Şaud 9: Ruh’un Özgürlüğü; 4.Bölüm – St.Germain&Tobias

Bedenleme Dizisi – 02 Nisan 2005

Kırmızı Çember’e sunulmuştur

Ve öyledir, sevgili Şambra, toplantı yerinize ve buradaki kutsal Şambra odasına giriyoruz. Bugün içeri girebilmek biraz zaman aldı, çünkü enerji çok yüksek ve çok canlı. Cauldre’nın içine ve her birinizin içine girip orada olmak için, doğru enerjisel duraksama anını kollamamız gerekti. Ah evet, odada bulunanların ne kadar içindeysek ve onlarla ne kadar birlikteysek, sizinle de öyleyiz.

Bir an durun, ve içinizde ne denli mevcut olabildiğimizi hissedin. Ve biz içinizde dediğimiz zaman, sadece fiziksel bedeninizden söz etmiyoruz. Biz, enerjilerimizi sizinkiyle birleştirdiğimiz bir birlikten söz ediyoruz. Bilincin kaynaşmasından, birleşmesinden söz ediyoruz, öyle ki, birlikte – hatta burada çok yeni olsanız da, daha önce hiç dinlememiş olsanız da, her birinize – bağlıyız ve siz de bize; böylece bu mesajı size ve diğer insanlara geri iletebiliyoruz.

Sizin yarattığınız bu yoldan çok, çok insan geçecek. Kendi kimliklerini, kendi gerçeklerini, kendi benliklerini arayan çok, çok insan gelecektir. Siz hepimize katılmakla, şu anda o yolun yaratılmasına yardımcı oluyorsunuz.

Ama bu sadece diğer insanlar için değildir. Cennetlerde, Dünya’da hiç bedenlenmemiş melek orduları var. Onlar bekliyorlar. Doğru zamanı, doğru mekânı bekliyorlar. Onlar, sizin yerinizde olacakları zamanı bekliyorlar. Enerjilerini maddeye indirgemenin nasıl bir şey olduğunu öğrenecekleri günü bekliyorlar. Yiyecekleri tatmayı bekliyorlar. Zaman ve mekânın sınırlılığı içinde yaşamayı bekliyorlar. Onlar bunu, kendileriyle ilgili daha iyi bir anlayışa gelebilme deneyimini kazanmak adına yapacaklar.

Burada yarattığınız şey, yarattığınız bu dünya sahnesinin tümü muazzam bir şey. Çünkü böylelikle buraya gelip, deneyimlerinizi yeniden yaşayabiliyorsunuz, fiziksel bir varlık değilken deneyimlediklerinizi burada yeniden yaşayabiliyorsunuz. Ve onları yeniden yaşarken, farklı bir anlayış, farklı bir bakış açısı kazanıyorsunuz. Bu sanki bir fotoğraf çekip de, on yıl sonra o fotoğrafa geri dönüp, içine girip, onu yeniden, ama bu kez farklı bir biçimde yaşamak gibi bir şeydir. Ve buradaki farklı biçim, enerjiyi, yer çekimini, yoğunluğu yavaşlatmak için kullanılan malzemedir. Siz buraya, deneyimleri yeniden yaşamak için geri geliyorsunuz.

Şambra, bazen size hayran oluyoruz. Cauldre beni şimdi yağcılık yapmakla suçluyor (kahkahalar). Ama hak ediyorsunuz Şambra, çünkü biz yeni sulara yelken açıyoruz. Yeni enerjisel alemlere giriyoruz, öyle bir yere geliyoruz ki, hem burada, Dünya’da bir insan olabilecek, hem de gerçekte olduğunuz herşeyi bütünleştirebileceksiniz. Bunun zorlukları olduğunu biliyoruz. Meydan okumalar olduğunu biliyoruz. Ama sizin, Enerji Çalışması Üstatları olduğunuzu da biliyoruz. Daha Dünya’ya gelmeden çok önce öyleydiniz. Bu yüzden buraya gelen ilk varlıklardınız, Enerji Çalışması Üstatları.

Şimdi buraya, öğrenmek ve deneyimlemek ve büyümek ve yeni boyutların biçimlendirilmesine yardımcı olmak amacıyla Dünya üzerindeki tüm o yaşam döngülerini yaşamaya geliyorsunuz. Bundan geçecek ilk kişiler olarak buraya geliyorsunuz. Ve şimdi de kendinizi bundan özgürleştirmek zamanının geldiğini bildiriyor, ilan ediyorsunuz. Bu yaşam süreciniz bununla ilgilidir. Bu, tamamlanma ve bitirme yaşamıdır. Bu, o karma döngüsünü sonlandırdığınız yaşamdır, “bu döngüden çıkmaya hazırım” dediğiniz yaşamdır, size ait her bir unsuru kendinize geri getirdiğiniz, kendinizde bütünleştirdiğiniz yaşamdır.

Biz daha önce bundan söz ettik. Yaratılışın her yanında parçalarınız var….bu gezegenin toprağına gömülmüş parçalarınız var….evreninizin başka gezegenlerinde mevcut parçalarınız var….her yerde parçalarınız var. Siz bunların tümünü bu yaşamda bütünleştiriyor, tümünü içinize alıyorsunuz. Evet, ortalık hareketleniyor. Bazen de deliriyor, çünkü sizin dikkatinizi çekmek isteyen öylesine çok veçhe var ki….onayınızı isteyen o kadar çok veçhe var ki…..salıverilmeyi isteyen yaralara sahip o kadar çok veçhe var ki.

Siz bunların tümünü şimdi bu yaşamda gerçekleştiriyorsunuz….inanılmaz bir çalışma! Siz meclislerden birçoğunun kaynağını yardıma çağırdınız: Kırmızı Meclis’i, özellikle de ailenizi….Mikail’in Meclisini….Metatron’un….Rafail’in….tüm bu diğer grupları, size yardımcı olmaya çağırdınız. Onların enerjilerini tüm çevrenizde hissediyorsunuz. Ve onlar oradadır. Sizinle çalışıyorlar.

Sizinle birlikte Dünya’nın her yanında bundan geçen Şambralar var. Onların deneyimleri de şaşılacak kadar benzerdir. Bir anlamda onların deneyimi, sizin deneyiminizdir, ve sizinki de onların. Dünya nüfusunun tamamını düşündüğünüzde bu kişiler çok değildir, ama bu farklı yolu – daha iyi bir yolu değil, daha yüksek bir yolu değil, sadece farklı bir yolu – seçen, anlayışın ve aydınlanmanın, sorunlarla yüzleşmenin, kendinle yüzleşmenin, genelde çok, çok zor olabilecek şeylerden geçmenin, zor olabilecek zamanlardan geçmenin bu farklı yolunu seçen yeterince Şambra var. Ama siz bunu gerçekleştiriyorsunuz. Biz bu yüzden buradayız.

Siz ilginç, çok ilginç zamanlarda yaşıyorsunuz. Biz şu Eylül 2007 olayından söz ediyoruz, enerjinin bir kuantum sıçrayışından. Enerji bu zamanda öyle bir devinim noktasına, öyle bir genişleme noktasına ulaşacak ki, kendi doğasını değiştirecek. İnsanlık bilincini değiştirecek. Şambra, siz şu anda kendinizi buna hazırlıyorsunuz. Siz buna, diğerlerinin öğretmenleri, şu anda hayalini bile kuramayacağınız öğretmenler olabilmek için bu zamanın öncesinde hazırlanıyorsunuz.

Bugünlerde Dünya’ya bakmak, olan bitene bakmak, bizim tarafta bulunan bizlere çok ilginç geliyor. Sorunlara bir bakın. Son zamanlarda haberlerinize en çok hakim olan konu ölüm.

Burada, Amerika’da, haberlere konu olan şu olay var, hani bir tür koma, uyku halinde 15 yıldır yatan şu sevgili kadın. Ve, yükselen o tartışmalara bir bakın. Tüpler çekilmeli mi, yoksa bırakılmalı mı?

Bunun ortaya çıkardığı tüm o sorunlara bir bakın. Yaşamı desteklemeli mi, yoksa desteklememeli mi? En son kim söz hakkına sahiptir? Yani deyim yerindeyse, o kadının sahibi kimdir? Bu olay, yaşama hakkı ve ölme hakkıyla ilgili sorunları gündeme getirmiştir. Dini bir sorun olduğu kadar, politik bir sorun haline de gelmiştir. Ulusun ve dünyanın, dikkatini ölüme odaklamasına neden olmuştur.

Bu, hepinizin içinden geçtiği bir şeydir, ama yine de bundan çok sık söz edilmez, insanlar bu konu üzerinde düşünmemeyi tercih eder. Ancak her insan, en azından bu noktaya kadar, onunla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Üstü örtülür. Bazen de tatlılaştırılır. Bazen, onunla ilgili çok korku vardır.

Ama şimdi onunla ilgili, ve ölme hakkıyla ilgili, zarif ve şerefli bir ölüm hakkıyla ilgili bir bilinç, yeni bir bilinç var. Ah, bu sorunları da gündeme getiriyor – ölüm – öyle değil mi, çünkü ölüm eninde sonunda inanç sorunlarını gündeme getiriyor. Şu anda olan budur. İnanç sorunları yüzeye çıkıyor….Ruh’a inanç…..buradan sonraki yaşama olan inanç….cennet, cehennem inancı….insanın Tanrı’yla olan ilişkisine ait inanç. Bunların tümü yüzeye çıkıyor; ölüme çok yoğun bir odaklanma var.

Ne pahasına olursa olsun yaşam için savaşan, ama o hakkın uygulanması adına da öldürmekten çekinmeyen insanları görmek eğlenceli oluyor. Çok ilginç zamanlarda yaşıyorsunuz, ikilemler ve ironiler zamanında. Bunu kendi içinizde görüyorsunuz. Ve, şimdi başkaları da kendi içinde görmeye başladı.

Şimdi de Papa’nın ölümüyle ilgili kehânetim (kahkahalar). Ve ben bu Şambra grubuna gelip de, “Size söylemiştim” demekten nefret ediyorum. Ama gerçekten de bu kehanette bulunmuştum. Ve bırakın belgeler gerçeği söylesin!

Ama Şambra, Papa’nın özünün uzun zaman önce gittiğini hem siz biliyorsunuz, hem de ben. Papa’nın bedeni ve zihninden arta kalanı iş görür halde bırakıldı, çünkü Papa bir simgeydi, kilisenin, şu anda büyük zorluklar çeken bir ikonuydu. Ve eğer Papa giderse, bu gidiş öylesine büyük bir kargaşaya ve çalkantılı zamanlara neden olacak ki, kilise buna dayanamayacak sanıldı.

Ve şimdi Papa, özellikle de şu son günlerde ıstıraptan geçiyor. Bu, bilincin bir yansımasıdır….Karol’un tüm yaptığı budur, sadece bilincin bir yansıması; insanlar, cennete gitmeden önce ıstırap çekmenin gerekliliğine inandığı için ıstırap çekmek. İnsanlar, yaşamın ıstırap çekmek olduğunu düşünüyor. Bu yüzden Papa, bu yolu izleyenlerin ihtiyaçlarına yanıt vererek ıstırap çekiyor, bu zor ve travmatik zamandan geçiyor. Bu şimdi dikkatleri ölüme çok çekiyor.

Ne zaman artık yaşamıyorsunuzdur? İnsan bedenini desteklemek için ne yapılmalı? İnsan bedeni nedir? Ölümle ilgili tüm bu sorular şimdi gündeme geliyor, tüm dünya bilincinin (bu sorulara) odaklanmasına neden oluyor. İzlemek, bizi oldukça hayrete düşürüyor. Bu habere yöneltilen dikkat…..harika, çünkü insanların bu önemli konuları düşünmeye başlamalarına neden oluyor. Başka bir düzeyde ise sadece bedenin ölümünü düşünmüyorlar. Kendi ölümlerini düşünüyorlar.

Eski öykülerinin ölmesi gerekse bile, er ya da geç, gerçekte kim olduklarıyla yüzleşmek zorunda kalacaklarını biliyorlar Şambra, tıpkı sizin de bildiğiniz gibi. Bir dizi yaşam boyunca başka bir şey olduklarını taslayabilirler. Ama er ya da geç, kendi öyküleriyle yüzleşmeleri gerekir. Bir tür ölüm işleminin olmasına izin vermek zorunda kalırlar.

Ve siz bunun neye benzediğini biliyorsunuz. Siz bunu gerçekleştirdiniz. Kendi ölümünüze izin verdiniz. Fiziksel ölümle yüzleştiniz. Onu düşünüp, zihninizde tarttınız. Kendi ölümünüzle yüzleştiniz. Ve bu ölüm gibi gelir. İçinizi acıtır. Kim olduğunuzu sandığınız şeyleri bırakmak, Adamus’un sözünü ettiği yanılsamayı, illüzyonu bırakmak içinizi acıtır.

Gelecek birkaç ay boyunca, bazı ilginç gelişmeleri, insan bilinciyle çok ilgili sorunları ele alan bazı odaklanmaları görmek üzere haberlerinizi izlemeye devam edin. Bunun 2007 Eylül’üne kadar nasıl bir momentum oluşturduğunu izlemeye devam edin. Birlik yerine, daha çok ayrılığın nasıl olmaya devam ettiğini….kaynaşıp birleşmeye karşılık, sanki daha çok siyah ve beyaz oluyormuş gibi görünmesini izleyin. İnsanların çok duygusal bir biçimde nasıl taraf tuttuğunu izleyin.

Bunu anlamaya başladığınızı biliyoruz, çünkü siz kendiniz bunun tümünden geçtiniz. Şu son beş ya da on yıllık zamanda içinden geçtiğiniz şeylerden insanlığın ancak şimdi geçmeye başladığını görmeye başladığınızı biliyoruz. Onlar bunu sizden biraz farklı yollardan ve biraz farklı bir zamanlamayla yapacaklar. Ama bu kadarı bile size bir çağrışım yapıyor, çünkü siz bundan geçtiniz zaten. Öğretmenler ve üstatlar olabilmek için ilk siz geçtiniz bundan.

