Kuthumi Lal Singh’in katılımıyla
Kanallık, Geoffrey Hoppe
Kırmızı Çembere sunulmuştur
7 Şubat 2009
www.crimsoncircle.com – http://kirmizicember.org
Namaste-e-e-e-e! (kahkahalar yükselir) Namaste, Şambra! (izleyiciler karşılık verir, “Namaste!”) Namaste, Şambra-a-a-a!
(izleyiciler daha yüksek sesle karşılık verir, “Namaste!”) Benim, Üstat Kuthumi, ve bir kez daha Şambra’yla birlikte olma fırsatını sağlayan bugünü başka hiç bir şeye değişmem. Enerjinizi, özünüzü yudumluyorum. (Kuthumi derin bir nefes alır)
Burada sizi yudumlarken birkaç sorun görüyorum. (kahkahalar) Bugün onun üzerinde çalışacağız. Bu, Şaudlar tarihine en içe işleyen ya da en gizemli, en ezoterik Şaud olarak geçmeyecek, ama bazı şeyleri hareket ettirdiğimiz bir gün olacak.
Hepinizle birlikte yeniden sahnede olmak ne büyük bir sevinç. Burası hepimizin sahnesi. Kendimiz olabildiğimiz, melek olabildiğimiz, birkaç dakikalığına bazı korkularımızı ve kaygılarımızı bırakabildiğimiz yer bu Şaud’dur – bu sihirli, güzel enerji, bu güvenli alandır. Ailemizle ve dostlarımızla hemen burada hemen şimdi birlikte olabiliyoruz. Ne büyük bir mutluluk.
Şimdi hep birlikte derin bir Kuthumi nefesi alalım…
(duraklama)
… ve enerjileri hissedelim.
Ve bugün ne görüyorum? Filin yarısını yediğinizi (kahkahalar) ve diğer yarısının da ağzınızdan sarktığını görüyorum. (yoğun kahkahalar) Üstelik sarkan parça da, filin güzel tarafı değil. Hiç değil. Günümüze devam ettikçe bunu biraz daha açacağım.
Ama Tobias’ın geçenlerde gelip de bana, “Kuthumi, Bu Sevgililer Şaud’unda Şambra’yla birlikte olur musun? Saint Germain ve ben İsrail ve Mısır’a önden gideceğiz, Şambra’yla sen birlikte olur musun, ve senin için de çok önemli olan bu topraklara gittiğimizde, sen de Şambra grubunla birlikte gelip bize Mısır’da katılır mısın?” demesi ne büyük bir sevinçti. Bu fırsata atladım.
Tobias ve Saint Germain burada sık sık karşınızda yer alıyorlar, ama ben sizlerle çok daha gün-be-gün birlikteyim. Ben, içinde bulunduğunuz bu oldukça ilginç, meydan okuyucu zamanlardan sizinle birlikte geçiyorum. Buraya, arada bir sizi güldürmek için geliyorum. Bazen biraz sıkışıp kalıyorsunuz, ve benim gelip yaşamınıza biraz mizah katmaya çalıştığımı, içine girdiğiniz o ciddiyetten sizi çıkarmaya çalıştığımı, ve herşeyden çok da içine girdiğiniz o çok zihinsel, akılcı halden çıkarmaya çalıştığımı, belki hissediyorsunuzdur.
Böylece, sevgili Şambra, bugün, filin geri kalanını yemeye, biraz hazmetmeye zaman ayıracağız. Bu ne güzel bir gün, yeni kitabımın sunumu yapıldı – ha! ve Marisa’nın da burada olması! (Kuthumi’nin, toplantının başında Kuthumi ile birlikte yazdığı Pharaoh Thutmose III (Firavun III.Thutmose) adlı kitabını tanıtan Marisa Calvi’den söz etmesi, kahkahalara neden olur)
Bu kitap üzerinde birlikte çalışmaktan çok büyük keyif aldık. Ve hepiniz gerçekten şunu keşfedeceksiniz, ben Kuthumi, Saint Germain, Tobias ve daha birçokları gibi fiziksel olmayan varlıklara kendinizi açtığınız zaman, birlikte çalışmanın her iki taraf için de ne büyük sevinç içerdiğini göreceksiniz. Biz sizi yaptığınız şeylerde fazla formatik, fazla akılcı olmaya çalışmaktan alıkoyuyoruz. Size hisleri getiriyoruz, ve seninle yaptığımız da buydu, Marisa. Birlikte çalıştığımız günleri ve geceleri hatırlarsan, seni o his enerjisine sokuyorduk, ve bu enerji senin, Thutmose olarak yaşadığım o yaşama geri gitmene ve o deneyimleri gerçekten hissetmene ve sonra da onları kendi enerjine yerleştirmene izin veriyordu. Öyküyü anlatabilmene – kişisel olgular o kadar önemli değil – ama hisler ve öz önemlidir.
Sevgili Şambra, Tobias ve Saint Germain söyledi ama ben yine söyleyeceğim. Enerjiler bu kadar yüksek ve bu kadar yoğunken, enerjiler bu denli açıkken, yaratmak için şu an yaşamınızın ne güzel bir zamanı. Bakın, daha önce hiç bu kadar kargaşa ve bu denli az yapısallık olmamıştı. Daha önce insan bilincinde bu kadar belirsizlik ve kuşku hiç olmamıştı. Daha önce genişlemiş bilince, yeni fikirlere bu kadar çok yeni açılımlar – ki siz bunlara kapılar, açılımlar, eşikler diyebilirsiniz – hiç olmamıştı.
Yeni Enerjiyle Çalışmak
Teorik bir kavram olarak Yeni Enerji hakkındaki her şeyi duydunuz. Şimdi, çok da uzak olmayan bir gelecekte Adamus bazılarınızı Yeni Enerjinin çok belirli çalışmalarıyla tanıştıracak. Ama siz bu kavramı/anlayışı duydunuz. O şu anda çevrenizde gezinip duruyor, davetinizi ve açılımı bekliyor.
Bazen görmek zordur, çünkü zihin geri gidip şeylerle daha önceleri başa çıktığınız yollara başvurma eğilimi gösterir. Ama bir an için durun, o derin nefesi alın, ve yüksek sesle bir kahkaha atın. Ben bunu Tobias’ın söylediğine ekleyeceğim – derin bir nefes al ve sonra onu gülerek ver. Gülerek ver. (izleyiciler güler) Derin bir nefes alırsınız – hadi bunu tekrar yapalım – derin bir nefes alın ve gülerek verin. (izleyiciler daha yüksek sesle güler, Kuthumi kıkırdar) Bu iyiydi, Şambra. Bu çok iyiydi. Ben bunu yapacağım bir TV programının gülme efekti için kaydedeceğim. Güldüğünüz zaman, o gülme enerjisini yayın. İşte o zaman eğlenceli bir hal alır. Ve o zaman ilgi çekici hale gelir.
Böylece benim bugün gelme nedenim… bu enerjinin birazına girebilmek, onu hareket halinde tutabilmek amacıyla birlikte küçük bir çalışma yapacağız. Şu ara sıkışıp kalmak çok çok kolaydır. Çok kolaydır. Bu sanki çok zorlu bir labirentten ya da tuzaktan yürüyüp geçmeye benzer, ona yakalanmak çok kolaydır. Ve o zaman ne yaparsınız? Nefes alırsınız. Ona biraz gülersiniz. Bizimle konuşursunuz.
Burada bulunmamızın en büyük nedenlerinden biri kendi büyük, parlak bilgeliğimizi size bildirmek değildir. Sizinkini (sizin büyük, parlak bilgeliğinizi) yüreklendirmek içindir. Biz, sizi dinlemek amacıyla burada bulunuyoruz, çünkü yüksek sesle bize konuştuğunuzda – ve ben bunu size öneriyorum – bize yüksek sesle konuşun. Zihninizden bizimle konuşmaya çalıştığınızda, bunun sizin üzerinizde farklı bir etkisi oluyor. Ama yüksek sesle konuştuğunuzda kendi sesinizi duyabildiğinizde ve sonra bize kulak verdiğinizde, şeylerin berraklaşması, netleşmesi sağlanır. Bu, enerjilerin çok güzel bir yoldan hareket halinde kalmasına yardımcı olur. Işte biz bunun için buradayız. Gelip de sizinle konuşamayacak kadar da meşgul değiliz. Başka insanlarla, sizinle biraz şakalaşamayacak, konuşamayacak kadar meşgul değiliz.
Bazılarınız bize geliyor – herhangi bir varlığa – ve sizin adınıza (bazı sorunları) çözmemizi istiyor. Ama biz bunun için de burada değiliz. Biz, olduğunuz o parlak varlığı keşfetmenize yardımcı olmak için, gnost denen o şeyi keşfetmenize ve (kendinize, yaşamınıza) getirmenize yardımcı olmak için buradayız. Biz, Yeni Enerjiyi getirmeye başlamanıza yardım etmek için buradayız.
Yeni Enerji neredeyse tanımların ötesindedir, çünkü tanımlama, geçmişe ait bir şey olduğu anlamına gelirdi, oysa Eski Enerjiyle Yeni Enerji iş görmeleri açısından çok farklıdır. Yeni Enerji parlaktır. Çok hızlı ve etkilidir.
Şu anda bile bazen yaşamınızda o sorunlarla ya da meydan okumalarla karşılaşıyorsunuz, ve sonra derin derin düşünmeye başlıyorsunuz. Derin derin düşünmek – işte bu, tekrar tekrar üzerinden geçmektir. O sorunla ilgili döngüyü sürdürüp duruyorsunuz, tıpkı bilgisayarınızın hard sürücüsünün bilgiyi işlemden geçirmesi gibi. Bu onu tekrar tekrar işlemden geçirmeye benzer. Ve bu sizin giderek sinirlenmenize ve enerjinizin de düşmesine, ve sizin daha da sıkışıp kalmanıza neden oluyor. İşte bir şey üzerinde derin derin düşünmek budur. Biliyor musunuz, Yeni Enerji’nin derin derin düşünmenize gereksinimi yoktur. Yeni Enerji yaratır. Genişler. Açılır. O nedenle, biz o derin nefesi içinize çekmenize yardımcı olmak için buradayız, ve bunu yaptığınız zaman, içinize gerçek Yeni Enerjiyi soluyun. Nefesinizle onu içinize alın.
Böylece, ben kitabın tanıtımı için burada olmaktan çok mutluyum – bu kitap ki, birçok başka kitabın fitilini ateşleyecek, belki daha fazla projenizi ateşlemeye yarayacak, belki daha önce denemediğiniz şeyleri denemeniz için sizi yüreklendirecek. Ben ayrıca çıkacakları Mısır gezisine hazırlanan Linda, Norma ve Garret ve Cauldre’nın enerjileriyle çalıştığım için de buradayım. Öyle deneyimler yaşayacaklar ki, hmm, (izleyiciler Linda’nın yaptığı mimiklere güler) tabi bu gruba katılanlar da.
Neden bazı deneyimler yaşayacaklar? Çünkü bunu istediler. Bunu istediler, ve onlar da sizin yaşadığınız düş kırıklığı ya da engellenme hissinin aynını hissettiler. Bilincin bu yeni katmanlarına – bu yepyeni, daha çok az insanın gittiği, belki de kimsenin gitmediği katmanlara – ulaşma arzusunu hissettiler, ve onlar da birçoğunuz gibi çabalıyor ve şöyle diyor, “Bunun yaşantımızda iş görmesini nasıl sağlayabiliriz? Burada uğraşmak zorunda olduğumuz tipik insanca durumlar var – bedenlerimiz gibi, yolculuk etmek, faturaları ödemek, işle ilgili sorunları halletmek gibi – tüm bu insani şeyler. Bilincin bu yeni katmanına ulaşmamız nasıl mümkün olacak?” Bu, hepinizde varolan bir sinir olma, bir engellenme halidir.
Böylece, onlar bu fırsatı tasarladılar, bu yolculukta onlara eşlik edecek başka Şambralarla birlikte tasarladıkları bu fırsat, bir anlamda kendi köklerinin bazısına geri dönmelerini, insanlığın bazı gizemlerine geri dönmelerini, geçmişten gelen şeyleri yeni ve farklı bir bakışla görmelerini ve Yeni Enerjiyle neler olabileceğini anlamalarını sağlayacak. Böylece biz, yapacağınız geziye hazırlanmanıza yardımcı olmak için buradayız.
Şimdi derin bir nefes alalım, çünkü onların keşfedecekleri şeyi sizler de keşfedeceksiniz, çünkü hepinizin eşsiz ve egemen yaratıcılar olduğu bu güzel, kutsal Şambra enerjisi söz konusu. Ki bu anahtar kelimedir, sevgili Şambra – eşsiz ve egemen. Yine de hepiniz çok içten ve güvenli ve açık bir düzlemde birbirinize bağlısınız. Ve bu kendi içinde bazı insanlar için bir meydan okumadır, yani kendini bağımsız olarak görmek, ama birbirleriyle, özellikle de başka eşsiz ve egemen varlıklarla bağlantıda olabilecek kadar da açık ve güven içinde olmak.
