Ders Dört: Ah Dili

Crimson Circle’de (Kırmızı Çemberde) sunulmuştur

TOBIAS: Ve öyledir sevgili dostlar, Kırmızı Çember ve Kırmızı Meclis’in bir kez daha biraraya geldiği bu kutsal alanda yeniden toplanmaktayız. Sizinle birlikte bu alanda bulunmak ve burada bulunan sizlerle enerjilerimizi birleştirmek büyük bir sevinçtir.
Biz buna gitgide alışmaya başlıyoruz, tıpkı sizin de gitgide alıştığınız gibi. Sizinle birleştiğimiz enerjideki değişikliğin, artık çok şaşırtıcı olmadığını fark ettiniz mi sevgili dostlar? O geçişi yapmak o kadar zor değildir. O çok daha yumuşaktır. Biz şimdi kayarak içeriye gelebilmekteyiz. Biz, rüzgar gibi, sizinle birlikte olabilmekte ve sizinle kaynaşabilmekte ve sizi sevebilmekte ve sizinle oturabilmekteyiz.

Ve müziğin çalarken (kanallıktan önce), enerji geçişlerinin ve dönüşümlerinin çok daha zor olduğu ve çok da uzun bir süre önce olmayan bir zamanı anımsadığımızı Cauldre’ye (Geoffrey Hoppe) söylüyorduk. Biz büyük bir varlık grubuyla birlikte gelirdik. Sizinle tüm düzeylerde iletişim kurmamızı mümkün kılacak enerji ayarlamalarını özellikle dokumak amacıyla, bizimle gelen çok varlık vardı.

Ama şimdi, çevreyi bir hissedin sevgili dostlar. Bu büyük grubun gelmesine ihtiyacımız kalmadı. Bu büyük dönüşümleri gerçekleştirmemize gerek kalmadı. Neredeyse bu yere gelirken sizin kapıdan geçip gelmeniz kadar kolay gelebilmekteyiz biz de. Bu, her biriniz, kendi yolunda çok ilerlediği için böyle olabilmektedir. Siz o kadar yeni bilinçlere eriştiniz ki, sizinle çok daha kolay bağlantı kurabilmekteyiz.

Bugün konuşacağımız çok şey vardır. Daha önce yaptığınız nefes çalışmasını takdir ediyoruz. Şimdi hepinizden, bir kez daha bütünleşmenizi rica etmekteyiz. Kendi tanrısallığınızla bütünleşin. Daha önce söylendiğini duyduğumuz gibi, tanrısallığınızı nefesinizle içinize çekmeye cesaret edin. Bunca zamandır aradığınız şeyi başarmaya cesaret edin. Uyanmakta olan tanrısallığınızın alevlerini, tıpkı sıçramaya, büyümeye hazır, için için yanan bir ateş gibi, tutuşturmaya cesaret edin. Bildiğiniz gibi, basit bir nefes, onun tutuşmasına neden olacaktır. Onu şimdi ayak parmaklarınıza kadar nefesinizle içinize çekin. Kollarınıza ve el parmaklarınıza nefes alın. Bunu yaparken, kendi varlığınızın enerjisini hissedin ve sonra da ben, Tobias’ın enerjisiyle birleşin. Ben de sizinle birleşebilmek için enerjisel nefesler almaktayım. Bu, bu kadar basittir. Bu kadar basittir.

Biz sık sık, artık uzun tartışmalara, hatta bazen zihninizi sınayan uzun tartışmalara girmek ihtiyacında olmadığımızı söyledik. Bunun, bilinçli olarak tanrısallığınızı nefesinizle içinize çekmek kadar basit olduğunu biliyor musunuz? O içinizde uyanmaktadır, ama onunla bilinçli bir bağ kurmadığınız zamanlarda, yaşamınızdaki bu zor ve garip şeylerin neden meydana geldiğine şaşıyorsunuz. Bu, içinizdeki bu Mesih tohumunu doğurmakta olduğunuz için böyledir. Siz, içinizde tanrısallığı doğurmaktasınız. Nefes aldığınız zaman, o birleşmektedir. Nefes almak, bu tanrısallığın içinizde tutuşturulmasına ve yaşamınızda ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Ve sonra biliyor musunuz sevgili dostlar, dikkat edin, çünkü değişimler OLACAKTIR.

Oh, biz bir çoğunuzun şöyle dediğini duyuyoruz, “Sevgili Ruh, sevgili Tobias, sevgili öte-yanda- şikayetimi- iletebileceğim- her kimse (kahkahalar), bütün bunlar yaşamımda neden olmakta?” Ve biz gülümsüyoruz ve kendi kendimize gülüyoruz ve diyoruz ki, “Çünkü sen tanrısalsın, çünkü sen inanılmaz bir işlemden geçmektesin.” Bu, daha Yuvayı terk etmeden önce, Krallığı terk etmeden önce bildiğiniz ve size söz verilmiş işlemdir. Tüm Olan’ın dışına kendi başınıza çıkarken verilen sözdür bu. Evet, siz, Tüm Olan’ın dışında bulunmaktasınız. Cauldre hala bunu anlamaya çalışmaktadır ve beyniyle anlamaya çalıştığı sürece de hiç anlamayacaktır!

Siz, kendi yolunuza gideceğiniz sözünü hem kendinize, hem de Ruh’a vererek Yuvadan ayrıldınız. Tüm Olan’ın dışında bulunmanın nasıl bir şey olduğunu, kendi hakkına sahip çıkarak yaratıcı olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenecektiniz. Siz dizginleri bırakmak, Ruh’la olan bağlantıyı bırakmak için Yuvayı terk ettiniz. Bunu bilerek yaptınız. Siz bunu, Tüm Olan’ın, Sonsuz Olan’ın, Kral ve Kraliçenin – buna her ne ad vermek isterseniz, onun sevgisi ve onayını alarak yaptınız. Terk etmek için, kendi yolunuza gitmek için, sizi en çok seven varlığın onayını almıştınız. Ve şimdi, binlerce yıl sonra, ve tüm deneyimlerinizin bilgilerini Dünyanızda saklayabilecek yeterli kütüphanelerin bile olamayacağı kadar çok deneyimle…. binlerce yıl sonra, Yuvayı terk etmenizin nedenini tamamlama noktasına gelmektesiniz. İşte bu neden, Tüm Olan’ın alemleri dışında kendi kimliğinizi anlamaktır, bu kimlikle birleşmektir, onun kanalıyla deneyimler edinmektir, ve sonra belirli bir noktada, doğuştan hakkınız olan ve içinizde bulunan Mesih tohumunu, Tanrısal-benliğinizi bütünleştirmek, bunu olduğunuz herşeyle bütünleştirmektir. Biz onun için şimdi sizinle birlikte burada oturmaktayız. Siz onun için burada bulunmaktasınız sevgili, sevgili dostlar. Ve onun için ben, Tobias bugün sizinle birlikte burada oturmaktayım.

Siz, dairenin o sihirli, mucizevi, inanılmaz, tamamlanma noktasına gelmektesiniz. Siz şimdi, daireyi tamamlayacağınız noktaya gelmektesiniz. Ve bu da, tanrısallığınızla bütünleştiğiniz noktadır.

“Bunu gerçekleştirmek neden bu kadar zor?” diye sormaktasınız. Biz sizin sürekli bunu sorduğunuzu duyuyoruz. Bunun bu kadar zor olmasının nedeni, daha önce hiç yapılmamış olmasındandır. Gerçekten. Bunu gerçekleştiren ilk kişiler sizlersiniz. Yolu açan sizlerseniz. Bunun zor olmasının nedeni, hala çoğunuzun eskiye tutunmasındandır, çünkü o size tanıdık gelmektedir. Eski yöntemlere alışıksınız. Size pek iyi hizmet etmiş olmasalar da, acı vermiş bile olsalar, eski yöntemlerde bulunan belli bir rahatlık vardır. Bu, bilinen bir nicelikti. Ve şimdi buradasınız, bilinmeyenle karşı karşıya, ve işi daha da korkutucu bir hale sokmak için, size bizim bir şey bilmediğimizi söylüyoruz!

Biz size tekrar tekrar, bundan geçen ilk kişilerin sizler olduğunu söyledik. Perdenin öbür yanında sizi seven ve kucaklayan bizlere bile sövdüğünüzü duyan (kahkahalar), ve hayal kırıklığı içinde sinirlendiğinizi duyan bizleriz. Bize ve bizim tarafta her kimi bulursanız ona, “Doğru yol nedir? Bir şeye nasıl yaklaşmalıyım?” diye sorduğunuzu duyuyoruz. Ama biz sadece gülümseyebilir ve sizi sevebilir ve bilmediğimizi söyleyebiliriz. Bundan geçen sizlersiniz. Yanıtlara sahip olan sizlersiniz. Ve bunu anladığınız ve deneyimlemeye başladığınız zaman, bu işlemin tümünden çok daha kolaylıkla ve zerafetle geçeceksiniz. O zaman fiziksel varlığınıza bu kadar yıkıcı bir etkisi olmayacaktır. Ve zihinsel varlığınız da kesinlikle daha az zorlanacaktır. Bundan ilk kez geçen kişiler sizsiniz. Onun için bu, bu kadar zordur.

İşlemi istediğiniz anda durdurabilirsiniz. Eğer varlığınızı yenilemek ihtiyacındaysanız, bu yükseliş yolculuğunda bir tatil bile yapabilirsiniz. Ellerinizi kaldırıp, “Ruh ve Tobias ve tüm diğerleri, bu artık bana göre değil. Ben biraz daha az deli bir yaşam istiyorum. Ben kendi evimin rahatlığına geri dönmek istiyorum. Bu kadar itelenmek ve zorlanmak istemiyorum” diyebilirsiniz. Ve biz buna saygı duyarız. Biz buna tümüyla saygı duyarız, çünkü anlıyoruz. Cauldre’nın her zaman bize dediği gibi, “Biz senin bunlardan geçtiğini görmüyoruz Tobias. Başkalarını da görmüyoruz. Sen, perdenin öbür yanının lüksü içinde yaşamaktasın”. Bize sık sık söylediği gibi, “Gel aşağıya da, bir de sen dene”. (kahkahalar) Ve yine bize söylediği gibi….Cauldre şöyle demektedir, “Tobias, senin öğretmenin olmayı sabırsızlıkla bekliyorum.” (yoğun kahkahalar)

Sevgili dostlar, burada bulunmak büyük bir sevinçtir. Enerjiyi hissedin. Bugün buradaki yüreğimizi hissedin. Bugünkü kendi yüreğinizi hissedin. Aah….biz bu anlara bayılıyoruz. Bunları şişelemek isterdik. Ve biliyor musunuz? Yapabilirsiniz. Yapabilirsiniz. Bu enerjiye tutunabilirsiniz, ve o her zaman sizin için orada olacaktır. Şimdi içinde oturduğunuz bu yoğun ve muhteşem ve şifa dolu ve mükemmel enerjiye tutunabilir ve onu her an çağırabilirsiniz. Bu enerji, buradan çıktığınızda yok olmaz. Sadece içinizdeki bir yere gider, zaman zaman bağlantı kurmayı unuttuğunuz bir yere. Ama o hep oradadır. Üzerinde oturduğunuz yastık kadar, yanınızdaki çantanız kadar gerçek olan bir enerji yaratmaktayız birlikte. Bu enerji, bu kadar gerçektir. İstediğiniz anda onu içinizden ortaya çıkartabilirsiniz.

