ŞAUD 1: “Bilincinizi Yaşamak”

KIRMIZI ÇEMBER MATERYALLERİ

e2012 Dizisi

ŞAUD 1: “Bilincinizi Yaşamak”

ADAMUS’un katılımıyla, Kanallık, Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çembere sunulmuştur

6 Ağustos 2011

www.crimsoncircle.com –   http://kirmizicember.org

Ben o Ben’im, Adamus, ruhsal BFF’niz. (kahkahalar ve alkış) Big Fun Family – Büyük Eğlenceli Aile! Best Friends Forever – Sonsuza Dek En İyi Dostlar.

Ah, sevgili Şambra, sevgili Şambra. Bugün ne söylediğime dikkat etmeliyim. Evet, gerçekten dikkat etmeliyim, çünkü beni izliyorlar. Beni izliyorlar, ve puanımı AAA’dan AA’ya düşürecekler, beni Yükselmiş Melek Adamus’dan (Adamus Ascended Angel) sadece Melek Adamus’a (Adamus Angel) indirgeyecekler diye kaygılanıyorum. Yani… artık kimin notunu düşüreceklerini bilemiyorsunuz. (geçenlerde B.D.’in kredi notunun düşürülmesine göndermede bulunuyor) İğrenç, ama ne kadar da uygun. Pekâla, bugün bundan ve başka harika şeylerden söz edeceğiz.

Burada olduğunuza memnunum. Burada olduğunuza gerçekten memnunum. Ve, evet, İnternet’ten izleyenlerinizin de bugün katıldığına çok memnunum, çünkü bugünün mesajı, diyeceğim ki, dönüm noktası olacak. (bazı alkışlar) Evet! Bunu dedim. Siz bunu demeyebilirsiniz; ben dedim.

Bugünün mesajı bazı şeylerin özüne inecek. Bugün bir dolu laf edeceğim, ama sonunda hepsini birbirine bağlayacak, derli toplu bir paket haline getirecek, herkesin – burada bulunan herkesin – anlayabileceği şekilde çok basit ve anlaşılır kılacağım.

Böylece sevgili Şambra, bu sıcak ve güzel günde burada biraraya geldik, saat 15:07. Bilincinizin nerede olduğunu biliyor musunuz? (kahkahalar) Bilincinizin nerede olduğunu biliyor musunuz? Bir fikriniz var mı? Ne düşünüyorsunuz? Bilincinizin nerede olduğuna dair en ufak bir fikri olan? Sart? Gömleklere teşekkür ederim.

SART: Hemen burada.

ADAMUS: Hemen burada, ama nedir? Nedir? Biz bugün bunu ele alacağız. Bugün onlarla biraz eğleneceğiz.

Böylece bugüne başlarken derin bir nefes alalım.

Burada Olma Nedeniniz

Yani, burada ısınmaya başlarken soru şu, bugün neden buradasınız? Neden buradasınız? Ben yanıtlayayım. Buradasınız çünkü, burası sadece bir gevşeme zamanı ve yeridir, o güvenli alanda olmaktır. Ha, ben bol bol konuşuyorum ve bazı maskaralıklar yapıyorum… güzel şapka. (birisinin şapkasını alır) Sanırım bu muhafaza eden bir şapka. Muhafaza eden. (takar) Sanki Fransız tarzı… evet, kesinlikle.

Neden buradasınız? Bunu izlemek için. (şapkayı düzeltir) Öyle büyük bir kafası var ki. Bir sonraki kanalımın küçük bir kafası olmak zorunda.

Pekâla, neden buradasınız? Dışardaki tüm o gerginliklerden, tüm o kaygılardan, kaos (kargaşa) içindeki tüm o enerjiden birkaç saatliğine kaçmak için. Buraya bazı haberler ve güncellemeler için, aileyle – iyi bir aileyle – olmak için geliyorsunuz. Buraya aslında gevşeyebilmek için geliyorsunuz, ve ben de sizi şu anda bunu yapmaya davet ediyorum. Sadece gevşeyin. Buradaki materyalin tümünü anlamaya çalışmayın. Sonradan gidip okuyabilirsiniz, ama herhalde buna ihtiyacınız kalmayacak.

Burada hiçbir şeyi zorlamanız gerekmiyor. Üzerinde çalışmanız gerekmiyor. Hiçbir şeyi zorlamanız gerekmiyor. Burada olmanın güzel yanı, sadece derin bir nefes alabilmenizdir. Hiçbir şey sizi zorlamıyor. Sizin de herhangi bir şeyi zorlamanız gerekmiyor. Bu bizim zamanımız – bendenizin ve diğer varlıkların – bu, bizim çalışmayı gerçekleştirme, eh, nefes almayı, enerjiyi hareket ettirme, bazı enerjilerin sıkışmışlıktan kurtarılmasına yardımcı olma zamanımız.

Hiçbir şeyi buradan anlamaya çalışmanız gerekmiyor. Sadece arkanıza yaslanabilirsiniz, gevşercesine, evde bir televizyon programı izlercesine. Ama bazı dengesiz enerjilerin doğrudan sizi hedef alması yerine, arkanızı yaslayabilir ve gevşeyebilir, ve sadece benliğinizin – benliğinizin – nasıl yapılacağını zaten bildiği şeyi yapmasına izin verebilirsiniz.

Burası bizim dinlenme fırsatımız. Tüm o dışardaki gürültüden ve karmaşadan ve enerjilerden ve kaygılardan uzak, o küçük ve güzel ve kutsal adamız. Yani derin bir nefes alabilir ve onun kendi işini görmesine izin verebilirsiniz. Siz gerçekten bir dolu başka çalışmanın meydana gelmesine izin verirken, ben de sizi bir süre, umarım, eğlendireceğim.