Genel olarak insanlar için bu yeni katmana girmenin getirdiği meydan okumalardan biri de, insanların bir tür birliğe ya da – benim hiçlik diyeceğim – homojen, tanımlanmamış, oldukça sıkıcı bir mutluluk hayaline geri dönmeye dair sahip oldukları ilginç arzudur. Birçok insan şöyle düşünüyor, “Başlangıca, bir’liğime bir geri dönebilsem, o zaman herşey mükemmel olacak.” Eh, bir’liğinize geri dönseydiniz, artık kim olduğunuzu bilmeyecektiniz, çünkü o birliğin geri kalan herşeyiyle harmanlanacak, ona karışacaktınız. Böylece yalnızca insan halinin ölümüne ölmek yerine, ruhun ölümüne ölecektiniz.
Ah hayır, geri dönmüyorsunuz. Dışarıya ve içeriye doğru genişliyorsunuz. Saint Germain’in sizin kendi Bir’liğiniz için kullandığı deyimle, kendinizi egemen/mutlak bir birlik olarak anlamaya başlıyorsunuz. Ve ancak kendi birliğinizde diğer herşeyin nasıl işlediğini anlarsınız, çünkü önce kendinizin nasıl işlediğini anlamanız gerekir.
Yaşamın zorlayıcı sorularının yanıtlarını dışarda arayanlara, bugünün yanıtlarını geçmişte bulmaya çalışanlara yazıklar olsun. İçine bakmayı unutup da, sanki yıldızlarda bir sır varmışçasına, sanki başka boyutlarda olup da burada olmayan bir tanrı varmışçasına, hep dışarıya bakanlara yazıklar olsun. Kendi ruhlarına dönmeyi unutacak kadar zihinlerinde kısılı kalanlara yazıklar olsun.
Ha, ve benim bu gözlemi yapabilmemin nedeni, sevgili varlıklar, geçmişte, belki Adamus hariç (Kuthumi kıkırdar) her varlıktan daha çok sıkışıp kalmam, yükseliş yolumda herşeyimi kaybetmemdir. Şimdi, Şaudlardan birinde ben bundan söz ettiğimde – “Yükseliş yolunda komik bir şey oldu. Ben herşeyimi kaybettim” dediğimde – bazılarınız bunu hiç de komik bulmadı, ama sevgili Şambra, bu sadece bir an için böyle hissedilir. Ve o an, sanki bir sonsuzluk gibi hissedilebilir (güler), oysa yalnızca bir andır. Ama öyle hissedilebilir.
Herşeyden daha fazlasını keşfetmek için herşeyi kaybedersiniz. Olduğunuzu düşündüğünüz herşeyi kaybedersiniz, çünkü o bir fasetadır, yanılsatıcı bir görünüştür. Bir yanılsamadır. Hepsi bir yanılsamadır. Ah, siz o yanılsamayı ne kadar da gerçek kılmaya çalışıyorsunuz, değil mi? İçinden çıkmaya çalıştığınız şeye nasıl da tutunmaya çalışıyorsunuz. (Kuthumi güler) Gün boyunca nasıl da çabalıyorsunuz, ama ben gelip de sizden günü almaya kalktığımda da bağırıp çağırıyor ve onu geri almaya çalışıyorsunuz. Aptal, aptal insanlar. (Kuthumi yine güler)
Böylece sevgili Şambra, ha, diyordum ki, içinden çıkamayacak kadar sıkışıp kalmanın ve düğüme, bu işleme dolanmanın ne demek olduğunu biliyorum.
Şu Yeni Enerji şeyi – siz onu ancak keşfetmeye başlıyorsunuz. Onu azıcık anladığınızı düşündüğünüz an, sizden kaçıp kurtuluyor. Saklanıyor. O yeni katmanı her hissettiğinizde, başka bir yere gidiyor, öyle değil mi. Kendinizi çiçek açmanın eşiğinde hissettiğiniz her sefer, kapanıveriyorsunuz. Kötü bir bekâret kemeri gibi kapanıyorsunuz. (kahkahalar, Kuthumi de güler) Söylemem gerekir ki, içinde bulunduğunuz noktadan sizi çıkartmak için bugün çok kötü şakalar yapacağımı Cauldre’ya söylemiştim. Nerede kalmıştık? Ha evet… (güler)
Biz konuştuk, siz ve ben – her biriniz ve ben. Tıpkı Tobias’ın sizinle konuşması gibi ve Adamus’un sizinle konuşması gibi, ben de sizinle bu Yeni Enerji hakkında konuştum. Bir parçanız onun neye benzediğini çok bilmek istiyor. Ama bir de başka bir parçanız var ki, onu tanımlamadan, düzenli bir sıraya sokmadan ve garantilerini ve diğer her şeyini düzgünce güzel bir yazıyla kağıda dökmeden deneyimlemekten ödü patlıyor. 30-günlük para iade garantisi istiyorsunuz. (kahkahalar) Size bir deneme imkânı vermemi, bir sunumda bulunmamı ya da bir deneme sürüşü yaptırmamı istiyorsunuz, oysa o bu şekilde iş görmez.
Yeni Enerji – o farklıdır. Şambra’nın bu toplantılarına yeni katılanlar için (şunu söyleyeyim), bakın, titreşimsel enerji karşıt güçlerle ya da dualiteyle çalışır. Siz bunu aydınlık ve karanlık, eril ve dişil, alt ve üst olarak betimlersiniz. Ama bakın, herşey kendi karşıt gücüne sahiptir, ve gerçekliğiniz bugüne kadar bu şekilde yaratılmıştır. Ve bu, bu arada, gerçeklik yaratmanın çok etkili bir yoludur, bir noktaya kadar.
Ruh ve bilinç, farklı bir yoldan öğrenmek istediği noktaya gelinceye kadar, yani artık aynı eski, tekrarlanan kalıpları, karşıt güçleri, kötüye karşı iyiyi, sürüp giden dramları, ve dramları, ve dramları istemez. Bilinç öyle bir noktaya gelir ki – ruhunuz öyle bir noktaya gelir ki, şöyle der, “Ben artık dualitenin nasıl çalıştığını biliyorum. Çatışmayı biliyorum. Onlardan çok yaşadım. Karşıt güçleri biliyorum, ve hiçbirinin asla kazanamayacağını da biliyorum. Onlar birbirine ters düşüp duruyor. Aynı kalıpları sürdürüyorlar.” Böylece bilinç der ki, “Bir yerlerde daha fazlası olmalı. Karşıt güçlerin ötesinde bir şeyler olmalı,” ve vardır da. Ama içinde yaşadığınız bu yanılsama öylesine güçlü ve kendi kimliğine tutunmayı öylesine sürdürmek istiyor ki, bırakmak istemiyor. Onu sımsıkı yakalıyor, ve sonra bu, gerçekliğinizdeki tüm diğer enerjiler tarafından destekleniyor. İş yerinizin ve hatta fiziksel çevrenizin gerçekliği, hepsi umutsuzca tutunup bu yanılsamayı birarada tutmaya çalışıyor. Ama yine de bilinç ortaya çıkıyor ve diyor ki, “Yaşamı deneyimlemenin farklı bir yolu olmalı.” Ve işte siz şu anda tam bu noktadasınız.
Ve farklı bir yol var. Var, ve bizim Yeni Enerji dediğimiz bir şeyi içeriyor. Yeni Enerji titreşimsel değildir. Yeni Enerji genişleyicidir – bu gerçi Şambra 101’e (ilk giriş dersine) dayanıyor ve bazılarınız için eski bilgi olabilir ama, bazıları için de yeni bilgidir – ve bu Yeni Enerjinin, kendini bilmek için karşıt bir güce ihtiyacı yoktur. Kendi yansımasını yansıtan imgelere gereksinimi yoktur. Sekip geri dönecek bir şeye gereksinimi yoktur. Genişleyicidir, çünkü zerafet içinde dışarıya akar, ve aynı zamanda da içeri akar. O eski titreşimsel enerjiden o kadar farklıdır ki, onu tanımak zordur. Siz belli bir düzeyde enerjiyi hissetmeye alışıksınız. 3B dualite ortamınızda çok tipik ve belirli yanıtlara, tepkilere alışıksınız. Ama Yeni Enerji çok farklıdır.
Egemen Olmak
Ben onu ayrıntılarıyla açıklamaya çalışmak bile istemiyorum. Adamus bunu daha sonra yapacak. Ben sadece sizin ona açık olmanızı istiyorum. Özellikle de, şu anda yaşamınızda karşılaştığınız ve sizi gerçekten aşağıya çeken, gerçekten sinirlendiren bazı sorunlarda. Şimdi bir an için o sinirlenmenin ötesine bakın. Bunlar için şu anda yaşamınızda olmakta olan bazı bireysel şeyleri suçluyorsunuz, ama o sinirlenme ya da engellenme hissi aslında kendini açmak isteyen, farklı yollardan deneyimlemek isteyen kendi bilinciniz ve kendi ruhunuzdur. Ve o bunu yapabilir. Yapabilir.
Zorluk şurada. Bu, yanılsamayı – eski yanılsamayı – bırakmak anlamına gelebilir. Bu, sıkı sıkı tutunduğunuz bazı şeyleri, alışık olduğunuz iş görme yollarından bazısını bırakmak anlamına gelebilir, ve bu, insan yanılsaması için korkutucu olabilir. İnsan yanılsaması bir güvencesi olmadan bırakmak istemez.
Ama işte siz burada devreye giriyorsunuz. Sizin güveniniz. Dışardaki herhangi bir şeye güvenmek değil de, kendinize olan güveniniz. Hallolacağını çok derin bir düzeyden bildiğinize güvenme beceriniz. Şimdi bu biraz korkutucudur, çünkü Eski Enerji şartlanmasının getirdiği bir şey de, hep bir başkasının halledeceğine güvenmek, bu konuda hep bir başkasına yaslanmaktır. Ama bu yeni farkındalıkta sizden kendinize güvenmeniz, Yeni Enerjiye gerçekleştirdiğiniz ve neredeyse tanımlanamaz olan bu sıçrayışa güvenmeniz isteniyor; hiç Eski Enerji gibi çalışmayan Yeni Enerjiye o sıçramayı yapmanız isteniyor; yaşamı farklı bir yoldan deneyimlemeye, kendinizi eski yanılsamanın dışında deneyimlemeye sıçramanız isteniyor.
Şimdi, bir dereceye kadar bunun olmasına izin veren oldukça az Şambra var, ama onlar size “Bunu sadece yap” diyecek ilk kişiler olacaktır. O güveni sahiplenin. O sıçramayı gerçekleştirin. Önceden sahip olduklarınızın yanılsamasından başka kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Bunu gerçekleştirenler şaşkınlık içindeler, size benim dediğim şeyi söyleyeceklerdir, “Bu o kadar sonsuz derecede basit ki, o kadar sevinç dolu bir kolaylığa sahip ki, zor geliyor.” Eski dualite şartlanmaları şeyleri zor kılıyor. Yanılsamanızın bir bölümünü de bu oluşturuyor – zorlaştır ki gerçek olsun – anlıyor musunuz. Yeni Enerji o kadar kolaydır ki, o eski parçanız, bunun bu yoldan gerçekleştirilebileceğini yadsıyacaktır. Ona direnecektir, çünkü onu zorlaştırmak isteyecektir. Ama hatırlayın, sizler egemen varlıklarsınız. Kolaylığı seçebilirsiniz. O sıçramayı yapmayı seçebilirsiniz. Kendinize güvenmeyi seçebilirsiniz.
Şu Anki Enerjiler
Ama bu kadar ders yeter. Pekâla, şu anda neredeyiz, Şambra? Sıkışıp kalmış enerji. Neler olduğunu biraz açıklayayım.
Dünya, şimdiye kadar hiç olmadığı bir karmaşa içinde. Enerji daha hızlı hareket ediyor, bilinç bir açıdan daha sıkışmış halde, bir başka açıdan daha fazla tehdit altında, ve şimdiye kadar olduğundan daha korkunç bir halde; Dünya’da bulunduğum zamanlarda bile böyle değildi.
Hiç habersiz olan bazı liderler hariç, yüksek düzeyli hükümet liderleriniz var. (kahkahalar) Şimdi, onlar televizyon kameralarının karşısına geçip şöyle diyorlar, “Biz bu soruna baktık, ve uygun bir yeni programa sahip olduğumuzu hissediyoruz, bu program tabii bazı yeni vergiler içeriyor, halkın karşılaştığı sorunları halletmek amacıyla, ve biz herkesin (bize) güvenmesini istiyoruz.” Sonra, saklandıkları o küçük odalarına geri kaçıyorlar ve ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bu şu anda Dünya’nın her yanında çok, çok yapılan bir şey.
