaktır. Şaşıracaksın, ve tekrarlıyoruz, sen bu soruyu sadece kendin için değil, tüm Şambra adına soruyorsun – kendi değerine ilişkin sahip olduğun düşüncelerin sınırlılığına ya da darlığına şaşıracaksın. Yine, insanlar belli alanlarda eğitildiklerini ya da belli bir işle ilgili 30 yıllık deneyime sahip olduklarını ve tüm yapabileceklerinin bu olduğunu düşünüyorlar. Neler yapabileceğine şaşacaksın, ama önce ne yapmak istediğine karar vermen gerekiyor. Genel olarak nasıl bir yöne gitmek istiyorsun, sana ne sevinç veriyor, nasıl yaratmak istiyorsun, ve sonra herşey seni desteklemek üzere gelecektir.

Bunu şimdiden deneyimleyen birçok Şambra var. Onlar, yapacaklarını hiç düşünmedikleri şeyler yapıyorlar. Hiç bilmedikleri alanlarda becerikli ve yetenekliler, çünkü örtücü-katmanlar bilmelerini hep engellemişti. Yani bizim sana vereceğimiz reçete, bir şey hakkında – herhangi bir şey – bir seçim yapmandır – bugün. Bir seçim yap. Bu, hayatının geri kalanını içerecek bir seçim olmak zorunda değil. Ama bugün bir seçim yap ve sonra da, enerjilerin bunu desteklemek için nasıl çalışmaya başladığını gözlemle. Ve sonra yarın, başka bir seçim yap. Ve bir hafta sonra falan da daha büyük seçimler yap ve herşeyin bunu desteklemek için nasıl geldiğini izle ve aslında – sadece senin değil, tüm Şambra’nın – sınırlı inanç sistemleriyle ne kadar kısıtlı bir dünyada yaşadığınızı izle. Teşekkür ederiz.

14. ŞAMBRA: Bu harika işte. Teşekkür ederim.

15.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Selam. Şimdi bu soru aslında onaylamalar, bildiriler, niyetler etrafında dönüyor. Örneğin, ruhsal olarak yükselmeyi onaylamak isteyebiliriz. I AM’leri yapmak isteyebiliriz. Yaşantımızda belli şeylerin olması için niyet edip günlük onaylamalar yapmak isteyebiliriz. Soru şu, bunları bir kez bildirdin mi, onaylamaları hergün yapmak mı gerekiyor yoksa salıverip keyfine bakabilir misin? Bu konuda ne düşünüyorsun?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: İster inan, ister inanma ama biz yine cesurca konuşacağız.

15.ŞAMBRA: Lütfen.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Niyetler hiç bir şeydir. Onlar, sanki arabanın vitesini boşta tutmak gibidir. Hep bir şeyler yapmaya niyet edersin ama hiç olmaz. Onaylamalar…. şu an Cauldre beni bu gece öldüreceğini söylüyor (gülüşmeler). Ben zaten ölüyüm! (kahkahalar) Ayrıca diyor ki, bunun benim son Şaud’um olmasıyla ilgili Tobias’la konuşacakmış. (yoğun kahkahalar) Devam edelim… niyetler nötrdür. Hiç bir yere varmazlar. Bu bir seçim değildir. Bu, oyalanmaktır, ve biz bir dolu insanın niyetlerde bulunduğunu ve hiç bir şeyin olmadığını ve insanların neden olmuyor diye şaştığını görüyoruz. Çünkü hâlâ niyet aşamasındadırlar. Onaylamalar genelde zihinden gelir. İnsanlar, onaylamak gerektiğine takılıyorlar. Kendinizi kandırmaya çalışıyorsunuz. Kendinizi bir şeye ipnotize etmeye çalışıyorsunuz ve sonuçlar… bazen sonuçlara ulaşılır, ama onlar genelde çok, çok sınırlıdır ve hızla yok olurlar, çünkü onaylamalar özgün değildir.