Burada benimle çalışan başkaları var, ve burada küçük bir enerji dengesizliği var mı diye bakacağız, çünkü sen beynini devreye sokuyorsun, Anne, ve çok düşünüyorsun. Biz küçük bir enerji dengesizliğinin olduğunu görüyoruz, ve gelip tam anlamıyla seni derin bir nefes almaya ve sadece gevşemeye ve bu kadar kaygılanmaktan vazgeçmeye, ve sadece içindeki Tanrı’nın o doğal işleminin meydana gelmesine izin vermeye davet ediyoruz.

Bak, insan kısmı – bu herkes için geçerli – ama insan kısmı onu anlamaya ve ona direnmeye çalışıyor ve onunla baş edemiyor, ve bu sonra o kadar yoğun bir hal alıyor ki daha da derine batıyorsun. Şu anda sadece derin bir nefes alıp gevşeyebilseydin, o da kendi işini görürdü.

İnsanlar sık sık soruyor, “Sırlar nedir? Gizemler nedir?” Yalınlık, aslında. Sır, yalınlıktır. Derin bir nefes almak ve kendine güvenmek, ‘eğer’ler, ‘ve’ler, ya da ‘ama’lar olmadan kendinizi sevmektir. İhtiyacınız olan ya da istediğiniz her şeyin zaten orada olduğunu anlamaktır. Onları bu insan yaşamına daha gelmeden çok önce yolunuza yerleştirdiniz. O zaten orada.

Biliyor musunuz, yükselişten geri dönen, zaten yükselmiş olan o parçanız, aslında zaten az çok sizin için o yolu yarattı, tabi o dosdoğru, yalın, kolay yolu izlemeyi seçerseniz. O parçanız, ki aslında sizdir, gereksindiğiniz her şeyi yolun hemen üzerine yerleştirdi. Mesele sadece şu, onu farketmenize izin verecek misiniz? Sadece derin bir nefes alacak ve onun bu kadar kolay olduğunu fark edecek misiniz? Bu, şuradan geçen bu koridor kadar kolaydır (salondaki sandalyeleri ikiye ayıran ortadaki yolu gösterir). Bu sadece gözlemlemek ve her aracın, her şeyin, her yanıtın zaten orada olduğunun farkında olmak kadar kolaydır.

Ha, tabi, isterseniz, zor yolu da seçebilirsiniz (sıraların arasında, insanların arasından yürümeye başlar). Bunu yapabilirsiniz, eh, bu o kadar kötü bir şey değil; deneyimle ilgili. Başka insanların arasında emeklemekten, sizi az çok negatif enerjiyle vurmalarından hoşlanıyorsanız, sanki, “Lanet olsun, ne yapıyorsun öyle emekleyerek? (kahkahalar) Çantama basacaksın ve ayak parmaklarıma basacaksın” der gibi. Pardon Paul. Ayyy! Ya da o kolay yolu alıverirsiniz.

Ya da… şimdi ilginç bir öneri geliyor, çünkü bazılarınız o kolay yola bakıyor ve, “Eh, bu fazla kolay” diyor. Böyle diyorsunuz. Ben size sürekli bundan söz ediyorum. Diyorsunuz ki, “Ama bu o ödlekçe yolu seçmek olmuyor mu?” Eh, pek değil. Diyorsunuz ki, “Bu fazla kolay değil mi? Ben hayatımda biraz heyecan istiyorum.” Eh, biliyor musunuz ki, oldukça kolay bir yol oluşturabilir ve yine de bazı harika ve heyecan verici şeylere sahip olabilirsiniz. Ve sizi asla bunaltmayacak, asla kafanızı karıştırmayacak, gerçekten sevinç dolu ve gerçekten deneyim olan şeylere.

Böylece buna derin bir nefes alalım. Siz küçücük bir dinlenme fırsatı için buradasınız.

Neler Oluyor

Şu anda dışarda yoğun bir dünya var. Biz bundan söz ettik – ben genel olarak “biz” diyorum – Üstatların herhangi biri… bu komik bir kelime. Ben kendimi hiç böyle yaftalamazdım. Biliyor musunuz, yaptığım tek şey onu basitleştirmek, saflaştırmaktı. Biz bundan Avustralya’da söz ettik. Onlar şeyleri saflaştırmayı seviyorlar, onun için o kelimeyi kullanmak zorunda kaldım. (kahkahalar) Bu ses getirdi. O ortak bağlantıyı bulmam gerekiyordu ve… (güler)

Biz şeyleri özüne kadar, temel özsel enerjilere kadar saflaştırmaktan söz ettik. Onu basitleştirmekten, ve buradan değil (kafa). Bir şeyi asla buradan saflaştıramayacaksınız. Beyin denen o küçük cihaz özellikle karışıklığa tasarlanmış ve programlanmıştı. Bu beyninizi mutlu kılıyor. Onun şarkı söylemesini sağlıyor. Ona bir bilmece verin – yapacaktır. İnsanlar neden çapraz bulmacalar çözer? Neden? Beyin!! Bu ona biraz egzersiz yaptırır. Neden her gece tek başına kağıt oynarlar? Bu şeyleri neden yaparlar? Beyin karmaşıklığı, zorluğu sever, ve bu pekâladır, tabi beyniniz olduğunuzu düşünmediğiniz sürece. Çünkü o zaman hayatınız, bu sizi unufak edene kadar, tüketene kadar kafa karışıklığıyla ve zorluklarla, bilmeceler, bulmacalar, meydan okumalarla dolu olacaktır, ve sonra da burada boy gösterirsiniz. Ve fark edersiniz ki, bu basit, yalın olabilirdi. Seçtiğiniz herhangi bir şey olabilirdi.