Bizim bu enerjiye değinmemizin bir nedeni de, onu başka bir insanla paylaşabilir olmanızdır. Başka bir insanın önünde oturacağınız ve bu insanın, bizim şimdi içinde oturduğumuz bu kutsanmış, bu harika enerjiyi deneyimlemesini isteyeceğiniz bir zaman yakında gelecektir. Siz, içinde oturduğumuz bu tatlı yerin tadını onlara da sunmak, onların da bunu deneyimlemesini sağlamak isteyeceksiniz. Ve biliyor musunuz, yardımcı olabilirsiniz. Onun için, nefes alın. Bu enerjiyi bir an için tutun. Bunun nasıl hissedildiğini anımsayın ve başka bir insanla paylaşılabileceğini bilin.

Şimdi, bugün burada yapacağımız çok şey vardır. Ama öncelikle, buradaki değişimin meydana gelmesini sağlayacak enerjiyi yerleştirdik. Sizi engelleyen bazı şeyler var gibi görünmektedir. Yolunuzu engelleyen sorunlar vardır. Her ne kadar anlayacağınız ve bağlantı kuracağınız sözcük bu olsa da, biz “şifa” sözcüğünü seçmezdik. Biz “dönüştürmek” sözcüğünü kullanmayı seçiyoruz. “Şifa” sözcüğü, bir şeyin yanlış olduğu ve düzeltilmesi gerektiği anlamını içermektedir. Bu dualitedir. Bir şeyin sizde yanlış olduğu yargısına varmak, dualitedir.

Bu artık sizin işinizi görmez. Bu dualite oyununun artık işinizi görmediğini farketmektesiniz, değil mi? Başını bir şeylere çarpan sen ve evet, bacaklarını ve ayaklarını inciten sen….kendini yakan sen, ve tüm diğer şeyler….bütün bunlar, sorunlarınızı dualite araçlarıyla çözmeye çalıştığınız için başınıza gelmektedir. Bu araçlar artık işinizi görmemektedir.

Şimdi, biz “şifa” sözcüğünü pek sevmemekteyiz, onun için “dönüşüm” sözcüğünü kullanacağız. Bugün ortaya koymamız istenen sorunlar vardır. Bazılarınız için bunlar, fiziksel sorunlardır, sürüp giden ağrılar ve bunlarla birlikte gelen, bedeninizin içinde nelerin olduğu korkusu. Bedeninizde nelerin olup bittiğiyle ilgili korkularınızın, gerçeğin kendisinden daha kötü olduğunu biliyor musunuz? Kafasında zorluklarla çarpışan ve neyin nasıl olacağını anlamaya çalışanlar…. duvara çarpmış gibi hissetmektedir. Duygusal gerginlikler yaşayanlar, inip çıkan dalgalanmalar yaşayanlar, neden kendini bir gün yükseklerde, bir gün aşağılarda hissettiğini anlamayanlar….tüm bu sorunları burada ortaya koymak zamanıdır.

İçinde oturduğumuz bu alan güvenlidir. Bu sorunları şimdiye ortaya koyun. Onları içinizde saklamak zorunda değilsiniz. Bu sorunları ortaya çıkartın. Biz şimdi burada dönüşümle çalışacağız, ama ister fiziksel bir hastalık olsun, ister zihinde bir sorun olsun, ya da duygusal iniş-çıkışlar olsun, meydana gelen şeylerin hepsi, bir amaca hizmet etmek için oradaydılar. Onlar, bir amaca hizmet etmek için oradaydılar. Onlar, değişen bilincinize yanıt vermektedir. Siz bunların size ne söylemeye çalıştığını anlamak istediniz. Bu acının, ağrının neden varlığınızda olduğunu merak ettiniz. Siz şöyle dediniz, “Ama Ruh, ama Tobias, ben sözde Shaumbra olacağım. Benim bunların üstünde olmam gerekirdi. Bunlar beni etkilememeli.” Ve, biliyor musunuz? Haklısınız da, ama siz bunlara dualite açısından yaklaştınız.

Şimdi, Tanrısal İradenize adım atın. Bu tanrısal ana adım atın ve bunun dönüşmesine izin verin. Bu, bununla ilgili bir beklentinizin olmaması, tutunduğu eski enerjiden salıverilmesine izin vermek ve aradığınız çözümlere dönüşmesine izin vermek anlamına gelmektedir. Bunu şimdi yapın. Bu sorunun, bu konunun, bu hastalığın şimdi çıkmasına izin verin. Biz buradaki tüm bu enerjiyle çalışacağız. Biz bunu dönüştürmek amacıyla her birinizle sözsüz bir düzeyde çalışacağız. Daha önce, o bilge kişinin dediği gibi, “Bir cesaret etseniz. Bir cesaret etseniz.” Çünkü bu enerjilerin çıkmasına izin verdiğiniz zaman, onları bıraktığınız zaman, bilincinizi ve aydınlanmanızı yeni bir düzeye yükseltecek bir dönüşüm meydana gelir.

İçinizde, yeni bir düzeye çıkmaya hazır olup olmadığını bile daha bilmeyen bir parçanızın olduğunu biliyor musunuz? Bunun neye benzediğini, nasıl bir şey olduğunu bilemediğiniz için, pek de emin değilsiniz, onun için de bir şeylere tutunmak, ya da bunları azar azar bırakmaktasınız. Ama şimdi sevgili dostlar, cesaret edebilirseniz, salıverin – hepsini birden. O sizi hasta yapan eski enerjiyi bırakın…dönüşmesine izin verin. Şifa bulmasına değil, değişmesine değil, halının altına saklanmasına değil, ve yok edilmesine değil – dönüştürülmesine izin verin. Enerji sadece dönüştürülür. İnsanlar bir şeyleri değiştirmek ve şifalandırmak, ya da onlardan kaçmak istemektedir. Bir ay önceki dört Işık İşçisi ve yılanla ilgili öykümüzü anımsarsanız. Enerji sadece dönüştürülebilinir. O sadece, yeni bir düzeye çıkmasını sağlayacak, dönerek yükselen (spiral biçiminde) bir harekete geçirilebilinir. Dönüşüm, enerjisini, eski yöntemleri salmanızdan, karanlığı ve korkuyu salıvermenizden alır.

Ama şimdi, bugün bunun doğrusunu yapalım – cesaret ederseniz. O sorunu, ya da sorunları ortaya koyun -–evet, şu anda soruyu sorana yanıtımız, dönüşmeleri için istediğin çoklukta sorunu ortaya koyabilirsin. Ama şunu da özünden anlayın ki, bunları dönüştüren Tobias, ya da herhangi başka biri, ya da Ruh değildir. Sizsiniz, çünkü bu dönüşüm işleminin meydana gelmesine siz izin vermektesiniz. Siz, şifa bilincinin ötesine geçmektesiniz. Siz, tanrısal dönüşüm bilincine geçmektesiniz.

Ve, biz daha burada konuşurken bile, çoğunuzun içinde meydana gelen değişimleri görebilmekteyiz. Biz dönerek yükselen, spiral biçiminde bir enerjiyi görebilmekteyiz. Bu, bu odada meydana gelmekte olan dönüşüme işaret etmektedir. Her biriniz burada çıkarken, ya da bunu okuyanlar, okuduğunu bir kenara koyduğunda, farklı bir şey fark edeceksiniz. Bu kapıdan çıkıp gittiğinizde, dünya size biraz farklı görünecektir. Siz, içinizdeki karanlığı salmaktasınız. Onu dönüştürmektesiniz. Bugün söylediğimiz sözleri anımsayın. Siz artık şifalanmayacak ve değişmeyeceksiniz. Bu dönüşümdür.

Şimdi, bu işlem, bu yoğun dönüştürücü enerji içinde birlikte olduğumuz sürenin sonuna kadar devam edecektir. Bu işlem, içinde oturduğumuz bu güvenli alanda devam edecektir. Burası, bu kadar açık ve değişmeye istekli olan insanlarla birlikte bunu gerçekleştirmek için harika bir yerdir. Sadece izin verin. Bazılarınızın, görmekteyiz…mücadele etmektesiniz. Merak ediyorsunuz, “Acaba doğru mu yapıyorum?” (kahkahalar) Bunun nasıl yapılacağının reçetesi yoktur. Bu dönüşümün gerçekleşmesi için şu anda ne yapmanız gerektiğini merak ediyorsanız, sadece (derin) nefes alın. Şeyleri zor hale getirmeyin.

Şimdi, çoğu zaman bu toplantılara başka varlıkları da davet ederiz. Onların bir anlamda, Kırmızı Çember’in misafirleri olabilmek için sıraya girdiğini biliyor musunuz? Burada, bizim taraftaki konuşmalar – sizin deyiminizle vızıltılar – kendilerine Shaumbra diyen ve çok, çok, çok yaşam boyunca Dünyada yürümüş bir insan grubu hakkındadır. Aileden olan ve bu tarafta bulunan bizlerle doğrudan ilişkili olan bir insan grubu vardır. Bu insan grubu….onlar bir zamanlar bizimle birlikte otururdu. Ama şimdi Dünyaya gittiler. İnanılmaz bir ilerleme kaydetmekteler. Yeni Enerjiye girecek ilk kişilerin arasında bu grup bulunmaktadır. Onlar modelleri yaratmaktadır. Onlar, bu insanlar, yeni enerji ağlarını yaratmaktadır.