Şimdi, “Ruh’un Özgürlüğü” dizisine devam etmesi için Adamus’u buraya getirmek zamanı. Bu gruba konuşması ve sizinle deneyimlerini paylaşması için Adamus’u getirmek zamanı. Bu yüzden kısa bir duraklamamız olacak. Ve, hepinizden derin bir nefes almanızı ve bu sevgili varlığı enerjisel alanınıza getirmenizi rica ediyoruz.

Duraklama.

SAİNT GERMAİN/ADAMUS: Benim, evet. Ben, Adamus Saint Germain’in enerjisiyim, Şambra’ya geri geldim. Bugün enerjimin, öncesine göre biraz farklı olduğunu belki farkedeceksiniz, sadece Tobias enerjilerimi daha yumuşak biçimde getirmemi istediği için değil, ama ben sadece, iki ay önce karşılaştığınız o Adamus olmadığım için. Ben sadece o “I AM (Ben Ben’im)” dizilerinde sözü edilen Saint-Germain değilim. Ben sadece o kristalde hapsolan varlık değilim. Ben bu şeylerin tümüyüm.

Bakın….perdenin bizim yanında biz, oynamaya inanırız. Çoğu kez tek bir rolde ya da tek bir kimlikte hapsolmayız. Böylece, oynarız, ve kendimizi size farklı biçimlerde sunabiliriz. Bugün, bir ay ya da iki ay öncesine göre farklı geliyorum. Ve sizden, enerjideki farkı hissetmenizi istiyorum. Hepimizin bununla nasıl birlikte çalıştığını hissetmenizi istiyorum. Daha önce de söylendiği gibi, sizi o trans halinden çıkartmak için, şeylerin biraz silkelenmesine yardımcı olmak için birkaç ay önce çok güçlü biçimde gelmek zorundaydım. Bu, benim oynadığım bir roldü.

İnsanların oynayabilmesi, birbirine, kendine daha çok rol yapması harika bir şeydir. Ama siz kimliğinize ve realitenize öylesine kapılıyorsunuz ki, rol yapmak bile istemiyorsunuz. Şambra toplantılarınız olduğu zaman oynayın. Oynayın. Farklı rolleri ve farklı öyküleri oynayın. O zaman, oyuna girip çıkmanın ne denli kolay olduğunu görmeye başlayacaksınız. Biz bunu bizim tarafta hep yaparız.

Oldukça yakınlarda buraya geçiş yapan biri, bizim gerçekte ne olduğumuzu keşfettiğinde şöyle dedi….”tüm bu farklı rolleri oynamak, enerjinizi bu kadar çok değiştirmek sahtecilik değil mi?” Ve biz güldük, ve dedik ki, “asıl tek bir kimliğe hapsolmak kendine karşı sahte olmaktır.” Çok olabilir misiniz? Her gün yeni bir kimlikle ve oynanacak yeni bir rolle uyanabilir misiniz? Bu 3-B sahnesinde bir aktör olmak harika bir şeydir.

Perdenin bizim yanında biz tek bir kimliğe tutsak değiliz. Ben burada Saint Germain değilim. Herşeyden daha çok Adamus’um. Bu daha tam bir isim. Ama biz oynarız; biz ileri geri rol yapmayı oynarız. Ve sizi de aynı şeyi yapmaya yüreklendiriyoruz. Tümünün bir oyun olduğunu anlamaya başlayacaksınız. Tümü bir yanılsamadır. Ve tümü, Yaratıcılığın olağanüstü bir yanıdır.

Ama bakın, rol yapma eğitimi alanlarınızın dışında kalan çoğunuz, rol yapmakta bile garip ve tuhaf davranıyorsunuz. Sizden rol yapmanız, kimliğinizden çıkmanız istendiğinde, kendinizi çok rahatsız hissediyorsunuz. Aptal hissediyorsunuz. Kendinizi aptal yerine koyduğunuzu hissediyorsunuz. Nasıl rol yapılacağını bile bilmiyorsunuz.

Bu yüzden bazı Şambralara, rol yapma okulları başlatmaları için hodri meydan diyeceğim. Bunu gençler için yapın. Bunu onlar gençken yapın, böylece bu enerji yapılarında tuzağa düşmemeyi öğrenirler. Bunu hastalar için yapın, böylece bedende ya da akılda hasta oldukları yanılsamasının içinde kalmak zorunda olmadıklarını öğrenirler. Bunu depresif olanlarla yapın. Depresif olanlarla rol-yapma-oyununu oynayın. Bu, onların depresyondan çıkmalarına yardımcı olacaktır. Bu kadar düşük bir enerjiye tutsak olmanın ne denli aptalca olduğunu görmelerine yardımcı olacaktır.

Hepiniz rol yapmalısınız. Sabah kalktığınız zaman aynanın önünde durun. Kendimi görebilseydim, bunu ben de yapardım (kahkahalar). Ve benim de mizah duygum var, belki de Tobias’ınkinden daha çok ve biraz daha bilge (yoğun kahkahalar). Ama bu, sizinle oynadığım bir roldü.

Çok, çok yıllar önce Godfrey ile – Ballard’lar elbette – çalışırken bir rol oynadım. Uzun zaman önce onlarla çalışırken, o zamanlar için önemli olan bir rolü oynadım. Şimdi duyduğunuz ve gördüğünüz ve algıladığınız, Adamus enerjisinin daha gerçek bir ifadesidir.

Ama ben bunu da değiştirebilirim…anlıyor musunuz. Ben bir yanılsama üstadıyım. Sizinle birlikte grubun içinde oturabilirim. Sizinle birlikte sokakta yürüyebilirim. Sizinle birlikte arabada gidebilirim. Kimliğimi değiştirebilirim. Bir an bir sincap olabilirim. Sonraki an ise, kısa bir an için hiçbir yerden çıkagelip yaşamınıza giren ve size görünen ve sonra da çıkıp giden bir insan olabilirim….anlıyor musunuz….bir yanılsama üstadı.

Ve bu, hepinizin yapmasını istediğim şeydir – illüzyonist şapkanızı kafanıza koymanız, öykünüzü değiştirmeniz. Sabahları kalkın….aynanın önünde durun…. ve başka biri olun. Siz o kadar çok siz olmaya çalışıyorsunuz ki. Ve bazı günlerde de kendinizi acıtıyorsunuz. Saçınızı aynı dünkü gibi yapmaya çalışıyorsunuz (bazı gülüşmeler). Yüzünüzü önceki gün göründüğü gibi yapmaya çalışıyorsunuz. Bedeninize bakıyor, ve onun değiştiğini görmeyi dert ediniyorsunuz.

Ve değişim, en harika şeydir. Bakın, siz kendinizi o öyküde katılaştırmaya çalışıyorsunuz. Ama öykü – yani öykü bile – artık o öyküde olmak istemiyor. Sizi savunan, sizi koruyan ve sizi destekleyen o öykü bile, kendi yapısından özgürleşme zamanının geldiğini biliyor.

Eninde sonunda her enerji, bir yapıdan özgürleşmek zorundadır. Her enerji yükselip uçmak durumundadır. Her enerji genişleyebilmelidir. Tobias’ın da dediği gibi, enerji çözüm, tamamlanma ve özgürlük ister. Siz enerjiyi bu yanılsamanın, bu bedenin, kimliğinizin içinde tutsak ettiniz. Ve bundan çıkmak zamanıdır.

Rol yapmak. Oynayın. Farklı olun. Adınızı değiştirin….çok kez. Biz buna gülüyoruz, ama bu da başka bir öyküdür. Farklı olun.

Grubunuzda toplanın. Birbirinize karşı o kadar utangaç ve ürkeksiniz ki. Ve şu entellektüel, akli tartışmalara giriyorsunuz. Gruplarınızdan bazılarına katılmakta güçlük çektim (bazı gülüşmeler). Aklileştirmeler, ahkâm kesmeler inanılmaz.

Rol yapmak. Farklı kimlikler üstlenin. Farklı bir adınız olduğunu var sayın. Enerjiyi biçimlendirmenin ve değiştirmenin ne kadar kolay olduğunu görmeye başlayacaksınız. Ve bunların tümü de bununla ilgilidir.

Bedeninizden çıkmanın ne kadar kolay olduğunu görebileceksiniz. Enerjinin gerçekte ne olduğunu anlamaya başladığınızda – size hizmet etmeyi bekleyen bir potansiyel – içinde daha önce taş olan cebinizden altın çıkartacaksınız. İşte o zaman bir hastalığa yeniden dengeye gelmesi için emir verebileceksiniz, herşeydeki kusuru yok edebileceksiniz, bunu yapmayı seçerseniz tabi.

Enerji çamur gibidir…ya da bazılarınız için oyun çamuru. Forma sokulup biçimlendirilebilir. Size hizmet etmek için her şeyi yapabilir. Ama sonunda bir kez daha özgür bırakılmak ister. Bu, Yaratıcılık 101’dir. (çvr. Üniversitelerde giriş derslerine verilen kod)

Sizler Yaratıcılarsınız. Siz de Tanrı’sınız….bu yüzden tüm yaratılarınızı özgür bırakın. Bugün toplantımızı bitirdiğimizde, herşeyi özgür bırakın. Kuş kafesini açın, ve bırakın tümü çıkıp gitsin. Ah evet, bazısı kedere neden olacaktır, ve öykünüzün sizi terk etmesi çok üzülmenize neden olacaktır. Ama, o öykü kendini yeniden biçimlendirdiğinde, ve enerji kendini değiştirdiğinde, ve hayal bile edemeyeceğiniz biçimlerde size geri geldiğinde, kendinizi daha mutlu hissedeceksiniz.

Şambra ile çalışmaya bayılıyorum. Tobias ile çalışmaya bayılıyorum. Hem Dünya’da, hem de aynı zamanda burada olmak için heyecan dolu, harika bir zaman.

Benim Tobias hakkında kısa bir öykü anlatmam gerekiyor, çünkü o hep bizimle ilgili öyküler anlatıp duruyor. Bildiğiniz gibi, Tobias’ın Dünya’da çok, çok yaşamı oldu. Özellikle Tobit, ya da Tobit kitabına göre Toviat, ya da Tobias olarak da tanındığı yaşamı….bu, onu iyi tanıdığımız bir yaşamdı. Ben onu izlerdim, deyim yerindeyse, o zamanın fiziksel gözleriyle değil. Ama onu bizim boyutlardan gözlerdim. Onu izlerdim.

Bazılarınız belki de – nasıl desek – Cauldre’nın bazı şeyleri sıkı tuttuğunu anlayabiliyordur. Şimdi, Tobias da şeyleri çok sıkı tutardı (bazı gülüşmeler). Sanırım Dünya üzerinde şimdi bununla ilgili bir deyim var, alıkoymak ya da akılda iyi tutmak gibi bir şey. Tobias, yaşamı sırasında çok iyi aklında tutardı. Çok takılıp kalmıştı ve çok inatçıydı.

Ve ben öyküyü anlatırken o da eğleniyor, çünkü nereye varacağımızı biliyor. Kendini çok adamıştı, kitabın kurallarını harfi harfine izleyen, kendini adamış bir Yahudi. Sabah kalktığı andan, akşam yatana kadar Tanrı’ya hizmet ederdi, ve rüyalarında da Tanrı’ya hizmet ederdi. Kendini adamıştı. O zamanlar İsrail kavmi Babilliler tarafından köleleştirilmişti, buna rağmen o Tanrı’yı bütün kalbiyle seviyordu.

Ama kendi yollarına, yapma/olma biçimlerine çok sıkışıp kalmıştı. Cennete giden yolun, başkaları tarafından konmuş kurallarla gerçekleştirileceğini sanıyordu. Cennete giden yol, (ona göre) kiliseden geçiyordu. Herhangi başka bir şeye bakmayı reddediyordu…..ah, kendini harika bir biçimde adamış bir insan, çoğu kilisenin kıskanarak sahip olmak isteyeceği türden bir kilise üyesi. O, zamanını ve parasını (buna) harcadı.

Kendi kendine her an şöyle düşündü, “Bu, Tanrı’nın benden yapmamı istediği bir şey mi? Bu, Tanrı’nın benden talep ettiği bir şey mi? Tanrı’ya daha iyi nasıl hizmet edebilirim?” Aslında bu konuda biraz da kafayı yedi. Sokaklarda kendi kendine konuşurken, havada el kol hareketleri yaparken görülürdü, kendi kendine sanki – eh, tıpkı kanallık edermiş gibi (bazı gülüşmeler) – konuşurdu, hep Tanrı’yla konuşurdu, hep kendini yargılar, Tanrı’ya hizmet etmek için yapabileceği şeyin en iyisinin bu olup olmadığını merak ederdi.

Böylece bu, onun kendi enerjisine sıkışıp kalmasına neden oldu. Tabii, Tanrı’ya hizmette Tobias’ın yapmayı sevdiği şeylerden biri de ölü Yahudileri gömmekti, Babilliler tarafından öldürülmüş olanları, diğer Yahudilere, çizginin dışına çıkmamaları gerektiğinin göstergesi olarak sokakta bırakılanları gömmekti. Böylece Tobias onların bedenlerini bulur, ve onun için ölüm anlamına gelebileceğini bile bile, Tanrı’nın o bedeni toprağa gömmesini istediğini sanıyordu. Sürekli bunu yapmak zorunda kalmaktan çok yoruldu ve çok öfkelendi. Ama, Tanrı’nın istediğinin bu olduğunu sandı. Tanrı’nın, bu işi yapmak için onu atadığını sandı.

Bir gün, sokakta yatan bir bedenle karşılaştı. Onu kollarına aldı, ve ölü adamın bedenini köyün uzağındaki tepeye taşıdı. Orada görülmezdi. Ve olan biten onu çok öfkelendiriyordu. Hatta bunların olmasına izin verdiği için Tanrı’ya da kızıyordu. Ama ona kızgın olduğunu asla Tanrı’ya söylemeyecekti.

