Şaud 2: Shiva’ya Elveda

Berraklık Dizisi – 03 Eylül 2005

Crimson Circle’e (Kırmızı Çembere) sunulmuştur

Ve öyledir, sevgili Şambra, “Berraklık Dizisi”nin 2.Şaud’u için toplanıyoruz. Biz, dünyanın her yanındaki ve perdenin bizim yanındaki Şambra’nın tüm enerjilerini biraraya getiriyoruz. Bugünkü konukların ve gözlemcilerin enerjilerini birleştiriyoruz, ve bugün gözlemleyen çok, çok varlık var.

Evet, az önce birisinin değindiği gibi, burası, biraraya geldiğiniz küçük bir dağ odasından fazlasıdır. Burası büyük bir salon. Bu salonun içinde kat kat sıralar ve katmanlar ve güverteler var. Ve bu diğer düzlemlerde oturanlar insanlar değil, meleklerdir. Davet edilen konuklardır. Başka alemlerden gelebilmek ve sizinle olabilmek için aylarca bekleyenlerdir. Sizin enerjinizle ve Kırmızı Meclis’in enerjisiyle, biz onlara, hepinizle birlikte oturabilmek gibi kısa ama aydınlatıcı bir deneyimin yolunu açıyoruz.

Hepiniz derken, bugün dinleyenleri, İnternet kanalıyla izleyenleri kastediyoruz. Sizler de, en az burada koltuklarda oturanlar kadar buradasınız. Kendiniz burada olmasanız bile, enerjiniz bu grup enerjisinin bir parçasıdır, çünkü bilinç, fiziksel bir şey değildir. O, genişlemiş alemlerde var olan bir şeydir.

Ve bilinciniz herhangi bir yerde olabilir. Onu asla bedeninize köle etmeyin. Onun, insan gerçekliğinin ve üçüncü boyutun sınırlılığı tarafından geri tutulmasına asla izin vermeyin. Bilinç, her yere gidebilir. Biz bugün onu bu çok güzel toplantıda birleştiriyoruz.

Bazılarınızın bildiği gibi – soluma ve zikir yapılırken ve müzik çalarken, ah bu, gerçekliğinize akmamızı sağlayan ne harika bir yol – bazılarınızın bildiği gibi – ve siz belki de aklınızın size oyun oynadığını düşünüyorsunuz, ya da sadece bir şey düşlediğinizi, ah, siz gerçekten düş kuruyordunuz – ama evet, ben gerçekten sizin için bir duruş sergiliyordum. Enerji kalıplarımı Cauldre ve Linda’nın tüm çevresine yerleştiriyordum, renklerin ve biçimlerin ve enerji hareketlerinin oyununu izleyebilmeniz için enerjisel olarak bir duruş sergiliyordum. Ve bazılarınız bunu gözleriyle görmedi. Bunu varlığınızın içinde hissettiniz. Ama sonra kendinizi buna kapattınız. “Bu ben olamam. Bu, çılgın bir yanım olmalı” dediniz.

Sevgili Şambra, kendinizi açın ve gerçek olanı ve açık, berrak olanı kabul edin. Ben gerçekten enerjimin bugün çok artistik, oldukça modaya uygun bir biçimde size ulaşmasına izin veriyordum (bazı gülüşmeler), oynayasınız diye, kendinizi biraz açasanız diye. Ve, size konuşacağımı kabul edecek kadar açık olanlarınızla da, Cauldre’nın şaşkınlığına karşın, gerçekten laflıyordum. Ben gelip sohbet edebilirim.

Ve bazılarınız bunun biraz olduğunu hissetti, ama sonradan, “iyi de, Tobias neden benimle ve sadece benimle konuşmak istesin ki? O, kendini bu büyük Şaud’a hazırlıyor” dedi. Ben sana ve yalnız sana konuşmak istiyorum, çünkü seni candan seviyorum. Seni iyi tanıyorum. Ve biz hepimiz bir aileyiz. Sen, bugün burada bulunan her bir kişi kadar değerlisin ve onurlandırılıyorsun. Ve ben o yüzden gelip senin kulağına fısıldadım.

Şeyler değişiyor Şambra, hızla. Ve bu büyük bir mutluluktur. Zaman zaman zor oluyor, ama yine de mutluluktur. Birlikte yaptığımız son Şaud’dan sonra, şeyler Dünya üzerinde bir kez daha değişti. Siz enerjileri tüm çevrenizde hissedebildiniz. Ve bugünkü konumuzun kalbine dalmadan önce, burada bir an durmak istiyoruz. Bir an durup, bu güzel Şambra grubu enerjisiyle bazı şeyleri sizin için biraz yumuşatmak istiyoruz.

Bunu yapabilirsiniz, biliyorsunuz değil mi. O sert taşı sürekli taşıyıp durmanız gerekmez, keskin kenarları olan, elinizi kesen ve zor olan, elli kilo gelen ve bir yük olan o taşı taşımanız gerekmez. Bazen o taş yumuşak, düz olabilir. Avucunuza sığabilir. Yumuşak ve güven verici olabilir. O sert kenarları olmayabilir, yuvarlak olabilir. Biz bunu şimdi birlikte gerçekleştirebiliriz. Bu, solumak ve hayal etmekle ilgilidir. Taşıyıp durduğunuz o büyük, sert taşı bırakıverin.

Ah, yaşam, evet, zor olabilir. Zaman zaman çok katı, çok, çok katı olabilir. Siz katı bir boyuttasınız. Herşey çok gerçek, çok elle tutulur bir halde. Öylesine bir etkisi var ki; herşey öyle bir etkiye sahip ki. Biliyorsunuz değil mi, diğer boyutlarda enerji Dünya’daki gibi doğrudan bir etkiye sahip değildir.

Beraberinizde taşıyıp durduğunuz o elli kiloluk taşı alın ve başınızı ona vurun. Acıtır. Bunu hissedebilirsiniz. Oysa bunu diğer boyutlarda yapamazsınız. Ve bu, Dünya’da yaşamanın büyük sevinçlerinden biridir… evet, başınızı bir taşa çarpmak, seçiminiz buysa (bazı gülüşmeler). Bazen bizim tarafta bunu yapmak isteyen bir varlık olur…. ama yapmayız.

Ama o taşı şimdi yumuşatalım. Onu daha hoş hale getirelim. Onu, taşıması kolay hale getirelim. Onu, bir yükten çok, anımsatan bir şey haline getirelim. Onu bir rahatlama kaynağı haline getirelim. Çok, çok yaşam boyunca o sert kenarları nasıl yumuşattığınızı anımsayalım. Bir dolu deneyim o kayanın sertliğini, keskinliğini aldı, onu düzleştirdi, onu yumuşattı, tıpkı ırmak sularının bir taşı düzleştirdiği gibi. Bunu yaşamınızda gerçekleştirebilirsiniz.

“Peki, bunun nasıl yapılacağını öğrenmek için nasıl bir okula gitmem gerekir” diyorsunuz. Siz, sert kayalar okuluna gidiyorsunuz (kahkahalar). Ve şimdi Cauldre bile bunu komik buldu (yoğun kahkahalar). Gülmemeye çalışıyor ama bugün beni oldukça komik buluyor.

O düz kayayı sadece imgeleyin, o güzel taşı, istediğiniz herhangi bir taşa dönüştürdüğünüzü imgeleyin. Onu anımsatan bir şey olarak tutun, sertliği nasıl yok ettiğinizi size anımsatan. Bu güzel taşa, gerçek bir taş kadar gerçek olan taşa katkıda bulunalım. Diyorsunuz ki, “Ama o sadece bir düş.” Ah, bir daha düşünün. O çok gerçektir.

Şimdi, bu güzel taşa güzel renkler ekleyelim. Ah, bu istediğiniz herhangi bir renk olabilir. Taşlar gri olmak zorunda değildir. Siyah olmak zorunda değildir. Herhangi bir renk olabilirler. Sizin taşınız bugün yumuşak mor bir renkle aşılanabilir. Yumuşak bir pembe taşıyabilir. Parlak bir mavi taşıyabilir. Ya da tümünü…. o bir gökkuşağı taşı olabilir.

O enerjileri taşınıza, o güzel, düz taşınıza getirin. Sertliği kaldırın. Bazen renkler, sizin gerçekliğinizde bile, sert olabilirler. Bir gri bile fiziksel gerçekliğinizde çok sert olabilir. O yüzden, istediğiniz herhangi bir rengi getirin. Onu o güzel taşınıza zerkedin, ve yaşamın yumuşak ve kolay olabileceğini seçtiğiniz her an, size bunu anımsatmasına izin verin.

Ve şimdi de, yumuşak, güzel ve rahatlatıcı bir müziği taşınıza getirin. Evet, müzik bir taşın içinde var olabilir. Neden olmasın? Olmayacağını kim söyledi? Her taş, fiziksel gerçekliğinizdeki her kaya, içinde Gaia’nın şarkısını taşır. Siz sadece kulak vermediniz. O yüzden, taşınızı seçtiğiniz herhangi bir müzikle aşılayabilirsiniz, öyle ki, onu elinizde tuttuğunuz zaman, ya da kalbinize doğru tuttuğunuz zaman, o müziği duyabilesiniz. Ve o sizin için çok özel bir şarkı söyleyecektir, çünkü o şarkıyı oraya siz yerleştirdiniz.

Ve bu güzel, yumuşak taş, sizin adınıza harika bir enerji tutabilir. Fiziksel insan gerçekliğinin sertliğini ve katılığını hissettiğiniz her an, taşın enerjisini sadece soluyun. Ve o şeyleri yumuşatabilir, çünkü size tüm deneyimlerinizin size nasıl bilgelik kazandırdığını, sert kenarları yumuşattığını, keskinliği aldığını anımsatacaktır.

Taş aynı zamanda berraklık da tutabilir, harika bir berraklık. Berraklık, açık, aşikâr olanın ötesini görmektir. Genelde insanlar taşı bir taş olarak görür. Onun olduğu gibi olduğunu, sadece bir kaya parçası ve çoğu kısmının da Yeryüzü’nün içinde olduğunu düşünürler. Ama o çok daha fazlasını taşıyabilir. Sizin taşınız kendi berraklığı içinde müziğe sahip olabilir, renge sahip olabilir, zarif bir biçimde dans eden enerjilere sahip olabilir.

Hayal ettiğiniz bu taşı, diğer hayal ürünü alemlerden alın ve onu bir olasılık baloncuğu içinde kendi gerçekliğinize getirin. Onu yaşamınıza soluyun ve nasıl tezahür ettiğini izleyin…. belki gerçek bir taş olarak…. belki de yaşamınızdaki bir dolu diğer şeyler olarak. Bu, bu kadar basit ve bu denli açıktır.

Bir çoğunuz son zamanlarda o çok sert enerjilere kapıldınız. Ve bunda şaşılacak bir şey yok, çünkü bu enerjiler zordu. Biz bugün biraz bundan söz edeceğiz. Bugün sizinle birlikte bazı ilginç şeyler yapacağız. Biz bugün birkaç yüz milyon insanın bize çok kızmasına neden olacağız (bazı gülüşmeler). Ama bu, artık gereksinim duyulmayan şeylerin de salınmasına yardımcı olacaktır.

Böylece, ilk konuğumuzu tanıtarak başlayalım. Sizden enerjileri hissetmenizi, onu içinize solumanızı rica ediyoruz. Zihninizden çıkın. Sadece hissedin. Bu bir tahmin oyunu değildir. Eğer psişik biri olmak istiyorsanız, sirke gidin (bazı gülüşmeler), burada Şambra ile birlikte olmayın. Biz bir hissedenler grubu ve ailesiyiz. Tahmin yürütmek sadece olasılıklara ok atmak ve hangisinin vurduğunu görmektir. Ve arada bir tutturursunuz da. Ama çoğu kez tutturmazsınız.

Bunun yerine, bırakın bugün bizimle olmak üzere içeri akan enerjileri hissedelim. Nefes alın ve konuğumuzun yaşam gücü enerjisini hissedin. Aslında iki konuk var, birini şimdi tanıtacağız, diğerini ise, yüzlerce milyon kişi bize çok kızdığında tanıtacağız.

İlk konuğumuzun enerjisini soluyun ve hissedin. Ah, onun çok ilginç bir konuk olduğu kesin. Bugün burada olması çok uygun. O, yaratıp da elinizde tuttuğunuz taş kadar ve ayaklarınızın altındaki fiziksel dünyada bulunan bir taş kadar gerçektir.

Bugünkü konuğumuzun enerjisi, yaratılmakta olan ve Şambra denen yeni varlığın enerjisidir. Şambra…. bugüne kadar yıllardır bu sözcüğü kullanıp durduğumuzu biliyorsunuz. O sözcükle olan rezonansı, yankılanmayı hissettiniz. Bu sözcük, içinizdeki bir şeyi tetikledi, kim olduğunuzun ve şu anda neden Dünya’da bulunduğunuzun anısını tetikledi. Bu enerji aslında büyüdü ve dönüştü ve kendi doğum işleminden, kendi kuluçka döneminden ve sonunda doğumundan geçti.

Ve o gerçektir. Artık sadece bir sözcük değildir. O bir varlık haline geldi. Tabii ruhu olmayan bir varlık, çünkü o hepinizin kollektif halidir. Ama geçen ay gelen o yoğun enerjiler, Şambra’nın, sadece bir sözcük olmasının ötesine geçerek, birbirinize sözünü ettiğiniz ve birbirinizle ilişkilendirdiğiniz bir şey olmanın ötesine geçerek, gerçekten doğmasına izin verdi.

O şimdi tümüyle bilinçli bir hale doğdu. Başka bir deyişle, insanlık bilincindeki o benzersiz yerini aldı. O bir varlık gibidir. Şimdi yaratılmış olan bir Şambra varlığı var. Siz de onun bir parçasısınız. Enerjiniz onun içindedir, tıpkı şu anda Şaud’un içinde olduğu gibi. Şambra gerçek hale geldi. O, kendi başına gerçek bir varlık haline geldi.