Biz, özellikle de Adamus, bazen sizin şu G8 toplantılarınıza katılıyoruz – ki biz bunlara ‘amanin vızıltılar’ toplantıları diyoruz (yoğun kahkahalar, Kuthumi kıkırdar) – ve herkes önemliymiş gibi davranıyor, ve sanki ülkeleri için, ülkeyi oluşturan parçalar için, bu enerjiyi savunmak ve yaratmak gerekirmiş gibi davranıyorlar. Ve bu toplantılara gidiyorlar, her türlü belgeyle birlikte – hiç okumadıkları ve asla okumayacakları bir dolu, bir dolu belgeyle (kahkahalar) – ve hiç inanmadıkları çözümler getiriyorlar, çünkü bu çözümlerin asla kabul edilmeyeceğini biliyorlar. Bunun sadece bir tartışma konusu olduğunu ve bir çözüm olmadığını bildikleri halde, gidip bu çözümleri ortaya atıyorlar.
Böylece, çok azı dışında, liderlerinizin şu anda dünya sorunlarıyla nasıl baş edecekleri hakkında en ufak bir fikirleri yok. Bunun bir nedeni de, Dünya’da olan bitenle ilgili daha önce hiç bir okulun, hiç bir danışmanın ya da yol göstericinin olmamasıdır. Yani herşey spekülasyondur, ve teoriktir, ve herşeyden de çok, hepsi sadece vitrindir, göstermeliktir. Bu, perdenin arkasında gürültü çıkaran ama hiç bir fikri olmayan Oz Büyücüsüne benziyor.
Şimdi bu, sizler için biraz tedirgin edici olmalı! (kahkahalar) Sadece biraz. Ve bu arada – biz gülüp duruyoruz, çünkü bu toplantılara gerçekten uğruyoruz – hiç fark ettiniz mi, bu tür toplantıların sonunda getirilen çözümler, ya bu konuların incelenmesi için birilerini tutmak anlamına geliyor ki, bu da aslında hiçbir şey yapılmayacak demektir; ya da vergileri arttırmak anlamına geliyor ki, bu da birkaç kişinin daha da zenginleşeceği demektir. Ama sevgili dostlar, hükümet ve parlamento ve yasama organları ve diktatörlük ve tüm buna benzer kuruluşların koridorlarında, hiç bir fikirleri yok, bilmiyorlar. Bu korkutucudur.
Bir sonraki korkutucu senaryoya geçelim. (kahkahalar) Ve sevgili Şambra, bunu size ciddi söylüyorum, bunu size kalbimden söylüyorum. Bankacılar – şimdi bu gerçekten şu anda Dünya üzerinde korkulası bir türdür. Bakın, bankacılar topluluğu – ve Saint Germain, şu anki bankacılık sisteminin gelişiminden daha fazla söz edecektir – bazı çok eski feodal sistemlerden çıkmış ve gelişmiştir, ki bu da size, arkasında yatan enerji hakkında bir fikir vermelidir. Ve sonra, hiç komplolara girmeden, finans ve bankacılık için bir bakıma küresel bir sistem yaratan seçkin bir soy grubunun seçkin insanlarının eline düştü.
Şimdi dünya çapında bir kriz var, ve onların hiçbir fikri yok. Adını duyduğunuz ve Cauldre’nin bize adını söyleyemezsin dediği o büyük isimler – Rockefeller (Kuthumi’nin çabucak Rockefeller demesi kahkahalara yol açar) – ama uzun bir süredir paraların gerisindeki o büyük isimlerin hiç bir fikri yok. Şimdi, bir anlamda umurlarında da değil, çünkü onlar – dikkatinizi verin şimdi – onları dünyanın geri kalanında süregelen krizin dışında tutacak kadar paraya sahip olduklarını düşünüyorlar. Ama, biliyorsunuz, Yeni Enerjiyle Eski Enerji biraraya geldiğinde, bazen de öyle güzel güzel karışmıyorlar birbirleriyle, anlıyor musunuz. Bazen – nasıl desek, Tobias buna ne demişti – çarpışmalar olur ve hiç beklenmedik şeyler meydana gelir. Hiç beklenmedik.
Böylece şu anda o malikânelerinde oturmuş bu bankacılık krizine bakıp duruyorlar, ve ne yapacaklarına dair hiç bir fikirleri yok. Ve birçok bildirilerde bulunuyorlar, ve bankaların kendisinde oturanlara, kredileri verenlere, hükümetlerde oturup da düzenlemeler yapması gerekirken yapmayanlara bir dolu yeni program dayatıyorlar. Ve onların şu anda yaptığı, gürültü patırdı yaratmaktır – buna maske ya da paravan deniyor – sanki ne yaptıklarını biliyormuş gibi görünmek için. Ama sevgili Şambra, hiç bir fikirleri yok. Hiç. Onlar da sizin kadar şaşkın, kafaları karışmış halde. Ha, pardon, ne yapılacağı konusunda sizden daha şaşkınlar.
Eski sistemlere geri dönmeye çalışıyorlar. Atalarının yaptığı gibi yapmaya çalışıyorlar, ama bu iş görmüyor. Şu anda, sanki bir şey yapıyorlarmış gibi görünmek için her yola başvuruyorlar, ve bu, genel karmaşayı güçlendiriyor, günlük kafa karışıklığını güçlendiriyor.
İş dünyası. İş dünyası şu ara meşgul. Uzun dönemler boyunca çok sağlam ve istikrarlı olan kuruluşlar, kendi analistlerinin bile analiz edemediği bir durumdan geçiyorlar. Onların finans ya da pazarlama ya da araştırma & geliştirme guruları bile anlayamıyor. O dakika tepedeler mi yoksa düştüler mi bilemiyorlar, ve kurul toplantılarında bunu sürekli tartışsalar da, aslında kimse ne yapılacağını bilmiyor. Kimse ne yapılacağını bilmiyor. Nasıl bilebilirler ki? Bir yıldan daha az bir sürede dünya tepetaklak oldu. Eskinin iş yapma yolları, ille yeninin de yolları bu olacak anlamına gelmiyor. Gücü elinde tutmuş olanlar, gücün eriyip yok olduğunu görüyorlar, ve kimse bundan sonra ne olacağını bilmiyor. Bu oldukça korkutucu bir anlaşma.
Ve ben listenin altına doğru inmeyi sürdürebilir, kuruluşlar hakkında konuşabilirdim, liderler hakkında, geçmişte yolun açılmasına yardım eden ama şimdilerde hiç bir fikri olmayanlar hakkında konuşabilirdim. Ve bu bile kendi içinde insan benliğini, insan zihnini korkutuyor olmalıdır.
Ama hissettiğiniz bu enerjiler, başka bir açıdan da son derece özgürleştiricidir. Hep şöyle bir korku vardır; Dünya üzerinde kitlesel bir kargaşa olursa, ne olur? Şu anki durum, patlayacak kadar gerginleşirse, ne olur? Atlantis’i, küçük çaplı da olsa tekrarlarsak, ne olur? Hava çok kötüleşir de yiyecek açığına, sokaklarda ayaklanmalara neden olursa, ne olur? Böylece, bunların tümünü hisseden bir insan yanınız var, ve işte biz bu noktada bulunuyoruz.
Fil
Siz, fili yiyordunuz, ve o büyük pembe fil, Yeni Enerjiye giriş değişimi denen şeydir. Siz, bilincin değişmekte olduğunu, ya da en azından değişmek istediğini hissediyordunuz. Dünyanın her yanındaki gerilimi ve belirsizliği hissediyordunuz. Neden? Çünkü siz Şambrasınız; çünkü cennetlere bağlı olduğunuz kadar Dünya’ya da bağlısınız; çünkü en derin düzeyden empati sahibisiniz ve şeyleri hissediyorsunuz; çünkü, şimdinin çok tarihsel, eşi benzeri görülmemiş bir zaman olduğuna ilişkin içsel bir bilişiniz var. Kişisel deneyimlerinizden biliyorsunuz ki, bu öylesine küçük bir değişim değil; bu belki de tüm zamanların bir devrimi.
Şimdi derin bir nefes alalım, ve buna kadeh kaldıralım.
Böylece, siz bu hissi ve bu enerjiyi içinize getirmeye başladınız. O büyük filden yemeye başladınız. Ha, ve o devasadır. Karşılaştığınız en devasa fildir. Ve dediniz ki, “Ama ben Şambrayım. Bu enerjinin hareket halinde kalmasına yardımcı olmak için buradayım. Dünya üzerindeki bu inanılmaz değişim zamanında burada bulunuyorum,” ve bu fili yemeye başladınız. Sonra, daha fazla yiyemeyeceğinizi fark ettiniz ve fil yarı yolda sıkışıp kaldı. Filin bir bölümü içinizde, bir bölümü de fiziksel bedeninizin ağız, burun gibi deliklerinden sarkıyor. (kahkahalar) Ve yalnızca bir bölümü içinizde olduğundan, sizin doğal, benim bilincin hazım sistemi diyeceğim şeyiniz – yani enerjileri hissetme beceriniz, onları tümüyle hissetme ve sonra da akıp gitmesine izin verme beceriniz – sıkışıp kalmış durumda. Sizde bilinç… kabızlığı var (kahkahalar) ve sıkışmış halde. Ve sonra da neler oluyor diye şaşıyorsunuz.
Hepimize geliyor – Adamus’a, Kuan Yin’e, Tobias’a, bana – şöyle diyorsunuz, “Neler oluyor? Nasıl oluyor da bunca gerginliği hissedebiliyoruz? Nasıl olur da hiçbir şey doğru gitmez? Nasıl olur da ben, sanki enerjilerin akmasını sağlayamıyormuş gibi hissederim?” Ve biz uzun uzun konuşuyoruz, ve biz size bunu basit tutmanızı söylüyoruz. Biz size, benim bugün size söyleyeceğim şeyi söylüyoruz – ki bu çok basit, ve bu herhalde akademik kitaplara ya da spiritüel buluşlar kitabına girmeyecek – ama siz o fili yemeyi bitiriyorsunuz.
Bu ne anlama geliyor? Olmakta olan o olağanüstü değişimlerin bir bölümünü hissetmenize izin verdiniz, sadece burada, Dünya’da değil, ama aynı zamanda fiziksel olmayan alemlerde de. Ara ara korkutucu olabilen, ama aslında çok lezzetli olan bu geçiş döneminin tadına bakmak için kendinize izin verdiniz. Ve sonra (bu geçiş) duruverdi. Bir tür korku dolu felce uğradı – bilinç felcine – ve şimdi bu noktadasınız. Zaten içerde olanı hazmetmiyorsunuz. Hâlâ sarkanı yemiyorsunuz.
Ama bugün, en basit yoldan, o eski yolları hiç kullanmadan, zihni kullanmadan, ve ben sizin onaylamalar yapmanızı istemiyorum… onaylamalardan gına geldi. (kahkahalar) Gerçekten gına geldi. Onaylama, spiritüel bir gübre yığınıdır, çünkü ona inanmıyorsunuz. Yoksa söylemezdiniz. Ona güvenmiyorsunuz. Kokuyor. O, zihinsel masturbasyondur. Böylece, sevgili dostlar, o onaylamaları yapmayalım. Onları, dışardaki diğer insanlara, onaylamalara bel bağlayanlara bırakın.
İmgelemeler de çok benzer bir durumda. İmgeleme yaptığınızda ya da hayal ettiğinizde… şimdi, burada bulunan bazılarınızı azarlamam gerekiyor, ve onlar kendilerini biliyorlar, biz birkaç konuşma yaptık. Siz şu dünya barışını ve dünya düzenini imgelemeye çalışıyorsunuz – neye göre? Kimin görüşüne göre ve hangi önceliğe göre? Görüyor musunuz. Şimdi, biliyorum, şöyle diyen insanlardan – nasıl desek – bir dolu semavi epostalar alacağım, “Ama şu anda hepimizin yapması gereken bu. Biz, dünya barışını imgelemek durumundayız. Biz bir dünya dua grubu kuracağız. Biz dünya meditasyonu yapacağız.” Neye dayanarak? Dünyayla ilgili eski anlayışınıza göre mi? Geçmişe göre mi? Önceden gerçekleştirdiğiniz yollara göre mi? (Kuthumi’nin her cümlede ayağa fırlaması, izleyicileri güldürür) Aynı eski programa göre mi? (Linda, “Sakin ol dostum” der. İzleyicilerden ve Kuthumi’den kahkahalar yükselir) Ben kutudan fırlayan yaylı bir kukla oldum! (Linda, “nasıl bir kuklaysan!” der, yoğun kahkahalar)
Hep aynı eski alışkanlıklar. Bundan vazgeçelim, ve bugün bilinci hazmetmenize izin verin ve hissettiğiniz o bilincin geri kalanını yemeye başlayın, çünkü o yenidir. O, geçmişten gelmeyecek kadar yenidir, o denli Yeni Enerjidir. Tanımlanamazdır. İmgelenemezdir. Betimlenemezdir. Onaylanamazdır. Meditasyonu yapılamazdır. Duası edilemezdir. O yalnızca odur. Ne kadar basit olduğunu görüyor musunuz?