Böylece Şambra, dışarısı zorlu, ve biz uzun zamandır bundan söz ediyorduk. Sanırım bu öngörülmüştü de diyebilirsiniz. Biliyor musunuz, ben kehanetlere pek takılmam, çünkü zaman zaman şarlatanlık düzeyine geçmek eğilimindeler. Ve herhangi biri kehanetlerin izini gerçekten sürecek olsaydı, birçoğunun gerçekleşmediğini görürdü. Bir dolu kehanet dram doludur. Ama herhangi biri bilinci ve enerjiyi saflaştırabilseydi, ona çok basit bir açıdan, 1.000, 2.000 yıl, 5.000, 10.000 yıl öncesinden bakabilseydi, aynı temel sonuca ulaşırdı: insanlık, o ya da bu zamanda, muazzam bir evrimden geçecekti. Dünya’daki tüm  zamanlarda hiç olmadığı kadar çok bedenlenmiş varlık olacaktı – daha yüksek nüfus düzeyi – başka alemlerden gelen ve daha önce hiç Dünya’da bulunmamış yeni varlıklarla birlikte, Yeni Enerjiyle birlikte, birçok kargaşayla birlikte, ve hepsi de aynı zamanda olacaktı.

Bu, bu gezegen üzerinde muazzam bir dönüşüm zamanı olacaktı; yazgıdan kaynaklanan bir dönüşüm değil de, insanların seçiminden, “Biz azıcık farklı bir şey için hazırız. Üstat olmayı amaçlamak yerine, bir bedenlemeden ötekine geçmek yerine, Dünya üzerinde yaşayan Üstatlar olmaya hazırız. Biz burada farkında, bilinçli, sevinç içinde yaşamaya hazırız” diyenlerden kaynaklanan bir dönüşüm.

Böylece biz – siz – şu anda o eski şeylerin birçoğunu kırıyoruz. Ama onların dediği gibi – onlar derken, Kryon ve Seth ve Ramtha ve Tobias ve Kuthumi – uzun süre söyledikleri gibi, bu muazzam gerilimler ve mücadeleler olacak. Bir dolu eski sistem yıkılıp yeni sistemlere yer açacak. Özellikle de, sizler ve diğer bilinçli varlıklar bunun etkilerini başka insanlara göre daha çok hissediyorlar. Neden? (birisi, “Çünkü biz hassasız” der; bir başkası, “Farkında” der) Hassas ve farkında, bu kesinlikle doğru, çünkü daha bilinçlisiniz. Birçok insana göre daha bilinçlisiniz. Bu hem bir nimettir hem de bir lanet. İyi haber, sizin daha bilinçli olmanız. Kötü haber, geri gidemeyeceğiniz. Kaçabilirsiniz, ama saklanamazsınız. Siz her ikisini de deniyordunuz. (kıs kıs güler) Her ikisini de deniyordunuz.

Böylece biz uzun süre eski sistemlerin çöktüğünden konuştuk. Eski sistemler, finans gibi şeylerdir. Finansal olarak şu anda neler oluyor? Tam bir çöküş. Tam bir çöküş.

Şimdi, önceki seminerlerde bize dünya ekonomisinin ne zaman ve çöküp çökmeyeceği soruldu. Size bir şey diyeyim. Bu birkaç yıl önce oldu. Zaten çöktü. Kimse ciddiye almadı. Kimse aslında bilemedi. Ben çöktü derken, şu anda finansal sistemin arkasında yatan temellerin zaten çürümüş olduğunu kastediyorum. Birazcık inançla, bir dolu umutla, ve eski biçimlere çok bel bağlamış insanlarla destekleniyorlardı. Ama bir anlamda, onlar zaten sona erdiler.

Yeni sistem – çok daha adil bir sistem, çok daha enerji dengeli bir sistem ve kesinlikle çok daha bilinçli bir sistem – şimdiden geliştiriliyor, şimdiden tasarımı sürüyor ve şu anda yapılanıyor. Bu yalnızca bir umut ya da düş değil. Bu aslında olmakta.

Diyorsunuz ki, “Nerede? Zürih’te falan mı?” Hayır hemen burada. Ve diyorsunuz ki, “Ama Adamus, finans uzmanı kim, biz kim, bu en son olduğumuz şey. Şu bolluk sorunlarımızı hatırlasana!” (kahkahalar) Benim gülme efekti kumandam bugün var mı? Hayır. Peki. İhtiyacımız yok. İhtiyacımız yok. Siz bugün gözlerinizden yaş gelene kadar güleceksiniz, ya da gözünüzden yaş gelene kadar bir şey.

Ayrıntıları bilmeniz gerekmiyor. Onun zihinsel yapısına dalmanız gerekmiyor. İster inanın ister inanmayın ama onu zaten yaratıyorsunuz. Onu yaşamıyorsunuz, ama yaratıyorsunuz.

İçinizin derinliklerinde şöyle diyen bir şey var, “Hey, bu adil değildi. Hey, bu artık işe yaramıyor. Hey, daha iyi bir enerjisel akışın olması gerekir.” Hisse senetlerini ve tahvilleri bilmeniz gerekmiyor, ve hazine bonolarını bilmeniz gerekmiyor.

