Ders Beş: Ah Duyuları

Crimson Circle’de (Kırmızı Çemberde) sunulmuştur

TOBIAS: Ve öyledir sevgili dostlar, bu kutsal ve kutsanmış günde yarattığınız bu kutsal alanda ve gelmemize izin verdiğiniz bu alanda yeniden biraraya gelmekteyiz. Sizinle birlikte burada bulunmaktan onur duymaktayız.

(kendi kendine güler) Evet, doğrudan ilişkide bulunduğumuzdan bu yana gerçekten epey bir zaman geçti. Ama şimdi enerjinin ne kadar farklı olduğunu farkedin…..farkedin sevgili dostlar! Biz size burada farklı bir alandan konuşmaktayız. Biz Cauldre’dan (Geoffrey Hoppe) akıp gelmekteyiz. Biz, son karşılaştığımızdan farklı bir alanda her birinizden akıp gelmekteyiz. Gerçekten, tanrısal dil – Ah Dili – ortaya çıkmaya başlamaktadır; onun için size farklı dokunabilmekte ve sizi farklı hissedebilmekteyiz. Biz sizi bile farklı görmekteyiz. Siz her açıdan ve her anlamda farklısınız. Siz değiştiniz sevgili dostlar.

Bugün gelen kutsal enerjileri nefesinizle içinize çekin. Kendi tanrısallığınızı nefesinizle içinize çekin. Bunu şimdi yapın. Bunu şimdi yapın. Bırakın, içinizde aksın. Bırakın, çevrenizde bulunanlara aksın. Tanrısallığınızı nefesinizle içinize çekin ve sonra nefesinizi verirken de, özgürlüğü ifade etmesine izin verin. Bırakın, yanınızdaki, önünüzdeki, arkanızdaki kişiye ulaşsın. Tanrısallığınızın nefesini verdiğinizde, tanrısallığınız gerçekten kendine özgü kutsal ve kutsanmış bir canlılık kazanır. Ve, herşeye ulaşır. Ah! Sevgili dostlar, bu o kadar basittir ki.

Şimdi, bugün devam etmeden önce, ben, Tobias’ın burada bulunmaktan ötürü onur duyduğum bilinmelidir. Ben, bu kutlama zamanında (noel zamanını kastetmektedir) burada bulunmaktan onur duymaktayım. Odanızda öyle bir bayram havası var ki! O kadar aydınlanmış ki! Kırmızı ve fes kırmızısı (crimson) ile o kadar dolu ki. Bayramınızın enerjileriyle o kadar dolu ki. Bu, yılda bir kez, kendinize gerçekten olmak için izin verdiğiniz, ifade etmek, başkalarıyla paylaşmak, vermek için izin verdiğiniz bir zamandır. Böylesine açık olduğunuz bir zamanın, yılda sadece bir kez olması üzücüdür! Ama ziyarete gelmek için bu hoş bir zamandır.

Şimdi, devam etmeden önce bir an durup, Cauldre’dan kravatını gevşetmesini rica edeceğiz. (kahkahalar) İnsanların neden böyle garip giysiler kullandığını anlamamaktayız. (yoğun kahkahalar) 2000 yıldan fazla bir zaman önce ben Dünya üzerinde yürürken, bedenimizi bu kadar sıkı saran şeyler giymezdik. Siz şu kemerleri takmaktasınız. Ve bu kravatların da bir anlamı yoktur, çünkü bunlar enerjiyi kısıtlamaktadır. Ben o günlerde bir elbise giyerdim (kahkahalar), bir cüppe, kaftan giyerdim. Ama bu, bedenin bütününden enerjilerin akmasına izin verirdi. Böylece, Cauldre’nın onayıyla, burada gevşeyeceğiz biraz. (Cauldre kravatını gevşetmek için hareket eder) Biz daha ileriye gidip de, daha fazla giysi çıkartmayacağız. (yoğun kahkahalar) Ama bu çok, çok daha iyi.

Şimdi, hepiniz biraz gevşeyin, çünkü biz dostuz burada. Biz aileyiz. Biz Shaumbra’yız. Bugün toplandığımız bu yerde gevşeyin. Geçen ay karşılaştığımızdan farklı olan enerjiyi hissedin, özellikle de Ah Diliyle çalışanlarınız, bu tanrısal dilin ortaya çıkması için içinden çağrıda bulunanlarınız. Geçmiş haftalarda, buna çok ilginç ve çok komik şeylerle yaklaştığınızı gördük. Ama, bununla çalışmak girişiminizden, buna zaman ve çaba ayırmanızdan çok mutlu olmaktayız.

Şimdi, hepinizin bu alıştırmayı yaptığını söylemek güçtür. Bununla çalışmaya başlayan, ve bir kez denedikten sonra, pek de işe yaramadığını düşünen çok kişi gördük. Onlar sadece beklemeyi uygun gördüler. Onlar, bu odaya ve bu enerjiye geri gelmeyi beklediler. Başka bir zamanı beklediler.
Ama sevgili dostlar, size şu anda ‘meydan okumaktayız’. Bu araçlarla oynamanız için sizi çok eğlenceli bir biçimde ‘zorlamaktayız’. Bunlar başta zor gelir. Ve bildiğiniz gibi, biz belirli yanıtlara sahip değiliz. Bu tanrısal dil için, içinizde nereye gideceğinizi size söyleyemeyiz. Biz sadece onu gördüğümüzü ve varlığınızın bütününde hissettiğimizi söyleyebiliriz. Onun orada olduğunu bilmekteyiz.

Ama onu ortaya çıkartacak, kullanacak ve yaşantınızda uygulayacak kişiler, siz olmak zorundasınız. Son toplantımızdan sonra çoğunuz buradan çıkıp gittiniz. Çoğunuz bunu okuduktan ya da dinledikten sonra bilgisayarını kapattı ve buna çok çalışması gerektiğini düşündü. Ve bunu zorlu ya da meydan okuyucu bir alıştırma olarak gördünüz. Aslında bir anlamda öyledir de, çünkü bu Ah Dili çok yeni bir şeydir.

Ama sevgili dostlar, size önereceğimiz şey, ve bugün bunun hakkında daha çok konuşacağız, bu şeylerle oynamanızdır. Evet meydan okuyucudurlar, ama onlarla oynadığınızda çok daha ödüllendirici ve çok daha eğlenceli bir hale gelirler.

Bu Ah Dili, öyle ya da böyle içinizden ortaya çıkacaktır. O, içinizde olgunlaşan ve filizlenen bir tohum gibidir. Öyle ya da böyle olmaya da devam edecektir. Ah Dili, tanrısal duyu, ortaya çıkacaktır. Ama sevgili dostlar, bu araçla oynarsanız, onu uygularsanız, daha hızlı ortaya çıkacaktır. Daha sağlıklı ortaya çıkacaktır, ve eski bir yoldan çıkmasındansa, bu şekilde ortaya çıkması, tanrısal insanlar olarak sizi daha dengeli yapacaktır.

Bu tanrısal dili alın. Onunla oynayın. Bugün buradan gittiğinizde, oynayın onunla. Eğlenin onunla. Deneyler yapın. Bunu ne kadar çok yaparsanız, sizden ortaya çıkması o kadar hızlanacaktır ve siz de onu daha iyi anlayacaksınız. Onunla ne kadar çok oynarsanız, uygularsanız ve nasıl kullanacağınızı öğrenirseniz, Dünya bilinci de o denli hızlı değişecek, ve siz de o denli hızlı bir biçimde tanrısallığın öğretmeni olacaksınız.

Bizim size her ay bu sözlerle gelmemizin nedeni, bu şeylerin zaten içinizde meydana gelmesinden ötürüdür. Sık sık söylediğimiz gibi, biz size kanallık etmekteyiz. Biz, Shaumbra’nın, Işık İşçilerinin, insanların, ve Gaia’nın bilinç bütünüyle bağlantı kurmaktayız. Ve zaten olmakta olan şeylerin enerjisini ve sözlerini size geri bildirmekteyiz. Ama siz belki de bunu nasıl ifade edeceğinizi, nasıl anlayacağınızı bilememiş olabilirsiniz. Biz, sizin şu anda içinden geçtiğiniz şeylere ayna olmaktayız.

Bu Ah Dili, son toplantımızda sözünü ettiğimiz bu tanrısal dil, tanrısallığınızı insan realitenize getirmenin en temel ve en güçlü aracıdır. Bu, bugün uygulanabilecek, şu anda uygulanabilecek, ve bu yaşamınızda sizin için işlemeye başlayacak bir araçtır.

Shaumbra, yolu arayıp durdunuz. Yaşamınıza dengeyi getirecek anlayışları arayıp durdunuz. Sizi hayalini kurduğunuz düzeylere getirecek araçları arayıp durdunuz. Ah Dili, yeni yükseliş halinizin temelidir. Oynayın onunla. Onunla oynamanız için size ‘meydan okumaktayız’. Ve ilk seferinde belki beklediğiniz biçimde işe yaramadıysa, onunla oynamaya devam edin. Bunu yapmak, yaşamınızda ortaya fışkırması için ona canlılık ve enerji ve özgürlük kazandıracaktır.

Son toplantımızda defalarca söylediğimiz gibi, bu bir akıl oyunu değildir sevgili dostlar. Ah Dili, şimdi realitenize girmekte olan tanrısallığınızın bir titreşimidir. Bu, ezoterik bir araç değildir. Bu bir akıl (zihin) oyunu değildir. Bu yeni bir şeydir ve biz bugün bunun hakkında daha konuşacağız. Bu yükseliş dizisinin Beşinci Dersinde…..Ah Dilinden söz etmeye devam edecek olmamız, çok önemlidir. İki dersi birden tek bir konuya adamamız, ilk kez meydana gelmektedir. Biz onun ne kadar güçlü ve ne kadar gerçek olduğunu anlamanızı istiyoruz.

Bu Ah Dili, psişik ya da duyarlı ya da medyum olan kişilere özel değildir. Kanallık yapan kişilere özel değildir. Biz Cauldre’yla şakalaşıyoruz çünkü hem o, hem de burada bulunan ve kanallık yapan diğer kişiler, bir anlamda bunu kullanmakta daha fazla zorlanacaktır. Bu o kadar yenidir ki…..o kadar yenidir ki, öteyi hiç bir zaman algılamadığını düşünen kişiler, bunu en kolay anlayan kişiler olacaktır.

Bildiğiniz gibi, bununla çalışabileceğiniz alanı sağlamak, kendi içinize bakmanızı sağlamak amacıyla 30 günlük bir süre için geri çekilmiştik. (takılır) Şimdi, bazılarınızı hile yaparken yakaladık! (kahkahalar) Bazılarınızı, destek ve rehberlik sağlamak amacıyla başka varlıklara giderken yakaladık! Son toplantımızda bu konuya dikkatinizi çekmiştik, ama bazılarınız yine de yapmıştır. Ve bu pek aladır! Ama bu varlıklardan aldığınız yanıtların, ya bulanık, ya da geleceğini sandığınız yanıtlar olmadığını fark ettiniz mi? Birkaç durumda da, onlara çağrıda bulunmamanız istendi sizden! (kahkahalar) Bu, öbür tarafta bu varlıkların çok meşgul olduğundan böyle olmamıştır, içinize dönmenizi ve bunu kullanmaya başlamanızı yüreklendirmek ve beslemek için olmuştur. İçinizden bir çok kişinin buna ne kadar farklı yollardan yaklaştığını görmek, ilginç olmuştur. Bazılarınız buna gayretle çalıştınız. Bazılarınız buna bir ayin gibi yaklaştınız, günün belirli bir zamanında ve belirli bir yerde bir ritüel yapmak zorunda olduğunuzu düşündünüz bir anlamda. Bu, bu şekilde işlemez.