Bu yüzden sizden onu solumanızı ve ne anlama geldiğini hissetmenizi rica ediyoruz. O, çağırabileceğiniz bir varlık oldu, çünkü bir destek içeriyor. O, size yardımcı olmak için gelecek bir enerji içeriyor. Tıpkı, Ben, Tobias’ın yardımcı olmak için gelmem gibi, tıpkı geçen ay yardımcı olmak için Hossaf’ın gelmesi gibi, tıpkı Metatron enerjilerinin gelmesi gibi, Şambra da şimdi sizinle olmak ve çalışmak için gelebilir.

Şambra’nın anlamı, tam sözcük anlamı “yuvanın ailesi”dir. Şam…. Şa-um-bera…. “kayanın ailesi”…. anlıyor musunuz…. kaya, taş…. düzleştirebileceğiniz o taş – o Atlantis yaşamlarınızda ve Yeshua zamanındaki yaşamlarınızda ve Yeni Enerji zamanında düzleştirilip yumuşatıldı. “Taşın ailesi”, “yuvanın ailesi” – o, tanrısal doğumun, bu gerçeklikteki tanrısal açılımların öz enerjisini içeriyor. Şa-um-bera, ailemiz, gerçek hale getirildi, gerçekleştirdiğiniz çalışmalar bir varlık haline getirildi. Şam-bera, bu enerji şimdi tüm diğer insanlara dokunmak üzere uzanıyor, onların onu çağırmasını sabırla bekliyor, ve sunabileceğiniz şeyler için, öğretebileceğiniz, paylaşabileceğiniz şeyler için sizi bekliyor.

Geçen ay Şambra, siz Şambra’yı doğurdunuz, onu uzak eterik alemlerden çıkartıp getirdiniz, onu bir araç olarak kullanabilmek üzere Dünya’ya getirdiniz. Siz konuğumuzu, son Şaud’da ya da önceki Şaud’larımızın hiç birinde mümkün olmayan biçimlerde kullanabilirsiniz. Siz şimdi bu enerjiyi kendi iyiliğiniz için ve hazır, gönüllü ve yeti sahibi olan insanlar için kullanabilirsiniz.

Bu Şambra enerjisi, bu varlık, gelişmeyi ve değişmeyi sürdürüyor. Statik olarak kalmıyor, ve siz de öyle. O, kendi dinamik spiraline ya da evrimine sahip olmayı sürdürüyor. O – tıpkı sizde de olduğu gibi – ifade etme arzusuna sahip. Tanrı enerjisi olduğu için – tıpkı sizin de Tanrı enerjisi olmanız gibi – genişlemek, ifade etmek, keşfetmek ve yaratmak arzusuna sahip.

Şambra enerjisi bir kutuya hapsedilmek istemiyor, ve siz de öyle. O, korkuyla sınırlanmak istemiyor, ve siz de öyle. Şambra enerjisi, ona “yapamazsın” denmesini istemiyor, çünkü bildiği tek şey “yapabilmek”. Şambra enerjisi, şimdi insan boyutunda olduğu için sınırlandığının, bildiği tek şeyin tek bir boyut olduğunun ve sadece tek bir boyut içinde iş gördüğünün söylenmesini istemiyor. O burada üçüncü boyutta iş görüyor. O, dördüncü boyutta iş görüyor. O, her türlü farklı boyutlarda iş görüyor. Ve siz de öyle…. siz de öyle.

Şambra varlığı, seçtiği ve arzuladığı enerjileri buraya getiremeyeceğinin söylenmesini istemiyor. O – tıpkı oyuncul bir çocuk gibi – bunların tümüyle oynayabilme yetisine sahip olmak istiyor. Ve siz de öyle, çünkü siz Şambra’nın ve bu yeni varlığın yaratılmasına yardımcı oldunuz. Şambra varlığı, geçmiş deneyimleri yüzünden, geçmişten, uzun zaman öncesinden kalma hissettiği diğer şeyler yüzünden geri tutulmak istemiyor. O kendini Şimdi anında ifade etmek istiyor, dün olan bitenler hakkında kaygılanmadan. Ve siz de öyle.

Şambra enerjisi, bir öykü yüzünden geri tutulmak istemiyor, korkular yüzünden geri tutulmak istemiyor, ve sınırlılıklara dayanan seçimler yapmak istemiyor. O, kendi varlığının tümüyle ifade edilmesine dayanan seçimler yapmak istiyor. Ve bu sizsiniz. Kendinizi Şambra’da görün. Bırakın Şambra kendini sizde görsün.

Derin bir nefes alın ve Şambra konuğunun tümüyle bugün sizinle olmasına izin verin, çünkü o şimdi sadece bir sözcük olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. O, ailemizin sürdüğü bir izden çok daha fazlasını ifade ediyor. O, Şimdi anındaki sizi, kendi Yaratıcı-lığınızda bulunan sizi ifade ediyor.

Böylece sevgili Şambra, sevgili konuk, birkaç dakika kadar gelen karanlık enerjiler hakkında, zamanın son beş haftasında kendini bu Dünya alemlerine ve bu boyuta zerk eden o yoğun miktarlardaki enerjiyle ilgili konuşalım. Bu enerjiler daha buraya ulaşmadan sizin tarafınızdan hissedildiler. Siz bunu, gerçekliğinize giren bir yük treni gibi hissettiniz. Daha buraya gelmeden bazılarınızı yıktı geçti. Özellikle de zihninizde ve bazen de bedeninizde yıktı geçti.

Ve sonra girdi. Bir kapıdan geçip girdi. Ve bu yoğun enerji miktarıyla birlikte Metatron enerjileri de, Ruh’daki sesiniz de geldi. Ve o Dünya’ya en uygun zamanda geldi. Ve o, ona gereksinim duyulduğunu bilerek, değişim için çağrıda bulunulduğunu bilerek, Dünya üzerinde açıklık, berraklık ve temizlik zamanı olduğunu bilerek ve tüm melekler tarafından onurlandırılarak geldi. Bu enerji geldi, ve ham biçimde geldi. Geldi ve – nasıl desek – en duyarlı alanlara, onu en çok kabul edecek taşıyıcılara ve araçlara yolunu buldu.

Ve elbette sulara, özellikle de havaya yolunu buldu. Ve sularla hava birleşip dönmeye başladılar, karanlık enerjileri, korku tarafından getirilen, Şambra, sizin korkunuz değil, ama değişimi gerçekleştirmekten korkan insanlığın korkusuyla getirilen bu enerjileri arttırıp tezahür ettirmeye başladılar. Karanlık enerjiler danslarını başlattılar.

Geçen haftalarda neler olduğunu gördünüz. Enerjilerin nasıl havada ve suda başladığını ve sonra karaya doğru hareketlendiğini gördünüz; bu doğal bir çekimdi, çünkü Gaia bile çağrı yapıp, “Ben de bir değişime hazırım. Bana gelin. Benimle ve bu topraklarda tuttuğum herkesle olun” dedi.

Karanlık enerjiler havada ve suda tezahür etti. Ve karaya vurmadan önce bir koridordan geçtiler. Onlar bir koridordan, Eski Enerjisiyle tanınan bir alandan geçtiler, gerçek bir Eski Enerji’den: petrol platformları, mazot, petrol. Ve o Eski Enerji’nin üzerinde dans ettiler, yeni zamanları, Yeni Enerji’yi içeri davet ederek değişimi müjdelediler. Eski Enerji’nin her yanında dans ettiler ve Eski sistemlerde epey bir kargaşaya neden oldular.

Sonra, karaya vardılar ve binaları boşaltıp temizlediler. Ve Gaia tarafından tutulan enerjinin, Eski Enerji’nin çoğunu temizlediler. Karadan geçerken, Gaia’nın Eski Enerjileri salmasına yardımcı oldular. Ve insan deyimiyle herşey harab oldu: binalar ve evler yıkıldı, insanlar evlerinden çıkmaya zorlandılar, ve bir dolu insan da bu zamanda yaşamlarını verdiler.

Bu, Eski Enerji’yle, Eski Enerji’nin temizlenmesiyle ilgiliydi; tam anlamıyla onların çağrısına yanıt veren ve dışsal bir gücün gelmesine gereksinim duyan, yıpranmış enerjiler, çok atıl kalmış enerjilerle ilgiliydi. Şimdi bu, bunu gerçekleştirmenin oldukça ilginç bir yoluymuş gibi görünebilir. Ama o, o enerjilerin yardım çağrısına yanıt verdi. “Sevgili Tanrı, içinde bulunduğumuz bu delikten ve bu çukurdan çıkmamıza yardım et. İçinde olduğumuz karanlıktan ve umutsuzluktan çıkmamıza yardım et.” Ve o yardım etti. Ruh’un enerjileri oldukça gerçek olabilir. O, eski bölgelerden, sıkışıp kalmış bölgelerden, bu ülkenin diğer bölgeleri tarafından, hatta dünya tarafından görmezden gelinmiş bölgelerden geçti.

Geçip giderken de temizledi. Aynı zamanda da muazzam bir ilginin bu bölgelere yönelmesine neden oldu. Ve insanlara, diğer insanların birbiriyle nasıl bir iletişim kurduklarını gösterdi. Dünyanın her yanındaki insanlara, insan bilincini, kendilerini, tepkiyi, orada bulunup da sözde dışardan gelmeyen yardımlardan etkilenen insanları gösterdi.

Aynı zamanda genel anlamda insanları da temsil eden bu insanlara…. bu enerji bu insanlara, kurtarılmamayı düşünmeleri ve hissetmeleri için zaman verdi. Onların yaşamı, birçok yaşamı, hep kurtarılmaya bağlı olmuştu. Ve şimdi, kendi başlarının çaresine bakmak zorunda oldukları bir dönem yaşadılar. Onlar bunu sadece kendileri için yapmadılar. Onlar bunu tüm insanlık adına yaptılar, ve bu yüzden de onurlandırılmaları gerekir.

Kasırga çok şey temizledi. Ve temizlik bir süre daha devam edecektir. Yeniden yapılanma ilginç olacaktır. Biz bizim tarafta merak ediyoruz, “Yeniden nasıl yapılanacak? Önceden orada olanı tekrarlamaya çalışacaklar mı?” Yoksa bilinç yeteri kadar dönüşmüş olacak da, insanlar yeni bir biçimde inşa etmeliyiz, farklı bir biçimde, herkesi güçlendirecek Yeni Enerji tarzında inşa etmeliyiz diyecekler mi?

Kasırgadan çıkartılan sonuçlarda, başka Eski Enerji sistemlerinin ters-yüz edildiğini ve değerlendirildiğini göreceksiniz…. örneğin, finansal yapınız gibi enerji sistemlerinin. Benzin fiatları, ev malzemelerinin fiatı, yiyecek ve herşeyin fiatı gerçekten de inanılmaz yükselecek. Ah, evet, bakın…. fiatların arttığını, enflasyonun belki de herşeyi vurduğunu, herşeyin değiştiğini göreceksiniz, ve sadece Amerika ülkesinde değil. Ama bu, dünyanın her yanını etkileyecektir. Dalga, sadece suyun fiziksel dalgası değildir. O, eskiyi temizleyen bir bilinç dalgasıdır. Ve ekonomik sistemlerin yeniden biçimlendirilme zamanıdır. Onlar da bir dolu yönden sıkışıp kalmış haldeler.

Bu dalganın size ulaştığını göreceksiniz. Biz burada bulunan, bunu dinleyen kişilere az da olsa korkmalarını söylemiyoruz, çünkü bu dalganın sizi altına alması gerekmez. Sizi silip süpürmesi gerekmez. Siz o dalganın tepesine en sevecen ve onurlandıran biçimde binebilirsiniz. Onun, yaşamınızda herhangi bir zorluğa neden olması gerekmez. Şambra enerjisinde olun. O düz, yumuşak taş olun, o zarif, renkli, müzikal taş olun.

Benzin fiatları göklere çıkabilir. Bir şekilde, sanki sizi etkilemeyecektir. Yiyecek fiatları çok, çok yükselebilir. Ve sizi bireysel olarak etkilemesi gerekmez.

Bakın, bu, Dünya üzerinde bir değişim zamanıdır. Ve kasırgayla görülenler son değildir. Bu sadece bir başlangıçtır. Değişimler türlü biçimlerde olabilir. Enerji sadece enerjidir. O, bilince karşılık verecektir. Eğer bilinç, değişimlerin sert ve zor bir yoldan gelmesini isterse, öyle geleceklerdir.

Ama bunun sizi etkilemesi gerekmez. Anımsayın Şambra, sizi etkilemesi gerekmez. Olan biteni onurlandırın. O, tüm farklı sistemlerde yol alırken, onu onurlandırın.

Eğitim de bu sistemlerden biridir, garip ama o da kasırgalardan etkilenecektir. Okulları yeniden inşa ederken insanların durup düşünmeleri gerekecek: biz neyi yeniden inşa ediyoruz? Hükümet binalarını yeniden inşa ederken durmaları gerekecek: biz aslında neyi yeniden inşa ediyoruz? Bu sadece, insanlara hizmet etmesi gereken insanları barındıracak bir yer mi? Yoksa, hükümetimizi, tarzları yeniden düşünmemiz mi gerekiyor?

Dahası da olacak. Karanlık enerjiler geldiler. Ve Metatron enerjileri de geldiler. Onun yaşantınızda nasıl olmasını seçiyorsunuz: o sivri, sert kenarlı elli kiloluk kaya mı, yoksa o düz, güzel, istediğiniz herşey olabilen o güzel taş mı? Bu, size kalmış bir şeydir. Size kalmıştır, Şambra. Bu zamanda burada olmayı siz seçtiniz. Ve şeylerin değişmeye başlayacağını biliyordunuz; ve işte değişiyorlar. Peki, şimdi ne yapacaksınız?