Bu arada, ben çok eğleniyorum. Hiç bunu yakalayanınız oldu mu? Şu kredi notu veren (derecelendiren) kuruluşlar var ya. Hadi ama, bazen şeyler o kadar açık ki, insanlar anlamıyor. Örneğin birinin adı “Standard and Poor” (Standart ve Yoksul). Diğerininki “Moody” (Huysuz, Karamsar, İçine Kapanık) Öbürünün adı neydi – “Fitch”. Fitch. Sanki kulağa birisi cebinizden bir şey aşırıyormuş gibi geliyor. “Ben şuradan azıcık aşırayım, ruhu bile duymayacak.” Bu o büyük, saygın, kredi notu veren kuruluşlar için, hükümetlerin ve koca koca şirketlerin notuna karar verenler için, ne biçim isimler bunlar? “Standard and Poor.” Peki örneğin “Umutlu ve Bolluk İçinde” dense ne olur? Bu daha iyi bir ad olurdu. Moody yerine Mutlu dense! Mutlu Kredi Değerlendirmesi! Kulağa Asyalı gibi geliyor. Yani… evet, birkaçınız anladı. Pekâla, sevgili Şambra, şu anda olan biten çok şey var.

Şimdi, bir yandan da bu beni gerçekten heyecanlandırıyor. Eğer bu olmasaydı, sanırım biraz düş kırıklığına uğramış olacaktım – sizinle; kendimle değil, ama sizinle – yani bu şu anlama geliyor; eğer yeterince bir şeyler olup bitmeseydi burada ve rüya halinde, başka bir deyişle, enerjiler gerçekte hareket etmeyip de gerçekten tıkanmış olsaydı, yani enerjiler gerçekten, gerçekten tıkanıp kalmış olsaydı, biz şu anda bambaşka bir konuşma yapıyor olurduk. Özür dilerim, şu motorlu cihazlarınız, sadece… (bir vantilatörü kapatır) bu ve cep telefonlarınız, offf.

Yani biz farklı bir konuşma yapıyor olurduk – vantilatörü aslında o (Linda) istiyor – gerçekten tıkanmış enerjiler hakkında. Ama aslında (enerji) tıkalı değil. Çok hızlı hareket ediyor. Gazetelerde okuduğunuz sonuçların sizi korkuttuğunu biliyorum, oysa gerçekten korkutmamalı. Ama onu görmezden de gelmeyin. (birisinin cep telefonu çalar. Adamus geri geri gidip sandalyesine yığılır, kahkahalar) Onu hissediyorum. Ah! Sanırım şimdi bayılacağım. (kahkahalar, Adamus güler)

LİNDA: Lütfen cep telefonlarınızı kapatın. Adamus onlara pek de hayran değil. Hoş olmayacaktır.

ADAMUS: Hayır, aslında karar verdim vee… (bir içeceği eline alır)

LİNDA: (nefesini tutar) Bırak onu! Bırak onu!

ADAMUS: Onları yıkamaktan, küçük bir vaftiz yapmaktan hoşlanıyorum. (elindeki içecekle Kathleen’e doğru yürür)

LİNDA: Bırak onu!

ADAMUS: Nerede olurlarsa olsunlar.

KATHLEEN: Kapatıyordum! (Adamus güler ve içeceği yerine koyar)

LİNDA: Hayır bu limonata. Bunu yapmasını istemezsin.

ADAMUS: Ama tadı güzel.

Peki, nerede kalmıştık? Ha, tıkalı enerji. Tümüyle farklı bir konuşma yapıyor olurduk. Gerçek şu ki, enerji hareket ediyor. Dışarda bir dolu dramlara neden oluyor, birçok insan panikliyor, arkasından ne geleceğinden emin olamıyor. Ha, ve tüm o sahte kâhinler (peygamberler) şimdilerde ortaya çıkıyor, ve ben onlara gerçekten sahte diyorum. Tüm o dram peşinde olanlar, tüm o enerjiden beslenenler, tüm o benlikçi (kendini beğenmiş, bencil) kişiler ortaya çıkma eğiliminde. Onlardan giderek daha fazlasını göreceksiniz. Dünya senaryosunun, komplo teorilerinin sonu. Lütfen, Şambra. Şimdi, bazılarınız biraz da olsa bu komplo teorilerine inanma eğiliminde olacaksınız. Komplo değildir. Değildir.

Aslında, daha önce de bunu söyledim, ama şimdi tekrarlayacağım – ve bunu çok içtenlikle kastediyorum – bu dünyadaki politik liderler – ki gerçekten lider diyeceğim az kişi var – bu dünyadaki politik liderler komplo kuracak kadar akıllı değiller. Gerçekten değiller. (kahkahalar) Gerçekten değiller. (bazı alkışlar) Kendi ıvır zıvırları, kendi egoları ve beklentileri ya da gündemleri içinde kendilerini öylesine kaybetmiş haldeler ki, bir komployu başaracak netlik ve basitlik düzeyine çıkamıyorlar.

Komplo kurduğunu düşündüğünüz diğer insanlar, yani bir dolu parası olup da daha fazlasını isteyenler, aslında, size bir şey diyeyim. Onlar paralarıyla birlikte başka bir yere gitmek peşindeler. Uzay yolculuğuna yatırım yapan onlar. Onlar gezegeni istemiyorlar. Sahip oldukları tüm o parayla, buradaki tüm o sorunları istemediklerini farkediyorlar. Neden? Neden? Böylece birçoğu, dünya kadar parası olabileceğini, ama yine de olan biten birçok şeye katlanmak zorunda kaldığını farkediyor. Aslında paralarını kullanıp – ve bu bir gerçektir – bu yerden (dünyadan) çıkıp gidebilmek amacıyla uzaylılarla bağlantı kurmaya para harcayan zenginlerden oluşan gruplar var. Ve konuştukları şey… her türlü başka beklentilere sahipler – sonsuz (ebedi) hayat ve uzaylı seksi ve tüm o diğer şeyler. Onlar paralarını ET araştırmalarına harcıyorlar. Şimdi, ben bir ara onlara uğrayıp ET’ler hakkında gerçekten bir iki şey söylemek isterdim, ama eğlensinler diye bırakacağız.