Ama denediğiniz için size teşekkür etmekteyiz. Bununla çalıştığınız için size teşekkür etmekteyiz. Bazı kişiler de, daha önce hiç araştırmadığınız alemleri araştırdı. Bu Ah Dilini aramak için, bulmak için, alışılagelmişin dışına çıktınız. Bazılarınız harika yeni içgörülere ve yeni hislere ulaştı. Bazılarınız tam da ortadan vurdu. Bazılarınız ona kapıları anında açtı ve duyumsamaları hissetti ve “Ah, şimdi anlıyorum” hissini hissetti.

Oraya anında varan birçok kişi, başka bir zaman ve başka bir durumda da bu işlemi tekrarlamaya çalıştı ve bu tanrısal dilin ortaya çıkmadığını gördü. Ve sinir oldu, ve sonra dönüp geldikleri yola baktılar ve şöyle dediler, “Peki ilk seferinde nasıl başarmıştım? Aynı işlemi tekrarlayacağım. Ve öyle yaparsam, enerji aynı olacaktır ve yeniden ortaya çıkacaktır.” Ve, öyle olmadığını gördünüz, çünkü nasıl işlediğini anlamak için zihninize geri döndünüz.

Bilmeniz gereken şey, işe yaradığıdır…..anında işe yaramaktadır ve kendiliğinden işe yaramaktadır. Çabasız işe yaramaktadır. Kolaylıkla işe yaramaktadır. İlk seferinde işe yaramasının nedeni, sadece olmasına izin verdiğiniz içindir, kendi tanrısallığınızı ve kendi Tanrı-Benliğinizi kabul ettiğiniz içindir. Ve sonra da, ortaya çıkmasına izin verdiniz. Ve o da çıktı, sihir gibi, ama sihir sizdedir. Geri gidip de bu işlemi tekrarlamaya çalıştığınızda, zihninizi devreye soktunuz ve bunun ortaya çıkışının doğal akışını engellediniz. Onun için duvara çarptınız. Onun için sinir oldunuz.

Ama alıştırma yapan hepinize …..kendi tanrısallığı ile oynayan hepinize….buna odaklandığınız için teşekkür ederiz. Zaman zaman delice görünmesine karşın, bunu yapmak için kendinize yeterli güveni duyduğunuz için teşekkür ediyoruz. Bunu yaptığınız için teşekkür ediyoruz.

Bunu bir kez deneyen ve sinir olanlara gelince – ve evet, Tobias’a ve öbür tarafta bulunan bazı diğer varlıklara sövmelerine karşın – şöyle dediler, “Bu işe yaramıyor. Bu, bana göre değil.” Sizden buna oyuncul (eğlenceli) bir biçimde yaklaşmanızı rica ediyoruz. Sadece Ah Diliyle değil, ama yaşamınızın tüm bölümleriyle daha oyuncul olun. Oyuncul olmak iyidir.

Biliyor musunuz, Başmelekler mertebesinde sizinle birlikte oturup da Dünyanız realitesini ve çevresindeki boyutları yaratırken…..bunun bir oyun alanı olmasının öngörüldüğünü biliyor musunuz? Oraya gidip de oynamanız öngörülmüştü. Ve yolda giderken, belki de kim olduğunuzu ve nasıl oynanacağını unuttunuz.

Daha fazla oynayın Shaumbra. Daha fazla şarkı söyleyin. Daha fazla dans edin. Daha fazla gülün, Shaumbra. Bu zamanda, bu Dünya üzerindeki değişim enerjisinin büyük bir kısmını üstünüzde taşıyarak, muazzam bir sorumluluğa kesinlikle sahipsiniz. Ama, daha fazla oynayın. Daha fazla zevkini çıkartın. Ve, daha fazla kutlamalar yapın. Törenler yapmak zamanı geçti! Tümünün! Sevinç kutlamaları hariç. Bunların hepsini salıverin, çünkü yük olmaktadırlar. Yaşamınızda sevinç kutlamaları yapın, çevrenizdeki diğer insanların katılımıyla sevinç kutlamaları yapın.

Bugün burada, birlikte büyük bir sevinç kutlaması yapmaktayız. (bugünün noel kutlamasını kastetmektedir) Kurallar yoktur. Gereklilikler yoktur. Nasıl desek – sonunda saatlerce diz çökmek ya da meditatif bir halde saatlerce ya da günlerce oturmak yoktur. Biz bir sevinç kutlaması için burada toplanmaktayız. Biz özellikle bu enerjide biraraya gelmekteyiz, çünkü siz yılın bu zamanına, takvim yılınızın sonuna, saçınızın olduğu gibi olmasına izin vererek, kravatınızı çıkartarak, gevşeyip keyfini çıkartmak için kendinize izin vererek gelmektesiniz. Kendinize, yeniden çocuk gibi hissedebileceğiniz bir alan için izin vermektesiniz.

Siz bunu Yeshua denen varlığı onurlandırmak için yapmaktasınız. Ve evet, o bugün buraya davet edilmiş çok özel bir misafirimizdir. Bazılarınız bunu zaten bilmekteydi, çünkü bıraktınız ve Ah Dilinin enerjisiyle Yeshua’yı hissetmek için kendinize izin verdiniz. Yeshua, enerjisini hissedenlere ve görebilenlere (söylemekteyim), benim solumda, sizin sağınızdadır. Yeshua’nın enerjisi, sahne üstünde oturan Cauldre’nın yanında, sizin sağınızda oturmaktadır. Ben sizin solunuzdayım. Hayır, öbür solunuzda. (kahkahalar) (sağ sol)Zaman zaman çok akıl karıştırıcı olabiliyor, biliyoruz.

Yeshua, siz bugün toplanmaya başladığınızdan beri burada bulunmaktadır. Onun enerjisi, bir sevinç kutlaması için, olduğunuz tümün kutlaması için bu odada sizinle birliktedir. Siz, bu kutlamanın, onu onurlandırmakla ilgili olduğunu mu sanmaktasınız? Kesinlikle değildir! Bu, yaptığınız yolculuk için sizi onurlandırmakla ilgilidir.

(Bugüne) başlarken, çoğunuz bu odaya yeni bir enerjinin geldiğini hissetti. Gerçekten, bu Yeshua’nın enerjisiydi. İçinizden birçok kişi onunla yürümüştür. İçinizden bir çok kişi, bu sevgi üstadına doğrudan bağlıdır. İçinizden birçok kişi hergün onunla, bu enerjilerle çalışmaktadır. Belki de Yeshua olduğunu bile farketmediniz. Ama sevgili dostlar, o kesinlikle Shaumbra’dır, tıpkı sizin gibi.

Şimdi, bu zamanda Yeshua size birkaç söz söylemeyi istemektedir. Ve görüyoruz şimdi, Cauldre…..paniklemektedir. (kahkahalar) Ve size – Cauldre’nın izniyle – küçük bir sır veriyoruz. Cauldre…o, bu enerjiden çok etkilenmiş bir haldedir. Kendisinin bile birlikte yürüdüğü bu varlığa, Yeshua’ya kanallık etmeye layık olmadığını düşünmektedir. Onun için biz bunu salıvermesi için ve Yeshua’nın doğrudan onun kanalıyla ve her birinizden gelmesine izin vermesi için Cauldre’ya ‘meydan okumaktayız’. Bu ayarlamayı yaparken, bir dakikalık bir ara vereceğiz.

(duraklama)

Yeshua (Cauldre kanalıyla konuşur): Bu değerli olmamak (layık olmamak) sorunu…..hepinizden….salıvermenizi rica ettiğim bir sorundur. Bu sorun burada bulunan ve (bu bilgilere) bağlanan herkes için çok meydan okuyucu olmuştur. Siz, içinizde oturan tanrıya kendinizi layık görmediniz. Yaşamlarınızda ya da geçmişte ya da buraya gelmeden önce yanlış şeyler yaptığınızı düşündünüz. İçinde yürüdüğünüz bu Yeni Enerjide, değersiz olmakla ilgili tüm hislerinizi salıverin, ve Tanrı olarak, tanrısal bir insan olarak, doğuştan hakkınız olanla bütünleşmek zamanı olduğunu bilin.

Birçoğunuzla Dünya üzerinde yürüdüğüm zamanlarda, “Sen Tanrısın” mesajını paylaştım. Bunu anlamak birçok kişi için o zamanlar zordu, ve şimdi de birçok kişi için zordur. Ama gerçekleştirdiğim şey sevgili dostlar, sizin sayenizde oldu. Yaptığınız çalışmalar sayesinde oldu. Bir insan için, benim için bunu Dünya üzerinde gerçekten tezahür ettirmek, sizin yolculuğunuza kattığınız gayretler sayesinde mümkün olmuştur. Ama, ne dediğimi anlayın. Benim sayemde olmamıştır. Sizin sayenizde olmuştur. Gerçekleştirdiğiniz tüm şeyler sayesinde olmuştur.

Bunu içinizde kabul etmenin zamanıdır. Oh, biz öyle bir aileyiz ki, ve burada çok destek söz konusudur. İçinizdeki Tanrıyı kabul etmek ve onu ortaya çıkartmak zamanıdır. Ve sevgili dostum Tobias’ın da söylediği gibi, “Bu sizin içinizden Ah Diliyle ortaya çıkmaktadır.”

Binlerce yıl önce hepimizin bu Dünyaya getirdiği mesaj çok basitti. O enerjiye geri gidin ve anımsayın, “Sen de Tanrısın. Sen de Tanrısın.” Bunun beraberinde gelen herşeye layıksınız. Layıksınız. Ve Cauldre, benim burada sizlerle birlikte oturmama layıktır. Aslında sevgili dostlar, onur duyan Benim. Burada bulunmaktan onur duyan Benim.

Ve, noel dediğiniz bu zaman, İsa adında bir çocuğun doğmasıyla, ya da İsa adında bir adamın Dünya üzerinde yürümesiyle ilgili değildir. Bu zaman, kendi tanrısallığınızın içinizde doğmasıyla ilgilidir. Bu zamanı kendinizi beslemek için kullanın. Bu zamanı, kendi Tanrı-sallığınızı kutlamak için kullanın. Bu zamanı, sevinç ve neşe içinde olmak için kullanın. Ve aile olduğunuzu her zaman anımsayın. Biz her zaman sizinle buradayız. Bu enerjiyi getirebilmek için büyük bir kutlamaya ya da uzun bir zamanın geçmesine ihtiyacımız yoktur. Biz her zaman sizin için buradayız, sizinle yürüyor, yolculuğunuzu paylaşıyoruz. Ben, Yeshua’nın ve gelen tüm diğer varlıkların enerjisini hissedin. Biz gerçekten sizin aileniziz.