Böylece, bir an için nefes alalım. Bu enerjiyle de birlikte olabilen o sevgiyi ve dinginliği ve sevinci soluyun. O da sizinle şimdi burada olabilir. Karanlık ve katı olması gerekmez. Acıtması gerekmez. Ekonomi kendi değişikliklerinden geçiyor diye sizin de etkilenmeniz gerekmez. Bunu hayal edebilir misiniz? Tüm zenginliğe, sağlığa, paraya, bilgeliğe sahip olabilirsiniz, bu zor ve meydan okuyan zamanlarda bile. Ve bunlar sürecektir, daha en az iki yıl kadar.

Böylece, şu anda insanlığa sorulan soru şudur: ne yapacaksın? Bununla nereye gideceksin? Seni uyandırmaya yardım etsin diye, seni birleştirsin diye, senin de Tanrı olduğunu anlamana yardımcı olsun diye, daha başına ne gelmesi gerekiyor? İstediğin değişimlerin olmasını sağlamak için yıkıcı enerjinin daha ne sıklıkta gelmesi gerekiyor?

Şimdi bir dakika kadar size gelen rehberlik, destek hakkında konuşalım Şambra, bireysel olarak, kişisel olarak ve bir Şambra grubu olarak. Biz – nasıl desek – bu yeni doğmuş Şambra enerjisiyle çalışmayı seviyoruz. O daha önce – nasıl desek – gebelik dönemindeydi. Ah, dokuz aydan fazla sürdü. Gebeliğin tamamlanması altı yıllık bir zaman aldı. Ama bu, sadece dışsal ve eterik alemlerde olduğu anlamına gelmiyor. Siz onu tam anlamıyla Dünya’ya getirdiniz. O, kendi haklarına sahip bir varlık şimdi.

Şimdi, bu çok, çok ilginç değişim zamanlarında size, rehberliğinize, desteğinize ne oluyor? Sizin için destek, Şambra enerjisinden geliyor. O, aynı zamanda başka enerjilerin de yaşamınıza girmesi için bir kapı oluşturuyor. Sadece Ben Tobias’ın ve Kırmızı Meclis’in enerjileri değil…. biz hep sizinle birlikte buradayız. Ama şimdi geçenlerde meydana gelen değişimler ve Dünya’ya gelen yeni Metatronik enerjiler, başka destek kapılarının açılmasını sağlıyor, melekler alemlerinden gelen desteğin, hatta daha önce hiç deneyimlediğiniz biçimde Gaia’dan gelen desteğin, salıverilmiş olan ve enerjileri dönüştürülmüş olan geçmiş yaşamlardan bile gelen desteğin kapılarını açıyor. Ve bu geçmiş yaşamlar da yaşamınıza geri dönüyor.

Destek demek, size enerji sağlamak üzere gelmek demektir – yanıtları size vermek için değil – ama sırtınızı sıvazlamak için, sizi yüreklendirip sevmek için, ama aynı zamanda akmanıza ve ifade etmenize ve yaratmanıza yardımcı olmak için size enerji sağlamak demektir. Desteklemek üzere gelmekte olan enerjiler – meleklerden, tüm baş-meleklerden – yaptığınız şeyi destekliyor. Belki de buna büyük bir akış olarak, bir hortumdan akıp gerçekliğinize gelen, evet, gerçekliğinize gelen büyük bir spiral gibi bakabilirsiniz. Dış alemlerden akıyor, hortumdan geçip sizin gerçekliğinize geliyor. Ve işte burada…. burada.

Şimdi, geçmişte bazılarınız şöyle derdi, “Peki melekler, Tobias, Metatron, ne yapmam gerekiyor?” Ama şimdi daha iyisini biliyorsunuz. Biz de diyoruz ki, “Biz buradayız. Ne yapmalıyız? BİZ ne yapmalıyız?” Bu noktada ne yapacaksınız? Biz size inanılmaz bir destek ve yardım verebiliriz. Çok-boyutlu yolculuk yapmanıza yardımcı olabiliriz. Sahip olabileceğiniz o tıkaçlardan bazısını açmanıza yardımcı olabiliriz. Ama sonuçta işi gerçekleştirmesi gereken sizsiniz. Bu yüzden buradasınız. Biz, sizin arkanızda duran takımı oluşturuyoruz.

Şambra enerjileri kişisel, bireysel gerçekliğinize de giriyor. Onlar, bu enerjilerin tümü, şu anda tüm çevrenizde toplandı. Ah, yoksa yalnız olduğunuzu mu düşünüyordunuz. Hayır, onlar çevrenize toplandılar, bekliyor ve şöyle diyorlar, “Yapmak istediğin nedir? Kendini nasıl ifade etmek istiyorsun? Ve biz onu destekleyeceğiz. Hele bir başla, ve biz seninle olacağız. İşlemi başlat.”

Şimdi gelmekte olan destek, tümüyle yeni bir düzeyden geliyor. Bazılarınız bunu geçen ay kesinlikle hissetti. O geliyor, ama sizden şunu istiyor. “Ne yapmak istiyorsun?” Ve eğer, “bilmiyorum” derseniz, şimdi artık “Biz de bilmiyoruz” diyen bir destek takımına sahipsiniz. Onlar sizi destekler. Onlar sizi “ben bilmiyorum”da destekler.

“Hissediyorum, ama doğru seçimi ya da yanlış seçimi yapmaktan korkuyorum. Tüm olasılıklar içinde gidip de yanlış olanı seçeceğimden korkuyorum. Lütfen seçmeme yardımcı olun” diyecek olursanız, tüm destek enerjileri de, yanlış seçenek olabilir korkusuyla, enerjiyi seçmeye korkacaklardır (bazı gülüşmeler). Ve şimdi hepiniz bu güzel destek sisteminin içindesiniz.

Kendinize diyorsunuz ki, “Ben değerli değilim. Görevlerimi yerine getirmedim. Yeterince bilgim yok.” Tüm desteğiniz anında devreye girecek ve hepimiz şöyle diyeceğiz, “Biz değerli değiliz (kahkahalar). Biz hiç bir şey bilmiyoruz. Yeterince deneyime sahip değiliz. Belki de değerli olabilmek için onlarca zorluk ve ıstırap dolu yaşam daha yaşamalıyız. Bakın, biz sizi tam anlamıyla destekleyeceğiz.” Ruh’un çalışma biçimi budur. Bizim çalışma biçimimiz budur. Biz sizin yerinize yapamayız. Biz sizin yerinize karar veremeyiz. Biz ancak sizi destekleyebiliriz.

Cauldre oturup da, “ağzımı açacağım ve bu sözcüklerin dışarı akmasına izin vereceğim” dediği an, destek geldi. Şimdi, “ama gidip de o kitapların tümünü okumam ve o okulların hepsine gitmem gerek” deseydi, hâlâ kitap okuyor ve okula gidiyor olurdu. Ve biz de onu destekliyor olurduk. Ve o, o çok kafa karıştıran enerjiye kanallık ediyor olurdu.

Yakınlarda bazılarınız, kendi çevrenizde bir bütünlük ya da kalınlık hissetti. O gelen bizlerdik. Ve şunu da söylemem gerekir ki, biz sizi her şeyde destekleyeceğiz, ama biraz sabırsızız. Biz ilerlemek istiyoruz, çünkü siz ilerlemek istiyorsunuz. Bazılarınız ilerlemek için sihirli bir anı bekliyor, bir şeyin gökten inmesini, yanan bir çalı belki de (bazı gülüşmeler). Hatta bazılarınızı, geceleri kometlere ya da kayan yıldızlara bakarken yakaladım. “Kayan bir yıldız görecek olursam, doğru yolda olduğumu bileceğim.” Biz, o kayan yıldızları…. cennetten gelen işareti görmek için sizinle birlikte sayısız saatler geçirdik (yoğun kahkahalar). Biz sıkıldık; biz eğleniyoruz. Ama sizi desteklemek zorundayız.

Bizim enerjimiz şimdi burada, ve Şambra enerjisi de öyle. Ve biz hazırız. Motorlar çalışıyor. Onu vitese takmanızın zamanıdır. “Ah, hayır” diyorsunuz, “Ben mi? Kullanacak mıyım? Benim bunda hiç deneyimim yok. Belki de Tobias, sen bu koltuğa geçmek istersin ve ben de yanında otururum.” Yakında geçeceğim. Dünya’ya geri geleceğim, ve o arabaya atlayacak ilk kişi olacağım. Ama o zamana kadar o sizin. Onu vitese takmanızın zamanıdır.

Yapmak istediğiniz nedir? Ah, kafalarınızdan çıkın. Bir an için kalbinize gidin. Yapmak istediğiniz nedir? Nedir? Ben birçoğunuzla birlikte oturdum, ve biz tekrar tekrar konuştuk. Biz gerçekten de Kuthumi’yi getirdik. Metatron ve Kuan Yin ve Oama ve tüm diğer varlıkları getirdik. Yapmak istediğiniz nedir? Ve neden geri duruyorsunuz? Eh, bu aptalca bir neden. Yanıt her ne idiyse (kahkahalar), Kuthumi’nin de diyeceği gibi, bu aptalca bir nedendi. Neden kendinizi geri tutuyorsunuz? Şunu bir daha duyalım. Bu şimdiye kadar duyduğumuz en aptalca neden (yoğun kahkahalar).

Böylece, – nasıl desek – onun üstesinden gelmek ve ilerlemek zamanıdır. Yapmak istediğiniz şeyler var. Biz nasıl mı biliyoruz? Çünkü siz bir Yaratıcı’sınız ve Yaratıcı’ların yaptığı da budur; onlar yaratır. Onlar gerçekleştirir. Onlar olur. Onlar sadece üzerinde derin düşüncelere dalıp sonra da tüm sınırlılıkları düşünmezler. Bu, yaratıcı-olmayandır. Ve eğer bizi izleyecek olursanız, biz bugün yaratıcı-olmayanı yaratmaktan vaz geçeceğiz.

Şimdi, motor çalışıyor. Ve bu yüksek-performanslı bir yarış arabası. Ve siz orada oturuyorsunuz. Ve benzin pahalı biliyorsunuz ( bazı gülüşmeler), ve daha da pahalanıyor. Ve eğer onu vitese takmazsanız ve kalbinizin arzusunu ve ruhunuzun tutkusunu izlemezseniz olacak olan şudur…. ah, ben bazılarının, ruhumun tutkusu nedir bilmiyorum dediğini duydum. Ruhunuzla konuşun; ruhunuz size söyleyecektir. Ruhun bir tutkusu vardır. O, bir ya da iki yıl önce hayal edebileceğinizden farklı bir şeydir. Farklıdır. O, Gülün Meyvesi’dir, onu keşfetmek için başka Şambra’larla çalışın. Ama yanıtı size onların vermesine izin vermeyin. Sadece onların size sıkıntı vermelerine izin verin ki yanıtı bulabilesiniz.

Oraya çıkıp bunu gerçekleştirmenin zamanı geldi Şambra. Ve biz bunu beklentilerimize ya da arzularımıza dayanarak söylemiyoruz. Ben, o bedenin içine girmeye hazır olana dek kulübemde oturabilirdim, birkaç puro tüttürüp, delişmen bir ergen oğlan olarak geri gelene dek birkaç bardak şarap içebilirdim. Ama zamanın geldiğini SİZ söylüyorsunuz. Siz, hazır olduğunuzu söylüyorsunuz. Siz, bunu şimdi gerçekleştirmek istediğinizi söylüyorsunuz. Ve şimdi, bunu gerçekleştirmek için muazzam bir zamandır, o adımı atın.

Bu bir kitap mı olacak? Belki. Bir kanallık mı olacak? Belki. Yeni bir iş mi olacak? Belki. Şifa mı olacak? Evet. Bu, herşeyin her zaman göründüğü gibi olmadığını, herşeyin bir yanılsama olduğunu öğretmek mi olacak? Evet. Bu, satıcı olarak bir dükkanda çalışıp da hergün yüzlerce insana gülümseyip, tam anlamıyla onların olasılıklarını, potansiyellerini değiştirmek mi olacak? Kesinlikle, evet.

Bu, Şambra olarak toplanmak, enerjilerinizi birleştirip, hâlâ eterik alemde olan şeyi – Şambra Üniversitesi’ni – Dünya’ya getirmek mi olacak? Belki. Müzik mi olacak? Ah, siz müzikle ilgili hiç bir şey bilmediğinizi söylüyorsunuz. Bir kez daha tahmin yürütün. O taşınıza geri gidin. O, onun içinde; onu siz yarattınız.

Yapmak istediğiniz nedir? Bunun, başka hiç kimsenin beklentisi olması gerekmiyor, sadece sizinki olmalı. Ne yapmak istiyorsunuz? Başkalarının yapmanızı istediği şey değil, ya da başkalarının sizin yapmanızı istediğini sandığınız şeyler değil. Şu anda Dünya’da SİZ ne yapmayı seçiyorsunuz?

Ve hiç bir sınırlamanın olmasına izin vermeyin. Destek grubunuzu çağırın. O enerjileri kendi gerçekliğinize soluyun. Onlarla birlikte olasılık baloncuklarını bırakın aksınlar. Kendi Yaratıcı enerjinizi uygulayın ve şeylerin nasıl tezahür etmeye başladığını izleyin. Şeyler tezahür ettikçe, sahip çıkın, olan herşeyi sahiplenin. Onlar tam olarak istediğiniz ya da hayal ettiğiniz biçimde tezahür etmeyebilir, çünkü bazen istekler ve hatta düşler bile sınırlılıklara sahip olabilirler.

Yaratıcı-lığınızın bu enerjilerini yaşamınıza, tutkunuza getirdiğinizde, bunların nasıl açılıp gerçekleştiğini izleyin. Daha önce söylediğimiz gibi, onlara kendi özgürlüklerini verin. Onları kutsayın. Onların, sizin bile düşleyemediğiniz biçimlerde açılıp gerçekleşmesine izin verin. Ama şimdi zamanıdır, artık geri durmayın.