Eline bir kürek aldı, bedeni yere bıraktı, küreği eline aldı ve kazmaya ve kazmaya başladı. Derken güneş batmaya başladı ve o hâlâ kazıyordu. Ve çok öfkeliydi ve çok enerjiyle dolmuştu. Toprağı omuzlarından aşırtıp yukarıya atıyordu. Ve, gecenin bir saatine kadar kazdı da kazdı, yukarıda yatan bedeni tümüyle unutmuştu, çukuru ne kadar derin kazdığını tümüyle unutmuştu….o kadar öfkeliydi….toprak kafasının üstünden aşıp yukarıdaki zemine uçup duruyordu….10 metre….20 metre….30 metre (bazı gülüşmeler).

Bir noktada öylesine yoruldu, öylesine tükendi ve susadı ki, bir an için durdu ve kendini toprağa gömdüğünü farketti, ve yukarı çıkmanın hiç bir yolu yoktu, hiç yoktu. Ve tabii ki, bu ona hiç de komik gelmese de, biz öbür tarafta gülüp duruyorduk (kahkahalar). Ama biz bu güzel mecaza gülüp durduk, Tobias’ın, kendini adamış olan bu insanın, ölüyü gömme görevini tümüyle unutarak, neden orada olduğunu tümüyle unutarak kendini kendi çukuruna gömmüş olmasına güldük. Ama o kendini gitgide daha derine gömdü.

Şimdi, en sonunda olan biteni farkettiğinde, çok korktu. Yanlardan tırmanamayacağını biliyordu, çünkü çamur ıslaktı. Kayıp geri düşecekti. Kimsenin onu duyamayacağını biliyordu, çünkü şimdi zeminin 30 – 40 metre altındaydı ve sesi kaybolacaktı. Ve köyden de çok uzaktaydı. Elindeki tek aracın küreği olduğunu biliyordu, ama başını derde sokan araç da küreğiydi.

Peki şimdi ne yapabilirdi? Oturup düşünmeye başladı….ve düşündü….ve düşündü…. ve hiç bir yere varamadı. Ve yaşamda gerçekten keyfine vardığı şeyleri düşündü…. akşamları fazladan bir bardak şarabı….sabahları evlerden gelen şarkıları….çölde yaptığı uzun yürüyüşleri….Tigrus Irmağı boyunca yürümesini….ayaklarını suya sokmasını….ve Gaia ile olan bağın keyfine varmasını. Bunlar sevdiği şeylerdi. Ve, Dünya’da insan olmanın tüm o muhteşem yanlarını düşündü.

Ama sonra, “bu delikten nasıl çıkarım?” diye düşündü. Üç gündür oradaydı, Tanrı’yı çağırıp duruyordu, ve Tanrı’yı çağırıp da hiç bir yanıt alamadığı her sefer öfkeleniyordu. Atalarını çağırıyordu, çünkü atalarının bir yanıta sahip olduğunu düşünüyordu. Ama ataları da onu duyamıyordu. Gitgide daha çok öfkeleniyordu, gitgide daha çok sinirleniyordu. Kendini içine gömdüğü o çukurdan nasıl çıkartabileceğini bilemiyordu.

Uzun bir öyküyü kısa kesmek gerekirse, kendini bir çukura gömdüğünü bilen, ama yine de, üzerinde düşünsün diye onu birkaç gün çukurda yalnız bırakan küçük oğlu, Tobias Jr’ın köpeği çıkageldi. Çukurun tepesinden baktı ve yaşlı Tobias’ı çukurun dibinde, neredeyse açlıktan ölmek üzere, sinirli ve öfkeli bir halde gördü. Köpek kendi kendine güldü (bazı gülüşmeler). Tobias’ın kendini gömdüğü tepenin yanına doğru gitti. Onun çıkmasını sağlayacak deliği açmak için tepenin yanından düz eşeledi. Sadece yarım metrelik bu açıklığı kazmak, köpeğin bir saatlik bir zamanını aldı.

Şambra, bu bir dereceye kadar gerçek bir öyküdür, tümüyle değil (kahkahalar). Biz abartıyoruz. Burada bir noktayı vurgulamak için abartıyoruz. Kendiniz için kazdığınız kendi çukurunuzdan nasıl çıkacağınızı bazen göremiyorsunuz. Başka bir yolu olduğunu bazen unutuyorsunuz. Bazen, tıpkı Tobias gibi, kendi inanç sistemlerinizin tuzağına öyle bir düşüyorsunuz ki, sadece aşağısı ve yukarısı olduğunu sanıyorsunuz.

Bazen, elinizde sadece tek bir araç vardır….ya da siz öyle sanıyorsunuz. Ve sizi sürekli, gitgide daha derine gömen bu araçtır. Ve işte Tobias da, aşağıya doğru kazacağına, yana doğru gidebilirdi, ve neredeyse kendi mezarından birkaç dakika içinde çıkabilirdi.

Şambra, sizin şu anda içinden geçtiğiniz budur. Siz kendi realite sisteminizin içindesiniz. Ve çıkmak için o realite sisteminin araçlarını kullanıyorsunuz, çünkü tüm bildiğiniz budur. Tobias’ın da tüm bildiği buydu – küreği ve aklı, zihni. Şu anda tek bildiğinizin – bu yaşamdaki küreğiniz ve aklınız olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu realiteden çıkmak için, bu realitenin araçlarını kullanmaya çalışıyorsunuz. Ve, tıpkı Tobias gibi, kendinizi daha da derine gömeceksiniz.

Peki, şimdi bir dakika kadar inanç sistemlerinizle ilgili konuşalım. İnanç sistemlerinizin bir envanterini çıkartalım. Biz şimdi bu alanı yaratırken, siz de kendi inançlarınızı, kim olduğunuzla ilgili inançlarınızı bir düşünün. Bir an durun ve kim olduğunuza ve neye inandığınıza bir bakın.

Duraklama.

İlginç….inanç sistemlerinize baktıkça, inançlar arasında bir dolu çelişki olduğunu görüyorsunuz. İnançlarda aynı zamanda birçok katman da var. Çok belirleyici katmanlar var. Çalışan inanç sisteminizin bir katmanı, dünyada iş görebilmek için kullanmanız gereken katmandır.

Spiritüelsiniz gibi şeylere inanmanız gerekiyor. Gündelik toplumlarda iş görebileceğinize inanmanız gerekiyor. Bir dereceye kadar akıllı olduğunuza inanmanız gerekiyor. Bir dereceye kadar normal olduğunuza inanmanız gerekiyor. İş görebilmek için bir dereceye kadar iyi olduğunuza inanmanız gerekiyor.

Böylece, bu inanç sistemi katmanını oluşturuyorsunuz. Bu ilk katmandır. Sizin her gün yataktan kalkmanıza ve yolunuza çıkan şeylerle başa çıkmanıza izin verir. İnanç sistemlerinin bu katmanını – akıllıca, yeterince enerjisel, yeterince iyi olarak – içinize zımbalıyorsunuz. Bu şeyler sizin iş görmenize izin veriyor – ya da vermişti.

Bunun altında yatan bir dizi başka inanç sistemleri var. Bazıları çelişkili görünebilir – (örneğin) aslında o kadar da akıllı olmadığınıza dair inanç sistemi. Siz bununla zaman zaman mücadele edersiniz. Akıllı olduğunuza dair bir maske takabilirsiniz, ama sonra içinizin derinliklerinde “gerçekten de çok akıllı mıyım?” diye merak edersiniz. Ve sonra da, gerçekten sizden daha akıllı olan biriyle karşılaşırsınız. Ve bu karşılaşma, sizin maskenizi fırlatıp atar (bazı gülüşmeler).

Bazılarınız, çirkin olduğu inanç sistemine sahiptir. Bazılarınız, şişman olduğu inanç sistemine sahiptir. Bazılarınız, gerçekte hiç de iyi olmadığınıza, kandırmacılık yaptığınıza inanıyorsunuz. Aslında altında berbat bir insanın yattığına, ama bir şekilde, iyi olduğunuz yanılsamasını giyinmeyi becerdiğinize inanıyorsunuz.

Kendinizin o berbat parçasından korkuyorsunuz. Size tümüyle özgürlük verilseydi, tümüyle bolluk verilseydi, yapacaklarınızdan korkuyorsunuz. Süper yüksek bir zekânız olsaydı yapacaklarınızdan korkuyorsunuz.

Bu yüzden, belki hiç de o kadar iyi olmadığınıza dair altta yatan inanç sistemini beraberinizde taşıyıp duruyorsunuz. Hatta, aslında yakışıklı bile olmadığınıza inanıyorsunuz. Ama eğer doğru giyinirseniz ve saçınızı da düzgün tararsanız, belki, hem kendinizi, hem de düyanın geri kalanını kandırabilirsiniz.

Başka bir inanç sistemi dizisine de sahipsiniz, gerçek bir spiritüel varlık olduğunuzu, ama sadece tümüyle kaybolmuş olduğunuzu söyleyen başka bir katmana. Gerçekten Tanrı olduğunuza dair bir inanç sisteminiz var, ama Tanrı bugün gerçekten herşeyi yüzüne gözüne bulaştırmış haldedir (kahkahalar). Bazılarınız, herşeyin evrenin bir yerlerinde mükemmel olduğu inanç sistemine sahip; sadece bu mükemmeliğin nerede olduğunu bilmiyorsunuzdur (yoğun kahkahalar). Nerede olduğunu öğrenmek adına herşeyi yapacaksınızdır.

Bazılarınız tesadüfün olmadığına ve herşeyin mantıklı olduğuna inanıyor. Ama bu neden size ve yaşantınıza uğramıyor (yoğun kahkahalar)? Gerçekten Tobias, onları güldürebiliyorum!

Böylece, inanç sistemlerinin bu çok, çok farklı katmanlarına sahipsiniz. Bunlar tıpkı okyanusun farklı katmanları, farklı akıntıları gibi birbirine ve birbirinin üstünden geçiyor. Bazıları birbirinin içinden geçiyor. Bazıları tam birbirinin üstünde. Bunların tümü aynı anda iş görüyor.

Bunlar, durumlarınıza göre, yaşamınızda olan bitene göre aktive ediliyor, realitenize getiriliyor. Siz onları anında ortaya çıkartıyorsunuz. Ola ki birkaç sessiz dakikanız varsa, yüksek-düzey spiritüel inançlara yöneliyorsunuz. Ama, size yardımcı olmaları için türlü zamanlarda ortaya çıkardığınız türlü inanç sistemlerine rağmen, herhangi bir inanca hiç sahip olup olmadığınızı da merak ediyorsunuz….oralarda bir yerlerde herhangi bir şey var mı diye…..bunların tümü sadece bir oyun mu diye….bunların biri bile gerçek mi diye…..bu boyutun ötesinde herhangi bir şey var mı diye merak ediyorsunuz.

Böylece, tüm bu şeyler var Şambra, iş başında olan tüm bu şeyler. Bazıları doğrudan zihin yoluyla iş görür. Bunlar….bu inanç sistemlerinin bazısı zihinde depolanır…..zihin yoluyla aktive edilir….zihninizle güçlendirilir. Diğerleri, içinizin daha derin düzeylerindedir. Bazıları bizim “tek çakra” dediğimiz yerden gelir. Bazı inanç sistemleri, tıpkı denizleri besleyen ırmaklar gibi beslenir….diğer yaşamlar tarafından beslenir….toplu bilinç tarafından beslenir. Böylece, bu sayısız inanç sistemlerine tüm çevrenizde sahipsiniz.

Şimdi ile, bir sonraki toplantımız arasında, her bir inanç sisteminizi – onun nasıl çalıştığını, nasıl iş gördüğünü – çok farkında olmanızı isteyeceğiz. Onu değiştirmeye çalışmanızı, ya da onunla bir şey yapmanızı istemeyeceğiz, ama sadece farkında olun. Görmeye başlayacağınız şey, bir inanç sistemleri ağıdır ya da dokuması ya da matriksidir – onların realiteyi nasıl biçimlendirdiği….tepkiye nasıl neden oldukları….yaptığınız şeyi size nasıl yaptırdıkları…..gerçekten enerjiyi nasıl biçimlendirdikleridir.

Ve bu oldukça güzel bir şeydir. Şu noktalara gelmeniz hayranlık verici bir şeydir: artık sadece realitede olmamanız, ve artık realiteyi yargılamamanız, ama yarattığınız realitenin izleyici olmanız. Gittiğiniz yer burasıdır – yarattığınız realitenin izleyicisi, gözlemcisi olmak. Bakın…izleyen, onun içinde kaybolmaz. İzleyen, kendi yaratılarının içine girip çıkabilir. İzleyen, istediği an girer ve çıkar. Siz bu noktaya geliyorsunuz. Bunu şimdi, yarattığınız herşeyin izleyicisi olmaya başladığınız için hissediyorsunuz.

Şimdi, sizin de izninizle, sizi bugün küçük bir gezintiye çıkartacağız. Biz bunu, tadına bir baksınlar diye, enerjiyi oluşturma çalışmasına yardımcı olsun diye birkaç küçük Şambra grubuyla yaptık.

Perdenin bizim yanında, bugün ziyaret edesiniz diye, sizin için dört oda hazırladık. Biz bunu, birlikte olduğumuz diğer Şambra gruplarının rehberliğinde ve onların yardımıyla hazırladık. Onlar, bir anlamda buradalar, odalara götürmek üzere sizi kapıda bekliyorlar.

Şimdi, bunu nasıl yapıyoruz? Biz bunu hayal gücüyle yapıyoruz. Güç kullanmak istemiyoruz. Zorlamak istemiyoruz. Biz sadece hayal gücünü kullanmak istiyoruz. Bugün dört oda ziyaret edeceğiz. Sizlerden, her bir odadaki enerjiyi hissetmenizi isteyeceğiz.

Böylece şu anda burada, Dünya’da fiziksel bedeninizle içinde bulunduğunuz realite tabanından başlayacağız. Bedeni terk etmeyeceğiz. Biz realite tabanını genişleteceğiz….anlıyor musunuz. Bu ikisi çok farklı şeylerdir. Biz sizin bedeninizi terk etmenizi istemiyoruz. Biz realite tabanını genişleteceğiz.