Bildiriler de, onaylamalar gibidir. Çok zihinseldirler. Çok Eski Enerji’dirler ve arkalarında da çok az bir enerji yatar. Onun için, ben sana seçimleri önereceğim ve reçete olarak bunları vereceğim. Seçimler yap. Bir seçim yap. İçine dön. De ki, “Bu benim özgün seçimim mi? Bunu, tanrısal ve egemen bir insan olarak kendim için mi yapıyorum?” Bir seçim yap. Ve sonra, onu neden tekrar düşünmek isteyesin ki? Neden geri gitmek zorunda olasın ki? Sanki biz duymamışız gibi. Sanki sen kendin duymamışın gibi. (bazı gülüşmeler) Sanki her gün seçiminin ne olduğunu Tanrı’ya söylemek zorundasın. Seçimini yap, onun özgün olup olmadığını hisset, ve sonra da bırak gitsin. Bunda bir güzellik vardır. Bunda aslında bir sihir vardır. Bir kez bir seçim yaptın mı, kendine ve o seçime enerjisel bir şarj yüklemişsindir. Sonra da onu bırakıverirsin. Ve o gider – yaptığın seçim uygun enerjileri ve kaynakları bulur, hatta diğer alemlere gider, hatta Dünya’nın fiziksel alemlerini dolanır ve sonra o seçimi destekleyecek uygun enerjileri geri getirir. Çok, çok basittir. Ama eğer hergün aynanın önünde oturup da onaylamak ya da bildirmek gereği hissedersen, o zaman özgün benliğin, gerçekte kendine hiç inanmadığın için bunu tekrar tekrar söylemen gerektiğini duyar. Kendini inandırman gerekir. İşte o zaman kapana kısılmışsındır. İpnozdasındır ve bunu enerjisel olarak hissedersin. Oysa bir seçim yaptığın zaman, herşey akmaya başlar.

Biz tüm Şambra’ya, seçimlerle oynamalarını önereceğiz. Oynayın onlarla. Bazılarınızın, seçimin ne olduğuna ilişkin aklı karışacak. Bir seçim yaptığınızdan bu yana çok uzun zaman geçti (bazı gülüşmeler). Seçimlerle mücadele edeceksiniz, gülüyorsunuz ama buradan çıkarken şöyle diyeceksiniz, “Ben şimdi seçimin ne olduğundan emin değilim. Bir seçim yapmaya cesaret edebileceğimden emin değilim ve cesaret etsem bile, onun gerçekleşmesinden korkuyorum.” Herhangi bir insanın en büyük ve gerçek korkularından biri de, gerçek yaratıcılıklarıdır, güçleridir, yetileridir. Onun için de alttan alırlar. Seçim yapmazlar. Başkalarının onlar adına seçim yapmasına izin verirler. Diğer herşeyi suçlarlar. Onun için, buradan çıkarken, hepinizin görevi bir seçim yapmaktır. Bu kafanızı biraz karıştırabilir. Ya çok küçük bir seçimse? Ya çok büyük bir seçimse? Biz diyeceğiz ki, bir seçim yapın, herhangi bir seçim, ve sonra da onu izleyin. Neler oluyor? Onunla oynayın. Seçimlerle eğlenin ve herşeyin size nasıl geri geldiğini izleyin. Teşekkür ederiz.

15.ŞAMBRA: Çabucak – yani dediğin, sadece seçin ve bırakın, bırakın Tanrı gerçekleştirsin, değil mi?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Sen Tanrı’sın, ama evet. Bir seçim yap, derin bir nefes al ve bırak çıksın. Bırak tüm Evrenlerbütünlüğüne gitsin. Bırak tüm yaratılara gitsin ve sonra sen, Tanrı’nın, onu yaşamında nasıl tezahür ettirmeye başladığını izle.

15.ŞAMBRA: Peki her gün biraz sessiz bir zaman geçirmekle ilgili düşüncelerin ne? Bu sadece hiç bir şey hakkında düşünmemek midir?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Bunu basitleştir. Bir seçim yap. Ve onu bırak. Bir kez bu diğer şeylere bulaştın mı, yani şu seremonilere ya da onu kuşatan işlemlere falan, kendini özgün olmayan bir hale sokarsın. Bir seçim yap. Ve eğer herhangi bir şey yapmak gereğini hissediyorsan, o zaman derin bir nefes al ve, “Ben Tanrı’yım ve seçimim bu” de. Bırak çıksın. Bırak gitsin. Ve sonra da…. bazılarınız, onun size nasıl geri geleceğinin mekanikleri hakkında düşünmeye başlayacak ve, “bak sen, bu seçim gerçekten iyi iş gördü, hem de gerçekten çabuk oldu, peki nasıl oldu” demeye başlayacaksınız. Ve onu yazıp çizmek isteyeceksiniz, ama size hemen şimdi, her seferinde farklı olacağını söyleyeyim. Size geri gelme biçimi farklı olacaktır. Onun için, beklentilerinizi de salıverin. Teşekkür ederiz.

LİNDA: Bu arada, ben Cauldre ile konuşurum. Onun farkettiğinden çok daha hoş ve çekici olduğunu düşünüyorum. Eğer seçimin buysa, son soru olsun.

16. ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Bu soruyu aldığın için teşekkür ederim Saint-Germain. Bu öğledensonra gerçekleştirdiğin bu zevkli seansa teşekkür ederim. Benim iki sorum var. İlki – kendimizi güçlü bir büyük “T” ile tanrı yapmak için bağlantı kurduğumuz o kristalin alan, hiç titreşimi olmadığı için, yumuşak olduğu ve şifalandırdığı için bilim adamlarının sözünü ettikleri yönsüz enerji ile aynı şey mi.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Senin şu an yaptığın – Şambra’nın yaptığı – bizim alan enerjisi ya da dışsal enerjiler dediğimizi bırakmaktır ve sen hiç bir insan aracının şu anda ölçemeyeceği içsel bir öze giriyorsun. Yani sen aslında bağlantıda olduğun ve yaşamına enerji sağlayan tüm dışsal biçimleri salıveriyorsun. Sen öz enerjiye giriyorsun ve bu enerji aslında hiç de güçlü değildir, çünkü gerçek özde güç yoktur. Güce gerek yoktur, anlıyor musun. Güç, karşıt kuvvetlerle ilgilidir, ve sen özüne girdiğinde, karşıt kuvvetler yoktur, anlıyor musun. Ama o senin içsel öz enerjindir. Peki ikinci sorun…

16.ŞAMBRA: Ama sen ilk soruyu yanıtlamadın. Çünkü ben içimizde yapılandırdığımız o özün, bilim adamlarının gördüğü şeyle…yönsüz enerjiyle… aynı olup olmadığını sormuştum.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Hayır, değildir. Değildir.

16. ŞAMBRA: Peki. Ve öbür sorum…

ADAMUS SAINT-GERMAIN: O, insan araçlarıyla ölçülemez, bu yüzden bilim adamları onun doğasını bile anlayamazlar.

16. ŞAMBRA: ….. çünkü onlar onun Boşluğa geri döndüğünü söylemişlerdi. Ben o yüzden bilmek istemiştim. Ve sorunun ikinci bölümü, bir sembol – bir “Om” simgesi – Dünya’da yeniden ortaya çıktı. Sembolün kendisi değil de, bunu söylemeye şimdi korkuyorum ama, niyetin kendisi (önemli gibi) ve tanrısal özden geldiği söyleniyor. Bu konuda konuşur musun?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten de. Bilinç değişip dönüştükçe, her yerde semboller de ortaya çıkar, ki bunlar herşeyden çok doğrulamalardır. Tobias, geçmişte buğday tarlalarındaki şekillerden söz etti. Bunlar temelde Başmelekler Düzeni’nin sembolleridir. İnsan bilincinin sürecinin ve gelişiminin doğrulanmasıdır. Ama bu, sembolün kendisine tapmakla ilgili değildir. Bu, bu simgenin, senin ve gerçekleştirdiğin çalışmanın kabul ve takdir edildiğinin ve onurlandırıldığının bir göstergesi olarak geldiğini anlamakla ilgilidir. Dışsal simgelere gerek yoktur. Onlar herhangi bir güce sahip değildirler çünkü hepsi…. ihtiyacın olan herşey zaten içindedir.

16.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Biz teşekkür ederiz. Aslında bir soru daha alalım.

17.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Teşekkür ederim Saint- Germain. Seninle birlikte burada olmak bir zevk. Benim, kafatası kemikleri terapisine ilişkin bir sorum var. Son zamanlarda uygulamayı seçtiğim şeylerden biri bu ve çoğu zaman ona, bana rehberlik edileceği güveniyle yaklaşıyorum ama zaman zaman da tekniğimi geliştirmem gerektiğini düşünüyorum. Bununla ilgili konuşabilir misin ve ayrıca, bu enerjisel terapide olan bitenin fiziğinden de söz edebilir misin?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Gerçekten. Öncelikle şunu söyleyeceğiz – ve bu yine tüm Şambra adına sorulmuş bir soru ve yine tüm Şambra adına yanıtlanıyor – çoğunuz harika ve yardımcı teknikler ve yöntemler ve programlar öğrendiniz, bunlar ister beden çalışması olsun, ister enerji seansları olsun, ya da burada yapılanlar gibi çalışmalar olsun. Bunlar harika teknikler, ama öyle bir noktaya gelinir ki, teknikleri bırakıverirsiniz. Onları arkanızda bırakırsınız. Şu an, problemin bir parçası da – ve biz seninle birlikte çalışan bazı varlıklarla iletişim kuruyoruz – problemin bir parçası da, senin hâlâ tekniklerine bağlı olmandan kaynaklanıyor. Onlar senin için bir koltuk değneği gibi. Sana güven veriyorlar, ama blokajlar olmasının bir nedeni de, senin bu tekniklerde tıkanıp kalman yüzünden. Sen ellerini ya da enerjini çok belli bir biçimde kullanman gerektiğini düşünüyorsun. Bunu bırakırsan, bazı çok daha yüksek düzeylere geçebilecek ve – nasıl desek – daha yararlı bir enerji çalışması gerçekleştirebileceksin, tabi bu teknikleri salıverirsen.