Peki, geri tutarsanız ne olur? Bir anlamda, birikmiş olan her enerjiye, köleleştirilmiş ya da kısıtlanmış her enerjiye ne olursa, o olur: onlar er ya da geç oradan çıkmak zorundadır. Bir biçimde kendilerini özgürleştirmeyi başaracaklardır. Belki beden, belki de zihin yoluyla. Belki de sürücü koltuğuna oturup da hareket edip gitmenizi sağlayacak şey, kendinize çekeceğiniz dışsal bir olay olacaktır. Yineliyoruz, bizim tarafımızdan hiç bir beklenti, gündem söz konusu değildir…. biz sizinkine karşılık veriyoruz.

Siz kendinize karşı sabırsız oldunuz ve kendinize sinirlendiniz. Ama sonra bir de şöyle bir bahane buluyorsunuz, “Ben o sihirli ânı bekliyorum.” Hadi, şimdi bu ânı sihirli kılalım. Bu ânı denizlerin yarılması, göklerin açılması, şimşeklerin çakması yapalım. Şimdi bu ânı o sihirli, renkli an yapalım.

Taşınızı tutun. Ah, diyorsunuz ki, “Tobias, bu aptalca. Taş falan yok ki.” Biz sizden, onun ötesine geçmenizi isteyeceğiz. Taşı tutun. Enerjilerinizi soluyun. Taşın olduğu şey budur: sizin enerjileriniz. Onları soluyun. Kendinize bunu – şu anda, hemen burada – o sihirli an haline getirme nimetini armağan edin. Artık beklemek yok…. biz beklemekten sıkıldık. Ve siz de.

İlerlemeye başlama ânı…. yapmayı seçtiğiniz şey nedir? Büyük de olabilir, küçük de. İstediğiniz herhangi bir şey olabilir. Onu içinize getirin. Bırakın olsun.

Bazılarınız bunu deneyimledi. Siz şimdi bulunduğunuz yeri, birkaç yıl önce hiç düşleyemezdiniz bile. Ve bunu şimdi genişletebilirsiniz. Burada durmak zorunda değilsiniz. Sizden isteyeceğimiz tek şey, size daha önce de sözünü ettiğimiz şeydir. Tutkunuzu ve ne yapmak istediğinizi anımsayın: kendiniz için yapın ve SADECE kendiniz için. Onu, size ait olan kendinizi-ifade biçimi olarak gerçekleştirin.

Şöyle bir eğilim var – ve bu size geri tepecektir – dünyayı kurtarma, ya da en azından dünyanın bir bölümünü kurtarma eğilimi var, çok sevecen ve hümanist doğanızın “ama ben gidip hasta olanlara, bunalımda olanlara, sakat olanlara yardım etmek istiyorum” deme eğilimi var. Bunların sırası gelecektir. Ama tutkunuz her neyse, onu kendiniz için gerçekleştirin….anlıyor musunuz. Onu herşeye uygulamaktan vazgeçin. Böyle yapmak, şeylere oldukça ilginç ve çok güçlü bir enerji yüklüyor.

Eğer bunu dünyayı kurtarmaya çalışmak için yaparsanız, ne olacağını biliyor musunuz? Evet, siz bunu yaparsınız, ve dünya da aynı anda sizi kurtarmaya çalışır. Bunu kendiniz için yapın….KENDİ tutkunuz için, kendinize olan tutkunuz için. Biraz bencil hissedeceğinizi biliyoruz. Bunun üstesinden gelin. Ötesine geçin. Bunu kendiniz için yapın. Sonra, araçlara sahip olacaksınız. Hazır olanlara yardım etmek için uygun enerji dengesine sahip olacaksınız.

Konu şu ki, yeni destek geliyor. O, sizinle birlikte işe girişmeyi, tezahür ettirmenize yardımcı olmayı bekliyor. Eğer beklemeyi sürdürürseniz, o da – nasıl desek –bir biçimde sizde birikecektir. Ve biriken enerjiyle ne olur biliyorsunuz. Salıverilmek isteyecektir. Değişimi sağlayacak başka enerjileri çağıracaktır.

Onun için, burada bir an durup da berraklaşalım. Bu, derin bir nefes almak kadar kolay bir şeydir. Berraklaşmak, enerjileri geçirmek, şeyleri gerçekte oldukları gibi görmek, belli ya da kısıtlanmış bir yanılsamayı kabul etmemektir, ama berraklaşmak, olan bitenin çok, pek çok katmanını görebilmektir. Ve şu anda olan biten çok şey var.

Bu, dünyanın her yerinde bir değişim zamanıdır. Ve dünya bu değişim için bağırıp duruyor, onu çağırıyor. Biz bu kuantum sıçrayışı zamanına yaklaşırken, o bu çağrıda bulunuyor. O, kendini Eski Enerjiler’den ve bilinçlerden temizlemek istiyor. O, kendini sıkışıp kalmış fiziksel enerjilerden ve aynı zamanda bilinç enerjilerinden de arındırmak istiyor.

Dünya’da eski bir inanç sistemi var. Bu değişmeye hazır. Ve bu biraz da, her birinizin taşıdığı bir gölge katman. Ve bu gölge katman diyor ki, herşey, yaratıldığı gibi yok edilmelidir de. İnşa edilmiş olan herşey, yıkılmalıdır da. Olan her iyi şey için, karşıt enerjiden bir şey çıkagelir. İlerlemek için, dengenin yin ve yang’ı açısından Yaratan bir destroyer (yıkıcı, yok edici) ile gelmek zorunda.

Ama hayır, artık değil…. artık değil. Bu, yaratanla yokedicinin, aynı şeyin parçaları olduğunu söyleyen eski dualistik düşüncedir. Biz bugün Şambra ile, bu gruptan başlayarak bunun ötesine geçebiliriz.

İkinci konuğumuz Shiva’nın, yıkıcı’nın enerjilerini şimdi getirelim (bazı gülüşmeler). Shiva’nın yıkıcı enerjisi gelmek üzere bekliyordu. Ah, o, geçtiğimiz haftalarda Dünya’da çok aktifti ve bu dünyanın birçok kültürüne derinlemesine yerleşmiştir.

Zamanı gelmiştir…. biliyor musunuz, Shiva artık işinden hoşnut değil (bazı gülüşmeler). Shiva, uzun zaman önce yıkıcı olmaktan sıkıldı, bu işi bırakmak istiyordu. Ama bıraksaydı, dünyanın her yanında, yıkıcının yaratana eşlik etmesi gerektiğine inanan insanlar alt-üst olacaktı. Ama Shiva bu harika fırsatla, Şambra ile gerçekleştirilen bu sihirli anla, bugün yürüyüp gidecek.

Şimdi, bu bir dolu insanı kızdıracak (kahkahalar). Onların dengelerini bozacak, çünkü onlar o yıkıcı enerjiye sahip olmak zorundalar. Bu, onların iş gören sistemlerinin bir parçasıydı.

Ama biz Shiva’yı salacağız. Şimdi, bunu kimseye söylememiz gerekmiyor. Biz bugün Shiva’yı sadece bırakıvereceğiz, ve diğer enerjilerin, yaratan enerjisinin şimdi kendine yeni bir yol bulmasına, karşıt olana gereksinim duymadığı bir yol bulmasına izin vereceğiz. Onun, karşıt görüşe gereksinimi yoktur.

Shiva bugün biraz yorgun geliyor, son zamanlarda meşguldü, biraz da tükendi, onu görevinden özgürleştirmenin insanlık için bu kadar uzun zaman alması, onu biraz şaşkına çevirdi. O, her iki cinsi de kendi içinde barındıran bir varlıktır. Sizin ne istediğinize göre, her iki biçimde de çalışır. Shiva hep yıkmak üzere, yapıyı yıkmak üzere çağrılmıştır. Ve bu bir anlamda uygundu. Yapı, her zaman yeniden yapılanmak ister. Ama yıkılması gerekmez. İnsanlar Shiva’nın anlamını fazla abarttılar, Shiva’yı yıkıcı bir varlığa, enerjilerin yok edicisine dönüştürdüler.

Böylece, siz kendinizi bir ritmin içinde buldunuz. İnsanoğlu kendini yapılandırmak/yıkmak ritminin içinde buldu. Bunu kendi yaşamlarınızda gördünüz. Bir gün paranız oluyor, ve ertesi gün onu yok ediyorsunuz (bazı gülüşmeler). Bir gün sağlıklısınız, ve sonra onu yıkıyorsunuz. Bir gün bir eşe sahipsiniz. Ah, bu Shiva değil; bu başka bir şey (yoğun kahkahalar). Sonra yollarınızı ayırıyorsunuz.

Bir gün kendi içinizde kendinizi iyi ve bütün ve saf hissediyorsunuz, ve sonra da Shiva’nın gelip inşa ettiğiniz şeyi yıkmasını istiyorsunuz, çünkü kendinizi eğitim gören tanrılar gibi, kendi yaratılarınızın tümüyle gerçekleşmesine izin veremeyen tanrı öğrenciler olarak hissettiniz. Bu yüzden de Shiva’yı getirdiniz, ve Shiva yıktı, parçalara ayırdı, gerçekten değişim sağladı. Ama belki de, yıkmak gerektiği, yin ve yang’a sahip olmak gerektiği bilincinden çıkmak zamanıdır.

Şimdi, bu bazılarınızı sinirlendirecektir. Siz, yin ve yang’a, karşıtlara, iki farklı biçime, eril/dişil’e, tüm bu karşıt güçlere o kadar alışıksınız ki. Karşıt bir güce sahip olmamanın nasıl bir şey olduğunu bile düşleyemiyorsunuz. Shiva’nın gelip de inşa ettiğiniz şeyi yıkmasına o kadar alışıksınız ki, bunu kabul etmiş haldesiniz.

Çoğunuz diyor ki, “Bir şirket kuracağım, ama içimde biliyorum ki, bir noktada bir şeyler yanlış gidecek ve sonunda yıkılacak.” “Hayat böyle, öyle değil mi” diyorsunuz. Sizin inşa ettiğinizi gelip de yıkan Shiva’dır…. kendi içlerindeki yaratıcıların tümüyle tezahür ettirmesine izin vermekten korkan yaratıcı öğrenciler.

Böylece, bu Shiva enerjisini içimize soluyalım. O, kılıcı olmadan, o karanlık enerjiler olmadan geliyor….. aslında o baştan beri olması gereken şey değildi. O, dönüştüren olacaktı. Ama insanlar onu yıkan olarak algıladılar.

Shiva enerjilerini, her birimizin içinde olduğu kadar, bilincimizde, iş görme biçimimizde ve inancımızda da olan Shiva enerjilerini içimize soluyalım. “Biz Shiva’ya inanıyoruz. Biz yıkıcıya inanıyoruz. Biz şeytana ve Lucifer’e ve ayıran, parçalayan enerjilere inanıyoruz.”

Bunları içimize soluyalım ve bir an hissedelim. Shiva’yı içimize soluyalım. Onu, gerçekleştirdiği tüm çalışmalar için onurlandırın. Shiva’yı içimize soluyalım, ve bu inanç sisteminin yaşamlarımızda ve bilincimizde neden iş görmesine izin verildiğine şefkat duyalım. Ve sonra da Shiva’yı görevlerinden alalım. O, kendi özgün doğal enerjilerine geri dönmek istiyor, ve artık bir yıkıcı olarak, şeyleri parçalayan bir varlık olarak etiketlenmek istemiyor.

Görüyor musunuz, biz şimdi enerjiyi, yıkıcı-olmayan yeni bir biçimde yeniden yapılandırabiliriz. Ve bu zarif bir biçimde yapılabilinir ve akabilir.

O derin Shiva nefesini alalım ve sonra da salıverelim. Kendi içinizdeki ve insan bilincinin içindeki Shiva’yı, o yıkıcı varlığı salıverin. Diğer insanlar yaşamlarında hâlâ Shiva ile oynamak isteyecektir. Ama şimdi bu enerjiyi bugün salıvermek…. Shiva’yı bırakmak…. onun artık bir tanrı olmaktan çıkması…. bir tanrı olarak ona tapınılmaktan çıkması…. artık bir tanrı enerjisi olmaması…. tüm sorumluluklarından ve iş tanımlarından salıverilmesi…..kendi yaşamlarında yıkıcı enerjinin ötesine geçmeye hazır olan diğer insanların da, kendi içlerinde Shiva’yı bırakabilme olasılığını var ediyor.

Sizin de artık ona ihtiyacınız yok. Enerjilerin yıkmasına ihtiyacınız yok. Dönüştürün…. evet. Değişin ve genişleyin…. evet. Ama onun artık yıkması gerekmiyor. Silip süpürmesi gerekmiyor. O, berraklığın bir parçası, temizlemenin bir parçası. Biz yıkıcının eski gölge katmanını temizliyoruz. Yaratan, tek Yaratan, berrak, açık Yaratan, evrimleşir, genişler, akar, ama yıkmak zorunda değildir.

Biz bugün Şambra grubumuzla bir şey daha yapacağız, altı gün önce Tahoe gölünde yaptığımız bir şeyi, bu noktada hepinize getirmek istediğimiz bir şeyi, ilginç olan ve Şambra dinamiklerinde meydana gelen bir şeyi yapacağız. Bakın, siz tüm benliğinizi açıyorsunuz. Ve siz şimdiden bunu önceden hayal bile edemediğiniz biçimde biliyorsunuz. Siz genişliyorsunuz. Siz büyüyorsunuz. Siz kendi gerçek sesinizle, kendi açık benliğinizle yeniden bağlantı kuruyorsunuz.