(duraklama)

Tobias: Şimdi, sevgili dostlar, Yeshua buradaki zamanımızın sonuna kadar bu odada bizimle kalacaktır, ve Ah Diliyle hep erişilir, hep size açık bir halde olacaktır. Yeshua, herhangi birinizden daha farklı olan, muhteşem bir üstat değildir. Yeshua sizdir. Yeshua sizinle birlikte yürümüş, birlikte yemiş ve birlikte paylaşmıştır.

Ve evet, Yeshua belki de sorgulanacak şeyler yapmıştır. Her zaman bir ermiş gibi davranmamıştır, ama o zamanlarda bazı şeylerin yapılması önem kazanmıştır. Bozulması gereken kurallar vardı. Zaman zaman sövmüştür de. Çok fazla şarap içmiştir (kahkahalar) – burada bulunan bazılarınızla birlikte! (yoğun kahkahalar) Bir insanın sahip olabileceği tüm isteklere sahipti. Onlarla savaşmadı. Onları anladı. Onlarla çalıştı. İnsanlığını anladı.

Sizler Yeshua’dan daha farklı değilsiniz. O bugün, sadece içinizden biri olarak burada durmaktadır. Bunu anlayın, ve sizi geri tutan şu şeyleri salıverin. Yeni yüksekliklere fırlayıp çıkmak için kendinize izin verin.

Şimdi sevgili dostlar, enerjileri yeniden ayarlamak için kısa bir ara vereceğiz. Ve, Ah Dili hakkında konuşmaya devam edeceğiz. Bundan konuşmaya devam edeceğiz, çünkü bu dil, bu zamanda çok önemli bir araçtır. Onu yaşamınıza nasıl daha fazla getirebileceğinizi, nasıl daha fazla kendinize ait kılacağınızı anlamanıza yardımcı olacağız. Bir an duraklayacağız ve bu süre içinde nefes alın ve içinizde uyanmakta olan bu tanrısallığa kendinizi açın.

(duraklama)

Şimdi, Yeshua şöyle demektedir, sizce bir sakıncası yoksa, bu süre içinde sahneden inip, sizinle birlikte olmak amacıyla aranızda dolaşmak istemektedir. Onun için saçınızın yanıbaşında bir esinti hissederseniz….omuzunuzda hafif bir dokunuş hissederseniz…..çevrenizde birini hissederseniz…o sadece bu süre içinde sizi ziyaret ediyor olacaktır.

Bugün yedi çiftçinin öyküsünü anlatacağız. İçinizde nelerin meydana geldiğini daha iyi anlamanızı sağlamak amacıyla bir öykü anlatacağız.

Her birinin kendine ait toprağı olan yedi çiftçi vardı. Her biri, kendi yetiştirdiği ve başkalarına sunduğu ürünlere sahipti. Birbirlerine yakın oturuyorlardı, onun için birleşip bir kooperatif kurdular. Her biri bağımsızdı, ama yine de, enerjilerini biraraya getirdiklerinde daha güçlü ve daha verimli olduklarını farkettiler.

Bu topraklarda mükemmel mısırlar…..büyük ve sulu mısır başakları yetiştiren bir çiftçi vardı. Ve hasat zamanı geldiğinde, çiftçi tarlalara gider ve bütün başakları bir seferde toplardı. Sonra bunları kamyonlara yükler, ya da başka ulaşım araçlarına, ve mısırını, bu yedi çiftçiden biri olan kişinin yönettiği bir merkeze gönderirdi. Bu merkezde, mısır başakları işlemden geçerdi. Daha sonra pazarlanmak üzere bazıları konserve haline getirilir, bazıları ambalajlanır, bazıları dondurulur, ve bazıları da kurutulurdu.

İkinci çiftçiye gelince, o da harika, harika çilekler yetiştirirdi. Görüntüleri, görülecek şeydi. İri ve kırmızıydılar ve harika bir tada sahiptiler. Aynı mısır çiftçisi gibi, bu çiftçi de her yılın aynı mevsiminde tohumları eker ve sonra onlarla ilgilenirdi. Ayrık otlarını temizler…böcekleri yok ederdi. Ve zamanı geldiğinde, çiftçi çileklerini toplar, ve kooperatifin merkezini işleten çiftçiye gönderirdi. Bu merkezde, taze, olgun çilekler işlemden geçerdi. Bazılarından meyva suyu yapılırdı. Bazıları dondurulurdu. Bazıları da, uygun zamanda gönderilip, dağıtılmak ve depolanmak üzere farklı işlemlerden geçerdi.

Üçüncü çiftçi, harika karpuzlar ve ağıza alındığında, ağızı yakacak kadar tatlı ve lezzetli küçük kavunlardan yetiştirirdi. O da, diğer çiftçiler gibi, ürününe sevgisini katardı. Her gün gayretle çıkar, tarlalarıyla ilgilenir, ürünlerin uygun neme ve uygun gıdaya sahip olduğundan emin olmak isterdi. Ve hasat zamanı geldiğinde, kavun-karpuzlarını toplardı. Bunları kooperatifte, yedi çiftçinin biri tarafından yönetilen işlem merkezine gönderirdi. Burada, kavun-karpuzlar, bazıları depolanmak üzere, bazıları taze olarak hemen pazarlanmak üzere, bazıları da uygun zamana dek bekletilmek üzere, farklı işlemlerden geçerdi.

Dördüncü çiftçi sebze yetiştirirdi. Salata ve brokoli, karnabahar ve turp yetiştirirdi. Yetiştirdiği bu ürünler o kadar taze ve Gaia’nın, Ruhun ve çiftçinin sevgisiyle o kadar doluydular ki, kokularını daha kesilmeden duyabilirdiniz. Ürünler daha tarlalarda yetişirken bile, onlardan çıkan tazelik ve doğa kokusunu alabilirdiniz. Çıtır çıtır salatanın kokusunu alabilirdiniz. Turpların keskin kokusunu alabilirdiniz. Tazeliği gerçekten duyumsayabilirdiniz.

Ve zamanı geldiğinde, çiftçi ürünlerini toplardı. Diğer çiftçiler gibi, yedi çiftçinin biri tarafından işletilen merkezi işlem yerine bu ürünleri gönderirdi. Bu ürünler orada çok, çok farklı biçimlerde paketlenirdi. Ürünlerden bazıları depolanır, diğerleri anında pazarlara gönderilirdi.

Beşinci çiftçi toprakta havuç yetiştirirdi. Çiftçi gidip, toprağı ellemekten ve toprağın kendisini hissetmekten ve havuçları hissetmekten büyük zevk alırdı. Kontrol etmek için onları topraktan çıkardığında, yapılarına ve verdikleri hisse bayılırdı. Bu havuçların sertliğini severdi. Sapların yapısını ve sebzenin kendisinin uyandırdığı hissi severdi.

Ve bu çiftçi yaptığı işi de severdi ve ona yüreğini ve ruhunu katardı. Ve zamanı geldiğinde, o da çıkar, toprağa ellerini koyar ve ürününü toplardı. Havuçlar, çiftçilerden biri tarafından yönetilen işlem merkezine gönderilirdi. Havuçlar birçok farklı işlemden geçerdi, bazıları meyva-suyu haline gelir, bazıları taze ürün olarak kalır, bazıları da daha sonra kullanılmak üzere dondurulurdu.

Bir çiftçi daha vardı. Altıncı çiftçi soğan yetiştirirdi. Ve bu soğanların, tad katmak için kullanılacağını ve başka yiyeceklere karıştırıldığında bir tutku ortaya çıkartacağını biliyordu. Soğanlar, güzel yemekler için kullanılacaktı. Bunlar, kendi içinde besleyici olan ama biraz tatsız olan yiyeceklere can katmak için kullanılacaktı. Soğanları o kadar büyük ve o kadar suluydu ki, sadece çiftçinin gözleri değil, onun soğanlarından yiyen herkesin gözleri akardı. Ve diğerleri gibi, hasat zamanı geldiğinde ürünlerini toplar ve işlem merkezine gönderirdi. Bu ürünler farklı işlemler görürdü, bazıları sonradan kullanılmak üzere depolanır, diğerleri anında pazarlara gönderilirdi.

Ve bir de yedinci çiftçi vardı, kooperatif adına merkezi işlem yerini yöneten çiftçi. Şimdi, bu çiftçi de tavuk besliyordu. Tavuklara büyük bir saygı ve büyük bir ilgiyle bakılıyordu. Bu tavuklar harika yumurtalar veriyordu, protein ve besleyici diğer maddeleri sağlayan yumurtalar, sabahları insanların uyanmasını sağlayan ve onlara gün boyu uygun enerjiyi sağlayan yumurtalar. Tavuklar neşe içinde bu çiftçi için tekrar tekrar yumurta ürettiler. Çiftçi her gün yumurtaları toplar ve yönettiği işlem merkezine gönderirdi. Yumurtaların bazıları anında pazarlara gönderilirdi. Ancak çoğunun doğası, depolanmak ve uygun zamanda dağıtılmak üzere değiştirilirdi.

Bütün çiftçiler ürünlerini, garip bir şekilde topraklarının en uzak noktasına kurulmuş olan işlem merkezine gönderirdi. Tüm ürünler oraya gönderilirdi, çünkü bu en verimli çözümdü. Çiftçiler toplu halde daha verimli ve daha yararlı olabilirdi. Onun için, herşey tek bir merkeze gönderilir, sonra da pazara gönderilir ya da depolanırdı.

Şimdi, belirli bir noktada, çiftçiler yeni bir işlem makinasının olduğunu öğrendiler. Bu makina, her bir çiftçinin, kendi ürünlerini, kendi yerinde bireysel olarak işlemesini sağlamaktaydı. Bu sanki teknolojide gerçek bir hamleydi. Artık havuç çiftçisi, işlem görmesi için ürünlerini tavukçu çiftçiye göndermek zorunda değildi. Artık çilekleri yetiştiren, bunları işlem merkezine göndermek zorunda değildi. Her çiftçi kendi ürününü bireysel olarak işleyebilir ve anında pazara gönderebilir hale gelmişti.

Böylece her çiftçi bir yeni-işlem-makinesine yatırım yaptı. Bu yeni makineler, büyük işlem merkezindeki büyük makinelerden daha küçük ve daha hafif ve daha ucuzdu. Yeni makineler kullanışlıydı. Hızlıydı. Hasatın değişen gereksinimlerini karşılayabiliyordu. Çiftçinin artık herşeyi birden ekmek ve hasat etmek zorunluluğu kalmamıştı. Bunlar dönem dönem yapılabiliyordu. Çiftçi, toprağının küçük bir bölümünü ekebiliyor, sonra da bir başka bölümüne tohum atabiliyordu. Yeni ve küçük işlem makineleri, büyük makineden çok daha iyi ve verimli bir iş görüyordu.