Şimdi bu bazılarınıza korkutucu geliyor çünkü o teknikler sizin güvenceniz ve temeliniz. Bir alıcıyla çalışacağınızı ve yapmayı öğrendiğiniz şeyi salıvereceğinizi söylemek, biraz korkutucudur ve alıcılarla çalışmayı sevdiğin de açık. Onlara zararı dokunacak bir şey yapmak istemiyorsun. Ama, o derin nefesi alıp tüm o teknikleri bırakmak ve doğrudan kendi bilgeliğinle, kendi şifa ya da enerjiyi hareket ettirme yetilerinle bağlantı kurmak, ve aynı zamanda, gereksindikleri şey için doğrudan alıcıların bilgeliğiyle de bağlantı kurmak zamanıdır. Alıcılarından bazısı, yaptığın çalışma türünü gereksinmiyor. Gereksindiklerini sanıyorlar, ve sen de öyle sanıyorsun, ama onların tamamen farklı bir şeye ihtiyaçları var. Onun için, bir kez teknikleri bıraktın mı, hem alıcının, hem de kendi benliğinin seni tam olarak yapılması gerekene yönlendirdiğini göreceksin. O zaman o çalışma, diğer alemlerdeki meleksel varlıklar tarafından desteklenecektir, anlıyor musun. Çünkü bir alıcıyla çalıştığında ve ellerini hareket ettirdiğinde ve belli bir çalışma yaptığında, fiziksel düzeyde onların fiziksel bedenlerinde bir şey olur, ama aynı anda dengelenmesi gereken bir dolu başka katmanların ve düzlemlerin olduğunu da anımsa. İşte o meleksel varlıklar burada devreye girerler. Çünkü ellerin hareket ederken ve alıcının enerjileri dönüşürken, alıcının enerjilerini başka düzeylerde de dönüştüren ve yardımcı olan meleksel varlıklar vardır.

Yani hepiniz, tüm teknikleri bırakın. Neler olup bittiğinin fiziğine şu anda girmek istemiyorum çünkü o zaman buna zihinsel olarak yaklaşırsın, oysa şu an tümüyle sezgisel olmak ve yaptığına tümüyle güvenmek zamanıdır. Bildiğin gibi, çok güçlü bir enerji dengesine sahipsin ya da şifa yeteneği diyeceğin şeye, ve bir sonraki adımı atmak ve bunları sahiplenmek, kendine ait kılmak zamanıdır.

LİNDA: Benim buna eklemek istediğim bir soru var. Burada duran yığının içinde sormaya fırsat bulamadığım ama bununla ilgili olan bir soru vardı…. o zaman Eşzamanlılık TM ve Rüya Yürüyüşü TM çalışmaları da öyle – yani onlar da başka birinin teknikleri değil mi?

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Evet ama sen Rüya Yürüyüşünü alacak ve onu kendine göre uygulayacaksın. Bir- nasıl desek – biz ana hatlarını çizdik, size bazı temelleri verdik, ama siz onları kendinize göre yapacaksınız. Eşzamanlılık – gidip de bir alıcıyla oturmayacak ve onlarla şimdi eşzamanlılığı gerçekleştireceğinizi söylemeyeceksiniz. Biz, yaratının bazı temellerini ve eşzamanlılıkta bilinçli seçim-yapmayı anlamanıza yardımcı olduk, ama sonuçta bunu siz yapacaksınız.

LİNDA: Teşekkür ederim.

ADAMUS SAINT-GERMAIN: Ben teşekkür ederim.

Ve teşekkürler Şambra bu keyifli gün için. Biliyoruz, birçoğunuz Tobias’ı özlediniz, ama o gelecek ay size katılacak. Ben, Adamus Saint-Germain için sizinle birlikte olmak bir onurdu.

Ben Ben’im ve siz de öylesiniz. Teşekkür ederim.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.