Biliyorum, bazılarınız bu arzuya sahipsiniz. Şu anda içinizden biri, benim dünyanın bir yerinde kapı açan bir grup oluşturmamı istiyor, oraya gidelim ve onaylamalarımızı ve başka ne varsa yapalım istiyor – ama bu işe yaramaz. Neden? Kötü olduğu için değil. Kalpten ve hissedilerek yapılmadığı için değil, ama eskidir. Eskidir.
Sık sık, bireyler ya da gruplar biraraya gelip de onaylamalar yaptığında, şeyleri gerçekleştirmenin eski yollarını ya da biçimlerini onaylarlar. Eski çözümler için dua eder yalvarırlar. Eskiye dayalı üçkağıtlar ve klişeler kullanırlar. Ama sevgili dostlar, şu anda o çok yeni.
Bazen, grup içinde oturup da Kum Ba Yah söylemek, daha rahatlatıcıdır. (kahkahalar, Kuthumi kıkırdar) (çvr: “Kumbaya” şarkısı 1960’larda yeniden popüler olan folk akımının vazgeçilmez şarkısıydı. Güney eyaletlerindeki kölelerden 1930’larda çıktığı söylenir. ‘Gel buraya Tanrım, gel buraya’ anlamındaki sözleri, geleceği umutla beklemeye yöneliktir.) Biliyorum, bazılarınız, Adamus’un o sihirli beyaz pudrasıyla buraya gelmesine bayılırdınız. Ah evet! Ha, o sihirli beyaz pudraya sahip olunmalıdır. Oysa bu değildir. Ama bu büyüleyici olurdu, ya da dramatik ve belki geçici bir rahatlama da sağlardı. Ama rahatlama bu değildir. Bunlar yalnızca üçkağıtlar, kandırmacalardır. Kötü olduklarından değil, ama bunlar sadece hokkabazlıkla eskiyi devreye sokmaktır. Sizin burada olma nedeniniz bu değildir.
Herşeyi Hissetmek
Böylece biz bugün hissetmenin en derin düzeyine geçeceğiz. Filin yarısı içerde, yarısı dışarda. Ne yaparsınız? Biraz nefes. Biraz nefes, ve zorluk şurada. Burada – nasıl desek – sıkışıp kalmış az bir enerji var, çünkü bir yanınız hissetmekten gerçekten korkuyor, gerçekten hissetmekten korkuyor – biraz tadına bakmanıza izin veriyorsunuz – ama şu anda Dünya’da meydana gelen kargaşayı gerçekten hissetmekten korkuyorsunuz.
Bu arada, Tobias’ın size söylediği gibi, şöyle de harika bir alışkanlığınız var; bilinç türünden bir kabızlığa girdiğinizde, bunu kendi üzerinize alıyor ve bir şeyleri doğru yapmadığınız için kendinizi suçluyorsunuz. Oysa bu hiç de bununla ilgili değildir. Geçmişinize dayandırdığınız doğal bir eğiliminiz var; belli bir hissetme, duyumsama noktasına ulaştığınızda, bu karmaşa, değişim ve dönüşüm enerjilerinin her bir parçanız tarafından hissedilmesine izin verdiğinizde, duruyorsunuz, daha fazlasıyla başa çıkıp çıkamayacağınızı merak ediyorsunuz. Böylece bu donup kalma haline giriyorsunuz.
Ama biz bugün, bu grup enerjisinde, onu tümüyle hissetme haline doğru hareket ettireceğiz. Ben sizi, Dünya’nın karmaşa enerjisini kesinlikle hissetmeye davet edeceğim. Şu ara birçok insanın hissettiği o umutsuzluğu hissetmenize izin verin. Liderlerin birçoğunun hissettiği o belirsizliği hissetmenize izin verin. Dünya liderlerinin birçoğunun meydana gelmekte olan sahtekârlıkları nasıl bildiğini, ama yine de bunun sürmesine nasıl izin verdiğini hissetmenize izin verin. Tobias’ın sözünü ettiği o hava durumlarını hissetmenize izin verin.
Bakın, siz bunların hepsinin saldırısına uğradınız, ve sonra da durdunuz. Tüm işlem durdu, ve yarısı içinizde yarısı dışınızda sıkışıp kaldı. Bu nedenle, şimdi bu kutsal, güvenli alanda, bırakın hepsi içeri girsin, bedeninize. Bu size zarar vermeyecek, bedeninizde kansere neden olmayacak. İşte bakın, korkuyordunuz. Kendinizi geri çektiniz. Dediniz ki, “Daha fazlasının içime girmesine izin verirsem, organlarımı, karaciğerimi falan bozabilir..” Bırakın girsin. Bırakın içinizde tümüyle deneyimlensin.
O enerjiler, sadece enerjidir. Sadece bilinçtir. En derin empatinizle, insanların şu anda içinden geçtiği korkuyu hissetmenize, gelecek ay evlerine hâlâ sahip olabilecekler mi, emekli maaşlarını alabilecekler mi gibi korkularını hissetmenize izin verin. Onlara hizmet etmek için varolan hükümetlerin parçalanabileceğine ilişkin insanların sahip olduğu korkuları hissetmenize izin verin. En çok korktuğunuz şeylerden birini kesinlikle hissetmenize izin verin – ki o da, insanların, “ya dünyanın gerçekten sonu geldiyse” korkusudur. Ve ben size bir ipucu vereyim – geldi. Bildiğiniz şekliyle dünyanın, şeyleri gerçekleştirmenin eski yollarının – sonu geldi. Bu birkaç yıl beklemeyecek ya da birkaç onyıl ya da yüzyıl beklemeyecek, (değişim, son) geldi.
Onu nefesinizle bedeninize alın.
(duraklama)
Onu kesinlikle hissetmenize izin verin. Filtrelerden geçirmeye çalışmayın. Yalnızca iyi yanlarını almaya çalışmayın ve benimle akılcı olmayın. Hissedin.
(duraklama)
Zihninizin, tüm enerjileri felç eden bu donup kalma halini yaratmasının nedeni, herşeyi anlamaya çalışmasıdır. Bu güvenli alanda bırakın zihniniz tüm bu bilinci, filin öbür parçasını hissetsin ve hatta deneyimlesin.
(duraklama)
Bırakın duygularınız onu hissetsin. Siz felç oldunuz, donup kaldınız, çünkü duygularınızın daha fazlasıyla başa çıkamayacağını düşündünüz. Gazetelere hemen hemen hiç bakamaz, dünyayla ilgili haber duyamaz oldunuz, çünkü o sevgili duygularınız bunalıyor. Herhangi bir şeyle başa çıkabileceğinizi düşünmüyorsunuz. Kendi dertleriniz var, diyorsunuz ki, bunların hepsini nasıl üstlenebilirim? Bu güvenli alanda, onu içinize alın. Nelerle başa çıkabildiğinize şaşacaksınız.
(duraklama)
Bedeninizde hissettiğiniz rahatsızlıklar, zihninizdeki belirsizlik ve karmaşa, bu felç olmuş enerjilerdir, çünkü sizler, çevresindeki herşeyi, küresel bir halde tüm çevrenizi hissedebilen varlıklarsınız. Onun bazısını içinize almaya başladınız, ve o sonra felç oldu, sıkıştı. Tüm alarm zilleriniz çalmaya başladı ve o anda o da durdu.
Peki ne yaparsınız? Eh, onu ya tükürürsünüz, ki bu neredeyse imkansızdır – geri gidemezsiniz, hissetmiş olduğunuzu hissetmemezlik edemezsiniz – ya da geri kalan kısmını da içinize alırsınız.
Böylece, o derin nefesi alın.
(duraklama)
Geri kalan kısmı içinize almanıza izin verin. Bırakın bedeninize, zihninize, ruhunuza, duygularınıza ve her bir parçanıza aksın. İnsanlık bilincini şu an kesinlikle bedenlemenize izin verin.
(duraklama)
Ve bunu yaparken, bilincin bu daha yüksek ya da yeni katına geçmenize – tüm potansiyellerinYeni Enerjiyle olmasına – izin verin, onun içinde genişlemenize izin verin. Şimdi, içinize çok şey getiriyorsunuz – insanlığın bilincini, tüm bu karmaşayı. Bu arada, karmaşa (kaos) güzel bir sözcüktür, kötü bir sözcük değil. Karmaşa, zihnin tanımlayamadığı ve kendi yapısını aşan, hareket halindeki yaşamdır. Kesinlikle güzeldir, ve bu, Yeni Enerji katına genişledikçe keşfedeceğiniz şeylerden biridir. Bu, bunalmadan tüm o hisleri içinize getirmenize izin verir – empatiyi, hissetmeyi, bunları bedeninize, zihninize, şu anki insan gerçekliğinize getirmenize izin verir.
Ve onu kapıda hemen geri itmeye de kalkmayın. Bazılarınız diyor ki, “Peki, ben onu sadece bir dakika için içime alırım, ve sonra dışarı iterim.” Ben sizden insan bilinci, bugünkü dünya denen bu şeyi duyumsamanızı, hissetmenizi, hazmetmenizi istiyorum. İster karmaşa, ister sefalet ya da korku ya da yeni potansiyeller ya da başka bir şey olsun, onu içinize getirin.
O gerçekten sizin için çok rahatsızlık veren bir biçimde felç oldu, ve sonra bu felçli halde nasıl hissettiğinizin belirtilerini bedeniniz göstermeye başlıyor. Birçoğunuz son zamanlarda gerçekten bedeninizin bazı uzuvlarından sert darbeler aldınız. Ellerde ağrı, birçoğunuz – ellerde ve dizlerde ve ayaklarda – bunu deneyimliyorsunuz, bunun nedeni, enerjinin yarı yolda sıkışıp kalmasıdır, ve bedeniniz de buna tepki veriyor. Omuzlarda ve boyunda ve sırtta ve diğer yerlerdeki sorunlar hep bu enerjinin birazını içinize getirmenizle ilgilidir.
Siz, insanlığı ve değişimleri, Yakın Alemlerdeki tüm varlıkları hissetmek için kendinize izin verirken, ki buna sizinle çalışan melekler ve o alemlerde sıkışıp kalmış insanlar da dahil – onların hepsini de hissediyorsunuz – çok bunaldınız. Çok, çok farklı bir şeyi çözmek için Eski Enerji araçlarını kullanmaya kalktınız.
Böylece bu alanda, onu tümüyle içinize getirmenize izin verin, hatta yakın Dünya alemlerinde gerçekten sıkışıp kalmış, gerçekten kapana kısılmış o varlıkların bazısının enerjilerini, ve meleksel varlıkları ve geri kalanın tümünü de hissetmenize, onların enerjilerini hazmetmenize izin verin.
Derin bir nefes alın. Bunu içinize getirin.
(duraklama)
Bugünün başlarında nerede bulunduğunuzun çok net bir resmini görebiliyorum. Olan bitenlerin sadece birazının tadına bakmanıza izin veriyorsunuz, ve o sonra tıkanıp kalıyor. Ama burada cesurca ve korkusuzca tümünün tadına baktığınızda, tümünün tadına baktığınızda, onun herbir parçasını hissettiğinizde, birdenbire şu anda başka bir şeyin daha gelmekte olduğunu fark edersiniz, ve bu da, sözünü ettiğimiz Yeni Enerjidir. O da geliyor.
Dönüşümü Solumak
Şimdi… şimdi bunların hepsini içinize aldığınıza göre, şimdi filin tamamını yediğinize göre, şimdi o midenizde, duygularınızda, zihninizde olduğuna göre, şimdi ne yaparsınız? Şimdi ne yaparız?
Eh, sevgili dostlar, nefes almayı sürdürürsünüz, çünkü onu artık dışarı ittirmenize gerek kalmadı. Ondan kurtulmaya çalışmanız gerekmiyor. O, doğal olarak dönüşür, ve korku dolu ya da kuşkulu bir enerji olmaktan, bunaltıcı bir enerji olmaktan çıkar ve kendi saf haline geri döner. İçinde bulunduğu her türlü uzuvdan çıkış yolunu doğal olarak bulur. Zihindeki yolunu doğal olarak bulur. Duygularınızdaki yolunu doğal olarak bulur. Ve süregelen bu işlemin, bu akma işleminin sonunda, yeni sezgiye, yeni berraklığa ve basitliğe ulaşırsınız.