Her neyse, bu gezegende çok şey oluyor, bir dolu enerji, ve bunu bir süre daha göreceksiniz. Büyük değişim, ona her ne demek istiyorsanız. Hatırlayın – ve bunun altını çizmem gerekiyor, onun altını 10 kez çizmek istiyorum – bu sizinle ilgili değil. Ne kadarının sizinle ilgili olduğunu düşündüğünüz, tutunmaya çalışıp da sizinmiş gibi davrandığınız, umurumda değil, bu sizinle ilgili değil. Gerçekten değil. Hayır.

Bir yanınız bunun bir çoğunu üstüne alıyor. Bu… Siz büyük bir enerji alıcısı ve vericisisiniz. Siz psişik bir alıcısınız. Dışarda olan biten şeyleri alıyor ve kendinizinmiş gibi üstleniyorsunuz. Onu kamufle ediyorsunuz. Sanki onu yeniden inşa ediyorsunuz. O kişisel bir duygusal sorunmuş gibi davranasınız diye, size ait bir bolluk sorunu ya da ilişki sorunuymuş gibi davranasınız diye ona kılıf geçiriyorsunuz. Oysa değildir. Bunu kaç kez söylememiz gerekti? Birçok kez, çünkü hâlâ şöyle düşünmeye devam ediyorsunuz, “Eh, Adamus herhalde Timothy’e konuşuyordu, bana değil. Adamus diğer herkese konuşuyor olmalı, çünkü benim bu sorunlarım hâlâ var.”  Onlar size ait değil.

Bir düzeyde çok hassas varlıklarsınız, neler olduğunu hissediyorsunuz, ama size ulaştığında onu çevirip kendinize aitmiş gibi davranıyorsunuz. Bazılarınız hâlâ şu teoriyle iş görüyor, ‘insanın sorunları olmasaydı kim olurdu ki.’ Gerçekten. Sorunlar – önünüze serdiğiniz, her sabah uyandığınızda ve her gece yatağa girerken takıldığınız o problem paketleri – size canlı olduğunuzu hatırlatıyor, beyninize uğraşacak malzeme sağlıyor. Size duygu ve dramlar sağlıyor. Ha, ve biliyorum, bir yanınız lanet edip küfrediyor ve “Bu sorunların üstesinden gelmek istiyorum” diyor, ve lütfen şimdi bana tükürmeyin, ama siz onları istiyor olmalısınız, yoksa orada olmazlardı. Gerçekten. Gerçekten. Eğer o sorunları gerçekten istemiyor olsaydınız, onlar da orada olmazlardı. Ve bunu geçen yıl da söyledim, ondan önceki yıl da söyledim… (Linda önüne bir şapka tutar)

LİNDA: Bu, kimse sana vurmasın diye bir kalkan.

ADAMUS: Hayır, sadece… burada, sen burada dur. (Linda’nın arkasına geçer, kahkahalar) Böylece…

Ben bunu geçen yıl da söyledim, ondan önceki yıl da. Eğer yaşamınızda bir şey oluyorsa, ve bu tekrarlayan bir şekilde oluyorsa, süren bir şeyse, bu oyunda hoşlandığınız bir şey olmalı. Bir parçanız, açıkça, bu oyundan nefret ediyor, ama bir parçanız da bu oyunu seviyor. İçinize dönün – patron sizsiniz, yaratıcı sizsiniz – bu oyunda gerçekten sevdiğiniz şey nedir? Çünkü o bu yüzden orada. Başka bir nedeni yok. Başka hiç kimse tarafından size zorlanmıyor, veçheleriniz dahil, demem gerekiyor, çünkü o oradaysa, onu bir veçhe yaratıyor olsa bile, siz o veçhenin onu yaratmasına izin veriyorsunuzdur. O veçhenin sizi karman çorman etmesine izin veriyorsunuzdur. O veçhenin gerçekten kendi BFF’niz olmanızı (Big Fun Family – Büyük Eğlenceli Aile! Best Friends Forever – Sonsuza Dek En İyi Dostlar) engellemesine izin veriyorsunuzdur.

Yeni Dizi

Pekâla, yeni Dizi. Biz az önce (BİR SONRAKİ) dizisini bitirdik, yeni Dizi zamanı. Ona ne ad vereceğiz? (birisi “Yeni dizisi” der) Yeni Dizisi. Bu neredeyse benim (BİR SONRAKİ) Dizisi kadar yaratıcı. Ve ondan sonraki yıl da ona Yeni (BİR SONRAKİ) Dizisi diyebilir ve böyle sürdürebilirdik.

Bir an için durun. Bir an için hissedin. Neler oluyor? Şu anda ne oluyor? (izleyiciler “Kaos” der) Ha, Kaos Dizisi. Bu iyi bir ad olurdu. Bu gerçekten dikkatleri çekerdi. Aslında hiç fena değil. Benim aklımda biraz farklı bir şey vardı. Ama onu hissedin. Evet.

Şambra 1 (kadın): Ortaya Çıkan.

ADAMUS: Ortaya Çıkan. Ortaya Çıkan olabilir.

ŞAMBRA 2 (kadın): Yeni Enerji.

ADAMUS: Yeni Enerji. Tobias bunu yaptı. Bunu ondan çalarsak fena bozulur.

ŞAMBRA 3 (kadın): Yükseliş.

ADAMUS: Yükseliş. Yapıldı bile.

LİNDA: Bilinç Bedeni. (izleyiciler türlü fikirler sunar)

ADAMUS: Evrim. Peki, yaklaşıyoruz. Üstatlar… Ruh’u Topraklamak.

ŞAMBRA 4 (kadın): Mezuniyet.