Böylece, Şimdi anında derin bir nefes alın, içinde bulunduğunuz realitenin, tüm niteliklerinin tümüyle farkında olun. Çevrenizdeki havayı hissedin. Bedeninizin nasıl tepki verdiğini hissedin. Her türlü duyuyu hissedin….herşeyi duyun. Sadece kendi realite tabanınızın izleyicisi olun.

Şimdi sizden bizimle birlikte gelmenizi, hazırladığımız ilk odaya bizimle birlikte genişlemenizi isteyeceğiz. Daha önceki o küçük grupların Şambrası, sizi kapıda karşılamak üzere oradalar. Kapıyı açıyoruz, ve odaya birlikte giriyoruz.

Bu odadaki enerjiler çok özel. Onlar sizin için hazırlandı. Sizden, bu odanın enerjilerini hissetmenizi isteyeceğiz. Derin bir nefes alın. Bu odanın enerjierini sadece hissedin.

Duraklama.

Şimdi, odadan çıkalım, bu realite tabanına geri gelelim, enerjimizi tümüyle bu realite tabanına geri getirelim, tümüyle buraya geri getirelim.

Bu odada, buraya yerleştirilmiş olan enerjiler kesinlikle Şambra’nın enerjileridir, Şambra’nın özüdür. Burada olanın tümü budur, Şambra’nın özü.

Şimdi, şu anda içinde oturduğumuz bu realite tabanından, başka bir odaya geçiyoruz. Enerjinizi genişletin….benimle gelin. Önceki grupların Şambrası sizi kapıda selamlamak üzere oradalar. Ve o odaya girelim ve olagelen tüm enerjilerin farkında olalım.

Paylaştığımız bu odanın enerjilerini hissedin. Herşeyin, olagelen herşeyin farkında olun.

Duraklama.

Ve şimdi yine bu realite tabanına geri gelelim. Odadan çıkalım ve 3-B realite tabanına geri gelelim.

Bu odaya, uzun zaman içinde hapsolduğum kristalin yapının çok özel enerjileri yerleştirilmişti. Ben orayı kendime bir tür türbe edindim. Siz, benim içine hapsolduğum o yanılsamanın kristalin enerjilerini hissettiniz. Onları bugün hissedebilin diye odaya konulmasına kendim yardımcı oldum.

3-B realite tabanında derin bir nefes alalım. Şimdi de, üçüncü odaya gitmek için enerjilerimizi genişletmeye hazırlanalım. O odaya girelim.

Duraklama.

Enerjiler özel olarak hazırlandı.

Duraklama.

Enerjilerimizi 3-B realite tabanına geri getirelim, insan realitenizde tümüyle mevcut olarak.

O odaya, Arcturus denen, fiziksel olmayan bir realite merkezinin çok özel enerjileri yerleştirilmişti. O birçoğunuza tanıdık geliyor. Birçoğunuz oradan geçtiniz ya da daha önce orada bulundunuz. Orası, Arcturus denen fiziksel olmayan bir yerdir. Ve orası, daha önce de sözünü ettiğimiz yerdir – fiziksel olmayan alemlerde oynanan Camelot oyununun sahnesi, Kral Arthur’un öyküleri, ve insanlıkla bağlantısı, bizim tarafta yaptıklarımızla bağlantısı.

Dördüncü ve son odaya gitmeden önce 3-B realite tabanında nefes alalım. Bu realite tabanında tümüyle mevcut olalım.

Duraklama.

Ve şimdi de, dördüncü ve son odaya gidelim. İçeri girin ve bu odanın tüm enerjilerini hissedin, bu, sizin için hazırlanmış olan çok özel bir odadır.

Duraklama.

Şimdi enerjilerimizi 3-B realite tabanına geri getirelim. Derin nefesler alın.

Hazırlanmış olan bu dördüncü ve son odada, şimdi ziyaret ettiğimiz odada, öyle bir hava yaratık ki, odanın içinde kesinlikle hiç bir enerji ve hiç bir his yoktu. Hiç bir şey yoktu. Biz bir hiçlik yarattık.

Böylece, birlikte dört odadan geçtik, her biri çok ayrı hislere sahipti. Birçoğunuzun kendiyle hayal kırıklığına uğradığını biliyoruz. Psişik 101 dersinden kaldınız (bazı gülüşmeler). Ve, sizinle yapmaya çalıştığımız da tam olarak buydu.

Bakın….3-B’de olmayan şeyleri anlamak için çoğu kez 3-B araçlarını kullanmaya çalışıyorsunuz. Ben burada oturmuş sizi izliyordum – hatta bağlantıda olanları da – siz zihinlerinizi kullanıyordunuz. Ve tüm yaptığınız buydu. Odalarda ne olduğunu anlamaya çalışıyordunuz. Ve bu, bir tahmin oyunu değildir. Bu bir hissetme oyunudur.

Geçmiş yaşamlarda kullandığınız Eski araçları ortaya çıkartmaya çalışıyordunuz, büyücüler ve falcılar, cinciler olanınız. Oraya nasıl ulaşacağınızı düşünmeye çalışıyordunuz, ve bu yapılamadı. Ve işte başınızı derde sokan da budur Şambra. Siz zihninizi, aklınızı kullanmaya çalışıyorsunuz. Psişik olmaya çalışıyorsunuz.

Ve bu iş görmeyecektir, (en azından) bizim gittiğimiz yerde. Bunu anlıyor musunuz? Kendinizi bir delikten çıkartmak için bir kürek kullanamazsınız. Kendinizi içinde bulunduğunuz yanılsamadan çıkartmak için beyninizi kullanamazsınız. Siz hipnotize edildiniz. Hipnotize edilmek için kendinize izin verdiniz. Kendinizi bu trans haline koydunuz. Kendinizi öykünün içine koydunuz.

Ve bu güzel bir şeydir, ama çıkmak zamanıdır. Tıpkı Tobias’ın öyküsü gibi, 3-B araçları kullanarak çıkamazsınız. Ve hâlâ yapmaya çalıştığınız şey budur. Siz tahmin yürütme oyunları oynuyorsunuz. Bundan çıkmanın yollarını düşünmeye çalışıyorsunuz ve çıkamıyorsunuz….çıkamıyorsunuz.

O odalarda olanları hissetmenizi sağlayacak araçlar, 3-B’nizde mevcut değil. Onlar realitenizde mevcuttur, ama 3-B’nizde değil, insan bilincinizde değil. Araçlar her yanınızdadır, ama siz onları daha kendi realitenize çağırmadınız. Hâlâ mücadele ediyorsunuz. Hâlâ zorluyorsunuz. Eski Enerji’den çıkmak için hâlâ Eski Enerji kullanmaya çalışıyorsunuz. Ve bu bir işe yaramıyor….nokta.

Hipnozdan çıkmayı, düşünmekle gerçekleştiremezsiniz. Düşünmek işe yaramayacaktır. Kendinizi daha da derine gömersiniz. Bunu yaparsanız eğer, kendinizi daha derin bir hipnoz haline sokacaksınız. Yaptığınız buydu Şambra, çıkış yolunu düşünmek.

Yaptığınız şu inanılmaz derecede akli konuşmalarınızı dinliyoruz da, çukurunuzun çok daha derin olmamasına şaşıyoruz. Nasıl hissedileceğini unuttuğunuz için düşündüğünüz bazı şeyleri duyuyoruz. Size az önce, nasıl hissedileceğini ne kadar derinden unuttuğunuzu gösteren dört örnek sunduk. Ve sonra da kendinizi dövüp, “odada ne olduğunu merak etme noktasına kadar bile gelemedim” diyorsunuz. Ve bazılarınız da bunu manipüle edip, “Eh, belki de enerjiyi hissedebilmişimdir diye düşündüm” diyorsunuz. Oysa hissetmediniz. Ve biz de bunu biliyoruz (bazı gülüşmeler).

Biz Eski oyunu oynamayı bırakacağız. Bu realiteden çıkmak için onun araçlarını kullanamazsınız. Ama yolları vardır. Kendinizi realiteden çıkartmak için meditasyon yapamazsınız – ya da ilaç alamazsınız. Bazılarınız deniyor. Bu yüzden Tobias “meditasyon yapmayı bırakın” demişti. O bir mücadeledir. Ve siz kendinizi daha da derine gömersiniz. Onun doğru şey olduğuna kendinizi inandırdınız, bu yüzden de yapıyorsunuz. Ve bir işe yaramıyor. Sadece onun içine daha da hapsoluyorsunuz.

Çıkış yolunu düşünmekle gerçekleştiremezsiniz. Aklınız, zihniniz asla buna göre tasarlanmadı. Oradan çıkmak için mücadele edemezsiniz, çünkü içinde bulunduğunuz realite-kilidinden çıkmak için mücadele etmeye çalıştığınızda, o daha da sıkı kilitlenir. Bir enerjiye ne kadar karşı çıkılıp da direnilirse, enerji kendini o kadar katılaştırır….anlıyor musunuz.

Kızdığınızda, öfkelendiğinizde, ve çıkmak için savaşmaya kalktığınızda, ne olduğunu zaten biliyorsunuz. Enerji daha da çok karşı koyar. Onun içine daha da hapsolursunuz. Ondan çıkmak için dua da edemezsiniz. Tobias bunu o çukurda anladı. Dua etti de etti de etti. Yaptığı tek şey, yargılayan bir Tanrı’yla ilgili Eski bir inanç sistemini pekiştirmekti. Bu realiteden çıkmayı duayla gerçekleştiremezsiniz.

Çıkmayı dileyemezsiniz. Dilemek, umut dolu düşüncedir. Düşünmek yeterince kötü zaten, ama bir de umut dolu düşünce oldu mu, sizi daha da sıkıştıran, daha da güçlü bir ağ yaratır.

Bundan çıkmayı satın alamazsınız, elbette. Bazılarınız denedi. Çıkmayı felsefe yaparak gerçekleştiremezsiniz, çünkü felsefe harikadır, ama aynı zamanda o da 3-B tabanına oturur.

Çıkmaya çalışırken 3-B araçlarını kullanıyorsunuz. Ve Şambra, bu işe yaramayacaktır. Ve siz de bunu anladınız.

Böylece, biz, neyin işe yarayacağını konuşmak için buradayız. İçinde bulunduğunuz yanılsamayı nasıl aşacağınızı konuşmak için buradayız. Biz size, herşeyden önce, yolun var olduğunu söyleyeceğiz. O sizin ötenizde değildir. Zaten içinizdedir. O sizin içinizdedir, ama şu anda size bildik gelen bir realitede değildir.

Böylece size aracın olduğunu söylüyoruz. O zaten oradadır. Bir adım daha ileri gideceğiz. Bu gerçekten bazılarınızın – nasıl desek – düşünme tarzınızın gerilmesine neden olacak.

Siz şimdiden realite tabanınızdan çıktınız. Siz şimdiden bedeninizden çıktınız. Ve siz şimdiden herhangi bir enerjiyi başka enerjilere dönüştürebilirsiniz. Bu şimdiden sizin tarafınızdan gerçekleştirildi. Şimdi, siz sadece, buraya nasıl vardığınızı anlama işleminden geçiyorsunuz.

Biz sizin bunun üzerinde derin düşüncelere dalmanızı istemiyoruz. Düşünmenizi istemiyoruz. Sadece hissetmenizi istiyoruz. O enerjiyi hissetmenizi istiyoruz. Siz şimdiden öteye geçtiniz. Şimdi sadece, nasıl yaptığınızı anlamanıza yardımcı olacak bilinç işleminden geçiyorsunuz.

Kendi kristalimin içinde 100.000 yıl gömülü kaldığımda….çıkış yolumu mücadele ederek bulamayacağımı anladığımda….yalvararak çıkamayacağımı…. zorlayamayacağımı…..dua edemeyeceğimi….bu tür şeylerin hiç birini yapamayacağımı anladığımda….öylesine kapana kısılmıştım ki. Ve sonunda anladım ki, kendime araçları zaten vermiştim. Yoksa, tapınaklardaki o odaya neden girmiş olurdum? Tam kurguyu bilmeden, kendime araçları sağlamadan, o odaya zaten girmiş olmazdım. Sadece araçları unutmuştum, çünkü kristalin içine pek hapsolmuştum.

Araçları unuttunuz, çünkü kendi realitenizde çok tutsaksınız. Bunu değiştirmek zamanıdır. Araç oradadır. Tam önünüzdedir, tıpkı geçen ay o sevgili varlığın tam önünde durduğum gibi. O oradadır.

Bu araca nasıl ulaşırsınız? O 3-B’de mevcut değildir. Onu göremezsiniz. Ona dokunamazsınız. Onu duyamazsınız. Peki, orada olduğunu nasıl bileceksiniz? Söylediğimin gerçek olduğunu nasıl bileceksiniz?

Onu hissedebilirsiniz Şambra. Onu hissedebilirsiniz. Bunu gerçekleştirebilmek, kristalin içine gömülü kaldığımda gerçekleştirmeyi öğrenmek zorunda kaldığım şeyi talep eder. Kendime tümüyle ve tamamen güvenme noktasına gelmem gerekti…tümüyle. Son toplantımızda da söylediğim gibi, herşeyi bırakmaya, yüzde 100 bırakmaya gönüllü, istekli olmam gerekti, tümüyle kendime güvenmem gerekti.

Şimdi, “Ama ben bunu zaten biliyordum” diyorsunuz. Ama yaptığınız şudur, güven için hâlâ dışarıya bakıyorsunuz. Onay için hâlâ dışarıya bakıyorsunuz.

Ben burada tümüyle kendine güvenden söz ediyorum – Tanrı’ya değil – çünkü siz daha Tanrı’nın ne olduğunu bile bilmeye başlamadınız. Sadece Eski bir inanç sistemi olan bir şeye nasıl güvenebilirsiniz? Tümüyle kendine güvenmek….kesin bir güven, %100….herşeyi verin….kendinize güvenin. Bazılarınız, kendine olan güven düzeyini anlamaya çalıştığı zamanlarda oraya gidiyor. Bazılarınız yaklaşıyor, ama oraya tam ulaşmadınız.