Bu varlıklar burada sıraya girmektedir – keşke bilet satabilseydik! Sizin toplantılarınıza katılabilmek için sıraya girmektedirler. Enerjinizin neye benzediğini görmek istemektedirler. Meydana gelmekte olan dönüşümü görmek istemektedirler. Onlar günlerdir, haftalardır ve hatta daha da öncesinden beri bunun hakkında konuşmaktadır. Ben, Tobias’ın karşılaştığı sorunlardan biri de, toplandığımız zaman buraya misafir olarak kimlerin geleceğine karar vermektir. (takılır) Onun için de bu tarafta bazı düşmanlar edindim! Bugün, bana eşlik eden ve benimle birlikte çalışan bazı varlıkları heyecanlandırdım, çünkü bu odanın enerjisini hiç bir misafire açmadım. Hayır, onu kendime sakladım! (kahkahalar)

Bugün misafir yoktur. Sadece siz, Shaumbra….ve ben. (yoğun kahkahalar ve Tobias da kendi kendine güler) Şu bizim tarafın gürültüsünün olmaması çok iyi geliyor. (yoğun kahkahalar) Bu alanı birlikte paylaşabiliriz. Odadaki farkı hissedin. Daha sessiz ve sakin enerjiyi hissedin. Oh, bu varlıklar geldiklerinde o kadar heyecanlanıyorlar ki, bazen Cauldre bile şu kanallık denen şeyi yaparken…..onun bile dikkati dağılmaktadır ve ben ona, sözcüklere odaklanmasını söylemek zorunda kalıyorum. Ama bugün, bu araya-girişler olmayacaktır. Onun için, bir dakika şurada bir oturalım. (kahkahalar) Bu enerji o kadar tatlı ki! Sadece kendimin sizinle birlikte olabilmesi o kadar hoş bir şey ki!

Şimdi, hepinizin enerjisini hissetmenin keyfini çıkartsam da, böyle olmasının bir nedeni vardır. Bunun böyle olmasının bir nedeni vardır. Ve, benim tarafımdaki diğer varlıklar da, bunu gerçekten anlamaktadır. Gerçekten anlamaktadırlar. Birlikte olduğumuz zamanın sonunda, ben onlara bir rapor sunacağım. Bunun, açıklayacağımız bir nedeni vardır. Ama, açıklamalarımızın bir sonraki bölümüne geçmeden önce, bir kez daha – ve ben bunu ne kadar sık söylesem, yine de yeterli olamaz, varlığınıza nefesinizle yaşamı çekin. Kimliğinizin özünden tanrısallığı nefesinizle içinize çekin. Bu, tanrısallığınızın içeriye gelebilmesinin en hızlı ve en basit yoludur. Buna bir anınızı ayırın. Cauldre’dan biraz sessiz olmasını rica edeceğim. Onu sadece nefesinizle içinize çekin, ve sonra da açıklamalarımızın bir sonraki bölümüne geçeceğiz.

(duraklama)

Şimdi, geçtiğimiz dönemlerde nelerle çalıştığımızı bir gözden geçirelim. Açıklamalarımıza birkaç yıl önce, “Yeni Dünya Dizisi” denilen diziyle başladık. Size yaptığımız açıklamalara, rehberlerinizin gittiğini, ayrıldıklarını söyleyerek başladık. Bu ilk yılda, rehberleriniz gittiği bilgisiyle başlayarak, Dünya’da, yeni ve eski olmak üzere bilinç ayrılması olduğu hakkında konuştuk. Oh, siz bunu şimdi, eskisine göre çok daha fazla görmektesiniz. Siz, kendi yolunda giden bu iki bilinci görmektesiniz. Hala dualiteye sıkı sıkıya tutunan ve çıkmak için de mücadele etmeye çalışan kişileri görmektesiniz.

Sonra bir de diğerler kişiler vardır – aile olan, Shaumbra, cesur ve yürekli olanlar ve tanrısal doğalarına geçmekte olanlar. Bu yeni Dünyadır. Bu, artık dualiteyle ilgili değildir. Bu, dördün dengesine sahiptir. Bu, artık sizinle ilgili değildir. Bu, Tüm Olan’la ilgilidir.

İlk dizide Dünya üzerindeki değişimlerden ve olacak şeyler hakkında konuştuk. Gelecek şeylere sizi hazırlamak ve enerjiyi yerleştirmek amacıyla, bazı özsel ve esas düşüncelerden söz ettik. Bu ilk yılı, bu Yeni Dünya Dizisini anımsayın. Öğrencilerinize öğretirken bu diziyi anımsayın. Şeylerin nasıl işlediğini anlamalarını sağlamak amacıyla, bu dizinin bazı temel şeylerine geri dönmeyi anımsayın.

Sonra, “Yaratıcı Dizisi”ne geçtik. Temel bilgilerin yeni bir düzeyine geçtik. O yıl boyunca, kabul etmek, kabul emeyi öğrenmek, dualiteden çıkmayı öğrenmek ve artık oy vermemek (kahkahalar) hakkında çok konuştuk. Kısa duvarın arkasında durmakla ilgili konuştuk. Şeylerin gerçekte nasıl işlediğini, ancak geride durursanız, anlamaya başlayabilirsiniz. Yoksa, dualiteye yakalanırsınız. Bunların nasıl işlediğini gerçekten anlayamazsanız, taraf tutarsınız. Geri durmakla ve herşeyi, kendinizi dahil, kabul etmekle, şeylerin nasıl yaratıldığını öğrenirsiniz. Ve sonra bir noktada, dönüşüm işlemini nasıl etkilemeye başlayacağınızı öğrenirsiniz.

Bu dizide, size Tanrısal İradeden söz ettik, ve bazılarınızın buna ne kadar kızdığını ya da çelişkiye düştüğünü biliyoruz. Özgür İradenizi neden salıvermek zorunda olduğunuzu anlamadınız. Ama şimdi, size bakıyoruz. Anlıyorsunuz. Tanrısal İradenin ne olduğunu anlamak için her gün hep daha fazla bir şeyler öğrenmektesiniz. Bu, Özgür İradenin üstünde oturan bir bilinçtir. Bu, herşeyi birbiriyle birleştiren ve mümkün olan en yüksek düzeydeki ve dualitede olmayan yanıtı arayan, isteyen bir bilinçtir. Tanrısal İrade, dualitenin üstünde olan bir yanıtı, daha önce orada var olduğundan bile haberinizin olmadığı bir yanıtı arar, talep eder.

Yaratıcı Dizisinde biz, “kapınıza gelen şeyle dans etmek” gibi şeylerden de söz ettik. Bununla hala mücadele ettiğinizi görüyoruz. Siz hala bunun spiritüel fizik kurallarını anlamaya çalışmaktasınız. Bu oldukça basittir. Siz enerjisel varlıklarsınız, bir fiziksel bedenin içinde evet, ama enerjisel varlıklarsınız. Siz, uygun olan şeyleri kendinize çekersiniz. Bir şeyleri dışarı çıkıp da bulmaya alışıksınız. Avcılar olmaya alışıksınız. Ama bu tanrısal alana girdiğinizde, yeni evinizde tamamen topraklandığınızda, uygun şeyler size gelecektir.

Gitgide, uygun olan şeylerin size gelmeye başladığını görmektesiniz. Bir yanıt bulabilmek için paniklemek ya da korkmak ya da sokaklarda bir aşağı, bir yukarı kovalamak, her kapıyı çalmak zorunda değilsiniz. Kendi evinizin tanrısal sükunetinde kalmayı öğrenmektesiniz. Ve uygun şeyler bazen tam zamanında size gelecektir, ve bunun sizi kızdırdığını biliyoruz! (kahkahalar) Ama, size gelmektedir. O zaman, onunla dans edip etmemek size kalmış bir şeydir. O zaman, o ilhamlar geldiğinde, o kitapları yazıp yazmamak size kalmış bir şeydir. O zaman, çalışmayı yapıp yapmamak size kalmış bir şeydir.

Ve evet, şu baktığınız perdemsi şeyin (tv) karşısında, gece geç saatlere kadar oturmak zorunda kalabilirsiniz. Ve sabahları erkenden kalkmak, ve bu döngünün tamamlanması için yollara düşmek zorunda kalabilirsiniz. Bu sizin sorumluluğunuzdur. Bu, insan melekler olmanın bir parçasıdır. Bu tür şeyleri biz sizin yerinize yapamayız. Cauldre’nın bile şu kanallık için (bilgisayar) klavyesini kullanmaya çalışmasını pek anlayamadığımızı biliyor muydunuz? Bu, bize karışık gelmektedir. Biz sizin yerinize klavyeyi kullanamayız. Biz sizin yerinize telefonu yanıtlayamayız. Sizin yerinize arabayı kullanarak bir başka şehire gidemeyiz. Bu şeyleri sizlerin yapması gerekmektedir. Ama kapınıza bir şey geldiğinde – bir aydınlanma, bir fikir, hatta bir birey, hatta yeni bir fırsat – o zaman onunla dans etmek, çalışmayı gerçekleştirmek size kalmış bir şeydir.

Yaratıcı Dizisi sırasında zorlayıcı birçok derslerden geçtik, çoğunuzu en derin düzeylerden zorlayan, sinirlendiren ve azınızı sevindiren derslerden.

Sonra, şimdiki derslere, “Yükseliş Dizisi” dediğimiz derslere geçtik. Bulunduğumuz yer burasıdır. İlk üçünü bitirdik ve bir çeşit kilometre taşına geldik. Şimdi farklı bir enerjiye geçeceğiz.

Biz bu diziye sevgili dostlar, şimdiden yükseldiğinizi size bildirerek başladık. Sizi eski insan benliğinizden ayıran o titreşimsel çizgiyi artık geçtiniz. Siz şimdiden bir yaşamdan ötekine geçtiniz ve aynı fiziksel bedenin içinde kaldınız. Artık, tüm yaşamlarınızı içeren Yaşam Kitabınızı bitirdiniz. Artık karma yok, kontrat yok, seçtiğiniz herhangi bir biçimde yaratılmak üzere, sadece temiz ve boş alanlar var. Ve biz bu toplantının açılışında söylenen, “bir cesaret edebilseniz, bir cesaret edebilseniz, herşeyi yaratabilirsiniz!” sözlerinden mutlu olduk. Siz buna daha pek inanmıyorsunuz ama herşeyi yaratabilirsiniz – cesaret ederseniz. Küçük bir adım atacağınıza, çok büyük bir tane atın. Bu başlangıçta biraz korkutucu gelebilir ama yarattığı farkı göreceksiniz.

Birkaç ay önce, bu dizinin ilk dersinde, bunun artık sizinle ilgili olmadığını söylediğimizi anımsayın. Bu sadece sizinle ilgiliymiş gibi hissedilmektedir, çünkü böyle olmasına izin vermektesiniz. Şeylerin sizi etkilemesine izin veriyorsunuz. Bu, sizinle ilgili değildir artık. Kontrat yoktur artık. Karma yoktur artık. Siz şimdi hizmet için burada bulunmaktasınız. Siz tümüyle farklı bir nedenden ötürü buradasınız.

Ve sonra, size tanrısallığınıza sahip çıkmanız hakkında konuştuk. Aslında dersi değiştirdik….çünkü sizin tanrısallık hakkında bir kavrama sahip olduğunuzu, ama ona sahip çıkmadığınızı gördük. Onu düşünüyordunuz, ama OLMUYORdunuz. Onun için, ona gerçekten sahip çıkmak hakkında konuştuk size. O sizindir. Bize ait değildir. O, bir meleğe ya da başmeleğe ait değildir. O, sizindir. Ona sahip çıkmaya başlayın. Tanrısallığınızla ilgilenmeye ve onu beslemeye başlayın.