Dünyada olan bitenlerle ilgili daha derin bir anlayışa, dünyanızın daha derin bir anlayışına sahip olursunuz. Bakın, dünyanız – sizin kişisel dünyanız – ve dışardaki dünya öylesine birbirine karışmış ve karman çorman ki, birinden diğerini ayırmak zordu. Ama bu şimdi bu konuda daha net olmanızı sağlar.
Eğer olan bitenin yalnızca bir bölümünü hissetmenize izin verirseniz, bunu gerçekleştiremezsiniz. Yalnızca bir bölmünü hissettiğinizde, enerji tıkanıp kalacaktır. “Artık dayanamıyorum” dediğiniz noktaya gelmenizi kesinlikle anlayabiliyorum, ama bu, bir ısırık daha almak, onu daha da derinlere almak zamanıdır.
Siz şu anda onu içinize solumayı sürdürürken, biz de şu anda birkaç şeyi biraz farklı gerçekleştireceğiz. Bunu içinize solumayı sürdürmenizi isteyeceğiz ve nefesimiz için küçük bir destek ya da küçük bir insani yardım da isteyeceğiz, ve ben, sevgili dostum Garret’in buraya çıkıp sizinle birlikte biraz nefes yapmasını istemekten onur duyacağım. Ve biz geçmişte çok birlikte çalıştığımız için, bu çok büyük bir onurdur. Garret bazen geri durur, ama ben onun parlaklığını, onun bütün bunları içine alma biçimini, onun bunları tümünü hissetme biçimini ve sonra da doğal işlemin bunu nasıl dönüştürdüğünü izleme biçimini görmenizi istiyorum.
Pekâla sevgili varlık, biraz nefes yapabilirsen.
GARRET: Ben bu konu için çok müteşekkirim, çünkü bu konu, şu son üç ya da dört yıldır Norma’yla benim hedefimizdi ya da araştırma konumuzdu, ve biz seminerlerimizde bu daveti genişletip sizi buna davet etmeye çalışıyoruz. Onun için, bunun şimdi önümüze gelmesine, buna öncelikle dikkatimizin çekilmesine çok müteşekkirim.
Pekâla, bunu sadece hissedin. Havanın bedeninize girip çıkması önemli değil, bunlar yalnızca yardımcı tekerleklerdir. Sadece bunu hissedin.
(duraklama)
Gerçi daha bunun üstatları olamadık, ama kendimizi bu yola adadık. Bunu nasıl gerçekleştireceğinizi söyleyemeyiz, ama bunu gerçekleştireceğimizi söyleyebiliriz.
(duraklama)
Peki, bunu şimdi sadece hissedin. Şu anda size konuşan o parçanızı hissedin, size “Evet, bunu yapabiliriz. Bunu yapmak istiyoruz. Biz kendimizi bunu gerçekleştirmeye adadık” diyen parçanızı hissedin. Ona katılmanızı davet eden içinizdeki o parçayı hissedin. Içinizdeki gnost’u hissedin, “Biz – benim biz’i – bunu yapabiliriz” diyen içinizdeki tanrısallığı hissedin.
(duraklama)
Ve sonra bundan uzaklaşırken şöyle deyin, “Adımlarım şimdi yeni toprakları arşınlıyor.”
(duraklama)
Bu hissi nefesinizle içine çekin, ve onu hissetmeyi her seçtiğinizde orada olduğunu bilin.
KUTHUMI: Sevgili Şambra, bir dahaki sefere çevrenizdeki dünyada olan bitenler sizi bunalttığında, bir dahaki sefere kişisel dünyanızda olan bitenler, herşeydeki – sizinle ilgili herşeydeki – değişimler sizi bunalttığında, geri adım atmak yerine ya da durmak yerine, tabağınızdakini bitirin. Kalanın tamamını yiyin. Bu, kaçmak yerine daha derinlere inmek için mükemmel bir zamandır.
Şimdi, bu bir çelişki gibi görünüyor. Sanki zamanın koşmasını istemek ve saklanmak istemek, ya da musluğu kapatıp, “Ben bu kadarını kaldırabiliyorum” demek istemek gibi görünüyor. Ama geride kalanı da alın. O hissin, o bilincin geri kalanını da içinize alın, çünkü bunu yaptığınızda şöyle bir şey olur; Yeni Enerji, bunun ardından olacakların bir parçası, bilincinizin bir parçası, sözünü ettiğimiz o yeni katın bir parçası olabilmek amacıyla şimdi içeri akabilir. İçinize alıp sonra durmayın. Sonuna kadar gidin. Biz Şambra için yarı yol evleri kurmak istemiyoruz. (bazı gülüşmeler) Bizim Şambra için tam, bütün evlerimiz olacak.
Şimdi, konuya geri dönelim. Bir kere bunların hepsini içinize aldınız mı, bunalmanın – zihinde, duygularda, bedeninizde bunalmanın – ötesine geçtiniz mi, ne yaparsınız? Ah, biz birçoğunuzun “Artık daha fazlasını kaldıramayacağım” dediğini duyduk. Oysa bu, daha fazlasını almak zamanıdır. Bu, daha fazlasını içinize almak zamanıdır, çünkü bu, o an, gerçek dönüşümün, Yeni Enerji simyasının meydana geldiği andır.
Bu arada, sistemleriniz de aşırı yükleniyor ama, bu, Yeni Enerjinin içeri kayması için çok mükemmel bir zamandır. Bir dahaki sefere böyle aşırı yüklenme noktasında olduğunuzu, hatta uyuşukluk hissettiğinizde, onu içinize alın. Geri kalanı içinize alın.
Şimdi, bu bedeninize, zihninize, ruhunuza girer. Peki onu nasıl çıkartırsınız? Bunu gerçekleştirmeye çalışmazsınız. Önemli olan budur. Çalışmazsınız.
Gerçekleştirmeye çalışmak… Şambra için bir şeyleri gerçekleştirmeye çalışmak, sizi belli başarısızlıklara götürecektir. Artık herhangi bir şeyi gerçekleştirmeye çalışmamalısınız. ‘Bir şeyi gerçekleştirmeye çalışmak’ şeyleri gerçekleştirmenin çok Eski Enerji dualite yoludur. O nedenle, ondan kurtulmaya çalışmayın. Bedenin, zihnin, duyguların, ruhun, ne yapılacağını bildiğine güvenmiyor musunuz? İçinize aldığınız bu enerjinin, bu hissin, aynı zamanda bir ırmak gibi olduğuna güvenmiyor musunuz? O, armağanını ve bilgeliğini ve genişlemesini sunduktan sonra akar gider. Siz bu nedenle bunu gerçekleştiriyorsunuz, o armağanı almak için.
Şimdi, siz çok, çok, çok önemli bir şey daha yapıyorsunuz. Benim, bankacıların artık nasıl bankacılık yapacaklarını bilmediklerini söylediğimi anımsayın. Politikacılar nasıl politika yapacaklarını bilmiyorlar. İş adamlarının da hiç bir fikri yok. Kimse şu anda ne yapılacağını bilmiyor – bunun çok az istisnası var. Ne yapılacağını bilmiyorlar. Peki kim biliyor?
Eh, Tanrı da ne yapılacağını bilmiyor. Aslında Tanrı’nın umurunda da değil, bunları izlerken harika bir zaman geçiriyor… Siz Tanrı’sınız, sevgili dostlar. Siz, bunların hepsini deneyimlerken harika bir zaman geçiren Tanrı’sınız.
Yabancı varlıklar (uzaylılar) – hiç bir fikre sahip değiller. Onlar, Dünya’da olan bitenler hakkında öylesine bilgisizler ki. Ve hâlâ yeşil bir renge sahipler, (kahkahalar) ve bu da size bir şeyler söylemeli!
Peki kimin fikri var? Onlar bilmiyorlarsa yanıtları kim biliyor? Bu güvenilen kuruluşların ve güvenilen kurumların hiçbir fikri yoksa, kimin var? Eh, sizin var. Sizler bir fikriniz olduğunu sanmıyorsunuz ama var – hepsini içinize almak için kendinize izin vermek, filin öbür yarısını da yemek, hatta bunaldığınızda bile onu içinize almak, çünkü bireysel, kişisel olarak içinden geçtiğiniz bilinç dönüşümü budur. Ve sonra Şambra grubu ve Dünya’daki aydınlanmış varlıklar olarak yaydığınız – buna ne diyorsunuz – o ışık ya da ışınlar, bilincin yeni düzeylerini açar ve yeni liderlere, yeni bankacılara, yeni araştırmacılara – ya da değişmeye istekli olan eski liderlere, bankacılara vs ulaşır.
Kelimenin tam anlamıyla, sevgili Şambra, bu dünyanın yarınının yanıtları sizdedir. Sizdedir. Siz kafanızı kaşıyıp şöyle diyorsunuz, “Ama ben finans hakkında hiç bir şey bilmiyorum, yanıtlar nasıl bende olabilir ki? İş dünyasında olmak istemiyorum, yanıtlara nasıl sahip olabilirim ki?” Şu anda herşey bilinçle, aydınlanmayla, yeni kaynaklarla ilgili. Bu nedenle yanıt sizsiniz.
Siz kanal oluyorsunuz. Siz, arkanızdan sizi izleyecekler için bir açılım oluşturuyorsunuz. Onlar, bunalmanın ötesine ya da eski yanılsamadan yeniye nasıl geçilebildiğinin örneğini (sizde) görebilirler. Siz, dağı tırmanan ya da uçurumu aşan ya da bunu nasıl ifade etmek isterseniz, ama bu yeni bilinç düzeyine geçen ilk kişiler oluyorsunuz. İnsanlar bunu sezgisel olarak hissedeceklerdir. Onlar sezgisel olarak sizin Bayrak enerjinize dokunacaklar ve sonra onu kullanacaklardır. Mesleklerinde, şeyleri gerçekleştirme biçimlerinde kullanacaklardır. Sizler, yazdığınız kitaplarla, söylediğiniz/çaldığınız müzikle ya da ifadeniz hangi yoldan olursa olsun, onlara ilham verenler olabilirsiniz. İşte bu nedenle özellikle de meleksel alemlerde bulunan bizler, ne yaptığınızla bu kadar ilgileniyoruz. Yalnızca size karşı büyük bir sevgi beslediğimiz ve sizi onurlandırdığımız için değil, ama biz aynı zamanda burada, Dünya’da gerçekte nelerin olup bittiğini görüyoruz.
Bir Aşk Şarkısı
Ben, en sevdiğim müzisyenlerden biri olan Ralph Nichols’dan en sevdiğim şarkılardan birini çalmasını rica edeceğim, ve sizlerden de, sanki bu şarkıyı sizlere biz – Adamus, Kuan Yin, Tobias, ben ve Kırmızı Meclis’ten diğerleri – söylüyormuşuz gibi dinlemenizi isteyeceğim. Ve biz bunu yaparken, sizden tabağınızdakini yemeyi bitirmenizi isteyeceğim. O enerjinin kalanını da içinize alın ve onu acımasızca hissetmenize izin verin. Kendinizden uzak tuttuğunuz o şeyleri, Dünya’nın bu karmaşa enerjisini, içinize alın.
Sisteminiz onunla ne yapacağını, onu nasıl salacağını, tam olarak bilir. Bu enerji içinizde tıkanıp kalmayacaktır. Kötü şansa neden olmayacaktır. Bir hastalığa yakalanmanıza neden olmayacaktır. Tam tersi. Müzik çalarken, sevgili dostlar, kalanı da içinize alın.
(Ralph Nichols “You’ve Got A Friend” – “Bir Dostun Var” şarkısını söyler) (çvr: Carole King’in yazıp bestelediği bu şarkı, 1971 yılında James Taylor’a en iyi şarkıcı, Carol King’e de en iyi besteci Grammy Ödüllerini kazandırmış, James Taylor’ın yorumuyla haftalarca dünya listelerinden çıkmamıştı.)