ADAMUS: Mezuniyet. İkinci mezuniyet. Üçüncü mezuniyet. (kahkahalar) Mezuniyet Finali. Mezuniyet Finali: tamamlanma. Yeni Bilinç. Hepsi güzel. Bakın, biz burada biraz enerji topluyoruz. Evet, Vince?

VINCE: Bokta sörf yapmak.

ADAMUS: Sörf yapmak… Kendi Makyo’nda Sörf Yapmak, evet. (kahkahalar)

LİNDA: Bilinç Devrimi. (daha öneriler gelir)

ADAMUS: Linda?

LİNDA: Bilinç Devrimi.

ADAMUS: Bilinç – haaa, Devrimi. Evet! Bu dikkatleri çekerdi. Dikkatleri çekerdi. Bunların hepsi güzel. Ben de size benim önerimi söyleyeyim, ama bu onun doğru olduğu anlamına gelmez.

LİNDA: Oylarımızla reddedebilir miyiz? (kahkahalar)

SART: Sart’ın Bir Sonraki Büyük Macerası. (yoğun kahkahalar)

LİNDA: İşte bu olmalı.

ADAMUS: Sart’ın Bir Sonraki Büyük Macerası.  Şimdi, bu iyi bir ad olurdu. Evet. Evet. Bu iyi olurdu, Sart, tabii dinleyen herkes dışında. Ancak, onlar senin enerjini hissedebilirlerdi.

SART: Onlar da bana katılabilir!

ADAMUS: Evet. Bir dolu güzel öneri var, ve gerçekten, biz fikirlerimizi, yaratıcılığımızı biraraya getiriyoruz.

Benim düşündüğüm şuydu, ve bir dakikaya kadar bunu açıklayacağım. (Adamus tahtaya yazar) “e2012.” Şimdi açıklayayım. Onu sevmek zorunda değilsiniz. Yine de iyi bir fikir.

Herşey Enerjiyle İlgili

İzin verin açıklayayım. Şu anda, önünüzdeki bir buçuk yıl boyunca – belki de birkaç yıl – ve bunu aynanıza ya da arabanıza ya da nereye olursa koyabilirsiniz, ama şu anda herşey enerji. Şu anda herşey enerjiyle ilgili. Ben bunun arkasına bir yıldız imi, başka bir deyişle, küçük bir dip not koymanızı istiyorum. Herşey enerjidir dediğim zaman, bu ille de sizinle ilgili anlamına gelmiyor, ama şu anda dünyada meydana gelen herşeyle ilgili. Olanı hissedecek olursanız, onu saflaştırabilirsiniz, yalınlaştırabilirsiniz – her eylemi, her oyunu, her başlığı, herşeyi – herşey enerjiyle ilgili.

Şu anda çok enerji hareket halinde, enerji kaos içinde. Tümüyle kaos. Eski sistemleri yıkan ve yenisini inşa etmeye çalışan enerji – ben bunlara sistem bile demek istemiyorum – ama yeni modeller ya da standartlar, şeylerin olma biçimi için yeni yönlendirmeler. Bu dünya bir enerji krizi içinde. Enerji krizi. Şu anda neye bakacak olursanız, petrol, tabii ki. Petrol durumu, orada bir enerji krizi var. Uzun zamandır üzerinde konuşuluyor, yeni bir şey değil, ama bu gezegen çok eski, çok modası geçmiş yakıtlar kullanıyor. Ve bu şaşırtıcı, çünkü şu anda havada enerji mevcut, sadece kimse bunu nasıl birleştirip de kullanacağını anlayamadı – birkaç kez yaklaştılar, ama şimdilik ‘budur’ diyemediler – çünkü… çünkü… çünkü…

LİNDA (ve izleyiciler): Bilinç.

ADAMUS: Bilinç daha pek orada değil. Bilinç oraya ulaştığı an, o zaman çözüm de ansızın orada olur – tümüyle temiz, tümüyle bedava, kullanımı kolay, petrol ve kömür ve doğal gaz ve bir dolu fosil yakıtının yerini alacak olan bir şey. Ama bu dünya şu anda ilginç bir enerji dengesizliği içinde.

Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi, şimdilerde ve sonraki 20, 30 yıl boyunca gezegen üzerindeki nüfusu desteklemek üzere ihtiyaç duyulan doğal kaynaklar yok. Gezegenin bir krizden çıkıp ötekine girme potansiyeli var. Şu anki para krizini düşünün, bir sonraki gerçek kriz – gerçek kriz – yakıt olacak. Depoların boşalmaya başladığını ya da nüfusun ve nüfusun tüketiminin pompalama, rafine etme, dağıtma hızına yetişemeyecek kadar arttığını düşünün. Böylece fiatlar tavan yapar. Bu da Dünya’da olagelen herşeyi değiştirir.

Ve, dostlarım, bu bir kehanet (öngörü) değil; bu olmakta. Bu dram değil; gerçek. Birçok insan buna gözünü yummak istiyor; aslında bir şey yapabilirsiniz. Bir şey yapıyorsunuz. Kendinizle yaptığınız çalışma sayesinde – gezegeni kurtarmak için değil, evreni kurtarmak falan değil – bencilce kendi bilincinizde, parlak bir şekilde bencilce kendiniz için gerçekleştirdiğiniz çalışmadır şu anda Dünya’nın yüzleştiği sorunlar için farkı yaratan – bu bir fark yaratacaktır. Dünyanın geri kalanı için küçük bir sorunu üstlendiğiniz her sefer – ki o aslında onların sorunudur, sizin değil – ama onu her üstlendiğinizde, sizinmiş gibi davrandığınızda, onunla güreştiğinizde, boğuştuğunuzda, çatıştığınızda, korktuğunuzda, aslında kendi bilincinizle ilgili bir şeyi daha net, daha açık anlamanıza yardımcı oluyor.