Tümüyle güven…..şimdi bu, sorunların çıkmasına neden oluyor. Size ihanet etmiş bir şeye, ya da anlamadığınız bir şeye nasıl güvenebilirsiniz? Kim olduğunuzu bilmezken, kendinize nasıl güvenebilirsiniz? İşte ironik olan da bu. Tüm bu şeyin güzelliği burada yatıyor. Şimdi öyle bir duruma sokuldunuz ki, kendinize güvenmek zorundasınız – sınırlı öykünüzün içindeki size değil – ama Tanrı da olan size. Kendinizi sevmek zorundasınız.

Kristalin içinde tutsak olduğumda, kendimin her bir parçasını sevmeyi öğrenmek zorunda kalmıştım. Bir başkasını sevmek kolaydır, bu arada. Dışsal şeyleri sevmek kolaydır. Kendimi sevmenin en zor şey olduğunu gördüm. Ama tek çıkışın da bu olduğunu biliyordum. Şimdiye kadar yaptığım herşeyi sevmek zorundaydım. Kendimle ilgili herşeyi sevmek zorundaydım.

Bazen kendine sevginin gözleriyle bakmak zordur. Bazen kendine sevgi vermek rahatsızlık yaratır. Siz, kendinizi sevmemeniz gerektiğini söyleyen bir inanç sisteminde eğitildiniz. Egonun kontrolden çıkmasına izin vermek korkusuna eğitildiniz ve hipnotize edildiniz.

Bu bir yanılsamadır. Bu bir yanılsamadır, Şambra. Bu, sizi geri tutan korku dolu bir inanç sistemidir. Tobias dedi ki, “Ego, bir rüya fabrikasından başka, kim olduğunuzun öyküsünü oluşturandan başka bir şey değildir.” Siz şimdi egoyu kısıtlamanın ötesine geçmek zorundasınız.

Biz diyoruz ki, “Bırakın ego uçsun.” Ah, bu sorunların çıkmasına neden oluyor! “Egomun uçmasına izin verirsem ne olur? Kontrolden çıkarım! Canavar olurum!” İşte yine Eski inanç sistemleri. Hatta bazılarınız, “Ah, eğer egoma hodri meydan dersem, partilerde çok sıkıcı biri olurum. Hiç durmam konuşurum” diye düşünüyor. Bu farklı bir şeydir.

Biz sizden, kendinizle ilgili herşeyi sevmenizi istiyoruz. Akılsal olarak neden söz ettiğimi anlıyorsunuz. Duygusal olarak bunu hiç yapmadınız. “Kendini sev” sözcüklerinin gerisindeki enerjiyi biliyorsunuz, ama onları uygulamıyorsunuz. Kendinize yürekten, candan aşık olabilir misiniz….hiç utanmadan? Kendinizle ilgili herşeyi sevebilir misiniz?

Az önce de söylediğim gibi, sizin her bir verçheniz, her bir bölümünüz ve parçanız sizinle şimdi yeniden birleşmek istiyor, yeniden birleşmek zorunda. Bakın….bu da işin diğer yanı – siz bunu geride bırakılan herhangi bir parçayla gerçekleştiremezsiniz…..geride kimse bırakılmayacak. Her veçheyi, her geçmiş yaşamı, her düşünceyi birleştirmek zorundasınız.

Şimdi, bazılarınız “bunun envanterini çıkartmak uzun zaman alacaktır” diye düşünüyor, “hay Allah, nasıl hatırlayacağım?” diyorsunuz. Bu zihinden gelmiyor. Kalpten geliyor, o saf, saflığı bozulmamış sevgiden geliyor.

Şimdi, bu bazılarınıza çok meydan okuyan bir zaman olacak. Aklımızda bir yüzde var ama Tobias onu paylaşmamamızı istiyor (bazı gülüşmeler). İş kendinize güvenmeye ve sevmeye geldiğinde, bunu yapmamak için her türlü bahaneyi bulacaksınız. Biz size bunda yardımcı olacağız, çünkü sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Sizinle çalışacağız, tüm varlığınızla.

Eğer kendinizi sevmek ve kendinize güvenmeyi öğrenmek için zaman bulamıyorsanız, biz onu yaratmanıza yardımcı oluruz. Çok zamanınız olsun diye işinizin yok olmasına yardımcı oluruz (kahkahalar). Zamanınız olsun diye, ailenizin sizi kapı dışına koymasını sağlarız. “Aa evet” diyorsunuz, “amma da zor iş…..bize neden bu kadar yükleniyorlar sanki?” Çünkü bizden böylesini istediniz. Bunu gerçekleştirmek için zamanın ve yerin ve alanın bu olduğunu söylediniz. Ama o uç noktalara gitmek zorunda değilsiniz. Kendinize güvenmeyi ve kendinizi sevmeyi şu anda öğrenebilirsiniz.

Bu aynı zamanda kendini açmakla, içinde bulunduğunuz o öykünün dışına çıkmakla ilgilidir. Bu, öyküyü indirgemek ya da ondan kurtulmakla ilgili değildir. Bazılarınız, söylediğimizin bu olduğunu düşünüyor. Salıvermek, öyküyü özgürleştirmektir, ondan kurtulmak değil, onu saklamak değil. Enerjiyi asla, asla başarıyla saklayamazsınız. Er ya da geç yeniden ortaya çıkacaktır.

Öyküyü, içine yerleştirildiği yapısından özgürleştirmenizi istiyoruz. İçinizdeki herşeyle ilgili tüm kısıtlamaları kaldırmanızı istiyoruz….düşünme tarzınızdaki kısıtlamaları…. aşağı ya da yukarı, alçak ya da yüksek olduğunu düşündüğünüz şeylerdeki kısıtlamaları…..zenginlikle ilgili kısıtlamaları….enerji kısıtlamalarını. Biz sizden kendinizi açmanızı isteyeceğiz.

Şimdi, bunun biraz da ürkütücü olması, sınırlılıklar içinde iş görmek zorunda olan bir dünyada yaşadığınızdandır. Bu dünyanın parametrelere sahip olması gerekiyor. Var olabilmek için kendi sınırlarında ısrar ediyor. Bu yüzden, biz sizin ondan çıkmanızı isteyeceğiz. Zaman zaman garip hissedeceksiniz, rahatsız ve doğal olmayan bir halde.

Şimdiden sonra yaptığınız herşeyin ötesine geçmenizi isteyeceğiz. Ve, ötesinde yaşamanız için biz orada olacağız, sizi cesaretlendireceğiz, dürteceğiz – ve zaman zaman da fazlasını yapacağız. Böylece, bu güvenle ilgilidir. Kendinizi sevmekle ilgilidir. Ötesinde yaşamakla ilgilidir. Bu temel, temel şeylerle Şambra, iş kolaylaşacaktır. Bu kolay olacaktır.

Bakın, kendinize verdiğiniz o araç, o anahtar, uçarak yaşamınıza geri gelecektir. Biliş hali size gelecektir. Onu burada açıklayamayız. Yapmanız gereken belirli bir şey olduğunu söyleyemeyiz. Ama o biliş, o anımsama size gelecektir. O güvenle ve o sevgiyle ve sınırsızlık haliyle, sınırsız yaşamakla, benim yaptığımı aynen yapabileceksiniz – girip çıkabileceksiniz, girip çıkabileceksiniz. Enerjiyi istediğiniz biçimde değiştirebileceksiniz.

Üstatların işinin kolay olduğunu anımsayın. Oraya (o kolaylık noktasına) ulaşmak zordur. Enerjiyi biçimlendirmek ve değiştirmek çok kolaydır. Bazen yanlış şeylere odaklandınız. Bazen mucizelere odaklandınız. Psişik olmaya çalıştınız. Tüm yaptığınız, öykünüzü pekiştirmekti, öykünüzü daha da büyütmekti, çukurunuzu daha da derine kazmaktı. Bunun ötesine geçmek zamanıdır.

Biz şimdi size soracağız, ve hemen şimdi bir yanıt vermek zorunda değilsiniz. Ama biz şimdi soruyu soracağız. Ve yanıtı vermeden önce bir dakika kadar düşünüp taşınmanızı istiyoruz. Yaşamınızda şimdi, fiziksel biçimin içindeyken şimdiye kadar gittiğiniz yerlerin ötesine geçmek için, sizinle çalışmamıza izin verip vermediğinizi soracağız.

Size soruyoruz, herşeyin ötesinde yaşamaya izin veriyor musunuz? Bu herhangi bir şeyi ve/veya herşeyi bırakmak anlamına gelebilir. Gerideki hiç bir şeye tutunamazsınız Şambra, hiç bir şeye. Herşeyi tümüyle bırakmaya gönüllü, istekli olmalısınız. Bir dakikaya kadar, şeylerin ötesinde yaşamanız için sizinle çalışmamıza izin vermenizi istediğimizde, bu, yaşamınızdaki şeylerin gerçekten değişeceği, kesin bir değişim geçireceği anlamına gelebilir.

Bunu sizin yarattığınızı anlamak zorundasınız. Şu anda bunu tümüyle anlamıyor olabilirsiniz, ama siz yaratıyorsunuz.

Size soruyoruz, kendinize tümüyle güvenmek için, kendinizi tümüyle sevmek için, ve şimdiye kadar bildiğiniz herşeyin ötesinde yaşamak için kendinize izin veriyor musunuz? Bununla birlikte değişimler gelecektir – bunu garantiliyoruz.

Bu çizgiyi geçmek zorunda değilsiniz, ve onu şimdi ya da daha sonra da geçmek zorunda değilsiniz. Bunu şimdi gerçekleştirmeyi seçebilirsiniz. Geciktirebilirsiniz de. Bu bir sınav değildir, ve bir yarışma da değildir. Bu, kendi kristalin hapisanenizden, kendi yanılsamanızdan çıkmaya hazır olup olmadığınızı size sormakla ilgilidir.

Bu, bazılarında korkuların çıkmasına neden olacaktır. Diğerleri için canlanmanın, neşenin çıkmasına neden olacaktır. Sorunlar ortaya çıkacaktır. Evet – şu anda soranlara yanıt olarak – evet, fiziksel bedeninizi geride bırakmak anlamına gelebilecektir. Bunu yapmaya gönüllü müsünüz, istekli misiniz? Bunu yapmaya hazır mısınız? Bu herhangi bir şeyden ya da herşeyden, sevdiğiniz birinden, sahip olduğunuz bir şeyden (şeylerden), sevgili evcil hayvanınızdan vazgeçmek anlamına gelebilir.

Size herşeyden kurtulmanız gerektiğini söylemiyoruz. Sadece, izin verdikçe, şeyler değişecektir, diyoruz. Yaşantınızdan gerçekten çıkmaya hazır olan şeyler, çıkacaktır. Enerjisel olarak salınmak ihtiyacında olan şeyler, salınacaktır. Bunun bir zaman çizelgesi yoktur. Bazıları birkaç hafta ya da ay içinde bir fark görecektir. Bazıları da yıllar sonra. Ama bunu yapmaya gönüllü müsünüz, istekli misiniz?

Biz şimdi izin noktamıza geliyoruz, bir kabul noktasına. Birlikte güvenli alanın güvenli enerjisinde oturacağız. Öne çıkmayı seçiyorsanız….Cauldre diyor ki, “bu kulağa dinsel imanı güçlendirme toplantısı gibi geliyor” (kahkahalar). Bunu kelime anlamında söylemiyoruz. Mecazi anlamda söylüyoruz.

Eğer bunu seçiyorsanız, ötede yaşama iznini veriyorsanız, birkaç melek tarafından karşılanacaksınız. Siz onları düşünemeyeceksiniz ya da psişik olarak zihninizde algılayamayacaksınız. Onları kalbinizde hissedebileceksiniz. Onlar tarafından karşılanacaksınız. Sizinle çalışmaya başlayacaklar.

Eğer daha o kadar emin değilseniz, bu pekâladır. Başka bir melek grubu gelip sizinle sadece oturacak, sadece sorunu tartışacaktır. Bununla hiç bir ilginiz olmasın istiyorsanız, candan sevilirsiniz. Bizim açımızdan herhangi bir yargı söz konusu değildir. Yaptığımız şudur Şambra, bu noktada yolun farklı bir çatalına giriyoruz. Bazı kişiler ayrılacaktır, hem de son zamanlarda gördüğünüzden daha fazla, diğerleri öteye geçmeye, ötede yaşamaya hazır olacaktır.

Böylece burada, bu alanda oturalım. Siz anınızda olun. Biz size yanıt vereceğiz.

Sevgili Şambra, herşeyin ötesinde yaşamayı seçiyor ve buna izin veriyor musunuz?

Duraklama.

Biz bu alanı açık tutacağız. Geri gelip, istediğiniz an ziyaret edebilmeniz için bu alanı çok kutsal tutacağız. Bu alana girebilir ve enerjisini hissedebilirsiniz. Kararınızdan pek emin değilseniz, buraya geri gelebilirsiniz. Her an geri gelip burayı ziyaret edebilirsiniz. Herşeyin ötesinde yaşamak kararını, seçimini, seçtiğiniz herhangi bir noktada alabilirsiniz. Bunun bir zaman çizelgesi yoktur. Ama söylediğimiz gibi, o adımı atmaktasınız. Eski tarzlardan çıkmaktasınız.

Bugün burada geçirdiğimiz zamanı anımsayın Şambra. Bu sadece sizinle ilgili değildir. Bu, kendi gerçek kimliğini, kendi spiritüel doğasını, ve içindeki Tanrı anlayışını arayarak bu yöne gelmekte olanlarla ilgilidir.

Bugün burada birlikte geçirdiğimiz zamanı anımsayın, çukurunu gitgide daha derine kazan, kendi realitesindeki araçları….onu sadece daha da derine gömen araçları, küreği kullanmaya çalışan Tobias’ın öyküsünü anlattığımızı anımsayın. Şimdiki realitenizin dışında bulunan araçları kullanmanız gerektiğini size söylediğimizi anımsayın. Bu araçlar mevcuttur. Onlar oradadır. Onlar sizinle birlikte olmak için gelmeye hazırlar. Ama realitenizin dışında bulunuyorlar.