Bunalıp sıkıldığında
Ve sevecen bir ilgi istediğinde
Ve hiçbir şey, hayır hiçbir şey yolunda gitmediğinde
Gözlerini kapat ve beni düşün
Çok geçmeden orada olacağım
En karanlık gecelerini bile aydınlatmak için
Sadece adımı söyle
Ve nerede olursam olayım, bilirsin
Koşar gelirim, evet gelirim
Seni yeniden görmek için
Kış, ilkbahar, yaz ya da sonbahar
Tek yapman gereken çağırmak
Ve ben orada olacağım, evet olacağım
Senin bir dostun var
Eğer başının tepesindeki gökyüzü
Kararır da bulutlanırsa
Ve o eski kuzey rüzgarı esmeye başlarsa
Sakın kafanı dağıtma
Ve bağır benim adımı
Çok geçmeden kapını çaldığımı duyacaksın
Sadece adımı söyle
Ve nerede olursam olayım, bilirsin
Koşar gelirim, evet gelirim
Seni yeniden görmek için
Kış, ilkbahar, yaz ya da sonbahar
Tek yapman gereken çağırmak
Ve ben orada olacağım, evet olacağım
Senin bir dostun var
Bunu bilmek harika değil mi
Bir dostun var
İnsanlar çok soğuk olabilirler
Seni incitirler, ve terkederler
Ve bırakırsan ruhunu da alırlar
Ama sakın bırakmayasın
Sadece adımı söyle
Ve nerede olursam olayım, bilirsin
Koşar gelirim, evet gelirim
Seni yeniden görmek için
Bilmez misin ki
Kış, ilkbahar, yaz ya da sonbahar
Tek yapman gereken çağırmak
Ve ben orada olacağım, evet olacağım
Senin bir dostun var
Senin bir dostun var şimdi
Bilmek harika değil mi
Bir dostun var
Bir dostun var şimdi
Ah tatlım, bir dostun var
(alkış)
KUTHUMI: Sevgili Şambra, Dünya daha da gerginleşecek. Bu doğaldır. Bu yeni bilinç zamanı gelirken, bu değişim zamanı gelirken, dünya giderek çok yoğun/gergin bir hal alacak, ve birçokları bununla başa çıkamayacak. İşte Şambra olarak, bilinç öncüleri olarak, Dünya’daki bilinç liderleri olarak sizlere söylediğimiz bu zaman, onu aslında içinize getirme zamanıdır. Tam, bunaldığınız, boğulduğunuz noktaya geldiğinizi düşündüğünüzde – “Bu çok fazla, ben bununla başa çıkamıyorum” dediğinizde – aslında, bu tam da onu nefesinizle içinize almak zamanıdır.
Şimdi, bu mantıksız bir adım gibi görünebilir, ama aslında çok doğal bir adımdır. Yemeyi bitirirsiniz, bırakırsınız hazmolur. Bırakırsınız Yeni Enerji gelir ve dönüştürür, ve bunun kesinlikle çok basit olduğunu göreceksiniz. Ve bir karmaşa ya da karışıklık ya da umutsuzluk gibi görünen, aslında sizin için ve en sonunda Dünya’daki diğer insanlar için de parlak bir yeni gündür.
Birazdan soru ve yanıt bölümüne geleceğiz, ama ben Şambra ile birlikte olmanın ne büyük bir sevinç olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum.
Namaste.
G8 – 8 Grubu, kuzey yarımküredeki sekiz ülkenin hükümetlerinden oluşan bir forumdur. Bu hükümetler şunlardır: Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya, Birleşik Krallık (İngiltere), ve Birleşik Devletler.
Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Kırmızı Çember, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan küresel bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 50.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Kırmızı Çember her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Kırmızı Çember toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Kırmızı Çember bolluğunu, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışlarıyla sürdürür.
Kırmızı Çemberin en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.
Sorular ve Yanıtlar
TOBIAS MATERYALLERİ
Geri Dönüş Dizisi:
ŞAUD 7: “Fili Yemek”
Kuthumi Lal Singh’in katılımıyla
Kanallık, Geoffrey Hoppe
Kırmızı Çembere sunulmuştur
7 Şubat 2009
www.crimsoncircle.com – http://kirmizicember.org
Namaste, sevgili Şambra. (izleyiciler yanıt verir, “Namaste”) Namaste. İçimdeki, her bir parçamdaki Tanrı’dan, içinizdeki Tanrı’ya (selam olsun). İçerdeki ya da dışardaki enerjilerden korkmayan yanımdan, herşeyi hissetmekten, herşeyi yaşamaktan, herşeyi içine almaktan ve deneyimlemekten korkmayan Tanrı yanınıza. Sorulara geçelim.
1.ŞAMBRA’NIN SORUSU: (İnternetten, Linda okur): Lütfen, kendi gerçeğini konuşmaktan biraz daha söz eder misin, çünkü sanki bu, bu gerçeğin aslında ne olduğuyla ilgili biraz kafa karışıklığı yaratıyor. Bu, şefkatli bir gerçek mi olmalı? Biraz sağduyu ya da hoşgörü içeren bir gerçek mi? Gerçek, öylece aklıma geliveren kelimeler olabilir mi? Bu konuya açıklık getirmeni takdir ederdim.
KUTHUMI LAL SINGH: Bu daha çok Tobias’a sorulmuş bir soru gibi geliyor ama, ben de yanıtlayabilirim. Sen birçok farklı veçheye, geçmiş yaşamlardan ve bu yaşamdan gelen birçok farklı kişiliğe sahipsin, ve onların her biri kendi lezzetine sahiptir. Ama yine de onların içinde senin özün – gerçek sen – vardır. Geri kalan yanları gerçek olmadığından değil, ama çok derinlerde öyle bir parçaları var ki, kendini ifade etmeyi çok istiyor. Böylece sen kendi gerçeğini nasıl konuşacağını sorduğunda, o bir an için duruyor, ve senin içindeki o en derin ve en basit ve en sevinçli alana bağlanmaya çalışıyor. Ve bu doğal olacaktır. Sen, her birinin kendi belirli beklentileri ya da gündemleri olan veçhelerinin seslerini duyuyorsun, ama belli bir noktada bu sesin senin gerçek olan yanından geldiğini fark edeceksin. Teşekkür ederiz. Ve, gerçek nedir, ne değildir düşüncelerine de fazla takılma, çünkü tek bir gerçeğin olmadığını anlayacaksın. Gerçek olmayan hiç bir şey yoktur. Belki sadece daha derin ya da daha güzel gerçek düzeyleri vardır.
LİNDA: Peki kimin gerçeği?
KUTHUMI LAL SINGH: İçinden gelen.
LİNDA: İlginç.
2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Pekâla, ben şimdi biraz duygusallaştım, Kuthumi, çünkü bu enerjide seninle konuşma fırsatına sahip olacağımı hiç beklemiyordum. Ama ben, üzerinde birlikte çalıştığımız, ve bana büyük sevinç veren o proje için sana çok teşekkür etmek istiyorum, ve kalbimin şakıdığını duyabildiğini de biliyorum. Ve bizim yaklaşık dört günümüz kaldı, benim yapmamı istediğin herhangi bir değişiklik varsa, ve sen… (kıkırdar) biliyorum, kendimi buna açıyorum. Ama sen de gelecek ay tanıtım yaparken benim yanımda ol.
KUTHUMI LAL SINGH: Gerçekten de, gelecek ay buralarda olacağım. Ve işte bu, kuşkuların devreye girdiği ve senin ‘acaba doğru mu yaptım’ diye kaygılanmaya başladığın zamandır. Oysa bu, tekrarlıyorum, yalnızca kendine ve yaptığına güvenmek zamanıdır. Uygun olmayan ne varsa kendini geliştirmenin ve değiştirmenin güzel bir yoluna sahip olacaktır. Ama şu anda, tekrarlıyorum, o korku sinsice devreye giriyor. Ben senden bu güzel yaratıyı alıp geliştirmeni istiyorum.
2.ŞAMBRA: Bunu yapacağım. Teşekkür ederim.
KUTHUMI LAL SINGH: Elbette.
3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Geçenlerde, veçhelerimin, kafamın içinde yükselen sesler yoluyla beni manipüle etmeye çalıştığını öğrendim. Ben…
KUTHUMI LAL SINGH: Elbette. Kesinlikle! (güler) Onlar o zaman görevlerini yapıyor oluyorlar, ama sen kendi görevini yapmıyorsun! (kahkahalar)
LİNDA: Bu soru ‘Esvonel’ için. Pekâla. Baştan mı alayım?
KUTHUMI LAL SINGH: Evet.
3.ŞAMBRA (İnternetten, Linda okur): Geçenlerde, veçhelerimin, kafamın içindeki sesler yoluyla beni manipüle etmeye çalıştığını öğrendim. Ben bu seslerin, düşünen ben olduğunu sanıyordum, ama hayır, değilmiş. Şunu merak ediyordum, onlar bir şekilde bolluk akışımı da durdurmam konusunda beni manipüle edebilirler mi? Bunu yapabilirler mi? Ve bu nasıl çalışıyor?
KUTHUMI LAL SINGH: Tobias’ın diyeceği gibi, ben kendi sorularınızı yanıtlamanıza bayılıyorum, (kahkahalar) ve oynanan oyunu fark edecek kadar aydınlanmış olmanıza da bayılıyorum. Bunun basit çözümü şu – seçimi SEN yapıyorsun. O DİĞER parçalarının seçim yapmasına izin vermekten vazgeç. Sen, o tanrısal insan, kararlar alan sen, yaratılarını seçen sen, seçimi SEN yaparsın.
Şimdi, burada birçok bütünlenme çalışması söz konusu ve ben şahsen senin tüm çevrene bir bakıp da güvenli alanın nasıl eksik olduğunu ve bunun neden böyle olduğunu görmeni istiyorum, çünkü bu sorunun altında yatan gerçek – aslında daha önemli olan konu bu. Neden güvende değilsin? O veçheler neden seni hâlâ terörize etmek istiyorlar? Ve yuvaya dönmek onların nesine mâl olur?
LİNDA: Teşekkür ederim.
4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Selam Kuthumi. Seninle konuşmak bir zevk. Birlikte çalışmamızın ve sonra da benim, birlikte çalıştığımızı hatırlamamın bir yolu var mı? (kahkahalar, Kuthumi güler)
KUTHUMI LAL SINGH: Bunun kısa yanıtı, evettir. Ve yine kısa yanıt, ‘biz bunu yapıyoruz’dur, ama sen, değersizlik denen çok ilginç bir oyun oynuyorsun. Yalnızca benimle değil, ama daha birçoklarıyla birlikte çalıştığına inanmak istemiyorsun. Ama sonra bu çalışmayı buraya getirmek yerine, dış alemlerde tutuyorsun. Bu nedenle, ben senden, biraz çıldırmana izin vermeni isteyeceğim. Bunun, kaygı duyduğun şeylerden biri olduğunu – bu konuda fazlasıyla kaygılandığını, biliyorum. Kesinkes deliriyor musun? Evet, ama delirmek gibisi yoktur (kahkahalar) – bunu, kendi deneyimlerime dayanarak söylüyorum. Aslında kendini geri tutmaya çalışmak deliliktir; ve kuşku oyununu oynamayı sürdürebilesin diye, seni kim olduğunu keşfetmekten alıkoyan kuşku oyununu oynamak deliliktir, anlıyor musun.
Yani çıldır. Bana ya da Adamus’a ya da her kim olursa, yüksek sesle konuş. Bu, onu bu enerjiye getirir, onu bu enerjide pekiştirir. Ama burada inanılmaz bir “Kendime güvenebileceğimi sanmıyorum; Yeteri kadar değerli olduğumu sanmıyorum” enerjisi var. Teşekkür ederiz.
5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Öncelikle, daha Dünya’ya dönmediğini biliyorum, ama seni seviyorum ve şimdiden özlüyorum.
LİNDA: Ben de. Ama bu Tobias için, pardon.
5.ŞAMBRA: (devam eder) Ben 2000 yılından bu yana seninle birlikteyim ve çoğu sınıfa ve okula da katıldım. Şu son 12 yıldır çok başarılı bir spiritüel öğretmen oldum ve çalışmalarım en sonunda bitti. Şimdi bu genç yaşımda, 37, istediğim şeyi yapabilme sevincinin pırıltılarını hissediyorum, ama yine de değişim ödümü patlatıyor ve beni felç ediyor. Muktedir, net ve sevinç dolu bir öğretmen ve Bayrakken, kararsız, buruk ve korkan, hiç bir odağı ya da yönü olmayan orta yaşlı bekâr bir kadın oldum çıktım. Bu ben değilim, ve bu benim son yaşamım olduğu için de bir kurban dramı oynayarak zaman kaybetmek istemiyorum. Benim sorum şu, hangi yalan, üst-katman, karma, dram ya da tepki beni alaşağı ediyor, ve bunu nasıl salıveririm, ki yaşamı korkusuzca keşfedebilmek üzere ilerleyebileyim? Teşekkür ederim.
KUTHUMI LAL SINGH: Bu soru, bugünkü Şaud’da sözünü ettiğimiz felç olmakla, kendi içindeki ve dışındaki değişimlerden felç olacak kadar bunaldığını hissetmekle o kadar ilgili ki. Bu, tüm bu enerjilerin tümünü içine almak için çok güzel bir zaman. Bunu hissetmene, şimdiye kadar hiç hissetmediğin biçimde hissetmene izin ver. Fazlasını içine alacaksın diye korkmana izin verme, bırak tümü gelsin. Doğal yoldan geri kazanmayı içeren öyle bir dönüştürücü Yeni Enerji var ki, seni içinde bulunduğun bu küçük blokajın ötesine geçirecektir.