Ve bunu yaparken de, kimliğinizin doğasını değiştirirken, size ait bir insan veçheniz var. O sizin bir parçanızdır, sizin bir veçhenizdir. İnsan benliğiniz…. biz ona ego demek istemiyoruz, gerçi bazılarınız onu egoyla bir tutabilir. Ama o, o insan öyküsüdür, ne olup bittiğini anlamaya çalışan o “küçük benlik”tir. O, sizin ne yaptığınızı merak ediyor.

O bir anlamda…. insan benliği, o “küçük benlik”, şimdi kaygılanan, sizin, o bütün benliğinizin ne yaptığını anlamak isteyen bir çocuk gibidir. Onu geride mi bırakacaksınız? Hâlâ ona bakacak mısınız? Onu hâlâ sevecek misiniz? Onu hâlâ besleyecek misiniz, çünkü bildiğiniz gibi, o bir bedene sahip. Bütün benlik bir bedene sahip değildir. Oysa insan benliği bir bedene sahiptir. Onun gereksinimleri var. Duyguları var.

Bazen, bildiğiniz gibi, bu küçük insan benlik pek bir velet olabilir. Size karşı çalışıyormuş gibi görünebilir. Bazen isyan eder. Bazen ayaklarını yere vurup, bu havadan sudan şeyleri istemediğini söyler (kahkahalar). Bazen ilgi ve sevgiye gereksinim duyduğu için ağlar da ağlar. Bazen kaçar ve saklanır ve ona yaptığınız şeylerden ötürü suçluluk duymanıza neden olur.

Bazen de çok akıllı olur, gerçekten çok akıllı. Der ki, “Aa, ama gerçek ve bütün olan Tanrı-benlik, ben sana sahibim. Seni ben yarattım. İnsan olan benim. Ben bir zihne, akıla sahibim. Ben bir bedene sahibim. Sen hiç bir şeye sahip değilsin. Sen, benim sanrılarımın uydurduğu şeysin (kahkahalar). Ben sana sahibim ve bu yüzden Ben’im. Bizim ruhsal yolculuğumuza sahip çıkıyorum, çünkü ben olmasaydım, böyle bir yolculuk bile yapamazdın.”

Böylece, ruhsallık iddia etmeye çalışır. Ah, bu çok ilginç bir durumdur, o küçük benlikle enerjileri biraz tersine çevirmek gibidir. Sonra da o, sizin ruhsal yolculuğunuzdan beslenmeye başlar. Onu kontrol etmeye başlar. Onun öyküsüne girip, kendi öyküsünü genişletmek için onu kullanmaya başlar.

Bunun belirtileri oldukça basittir. Kendini şişirmeye başlar, ruhsal olduğu için, ne kadar büyük ve özel bir varlık olduğundan söz eder. Akıldan geçenleri okuyormuş gibi davranmaya başlar. Kehanetlerde bulunmaya başlar, bu kehanetler hiç çıkmasa bile.

Ah, evet, bu, “büyük Ruh’u” ele geçiren “küçük insan” durumunun tipik bir örneğidir. Ve çok sık olur. Paniklemek için bir neden değildir. Sadece farkında olmanızı gerektirir. Bu bir dereceye kadar herkese olan bir şeydir, taa ki, enerjilerin uygun olmadığını hissedene kadar. Enerjiler sıkışıp kalmış ve kesinlikle hastalıklı hissedilmeye başlanır. Sanki ruhsal şişirmeceyi, o ruhsal “ben-senin-durduğun-yerden-daha-yüksek-bir-yerde-duruyorum” halini beslemeye devam etmek için sanki doymak bilmez bir iştah vardır. O, o iştahı beslemeyi sürdüremez, onun için daha da çılgın şeyler, daha da dramatik şeyler yapmaya devam eder. İşte enerjiler bu biçimde çok açık hale gelir.

Bazılarınız, biliyoruz, bunu kendi içinizde hissettiniz ve ötesine geçtiniz. Bazılarınız, ötesine geçmiş gibi yapıyorsunuz. Bazılarınız bunu kesinlikle başka insanlarda görüyor. Bu sadece korkan ve ipleri ele alıp “büyük benliği” kontrol etmeye çalışan “küçük benliğin” belirtileridir.

Ama dedik ki, bazı zamanlarda da “küçük benlik” ağlar. “Küçük benlik” acı hisseder. Kendini terk edilmiş hisseder. Çoğunuz, terk edilme, yüzüstü bırakılma sorunlarını hissetmeyi sürdürüyorsunuz. “Ah” diyorsunuz, “geçmiş bir yaşamımda terk edilmiş olmalıyım.” Bir daha tahmin yürütün. Siz bu yaşamınızda sizin tarafınızdan ve kendiniz tarafından terk ediliyor, yüzüstü bırakılıyorsunuz (gülüşmeler).

Böylece, bu bir dolu farklı yoldan iş görür, ama biz şimdi bu sihirli anda, bunun olduğunu kabul etmek için bulunuyoruz. Ve siz genişliyor ve uçuyor ve şu yeni alemlere gidip yaşantınıza yeni anlayış ve anlam getiriyorsunuz; bir an için durun. O “küçük benlik”, insan benlik, bazı şeylere gereksinim duyabilir. Bu, bunların tümüne yenilip de o “küçük insan öyküsü”ne geri dönmeniz anlamına gelmiyor. Bu sadece, onun, sizin bir parçanız olduğunu anladığınız anlamına geliyor. Ve siz bu yolculuğa onsuz çıkmak istemezsiniz. Onu terk etmek istemezsiniz, çünkü geri gelip er ya da geç sizi bulacaktır. Ve o zaman gerçekten öfkelenmiş, gerçekten kızgın olacaktır.

Böylece, tam burada ve şimdi birlikte oturduğumuz bu âna odaklanalım. Nefes alın. Siz şu anda gerçek benliğinizin, genişlemiş benliğinizin enerjisindesiniz.

Sonra bir de insan benliğiniz var, hergün yorgun argın işe gidip gelen yanınız, faturaları yazması gereken, bedeni beslemesi, bedene egzersiz yaptırması, trafikle başa çıkması gereken, biraz uyumaya çalışan yanınız. Biz işte bu yanınızdan söz ediyoruz. Bu, insan benliğinizdir. Onu şu anda sadece sevebilir misiniz? İnsan benliğinizi sadece kucaklayabilir misiniz? Onu şu anda kucaklayın, tıpkı o taşı yarattığınız gibi.

Kendi insan benliğinize kollarınızı sardığınızı imgeleyin…. sizi kucakladığınızı…. sizi sevdiğinizi…. kim olduğunuzun insan yanına güvence verdiğinizi…. onun bedenine bakacağınızı…. zihnini uyaracağınızı – zihnin ötesine geçmemize rağmen, zihni geride bırakmıyoruz…. o insan benliğine, çimleri biçip bulaşıkları yıkadığı için takdir edildiğini söyleyin…. insan benliğine, uyandığı andan itibaren yaptığı herşey için sevildiğini söyleyin…. insan benliğinizi kucaklayın ve asla arkada bırakılmayacağının…. asla unutulmayacağının…. ve asla reddedilmeyeceğinin güvencesini verin. Kucaklayın kendinizi. Daha önce hiç yapmadığınız gibi yumuşacık öpün kendinizi.

İnsan veçhesini yıkıp geçmeye gerek yoktur. İnsanlık harikadır. Shiva’nın gelip de insanı yok etmesine gerek yoktur. Bu, insanı kucaklamak, sevmek ve bedenlemekle ilgilidir, genişlemiş halinizde bile. Siz kendinizi asla yalnız bırakmak istemezsiniz, tıpkı bizim sizi yalnız bırakmadığımız gibi.

Ve öyledir!

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Sorular ve Yanıtlar

Berraklık Dizisi – 03 Eylül 2005
Şaud 2: Shiva’ya Elveda

Crimson Circle’e (Kırmızı Çembere) sunulmuştur

Ve öyledir sevgili Şambra ve Şambra konukları, bugünün enerjisiyle devam ediyoruz. Ve şimdi tartışma zamanı, soru ve yanıt zamanı.

Gerçekten de, sadece zamanın bu 15 ya da 20 dakikasında, bu eski Shiva kavramının gitmesiyle siz değişimi, enerjilerin evrimleşmesini hissettiniz. Shiva’nın kim olduğunu bilmeseniz bile, o yine de sizin yapılış biçiminizin bir parçasıydı. Yine de, bir yaratana, oralarda bir yerlerde, belki de hatta burada olan, ama hissetmediğiniz ya da pek iyi tanımadığınız, bilmediğiniz bir yaratana inanan bir yanınız vardı. Onun için de ikinci derecedeki enerjilere güvendiniz. Koruyan ve kurtaran enerjilere güvendiniz.

Aynı zamanda yıkıcı enerjilere de güvendiniz, ve bu ikisi birbirine karşı oynuyordu. “Bu yıkıcının enerjisi şimdi gittiğine göre, onun yerini ne alacak?” diyorsunuz. Hiç bir şey onun yerini almak zorunda değil. Siz, kendi başınıza bütün ve tamamsınız. Ve yaratı gerçekleştirmek için, yıkıma ihtiyacınız yoktur. Bu eski bir dualitik anlayıştır.

Yaratı, kendi içinde var olur. Sürekli evrim geçirir. Bir spiral gibidir. Sürekli hareket eder ve genişler. Ve genişleme, aynı anda hem içeriye, hem de dışarıya doğru olabilir.

Artık yaşantınızda o yıkıcıya ihtiyacınız yoktur. İnsan bilinci, geçenlerde kopan kasırga gibi fırtınalara gerçekten gereksinmez. Bunlara ihtiyacı yoktur. Yaratıya ulaşmanın, yaratıda olmanın, daha aydınlanmış diyebileceğiniz başka yolları var. Yıkıcı enerjilere gereksinim duymak, artık gitme zamanı gelmiş eski bir anlayıştır.

Ve biz bugün Shiva’nın çıkıp gidebilmesi için, yaşamlarınızdan çıkabilmesi için, sürekli bu, iyi haberin ardından kötü haber gelmeli, ya da inşa edilen bir şey yıkılmaya mahkûmdur işlemini körükleyen inancın çıkıp gidebilmesi için kapıyı açtık. Bunu gölge katmanlarınızdan ve inanç sistemlerinizden çıkartın. Herşey Yaratıcı-lık dolu olabilir, her an tümüyle ifade etmek olabilir.

Biz şimdi bugünün – nasıl desek – yüksek sesle sorulmamış olan ilk sorusunu yanıtlayacağız. Ama bu soru, son toplantımızda İsrail ile ilgili yorumlarımıza dayanıyor. Ve ana vatanımda bulunan bir dolu insan, İsrail’i salıvermek, İsrail’i bırakmak, hatta İsrail’den çıkmak derken, ne kastettiğimizi sordu.

Bu topraklarda, benim ana vatanımda, enerjiler çok uzun bir süredir sıkışıp kaldı. Bunu insanlarda görebilirsiniz. Binalarda görebilirsiniz. Hatta bunu İsrail sularında hissedebilirsiniz bile. Enerjiler durgunlaştı, atıl hale geldi. Kendi gösterisine dönüştü, sürekli savaşların, sürekli gerginliğin olduğu bir hale geldi. Siz sadece insanlık adına hareket ediyordunuz, insanlığın yin ve yang’ını, ışık ve karanlığını, yaratıcı/yıkıcı’yı eyleme sokuyordunuz.

Ama bu İsrail topraklarına öylesine işledi ki, bazen salıvermek gerekir…. bir süreliğine…. belki birkaç ay…. belki birkaç yıl bundan çıkmak gerekir…. bunu belki de imgeleyerek yapmak…. tüm o gölge katmanları bırakmak gerekir…. bir İsrailli ya da Arap ya da Filistinli olduğunuz…. Hippuru olduğunuz gerçeğini bırakmak gerekir…. çünkü siz aynı hamurdan yoğruldunuz. Hepiniz aynı aileden geliyorsunuz. Ve şimdi gruplara, hiziplere bölündünüz.

Belki de bunların tümünü bırakmak, hâlâ tuttuğunuz enerjileri bırakmak zamanıdır. Biz enerji tutmakla ilgili konuştuk. Biz orada bulunduğumuz sırada bundan söz ettik. Biz, bırakmak zamanının geldiğini söyledik. Ama bu enerji yine de içinizde öylesine yer etmiş ki, onu tutmayı sürdürüyorsunuz. Aynaya bakıyor ve İsrailli olduğunuzu düşünüyorsunuz. Hippuru olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bu eskidi. Bırakın gitsin.

Biz size dedik ki, bazılarınız fiziksel olarak, tam anlamıyla o enerjiden çıkmak isteyecektir, çünkü bu enerji ağır ve güçlü, ve bir süre başka bir yere gitmek, bir tatil yapmak, terk etmek isteyebilirsiniz. Sonra, geri döndüğünüzde, farklı biri olacaksınız. Tazelenmiş olacaksınız. Dünyanın bu bölgesine, bu kutsal topraklara yepyeni bir biçimde yardım edebileceksiniz.

Şu anda insanlık odağının ve ağırlığının ve yükünün büyük bir bölümü bu bölgede toplanmıştır. Siz bunu her zaman farketmiyorsunuz. Ama dinlerin bilinci size baskı yapıyor. Hatta şu anda hükümetlerin bilinci size baskı yapıyor. Ve bu da, yaptığınız her şeye ağırlığını koyuyor. Bazen, o titreşimden çıkmanız gerekir. Dinlenin. Gelin ve bu dağlarda yaşayan Şambra’yı ziyaret edin. Yenilenmek için burada biraz zaman harcayın. Bir aylığına falan okyanusa açılıp yelken yapın. Ve tüm bu süre boyunca da Hippuru olmayı salıverin. Shiva’yı salıverin. Yıkıcı enerji bu topraklarda çok güçlü.

Bunu da söyledikten sonra, bir sonraki soruyu almaya hazırız.