Sonra, son toplantımızda sizinle karanlık hakkında konuştuk. Karanlığı salıvermenizden söz ettik. O, salınmak istemektedir. O, yaşamınızı sefil bir hale getirmek amacıyla orada bulunmamaktadır. İçinizde hala bu dönüşüm işleminden geçmek ihtiyacında olan, “sevgili yılan, neden yolumdasın? Neden buradasın?” diye sormanızı isteyen nitelikler vardır. Yanıtı talep edin, çünkü bu yılan gerçekten sefildir. Ve o salıverilmeyi istemektedir, ama sizin gerçek ve içten olduğunuzu anlayana dek, mümkün olduğu kadar sıkı tutunmaya devam edecektir. Yılanın, size güvenebileceğini bilmeye ihtiyacı vardır. Ancak o zaman, eski yöntemlerini bırakabilir. Karanlık, salıvermenin meydana gelmesine izin verdiğinde ancak gerçekleşebilir dönüşüm, çünkü siz gerçekliğinizde bulunuyor olacaksınız. O zaman yeni bir enerji birdenbire ileriye fırlayacaktır. Ortaya çıkacak ve sizin şu anda içinden geçtiğiniz, şu anda deneyimlediğiniz dönüşüm işlemine başlayacaktır.

Şimdi, sizden, tartıştığımız tüm bu şeyler hakkında, sizden gelen bilgilere yaptığımız kanallık hakkında düşünmenizi rica ediyoruz. Bunlar hakkında düşünün ve öğrencilerinize bu işlemle ilgili yol gösterirken bunları anımsayın. Yol üzerinde attığınız adımları düşünün.

Bugün sizinle, oldukça basit olan bir şey hakkında konuşmak istiyoruz. Başlangıçta bu size çok meydan okuyucu gelecektir, çok meydan okuyucu. Onun için bugün enerjiyi topraklamak amacıyla ek bir zaman istedik.

Yanıtların tümü içinizdedir. Ama siz şöyle demektesiniz, “Tobias, eğer öyleyse, bunları neden hissedemiyorum, ve neden duyamıyorum? Tobias, neden bazen soruyu içime sorduğumda, kötü bir yanıt alıyorum? Bazen o deli sesi duyuyorum, onun için de kendimi kapatıyorum. Kapatıyorum, çünkü gelen yanıtla kendimi pek rahat hissetmiyorum.”

Aranızdan bazı kişiler, bizim tarafla konuşmak istemekte ve uyumlanmaya çalışmaktadır, ama sanki frekansı yakalayamamaktasınız. Sanki bunu anlayamamaktasınız. Biz bugün yeni bir dil hakkında, sizinle konuşmaya başlayacağımız bir dilden söz etmek üzere burada bulunmaktayız. Bu,sizin bizimle konuşmanızı rica ettiğimiz bir dildir. Bu, herşeyden çok, kendinizle konuşmak için kullanacağınız bir dildir.

Şimdi bir an geri çekilip, şeyleri önceden nasıl yaptığınızı bir gözden geçirelim. Bir hafta kadar önce, Tanrı’yı aramanın farklı yollarına sahip olan dört insandan söz etmiştik, şimdi bunlardan bazı örnekler verelim. Siz belki bu insanlardan biri ya da daha fazlasıyla kendiniz arasında bir bağ kuracaksınız. Tanrı’yı arayan dört insandan söz edelim size.

İlk insan, Tanrı’yı akıl yoluyla bulmaya çalışıyordu. O, mükemmel bir öğrenciydi. Olağanüstü akıllıydı. Akıla tapıyordu, çünkü akıl yaşamında onun için çok şeyler yapmıştı. Dinlerle ilgili tüm kitapları okudu. Farklı felsefeler hakkında okudu ve bunların hepsini de Tanrı arayışının bir parçası olarak yaptı. Bunlar aklında yer etti. Ve, bir hafta önce konuştuğumuz gruba da söylediğimiz gibi, o HALA Tanrı’yı aramaktadır.

Ruh’u zihninizde bulamayacaksınız. Oh, çok şey öğreneceksiniz! Beyninizi genişleteceksiniz. Oraya tıkıştırılmış çok bilgi olacaktır ama tanrısallığınızı orada bulamayacaksınız. Tanrı’yı kitaplarda bulamayacaksınız. Tanrı’yı zihninizde bulamayacaksınız.

İnsanlar olarak işlemleriniz zihinden geçmektedir. Herşey ondan geçmektedir. Şimdi yeni bir yol öğreneceksiniz. Bizimle ya da Ruh’la konuşmaya kalktığınızda, yaşamınızda meydana gelen şeyleri alıyor ve onu zihninizden geçiriyorsunuz. Biz beyninizdeki gerilimi ve baskıyı görebiliyoruz, çünkü siz herşeyi buradan geçirmeye çalışıyorsunuz. Böyle yapmak size öğretilmişti. Bu kötü bir şey değildir. Ama biz şimdi dönüşecek ve yeni bir yönteme geçeceğiz.

Sonra, bir hafta önce, Tanrı’yı spiritüel kurallar ve şartlar yoluyla arayan insan hakkında konuştuk. Bu kişi bir din adamıydı ve kutsal yazıları anlamada ustaydı. Kurallara tam olarak sadık kalırsa, belli eylemleri belli günlerde ve belli biçimlerde yaparsa, Ruh’u bulacağını sandı. Ve bildiğiniz gibi, bu bir işe yaramamaktadır. Onun için, sevinç kutlamasından başka tüm törenleri, ayinleri bırakmanızı istedik sizden. Bunu anlıyor musunuz? Biz tören ve ayinleri bırakmanızı istiyoruz çünkü siz onun kapanına düşüyorsunuz, tıpkı örneğimizdeki insanın, kuralların kapanına kısılması gibi. Bütün bu kuralları kalbinize alsaydınız, hareket edemeyecek hale geleceğinizi biliyor muydunuz? Hiç bir şey yapamaz hale gelirdiniz! Bu kuralları dikkatle incelerseniz, birbiriyle çeliştiğini göreceksiniz. Onlar, o zamanın bilinci üzerine kurulmuştu ve belirli gruplar için söz konusuydu. Bunları 2000 ve birkaç yıl sonra uygulamaya kalkarsanız, acıtacaktır, çünkü içinde bulunduğunuz enerjiye uygun değildirler.

Bazılarınız, yeni enerjinin ve yeni çağın kuralları olduğunu sanmaktadır. Örneğin, bazen bizimle çok komik sözcüklerle konuşmaya çalışmaktasınız. “yapmaya muktedir olmak (could)” ile “yapmaya izinli olmak (may)” sözcüklerini çok dikkatle seçmek zorunda olduğunuzu sanıyorsunuz. Herşeyi inceden inceye tanımlamanız gerektiğini sanıyorsunuz. Bizim o kadar aptal olduğumuzu mu sanıyorsunuz? (kahkahalar) Sizin tutkunuzu ve düşüncelerinizi ve duygularınızı hissedemediğimizi mi sanıyorsunuz? Biz gerçekten sözcüklerinize kulak vermiyoruz – hiç bir zaman! (yoğun kahkaha) Biz sizi HİSSEDİYORUZ. Sözcükler değildir (önemli olan). Bazılarınız “hayır” ya da “belki” ya da “olasılıkla” sözcüklerini kullanmaya çok korkmaktadır. Biz sizin ne demek istediğinizi anlamaktayız. Kurallara hapsolmayın.

Doğru ve yanlışın olduğunu düşünmek dualitedir sevgili dostlar. Ve siz (böyle düşünmeye devam ettiğiniz sürece) bu yükseliş işleminden zerafet ve incelikle geçemeyeceksiniz.

Sonra, Tanrı’yı duyguları yoluyla arayan üçüncü insanımız vardı. Onun her pazar kiliseye gittiğini ve enerjiyle dolduğunu ve bunu da çok sevdiğini anlatmıştık. Ama kapıdan çıktıktan bir saat kadar sonra, bu enerji sanki yok oluyordu. Buharlaşıp, çözülüyor ve yok oluyordu. Hafta içinde de şu yeni çağ toplantılarına gidiyordu. (kendi kendine güler) Belirli bir felsefe türü, onun ilgisini çekmiyordu. Belirli bir okulun öğretilerine tutunmuyordu. Toplantılara gitmeyi seviyordu. Ender olarak bir sözcük duyuyordu. Toplantılara gidip, o enerjide oturmayı seviyordu. Tanrı’yı bu enerjide bulacağını sanıyordu. Ama kendi benliğine sahip çıkmıyordu. Onun için de (bu enerji) buharlaşıyordu. Yok oluyordu. Bu kadın Tanrı’yı duyguları yoluyla, ona gelen enerji tokatlarıyla bulmaya çalışıyordu. O hala birçok toplantılara gitmektedir ve Tanrı’yı bulamamıştır.

Dördüncü insanımız – hepinize çok benzer olan bu kişi – araştırmaları yapmış, kurallara uymuş, toplantılara gitmiş ve bunların onu yeni bir yere getirdiğini farketmişti. Bunların hepsi harika şeylerdi, ama o bir sonraki adıma hazırdı. Onun için de başladı. İçine dönmeye başladı. Bu, bu kadar basittir. Siz bu sözleri daha önce de duydunuz. İçine dönmeye başladı. Merhametle kulak vermeye başladı, öncelikle kendine, kendine duyduğu merhametle. Ne harika bir şey! Merhametli olmak, ne yüreklilik! Ama o zaman söylemediğimiz ve bugün sizinle paylaşacağımız şey, nasıl kulak verdiği, nasıl dinlediğidir.

Şimdi sizinle birlikte bir dakika oturacağız burada. Biz konuşmayacağız. Size belli enerjiler, belli hisler göndereceğiz. Kendinizi bir an için bunlara açın, bu sözleri okuyor olsanız bile. Bunu gerçekleştirmek için bir dakikanızı alacağız. Kendinizi sadece ben, Tobias’ın her birinize göndereceği enerjiye açın.

(duraklama)

Şimdi, şu anda yaptığınız şey, çoğunuz bunu yapmaktadır……siz benim enerjilerimi içinize alıp, onları işlemden geçirmektesiniz. Siz mücadele etmektesiniz. Size gönderdiğim şeyi tanımlamaya çalışmaktasınız. Siz onu, çoğunu, yüreğinizle içeri almakta, ama zihninizle de işlemden geçirmeye çalışmaktasınız. Bu, eski yöntemdir. Bu, eski yöntemdir. Önce kendinizle, sonra da başkalarıyla iletişim kurmak için kullanacağınız ve zihinden geçmeyen, yeni bir dil vardır. Size meydan okuyacak yer, işte burasıdır. Bu enerjiyi başka nerede işlemden geçirebileceğinizi bilmiyorsunuz. Onu beyninizde işlemden geçirmeye o kadar alışıksınız ki. Siz enerjiyi tanımlamaya alışıksınız.