Siz bunun ruhsal yolunuz olduğunu sanıyordunuz. Ona ruhsal yolunuz dediniz. Oysa değildir. Sizler ruhsal yolculuğun ötesine geçtiniz. Gerçekten geçtiniz. Hâlâ o yolculuğu yapıyormuş gibi davranıyorsunuz, oysa ötesine geçtiniz. Böylece, sizin olduğunu düşünerek bir sorunu üstlendiğinizde, onunla güreştiğinizde, ve en sonunda yeni bir anlayışa ya da yeni bir farkındalığa geldiğinizde, bunun kitle bilinci üzerinde, dünyanın geri kalanı üzerinde parlak bir etkisi olur.

Bunu söylemem belki biraz konu dışıymış gibi görünebilir. Diyorsunuz ki, “İyi de, benim bir arkadaşla ya da bir aile üyesiyle yaşadığım sorunun bununla ne ilgisi var?” Her türlü ilgisi var, çünkü kendi içinizde yeni bir bilinç yaratarak, çok aktif bir biçimde gezegendeki değişim için yeni potansiyeller yaratırsınız.

Pekâla, konumuza geri gelelim, gezegen bir enerji krizi içinde. Bunu şu an görebilirsiniz. İlişkilerde enerji – birçoğunuz geçen ay falan ilişki sorunları deneyimlediniz – ilişkilerde enerji, çünkü bu bir enerji durumudur. Eski bir enerji hırsızlığı oyunu süregeliyor, ve bu aile üyeleriyle ve arkadaşlarla ve iş yerinde oluyor. Sonra da şaşıyorsunuz, “Bana neler oluyor? Neden insanlarla geçinemiyorum? Neden benden hoşlanmıyorlar?” Çünkü bir enerji oyunu oynuyorlar. Onlar hırsızlık yapıyor. Sizden bir şey almaya çalışıyorlar.

Şu anda Dünya üzerinde bir enerji paranoyası hüküm sürüyor. Birçok farklı yollardan tezahür ediyor. Bu o “yeterince yok” zihniyeti – “Geçinip gitmek için yeterince yok, onun için de ne kapabilirsem kârdır.” Şu anda kitle bilincini hissedecek olursanız, orada şu anda devasa bir boşluk ya da vakum türü var, yeterince olmadığını kolektif olarak hisseden insanlar, ve bu haberlerle besleniyor, dramlara düşkün olanlar ve diğer herkes tarafından besleniyor – “Yeterince yok.” Bu bir boşluk yaratıyor. İnsanlarda şöyle bir arzu ya da his yaratıyor – “Elimdekini korusam iyi olur, aslında biraz  fazlasını kapsam daha iyi olacak. Önümüzde zorlu zamanlar var.”

Bu muazzam bir duygusal enerji krizine neden oluyor. Bu bir yiyecek krizine neden olacak, ve benim bu konudaki sözlerimi alıntılayabilirsiniz: bilinç doğru olsa, bu gezegen 10 milyar, hatta belki 20 milyar insanı besleyecek besini yetiştirebilir. Ama bu gezegen yeterince (besin, yiyecek) yetiştirebilse bile, yiyecek savaşları olacak. Biz tarım ve bilinçli tarımdan, muazzam miktarlarda besin değeri olan yiyeceklerin bilinçli olarak nasıl yetiştirileceğinden daha önce söz ettik. Ve muazzam miktarlarda yiyeceği gereksinmeyen bedenlerden – Bilinç Bedenlerinden –  (söz ettik). Onlar sadece enerjiyle o azıcık bağlantıya ihtiyaç duyar.

İsteseydiniz şu anda yediğinizin yarısıyla idare edebilirdiniz. (Bu kadar yemek) zorunda değilsiniz. Zorunda değilsiniz. Yarısıyla yaşabilirdiniz. Bu, kilo vermekle ilgili değildir; bedeninizi uyumlamakla ilgilidir. Onun artık o miktarlara ihtiyacı yok. Aslına bakarsanız, bazı günler fazla yediğinizde sanki ağrı sızı yaptığını farkettiniz mi? Çünkü bedeniniz daha duyarlı hale geliyor.

Genel bir enerji krizi var, ve bu önünüzdeki bir buçuk yıl boyunca okuyacağınız herşey, gezegende bankacılıktan tutun da yiyeceğe ve ilişkilere ve teknolojiye ve diğer herşeye kadar olan bitenler, enerjiyle ilgilidir.

Enerji hırsızlığı şu anda birçok garip yoldan biçim buluyor. Ve çok daha fazlasını göreceğiniz şeylerden biri de… daha az savaş göreceksiniz, bu arada. Savaş biraz fazla direkt ve ilkel. Ve, aslında, savaşa girmekle fazla enerji elde etmezsiniz. Bunu anlamaya başlıyorlar. Savaşa girmek çok paraya mâl oluyor. Onun için de başka yollar buluyorlar. “Onlar” – biliyorsunuz, kolektif ya da hükümetlerdeki insanlar.

Yeni savaşlar, enerji beslenmesinin yeni biçimi olan şifre savaşları gibi şeylerdir, ve bunlar şu anda sadece üniversiteli hackerler (bilgisayar sistemlerini çökertenler, korsanlar) tarafından gerçekleştirilmiyor, onlar bilgisayarlarınıza girip o virüsleri, ve sizin ve diğer bilgisayar kullanıcılarının bilgisayarı kullanma hakkını elinizden alan o şeyleri yaratıyorlar. Bu, bilgisayarınıza yerleştirilen bir CEO* (SES) virüsüdür. O tam anlamıyla orada ortaya çıkıyor ve enerji hırsızlığı yapıyor.