1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Sevgili Tobias, bir süredir renk ışınlarının frekanslarını kullanarak çakraların birleşmiş bir hale gelmesini sağlayacak bir teknik üzerinde çalışıyorum. Ben bu çalışmayı darülacezeye taşımak istiyorum, çünkü sezgilerim bana bu tekniğin, bedenden ayrılmayı çok kolaylaştıracağını söylüyor. Bununla ilgili yorumlarını bana söyleyebilir misin? Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten de, özellikle renklerin ve seslerin titreşimleri, geçiş yapan kişilerde çok rahatlatıcı bir etki sağlayabilir. Ama bu titreşimlerin sadece sana değil, onlara da uyması gerektiğine dikkat etmelisin. Başka bir deyişle, senin müzik ya da ses titreşimin, renk titreşimin farklı olabilir. Ve sen kendi içinin çok derinlerine inmek zorundasın. Berraklaşman gerekir ve ancak ondan sonra bunun uygun olup olmadığını hissedebilmek için onların enerjilerine girmelisin.

İnsan tayfındaki renkler, herhangi bir işlemde, şifada, hatta geçiş işleminde muazzam bir destek sunar. Ama bunları zorlamamanı da senden rica ediyoruz. Bu enerjiler, çok güçlü enerjilerdir. Ve bu, bu enerjileri insanlara zorlamak konusu değildir. Bu, bu enerjilerin kendi alanınıza girmesine izin vermekle, ve eğer hoş karşılanmıyorlarsa, salıvermekle ilgilidir.

Daha da önemlisi, insan gözünün renk tayfı çok kısıtlıdır. Birçoğunuz bunu anlıyorsunuz, çünkü rüyalarınızda öyle renkler görüyorsunuz ki, bunlar burada hiç yoktur. Ve onları açıklayabilmenizin de hiç yolu yoktur. Bu yüzden, eğer renklerle çalışacaksan, özellikle de ölüm ve geçiş işlemlerinde, kendini başka katmanlarda ve düzlemlerde var olan bir tayfa açman önemlidir. Bunu da berraklaşarak, renklerin belli bir titreşim ya da frekans yelpazesi olduğu yanılsamasından çıkarak gerçekleştirebilirsin.

Sen şimdi gerçekten, genişleyen enerji yelpazesinde var olan, titreşimin dışında var olan renklere ulaşmaya başlayabilirsin. Bu renkler, yeşil ve mavi ve kırmızı değildir. Bunlar tümüyle yeni bir…. bu, temelde – bunu burada açıklayabilmek çok zor – ama bir ışık rezonansıdır, bir titreşim bile değildir. Ama var olan bir ışık genişlemesidir.

Onun için, eğer bunlarla oynayacaksan, en yüksek düzeyde oyna. Onları, geçiş yapan kişilerde, tıpkı bir mumu kullanacağın gibi kullan. Başka bir deyişle, mumu onlara sokma. Burunlarının dibine sokma. Sadece yumuşak bir biçimde bu renk frekanslarını kendi çevrene yerleştir, hayal gücü kullanarak ve renkleri soluyarak bunları yumuşak bir biçimde yerleştir. Sonra, darülacezede olanlarla çalışırken, ve onlar geçişlerini gerçekleştirmeye başladıklarında, yineliyoruz, onlara yol boyunca rehberlik edip yardımcı olmak için, yeni renk frekanslarından ya da rezonanslarından sadece birkaçını kullan. Ama yineliyoruz, bunlardan herhangi birini onlara zorlamak istemezsin.

O karışıma biraz müziğin rahatlatıcı enerjilerini de kat; senin çalabileceğin bir müziğin, ama sonra başka ses rezonanslarını da eklemeye başla. Bunlar da geçiş ve darülaceze çalışmalarına yardımcı olacaktır.

Şunu da anla; darülacezelerde, genelde insanlar ölüm süreçlerinden geçerken, işin içine iki faktör girer. Birincisi, bilinmeyene karşı duyulan korkudur. Ama bir tür uyuşukluk, bir tür duyarsızlık bedeni ve zihni kaplayarak bu korkuya hizmet eder. Yani bu noktada, zihni ve duyuları fazla uyarmamak önemlidir ki, korku enerjisi geri gelmesin. Duyarsızlık aslında korku enerjilerinin fazla bunaltıcı olmasını engeller. Bu yüzden bu şeylerle çalışırken, birlikte çalıştığın kişinin nasıl tepki verdiğinin çok farkında ol. Ve biz çalışmanı sürdürmen için seni çok cesaretlendiriyoruz. Bu, çok ihtiyaç duyulan bir çalışmadır.

2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Ben orada otururken ve sen bize duyduğun sevgiyi ifade ettiğinde, içimde muazzam bir sevgi dalgası kabardı. Ve bugün burada durmam gerektiğini hissettim. Ve sana sormak için sayısız sorular bulabilirdim. Ama ben aslında…. burada durmam gerektiğini ve “yüksek benliğime” ilerlemeye, “küçük benliğimi” sevmeye, ve gerçekten bu Yeni Enerji’ye sahip çıkıp sevgimi ve hislerimi genişletmeye çok hazır olduğumu sana ifade etme gereğini hissediyorum. Ve ben, perdenin hem bu yanında, hem de öbür yanında olup da beni bir dolu yoldan kutsayan herkese duyduğum şükranı ifade etmek istiyorum. Ve ben gerçekten bu sefer burada durup da bunu ifade etmek ihtiyacındayım.

TOBIAS: Cesaretin için teşekkür ederiz ve kendin için attığın o bir sonraki adım için de teşekkür ederiz.

2.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Selam Tobias… ya da Adamus. Ben sahip olduğumuz tüm araçları kullanıyorum, ama kendi içimde, yaşamın daha kolay bir hale geldiği ve aktığı bir yere sanki ulaşamıyorum. Hem ruhsal olarak, hem de maddesel olarak daireler çizip duruyorum. Finansal olarak kendimi yok ederken, ruhsal olarak da tanrısal benliğimin neşesini, mutluluğunu da daha hissedemiyorum. Ruhumun tutkusunu çoktan bilmeyi ve yaşamayı seçtim. Ve şimdi de buna berraklığın armağanı eklendi. Ama yaşantım, tıpkı on yıl önce olduğu gibi büyük bir kargaşa içinde. Kendimi neden hâlâ bu derece kısıtlıyorum? Ve ben artık işleri “zorlu” bir biçimde yapmak istemiyorum. Lütfen bana bazı görüşlerini sun. Ve rehberliğin için de teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten de… ve senin sorun bugünkü Şaud’un kompozisyonuyla çok ilgili…. ve sen aslında bu soruyu sadece kendin için değil, ama öğrendikleri şeylere karşın şeylerin hâlâ neden harekete geçmediğini hisseden ve merak eden tüm Şambra adına soruyorsun. Ve işte bu yüzden Şambra bugün o Şambra enerjisini buraya getirip doğurdu, bu enerji onlara daha doğrudan bir destek ve yardım sunsun diye. Ve Şambra bugün bu yüzden o yıkıcı enerjiyi de salıverdi.

Sen kendi ilerlemenden söz ediyorsun. Sahip olduğun aydınlanmadan söz ediyorsun. Ama yine de, finansal açıdan yaşantının felaket olduğunu söylüyorsun. Onun yıkılıp yok olması, senin de dediğin gibi, insanların ve hatta Şambra’nın sürekli inşa edip yıkmasından, inşa edip yıkmasından kaynaklanıyor. Sen kendini ruhsal olarak yapılandırıyorsun, ama bunu kullanışlı bir düzeyde tezahür ettirmiyorsun.

Onun için, Shiva’yı yaşantından çıkart. Her türlü yıkıcı enerjiyi salıver. Bırak, bolluk içeri aksın. Ve hâlâ çabalamayı sürdürdüğünü ve zorluklar yaşamayı sürdürdüğünü görürsen, senden sadece soluma alıştırmaları yapmanı isteyeceğiz. Bunu – nasıl desek – iş gördüğün türlü düzeyler yüzünden ve kendini hâlâ küçük, değersiz gördüğün için gerçekleştiremiyor, herşeyi birleştirip bütünleştiremiyorsun. Solumaya yönel.

Bazıları bu soluma işini – nasıl desek – bahane olarak kullandığımızı söylüyor, ya da basit bir ilk yardım türü olarak, tıpkı bir doktorun reçeteye aspirin yazması gibi. Ama soluma sizi sonunda bir bütünleşme noktasına geri getirir. Bilinçli nefes aldığınızda, er ya da geç bir sükût noktasına, bir sessizlik noktasına, bir birleşme noktasına gelirsiniz.

Bu yüzden, senin biraz da olsa bu solumaya odaklanmanı rica edeceğiz. Bırak, o yıkıcı enerji gitsin. Ve yaşamın keyfini çıkartmak için kendine tam anlamıyla izin ver, çünkü bunu hâlâ yapmıyorsun. Bazen, papağan gibi sözcükleri tekrarlayıp, bunun sorunu çözeceğini düşünüyorsun. Ama şimdi yaşamın ve yaratılarının zevkini çıkartmak için kendine gerçekten izin verebilir misin? Teşekkür ederiz.

4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Herkese Merhaba. Merhaba Tobias. Sonunda burada olabilmek gerçekten çok güzel. Ben aylardır ve günlerdir ne soracağımı düşünüyordum. Ve yanıtlar anında gelip duruyordu. Ve bu benim için korkunç bir şey, çünkü seninle böyle karşı karşıya olmak fırsatını kendime vermek istiyordum. Ve peki, şu anda bir sorunun öylesine bana gelmesine izin vereceğim. Benim sorum Almanya ve şu anda doğduğum ülkeyle ilgili. Ve bazen ben bu ülkeyi hissediyorum ve…. sanki bu ülkenin ilerlemesini sağlayacak bir bakanı gibi hissediyorum. Ve gerçekten uluslararası düzeyde insanlarla, sizlerle, daha çok bağlantı kurup şeylerin sonunda akmasını sağlamak istiyorum. Bazen Almanya için çok zor oluyor, Almanya’da yaşamak çok zor oluyor. Ben Frankfurt’ta yaşıyorum, o büyük şehirlerden birinde, ve orası çok sıkışıp kalmış bir halde. Çok sıkışıp kalmış bir halde ve ben ne yapabileceğimi bilmiyorum.

TOBIAS: Biz senden çok tatlı ve sevecen bir biçimde o misyonu salıvermeni isteyeceğiz (bazı gülüşmeler).

4.ŞAMBRA: Teşekkür ederim. Buna ihtiyacım var.

TOBIAS: Bir ülkeyi kendi başına değiştirmeye çalışmak, çok şey yüklenmek demektir.

4.ŞAMBRA: Evet, ve beni yavaşlatıyor. Ve beni öfkelendiriyor.

TOBIAS: Kendi içinde gerçekleştirdiğin bireysel çalışma, en önemli şeydir. Ve bu yine, seçimleri bu doğrultuda olursa, ana vatanındaki insanların kullanabileceği bir potansiyeli, bir enerji türünü oluşturur. Almanya ülkesi tarihe gömülmüş durumda. Ve o çok güçlü bir ülke ve çok gururlu bir ülke ve çok akıllı ve hatta yaratıcı bir ülke. Ama zamanın çok, çok gerilerine giden derin yaralara sahip.

Bir anlamda, bu Almanya ülkesinde, insanlık gelişiminin tam potansiyeliyle ilgili bir anlayış olduğu söylenebilir. Ve onlar bunun gelişmesine izin verdiler. Muazzam şeylerin olmasına izin verdiler.

Ama sonra, bu kadar hızlı ilerledikleri için geri tepen bir şey oldu, bir suçluluk ve utanç hissi oluştu. Bu armağanları hak etmediklerine ilişkin bir his oluştu, oysa bu armağanı dünyanın geri kalanıyla paylaşmak muazzam bir nimet olabilirdi. Ve onlar Shiva enerjisinin gelip de onları yıkmasına izin verdiler. Almanya içerden yıkıldı, dışardan değil. Ve yaralar hâlâ büyük. Ve orada hâlâ çok utanç var.

Sen önce kendi yaralarını ve kendi yıkıcılığını ve kendi utançlarını salabilir misin? O zaman bu büyük ve şerefli ülkede ne yapacağına ilişkin daha iyi bir anlayışa ulaşırsın. Şunu da söylememiz gerekir ki, bu ülke hâlâ çok muhteşem ve o derin uykusundan uyanıyor. Orada bazı şeylerin çok hızlı hareket etmeye başladığını göreceksin. Ve sana güleceğini, ve kalbinden ötürü seninle eğleneceğini düşündüğün birçok kimsenin şimdi bunlara çok açık olduğunu görmeye başlayacaksın.

Biz orada, hâlâ biraz yorganların altına saklanan, hâlâ kendini korumaya, saklamaya çalışan, ama şimdi ortaya çıkmak ve yeniden gerçek kimliğine sahip çıkmak isteyen bir ülke ve ülke sakinlerini görüyoruz. O, muazzam bir ekonomik ilerleme kaydedeceğini hissettiğimiz bir ülke, zor ekonomik zamanlarda bile. Ve o, birçok biçimde kendini yeniden-birleştirmiş ve böylece dünyanın geri kalanı için örnek oluşturmuş bir ülke. Hâlâ evet, bir dolu eski yara var, ve senin de hissettiğin gibi, bir dolu Eski Enerji var. Ama bu hızla yok oluyor. Yapabileceğin en büyük çalışma, bunu öncelikle kendi içinde gerçekleştirmendir. Ve sen onun tüm yüklerini kendi omuzlarında taşıyorsun. Ve bu da sana iyi hizmet etmiyor.

4.ŞAMBRA: Peki, teşekkür ederim.

TOBIAS: Yaptığın tüm çalışmalar için teşekkür ederiz.