Size şimdi ne tür bir enerji göndermekteyim? Ben size bir ağacın enerjisini göndermekteyim, çünkü…. Cauldre, ağaçları sever. Biz size bir çam ağacının enerjisini yollamaktayız. Biz size onun özünü yollamaktayız. Siz onu belli şekillerde tanımlamaya çalıştınız, ve son zamanlarda mücadele ettiğiniz alan budur.

Biz bundan daha dizi boyunca söz edeceğiz, belirli araçlar ve belirli yöntemler hakkında. Bugün, bu Yükseliş Dizisinin Dördüncü Dersinde, size “Ah Dili”nden söz edeceğiz. Ders Dört…..Ah Dili. Bu beyin kanalıyla tanımlanamaz. Bu, farklı bir düzeyden, varlığınızın tümünden gelir. Size meydan okuyan şey bu olacaktır.

İçinize dönüp de soruları sorduğunuzda, bir sessizlik alanında olacaksınız. Zihniniz yoluyla işlemden geçirmeyeceksiniz. Yanıtı içinizden çıkartacaksınız, ama onu zihninizle tanımlamaya ya da yargılamaya çalışmayacaksınız. Kulaklarınızda ya da zihninizde sözcükler duymayacaksınız. İçinize dönüp de soruyu sorduğunuzda, yanıt Ah Dilinde gelecektir.

Şimdi, biz buna Ah Dili adını verdik; ulu bir spiritüel anlamı olduğundan değil, ama siz bunu kullanmayı öğrendikçe ve yanıtlar yüzeye çıkmaya başlayınca…..ansızın “Ah” diyeceksiniz. (kahkahalar) Biz buna başka bir ad vermek istemedik, çünkü aklınızın bu işleme takılmasını istemedik.
Bu çok basittir – AH.

Şimdi, biz sizin bunu gittikçe daha fazla yaptığınızı görüyoruz. Siz yanıtları içerde aramaktasınız, ve bu harika bir şeydir. Ama duyamadığınızı düşünüp, ya da yanıtın uygun olmadığını sanıp, hayal kırıklığına uğradığınızı, sinirlendiğinizi de görmekteyiz. Ve, böyle sanmakta da haklısınız. Beyninizde bir yanıt ortaya çıktığında, “Hayır, bunun yanıt olduğunu pek sanmıyorum” demektesiniz. Ve haklıydınız. Başka yorumlar gelmekteydi size.

Şimdi, içinize bir soru yönelttiğinizde, onu varlığınıza gönderirsiniz, ve tanrısal varlığınızın, bunu işlemden geçirmesine, bununla çalışmasına ve bir yanıtla ortaya çıkmasına izin verirsiniz. Ve sonra, sadece beklersiniz. Yanıtın ne olacağını beyninizde tahmin etmeye çalışmayın, ya da kulaklarınızla duymayı.

Burada bulunanların çoğu kendini kötü hissetmiştir. Şöyle dediniz, “Ben şeyleri hissedemiyorum. Sesler duymuyorum. Beynimde bir görüntü ortaya çıkmıyor.” Ve, yükseliş işleminizin bu noktasında kendinizi şanslı sayın, çünkü, artık size hizmet etmeyen herhangi bir alışkanlığı bırakmak gibi bir zorunluluğunuz yok burada. Duymak ya da vizyon görmek, ya da duyumsamak ve hissetmek yeteneklerine sahip olanlarınıza sesleniyoruz şimdi – değişmek zamanıdır.

Yanıtları yeni bir yerden almaya başlayacaksınız. Yanıtlar, tanrısal merkezinizden gelecektir. Biz buna “Tanrısal İşlem Merkezi” diyeceğiz. Ve, Ah Dili ile gelecektir. Onu duymayacaksınız. Mutlaka hissetmek durumunda olmayacaksınız. Ve onu beyninizde görmeyeceksiniz. Onun için de şöyle demektesiniz, “Tobias, anlamıyorum. Bu nereden gelecek peki? Nasıl bileceğim?” AH! Bileceksiniz! Ansızın bileceksiniz. Size bu yerin nerede olduğunu söyleyemeyiz, çünkü ne yapacağınızı biliyoruz. Zihninize gidip, ne olduğunu bulmaya çalışacaksınız.

Ah Dilinde düşünüp taşınmak yoktur. O sadece vardır. O, sizden gelen bir biliştir. Onun gerçek olduğunu bileceksiniz. Güvenmediğiniz ve bazen de sizi yanlış yönlendirmiş olan o küçük sesin tersine, (bu dilin, yanıtın) gerçekliğini duyumsayacaksınız. Bu Ah Dilinde, gerçek olduğunu bileceksiniz ve “AH” diyeceksiniz. Bu, oldukça basittir.

Ah Dilini kullanmanın zorluğu, onu insan beyninizde düşünüp taşınmaya çalışmanızdan kaynaklanacaktır. Bu, bu yeni enerjide işe yaramayacaktır. Beyin harika bir şeydir. Size rehberlik sağlar. Bilgilerden geçmenizi sağlar. Şeyleri ayırd etmenizi sağlar. Bilginin ve gerçeğin ve rakkamların deposudur. Arabanızı kullanmanızı ve bilgisayarlarınızla çalışmanızı ve bunun gibi şeyleri sağlar. Gördüğünüz işleri, enerji düzeyinde anlamanızı sağlar.

Ama, biz bunun ötesine geçeceğiz. Biz, Ah Dilinde konuşacağız. Biz bunu sizinle şimdi yapacağız. Anımsayın, daha bir dakika önce size ağaçla ilgili o alıştırmayı vermiştik. Bunu yineleyeceğiz. Tanrısal İşlem Merkezinize, Ah Dilinde konuşacağız. Beyninizi bunun dışında bırakmaya özen gösterin. Herhangi birşeyi hissetmeye ve herhangi birşey düşünmeye çalışmayın. Biz size şimdi bu dilde konuşacağız.

(duraklama)

Zor değil mi, beyninizi bunun dışında tutabilmek?

(duraklama)

Şimdi, bu alıştırma ve alıştırma ve alıştırma yapılmasını isteyecektir, ama alıştırmayı eğlenceli hale getirin. Kendinize Ah Diliyle konuşun. Önünüzdeki 30 gün boyunca, size yanıt vermemizi beklemeyin bizden. Hatta bizimle konuşmaya bile çalışmayın. Zaten orada bulunmayan meleklerle ya da rehberlerle konuşmayın. Tobias’la konuşmayın. Ben, başka şeylerle ilgileniyor olacağım. (kahkahalar) Kendinize konuşun. Başkalarına konuşmayın. Bu yeni dili onlarda uygulamaya kalkışmayın. Bunu nasıl yapacağınızı size daha sonra göstereceğiz. Biz size, sayısız şeylerle nasıl iletişim kuracağınızı göstereceğiz. Ama 30 gün için bekar (bakir) kalın. (kahkahalar) Gerçekte değil tabi!

Ah Diliyle yalnızca kendinize konuşun. Soruyu sorun. Ona ihtiyacı olan alanı verin. Beyninizle işlemden geçirmeye çalışmayın. Yanıtların günlerce ya da haftalarca gelmeyebileceğini anlayın. Ve, bu beklediğiniz yanıt olmayabilir.

Biz gülüyoruz, çünkü o kadar yeni olan bir kavramı açıklamaya çalışıyoruz ki, biz bile bunu açıklamakta zorlanıyoruz. Örnekler vermeye çalışıyoruz, ama bununla ilgili çok akılcı (zihinsel) olmanızı istemiyoruz.
Tanrısallığınızla nasıl bağlantı kurarsınız? Olduğunuz tümle nasıl iletişim kurarsınız? Bu, ingilizce dili ya da fransızca ya da herhangi başka bir dilde olmayacaktır. Bu, zihninizde gördüğünüz vizyonlarla da olmayacaktır. Bazılarınız bu vizyon yeteneğine sahiptiniz. Bu, duyularınız yoluyla da olmayacaktır. Bu, yeni bir yerdedir. Bu, sizin tanrısal merkezinizdir. Şimdi siz 30 gün boyunca kendi varlığınızın içinde kendinizle iletişim kuracaksınız. Sabırsızlanıp, sinirleneceksiniz. Bunu biliyoruz. Kızacaksınız. Bunların hepsini bir kenara koymak isteyeceksiniz. Ama sonra, geri döneceksiniz ve kullanmaya devam edeceksiniz. Sonra da, bunu anlayacaksınız. Ve sonra şöyle diyeceksiniz, “Ah. Şimdi anlıyorum. Hissediyorum. Nerede olduğunu anlıyorum ve beynimde mücadele etmeme gerek kalmadı. Tanrısal Benliğimle, daha önce hiç bilmediğim bir dille, var olduğunu bile bilmediğim bir dille, iletişim kurabiliyorum. Bu enerjisel ve titreşimsel bir dil.”

Onu şu anda tanımlamaya çalışmayın. Ona fiziksel bir yer ayırmaya bile çalışmayın. Sadece olmasına izin verin ve o gelecektir size. Yanıtlar, uygun zamanda tanrısallığınızdan (size doğru) yolunu bulacaktır ve size varlığını bildirecektir ve bilinçli, insan düzeyinizde farkedilecektir. Doktorun (Mindy Reynolds) da bildiği gibi, bu (içinizden) yükselen, yükselen devasa bir balon gibidir. Bu, içinizden yükselmektedir ve yüzeye çıkmaktadır. Yüzeye çıktığında, genişler ve ifade bulur. Ve, “Ah, şimdi anlıyorum” diyeceğiniz zaman budur.

Ah Dili, yolunuzda gittikçe daha fazla ve daha fazla ve daha fazla kullanacağınız bir şeydir. Onu kullanmada ustalaştıkça, günlük yaşamınızdaki birçok şey için kullanmaya başlayacaksınız. Ona mucize dili deyin, çünkü öyledir. Var olduğunu bile bilmediğiniz düzeylerde öncelikle kendinizle iletişim kurmanızı sağlayacaktır. Sonra da, tüm diğer şeylerle iletişim kurmanızı sağlayacaktır.

Bu arada, bu yeni bir dildir. Şimdi, bu dil bu tarafta kullandığımız, birbirmizle kullandığımız dile benzemektedir. Buradaki dilimizin şöyle bir titreşimi vardır…..Cauldre için bunu tanımlamaya çalışıyoruz. Bu, şunun gibi bir şeydir…..buna “saleebus”, “saleebus” diyeceğiz. Bu, burada birbirimizle iletişim kurmak için kullandığımız bir dil türüdür. Bu, enerjisel bir dildir.