5.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Hey bebek. (kahkahalar) Senin, Şambra yazarlarla ve sanatçılarla çok özel bir bağın olduğunu biliyorum, ve bugün bizimle paylaşmak istediğin ya da duymamızı istediğin bir şey var mı diye merak ediyordum.
KUTHUMI LAL SINGH: Evet, gerçekten de var. Bir dolu varlık var, yalnızca ben Kuthumi değil, ama gelip de, özellikle de bu yaratıcı insanlarla çalışmaya gönüllü olan birçok varlık var, çünkü bu yaratıcı enerjinin akması gerekiyor. Ama kendi şahsi deneyimlerinden de bildiğin gibi, o büyük kuşku – o kuşku bulutu – devreye giriyor. “Gelecekler mi? Benimle çalışacaklar mı?” Ya da “Benimle nasıl çalışacaklar?”
Ben tüm yazarların ve sanatçıların, müzisyenlerin sadece şunu anlamalarını istiyorum, bu yaratıcı yollardan çok şey ifade edilip iletilebilinir. Biz bu yüzden yardım etmek için buradayız. Bizim burada olduğumuzdan kuşku duymayın, burada olduğumuzu bilin. İşte bunu söylemek istedim.
6.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
KUTHUMI LAL SINGH: Biz teşekkür ederiz.
LİNDA: Bu soru gerçi Tobias’a yöneltilmiş ama, bunu da yanıtlamaktan memnun olacağına eminim.
7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Sevgili Tobias, bizim sadece oyun oynadığımızı söylemeye nasıl cesaret edersin, sanki oynadığımız oyunlarla senin hiçbir ilgin yokmuş gibi. Geçen ay dedin ki, “İçinizde onu seçen ve onu bir gerçeklik haline getiren bir şey var.” Bize, yapmamız gereken tek şeyin Şimdi ânında berrak/net, bilinçli bir seçim yapmak olduğunu ve gerçekliğimizi böyle yarattığımızı, defalarca söyledin. Bu bir oyun.
Biz, artık bize hizmet etmeyen eski inançlarımızı salıvermeyi seçtik. Peki o zaman içimizdeki bu şey ne? Görünen o ki, onun üzerinde hiçbir kontrolümüz yok, ve o bir şekilde bizim onayımız olmadan gerçekliğimizi yaratma gücüne sahipse, ben ona ruhsal benliğimiz diyeceğim. Kendi gerçekliğimizi seçebileceğimizi söyleyen yeni bir inancı benimsemeyi seçmemiz, oyunun ta kendisi, çünkü resmi seçimleri yapan ve böylelikle gerçekliğimizi yaratan, ruhsal benliğimiz. Açıkça görülüyor ki, ruhsal benliğimiz, bizim salıverdiğimiz eski inançlarımızdan (yola çıkarak) yaratmayı seçiyor.
Saint Germain, yükseliş işlemimizi bitirmek ve Üçüncü Çemberimize gitmek, yalnızca bir seçim meselesi, dedi. Ben bu seçimi bir yıl kadar önce yaptım, ve şimdi neden kendi gerçekliğimin gerçek yaratıcısı olmadığımı görebiliyorum. Evet, bu oyundan bıktım, keşke sekiz yıl öncesine gidebilseydim de bize söylediklerinin tümünü unutabilseydim. Ama ben bu yeni inançları bırakıp, gerçekliğimin herneyse o olmasına izin vereceğim. Eğer Üçüncü Çember varsa bile, oraya gitmek bir seçim meselesi değil. Ve bu, 2000 yılı aşkın bir zamandır bu yükseliş sürecinde neden takılı kaldığımızı açıklıyor. Biz kendi gerçekliğimizi yaratıyoruz, ama kendimizin bilinçli yanına göre, bu içerdeki bir şeyden kaynaklanıyor ve BİZ bir seçime sahip değiliz. Tobias, ne büyük bir hayal kırıklığı içinde, ne kadar sinir olduğumuzu gerçekten anlamıyor musun? (kahkahalar)
LİNDA: Bu gerçekten büyük harflerle yazılmış. Görüyor musun, abartmamışım.
KUTHUMI LAL SINGH: Aman Allah’ım. Aman. Aman. Aman! (yoğun kahkahalar) Ben bunu çok şefkatli bir düzeyden yanıtlamak istiyorum, çünkü hayal kırıklığını hissediyorum. Kolay değil, özellikle de senin yaklaştığın açıdan. Muazzam bir kızgınlık, muazzam bir reddetme var, ve sen kendine bunu salıverme iznini verene kadar da bu büyümeye devam edecek. Ki (bu salıvermeyi) çok dramatik bir biçimde yapmak zorunda kalabilirsin.
Biz sana oyun oynamakla ilgili ne söylersek söyleyelim, sen hâlâ çok derin bir oyuna dalmış haldesin… ben burada Tobias’a danışıyorum, çünkü bu soru ona yöneltilmiş. Ve o, “Amanin” diyor. (kahkahalar) Sana şunu söyleyeceğiz, ve bunu gerçekten kalbine söylüyoruz, ne yaparsan yap biz seni yine de kutsarız. Ne yaparsan yap – ister oyunlar oyna, ister oynama, ister öfkeli ol ister olma – biz kesinlikle seni kutsarız. Yargı, söz konusu değildir. Herhangi bir şeyi düzeltmek gerekli değildir. Seni farklı bir bakış açısı edinmeye ikna etmek, söz konusu değildir. Biz, yaptığın herşeyde seni kesinlikle kutsar ve onurlandırırız. Ve… evet
LİNDA: Gerçek bir hayal kırıklığı ya da sinir olma halinin olduğundan eminim. Bu yalnızca… diğer Şambralar tarafından da dile getirildi.
KUTHUMI LAL SINGH: Bu birçok Şambra adına (söylenmiştir), çünkü eski anlayışları, eski fikirleri kullanmaya çalışmak, düş kırıklığına ya da sinir olmaya neden olabilir, hatta Şaudlar ve size söylediğimiz kelimeler bile bazen kalbe gideceğine, doğrudan zihne gidiyor. Zihin de bunu yalnızca deneyimlemek yerine, anlamaya çalışıyor. Yani bu çok, çok sinir edici olabilir, üstelik bunu daha karmaşık ve zor hale getirme eğilimi de var, ve zaman zaman sihirli bir formüle sahip olmayı istemek var, ve bu tür yaklaşımların hiçbiri iş görmez. Bu, bilincin çok yeni topraklarına adım atmaya cüret etmektir.
LİNDA: Ama biliyor musun, çok düş kırıklığı var. Ben çok insanı dinledim ve bu tür çok soru okudum, ve insanlar herşeye tam anlamıyla kulak verdiklerine ve herşeyi yaşamlarında uygulamaya çalıştıklarına inanıyorlar. Ama gerçekte hissettiklerine ve bütünleştirdiklerine inandıkları şeylerle, olan bitenler arasındaki o alan eksik kalınca, muazzam bir hayal kırıklığı, sinir olma hali yaşayan çok insan var. Ve, dediğim gibi, bu soruyu okudum, çünkü sadece bu kişiye özgü olduğunu düşünmüyorum.
KUTHUMI LAL SINGH: Kesinlikle, ve öyle bir nokta var ki… birçok yıldan beri kelimeler kullanıp durduk, çünkü bazen insanoğlunun kelime duymaya ihtiyacı var. Herşeyden çok, kelimelerin içinde, hatta basit bir nefeste bile, çok daha önemli olan bir enerji aktarımı ya da paylaşımı var. Şimdi, biz her ay buraya gelip de sadece “Bir saat nefes alın” deseydik, zihin ilgisini kaybeder ve başka yerlere giderdi. Ama bir anlamda bunu sadeleştirip şöyle diyebiliriz, “Sen de Tanrı’sın. Onu nefesinle içine çek ve deneyimle.”
Böyle demek, onu en ince düzeylere kadar damıtmak olurdu, ama bazı insanların oynadığı oyun, bir dolu kelime duymayı istemeleridir. Onlar bir dolu sihirli formül istiyor, ve bu formülü de Şaudların içinde arıyorlar. Ve yeni toprakları keşfeden bu gruba katılmak için kendilerine izin vermek yerine, ve gerek bu geçişin güzelliğini gerekse zorluklarını deneyimlemek için kendilerine izin vermek yerine, eski insan yaşamlarını daha katlanır kılacak belli yanıtlar istiyor, bunu talep ediyorlar. Ve bu, bizim burada bulunma nedenimiz değildir.
LİNDA: Teşekkür ederiz.
8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Kuthumi, bu bir zevk. 2001 yılında Tobias, Tahoe Gölü’nün çok, çok özel bir yer olduğundan söz etti, özellikle de Şambra için – çok kutsalmış – daha dünyada bedenlenmeden oraya yerleştirdiğimiz birçok enerjiyi tutuyormuş. Birkaç yıl önce, bildiğin gibi, Kırmızı Çemberin ofisi oradaydı. Birçok Şambra bunun uygun olduğunu hissetti, ve bu şimdi yine değişti. Ve şu son birkaç aydır, özellikle de birkaç haftadır, birçok düzeyde, sanki herşeyimi toparlayıp taşınayım gibi hissediyorum. Gölün enerjileri, Şambra’nın enerjileri ve bunların hepsi, yıllar içinde ve Yeni Enerji’de nasıl değişti, bunun üzerinde konuşabilir miydin diye merak ediyordum. Bir dolu Şambra’nın – onların tüm bu olan bitenle çok bağlantıda olduğunu hissediyorum.
KUTHUMI LAL SINGH: Evet, gerçekten de. Bunu çok basit ifade edeceğim. O göl, çok, birçok Şambra için çok kutsal ve özel bir yerdir. O, gelecek birkaç yıl içinde en düşük seviyesine inecek, en yüksek stres noktasına ulaşacak. Ve elbette bu noktada, kendi geçişi için en büyük fırsatı yakalayacak, ve gölün içindeki bazı çok güzel enerjiler salıverilecek. Yani buna – bu noktada Cauldre’ya danışmam gerekiyor – ama bu yeri, bir daha geri dönmemek üzere terk ettiğini söyleme de, geçici olarak uzaklaştım de.
8.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
9.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Selam Kuthumi. Hani pek sık olmayan, ama aklına tüm görkemiyle bir fikrin geldiği anlar vardır, işte bu sabah o büyülü, yaratıcı anlardan birini yaşadım. Ve ben oturmuş, kilo vermeye çalıştığım halde kilo aldığım gerçeği hakkında kafa patlatıyor, eski yollara baş vurmak yerine, bunun bir Yeni Enerji yolu olmalı diye kendi kendime söyleniyordum. Gelen fikir ise şuydu, kanallık yapan farklı insanlarla konuşacak, bana söylediklerini deneyimleyecek, bir kitap yazacak ve herkesin bu yeni bilgiyi bilmesini sağlayacaktım. Yani benim sana sorduğum şey şu – gerçi bunu yanıtlamak için yalnızca 30 saniyen falan var ama, yine de – bu fikrime senin katkın ne olabilirdi?
KUTHUMI LAL SINGH: Kesinlikle, hiç kuşku duymadan, hiç kuşkun olmadan, kilo vermeye çalışmaktan vazgeç. Tüm bu manipülasyonları gerçekleştirmeye çalışmaktan vazgeç. Bu, herşeyin hallolacağına kesinlikle inanmak konusuna dayanıyor. Herşey uygundur. Önceki soruda bir dolu öfkenin ve acının ve hayal kırıklığının olduğunu gördün, ve belki de böyle olmakta haklıydı. Ama burada eksik olan, kesin ve reddedilemez bir özgüvendir, kendine ve senin deTanrı olduğuna güvenmek. Böylece, kilo vermeye ve daha genç görünmeye çalıştığın an, bu tür enerjilerin herhangi birini manipüle etmeye kalktığın an, bunun aslında çok, çok güzel olan bir süreci ya da işlemi çarpıttığını ya da engellediğini göreceksin.
Bu ayrıca… sen bu ideal bedenin nasıl görünmesi gerektiğine ilişkin tanımlanmış bir görüşe ya da vizyona sahipsin, ama ya, türlü programlarla tanımlamaya çalıştığından daha da güzel bir beden varsa? O zaman kendini o bedeni tümüyle deneyimlemekten alıkoymuş olacaksın. Yani benim önerim – bu ister kilo vermek, ister yaratıcı bir projeyi gerçekleştirmek, ister neredeyse yapacağınız herhangi bir şey olsun – bunu gerçekleştirmeye çalışmaktan vazgeç. Kendi benliğine güven. Ve tekrarlıyorum, bunu daha kaç yoldan söyleyebiliriz ki, senin içinde doğal bir işlem sürüp gidiyor. Ve biz bunu sık sık söylüyoruz, ama insanoğlu dışarı bakıp duruyor, sanki dışardaki bir tanrı ya da ruh bunu gerçekleştirebilecekmiş gibi, oysa bu kesinlikle içindedir. Sonra da bunun nasıl işe koyulduğunu izle. Ve bu arada, o projeyi de sev.