5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Selamlar Tobias, neden yaşantımda hâlâ bu kadar çok korku deneyimlemeyi sürdürüyorum? Ben onu bırakmayı seçtim, ama Şimdi anında kalmamı zorlaştırmaya devam ediyor. Bilmem gereken bir şey var mı?

TOBIAS: Gerçekten de…. bu tam olarak bugünkü Şaud’un sonunda söylediğimiz şey. Çoğu kez insan benlik, “küçük benlik” dediğimiz o şey korkuyor ve yardım istiyor. Senin ilgini istiyor. Sen bu muazzam ruhsal yolculuğa çıktın ama o küçük insan benliğin bakımını sürdürmeyi unuttun. Onu bir bakıcıya bile bırakmadın. Öylece bırakıp gittin (bazı gülüşmeler). O korkuyor. Ne olup bittiğinden pek emin değil. O yüzden, sana ulaşmasının en iyi yolu, sana korku enerjileri göndermek oluyor. Sen buna herşeyden çok daha hızlı tepki veriyorsun. Geri git; insan benliğinle barış, ve o insan benliğini bu genişleyen yolculuğa beraberinde getir. Ve korkunun kapıdan çıkıp gittiğini göreceksin.

6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias, ben geçen hafta hepinizle birlikte Reno’daydım ve bunalımla (depresyonla) ilgili ‘Tobias’a sor’ seansına katıldım.

TOBIAS: Gerçekten de.

6.ŞAMBRA: Ve, yaptığım enerji çalışmasının, özellikle de hayal gücüne rehberlik etmenin, bu tür alıcılar için uygun olup olmadığını merak ediyordum. Ve benim orada yaptığım o işle ilgili bana daha çok açıklamada bulunmanı ve biraz daha fazlasını bilmeme yardımcı olmanı isteyecektim. Teşekkürler.

TOBIAS: Gerçekten…. ve biz şimdi bu soruyu hemen sana geri soracağız. Senin çalışman, sözünü ettiğimiz o ruhsal bunalımı deneyimleyen kişilere yardımcı oluyor mu, olacak mı? Ve çalışmanın bir etkisi olacağını hissediyor musun? Ve işinle ilgili ne hissediyorsun?

Bak, sen bu soruları yanıtlayana kadar yapabileceğimiz tek şey, seninle aynı fikirde olmaktır. Yapabileceğimiz tek şey, seninle birlikte kararsızlık yaşamaktır. Sen inanılmaz güçlüsün. İnanılmaz sezgiselsin. Ama yine de sürekli anlamaya çalışıyor, merak edip durmana neden oluyorsun.

Sen getirdiğin, her yerden getirdiğin, kendi içinden getirdiğin enerjilerle tekamül edecek bir programın başlangıcını geliştirdin. Ama şimdi, o burada olduğuna göre, ne yapacaksın? Onu yıkacak mısın? Onunla hiç bir şey yapmayacak mısın? Üzerine mi oturacaksın? Bu soruları senin yanıtlaman gerekiyor. Ve biz senden şu anda bunu talep edeceğiz. Bu çalışma değerli mi?

6.ŞAMBRA : Evet.

TOBIAS: Ve bu doğru çalışma mı? Bu, kalbinde yatan çalışma mı?

6.ŞAMBRA: Evet, öyle.

TOBIAS: Peki seni onu yapmaktan alıkoyan nedir?

6.ŞAMBRA: Bilmiyorum.

TOBIAS: Bu şaşırtmaca sorusuydu (bazı gülüşmeler). Ah, sadece sen yanıtlayabilirsin. Şu anda Dünya’da bu tür bir çalışmaya gereksinim duyan çok insan var. Ama senin kararsızlığın, onların da kararsızlığına neden oluyor. Ve, senin kapına gelecek yolu bu biçimde bulmaları mümkün değildir. Sen, deyim yerindeyse, kapını gizledin.

Onun için, biz senden derin nefes almanı, genişlemeye ve değişmeye devam edecek yarattığın bu çalışmanın özünü hissetmeni rica edeceğiz. Ama enerjinin özüne sahipsin. Buraya getirdiğin bu inanılmaz armağanı başkalarıyla ve kendinle paylaştığını hayal et, imgele.

Ve biz Şaud’da, bunlarla ilerlemek zamanı olduğunu söyledik. Ve sen de bunu biliyorsun. Bu bilginin ne zaman sana gelmeye başladığını biliyorsun. İlerlemek zamanı olduğunu biliyordun.

Ama sen bugün bu soruyu aslında, çalışmanın geldiğini hisseden ama sonra onun üzerine oturan ve pek de emin olmayan kişiler adına sordun. Ve kararsızsanız, emin değilseniz, karşılığında alacağınız şey de tam olarak budur, emin olmamak, kararsızlık. Yaşamındaki deneyimler, eylemler belirsiz olmayı sürdürecektir…. nereye gideceğin, nerede yaşayacağın…. nasıl yolculuk yapacağın belirsiz olmayı sürdürecektir, taa ki sen kendinden emin olana dek.

Böylece, Şambra ve dünya ve Tanrı önünde senden kendi tutkunu içine solumanı istiyoruz. Bu çalışmayı yaratırken sen bu tutkuyu hissettin. Şimdi bunu içine solu. Onu güçlendir. Onu kendi gerçekliğine toprakla. Bizim sana inandığımız gibi, sen de kendine inan. Ve çalışmanı gerçekleştir; o değerlidir. Cesaretin için sana teşekkür ediyoruz. Ve sana bunu yapacağımızı biliyordun (bazı gülüşmeler).

6.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Tobias ve Saint Germain, lütfen bu ara Şambra ile ilgili olan şu Lone Rangers (Yalnız Bekçiler) konusunu tartışır mısınız. Bu konu, dört Şambra üyesinin öyküsünü içeriyor, ve bu öykü Crimson Circle forumunda paylaşıldı ve geniş çapta tartışmalara neden oldu, ve sözde Şambrayla ilgili taşıdığı önemli tarihsel mesaj yüzünden, hiç sesi çıkmayan bazı üyeler bile saklandıkları yerden çıktılar. Bu olayın, Şambra arasında büyük bir etkiye ve birleşmeye de neden olduğunu görüyorum. Bu yüzden, bu forumdaki bir dolu Şambra’nın bilincini böylesine etkilemeyi başaran bu Lone Rangers’in gerçekte kimler olduklarını öğrenmeye can atıyorum. Ve eğer bu öykü herhangi bir öneme sahipse, dilerim, dünyanın her yanında dinleyen Şambra ile bu mesajı paylaşırsınız.

TOBIAS: Gerçekten…. ve sen yanıtı zaten biliyorsun, çünkü biz seninle bunun hakkında konuştuk. Biz burada bile, mesaj tahtasında diyaloglara giren Şambra’nın eylemlerine karışmamak ya da özel yorumlarda bulunmamak gibi bir siyaset güdüyoruz. Buna girdiğimiz an, kendi görüşümüzü bildirmeye başladığımız an, bu, hepinizin paylaştığı enerjilerden çalmaya başlar. Bu yüzden, herhangi bir yorumda bulunmak istemiyoruz. Bu, hepinize kalmış bir şeydir.

Siz Şambra’sınız. Sizler, Yaratan’larsınız. Neden bize soruyorsunuz ki? Kendiniz keşfedin. Ve yineliyoruz, karışmaya başladığımız an, bir sonraki ay mesaj tahtasındaki aktivitelerle ilgili bir düzine soru gelecektir, ve sonraki ay da 12 düzine soru. Ve mesaj tahtası, mesaj tahtası olmaktan çıkacaktır, anlıyor musun.

Bu yüzden senin…. ve sen bunlardan her birinin yanıtını biliyorsun. Bu Lone Rangers enerjisinin ne olduğunu tam olarak biliyorsun. İçine dön ve onu solu. Sana doğru geliyor mu? Sana gerçek gibi geliyor mu? Dengeli geliyor mu? Yanıtları kendi adına bul, sonra da bunları mesaj tahtasında tartış. Enerji bu biçimde genişler, ve hepiniz bu şekilde gelişir ve kendi bilgelik araçlarınızı bilersiniz. Ve bunu diğer kişilerle paylaş. Ve sorun için teşekkür ederiz.

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Sevgili dost Tobias, iki yıl kadar önce bize Dr.Eric Pearl’ün çalışması, hislerle yeniden-bağlantı-kurmanın, Kırmızı Çember ile yeniden birleşeceğini söylemiştin. Ben bizim ya da zamanın ya da her şeyin buna hazır olduğunu hissediyorum. Ve kendime sorup duruyordum, bu konuyla ilgili bize daha fazla şey söyleyebilir misin diye, ve bunu en etkili biçimde nasıl gerçekleştirebileceğimizi, ve benim bununla nasıl bir bağlantım olduğunu söyleyebilir misin? Ben ne yapabilirim?

TOBIAS: Gerçekten…. biz senden, hepinizden, bu noktada bir an için berraklaşmanızı, enerjinin içindeki enerjiyi hissetmenizi, açık olanın ötesine geçmenizi, ve gerçekte olan biteni görebilecek gibi berraklaşmanızı rica edeceğiz. Biz, Şambra çalışması ve Reconnective Healing (çvr: Dr. Eric Pearl’ün geliştirdiği Yeniden-Bağlantı-Kuran Şifa tekniği) birleşecek dedik ve gerçekten de birleşti. Şimdilerde Şambra’ya dahil olan çok sayıda Reconnective şifacılar var, Yeniden-Bağlantı-Kurma tekniğini öğrenen ve kullanan, bunları birleştiren bir dolu Şambra var. Yani kaynaşma, birleşme, şimdiden olmuş halde. Bu, – nasıl desek – bu atölye çalışmalarının birlikte yapılması gerektiği anlamına gelmiyor, ama Şambra ile Reconnective’in yolları kesişti. Sen gerçi harika bir soru soruyorsun ama yanıt zaten verilmişti.

8.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

TOBIAS: Elbette.

9.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Empati armağanını daha iyi anlamama yardımcı olabilir misin?

TOBIAS: Bunu az ve öz olarak nasıl ifade edebileceğimi düşünüyorum. Empati, hissedebilme yetisidir. Şeylere karşı duyarlı olabilme yetisidir. O – nasıl desek – bir anlayıştır, önceki deneyimlerini ve diğer insanların neler yaşadığını anlamayı temel alan bir anlayıştır. Ama aslında bunun özüne indiğinizde, bir durumu hissedebilme yetisidir.

Şimdi, Yeni Çağ’da empati, kendi üzerine almadan, onların enerjisini çalıp da kendine mâl etme oyununu oynamadan, başka birinin acısını hissetmek ya da yüklerini hissetmek, onların karanlık yanlarını yada bu tür şeyleri hissetmektir. Bunun kesinlikle farkında olmak, ama onlara ait olduğunu da her an bilmek yetisidir. Ve farkındalık, bunun köksel nedenlerini, neden orada olduğunu, onların enerjisinin neyin peşinde olduğunu daha çok anlamanı sağlayacaktır. Ve sana berraklık, açıklık kazandıracaktır. Ama yineliyoruz, bunları kendi içine almadan duyumsayabilmeyi ve hissedebilmeyi istemelisin.

Birçoğunuz kalabalık bir havaalanına gidip de başkalarıyla empatik enerji bağları kuruyorsunuz, ama sonra bunları kendi enerjilerinize dönüştürüyorsunuz. Kendinizi yorgun hissetmeye başlıyorsunuz. Korku ya da kızgınlık ya da bu tür şeyler hissetmeye başlıyorsunuz. Ve bunu sürekli yapıyorsunuz. Empati, hislerin, enerjilerin gözlemcisi olmanıza izin verir.

Ve empatik olmanın bir yolu var. Bu da, kendinize yeniden hissetme iznini vermenizdir. Kendinize izin verin. Birçoğunuz kendinizi kapattınız, çünkü hisler çok bunaltıyordu. Siz de kendinizi kapattınız. Kapıyı kapattınız ve anahtarı da attınız. Bu hisleri sahiplenmek zorunda olmadığınızı anlayarak kendinize yeniden hissetme iznini vermenizin zamanıdır. Teşekkür ederiz.

10.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias, bu harika enerjiye geri gelmek ve yeniden herkesi görmek harika bir şey. Ben bu yolculuğu ve yaratılarımın ne denli olağanüstü olduğunu onaylamak istedim, çünkü ben bunu yol boyunca kontrol etmeye kalktığımda nasıl söylendiğimi falan sen duydun. Ve şunu demek istiyorum, herşeyin nasıl yerli yerine oturduğunu görmek, en çılgın düşlerimin ve inançlarımın ötesinde bir şey oldu. Onun için ben sadece bunu onaylayıp kabul ediyorum. Ama, San Diego’da bulunan Heart Flower Imagination (Kalp Çiçeği İmgelemesi) takımı adına sormak istiyorum, onlara götürmemi istediğin herhangi bir şey var mı?

TOBIAS: Onlara gerçekten sevgimizi geri götür.

10.ŞAMBRA: Evet, elbette.

TOBIAS: Herşeyden çok, cesaretlendirmeyi geri götür. Bazen zor olur. Bazen engeller ve düş kırıklıkları, sinirlenmeler olur. Bazen, beklentiler istediğiniz biçimde tezahür etmeyebilir. Ve bundan geçip gitmek gerekir, zorlamak değil, ama soluyarak, yaratarak geçip gitmek gerekir. Senin gerçekleştirdiğin çalışma, tüm grubun gerçekleştirdiği çalışma, bu önemli bölgede çarkların dönmesini sağlıyor. Bu darülaceze ve rüya yürüyüşü senaryosuyla yapılacak daha çok iş olacak. Yani, biz bu grubu, kesinlikle doğru yolda olduklarına ilişkin cesaretlendiriyoruz. Onlar yüreklerinin peşinden gidiyorlar, adlarının da ifade ettiği gibi.

10.ŞAMBRA: Ah, çok teşekkür ederim.