Ziyaret ettiğimiz dört odayı anımsayın. Oraya biraz hünerle girişimizi anımsayın. Siz Eski zihninizi ve Eski yollarınızı kullanmaya çalışmıştınız. Ve bu odalar hisler için ve hayal gücü için ve Yeni Enerji için tasarlanmıştı. Odalardan birinde hiç bir enerji yoktu. Bunun, farklı bir alana gitmeyi….zihninizden çıkmayı….hisleri hissetmeyi….şimdi varlığınızın merkezinde bulunan o tek çakraya girmeyi anlamanıza yardımcı olduğunu anımsayın.

Zihnin ötesinde, bedenin ötesinde, ve sınırlılıklarınızın ötesinde yaşamak zamanıdır.

Ben, Adamus Saint Germain.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Sorular ve Yanıtlar

Bedenleme Dizisi – 02 Nisan 2005
Şaud 9:Ruh’un Özgürlüğü; 4.Bölüm – St.Germain & Tobias

Kırmızı Çember’e sunulmuştur

Ve öyledir sevgili Şambra, bugünün bu güzel enerjisiyle devam ediyoruz. Ben, Tobias, Soru ve Yanıt oturumunuz için geri geliyorum, ama Adamus’un ilettiği mesajla ilgili başka bir anlayış daha sunmak istiyorum.

Önce şunu söylemeliyim; kendi deliğime sıkışıp kalmamla ilgili öykü (kahkahalar) fazla abartılıydı (yoğun kahkahalar). Ben kendimi bile bile gömdüm (yoğun kahkahalar). Bu, tüm baskılardan ve taleplerden uzaklaşıp biraz huzur bulmak ve kendi başıma kalabilmek için seçtiğim bir yoldu. Ben kral adına bir alıcıydım. Ve uzaklaşıp kendimle zaman geçirmeye ihtiyacım vardı. Ve (şeyleri) kazıp çıkartabileceğimi (ayrıntılarıyla inceleyebileceğimi) baştan biliyordum. Ama ben, tıpkı sizin gibi, daha derine kazmayı tercih etmiştim.

Böylece….şimdi, Adamus size, herşeyin ötesinde yaşamak kavramından söz etti. Bu, kendine duyduğun – en derin ve en mahrem – içten güveni içerir. Adamus, tümüyle kayıtsız şartsız olan sevgi kavramından söz etti. Ve yine, siz bu kavramları duydunuz. Ama şimdi bu biçimde yaşamaya başlayacaksınız, kendini tümüyle severek, kim olduğunuzun her bir parçasını yeniden bütünleştirerek.

Adamus genişlemekten, sınırların ötesine geçmekten söz etti. Ve Tanrı bilir ki, yarattığınız çok sınırlamalar vardır. Sınırlamalar, aslında sizin çevrenizdeki realiteyi anlamanıza yardımcı olur. Ama enerjiye yüklenen sınırlamalar ve kısıtlamalar, aynı zamanda şeyleri yerlerine de mıhlar.

Biz, özgürleşmelerini sağlamak adına enerjilerin kilidini açmak için buradayız. Biz bugün, ilerlemeye hazır olanlardan, izin vermeye hazır olanlardan, herşeyin ötesinde yaşamalarını istemek için buradayız. Yaşam değişecektir. Ve evet, sorunlar da ortaya çıkacaktır.

Biz bir ara verdik. Belki de en önemli noktayı söylemek için geri gelmeden önce bir ara verdik. Ve sadece kanallığı dinleyip de bu harika Soru ve Yanıtları dinlemeyenler, bu bilgelikten yararlanamayacaktır.

Ara sırasında bazılarınız şunu sordu, “peki ama, bunun anahtarı nedir? Bunu nasıl gerçekleştiririz? Herşeyin ötesinde nasıl yaşarız? Ben kesinlikle izin veriyorum. Ve siz bazı meleklerin gelip de benimle yeni bir biçimde, yepyeni bir düzeyde çalışmaya başlayacağını söylüyorsunuz. Ama gerçekten, yapmam gereken nedir? Bunun sırrı nedir?”

Çok basittir Şambra. Basittir. Ve gerçekten bedeninizden nasıl çıkacağınızı bilmek istiyorsanız, herhangi bir enerjiyi bir biçimden başka bir biçime nasıl dönüştüreceğinizi bilmek istiyorsanız, bu çok basittir. Bu, sahip olduğunuz – ya da olduğunuzu sandığınız – tüm kontrolü bırakmak demektir. Kontrolsüzlük….bu, bu kadar basittir. Anahtar budur. Yanıt budur. Yeni Enerjinin “kutsal kâsesi” budur. İşte söyledik….KONTROLSÜZLÜK….bu, bu kadar basittir.

“Peki ama Tobias, bunu bize neden daha önce söylemedin? (bazı gülüşmeler) Kontrolü bırakmayı öğrenmek için yaşamımın beş yılını Şaudları dinlemekle geçirmem gerekti.” diyorsunuz (yoğun kahkahalar). Ama Şambra, gelişmek, tekâmül etmek zorundaydık. Bu noktaya gelmemiz gerekiyordu.

Tüm kontrolü elden bırakmak, tüm enerjiyi özgürleştirir. Yaşamınızdaki beklenmedik şeyler o zaman olmaya başlar. Depresyon o zaman gider ve tutku onun yerini alır. Kontrolün bırakılması, yapılandırdığınız her bir enerji parçasını özgürleştirir. Kulağa basit geliyor. Ama değildir.

Can dostum Adamus’un dediği gibi, “Tobias olduğum yaşamda işi biraz sıkı tutardım”. Yaşamımdaki herşey kontrolle ilgiliydi. Sonunda, bir sonraki yaşamımda onun beni kontrol etmesi ilginçtir. Kendimi hapishanede buldum. Yaşantıma uyguladığım tüm o kontroller beni o kadar sevdiler ki, bir sonraki yaşamımda beni hapsettiler.

Böylece kontrolü öğrendim. Kontrolü nasıl bırakacağımı öğrendim. Bu zor bir şeydi. Belki de şimdiye kadar gerçekleştirdiğim en meydan okuyan şeydi. Bu gerçekten, bana bir kuş biçiminde gelen mesajdı. Ama aslında Başmelek Mikail’di. “Bırak Tobias, tüm kontrolü bırak.”

Bunu gerçekleştirmek bir insan için zordur, çünkü bunu yaparsanız, tüm dışsal enerjilerin gelip, ölü bir bedene çullanan akbabalar gibi sizi yok edip bitireceğini düşünüyorsunuz. Eğer kontrolü elden bırakırsanız, herşeyin paramparça olacağını düşünüyorsunuz. Ve öyle de olur (kahkahalar). Ama istediğiniz budur. Kontrolü elden bırakırsanız, tüm yanılsamalar paramparça olur. Kontrolü elden bırakırsanız, hiç bir kontrolünüz kalmaz….anlıyor musunuz.

Ve siz kontrole bayılırsınız. Enerjileri manipüle etmeye bayılırsınız. Ama bunu oldukça toy bir biçimde yapıyordunuz. Amatörce yapıyordunuz. Siz kontrol edenlersiniz, Yaratanlar değil – anlıyor musunuz – kontrol edenler, Yaratanlar değil. Bu ikisi arasında büyük bir fark vardır.

Bir Yaratan asla enerjiyi kontrol etmez (kahkahalar). Bir Yaratan enerjiyi hayal eder ve kutsar ve ona özgürlük ve yaşam verir. Ve bu, bir Yaratan’ın sahip olabileceği en büyük sevinçdir. Bir amatör kontrol eder. Bu yüzden artık yaptıklarımızda profesyonel olalım, amatör değil. Kontrolü elden bırakalım. Bu sorunlar çıkartıyor ortaya, çünkü şöyle düşünüyorsunuz, “Eğer ailemin kontrolünü elden bırakırsam, onlar kesinlikle, kesinlikle yanlış yönlerin tümüne sapacaklardır. Bedenimin kontrolünü elden bırakırsam, kesinlikle bana karşı çalışacaktır.”

Bakın şu eksik olan unsur, Adamus’un sözünü ettiği o saklı araç….hani realite tabanınızda olmayıp da aslında var olan…..bu dünyasal mevcudiyette var olmayan….ama hemen önünüzde olan o araç. O oradadır. Sizinle çalışmak istiyor. Ama herşeyi kontrol ederseniz sizinle çalışamaz. O, sizin kontrolü elden bırakmanızı sabırla bekliyor….sabırla….sabırla bekliyor (Tobias’ın bu sözleri çok yavaş söylemesi yoğun kahkahalara neden olur). O sizi seviyor ve sizi izliyor ve size birkaç gözyaşı döküyor, bırakmanızı bekliyor.

Böylece, buradaki gerçek sorun şudur: Kontrolü bırakabilir misiniz? Gerçek bir Yaratan olabilir misiniz? İşin sırrı budur. Altı üstü budur.

Biz binlerce yıl konuşabiliriz, ama sonuçta tümü şu noktaya gelir – aynada gördüğünüz öyküden çok daha büyük, çok daha muhteşemsiniz. Kontrolü bırakın ve gerçekte kim olduğunuzu keşfedin.

Şimdi, sorularınızı sormanıza hodri meydan diyoruz!

LİNDA: Bu inanılmazdı. Teşekkürler, teşekkürler!

1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Selam Tobias. Sorum aslında Adamus’aydı, ama onun değil de senin yanıtlaman konusunda kontrolü elden bırakıyorum. Ve herşeyin mükemmel olduğuna güveniyorum. İki ay önce bize, enerjiyi merkezlemekle ilgili bir bulmaca verilmişti. Ve ben öncesinde hipno-terapiyle ilgili çok çalışma yapmıştım. Ve daha fazlasını bekliyorum. Ve daha gelmedi. Ve ben onun dışına çıkıp, bana doğru gelen biçimde sezgisel olarak çalışıyorum. Böylece tutkuma adım atıyorum. Ve ben bunu, dün fiziksel bedenini terk eden sevgili bir Şambra ile yapma fırsatına sahip oldum. Ve o bana Yeni bir biçimde çalışmaya adım atmada yardımcı oldu. Ve sorum iki yönlü: Ben onun nasıl olduğunu sormak istiyorum….perdenin öbür yanında ama bizimle de burada mı….bir de, birlikte gerçekleştirdiğimiz şeyin dinamikleri hakkında bana bir ipucu verebilirsen, bunu daha da genişletebilirim. Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten….Adamus ile enerjiyi merkezlemek hakkında bir konuşma olmuştu. Ve bu çalışma – nasıl desek – aktif olarak şu anda sürüyor. Adamus küçük bir grubu, çok, çok yoğun bir çalışma için gözden ırak bir yere götürecek. Bu – nasıl desek – Cauldre ile gözden geçirildi. Ama Adamus daha bir grup oluşturmadı. Bu, bu yılın sonlarına doğru ya da gelecek yılın başlarında olacak.

Bu çok küçük grupla yapılan çalışma, daha büyük bir gruba iletilecek. Ama Adamus şimdilerde sayıyı iki düzineden az tutmak ihtiyacını duyuyor ki – nasıl desek – oldukça ilginç deneyimlerden geçebilelim. Fazla büyük bir grup, enerjiyi çarpıtmak eğilimi gösterir. Adamus bu kişileri bizzat seçecek ve ben Tobias bile, bu noktada onların kimler olacağını bilmiyorum.

Ama enerjiyi merkezleme çalışması ve onu gerçekten kullanabilmek – ki bu, Yeni Enerji hipnozu, kontrol edilmeyen, ya da yapısal olmayan hipnoz olarak tanımlanabilir – genel Şambra topluluğunun önemli noktalarından biri olacaktır.

Geçiş yapan sevgili partnerin ve dostun bugün bu toplantıda değil, çünkü bir geçiş zamanında olagelen çok şey vardır. Hazır olmak en az üç dünya gününden başlar ve birçok aya kadar sürebilir, özellikle de bu sevgili varlığın durumunda. Ve geçiş oldukça güzel gerçekleşti, ama geride kalanlarla enerjisel olarak halledilecek çok ayrıntı var. Bu yüzden bugün gelemediler.

İkiniz arasındaki ilişkide şimdi ortaya çıkacak, etkili olacak şeylerden biri de – biriniz burada 3-B aleminde, diğeriniz semavi alemlerdeyken – diğer insanlara, enerjilerini 3-B realitesinin ötesine nasıl genişletebileceklerinin temelini göstermek amacıyla birlikte çalışmaktır. Bazen, bizim tarafta kendi bilinç düzeylerini genişletebilen varlıkların olması, olaya yardımcı olur. Ve sizin gerçekleştireceğiniz çalışma da budur, çünkü bu çalışma, hâlâ burada, 3-B’de kalıp bilinci genişletmek ve onu başka alemlere taşımakla ilgilidir.

1.ŞAMBRA: Teşekkür ederim, ve kendine iyi bak Steve.

2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Sevgili Tobias, benim çok zor ve tatmin etmeyen bir yaşantım var. Hayal kırıklığı, asabiyet, keder ve bağımlılıklar tüm yetişkinlik dönemimi etkiledi. Ben 40 yaşında, Orta-Doğu’lu, 14 yaşından beri Birleşik Devletler’de yaşayan gay (homoseksüel) bir adamım. Kalbimde yatan arzulara karşın, yaşamımda hiç romantik bir ilişki yaşamadım. Sanatçı ruhluyum, eğitimim var ve yetenekliyim, yine de onlarca yılllık mücadeleden sonra şu anda ne işim, ne de bir kariyerim var. Güzelliği, lüksü ve komforu seviyorum, ama meteliksizim ve borç harç içindeyim. Spiritüel olarak aydınlandım, ama karanlığın, hayal kırıklığının ve öfkenin cehenneminde yaşıyorum. Hayat doluyum ve sosyalim, ama çaresizce yalnızım ve küçük dairemden çok ender çıkıyorum. Genç görünüyorum, ama yaşlı ve yaşımın çok ötesinde tükenmiş hissediyorum. Bunlardan kurtulmayı ve gelişmeyi arzuluyorum, ama ne enerjim, ne motivasyonum, ne de tutkum var. Yaşamak ve sevinç hissetmek istiyorum, ama sürekli yaşantımı sonlamayı düşünüyorum. Bu noktadan nereye varabilirim? Bu çetin ve anlaşılmaz yaşantımda mutluluğu hiç bulabilecek miyim? Eğer bulamayacaksam, sizin tarafa geçmemi ruhum kabul edecek mi?