Böylece kooperatifteki çiftçilerin yedisi de, yüksek-hızlı, yüksek-teknolojiye sahip bu işlem makinelerinden birer tane edinmeye karar verdi. Birlikte çalışmaya devam edeceklerdi, çünkü birbirlerine bağlı olmaktan ötürü bir gücün ortaya çıktığını hissediyorlardı. Onun için de, çiftlikler arasında, sizin “intranet sistemi” (çvr. kendi içinde bütün bir sistem) dediğiniz bir sistemi kurmak üzere bir uzman tuttular. Bu intranet sistemi, her çiftçinin, otomatik olarak diğerleriyle iletişim kurmasını sağlıyordu. Havuç çiftçisi, kavun-karpuz çiftçisinin ne kadar hasat aldığını görebiliyordu. Birbirlerinin bilgilerine girebiliyorlardı. Bu sistem çok hızlı ve verimliydi. Çiftçiler intranet sisteminden gelen bilgiyi temel alarak, ekim ve hasatlarını ölçebiliyor ve kontrol edebiliyor ve ayarlayabiliyordu, böylece tüm üretim birbirini tamamlayabiliyordu.

Şimdi, kooperatifteki bu yedi çiftçi, ürünlerin depolanıp dağıtıldığı bir merkezi işlem merkezinden ayrıldığında, büyük bir değişiklik yapmış oldular sevgili dostlar. Her biri kendi işlemine sahip çıkmak, ama yine de intranet kanalıyla birbirine bağlı kalmakla, büyük bir değişiklik yaptı.

Ve çoğunuz biliyorsunuz, çiftçilerin bu intranet sistemi ile sorunları oldu. Başlangıçta sinir bozucuydu. Bazıları sövdü durdu. Bazıları, eski yöntemlere geri dönmek istedi. Bazıları bu teknolojiden korktu. Yeni teknolojinin, eski yöntemlerin topraklanma enerjisine sahip olmadığını düşündüler. Bazıları, yeni işlem makinelerini kullanmayı öğrenmek için çok hevesli değildi. Bu kişiler, ürünlerini kamyonlara yükleyip, bir merkeze yollamaya alışıktı.

Ve şimdi, kendi hasatlarının ve kendi üretimlerinin sorumluluğunu almak zorundaydılar. İntranet sayesinde, kooperatifte bulunan tüm diğer kişilerin desteğine sahiptiler, ama bu onları bir yere kadar korkutuyordu. Ama her biri, diğerleriyle birlikte çalıştı. Bilgileri paylaştılar. Düzenli bir şekilde biraraya gelip, (bu yeni teknolojinin) getirisini ve götürüsünü, zor ve meydan okuyucu zamanları nasıl aşacaklarını tartıştılar. Bu sistemin program kapasitelerini öğrendiler. İşlem sistemlerini çok pürüzsüz, düzgün bir biçimde çalıştırmayı öğrendiler.

Kısa zamanda üretimleri, şimdiye kadar hiç olmadığı bir biçimde ve onların düşünemeyeceği bir şekilde arttı. Çok daha verimli oldular. Pazarlara yapılan dağıtım, şimdi “ihtiyaca göre ayarlanan” bir temele oturtulmuştu – sizin deyiminizle “tam zamanında” sistemine. Artık büyük miktarları depolamak, dondurmak ve paketlemek gereksinimi kalmamıştı. Ürünler tarlalardan geliyor, işlemden geçiyor ve doğrudan pazarlara gönderiliyordu. Çiftçiler, intranet sisteminin sağladığı bilgiyle, ihtiyaca göre, ya da tam zamanında’yı temel alarak nasıl ekim, hasat ve işlem yapacaklarını anladılar.

Bu yeni sistemi devreye soktuktan bir yıl kadar sonra çiftçiler biraraya geldi. Toplanıp, bir yandan da çileksuyu içtiler. Ve kendi kendilerine güldüler. Bu teknolojiye geçmekle ne kadar cesur olduklarını (konuşup) aralarında gülüştüler. Geçirdikleri zor ve meydan okuyucu günlere….para kaybettikleri günlere, yeni teknolojiyle devam etmektense, çiftçilikten emekli olmayı düşündükleri günlere güldüler.

Ama şimdi gülüyorlardı, çünkü çok daha verimli olmuşlardı. Çok daha mutluydular ve şimdi yeni faaliyetlerin peşine düşebileceklerdi. Güldüler ve şöyle dediler, “Şimdi bulunduğumuz yer, daha bir yıl önce, hiç aklınıza gelir miydi?” Hepsi kafalarını sallayıp, “hayır” dediler. Yeni yöntemlerini kullanarak nereye varacaklarını düşleyememişlerdi bile, çünkü bunu eski günlere ait bir şeyle kıyaslamak mümkün değildi. Yeni yöntemlerini ve yeni teknolojilerini oturup da planladıklarında, bunun onlara sağlayacağı yararlar ve onları nasıl daha iyi ve verimli çiftçiler haline getirebileceği hakkında sadece bir umut ve çok az bir görüntüye sahiptiler.

Ama şimdi gülüyorlardı – bir yıl sonra –, gerçekte meydana gelen şeyin anlayışı ile bunun onları nasıl dönüştürdüğüne gülüyorlardı. Bu onları çok daha fazla sorumlu ve verimli bir hale getirmişti. Bu çiftçilerden her biri şimdi, başlangıçtan bitişe kadar kendi ürününe ve işlemcisine sahipti. Ama yine de, bu kooperatifte hala birlikteydiler.

Şimdi, siz diyorsunuz ki, “Tobias, neden bize bugün çiftçilik hakkında bir öykü anlatıyorsun? Bunun ne ilgisi var? Biz, bu salonda bulunan çiftçiler değiliz. Birçok şey yapmaktayız ama bu grup çiftçi olarak tanınmamaktadır.”

Biz size bu öyküyü, Ah Dilini, son toplantımızda sözünü ettiğimiz Ah Dilini anlamanıza yardımcı olmak için anlattık.

Ve hatırlatmak isteriz, “ah” bir enerji değildir. Koltuklarınızda oturup da, “Ah” sesi çıkartarak bir mantra kullanmakla ilgili değildir bu. Bununla ilgili değildir. Böyle yaparsınız, hiç bir şey olmayacaktır! Ah Dili sessiz ama güçlüdür. O görünmez ama her yerde var olan bir enerjidir. O, içinize giren ve uyanmakta olan tanrısallığınızdır. O, (mantra gibi) belli bir ses tonuyla söylenemez. O, talep edilemez. O, iş görür bir hale getirilemez. O sadece kabul edilir ve onunla sadece oynanır ve sonra da yaşamınıza bütünleştirilir.

Sevgili dostlar, geçtiğimiz ayda bu Ah Dilini içinde arayan hepiniz…..onun nereden geldiğini söylüyoruz şimdi size. O, sizin yedi duyunuzdan gelmektedir. O önce sizin yedi duyunuzdan ortaya çıkar. Bu, çiftçilerin öyküsüne çok benzer. Ah Dili zaten kullanmakta olduğunuz ve zaten farkında olduğunuz duyularınızdan gelir.

O, duyma duyunuzdan gelir, ama bu önceden bildiğiniz duyuşlar gibi değildir. Bu yeni bir biçimdir. Ah Dilinde, bir grupla oturacaksınız. Belki de bir kişiyle oturacaksınız. Ve onların sözlerini dinleyeceksiniz, ama duyma duyunuz yoluyla Ah Dili ortaya çıktığında, sanki daha geniş ya da yeni bir duyuşa sahipmişiniz gibi olacaktır. Çevrenizdeki kişilerin sadece sözlerini duymayacaksınız. Sözlerin arasında bir şey duyacaksınız ve bu “Ah!” demenize neden olacak bir biliş ve derin bir anlayış olacaktır. Ah Dili, Tanrısal Dil……duyma duyusuyla gelir.

Ah Dili sevgili dostlar, görme duyunuzla gelir. Gözünüzün görüşüyle gelir ama farklı bir biçimde. Bir durumun içinde bulunurken, onu gerçek, gören gözlerinizde bir türlü görürsünüz. Bir an geri çekilir, Ah Dilinin görme duyunuzdan gelmesine izin verirseniz, yeni bir şey göreceksiniz. Bugün bu odada bir şeyler gören, Yeshua’nın enerjisini gören kişiler vardır. Onlar bu enerjiyi gözleriyle gördüler. Olan şey budur. Ah Dili, görme duyunuzla gelmektedir. Ve siz her zaman orada olmuş olan şeyleri, her zaman var olmuş olan enerjileri göreceksiniz, ama görme duyunuz kısıtlıydı. Ve o şimdi açılmaktadır, ve Ah Dili, tanrısal dil, gözlerden gelir.

Ah Dili koku duyunuzla gelir sevgili dostlar. Gelir. Koku duyunuz (Tobias derin bir nefes alır)…..o bir anlamda bir sezgidir. Histir. Onu farkında olduğunuzdan çok daha fazla kullanmaktasınız. Bazılarınız onu, insanlık deneyiminin kaba duyularından biri olarak sınıflandırmaktadır. Ama koku duyunuz çok süptildir. Siz sadece kokuların kokusunu almazsınız sevgili dostlar. Siz enerjilerin kokusunu alırsınız.

Ah Dili….sezgilerin yeni bir duyusu gibidir, “kokuların duyusu” gibi. Onun ortaya çıkmasına izin verdikçe, insanca yeteneklerinizden geçip gelen, şeylerin kokusunu almak bilişine sahip olacaksınız. Durumların içindeyken, sezgilere sahip olacaksınız. Şu burnunuz yoluyla gelen yeni anlayışlara sahip olacaksınız.

Bir an için nefes alın. Bunu şimdi yapın. Nefesinizle ilgili, düşündüğünüzden fazlası vardır. İçeri giren şu duyu, şu koku, şu sezgi vardır. Size nefes alın dediğimiz zaman, bu sadece ciğerlerinize giren havayla ilgili değildir. Bu sadece tanrısallığınızı genişletmekle ilgili değildir. Bu, koku duyunuz yoluyla giren yeni bir sezgiyle ilgilidir. Ama, bu yolla genişlemiştir. Bu yenidir. Bu, size daha önce sahip olmadığınız içgörüleri ve sezgileri sağlar. Nefes alın!

Ah Dili….insan olmak deneyiminde zaten kullanmakta olduğunuz yerlere gelmektedir. Anlaşılması zor yerlerde değildir. Enerji alanınızın dışında değildir. Kalp çakranızda değildir. Ayak başparmağınızda değildir. Ah Dili, şu anda geçerli olan bütün duyularınızdan çıkıp gelmektedir.

Ah Dili, insanca tad alma duyunuzdan da gelir. Ama buradan çıkıp geldiğinde, yeni ve daha iyi bir yargılama ve ayırd etme düzeyine sahip olursunuz. Şeylerin ak ya da kara, iyi ya da kötü olması yerine, yeni bir tada, tanrısal bir tada sahip olacaksınız. Bu da bir tür sezgidir ama bir tür yargıda merkezlenmiştir. Ak ya da kara yargısına hemen varmayacaksınız, daha çok, Tanrısal İradeyle bağlantılı olan yeni bir düzeye gideceksiniz. Ah Dili….tad yoluyla, ayırd etme yoluyla da gelmektedir. Realitenizde olan şeyler hakkında yeni bir ayırd etme ve anlama türüne sahip olacaksınız.