Bedeniniz kendine has bir dil, kendi kendine konuşabilmek için enerjisel bir dil kullanmaktadır. Siz bedeninizdeki hücrelerin ve moleküllerin ve organların tüm gevezeliğini duymazsınız, ama onlar yine de birbirleriyle konuşmaktadır. Varlığınızın içinde süregelen tüm bu iletişime beyninizin karışması gerekmemektedir, onun için de şanslısınız. Bu sizi bunaltırdı. Ama her hücrenin, her atomun, bedeninizin her molekülünün, her uzuvun, parçanın ve bölümün içinde, iletişim kuran bir dil vardır. Bunların hepsi iletişim içindedir. Bu, beyninizden geçmeyen bir dildir. Bu, tanımlamak zorunda olduğunuz bir dil değildir. Bu sadece vardır. Bu yeni Ah dili, bedeninizin kendisiyle iletişim kurmak için kullandığı dile benzemektedir. Ama, o yeni bir düzeydedir. Yeni bir düzeydedir, çünkü sizin uyanmakta olan tanrısallığınızı içermektedir.

Kendinizle nasıl konuşursunuz? Bu yeni Benlikle nasıl iletişim kurarsınız? Son zamanlarda bunu denemekteydiniz. Bunu zihninizden ortaya çıkartmak için mücadele etmekteydiniz. Eski enerji yöntemleri kullanmaktaydınız, ve onlar işe yaramamaktadır. Bunların hepsini açıklamak bize zor gelmektedir, çünkü tekrarlıyoruz, bu işlemi zihinselleştirmenizi istemiyoruz. Bu sadece vardır. Bu, kim olduğunuzla bağlantıya geçmenin bir yoludur.

Bu nasıl uygulanır? Kendinize sorular yöneltin. Kendinizle konuşun. Anımsayın, bizimle konuşmayacaktınız. Kendinize konuşun. Sonra, sessiz olun. Sessiz olun. Bir sakinlik ve dinginlik alanında olun. Eski enerjiden gelecek hiç bir şeyin beklentisi içinde olmayın, ama herşeyin tanrısallığınızdan geleceği beklentisinde olun. Şeylerin eski enerji yoluyla olmasını beklemeyin, ama herşeyin yeni olmasını bekleyin. Olduğunuz tümle, sözcükler olmadan, düşünceler olmadan, geçmişte alışık olduğunuz gibi belirli görüntüler ya da hisler olmadan gerçek bir iletişim kurmayı öğrendiğinizi göreceksiniz.
Bu, size meydan okuyacaktır. Şu anda bile şöyle dediğinizi duyabilmekteyiz, “Ama Tobias, düşünceler ya da sözcükler ya da hisler ya da görüntüler olmadan nasıl iletişim kurarız? Bunlar, kullandığımız araçlardır.” Bunu anlıyoruz. Anlıyoruz. Bu yeni dilin tam olarak nereden geldiğini size söyleyemeyiz. Size söyleyebileceğimiz tek şey, alıştırma yaparsanız ve onunla çalışırsanız, ansızın “Ah” diyeceğinizdir.

Dizimizin geri kalanında bu yeni dil hakkında konuşacağız. Onu kullanmanız için sizi yüreklendireceğiz. Bunun gerçekten üstadı olmak ve bunu anlamak istiyorsanız, düzenli olarak bununla çalışmak zorunda kalacaksınız. Her gün bununla çalışmak gerekecektir. Arabanızı kullanırken, bununla çalışmak isteyeceksiniz. Ve, sinirleneceksiniz. Bunu şimdiden biliyoruz. Nereden geldiğini bulmaya ve tanımlamaya çalışarak çok sinir olacaksınız.

Başınızı duvarlara çarpmaktan yorulduğunuzda, ve bana kızdığınızda, ve bütün bunların ne anlama geldiğini bulmaya çalıştığınızda…..bıraktığınızda, ansızın sizden akıp gelen bir tanrısal bilinç akımı olacaktır. Bu akım, sorduğunuz şeylerin ve sormadığınız diğer şeylerin yanıtını içerecektir. Ve o zaman siz, “Ah” diyeceksiniz. Ve anlayacaksınız.

İçinizden bazı kişilerin, bazı eski yöntemlere geri dönmeyi deneyeceğine dikkatinizi çekmek isteriz. Şöyle diyeceksiniz, “Oh, bu 20 yıl önce öğrendiğim bir şeye çok benziyor.” Ve biz size şu anda diyoruz ki, bu daha önce öğrendiğiniz hiç bir şeye benzememektedir. Size bunun garantisini vermekteyiz. Bu yenidir. Bu, yeni bir dildir. Şu anda sahip olduğunuz tanrısallık, 20 yıl önce yoktu. Şu anda sahip olduğunuz bilinç, o zaman yoktu. Geri gidip de bunu herhangi bir kitapta bulamazsınız. Bu sizin için, ve yalnız sizin için yenidir.

Benliğinizle Ah Dilinde iletişim kurabilmeye sahipsiniz. Buna sahipsiniz. Bunu sahiplenin. Ve bize seslenmeye çalıştığınızı duyarsak, evde yokmuş gibi davranacağız. (kahkahalar) Başka varlıklara seslendiğinizi duyarsak, gidip onlarla konuşacak ve telefonu açmamalarını söyleyeceğiz. (yoğun kahkahalar) Biz, 30 günlük bir süre için kendi başınıza çalışmanızı istiyoruz. Gayretle çalışın. Bu zor ve meydan okuyucu olacaktır, ama bunun içinizde olduğunu biliyoruz. Bu Ah dilini ortaya çıkartın. O size gelecektir. Zihninizde olmayacaktır. Bunu zihninizden ortaya çıkartmaya çalışırsanız, başınız ağrıyacaktır. Zihninize getirmeye çalışmayın. Başka bir alandan gelecektir.

Ben, Tobias, oturmuş burada dinlenirken, yüzümde büyük bir gülümseme olacak, çünkü 30 gün boyunca yapacak bir şeyim olmayacak. (kahkahalar) Ve bu tarafta, temiz havanın keyfini spiritüel hamağımda sallanarak (kahkahalar) çıkartırken, “Ah” duyduğumda gülümseyeceğim. (kahkahalar)
İçinizden birinin anladığını bileceğim!

Cauldre bu dilin ne olduğunu yeterli bir şekilde tanımlamadığımızı söylemektedir, ama biz topu ona ve onun gibi düşünenlere geri atmak zorundayız. Siz zihninizle tanımlanamaz olan ve tanımlanmaması gereken bir şeyi, zihninizle tanımlamaya çalışıyorsunuz. Tam olarak ne yapmanız gerektiğini ve bunun nasıl hissedileceğini ve şu insan zihniyle nasıl bir işlemden geçirileceğini bilmek istiyorsunuz. Yol bu değildir Cauldre, ya da her biriniz.

Bu basittir ama bununla çalışmak zorundasınız. Önünüzdeki 30 gün içinde, Tanrısal Benliğinizin bütünüyle olan konuşmalarınızı ya da sorularınızı, zihnin sözleriyle tanımlamayacağınız bir noktaya geleceksiniz. Aslında bunu yapmak isteyeceksiniz (tanımlamak isteyeceksiniz), ama üzerinde çalıştıkça, tanrısallığınızla, Tanrı-Benliğinizle, sizin bile herhangi bir sözcük kullanmayacağınız bir iletişim kuracaksınız. Bunu zihninizde yaratmaya çalışmayacaksınız. Bu çok hızlı meydana gelecektir, sonra da bu iletişim yolu ileri ve geri (sallanacaktır). Siz iletişimi sadece duyumsayacak ya da hissedeceksiniz. Ve bu size bir tepki ve yanıt biçiminde geri gelecektir. Zihinden geçmeyecektir.

Şimdi, bugün bu konu hakkında söyleyeceklerimiz bu kadardır. Şimdi bir ev ödeviniz vardır. Bugünün geri kalanında biz burada olacağız ama ondan sonra, artık kendi başınasınız. Yeni enerjide bunun tek ve en güçlü araçlardan biri olduğunu göreceksiniz. Bu, tanrısallıkla iletişim kurmanın dilidir. Bunu öncelikle varlığınızda anlayacaksınız. Bununla kendi yaşamınızı nasıl dönüştürebileceğinizi anlayacaksınız. Sonra, ilerde, diğer kişilerle – diğer şeylerle ve diğer varlıklarla – bu yeni dilde nasıl iletişim kuracağınızı anlamanız için çalışacağız.

Birlikte olduğumuz bu zamanın keyfini çıkarttık. Konuşmamız sırasında burada meydana gelen dönüşümleri görmekten keyif aldık. Size artık hizmet etmeyen şeylerin salınmasından kaynaklanan dönüşümün, sizi yeni bir alana çıkartmasına izin verdiniz. Son zamanlarda sizi rahatsız eden şeylerin dönüşmesine izin verdiniz. Bu odadan çıkarken, meydana gelen şeyin ne olduğunu ve nasıl meydana geldiğini anlamak için Ah Dilini kullanın. Ah Dilinin zihinden gelmediğini anımsayın. Onu başka alanlarda hissedeceksiniz.

Sorularınızı yanıtlamak için kısa bir süre sonra geri döneceğiz, ama biz her birinizi gerçekten ‘zorlayacağız’. Bu soruları kendi başınıza ve Ah Dilinde yanıtlamanız için sizi ‘zorlayacağız’.

Ve gitmeden önce bir yorumda daha bulunacağız. Cauldre bütün gün boyunca bana sahne arkasından konuştu. Bu “Ah Dili” terminolojisinin basmakalıp olduğunu söylemektedir. (kahkahalar) Bana şöyle demektedir, “Tobias, daha muhteşem, şöyle kulağa etkileyici gelen, uzun bir sözcük bulamadın mı, böylece birbirimizle konuşurken gurur duyabilirdik.” Ve eklemektedir, “Bu Ah dili hakkında konuşmak, kulağa çok aptalca gelecektir.” (kahkahalar) Ve biz ona diyoruz ki, ve size diyoruz ki, bunu kasten yaptık!

Buna, sadece özel bir iltimas geçilen insanlara ayrılmış, yüce ve akli bir kavram muamelesi yapmanızı istemiyoruz. “Ah” herkes içindir. “Ah” basittir. “Ah” sizin realitenizde ifade edilmiş aydınlanmadır. “Ah” harika bir şeydir. “Ah” aynı zamanda sevgili dostlar, nefes vererek salıverdiğiniz, ve dönüştüğünüz zaman gerçekleştirdiğiniz şeydir. AH!

Sizi candan sevmekteyiz, ve önünüzdeki 30 gün boyunca yalnız OLACAKSINIZ. (yoğun kahkahalar)

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.

Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.

Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.

Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.

Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.