TOBIAS: Gerçekten…..ve biz sana teşekkür ediyoruz, ve böylesine içten, böylesine açık olduğun için seni onurlandırıyoruz. Ve bildiğin gibi, sen bir dualite dünyasında yaşayan spiritüel, çok spiritüel bir varlıksın. Ve işte tüm meydan okuma da bunda yatıyor.

Dünya’ya geri gelmen gerekmiyorken, sen fiziksel varoluşa geri gelmeyi kabul ettin. Özellikle de yaşamının daha önceki yıllarında bazı kişilere yardım etmek için geri geldin. Bu çalışma gerçekleştirildiğinde – ki en iyi niyetlerine karşın pek de başarılı değildin – ama bu çalışma yapıldıktan sonra, geri gelip de burada olduğun için çok öfkelenmeye başladın. Kendini çok tutsak hissetmeye başladın.

Muazzam yeteneklere ve potansiyellere sahip olduğunu biliyorsun, ama yine de, burada, Dünya’da olduğun gerçeğini kabul etmiyorsun. Açık olmak gerekirse, bizim tarafa gelmek ya da Dünya’da kalmak kararını vermek zorundasın. Buraya geri gelmen tümüyle kabul görür. Sen, seni Dünya’da tutan karmik bir durumun tutsağı değilsin. Olan sadece, oldukça zor zamanlar sırasında geri dönmeyi seçmendi.

Biz senden yaşamını yeniden değerlendirmeni rica ediyoruz, Adamus’un bugün sözünü ettiği inanç sistemlerine bir bakmanı, Dünya’da kalmaya devam etmeyi şimdi isteyip istemediğine bir bakmanı istiyoruz. Ve eğer kalmak istiyorsan, enerjini öteye geçirmeye hazır mısın? Sen olağanüstü sezgi yeteneklerine ve doğal bir şifa yeteneğine sahipsin. İnanılmaz keskin bir zekâya ve inanılmaz sıcak bir yüreğe sahipsin. Ama sen kendini kendi durumuna tutsak ettin. Bir kez o seçimi yaptığında – Dünya’yı terk etmek ya da kalmak – çevrendeki şeyler değişmeye başlayacaktır.

Sorunun bir bölümünün özel olduğunu biliyoruz, yani, senin için ne yapabiliriz? Bu işleme nasıl yardımcı olabiliriz? Olamayız….kendi seçimlerini yapıp da kendi kararlarını alana dek olamayız. Nasıl desek – muazzam bir güzellik var, senin de şimdiden görebileceğin gibi, Dünya ve insan yaşamıyla ilgili bir güzellik. Ve kendin için o seçimi yaptıktan sonra, o güzelliği daha da takdir edeceksin. Şimdilerde, bu inanılmaz değişim-dönüşüm zamanında Dünya’da olan biten herşeyi takdir edeceksin. Sorun için sana teşekkür ediyoruz.

3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias. Şaud’lardan birinde, toplu bilinçten çıkmamızı, ve işimiz olmasa bile bolluğa sahip olabileceğimizi söylemiştin. Ben sistemi arkamda bıraktım ve büyük bir özgürlük hissettim. Bana şimdi bolluk durumumla ilgili bir şey söyleyebilir misin? Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten de….ve bizim, toplu bilinçten çıkma konusunu gündeme getirme nedenimiz, tüm Şambra’nın, toplu bilincin gerçekten nasıl bir şey olduğunu anlaması içindi. Bundan çıkmayı kabul ettiğiniz zaman, sizi geri tutmaya çalışacak şeyler hâlâ olacaktır, özellikle de kendi inanç sistemleriniz.

Siz, bolluğun nereden geldiğine ilişkin ve işlere ilişkin kendi içinizde kendi meydan okumalarınıza sahiptiniz. Ve biz kaydedilen söylemimize açıklık getirmek istiyoruz – işi bırakmanız gerektiğini asla söylemedik. Biz sadece, yeni iş türleri var dedik. Tezahür ettirmenin Eski Enerji yoluna tutunmanız gerekmiyor.

Bolluk, tam anlamıyla bir inanç sistemleri dizisidir. Kendi yaşamınızdaki bolluk, aynı zamanda onun yaşamınıza gelmesi için kendinize izin vermenizle ilgilidir. Bu, bugün Adamus’un dediği gibi, sınırlılıklarınızdan çıkmakla ilgilidir. Bazılarınız, spiritüel olmanızın, bolluğu getirmek için yeterli olduğunu düşünüyor. Yine de bunun – nasıl desek – tarafınızdan gerçekleştirilecek bir enerji hareketini gerektirdiğini anlamak zorundasınız.

Birkaç yıl önce bir gruba söylediğimiz gibi, bolluk, siz başladığınızda başlar. Bolluk orada, yaşamınızda oturmuş sizi bekliyor. Ona ulaşmak için Eski Enerji biçiminde çalışmanız gerekmiyor. Aslında bu oldukça basittir. O, şu anda sizi bekliyor.

Ama şimdi soruyu sana geri soruyoruz – Ne yapmak istiyorsun? Ne yapmak istiyorsun….enerjinin geri gelip de seninle birlikte harekete geçmesi için enerjiyi nasıl hareket ettirmek istiyorsun? Bolluk işte böyle iş görür. Sen bir işlemi başlattığında, çevrendeki herşey buna göre yanıt (karşılık) verecektir.

Bu yüzden senden herhangi bir şeye başlamanı isteyeceğiz….herhangi bir şey yapmanı….kendini artık tuzağa düşmüş ya da takılıp kalmış hissetmemeni….ama herhangi bir hareketi başlatmanı istiyoruz….ve – nasıl desek – o doğru hareket olmasa bile, kendini ona göre uyumlayacağını ve düzelteceğini anlamanı istiyoruz. Bolluğun yaşamına girmesini kısıtlayan bir şey kesinlikle yok. O orada. Senin için hazır.

Ve bunların sözcükler, düşünceler olduğunu biliyoruz. Ve yaşamında bunları farketmek bazen zordur. Ama bunu daha açık bir biçimde nasıl söyleyebileceğimizi bilmiyoruz. Bolluk, bir işlemi başlattığın anda ve sonra da o bolluğa sahip çıktığında oradadır. Bu, sizin yaptığınızdan çok daha kolay bir şeydir.

Biz, birlikte çalışan Şambra’nın ne kadar kolay tezahür ettirebileceğinin – nasıl desek – örneklerini gelecek aylarda göreceğiz. Ama bu arada herhangi bir işlem, herhangi bir prosedür, bu ister – sizin deyiminizle – bir lokantada hamburgerleri çevirmek olsun, ister masalara bakmak, ister, bir işlemi başlatan herhangi bir şeyi yapmak olsun, ancak o zaman herşey koşar adım yaşantınıza girer. Bolluğun eksik olması (ya da bolluktan yoksun olmak) diye bir şey yoktur. Bazen yön ya da hareket yoksunluğu vardır. Teşekkür ederiz.

3.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Bir kez daha sevgi dolu selamlar. Öykülerimizi ve örneğin sevgi dolu ilişkiler gibi öykülerin içindeki belli unsurları salmaya başladıkça, bunlara eşlik eden sorunlar yüzeye çıkmaya başlıyor. Öykümüzü gerçekten salıvermek için ne yapmamız gerekiyor? Çok sevdiğimiz insanlarla, yaşamımızı paylaştığımız insanlarla olan ilişki bağlarımızı salıvermemiz gerekiyor mu? Öykümüzü salıvermede ilerleyebilmek adına sevdiklerimizin fiziksel olarak yaşamımızdan çıkmasına izin mi vermeliyiz, onları ve kendimizi bu bağdan özgürleştirmeli miyiz? Ah, bu çok acı veren, sarsıcı bir görev gibi geliyor! Doğrusu, yükselmiş bir varlık olmanın armağanı bu mu olmalıydı diye insan merak ediyor. Yoksa günlük yaşamında hem sevdiğin insanı alıkoymanın, hem de aynı zamanda bu bağı salıvermenin bir yolu var mı? Bu insanı çok kaygılandıran bir düşünce! Sana olan derin sevgi ve şükranlarımla.

TOBIAS: Gerçekten….gerçekten….ve buradaki sorunlardan biri de, az önce sözünü ettiğimiz şey, yani kontrolü elden bırakmaktır, tümüyle bırakmaktır. O kuş kafesinin kapısını açarak, kuşun çıkıp uçmasına izin verecek kadar istekli olman gerekir, onun asla geri dönmeyebileceğini bilecek kadar istekli olman gerekir, ama aynı zamanda dönebileceğini de bilecek kadar istekli olman gerekir. Kuşun ve kuş kafesinin, kendiliğinden geri gelecek kadar seni sevdiğini bilmek ne güzel bir şeydir. Orada olması için onu zorladığından değil, onu hapsettiğin için değil – ama o istediği için! Yaşamındaki herkesle bundan daha başka bir sevgi türünü hiç yaşamak ister miydin? Birini enerjisel olarak tuzağa düşürdüğünü ya da hapsettiğini hiç bilmek ister miydin?

Şimdi, bu tabi, bir sabah uyanıp da onları kapı dışarı edeceksin ve asla geri gelmemelerini söyleyeceksin anlamına gelmiyor (bazı gülüşmeler). Sadece, kapının kilidini açman ve seçimleri buysa, gitmelerine izin vermen anlamına geliyor. Bu gerçek salıvermedir ve kontrolü gerçekten bırakmaktır. Şimdi, herşey uygun dengeye gelecek gibi iş görmeye başlayabilir. Herşey yeniden hareket etmeye başlayabilir.

Bu tıpkı bollukla ilgili bir önceki soru gibidir. Yani hareket ettirmeye başlamakla, işlemi hareket ettirmekle, kontrolü bırakmakla, akmasına izin vermekle ilgilidir. İşte bu, bireysel düzeyde kuantum sıçramasının gerçekleşmesidir.

Sorun burada bolluk değildir. Ve hatta buradaki sorun ilişki de değildir. Sorun şudur, “kontrolü ve Eski sınırlamaları bırakabilir misin?” Eğer yaşantınızda bu tür sorunlarınız varsa – bolluk ya da ilişki ya da sağlık, bunlardan herhangi biri – enerjisel olarak bir şeyler sıkışıp kalmış demektir.

Bir işlemi başlat. Herhangi bir şey yap. Kontrolü bırak ve büyük bir şaşkınlıkla herşeyin sana nasıl geldiğini izle. Eğer yaşamında eksik olan ya da seni acıtan herhangi bir şey varsa, kontrolü bırak. Enerjiyi hareket ettirmeye başla, ve olanları izle. Sizler olağanüstü Yaratanlar’sınız….hepiniz. Hepiniz işlemi başlatın. Teşekkür ederim.

5.ŞAMBRA’NIN SORUSU: Merhaba Tobias. Bu soru, 15 yaşındaki harika oğlumla ilgili. Ve o 3-B’de mevcut olmada sık sık sorun yaşıyor. Ve bu, zorluklara neden oluyor, örneğin okulda. Başka bir sorunu da korkuları, evde yalnız kalmaktan korkuyor. Ve belki senin bazı önerilerin ve açıklamaların olabilir.

TOBIAS: Gerçekten….sözünü ettiğin sevgili oğlun – ve onun gibi olan daha birçokları – sizin deyiminizle “kristal” olarak geri geliyorlar. Çok duyarlı olarak geliyorlar. Öncelikle neden kurallar olduğunu anlayamıyorlar. Onlar konformist ( geçerli fikirlere ya da inançlara uyan, toplum kurallarını çiğnemeyen kişiler) değildir. Çoğu Şambra’dan çok farklıdırlar. Sıradan olmaya çalışmıyorlar. Sıradan olmadıklarını biliyorlar. Şeyleri yapmanın belirli yollarına uymaya çalışmıyorlar.

Okulda zorluk çekmelerinin nedeni, okulların his düzeyinde eğitim verecek gibi tasarlanmamış olmalarından kaynaklanıyor. Okullar tümüyle zihinsel oldular. Okullar, gerçek hayal gücü ve hislerden yoksunlar.

Bu yüzden, onu okuldaki başarısına göre yargılama. Okuldaki başarısının önemi şu anda azdır, ya da hiç yoktur. Hatta şu anda sosyalleşme sorunları bile önemsizdir. Özellikle Eylül 2007’den sonra oğlunun tüm davranışlarının değiştiğini göreceksin, çevresindeki şeylerle kurduğu iletişimin ve başka insanlarla çalışmasının ve hatta seninle olan iletişiminin tümüyle değiştiğini göreceksin.

O şu anda sistemi-yıkan biri olarak geliyor. Çok duyarlı biri olarak geliyor. Yapabileceğin en iyi şey onu dinlemek, onu kabul ve takdir etmek, onu sevmek, ve asla kontrol etmeye çalışmamaktır. Bir de yapabileceğin en iyi şey, harika bir örnek olmaktır.

Biliyorsun bu yeni gelenler….onlar gerçek üstatlara ve gerçek liderlere bakınırlar. Nasıl bir aile seçeceklerine bakarlarken, 3-B dünyasında nasıl mevcut olunacağını ve (aynı zamanda) tüm tanrısal enerjilerini nasıl bütünleştireceklerini onlara öğretecek üstatları ararlar. Ve o sensin. Ve onlar tüm Şambra’dır. Sizler üstatlarsınız.

Onların izlediğini unutma, bildiğin gibi onlar yaptığın herşeyi izliyor….3-B dünyasında nasıl iş gördüğünü görmek için….tanrısallığını nasıl içine aldığını görmek için….kendi öykünün kapanına nasıl kısıldığını görmek için….ve sonunda da ondan nasıl çıktığını görmek için izliyorlar. Sen bu sevgili varlık için gereğinden fazla kaygılanıyorsun. Onlar – nasıl desek – filizlenecek, çiçek açacak, gelecek birkaç yıl içinde çiçek açacaklardır. Kontrolü bırak.