Ah Dili, sevgili dostlar, hissetme duyunuzla, hissetme duyunuzla, ya da sizin deyiminizle dokunmakla da gelir. Derinizde son bulan sinirlere alışıksınız. Fiziksel, bedensel temasa alışıksınız. Ama Ah Dili ortaya çıktıkça, bu duyu yoluyla da gelecektir. Yeni bir dokunuşa, şeylerle olan temasta yeni bir hisse sahip olacaksınız. Bu, ellerle gerçekleştirdiğiniz şifalar gibi, deriyle bağlantılı olan hisler ve duyumsamalar gibi şeyleri, eskisine göre çok daha güçlü bir biçimde gerçekleştirmenize izin verecektir. Dokunuşla gelen, deriniz yoluyla gelen bir tür sezgiye ve anlayışa ve önseziye sahip olacaksınız.

Şimdi, size, hepinize bir şeyi açıklamak için burada bir an duracağız. Ah Dili, şu anda geçerli olan insanca duyularınızdan ortaya çıkmaktadır. O doğacaktır. O, zaten kullanmakta olduğunuz şeylerin içinde çiçek açacaktır. Ama duymanıza, görmenize, koklamanıza, tad almanıza, dokunmanıza yeni bir bakış açısı (perspektif) katacaktır. Bu şeylerin her birine yeni bir boyut katacaktır.

Ama bu dili ortaya çıkarken, aynı zamanda ne olacağını da biliyor musunuz? Bu insanca duyularda bir değişim ve dönüşüm gerçekleşecektir aynı zamanda, tıpkı merkezi bir işlem merkezinden, intranet sistemini içeren bireysel işlem merkezlerine dönen çiftçilerin değişimden geçmeleri gibi. Bu, başlangıçta kolay değildi. Meydan okumalar vardı. Bazı bozulmalar, çökmeler oldu. Her birinin, eski yöntemlerde kalmış olmayı arzu ettiği günler oldu. Neden bu kadar deli öncüler olduklarına şaştıkları günler oldu.

Sevgili dostlar, içinden geçtiğiniz bu işlemde, eskisinden de beter görüyormuşunuz gibi hissedeceğiniz günler olacaktır. Bunun bir kısmını yaşlanmaya bağlayacaksınız. Ruh’a sövecek, ve Tobias’a sövecek ve hatta belki de Yeshua’ya sövecek ve görüşünüze ne olduğunu merak edeceksiniz, çünkü eskisine oranla çok daha bulanık olacaktır. Görüşünüz değişimlerden geçmektedir, ve bu değişimler gereklidir. Bu dönüşüm doğal bir işlemdir.

Çok iyi duymadığınız ve çokça “Ha?” diyeceğiniz günler olacaktır. (kahkahalar) Ve “Ne?” diyeceksiniz. Ya da birisinin kendini tekrarlamasını istemeyeceksiniz, çünkü duyamadığınız için utanacaksınız. Ve şöyle düşüneceksiniz, “Yaşlanıyorum. İyi duyamıyorum.” Ama sevgili dostlar, bu, bununla ilgili değildir. İçerden gelen ve başkalarından gelen tanrısal Ah Dilini duyabilmeniz için, duyma duyunuz değişmektedir. Bir dönüşüm işlemi gerçekleşmektedir ve belki de belirli sesleri ve belirli frekansları duymayacağınız bir dönem olacaktır. Endişelenmeyin. Bu basit bir değişimdir, tıpkı teknolojilerini değiştiren çiftçilerin geçtiği değişim gibi. Siz, insan olduğunuz ilk günden beri sizinle birlikte olan duyuların değişiminden geçmektesiniz.

Çoğunuz, koku alma duyunuzu kaybettiğini düşünmektedir. O neredeyse hiç yok gibidir. Ama arada bir, sizin farklı birşeyin kokusunu aldığınızı bilmekteyiz. Bu kokuya bir kimlik vermek istiyor ama başaramıyorsunuz. Çok alışılmadık gelen ama yine de çok tanıdık olan bir şeyin kokusunu alıyorsunuz. Ama bunun nereden geldiğini anımsayamamaktasınız. Koku alma duyunuz ve sezginiz uyanmaktadır. Ve o uyanırken de, eski koku alma duyunuz uyuşmuş gibidir. Sanki pek iyi çalışmamaktadır, ama sevgili dostlar, bu, bu değişim işleminden geçebilmeniz için böyledir.

Tad alma duyunuzla da durum aynıdır…o da değişmektedir. Bazı şeylerin tadının şimdiye kadarkinden çok daha kötü olmasına, ya da lezzetinin bu kadar kaybolmasına şaşmaktasınız. Tad alma dokularınız…..Ah Dili bunların içinden çıkıp gelebilsin diye değişmektedir.

Ah Dili tekildir, ama birçok farklı yerden ortaya çıkar. İntranetiniz ve İnternetiniz tekildir, ama birçok farklı yerden ortaya çıkmaktadır.

Şimdi, derinize gelince….değişimler fark edeceksiniz. Yeniden ergenlik çağından geçmekte değilsiniz. (kahkahalar) O kabarmalar ve o kaşıntılar ve kuruluk ve derinizle ilgili tüm o sorunlar sevgili dostlar…. deriniz, bedeninizin en büyük organıdır. Hissetme, dokunma, duyumsama duyularınız….. değişmektedir, ve Ah Dili, sahip olduğunuz her bir sinir ucundan şakımaktadır. Bu da bir süre derinizi kesinlikle etkileyecektir. Endişelenmeyin.

Koşup bir doktora giderseniz – (kendi kendine güler) yakınlarda Cauldre’nın bile bunu yaptığı bilinmekte – sevgili dostlar, doktorlar içinden geçtiğiniz şeyleri anlamayacaktır. Ve dikkatinizi çekeriz – Cauldre’nın dikkatini çekeriz – doktorların size verdiği şu yağlara bulamayın kendinizi, çünkü yeni duyarlılığın ortaya çıkmasını engellersiniz. Derinizde meydana gelen şeyler….kısa zamanda dengelenecektir, tıpkı çiftçiler ve onların intranetleri ve yeni teçhizatları gibi. Değişimi gerçekleştirmek biraz zaman almıştır.

Ve çiftçilerin para ve ürün kaybettikleri günler olmuştur. Hastalanacağınız günler olacaktır. Bunalımda olacağınız, söylediğimiz ______ duyamayacağınız (Tobias özellikle boşluk bırakmıştır) (kahkahalar) günler olacaktır. Derinizin ve bedeninizin kaşınacağı günler olacaktır. Sadece yaşlandığınızı ve kötürüm olduğunuzu düşüneceğiniz zamanlar olacaktır, ama sevgili dostlar, Ah Dili…..içerden ortaya çıkmaktadır. O, her duyunuzdan ortaya çıkmaktadır.

Sonra bir de altıncı duyu vardır. Sizin bilim adamlarınızın bunu neden tanımlamadığını hep merak etmişizdir, çünkü o vardır. Bir duygu duyunuz vardır. Bu bir duyudur. Tüm fiziksel duyularınızdan farklıdır ama yine de çok önemli bir duyudur. Duygularınız. Bu da değişecektir. Ah Dili fırlayıp duygularınızdan ortaya çıkacaktır. Ve ortaya çıktıkça yeni anlayışlara ve yeni tutkulara sahip olacaksınız. Bu arada çok ağlayabilir ve nedenini de bilemeyebilirsiniz. Duygularınız her yerde olabilir ve inip çıkabilir. Ah Dili bu temelde fiziksel olmayan, duygu denilen duyudan çıkıp gelmektedir, ve o çıkagelince, hem kendinize, hem de diğer insanlara çok daha fazla merhamet duyacaksınız.

Ve zihnin, beynin duyusu vardır. Bilim adamlarınızın hiç biri tarafından bu, alışılagelmiş bir duyu olarak tanımlanmamıştır, ama zihin, beyin de, yedi insan duyularınızdan biridir. İnsan zihni bilgiyi alan bir yerdir. Bilgiyi depolar ve bilgiyi yargılar. Değerlidir. Ama asıl amacı, bilgiyi sınıflandırmak ve sonra bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna karar vermek için, sağa ya da sola gitmeye karar vermek için, yargılamaktır. Yaşamınızda bugün meydana gelen şeylerla ilgili kararlar alabilmenizi sağlamak amacıyla geçmiş deneyimleri sınıflandırır.

Beyin, zihin, akıl, değerli bir insan duyusudur. Yapabileceği şeylerle karşılaştırıldığında, çok sınırlı olması, zaman zaman sinir edicidir. Ve yapabileceği şeyler akılla, zekayla ilgili değildir, ve 3.522 yıl önce meydana gelmiş tarihi gerçekleri iletebilmekle ilgili değildir. İnsan beyninin değeri bu değildir. Bu duyu, bilgileri ortaya çıkartmada ve sonra da bunların nasıl kullanılacağına karar vermede harikadır. Ve Ah Dili zihinden ortaya çıktıkça, yaşamınıza yeni bir biliş ve anlayış biçimi getirecektir.

Çiftçilerin merkezi işlem merkezi, beyni temsil etmektedir. Kendi içinde bir duyu olmasına karşın, işlem merkezini yöneten kişinin de çiftçi olmasına karşın, şu anda sahip olduğunuz tüm insan duyuları, beyninize bağlıdır. Hissetme, dokunma, tad alma, görme gibi duyularınızın hepsi beyine bağlıdır. Onlar beyninize bağlanmıştır.

Ama şimdi yedi duyunuzun her biri, Ah Dili kanalıyla kendi işlem merkezine kavuşmaktadır. Yeni tanrısal enerjide bilgi, diğer duyuların en uzak köşesinde bulunan beyin tarafından işlenmek zorunda değildir. Ürünlerin, yaşamınıza dağıtılmadan önce beyninize gönderilmesi artık gerekmemektedir.

Tanrısal enerjide, her bir duyunuz kendine özgü bir akla, zekaya sahiptir. Ve, biz bu sözcüğü bile kullanmaktan hoşlanmıyoruz. Onların kendilerine özgü sorumlulukları ve tepki, yanıt verme biçimleri vardır. Ah Dilinde, bilgiyi beyin kanalıyla göndermeyeceksiniz. Aslında beyin de bunu artık istememektedir. Bilgi, bağımsız olarak o duyuştan, bilişten gelecektir; görüşten, içgörüden gelecektir; koku almaktan, sezgiden gelecektir; tad almaktan, ayırdetmekten gelecektir; dokunuştan, duyarlılıktan gelecektir.

Ah Dilinin şu anda geçerli olan yedi insan duyunuzda çalışacağını anlayın. Ama şimdi bireysel temelde çalışacaktır. Evet, onların hepsi intra-bağlantılıdır. Ah Dilini kullanarak dokunma duyunuzda edindiğiniz yeni deneyimi anlarlar. Diğer duyuların hepsi farkında olacaktır. Yardımcı olmak amacıyla uygun zamanlarda birlikte çalışacaklardır. O anda, duymanın üretimini en güçlü hale getirmek için, kendi üretimlerini kısacaklardır. Birbirlerini dengelemek için çalışacaklardır, çünkü birbirlerine bağlıdırlar. Ama tıpkı bir intranet gibi, bir işlem merkezinin olması gerekli değildir. Onlar bağımsızdır, ama yine de birlikte çalışırlar.