Sorular ve Yanıtlar

Yükseliş Dizisi – 03 Kasım 2001
Ders Dört: Ah Dili

TOBIAS: Ve öyledir sevgili dostlar, sizinle birlikte olduğumuz bu çembere geri gelmekteyiz. Bu enerjiye geri gelmekteyiz. Bu enerji sevgiyle ve merhametle ve dönüşümle doludur. Bu, sadece bu an için geçerli olan bir şey değildir. Bunu beraberinizde götürebilirsiniz. Bu başka zamanlarda da hissedilebilinir. Başka insanlarla paylaşılabilinir. Bunu başkalarıyla nasıl paylaşacağınızı açıklayacağımız noktaya geldiğimizde…..bildiğiniz gibi, bu kesinlikle bugün sözünü ettiğimiz yeni dilde olacaktır. (dördüncü dersin kanallığı sırasında sözü edilen)

Tanrısallığınız bir çocuk gibidir. O, o kadar bir çocuk gibidir ki, içinizde doğmaktadır. O, Yuvayı terk ettiğinizden beri yaptığınız yolculuğun tamamlanmasıdır. Kendi Tanrısal-Benliğinizi, içinizdeki tanrısallığı doğurabilecek noktaya gelmektesiniz. İçinden geçtiğiniz şey budur.

Bir çocukla iletişim kurduğunuzda, sözlü bir dil kullanırsanız, bu ister ingilizce, ya da ispanyolca ya da herhangi başka bir dil olsun, söylediğinizin tek kelimesini dahi anlamayacaktır. Onlar anlamayacaktır. Bir çocukla iletişim kurduğunuzda, bu başka düzeylerde gerçekleşmektedir.

Onun için kendi tanrısallığınızla iletişim kurmak, kendi Benliğinizle iletişim kurmak ve onunla birleşmek için mücadele edip durdunuz. Onun için bu eski yöntemler işe yaramamıştır. Yeni bir dil söz konusudur ve o zihinden geçmez. Sözcüklerle konuşulmaz. Onu kulaklarınızda duymayacaksınız, en azından başlangıçta. Tekrarlıyoruz, bunu betimlemesi biraz zordur, ama sadece uygulanması gerekmektedir. Alıştırma yapmanız gerekmektedir. Bu alanı bulacaksınız.

Bu sözünü ettiğimiz dilin – tanrısal dilin – yeni olduğunu söylemek zorundayız. Bu, geçmişte fazla kullanılmamıştır. Bu, başka insan grupları tarafından öğrenilmemiş ve kullanılmamıştır. Cauldre (Geoffrey Hoppe) bunu bilmiyor ama, biz gelip de onunla çalışmaya başladığımızda, onunla başladığımız dil buydu. Bizim konuşma biçimimiz buydu. Cauldre pek de psişik bir insan değildir! (kendi kendine güler) Hiç de o kadar duyarlı bir kişi değildir. Benim onu fiziksel biçimde tanıdığım zamanlarda bile, günün getirdiklerinden kendi başına geçmekte zorlanırdı! (kahkahalar) Yani, o özel bir yeteneğe sahip değildir. Ve bu, onunla yaptığımız anlaşmanın bir parçasıydı. Biz gelecek ve farklı bir düzeyden iletişim kuracaktık. Cauldre için bunu içselleştirmek bir kaç yılını almıştır.

Biz onunla, kendi uyanmakta olan tanrısallığına erişen bu yeni dille iletişim kurduk, ve ona ne söylediğimizi gerçekten anlamaya başlaması, uzun bir zaman almıştır. Ama sonra bu dil (içinden) yükselmeye başlamıştır. Başlangıçta gerçekten sinir olmuştu, çünkü bir şeylerin gelmekte olduğunu biliyor, ama bilgiye nasıl ulaşacağını ya da onu nasıl anlayacağını bilemiyordu. Ama hem onun, hem de bizim sabrımızın ve çalışmaların sonucunda, bu dil yükselmeye başladı ve bir gün, gerçekten, “Ah!” sözünü kullandı. Anladı. Bu işi kaptı.

Hem bizim tarafta, hem de onunkinde yapılan gayretli ve uygulamalı çalışmalar sonunda, bu kanallıklarda bu yeni dili kullanmaya başladık. Biz diğerleri gibi yapmamaktayız. Doğru ya da yanlış olduğunu söylemiyoruz, ama burada sadece, onunla farklı bir biçimde konuştuğumuza dikkat çekiyoruz. Biz bu yeni dili kullanarak geliyoruz. İletişim kurduğumuz bu dilin büyük bir bölümü, zihinsel bir işlemden geçmemektedir. Ancak, size uygun olarak ulaşabilmesi için bunun küçük bir bölümü söz olarak yorumlanmaktadır. Ama bu, başkalarının gerçekleştirdiği, alışılmış anlamda kurulan bir iletişim ya da hatta bir kanallık değildir. Bu gerçekten, Ah Dilini kullanmaktır.

Bu toplantılarda size konuştuğumuz zaman, bunun büyük bir bölümü yeni dildedir. Onun için bazılarınız “o bölgeye” gitmektesiniz. Onun için bazılarınız bu kadar keskin bir farkındalık içinde, neredeyse aşırı-duyarlı bir haldesiniz, çünkü biz bu yeni dili iletişim kurmak için, önce sizin düşüncelerinizi hissetmek ve okumak, sonra da bunları Cauldre’nin içine getirmek ve oradan ortaya çıkartmak için kullanmaktayız. Bu yeni yöntemdir. Ah dilini nasıl içinize getireceğinizi ve insanın kullandığı sözlere çevireceğinizi zamanla anlayacaksınız. Ama, bu biraz zaman alacaktır.

Başlangıçta bununla çalışırken, tanrısallığınızın çocuk gibi olduğunu anımsayın. Onunla bir yetişkin insan gibi konuşmaya çalışmayın. O, farklı bir düzeydedir. O, farklı bir düzeydedir. Bu biraz çalışma isteyecektir.

Bunu da söyledikten sonra, bugünün sorularını yanıtlamaktan mutluluk duyacağız, ama tekrarlıyoruz, sorulan sorulara kulak vermenizi ve bunların Tanrısal Merkezinizden geçmesine izin vermenizi rica ediyoruz. Ah Dilinin, sizin için ifadeyi ortaya çıkartmasına izin verin. Ve, bunu mutlaka zihninizde, kulaklarınızda duyacak değilsiniz. Bu, yeni bir yerden gelecektir.

SORU: Sevgili Tobias, insanlar arasındaki evliliğin ve partnerliğin dönüşümü hakkında konuşabilir misin? Teşekkür ederim.

TOBIAS: Bu şu anda en çok enerjiyi ve en çok dönüşümü kendine çeken alanlardan biridir, ve ama insanların da endişelenmesine en fazla neden olan alandır. Bir törenin meydan geldiği öğretildi size. Uymanız gereken belli kuralların olduğu öğretildi size. İlişkiler ve evlilikler ve tüm bunlar…..bu, bu zamanda insanların içinde büyük miktarda suçluluğa neden olan alanlardan biridir.

Evliliğe bir anlamda, dualitenin esas törenlerinden biri olarak bakabilirsiniz. Bir adam ve bir kadın alın – dualite – ve onları biraraya getirin ve bağlayın, birbirine bağlayın ve birlikte kalmalarını sağlayın. Bazı kiliseleriniz (dini kuruluşlar), Tanrı’nın kızacağını iddia ederek, ayrılmalarına bile izin vermemektedir! Bu ne biçim bir cehennemdir, mutlu değilseniz? (kahkahalar) Artık o kadar sevmediğiniz biriyle birlikte olmanız, bize bile mantıklı gelmemektedir.

Şimdi, şu anda ilişkilerinizle yapabileceğiniz en büyük şey, onları bırakmaktır, özgür olmaktır ve sonra, onların yeni bir ifadeyle yeniden birleşmesine izin vermektir. Ve eğer seçiminiz ayrılmaktan yana değilse, birlikte olmayı seçtiğiniz eşi (partneri) onurlandırın. Ama onları bırakın, çünkü mutlu değilseniz, bu ne size, ne de onlara iyi gelmemektedir.

Yeni enerjide bir süreliğine daha az ilişkiler olacaktır. Öncelikli ilişkiniz, kendinizle olacaktır. Bazen yalnızlık duyacağınızı söylemiştik size. Siz Benliğinizle bütünleşmeyi istemektesiniz. Bazı durumlarda bu işlemi pek de anlamayan bir eşle bunu gerçekleştirmek zordur. Yeni enerjide bir süreliğine, ilişkiler Benlikle olacaktır.

Ve diğer insanlarla yeni ilişkiler geliştiğinde, bu kadar çok kural olmayacaktır. İlişkiler daha açık olacaktır. Kanunlar yerine, güven temel alınacaktır. Kurallar ve ayarlamalar yerine, sevgi temel alınacaktır. Aynı anda birçok ilişki içinde olabilirsiniz sevgili dostlar. Aynı cinsten insanlarla olan ilişkiniz daha az yasak bir hale gelebilir ve siz de o kadar korkmayabilirsiniz. İlişkiler daha açık hale gelecektir, çünkü siz eşinizle yeni bir dilde iletişim kuruyor olacaksınız.

Bu, dualite ile ilgili değildir. Eşinizi ve onun tanrısallığını anlamanıza ve onların da sizi ve tanrısallığınızı anlamalarına izin veren yeni bir Ah Dili vardır. Kurallara neden gerek duyasınız ki? Bu sevgi ve bütünlüğün çok yüksek düzeyinde bulunuyorken, kontrat ya da karmaya neden gerek duyasınız ki?

İlişkiler, Yeni Enerjinin ilk nedenselliklerinden biridir. Bu gerçektir, çünkü erkek ve kadın arasındaki ilişkiler o kadar yoğun bir biçimde eski dualitede yaratılmış ve demirlenmiştir ki. Bu, dualitenin asıl (orijinal) ifadelerinden biriydi.

Hazır bundan söz ederken, son toplantılarımızda, bu zamanda Dünya üzerindeki asıl sorunların, artık bir dinin bir başka dinle savaşması, ya da bir ülkenin başka bir ülkeyle savaşmasının olmadığını söylemiştik. Çekirdek enerjideki gerçek sorun, erkek ve dişi arasındaki dengesizliktir. Onun için, ilişkilerin neden ilk nedensellik olduğunu belki şimdi anlarsınız. Ama onlar aynı zamanda bu Yeni Enerjinin yeni bilinci olmak potansiyeline de fazla fazla sahiptir. Bu mutlu edici soru için sana teşekkür ederiz.

SORU: Tobias, 11 Eylül saldırılarından duygusal olarak fazla etkilenmedim. Merhametimi kaybettiğimi düşünüyordum ki, çok küçük bir olay beni gözyaşlarına boğdu. Son zamanlarda, Birleşik Devletlerin tepki verme biçimleri beni sinirlendiriyordu. Kendimize çektiğimiz saldırıların hangi bölümlerinden sorumlu olduğumuzu sormuyoruz. Biz sanki bu olayları, özgürlüğümüzü kısıtlamak için kullanıyoruz. Bununla ilgili bir yorumda bulunabilir misin?