LİNDA: Son soru, seçimin buysa.

TOBIAS: Belki birkaç tane daha.

LİNDA: Aman Allah’ım, çok şaşırdım.

TOBIAS: Ee, Adamus’un zamanı oldu ama (kahkahalar).

6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Geçen hafta boyunca bedenimin her bir hücresinde hep tek bir cümle dolanıp durdu. Ve bu cümle şuydu: Ben hazırım. Ve ben şimdi gerçekten yaşamak istiyorum. Ve herşeye izin veriyorum. Çok hazırım. Ve bazen de sanki derimin dışına sıçrayabilirmişim gibi geliyor, çünkü bedenim hâlâ çok karşı koyuyor. Ve işte bu yüzden bu kadar hazır hissederken, bu kadar heyecanlıyken, tüm o ağrıları ve panik atakları ve baş dönmelerini ve aklına gelebilecek her türlü şeyi çekmek bazen çok zor geliyor. Ve ben sana bu konuda söyleyecek bir şeylerin var mı diye soracaktım.

TOBIAS: Gerçekten de….bu ağrıların, bu panik ataklarının, fiziksel rahatsızlıkların ve bazen de fiziksel hastalıkların tümü, çok kısa-dönem sürecek bir işlemin parçasıdır. Bazen bedenin bazı şeyleri hızla temizlemenin yolunu bulacaktır. Abartılı gelebilir, ama bedenin, uzun zamandır birikmiş olan şeyleri temizlemeye çalışmaktadır. Hepiniz çok hızlı giden bir yoldasınız. Siz bu temizleme işini – nasıl desek – inanılmaz yollardan, ama Eski şeyleri bırakmayı bazen de en rezil yollardan gerçekleştiriyorsunuz.

Bazen bedeniniz ağrıyor, ve bazen sisteminiz huzursuz oluyor, çünkü gelmekte olan aşırı yüklü Yeni Enerjiler’le, meydana gelmekte olan değişimlerle başa çıkmada zorlanıyor. Bazen ağrılar ve huzursuzluklar, “Bunu gerçekten yapmak istiyor musun? Şimdiye kadar gittiğin her yerin dışına çıkmak istiyor musun?” diyerek sizi gerçekten korumaya çalışan sisteminiz yüzünden oluyor. Bundan ötürü de bir anlamda, “Gerçekten oraya gitmek istiyor musun?” diyerek – nasıl desek – sizin için biraz da bir denge unsuru olarak iş görüyor.

Ve sonra bir kez anladı mı, bedeniniz ve zihniniz, gittiğiniz yerin bu olduğunu bir kez anladı mı, işlemin, sürecin düzenlenmesine yardımcı olacaktır. Bunu, DNA’nızı ya da hücrelerinizi yakmayacak ya da zorlamayacak bir biçimde gerçekleştirecektir. Bunun potansiyel bir sorun olduğunu biliyoruz.

Az önce de değindiğimiz gibi, altı ya da yedi yıl önce hızlandırılmış bir çalışma gerçekleştirdiğimiz küçük bir grup vardı. Ve onlar, gidebilecekleri kadar hızlı gitmeyi kabul etmişlerdi. Ve çoğu artık Dünya’da değildir. Onlar, ruhun ve fiziksel bedenin yanmadan ne kadar hızlı gidebileceğinin sınırlarını test ettiler.

Böylece, ağrıların çoğu, huzursuzlukların çoğu sadece, kendi kontrol-ve-denge sistemini gerçekleştiren bedeninizdir. Ve, gitmek istediğiniz yerin burası olduğuna dair onu inandırmanız sizin için önemlidir. Demin söylediğimiz gibi, kontrolü bırakmanız sizin için önemlidir. Bırakın bedeniniz kendini gereksindiği gibi aklayıp paklasın ve temizlesin. Bırakın zihin kendi döngülerinden geçsin. Hepiniz bunu göreceksiniz.

Adamus bugün izninizi ifade etmenizi istediğinde, bazılarınız ettiniz; çoğunuz etmediniz. Ama o bunu söylediğinde, çok şeyin olacağını ve değişimlerin geleceğini, fiziksel ve duygusal olarak – ne desek ki – çok huzursuz edici şeylerin olabileceğini söyledi. Ama bunun uygun olduğunu bilecek kadar güveniyor musunuz kendinize? Ölümcül bir dalışa atlamadığınızı bilecek kadar güveniyor musunuz kendinize? Nasıl bir işlem olursa olsun, bu işlemin tüm değişim ve dönüşümün bir parçası olduğunu bilecek kadar sevebilir misiniz kendinizi?

Şimdi biraz konudan uzaklaştığımızı biliyorum. Ama evet, olan uygundur. Bundan geçtiğin için teşekkür ederiz.

6.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Teşekkürler. İlk mesajında Saint Germain suyla ilgili konuştu ve bu konunun ayrıntılarına gireceğini söyledi. Ve girmedi. Nereye varmak istediğini anlamadım. Ama ben, suyun önemi ve onu gündelik yaşamımızda nasıl kullanabileceğimiz ya da kullanmamız gerektiği hakkında senin söz edebileceğini umuyordum. Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten de…..Adamus’a bir danışmamız gerekiyor. Diyor ki, “Hay benim sabırsız varlığım!” (kahkahalar) Gelecek toplantılarımızda konuşacak bir şeylerimizin olması gerekiyor. Bugün yaptığımız gibi bazı şeylerin dersini her zaman veremeyiz. Adamus diyor ki, “Eğer Yaratan’ı mutlu edecekse gelecek Şaud’lardan birini tümüyle suya ayırırız (yoğun kahkahalar).”

Ama gerçekten, cidden, su…..Adamus burada fiziğe girmek istemiyor. Ama temel olarak su, dünyaya gelen meleksi ya da tanrısal bir enerjinin stabilize olmasını sağlasın diye sizin yarattığınız bir unsurdur. O sadece bedeninizin önemli bir bölümü değil, aynı zamanda sizi burada, Dünya’da tutmanın önemli bir parçasıdır. Sizi burada tutan bir şeyle ilgili gerçekten kaygılanmanız söz konusuysa, o da sudur, çünkü sizi burada, Dünya’da tutan tek ve en önemli unsur, gerçekten sudur.

Su aynı zamanda kendiniz dışında en büyük enerji dönüştürücüsüdür. Her türlü enerjinin dalga boyu doğasını temizlemek ve arındırmak ve değiştirmek konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahiptir. Dünyanızın büyük bir bölümünün suyla kaplı ve çevrelenmiş olması bu amaçladır. O gerçekten titreşimleri tutar, korur. O gerçekten – nasıl desek – Dünya’nın manyetik ağını yerinde tutan unsurdur. Ve su aynı zamanda Dünya’nın Yerküre ağını ya da kristalin ağını yerinde tutan unsurdur.

Yani su çok önemlidir. O, bildiğiniz gibi, okyanusların, göllerin ve ırmakların olduğu yerlerde zaman zaman değişir. Su aynı zamanda….bir damla su, Dünya üzerinde ezelden beri olmuş olan herşeyin belleğine sahiptir. Su, her bireyin her yaşamını içerir. Ve Adamus, gelecek oturumlardan birinde bu konuyla ilgili daha fazla bilgi vereceğini söylüyor.

LİNDA: Son soru?

TOBIAS: Gerçekten….son.

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Selam Tobias, ben sana ve Kırmızı Meclis’ten olanlara sevginiz ve desteğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Ben, geçiş yapan insanlarla çalışmayı seveceğimi hissediyorum. Bunu nasıl yapacağıma dair daha çok şey bilmek istiyorum. Bunu daha önce yaptığımı biliyorum ama unuttum. Bu şimdi sezgisel bir işlem mi olacak? Yoksa daha fazla bir şeyler mi öğrenmem gerekiyor? Ve bunu bir tür iş olarak yapmam sence uygun mudur? Yoksa ben sadece başlayayım da gerisi kendiliğinden mi gelişir?

TOBIAS: Gerçekten….tüm bu ölüm ve ölmek ve geçiş yapmak konusu öne çıkmaya başladı. Sizin deyiminizle rasyonel ya da akli nedenlerden ötürü öne çıkıyor, çünkü çok, birçok ülkenin nüfusu yaşlanıyor. Ve ölüme ve ölmeye daha çok odaklanılıyor. Ama bunların da çok ötesinde olan bir şey var. O da, bilinç, ölüm ve ölmekle ilgili daha çok şey bilmek istediği bir noktaya gelmiştir. Bilinç, ölümün hastalıklı, karanlık ya da korkutucu bir şey olmasını istemediği bir noktadadır. Ona bir hastalık gibi davranılmasını istemiyor. Ölüm bir kutlamadır. Bir değişim ve dönüşümdür.

Yapılacak inanılmaz çalışmalar var. Ve gerçekten, senin de sezgisel olarak bildiğin gibi, senin sezgilerin çok güçlü. Sen geçiş yapanlarla, zihin fonksiyonlarını kaybetmiş, ama kalpleri hâlâ güçlü olanlarla çalışma yeteneğine sahipsin. Ve en güçlü olduğun alan bu olacak.

San Diego’da ölüm ve ölmek, “çiçek darülacezeleri” denen şeye olan ihtiyaç hakkında bütün bir oturum boyunca konuşuldu. “Rüya refakatçileri”ne olan ihtiyaç…..uzun, çok uzun bir zaman önce, geçiş yapmakta olanlara yardımcı olan gerçek rüya refakatçileri vardı. Bunlar, Atlantis günlerinde ve diğer bazı kültürlerde yaşayan insanlardı, geçişin doğasını bilen ve Dünya’da yaşayan insanlardı. Onlar gerçekten rüya refakatçileri olarak gitmeye (ölmeye) hazırlananlara eşlik etmek üzere, bu insanların “Çiçekler Köprüsü” dediğimiz yerden geçmelerine eşlik etmek üzere görevlendirilirlerdi.

Bu rüya refakatçileri, fiziksel bedenlerinde kalarak gerçekten değişmiş bir bilinç halinde çalışıyorlardı. Bu insanlar değişmiş bir bilinç halinde çalışıyorlardı, ve ölmekte olanı Çiçekler Köprüsü’nün belli bir noktasına kadar geçirmek için hazır bekliyorlardı. O belli noktada insanlar öleni bırakır ve bizim taraftaki melekler onu devralırdı. Bu, en dengeli ve güzel geçişi oluşturur.

Ama şimdi bir de sizin kültürünüzde nasıl olduğuna bakın: bir insan ölüyor, ve onlar Çiçekler Köprüsüne giden yolu kendileri bulmak zorunda kalıyor. Bu büyük uçurumun öbür yanına geçmek için kendi yollarını bulmak zorunda kalıyorlar. Ve bu korkutucudur, ve sorunlar ortaya çıkar. Ve geçiş çalışmasını hepimiz için çok daha zor bir hale sokar. Birçok insanın Dünya’ya çok, çok bağlı kalmasına neden olabilir.

Biz Şambra’yı, enerjiyi hareket ettirmek için bir şey(ler) yapmaya cesaretlendiriyoruz ve bu “çiçek darülacezeleri”, geçiş, rüya refakatçileri gibi çalışmaları iş olarak yapmaya başlaması için yüreklendiriyoruz. Şambra’ya soruyorum: siz gitmeye hazırlanırken – ki er ya da geç gideceksiniz – rüya refakatçisi olan insanların sizi geçirmesini….sizi sevmesini….ve yatağınızın yanıbaşında olmasını….ve sonra enerjisel olarak sizinle birlikte gitmesini….bir anlamda, büyük bir resmi geçitte size eşlik etmesini…..en azından, bizim taraftaki meleklerin sizi selamlayıp da yolun geri kalanını sizinle gidecekleri noktaya kadar eşlik etmesini istemez miydiniz? Sizinle bir alay oluşturup Çiçekler Köprüsü’nün öbür yanına geçecek sevgi dolu ve duyarlı insanlarla çevrelenmiş olmayı istemez miydiniz?

Biz Şambra’yı cesaretlendiriyoruz. Bu oturumda, ölüm ve ölmenin çok ayrıntılarına girdik. Tüm Şambra’ya, bu alana ilgi duyanlara (bu konu hakkında hazırlanmış olan) CD’yi dinlemelerini öneririz. Cauldre bize parmağını sallıyor, utanmadan ürün pazarlamasına giriştiğimiz için (bazı gülüşmeler). Ama biz burada darülaceze ile ve rüya refakatçileri ile ve sonuçta onurlu bir biçimde ölmekle ilgili şeyi vurguluyoruz. Bunun zamanı gelmiştir. Ve siz, gelen taleplere şaşıp kalacaksınız.

Bazılarınızın bu alana girip para kazanmayı düşünmüş olduğunu biliyoruz. Ama çekiniyorsunuz ve bunu yapıp yapamayacağınızdan kuşkulanıyorsunuz. Şambra, insanlar şu anda böyle bir hizmetin karşılığını ödemeye çok hazır, ve bu tür insanların sayıları da her geçen gün artıyor. Bu, ihtiyaç duyulan bir hizmettir. Sorun için sana teşekkür ederiz.

Peki, ne gündü ama. Kafanızın dolu, ama midenizin boş olduğunu biliyoruz (kahkahalar). Yüreklerinizin ve hislerinizin dolu olduğunu biliyoruz. Ama kontrolü de elden bıraktığınızı biliyoruz. Cauldre ve diğerlerinden, Soru ve Yanıtlar’ın başında kontrolle ilgili bölümün Şaud ile birleştirilmesini rica edeceğiz ki, okuyanlar tam olarak yararlanabilsinler.

Ve, bugün burada olanlara ve buraya bağlanmış olanlara, bu oldukça tarihsel olayın bugün bir parçası oldukları için teşekkür etmek istiyoruz. Böylece, bazılarınız hâlâ herhangi bir karara varabilmek için derin düşüncelere daldığınız bir noktadasınız. Aceleye gerek yok. Baskı yok. Bu süreç içinde biz en büyük sevgimiz ve hayranlığımızla yanıbaşınızda ve tüm çevrenizde duruyoruz. Asla yalnız değilsiniz.

Ve öyledir!

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.