Sevgili dostlar, geçtiğiniz 30 gün içinde Ah Dilini kendi içinizde ararken, onun şimdiki yedi insan duyunuzdan ortaya çıktığını bilin. Onu kendi dışınızda aramayın. Onu, içinizdeki kapalı bir kapının ardında aramayın. O, duyularınızdan gelmektedir. Bu, bu kadar basittir.

Biz size onun nasıl ortaya çıktığını açıklamadan önce, bu geçtiğimiz haftalarda onunla çalışmaya, oynamaya ve kendi başınıza onu keşfetmeye biraz zaman ayırmanızı istemiştik. Ama şimdi sizinle – ve bu bilgiye bağlanan çok kişilerle – paylaşıyoruz ve siz şimdi şöyle diyorsunuz, “Ah, onun için ben bir şey gördüm ama gördüğümden pek emin değildim. Onun için ben bir şeyle ilgili bir hisse, bir tutkuya ve bir merhamete kapıldım ama nereden geldiğini tam olarak anlayamadım.” Ah Dili, yedi duyu. Yedi duyu ve önceki yedi çakra – ilginç değil mi?

Ah Dili sevgili dostlar, aynı zamanda kendi kendinin dilidir, ama o bütün bu çok önemli noktalardan, insan olmak deneyiminizin bu çok önemli bölümlerinden ortaya çıkmaktadır. Başka bir yerden gelmeye cesaret edemezdi. O, sizin zaten alışık olduğunuz ve zaten kullanmakta olduğunuz yerlerden ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde, tanrısal dille, şimdiki insan olmak deneyiminiz arasında bir denge sağlanabilirdi. Ah Dili tümüyle yeni ve yabancı ve farklı bir yerden çıkagelseydi, onu günlük yaşamınızla bütünleştirmek zor olurdu. Onun için de zaten tanıdığınız ve zaten kullanmakta olduğunuz duyular kanalıyla ortaya çıkmaktadır. Bunlarla çalışmasına izin verin. Dokunmayla ve duymayla, görmeyle ve bunların hepsiyle oynayın. Ah Dilinin buralardan gelmesine izin verin.

Sevgili dostlar, bu Ah Dili, Yeni Enerjinin bütün araçları içinde birinci ve en temel ve en güçlü olan araçtır. Bir gün, size gelen öğrencilerinizin karşısında oturacaksınız. Anlamalarına yardımcı olmaya çalışacaksınız. Bu Ah Diliyle, ortaya çıkan bu tanrısallıkla oynamaya çalışmalarına yardımcı olacaksınız. Bunun, şimdiki yedi duyularından nasıl ortaya çıktığını açıklayacaksınız. Ve, daha önce göremedikleri şeyleri görmenin, sözcüklerin ötesini duymanın, fiziksel temasın ötesini hissetmenin, yeni alanlarda tad ve koku almanın gücünü anlamalarına yardımcı olacaksınız. Bu, her birinizden oynamaya devam etmenizi rica ettiğimiz çok önemli bir araçtır.

Biz kesinlikle bunun hakkında daha çok söz edeceğiz. Ama bir sonraki toplantımıza kadar, oynayın onunla. Nereden geldiğini anlayın. Birbirinizle çalışın. Bununla oynamak için birbirinize zaman ayırın. Burada doğrular ve yanlışlar söz konusu değildir. Daha hiç kimse kitabı yazmadı. Onun için oynayın onunla. Bu Ah Dilini keşfeden kişiler olun, kendi başına bir duyu olan ama bir anlamda artık yargılamayan, bir anlamda artık muazzam büyüklükteki bilgileri depolamak zorunda olmayan beyniniz kanalıyla ortaya çıkan bu tanrısal dili keşfedin. Şeyleri depolamak eski yöntemdir. Eskidir. Herşey size uygun olarak “şimdi”de getirilecektir, tıpkı yeni teknolojilerine uyumlanan çiftçiler gibi. Onların artık ürünlerini depolamaya ihtiyacı yoktu. Herşey tam zamanında ve talebe göre yapılmaktaydı.

Yeni Ah Diliniz depolanmayacaktır. Tanrısal enerjinizin, uzun ve zorlu bir kış, ya da soğuk ve yağmurlu bir gün için depolanmaya ihtiyacı yoktur. O, ona ihtiyaç duyduğunuz en uygun anda ve tam zamanında – “şimdi”de ortaya çıkacak, gelecektir size. Artık depolamak ve biriktirmek yok. Salıverin bunu. Herşey “şimdi”de meydana gelecektir. Çoğunuza bu biraz korkutucu gelebilir, çünkü siz alışıksınız bilgiyi, duyguları, parayı, eşyaları ve her türlü şeyi büyük bidonlar içinde depolamaya. Ama şimdi, herşey tam zamanında olacak, gelecektir.

Yükseliş Dizisinin Beşinci Dersi – Ah Duyuları. Çalışın onunla. Oynayın onunla. Sizden ortaya çıkmasına izin verin, ve yeni dile uyum sağlarken, fiziksel bedeninizde meydana gelen değişimlere izin verin. Bu dil güçlüdür!

Bugün buraya getirilen ve çalmayı kabul eden müzisyenler bile…çalışmalarına Ah Dilini katmaktadır şimdi. Tanrısal titreşimlerini, çalışmalarına katmaktadırlar. O, ortaya çıkmaktadır ve siz bunu bir dereceye kadar duyuşunuzla, hislerinizle ve beyninizle ve gözlerinizle duyumsamaktasınız. Onlar müziklerini içlerindeki tüm o düzeylerden, beyinlerinden, hislerinden, duyuşlarından, ve diğer duyularından, ve dokunuşlarından geçirerek çalmaktadır.

Bu, yetenekli olan ve kendi içinizde duyumsayabilmeniz için yeteneklerini sizinle paylaşan iki müzisyen (Peter Sterling ve Stacy Frank) tarafından yaratılan Ah Diline bir örnektir. Bugünün bitiminde bu müziğe kulak verdiğinizde, Ah Dilinde olun. Bu fırsatı kendi yedi duyunuzla oynamak için kullanasınız diye, bu müzisyenlerin özellikle buraya gelip çalmasına yardımcı olduk. Sadece kulaklarınızla değil, kulağın ötesiyle dinleyin. Beynin ötesini bilin.

Yeshua bu gece şarkı söyleyecek. Yeshua, titreşimlerini çalgı aletlerinden, seslerden, parmaklardan gönderecek. O bu iki müzisyene yol gösterecek bu gece. Her birinizin bu tanrısal dili deneyimlemesi ve hissetmesi fırsatını yaratmak amacıyla, Yeshua bu iki müzisyenin bu tanrısal dili ortaya çıkartmasına yardım edecek, ve bu dile sahip olduğunuzu bilin. O sizindir.

Şimdi, biz gerçekten burada sizinle birlikte bir sevinç, neşe kutlaması yapmaktayız. Biz uzun ve bazen de yüksek sesle konuşuyoruz. Bunu yapmamızın nedeni, bir anlamda size – nasıl desek – enerjileri başka düzeylere getirebilmenize yardım etmek içindir. Zaman zaman bazı şeylerin açılmasını sağlamak amacıyla ve sizin izninizle tabi, ilginizi başka yerlere çekiyoruz. Ama bugün gerçekten sizinle birlikte bir sevinç ve neşe kutlaması yapmaktayız.

Ve evet, yanınızda oturan ve sırtınızı sıvazlayan Yeshua idi. Biz duyularınızdan söz ederken, duyularınızın her birine dokunan Yeshua idi. Gözünüzdeki yaşı silen Yeshua idi. Yeshua burada kalacaktır. Enerjisi bugünün toplantısı boyunca burada olacaktır. Ayağa kalkmaya cesaret edebilen her birinizle sıra aralarında dans edecektir. (kahkahalar)

Sevgili Shaumbra, sizi çok seviyoruz. Yaşamınızda Ah Diliyle oynamak zorluğunu üstlendiğiniz için size teşekkür ediyoruz. O, yedi duyunuzdan ortaya çıkmaktadır. 30 günlük sessizlikten sonra, size konuşmak üzere, sizinle iletişime geçmek üzere, şu anda sizinle birlikte olmak üzere geri geldik. Bunu şimdi tanrısallığınız kanalıyla birlikte gerçekleştirelim.

Sizi candan sevmekteyiz, ve hiç bir zaman yalnız değilsiniz.

Ve öyledir!

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.

Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.

Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.

Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.

Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.

Sorular ve Yanıtlar

Yükseliş Dizisi – 08 Aralık 2001
Ders Beş: Ah Duyuları

TOBIAS: Ve öyledir sevgili dostlar, Kırmızı Meclisten olan bizler (yine) buradayız. Biz gerçekten her birinize, her bir insan kılığındaki meleğe, günlük yaşamında tanrısallığını kullanmaya başlamasına çağrı yapmak üzere burada bulunmaktayız. Tanrısallığınız artık sizden ayrı ve farklı değildir. Çok uzaklardaki farklı bir yerde değildir. Sizin dışınızda değildir. İçinizdedir ve şimdi ortaya çıkmakta ve kendini yedi duyularınızın tümünden ifade etmektedir.

Yaşamınızda bunu kullanışlı hale nasıl getirirsiniz? Çocuklarınızla konuşurken – onlarla sohbet ederken – söyledikleri şeyin gerçekte ne olduğunu size bildirmesi için bu tanrısal duyuşa izin verin. Sadece onların ağzından çıkan ve beyinlerinden gelen sözleri değil, gerçek ihtiyaçlarını, gerçek hislerini (duymaya çalışın). Tanrısallığınızın, duymanızdan ya da diğer bir duyunuzdan ifade bulmasına izin verirseniz, o da bunu gerçekleştirir. Ve o zaman, çocuklarınızın şimdiye kadar hiç duymadığınız şeyleri söylediklerini duyacaksınız.

Hastalarla ve alıcılarla ve dengelemek ve şifalandırmak için çalıştığınız kişilerle birlikte olduğunuzda, tanrısal görüşünüz – gözlerinizden ortaya çıkan – sadece önünüzde görülür olanla kısıtlı kalmayacaktır. Onların içinde ve çevresinde, şimdiye kadar hiç görmediğiniz şeyleri göreceksiniz.

Bu yeni tanrısal duyuları uygulayabilirsiniz. Bu, çok uzaklardaki bir yerden gelmemektedir. Bu, sizden ortaya çıkmaktadır.

İşinizdeyken, ve şirketiniz için ve sizinle çalışanlar için ve sizin çalıştığınız kişiler için kararlar alırken…..bu Ah Dili, bu tanrısal dil…..zihninizin, aklınızın duyusunu ve şirketinizi ve onun rakiplerini ve pazarları ve bunların arkasındaki insanları anlamanızın ve deneyimlemenizin bir parçasıdır. Bunların hepsi beyninizde depolanmıştır, ama şimdi tanrısal dil sayesinde, gerçekte olup biteni dengeli bir biçimde yargılayabilecek yeni bir duyuya sahip olacaksınız.