10.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Down sendrom (zihinsel özürlü) hakkında ve ana-babaların bunu nasıl ele almaları gerektiği, özellikle de çocuklar büyüdüğünde zorlaşan bakım hakkında bir şey söyleyebilir misin.
KUTHUMI LAL SINGH: Elbette. Buraya gelmeyi seçen varlığa saf, koşulsuz bir şefkat göstermek. Down sendromu olan çocukların ana-babaları oldukları için kendilerine de saf, koşulsuz bir şefkat beslemek. Bu, zor bir insan halidir, ama insan halinin ötesinde meydana gelen birçok güzel şey, birçok önemli keşifler ve aydınlanmalar söz konusudur. Yani sen bunu ille de düzeltmenin ötesine geçip de tümüyle şefkate yönelirsen, bu varlığın neden down sendromuyla gelmeyi seçtiğini anlarsın.
LİNDA: İki soru daha?
KUTHUMI LAL SINGH: Elbette.
11.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Kuthumi. Şu son birkaç aydır bana bir haller oldu, ve bahçıvanlıktan hiç anlamadığım halde, nedense şehirlerin ortasında bahçeler yapıyorum. Ben hepinizin bunda bir parmağı olduğunu hissediyorum, ve ayrıca resmi olarak da seni bunun bir parçası olmaya davet ediyorum. Katılman beni çok mutlu ederdi. Ve bize bir projeyle ilgili söyleyebileceğin herhangi bir şey var mı?
KUTHUMI LAL SINGH: Kesinlikle. Az önce de sözünü ettiğimiz gibi. Gaia enerjileri, ki bunlar bir ruh enerjisidir – çok benzersiz bir ruhsal varlık – Dünya’yı terk ediyor. Böylece insanlardan bu Dünya gezegeninin, üzerinde yetişen herşeyin ve üzerinde yaşayan herkesin, herşeyin sorumluluğunu almaları isteniyor. Bu ‘evlere bahçe’ kavramı, ister bir apartmanda ister çok, çok küçük bir toprak parçası olsun, insanların Dünya’ya karşı olan sorumluluklarıyla ve bağlantılarıyla yeniden iletişim kurmalarını sağlıyor. Yani, şehirden uzak büyük büyük çiftlikler kurmak yerine, bu enerji matriksi bireylere, şehirlere getiriliyor. Şu anda buna çok, çok büyük bir ilgi gösterildiğini fark ediyorsun.
İnsanların istediği… onlar her türlü canlıyla, yetişen şeylerle bağlantı kurma ihtiyacını hissediyorlar, ve ayrıca Dünya üzerinde yaşayan herşeyin sorumluluğunu almaya başlamak ihtiyacını da hissediyorlar. Yani bu girişimin çok sezgilere dayanan bir proje, ve biz yanında olacağız.
11.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
LİNDA: Son soru.
12.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofone gelen bir adam): Selam Kuthumi. Ve ben de resmi olarak seni üzerinde çalıştığım bir projede varlığını benimkine katmaya davet etmek istiyorum.
KUTHUMI LAL SINGH: Sadece adımı söyle…
12.ŞAMBRA: Kuthumi!!
KUTHUMI LAL SINGH: Ve ben orada olacağım. (kahkahalar)
12.ŞAMBRA: (şarkıyı söyleyerek) Sadece adını söylerim… Ben aslında şarkı söylemem. Birçoğumuz yıllarca saatlerde sayılar gördük, ve ben 2 yıl kadar önce çok sık 5:23 görmeye başladım, ve son aylarda da – 1:11. Birkaç ay önce çok etkileyici bir deneyim yaşadım. Cep telefonum kendiliğinden kapandı ama bir ışık yanıp sönüyordu, ama hiçbir çağrı falan da yoktu. Ve ben bunu bir süre görmezden geldim, nihayet, bir mesaj mı geldi acaba deyip baktım ama gelmemişti. Ve telefonumu açar açmaz, Mors koduna ayarlı hoparlörler devredeydi. Hatırladığım kadarıyla kiminle konuşsam 523 çıkıyordu. Ben 523’e bakarken – 5, 2 ve 3 ki toplamı 10 oluyor, bu da 1 veriyor, ve 2009 yılı da 11 oluyor – 111 çıkıyor. Ben bu binaya gelip gideli üç yıl oluyor, ve bu, 111inci toplantı. Benim için 111 ya da 523’ün önemi nedir?
KUTHUMI LAL SINGH: Gerçekten. Gerek senin için gerekse tüm Şambra için bunun önemi, aslında karmaşadan mükemmelliğin çıktığıdır. Bu farklı, nasıl olduğunu anlamadığın olaylar, aslında senin/sizlerin büyük bir yaratıcı olduğunun kanıtıdır. Karmaşa içinde yaşadığını hissetsen de, farklı olayları eşzamanlı hale getiriyorsun, ve bak, bu tür şeyleri nasıl var edebiliyorsunuz. Bu olaylar gerçekten kendi içsel benliğinden, kendi özünden gelen işaretler ya da göz kırpmalardır, ama bunun matematiğine girecek olursan, insan zihni bunu karmaşa olarak görse bile, sana herşeyin kendi uyumu içinde ve kendi düzeninde olduğunu söyleyecektir. Böyle zamanlar, kontrol etme, manipüle etme ihtiyacının bazısını yeniden gözden geçirip tekrar bırakmak ve karmaşa enerjisine gerçekten dalmak için çok güzel bir zamandır.
Bilim adamları ve fizikçiler, matematikçiler, daha yeni yeni karmaşa/kaos teorilerini araştırmaya ya da bakmaya başlıyorlar. Ve onların baktığı… en sevdiğim şeylerden biri de kaos matematiği, ki bu sanki zıt ya da ters anlamlı rakkamların kullanılması gibi görünüyor, ama kesinlikle… kaos matematiğinde herşey bir eğriye atıldığında ve eski yapıyı parçalayan bir değişken eklendiğinde, enerjiye özgürlük verilmiş olur, ve o da yeni düzlemini araştırmaya başlar. Ve o, yeni düzlemini ya da yeni bilincini araştırırken, herşey bir süre için karmaşa ya da kaos içindeymiş gibi görünür. İnsanoğlu, kesin bir yapısallık, kesin bir tanım istemeye şartlanmıştır, ve sonuçlarla ilgili belli beklentileri vardır. Az önce, şu ara muazzam bir karmaşadan geçmekte olan ve çok sinrlenmiş bir Şambra’nın mektubunu duyduk, sanki hiçbir şey işe yaramıyormuş gibi görünüyor. Ama kendinize o karmaşaya, o kaosa tümüyle girme iznini verirseniz – kendinize kaosa dalma özgürlüğü verirseniz – o zaman, bizim düzen diyeceğimiz şeyin yeni bir düzeyi olduğunu keşfedersiniz, ama bu düzen, Eski Enerji dünyasında şimdiye dek deneyimlediklerinizin hiçbirine benzemez.
Yeni Enerjideki düzen – bunu nasıl açıklasak – bu, Eski Enerji dünyasındaki yanılsama düzenindense, mükemmelliğin düzenidir. Şimdi senin sorunu aştığımızı biliyoruz ama, bunlar, kendini karmaşaya bırakman için güzel işaretlerdir.
Şimdi Cauldre ve Linda herhalde epey çılgın epostalar alacaklar…
LİNDA: Belki.
KUTHUMI LAL SINGH: … şöyle diyen, Kırmızı Çember insanlara kaosu öğretiyor ve insanlara, dünyanın tüm dertlerini ve ıstıraplarını içine almayı ve şu anda dünyada olup biten tüm o korkunç şeyleri kabul etmeyi öğretiyor. Evet, kesinlikle bunu öğretiyoruz. (yoğun kahkahalar)
Ve bunu da söyledikten sonra, şimdi kısa, küçük bir öykü anlatmak istiyorum. Firavun olduğum, Tuthmose olduğum yaşamımda, o hayatta daha çok, çok küçük yaşta Firavun olmuştum, ve bir yandan da Firavun olmayı öğreniyor ve anlamaya çalışıyordum. Şimdi, bu çok zorlu bir meslektir – çok zorlu bir meslektir – çünkü herkes senden bir tanrı olmanı bekler, oysa içinde tanrı olduğuna ilişkin hiçbir işaret yoktur. İnsan tarafın buna inanmaz bile, ve sürüp giden bir ikilem başlar içinde.
Firavunluk dönemimin başlarında topraklarımız ansızın bir çekirge istilasına uğradı, ve çekirgeler, bir virüs salgınına neden olan kanatlı bir böcek türünü de beraberlerinde getirdiler. Böylece gökyüzü, kapkara kesilecek kadar bu istilacı çekirge ve böceklerle doldu, ve bunlar, yiyeceğimizi elde ettiğimiz ekinleri ve toprağı bir çırpıda yiyip bitirmeye başladılar. İnsanlar, çekirgelerin getirdiği bu böceklerden yayılan salgına yakalanıp ölmeye başladı. Ve tacı paylaştığım Hepi teyzem – evet gerçekten, ona Hepi diyordum – bana gelip meydan okuyan bir tavırla dedi ki, “Genç adam, ne yapmamızı öneriyorsun?” Ve ben de ona, gidip üzerinde düşünmem gerektiğini söyledim. Bu arada, rahipler ve danışmanlar da geliyor ve bazı tarlaları yakmayı öneriyordu, duman ve sıcak belki çekirgeleri kaçırabilirdi. Bazıları da, hepimiz gidip saklanalım, böylece böceklerden yayılan salgın herkesi öldürmemiş olur, diyordu.
Sözde danışmanlarımı ve öneri getirenleri dinledikten, ve gerçekten olan biteni hissettikten sonra, teyzem Hepi’nin ve diğerlerinin yanına döndüm ve, “Hiçbir şey yapmayacağız. Hiçbir şey” dedim. Şimdi, gözünüzün önüne getirin… onların yüzündeki ifadeyi gözünüzün önüne getirin. Hiçbir şey yapmamakla kendimi soktuğum durumu hayal edin, çünkü bakın, sana doğru yaklaşan bir enerji geldiğinde insanoğlunun verdiği tepki, ya onunla savaşmak ya da ondan kaçmaktır, ve ben iki yolu da önermemiştim.
Bir dolu tartışmadan sonra, ve bir dolu tacize ve hakarete maruz kaldıktan sonra ve bana tanrıdan daha azı olduğum söylendikten sonra, nihayet tanrısal hakkımı ilan edip şöyle dedim, “Bunu bu şekilde yapacağız.” Ve ondan sonra olanlar oldukça şaşırtıcıydı ve beni tüm zamanların en büyük Firavunu haline getirdi. (kahkahalar) Hiçbir şey yapmayacağımızı, bunu tanrılardan gelen bir işaret olarak kabul ettiğimizi, olan bitenle mücadele etmeyeceğimizi, tersine, olanı kabul edeceğimizi ilan ettiğimizde; bu mesajı krallığımızın tüm halklarına yaydığımızda, enerjiler anında değişti.
Sonra olan şuydu; dünyanın genelde pek fazla büyük fırtınaların çıkmadığı bir bölgesinde, muazzam bir fırtına çıktı. Yağmur yağdı. Rüzgar esti. Yerküre sallandı, o kadar ki, çekirgeler ve salgına neden olan böcekler ya kaçtılar ya da boğuldular. Ve çok, çok kısa bir süre içinde topraklarımızdan tümüyle gittiler. Yağmur, kalan ekinleri canlandırdığı gibi, yenilerini de yarattı. Irmağın açılmasına, ve hepimizin yiyeceğe ve gıdaya ve enerjiye kavuşmasına neden oldu, ve ben tanrı ilan edildim. Ve siz de olabilirsiniz.
Dünya’daki bu karmaşa zamanı, enerjilerin saldırıyormuş gibi göründüğü bu zaman, artık daha fazlasını kaldırmanın ya da içinize almanın çok zor olduğunu düşündüğünüz bu zaman, direnmeme zamanıdır, direnmek yerine kendinizi açmak zamanıdır. Bu bir çelişki gibi görünebilir, ama Yeni Enerji fiziği budur. Ve siz kendinizi açtığınızda, ve kesinlikle hissetmenize ve kesinlikle bilmenize izin verdiğinizde, bu, sizi bir sonraki düzeyinize götürecektir. Ve orası, sizlerin de tanrı ilan edileceğiniz düzeydir.
Namaste.