TOBIAS: Elbette.

LINDA: Bu soru aslında Saint Germain’e yöneltilmiş, ama ben onu okumaktan korkmuyorum (bazı gülüşmeler).

11.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Dışarıdan herhangi bir veri gelmeden, ya da kendini başkasının gözüyle görmeden, kendini tümüyle sevmeyi öğrenmek mümkün mü? Benim kendi görüşüm, bunu gerçekleştirmenin inanılmaz zor, belki de imkansız olduğu yönünde. Bu soruyu sana yönlendiriyorum, çünkü sen, kristalin içinde tutsak olduğunu ve sonunda çıktığını paylaştığın öyküde bunu gerçekleştirdiğini söylüyorsun. Başka bir deyişle, sen kendini sevmeyi kutunun içindeyken öğrendin. Ve ben bunu duyduğum zaman hâlâ kuşku duyuyorum. Bir yorumun var mı?

LINDA: Ve bu sadece “saygılar/sevgiler” olarak imzalanmış, dilerim iyi tanıdığın bir Şambra’dır.

TOBIAS: Gerçekten de…. Rüya Yürüyüşü Seminerinin yoğun çalışmaları ardından ve Cauldre’nin de tüm kanallıkları sırasında ona hiç nefes aldırmaması yüzünden, Adamus bugün buralarda değil (kahkahalar) – o yüzden bu soruyu benim yanıtlamam gerekiyor. Saint Germain’in gidip biraz dinlenmesi gerekti.

Gerçekten, Adamus aslında şu anda Dünya alemleriyle bağlantısı olmayan başka alemlerde çalışıyor. Şu karanlık enerjiyle, bir ay kadar önce buraya getirilen ve giren o enerjiyle aynı zamana denk gelen bir şey var. Dünya’yla hiç bir bağlantısı bile olmayan, sizin deyiminizle başka boyutlarda ya da başka dünyalarda benzer şeyler oldu. Rüya Yürüyüşü Okulu’ndan beri Saint Germain’in enerjileri bunlarla çok meşguldü. Ve biz, fiziksel olmayan gerçekliklerde paralel enerjilerin nasıl olabildiğini ve Dünya’da olan bitenlerin bunların çalışma biçimine nasıl yansıdığını ona soracağız, hatta bize bildirmesini isteyeceğiz. Ama, ben bu soruyu yanıtlayacağım.

Sen kendini sevmeyi, SADECE kendinle öğrenebilirsin. Kendini sevmeyi asla başkaları yoluyla, dışarısı yoluyla öğrenemezsin, çünkü bu her zaman, her zaman sahte, yanlış bir yansıma olacaktır. Bunu sadece kendi içinden öğrenebilirsin.

12.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Selam Tobias, ve teşekkürler. Ben, iki yıl, bir ay önce, sen biraz delirip de soruları bize sormaya karar verdiğinde buradaydım. Ve bana bir soru sormuştun. En çok ne istediğimi sormuştun. Ve ben de, “bir ilişki” demiştim. Ve sen, onu orada ve o anda yarattığımı söylemiştin. Ve geri gelip rapor vermemi söylemiştin. Eh, gelecek ay bir yıllık evli olacağım (bir dolu “ahh’lar ve alkışlar).

12.ŞAMBRA: Ve, ben onu beraberimde getirdim, seni ilk kez görebilsin diye.

TOBIAS: Umarız fazla düş kırıklığı yaşamıyordur (kahkahalar). Dediğimiz gibi, biz bugünkü Şaud başlamadan önce poz veriyor, enerjimizi gösteriyorduk. Bugün biraz da bu özel olay için giyindik (yoğun kahkahalar).

12.ŞAMBRA: Dert değil…. o da zaten giyim kuşama önem veren biri değil.

TOBIAS: Gerçekten…. ve bu, bu kadar basit olabilir işte. Ve bu sadece, yaratının ne olduğunu bildirmek, ve sonra da doğal ve güzel bir biçimde gerçekleşmesine izin vermek olabilir. Birçoğunuzun karşılaştığı sorunlardan biri de, çoğunuzun bir şey yaratabileceğine inanmamasıdır. Ve sonra inanmaya başlasanız bile, o yaratıyı kısıtlıyosunuz. Ya da, insan benliğinizin, o “küçük benliğinizin” beklentilerinden az da olsa farklı bir biçimde gerçekleştiğini gördüğünüzde, yaratıyı kapatıveriyorsunuz. Ama sadece tezahür etmesine izin verirseniz, senin de keşfettiğin gibi, çok güzel yollardan size gelebilir. Sen bir Yaratıcı’sın.

12.ŞAMBRA: Valla, sahip olduğum yönteme sahip olmayı isteyen bir dolu kız arkadaşım var (yoğun kahkahalar).

TOBIAS: Onlara bunun nasıl yapılacağını öğretmek iyi olabilir.

13.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Tobias, ben televizyonda bir belgesel izledim; birkaç dalgıç, Küba açıklarındaki suların birkaç bin metre derinliğinde, onlara batık bir kent gibi gelen bir keşifte bulunmuşlar. Bir sanatçının yaptığı çizimler, sanki Maya kültürünün tapınaklarını çağrıştırıyor. Bunlar, Tien Tapınakları’nın kalıntıları olabilir mi? Eğer öyleyse, bu bölgede daha fazla keşif yapmak, insan anlayışına ve bilgisine katkıda bulunur mu?

TOBIAS: Gerçekten, bunlar tam olarak Tien Tapınakları değil, çünkü Tien Tapınakları, suyun altında, bu yapıların da altında yatıyor, çünkü onların… tapınakların – nasıl desek – türlü nedenlerden ötürü üstleri örtülmüştür. Ama onların buldukları şey, yavaş yavaş yüzeye çıkmaya başlayan Atlantis yapıları ve binalarıdır. Bir dolu insan, “ama bunlar gitgide daha derine gömülmez mi” diyecektir. Ama Atlantis’e ait eski enerjiler yüzeye çıkıyor, ve onlarla birlikte bazı eski yapılar ve binalar da çıkıyor.

Bu bölgede daha fazla arkeolojik inceleme yapıldıkça, – nasıl desek, bunu öncelikle söylüyorum – zamana ilişkin, özellikle de yapıların ve binaların zamanını saptamak amacıyla yapılan karbon testler, kesinlikle yanlış yorumlanacaktır. Ve bilim adamları, arkeologlar gelip bunların belki de birkaç bin yıllık olduğunu söyleyeceklerdir, ve bu yapıların yüzlerce bin yıllık olduğunu anlamayacaklardır, çünkü bugün sahip olduğunuz ölçüm araçları, zamanın bu kadar gerisine gitmeye başladığınızda, işe yaramıyorlar. Bilim adamları bunu elbette tartışacaklardır.

Ama daha geçenlerde de söylediğimiz gibi, hatta Yeshua zamanından da bileceğiniz gibi, o zamanlar, şimdiki zamandan farklıydı. Ama siz bunu şimdiki sistemlerinizle ölçtüğünüz için ve bu ölçümü o zamanlar farklı olan bir boyuta uyguladığınız için, şeylerin ne kadar uzun zaman önce olduğunu ya da zamanın nasıl tekamül ettiğini gerçekte anlayamıyorsunuz. Onlar, beş ya da altıyüz öncesine gittiğinizde tam doğru sonuçları vermeyen bir ölçüm sistemi olan karbon testini kullanacaklardır. Bu test… doğruluğunu çok, çok hızlı kaybediyor, özellikle de yüzlerce bin yıllık şeylere geri gitmeye başladığınızda.

Ama evet…. bunlar Atlantis zamanının kalıntılarıdır. Tien Tapınakları, demin de dediğimiz gibi, bunların altında yatıyor. Ve, türlü nedenlerden ötürü de çok iyi korunuyorlar.

14.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias, birkaç güne kadar Avrupa’ya gidiyorum, bu Yeni Enerji’de kendi başıma yola koyuluyorum. Hem heyecanlıyım, hem de biraz korkuyorum. Bana verebileceğin iyi bir öğüde ihtiyacım var, ya da eğer yapman gereken buysa, popoma bir tekme at. Ve bir de, Hollanda ile aramda ne var?

TOBIAS: Gerçekten… iyi bir öğüt: hafif yolculuk et (bazı gülüşmeler). Biz hep Cauldre ve Linda’nın ne çok yük taşıdığına şaşıp kalıyoruz (yoğun kahkahalar).
Ve şimdi diyoruz ki, hafif yolculuk et – biz burada sana takılıyoruz.

Yolculukların sırasında ortaya çıkacak şeylere çok açık ol. Nasıl desek, biz burada sürprizin tadını bozmak istemiyoruz – ama orada, senin için yolda olan beklenmedik enerjiler var. Ve yolculuk ederken herşeyin çok, çok farkında ol. Zaman zaman enerjiler seni çok bunaltabilir, ve üzerine gelen büyük dalgalar gibi bedeninin ve özellikle de zihninin, şimdiye kadar bildiğinden çok daha fazla yorgun düşmesine neden olabilir. Ve bu sadece uzun uçak yolculuğunun verdiği bir yorgunluk olmayacaktır. Bu, enerjinin dönüşmesinden ve kendini yeni bir enerjisel alanda bulmandan kaynaklanacak. Bu yüzden, böyle bir şeyin olabileceğinin çok farkında ol. Ve dinlenmek için kendine çok zaman ayır. Bundan başka, enerjilere çok açık ol ve yalnız yolculuk etmediğini, birçok varlığın seninle birlikte olduğunu anla.

Hollanda ile olan bağına gelince, bu, onun coğrafi konumundan ötürü değil, daha çok, başka alemlerde birlikte çalıştığın kişiler yüzünden. Ve sen, aileni ziyaret etmek üzere geri gidiyorsun. Ve hatta orada kalmak için inanılmaz bir arzu bile duyabilirsin.

14.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

15.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Tobias, içimin en yüksek yanı seni selamlıyor. Dünya çapında yapılan bir meditasyon sırasında ben kendimi on varlıktan oluşan bir grubun üyesi olarak gördüm. Ve bu grup, şifacılar olarak buraya gelen, biz insanların yabancı varlık dediğimiz varlıklardan oluşuyordu. Sadece on varlık mıyız? Ve bu benim ruhsal ailem miydi, yoksa sadece bir sefere mahsus bir takım mı oluşturmuştuk? Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten… bir anlamda hepinizin yabancı varlıklar olduğunuzu söyleyebilirsin (bazı gülüşmeler). Burada olabilmek için hepiniz başka yerlerden geldiniz. Ve hepiniz buraya Başmelekler Düzeni kanalıyla geldiniz. Ve siz görüntünüzü değiştirdiniz. Enerji kalıplarınızı değiştirdiniz. Siz, sizinle ilgili herşeyi değiştirdiniz.

Bu yüzden sen gerçekten yabancı bir varlık olduğunu hissettin ve meditasyon sırasında da bunu gözlemledin. Hissettiğin o on varlığın tümü, senin fiziksel olmayan, Dünya’da-olmayan yaşamlarının veçheleriydi, ve bunlar bir anlamda birbiriyle kaynaşıp, seni Başmelekler Düzeni’nden geçirip Dünya’ya getirecek enerjiyi tam anlamıyla sağlamak amacıyla birleştiler. Sen, sensin, ama senin taşıyıcın, aracın, fiziksel olmayan on veçhenin birleşmesinden oluşuyordu, ve bu da, buraya gelebilmek için yeterli enerjiyi, yeterli evet, yeterli enerjiyi sağlamak içindir. Böylece, kendi içinde gördüğün budur.

Bunların tümünün şu anda birleşmiş olması gerektiğini anlamak önemlidir. Ve senin, kendin için burada olduğunu da anlaman gerekir. Sen, kendin için buradasın. Ve bu, tüm Şambra için bir hatırlatmadır. Sen, evreni kurtarmak için burada değilsin. Sen – nasıl desek – herhangi biriniz özel bir grupta olduğu için burada değilsin. Sen, kendin için buradasın.

Şimdi, kendin için gerçekleştirdiğin şeyin, herşeye ve herkese inanılmaz bir etkisi vardır. Ama onu kendin için yapmalısın. Eğer bunu herkesi kurtarmak adına yaparsan, kurtarıcılık enerjisini taşıyan Yeshua’nın bazı yüklerini anlayacaksın. Teşekkür ederiz.

LİNDA: Bu kadar.

TOBIAS: Gerçekten de öyle.

Böylece Şambra, bu keyifli bir toplantı daha oldu. Gelecek 30 gün boyunca sizden birkaç şey yapmanızı isteyeceğiz. Öncelikle, Şambra varlığını içinize soluyun, Şambra varlığını. Şambra varlığının yaşamınıza girmesine izin verin. O sizdir. Ve, aynı zamanda dünyanın her yanındaki tüm Şambra’dır. Onu içinize soluyun, ve enerjinin size yardımcı olmasına izin verin.

Önünüzdeki 30 gün boyunca kısa duvarınızın arkasında durun. Kısa duvarın arkasında durun. Tüm çevrenizde dramlar ortaya çıkacaktır…. ekonomiyle ilgili dramlar… politikayla ilgili dramlar… yüzeye çıkma olasılığına çok sahip olan yeni krizlerle ilgili dramlar…. özellikle de bazı siyasi liderle ilgili.

Kısa duvarın arkasında durun. Biz bunu yineliyoruz, belki duymamışsınızdır diye (bazı gülüşmeler): Bu 30 gün boyunca KISA DUVARIN ARKASINDA DURUN. Bunu yaparken de, Şambra enerjisini soluyun.

Şu anda olan biten şeylerin tümü uygundur. Ama bunların olumsuz (negatif) yanı sizi ve yaşamınızı etkilemek zorunda değildir. O yıkıcı enerjiye ihtiyacınız yok, kısa duvarın diğer yanında duran kişiler böyle hissetseler bile.

Ve öyledir!

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.