Bu, sizin şeylere yeni bir bakış açısı edinmenizi sağlayacaktır. Bu, sizi çok sinirlendiren eski yöntemleri artık temel almayan, yeni bir yargı türüne sahip olmanızı sağlayacaktır. Şimdi, tanrısal dili kullanan bir zihin, gerçekte meydana gelmekte olan şeylerin daha geniş bir bilişine sahip olacaktır. Şirketinize ve şirketinizin hizmet verdiği herkese olan katkınız, yepyeni boyutlar kazanacaktır.

Bununla size söylediğimiz şey, Ah Dilinin – olduğunuz tanrısallığın – günlük yaşantınıza girebileceğidir. Onu sadece spiritüel yaşamınızla, sadece sizin o “iyi” tarafınızla sınırlandırmayın. Onu yolda araba kullanan ve kullanabilmek için de bütün duyularını harekete geçiren – görmeyi, duymayı, dokunmayı, bilgeliği, bilişi, hisleri – oyun alanına giren tüm bu şeyleri kullanan parçanıza getirin. Sıradan bir şey olmasına karşın, yine de tanrısallığınızı uygulamaya başlayabileceğiniz, araba kullanmak kadar sıradan bir şey yaparken tanrısallığınızı kullanın.

Sağlıkla ilgili olarak, ağzınıza ne koyacağınıza ve bedeninize ne alacağınıza karar verirken…. tanrısal duyunuz ortaya çıkacaktır. Burundan, ağızdan, akıldan, hislerden ortaya çıkacaktır. Böylece, onun orada olduğunu kabul edin ve onu dinleyin, ve hissedin ve duyumsayın.

Şimdi, bunu ilk kez denediğinizde hemen başarılı olamayabilirsiniz. Düş kırıklığına uğrayıp sinirlenmeyin. Uygulamaya devam edin. Gayet iyi öğreneceksiniz. O zaman da, geçen ayki toplantımızda sözünü ettiğimiz “Ah“ size gelecektir. O zaman derin bir anlayışa sahip olacak ve şöyle diyeceksiniz, “Ah, bedenimin istediği buymuş. Ama ben onu hep reddetmeye çalıştım, çünkü kahrolası bir rejim yapıyordum!” (kahkahalar) “Aaah. Ah, bu çukulatalı ve cevizli kek tam da ihtiyacım olan şeymiş!” (yoğun kahkahalar)

Ah Dili sevgili dostlar….o kadar basittir ki. Ama o aynı zamanda içinizden ortaya çıkan bir çocuk gibidir, kendini duyulardan ifade eden, zaten açmış olduğunuz o koridorlardan ve dağıtım kanallarından ifade eden bir çocuk gibi. O, sizin içinizden gelmektedir, ama zorlanıp bastırılmak için değil, beslenmeye ve sevilmeye ihtiyacı vardır.

Bu Noel ve bayram zamanınızda, Mesih’in doğumunun kutlandığı bu zamanda, kendi Mesih’inizin ve kendi tanrısallığınızın doğumunu kutlayın. Bu zamanı, var olan yedi duyunuzun hepsinden gelecek ifadelere izin vermek için kullanın. Eğlenmek için kullanın onu. Yepyeni bir düzeye gitmek için kullanın onu.

Şimdi, yorumlarımızı kısa tutacağız burada, çünkü Cauldre bize zamanın daraldığını ve pizzaların gelmekte olduğunu söylemektedir. (kahkahalar) Onun için doğrudan bugünün sorularına geçeceğiz.

SORU: Sevgili Tobias, ışığımızın yayılmasını nasıl sağlarız ve aynı zamanda diğer insanların da kendi ışıklarını yayabilmelerine nasıl yardımcı olabiliriz?

TOBIAS: Bu, bugün konuştuğumuz şeydir. İnsanlar – siz Shaumbra – ışığı yaymanın esrarengiz ve genellikle anlaşılması zor yolunu arayıp durdunuz. Ortaya çıkacak bir sekizinci ya da dokuzuncu duyuyu arandınız. Oysa, o zaten sahip olduğunuz yedi duyunuzdan gelmektedir! Işığın, var olan her bir duyundan parlayabilir. Sen, sana sihir gibi gelecek, tümüyle yeni bir şeyin peşindesin. O sana zaten bildiğin, ve zaten kullandığın ve üzerinde çalıştığın yerlerden gelmektedir.

Sevgili varlık, özellikle bu sorunu yanıtlayacak olursak, ışığın parlamaktaDIR. Sen hizmet aşkıyla dolusun ama ışığın parlamakta. Sen ŞİMDİDEN (toplu) bilince muazzam bir katkıda bulunmaktasın. Ah Diliyle çalıştığında, gerçekten yarattığın etkiyi görmeye başlayacaksın. Işığının nasıl parlayıp yayıldığını ve çevrendeki herşeyi nasıl değiştirdiğini göreceksin. Sen – nasıl desek – bir ışık jeneratörü gibisin. Şimdi onun bütünüyle ifade bulmasına izin ver.

SORU: Geçen Noelde, Mesih bilincini temsil eden berrak, kristal bilyenin gelişinden söz etmiştin. Ben o bilyeyle ne kadar bütünleşir ve dualitenin ötesine geçersem, (içinde bulunduğum) durumlarda da o kadar, o bilyenin kendisi oluyorum. Şimdi öyle bir durumdayım ki, ruhsal düzeylerimden, sanki dualite haline Mesih bilincini getirmem için bana çağrıda bulunuluyor gibi hissediyorum, ama sanki hem karanlık, hem de ışık bilye tarafından engelleniyormuşum gibi hissediyorum. Uzaklaşmak ve hazır olanlara yönelmek eğilimindeyim. Nasıl kılavuzluk edebilirim ve uzaklaşmak ne zaman uygun olur? Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten, bu Shaumbra’nın en büyük meydan okumalarından biridir, çünkü sen yeni bir enerjiyle bütünleşmektesin. Bir süre önce sözünü ettiğimiz bu berrak bilye, dördüncü öge….bunu getiren sizlerdiniz. Bildiğiniz gibi, ve deneyimlediğiniz gibi, bu hem karanlık, hem de ışık bilyesinin size karşı koymasına ve kızmasına neden olabilir. Bu, eylemde bulunan dualitedir!

Bunu kendi aile durumlarınızda görebilirsiniz. Sen şimdi yeni bir berraklıkla ortaya çıkmaktasın ve diğer ögeler de bundan pek hoşlanmamaktadır. Onlar seni özüne kadar zorlayacaklardır. Ama sana neden meydan okuduklarına Ah Dili ile kulak ver ve hisset. Bunun seninle ilgili olmadığını anla, ve çevrendekilerin – ister ışıktan yana, ister karanlıktan yana olsunlar – sana meydan okumalarının nedenini farkedeceksin. Onlar senin ne kadar güçlü olduğunu bilmek İSTİYORLAR. Sana inanmak İSTİYORLAR, ama şu anki kimliğinin arkasında inanç ve güç ve bilgelik olmadıkça, sana inanmaları mümkün değildir. Sen bunun böyle olduğunu hem iş durumlarında, hem de ailesel durumlarda göreceksin. Ve sevgili Shaumbra, bununla özellikle de spiritüel durumlarda karşılacaksınız. – Nasıl desek – “ışık” etiketini taşıyan kişiler, size derinden meydan okuyacaktır! Ve doğal olarak “siyah, kara” etiketini taşıyanlar da size meydan okuyacaktır, ama bu sizi, ışık için çalıştığını söyleyen kişilerin meydan okuması kadar acıtmayacaktır.

Size meydan okumalarının nedeni, değişimi temsil etmenizdendir ve değişim, onlar için zordur. Bunu biliyorsunuz. Siz bundan geçtiniz. Size gerçekten meydan okumalarının altında yatan şey, onların size inanmak İSTEMESİDİR. Onlar, kısıtlanmışlık ve dualite yöntemlerinin artık işe yaramadığını görmektedirler.

Beklentileri dualitede yattığı için hayal kırıklığına uğrayıp da sinirlenen o kadar çok Işık İşçisi görmekteyiz ki! Onların beklentileri, düşleri ve amaçları, ışığa göre dengede değildir. Belki de söylediklerimizin ne anlama geldiğini anlayabilmek için bu sözlerin biraz öğrenilmesi, incelenmesi gerekecektir. Şimdi, sen bir berraklıkla ortaya çıkıyorsun, ışıkla karanlığın, erille dişilin, pozitifle negatifin bütünleşmesiyle ortaya çıkıyorsun. Sen berrak niteliklerle ortaya çıkıyorsun ve onlar, herşeyin ötesinde, senin gerçek olduğunu bilmek istiyorlar.

Onlar, Gerçeği öğretmeyen bir başka guru ya da öğretmenin yol göstermesini istemiyorlar. Onlar, köpük gibi olan seminerlere ve kurslara artık bir kuruş bile ödemek istemiyorlar. Onları daha fazla düş kırıklığına uğratacak ya da daha fazla akıllarını karıştıracak bir başka kitap daha okumak istemiyorlar. Onlar senin berraklığına meydan okuyor, çünkü senin gerçek olduğunu ve güçlü olduğunu bilmek istiyorlar. Bu soruya teşekkür ederiz.

SORU: Ah Dilini nasıl kullanacağımızı öğrenmemize yardımcı olacak araçlar, teknikler ya da teknolojiler var mıdır?

TOBIAS: Hayır. (kahkahalar)

(duraklama)

Şimdi, burada biraz geriye gideceğiz. Ve tekrarlıyoruz, Cauldre söyleyeceğimiz şeyden her zaman hoşlanmamaktadır, ama biz yine de söylemeyi seçiyoruz. Sınıflara gidiyorsunuz. Aura okuyabilmek, – nasıl desek – geçmiş yaşamları anlayabilmek gibi bir çok şeyin kurslarını alıyorsunuz. Bunların hepsi de uygundu. Sizi bu yere getirdiler. Ama sevgili dostlar, bu şeylerin uygun olup olmadığını hissedebilmek için yeni duyularınızı ve tanrısallığınızı kullanmanızı rica ediyoruz şimdi.

Ortaya çıkmakta olan birçok yeni teknik vardır, ve (bu teknikleri) uygulayanların çoğunun, bilinçli ya da bilinçsiz, çalışmalarını Ah Diliyle birleştireceklerini hissediyoruz. Gerçi onlar buna bu adı vermeyebilirler. Buna, “tanrısal titreşim” diyebilirler. “Tanrı duyusu” diyebilirler. Ama, yeni bir enerjinin ortaya çıkmakta olduğunu anlamaya başladılar.

Anlamak için kendi sezgilerini kullan. Sezgin, zihninin çalışmaya başlamasından daha hızlı devreye girecektir. Yanıtı bileceksin, daha zihninin her hangi bir yerinden (gelecek sesi) duymadan önce.