TOBIAS: Herşeyden önce, bu olayların senin üzerinde bir etki yapmaması, seni endişelendirmemelidir. Her zaman, demirleyici bir güç olan, bir süreliğine diğer insanlar için bir denge unsuru olan insanlar vardır. Sen sadece bu denge enerjisini tutanlardan biriydin. Aynı anda hepiniz birden dönüşümden geçemezdiniz! Bu muazzam bir dengesizliğe neden olurdu. Ama bu şimdi sana yetişmektedir (arayı kapatmaktadır). Sen şimdi kendi sorunlarınla çalışmaktasın. Bütün bunlar olurken, demirlenmiş bir halde ve dengede kalan biri olarak, onurlandırılmaktasın.

Şimdi, politikayla ilgili soruna gelince. Bununla bir süreliğine kısa duvarının arkasında dur. Birleşik Devletlerde ve özgür dünyada yaşayanlarınıza bunu gerçekleştirmenin zor geldiğini biliyoruz. Ama kısa duvarınızın arkasında durun, ve gerçekte meydana gelmekte olan şeyi anlayın. Bunda bir doğru ya da yanlış olmadığını anlayın. Taraf tutmak çok kolaydır. Olaylara kızmak çok kolaydır. Kısa duvarın arkasında durun ve bir şeyin……bir yerde…. salınmak ihtiyacında olduğunu anlayın. Hapsedilmiş muazzam enerjiler vardı ve bunlar öyle ya da böyle bir yerden çıkacaktı.

Dünyanızın her yerinde meydana gelen muazzam bir bilinç değişimi olmuştur. Işık İşçileri olarak sizden bu dönüşüm işlemine devam etmenizi rica ediyoruz. Olay şimdi geride kaldığı için, onun yarattığı etkileri unutmuş olan, eski alışkanlıklarına geri dönmüş olan çok sayıda insan vardır. Biz Shaumbra’dan söz etmiyoruz, çünkü bu kişilerin siz olmadığını biliyoruz. Ama 11 Eylülde başlayan bu dönüşüm çalışmalarına devam etmenizi rica ediyoruz.

Geçen ayki toplantımızda açıkladığımız gibi, sadece gidip de düşmanınızı havaya uçurmak – yoldaki yılanı öldürmeye çalışmak – işe yaramayacaktır. Bazı insanların bir süreliğine kendini güvende hissetmesine neden olacaktır. Bir tür öc almış olmak, bazı insanları tatmin edecektir, ama sevgili dostlar, sonuçta sorunu çözmeyecektir. Salınmak istenen şeyin ne olduğunu anlamak için sorunla yüzleşmek gerekmektedir.

Her biriniz, Ah Dilini kullanarak ve salıverilmeyi isteyen şeyin ne olduğunu tanrısal düzeylerde sorarak, buna muazzam bir katkıda bulunabilirsiniz. Sonra da yanıtın gelmesini bekleyin. Anında gelmesini beklemeyin. Soruyu sorduğunuzda kafanızın içinde bir ses duyarsınız, bu sesin en gerçek ve en bütün yerden gelmediğini bilin. Bu dili kullanmak biraz zamanınızı alacaktır. Kafanıza doğrudan bir yanıt olarak gelmeyecektir. Onu duymayacaksınız. Ama bir süre sonra…..o zaman, “Ah” diyeceksiniz. Anlayacaksınız. O, içinizdeki yeni bir yerden gelecektir. Dünyanın bu durumuna yanıt, çözüm, anlayış ve merhamet size gelecektir. Ve biliyor musunuz? Geldiğinde…..”Ah” dediğinizde, nasıl bir fark yaratabileceğinizi, dönüşümü nasıl etkileyebileceğinizi de anlayacaksınız.
SORU: Tobias, doğduğundan beri doğal olmuş olan bir şeyi nasıl durdurur ya da ondan kurtulursun? Ben senin değindiğin herşeyi yaptım – görmeyi, duymayı ve hissetmeyi. Lütfen yardım et.

TOBIAS: Biz bu sorunun arkasında yatan gerçek enerjiye bakmaktayız. Sen, hepiniz, değiştirmesi zor kalıplara girmektesiniz. Sizi bu tür alışkanlıklardan çıkartmak amacıyla meydana gelen olaylar vardır. Biz bunlara “travma noktaları” diyoruz. Bunlar, yaşamınızda meydana gelen şeylerdir. Bu, meydana gelen bir kaza biçiminde olabilir. 11 Eylül gibi bir olay olabilir. Bu bir travma noktasıdır. Dönüşümün meydana gelmesine neden olur. Değişim gerçekleştirir. Seni yeni bir bilinç haline sokar.

Burada değindiğin bireysel durumunla ilgili olarak, hem sen, hem de biz, değişim gerçekleştirmek amacıyla bir travma noktasından geçmeni istemiyoruz, çünkü bu travma noktaları bazen çok acı vermektedir. Bazen, duvara çarpmak o kadar da iyi gelmez. Bir travma noktası, bilinçte anında gerçekleşecek bir değişim yöntemi yaratır, ama bu çok eğlenceli bir yöntem değildir.

Peki, eski yöntemleri nasıl değiştirirsiniz? Kafanızın tepesine vurulmadan yeni bilince nasıl geçersiniz? Ve bu arada, son zamanlarda kafalarını ve dizlerini çarpan kişilere söylüyoruz….enerjiniz sadece sizin dikkatinizi çekmeye çalışmaktadır, eski bir yöntemi değiştirmenizi sağlamaya çalışmaktadır. Anlamak için Ah Dilini kullanın.

Soruyu soran sana yanıtımız, Ah Dilini kullanmandır. Aradığın yanıtlar onun içindedir. Aslında yaşamında dönüşümler gerçekleştirmek için, bu eski yöntemlerin ötesine geçerek Yeniye girmek için bu senin için mükemmel bir fırsattır. Yanıtlar için içine dön. Onlar oradadır. Onlar oradadır. Ve kendi bakış açımdan da, değişime çok hazır olduğunu söyleyebilirim. Ama bunu şimdi yap. Bu dönüşümü, acı veren bir travma noktasına çarpmak zorunda kalmadan gerçekleştir.

SORU: Son soru. Tobias, eğer sen orada bulunmayacaksan, ilk okula (Crimson Circle Okulu 1) neden gidiyorum? Teşekkür ederim. (Dördüncü Ders kanallığı sırasında Tobias, kendisinin ve diğer varlıkların, bizim Ah Dilini kullanmayı öğreneceğimiz 30 günlük sürede bizimle konuşmayacaklarını bildirmişti.) (çvr. Geoffrey Hoppe, Tobias’ın rehberliğinde Ateş Duvarından geçmekle oluşan travmaların çözülmesi için bazı çalışmalar yapmaktadır. Sözü geçen okul budur.)

TOBIAS: (kendi kendine güler ve dinleyiciler de güler) Sen çok güzel bir soru soruyorsun! Ve Cauldre da merak ediyor! Ve biz seni yanıtlayacağız. Biz – nasıl desek…..burada Cauldre ile tartışmaktayız. Bizim hile yaptığımızı sanmaktadır!
Biz sizi gerçekten (okul sırasında) şimdiki realitenizden çıkartıp, çok uzun bir zaman önceki geçmişe götüreceğiz. Onun için siz bir anlamda okul süresince “şimdi”de olmayacaksınız. Başka bir yerde olacaksınız. Onun için sizinle çalışabiliriz, çünkü bu çalışma “şimdi”de olmayacaktır. (kahkahalar) Bu, başka bir boyuttadır.

Bu okul döneminin sonuna geldiğinizde, sizin anladığınızdan fazlası vardır, gerçekten. Konuştuğumuz şeyleri daha iyi anlayacaksınız. Ama okula vardığınız andan itibaren, sizi farklı bir alana, farklı bir enerjiye götüreceğiz…..ve bu, bildiğiniz “şimdi”de değildir. Sizinle birlikte çok, çok, çok gerilere gideceğiz.

Sevgili dostlar, önünüzdeki 30 günü kullanın. Bu süreyi içinize dönüp, şimdiye kadar hiç ulaşılmamış, yeni bir alana gitmek için kullanın. Gidin oraya ve zihni kullanmayın. Bunun size zor geleceğini biliyoruz, çünkü işlemleri her zaman bu şekilde yaparsınız. Ama bu kez, zihni kullanmayın. İçinizin derinliklerine gidin. Sessiz bir alanda oturun ve daha önce hiç ama hiç deneyimlemediğiniz bir biçimde, tanrısallığınızın sizinle iletişim kurmasına izin verin. Tanrısallığınızın, kendi Benliğini sizinle paylaşmasına izin verin. Beyninizde işlem yapmayın. Geçmişte alışık olduğunuz yerlerden hiç birinde işlem yapmayın. Tanrısallığınızın kendini size göstermesine izin vermek için bu fırsatı kullanın. Zihninizin imgeleyebileceği bir biçimde değil, tanrısallığınızın sizinle iletişim kurmak istediği yeni biçimde. Anımsayın, o bir çocuk gibidir. Sizin dillerinizi bilmez. Eylemlerinizi bilmez. Zihninizi (düşüncelerinizi) bile okuyamaz. İçinize dönün ve bu yeni düzeyde dinleyin. Ah Dilinde.

Ben, Tobias için bugün burada, bu alanda sizinle yalnız olabilmek çok mutluluk vericiydi. Bu şekilde birlikte olabildiğimiz zamanlardan bu yana epey geçmişti. Hepiniz yolunuzda o kadar harika ilerlemeler kaydetmektesiniz ki. Bazen bunu farketmek size zor gelmektedir ama nereden geldiğiniz ve ne kadar uzaklara yolculuk ettiğinizi gittikçe daha çok anlayacaksınız. Burada sizinle olmak beni mutlu etmiştir, – nasıl desek – sizinle birlikte yürüyen biri olarak, öğretmeniniz olarak, gerçek bir dost olarak bir tür koruyucu (muhafız) olmak beni mutlu etmiştir. İçinizden birçok kişinin bu yolu yürümeye devam edeceğini bilinçli olarak kabul ettiğini duymak, Yeni Enerjinin öğretmenleri olacağınızı bilinçli olarak kabul ettiğinizi duymak sevindiricidir. Bu bana büyük sevinç vermektedir.

Bir dahaki aya, misafirlerimiz geri gelecektir. Bu oda yeniden enerjiyle dolacaktır, ama ben her zaman burada birlikte geçirdiğimiz bu zamanı hatırlayacağım. O zamana kadar sevgili dostlar……Ah!

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.

Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.

Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.

Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.

Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir.
Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.
e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Leave a Reply