Şimdi, kitapların daha yazılmadığını da anlayın. Ah Dilini içeren kurslar yaratılmamıştır. Bizim bundan söz etmemizden bu yana daha sadece bir aydan biraz fazla bir zaman oldu. Bunu gerçekleştirecek olanlar sizlersiniz. Bundan ilk geçecek ve nasıl kullanılacağını öğrenecek ve sonra da diğer kişilerin yoluna yardımcı olacak kişiler sizsiniz. Yardımınız, şarkı, kitap, kurs biçiminde olabilir. Sadece birisine yapacağınız bir danışmanlık biçiminde olabilir. Farklı biçimlerde olabilir.

Sevgili Shaumbra, diğer kişilere bakmayın. Bu şeyleri kullanmayı öğrenmek ve sonra da öğretmenler olmak sorumluluğunuz olacaktır. Bilgi için kitaplığınıza ya da hatta İnternetinize baş vurmayın, çünkü siz bunu daha yazmadınız.

SORU: (Dinleyicilerin arasından, ilişkilerle ilgili bir soru geldi. Ama sorunun çok özel olması yüzünden, Tobias bu soruyu doğrudan, herkesin önünde yanıtlamamayı tercih etti ve ilişkilerle ilgili genel bir yanıt verdi).

İlişkiler, gelecek hakkındaki geçmiş potansiyellerin enerjileriyle çok içiçedir. İlişkiler bir anlamda eskidir, ve yine bir anlamda, çok yenidir. Bu, bu Yükseliş Dizisinde daha sonra konuşacağımız konulardan biridir. Bütünüyle ilişkilere ayıracağımız bir oturumumuz olacaktır. Ama şu anda söylenecek şey, ilişkilerle ilgili doğru ya da yanlış bir yanıtın olmadığıdır.

Psişik bir insana ya da bir medyuma giderseniz ve onlar size ilişkinin artık uygun olmadığını, ayrılmanız gerektiğini söylerlerse. Evet, ayrılma zamanıdır…..o psişik insanın ya da medyumun yanından anında ayrılmak zamanındır!! (kahkahalar)

Ne sizin tarafınızda, ne de bizim tarafta, bir ilişkinin doğru ya da yanlış olduğunu, eski ya da yeni olduğunu, ayrılmak zamanı olduğunu ya da olmadığını söyleyecek bir kitap yoktur. Bu, sizinle üzerinde çalıştığımız en meydan okuyucu alanlardan biridir, çünkü bize soruyorsunuz, “Billy’i şimdi terk etmeli miyim?” Biz nereden bilelim? (kahkahalar) Belki de böyle bir soru sorduğun için Billy seni terk etmeli!! (yoğun kahkahalar)

Bu tür şeyleri yaptığınızda…..ilişkiniz hakkında bir başkasına sorduğunuzda….kendi gücünüzü vermektesiniz. Şu anda fazlasıyla hizmetinizde olan tanrısal duyularınızı kullanmıyor olacaksınız. Bu basit bir sorudur. Basit bir soru. Birlikte yolculuk etmeyi seçtiğin bu kişi tarafından sana, tanrısal özgürlüğünde olacağın bir alan tanınıyor mu? Birbirini karşılıklı onurlandırmak üzerine oturtulmuş bir gelecek inşa edilebilinir mi? Sorular bunlardır. Aslında çok basittir, ama bunun yanıtını siz vermelisiniz.

SORU: Tobias, teşekkürler.

TOBIAS: (kendi kendine güler) “Bir şey değil”in ötesinde, bununla ilgili bir iki laf edeceğiz. Şimdi, sevgili dostlar, buradaki rolümüzün sadece dilinizin ucunda olan, ama daha pek tanımlayamadığınız bilgileri ortaya çıkartmak olduğunu anlayın. Buradaki rolümüz, size geri yansıtmak ve yol boyunca sizi yüreklendirmektir, gerçekten. Onun için, çalışmalar için biz size teşekkür ederiz. Sizin sınırın da sınırında olduğunuzu anlayan bizleriz. Önderliği üstlenen sizlersiniz. Yeshua’nın ve Benim bugün söylediğimiz gibi, engelleri nasıl aşacağınıza, tüm bunlarla ilerlemeye devam etmek üzere, tüm çevrenizdeki dualiteden gelecek baskı ve yargılara nasıl göğüs gereceğinize hayranlık duymaktayız. Teşekkürler.

SORU: İyi bir öğretmen olmayı, daha iyi öğrenciler olmayı bize öğretebilir misin?

TOBIAS: (duygusal bir biçimde) Sevgili dostlar, burada oturmakta olan kişilerden, kendilerine Shaumbra diyenlerden daha iyi olan bir öğrenci grubu yoktur. Daha iyi bir öğrenci grubu yoktur! Şimdi, Ben, Tobias, başka insan gruplarıyla çalışmak fırsatına sahip oldum, ama BU ailedir. Bu, bu çalışmalara kendini o kadar adamış bir gruptur ki, ilişkilerinizle ve sağlığınızla yaşadığınız meydan okuyucu ve zor deneyimlere rağmen, size en yakın olan kişiler tarafından yargılanmakta ve dışlanmakta olmanıza rağmen, çalışmayı gerçekleştirmeyi sürdürüyorsunuz. Bizden herhangi biri – Yeshua, Mikail, Rafael, Uriel, Amael, hepimiz – burada oturmakta olan kişilerden daha iyi öğrencileri nasıl isteyebilirdik ki?

Ve bildiğiniz gibi sevgili dostlar, en iyi öğretmenler, deneyimden kendi geçmiş olanlardır! En iyi öğretmenler yüreklerini ve merhametlerini açmıştır, onun için de nasıl öğreteceklerini tam olarak bileceklerdir. Yapacağınız öğretim, sezgisel olacaktır. Anında olacaktır. Tam zamanında olacaktır. Çevrenizdeki duruma tüm tanrısal ve insan duyularınızla karşılık vereceksiniz. Öğretmen olarak, öğrencinizle tohumları ne zaman ekeceğinizi bileceksiniz. Öğretmen olarak, ayrık otlarını ne zaman temizleyeceğinizi ve başakları ne zaman besleyeceğinizi bileceksiniz. Hasat zamanının geldiğini, öğrencinizi bırakmak zamanının geldiğini bileceksiniz. Bu bazen zor gelecektir. O öğrenciye tutunmak isteyeceksiniz, çünkü ortaya çıkan enerjilerine bayılıyor olacaksınız. Ama bilge öğretmenler olarak, spiritüel çiftçiler olarak, hasatın ne zaman yapılacağını ve gidip de kendi de bir öğretmen olması için öğrencilerinizi ne zaman özgür bırakacağınızı bileceksiniz.

Shaumbra’dan daha iyi bir grup yoktur!

SORU: Son soru. Tobias, bu materyelleri diğer dillere çevirenlere ne gibi önerilerin var?

TOBIAS: Çeviriyi yüreğinizden yapın. Gerçeğe bağlı kalarak çevirin. Sorular ortaya çıktığında, tanrısal duyularınızı kullanın. Ve herşeyden öte, beni çağırın, çünkü Ben gelirim ve sizinle çok farklı biçimlerde konuşurum. Asıl sözlerin arkasında yatan enerjiyi anlamanıza yardımcı olurum. Bu materyeller gelecek çok, çok yıllar boyunca birçok farklı (dillere) çevrilecektir. Ve, çevrilmiş belirli bir söze ya da paragrafa meydan okuyanlar olacaktır. Tartışmak isteyenler çıkacaktır, “Tobias şunu demek istedi, ya da Tobias bunu demek istedi.” Tobias’a sorun. Ben size söylerim. Ben sizinle paylaşırım.

Çevirilerde her zaman yerinde kalacak olan şey, sözlerin gerisindeki enerjidir. Her zaman (size) ulaşacak enerji, kim çeviriyor olursa olsun, çeviriyi ne kadar doğru, kusursuz yapıyor olurlarsa olsunlar, enerjiyi ve titreşimleri çeviren, bu tarafta bulunan bizleriz, ve enerji ve titreşimler her zaman aynı şekilde sunulacaktır. Sözler değişebilir. Ama titreşim, sahip olduğunuz bu çevirilerden her zaman gelmeye devam edecektir.

Şimdi, bu bizi kapanış noktasına getirmektedir. Bu, tüm Shaumbra ve aileye, bugün bu enerjide oturanlara ve bu enerjiye bağlananlara kalmış bir şeydir. Bununla ne kadar ileriye gitmek istiyorsunuz, bu enerjiyi getirmeye ne kadar isteklisiniz? Biz, başkalarını oturtup da sayfalardaki her sözü okutmanızdan söz etmiyoruz, biz uyanmakta olan bu tanrısallık mesajını ne kadar uzağa taşıyabileceğimizden söz ediyoruz.

Bu size kalmış bir şeydir. Eğer çok istekliyseniz ve meydan okumaları da kabul ediyorsanız, kapınız çokca vurulacaktır. Yeni fırsatlara sahip olacaksınız. Sizin danışmanlığınıza ve bilgeliğinize ve öğütlerinize ihtiyacı olanlara sahip olacaksınız. Aynı zamanda, materyellerin, bilginin öğrenilmesini sağlayacak kapıları açan kişilere de sahip olacaksınız. Biz, ders ders Tobias materyellerinden söz etmiyoruz. Biz, zihninizde, yüreğinizde ve tanrısal duyularınızda yaratılanlardan söz ediyoruz.

Bu Shaumbra grubu bir düşe sahiptir. Bu bilginin insanlığa ulaştırılması, deneyimlerinizin ve tek bir bildirimin tüm insanlığa ulaştırılması düşüne sahipsiniz. Ve bu bildiri şudur, “Sen de Tanrı’sın.” Sevgili Shaumbra, hazır mısınız…..başkalarının da Tanrı olduklarını anlamalarına yardımcı olmaya hazır mısınız? Bunu gerçekleştirmek için insan ve tanrısal duyularınızı kullanmaya hazır mısınız? Bir sonraki düzeye geçmeye hazır mısınız? Meydan okuyucu belki, ama olmasına izin verirseniz, hiç olmadığı kadar oyuncul olacaktır.

Biz burada ailenin, kanallıkların, sizi içsel düzeylerde ‘zorladığımız’ şeylerin enerjisini arttırmaya devam edeceğiz. Biz, tanrısal bir insan olmanız için size ‘meydan okumaktayız’, sizin de Tanrı olmanız için ‘meydan okumaktayız’. Biz sevgiyle ama sürekli olarak baskı yapmaya devam edeceğiz.

Bu süre içinde sevgili dostlar, tanrısallığınızı nefesinizle içinize çekmeye zaman ayırmayı anımsayın. Nefes verirken, onun realitenize çıkmasına izin verin. Aile ve Shaumbra olarak, kutlamaya, keyfini çıkartmaya, olduğunuz tümü ve gerçekleştirdiğiniz herşeyi sevinçle kutlamaya zaman ayırın.

Şimdi gidin ve çukulata yiyin!! (Noel partisini kastetmektedir, alkışlar ve kahkahalar)

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.

Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.

Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.

Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.

Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir.
Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.
e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Leave a Reply