  • Tobias’ın Cinsel Enerjiler Okulu (Sexual Energy School) seminerinde sözünü ettiği enerji virüsünü kastediyor

Bazen şöyle diyorsunuz, “Bu hackerler yıkıp bozarak ne elde ediyorlar ki?” Enerji. Gerçekten enerji elde ediyorlar. Onu hem direkt hem de endirekt alıyorlar. Kargaşaya neden olarak zevk alıyor, heyecan duyuyorlar. Onlara geri gelen endirekt bir enerjiden besleniyorlar. Bilgisayarınızın çökertilmesiyle (ortaya çıkan) korku ve öfkeniz, doğruca onlara geri giden bir enerji düzeyi oluşturuyor. Onlar bunun için böyle bir program geliştirdiklerini bilmiyorlar, ama sonunda buna geliyor. Bu şimdi de kuruluşlarda meydana geliyor. Hükümetlerde meydana geliyor. Onlar içeri sızıp enerjiyi yoldan çıkartan, çarpıtan ve enerji hırsızlığı yapan şifreler yaratıyorlar.

Yani şu anda burada meydana gelmekte olanlar, birçok farklı biçimlerde olagelen muazzam enerji savaşlarıdır. Yarın, gelecek hafta, cesaret edebilirseniz, başlıkları okuyun, ve kağıt üzerine basılmış ya da bilgisayarınızın ekranında çıkan kelimeleri okumak yerine, şimdi onu şu açıdan düşünün: herşey enerjidir. Herşey.

Herşey enerjidir. Şimdi bununla derin bir nefes alalım.

Bu dünyada olan biten bu, ve ondan korkmaya kesinlikle gerek yok, kesinlikle kaygılanmaya gerek yok. Sizler, benim sevgili dostlarım, size anda kesinlikle hizmet edecek mutlak doğru miktarlardaki enerjiyi buraya getireceksiniz. Ve istemediğiniz sürece, o yola, o rotaya sapmak istemediğiniz sürece, korkmanızı gerektirecek hiçbir şey kesinlikle yok.

Şimdi, ben belki de bu yüzden “e2012” gibi bir ad söylüyorum, çünkü herşey enerjiyle ilgili olacak. İsterseniz, bu adı değiştirebilirsiniz. Bırakın kalsın. Bunu bir düşünün. Herşey enerjiyle ilgili.

LİNDA: Herkes kalmasını istiyor mu? (izleyiciler onaylar) Tamam!

ADAMUS: Ha, ve bu ayrıca güzel, kısmen dramatik bir ad, 2012’ye çekilen tüm o dikkatler yüzünden. 2012’nin sonunda öyle büyük bir patlama olayı (evrenin başlangıcına neden olan büyük patlama, big bang) olmayacak. Şimdi ile o zaman arasında birçok anlaşmazlık, arbede ve bir dolu kargaşa olacak. Geçenlerde Norveç’te olanlara benzer birçok durum olacak. Bu enerjidir. Bastırılmış enerji.

Ve bu sadece o birey değildi (Norveç’teki katliamdan söz ediyor). Bunu, gözlerinizin bazısıyla, haberleri okurken, ilginç bir şekilde okumak gerek, ve soru şu, “Bu adam yalnız başına mı eylemde bulundu?” Eh, hayır. Başka birini bilsin ya da bilmesin, farkında olsun ya da olmasın, bir bilinci temsilen eylemde bulundu. O adam, çok dürüst, çok öfkeli ve çok enerji-peşinde-olan bir şeyi, benzer zihniyette olanlarla birlikte eyleme geçirdi.

Biliyor musunuz, böyle bağlantılar kuruluyor. Aşırı kimseler – ister politik ister terörist ya da herhangi başka bir şey olsunlar – aşırı kimseler, onlar bağlantı kurarlar. Tıpkı sizin birbirinizle bağlantı kurmanız gibi, birlikte olmadığınızda bile, biz şu anda dünyanın her yanındaki Şambra’yla bağlantı kuruyoruz, burada olmasalar bile. Onların adını bilmeyebilirsiniz, ama bir tür enerji bağlantısı vardır. Eh, onlar da bağlantı kuruyorlar, ve özellikle, rüya halinde, başka alemlerde, Yakın Dünya alemlerinde nasıl bağlantı kurulacağını bilecek kadar sezgiye sahiplerse, bağlantıyı kuruyor ve birbirlerinin bakış açılarından ve inançlarından besleniyorlar. Ve bu olayların bir çoğunun altında yatan yoksunluk, eksikliktir. Bir dolu enerji durumu – yoksunluk, eksiklik – ve bunun için bir grubu ya da diğerini ya da hükümeti ya da ebeveynlerini ya da her neyse onu suçluyorlar. Onların deneyimledikleri şey yoksunluk, bu yüzden de canlanmak için, bir şey elde ettiklerini hissetmek için enerji almak zorundalar.

Ama, Tobias’ın cinsel enerjiler okulunu (seminerini) aldıysanız, bildiğiniz gibi, eğer bir kurbansanız (ya da istismara uğrayan), istismar eden de olacaksınız. Nokta. Eğer birisi sizin enerjinizi almışsa, er ya da geç gidip onlarınkini de siz alacaksınız, bunun bilincinde olmasanız bile. Beslenme bu şekilde iş görür. Büyük bir beslenme elde edebilirsiniz … bazılarınızın yaşamında şu son hafta dramlar oldu. Ben özellikle birine bakmıyorum, ama hayatınızda dram oldu. Kısacık bir an için bu tür bir iteleme, destek olur. Bu bir dram olmasına rağmen sizi azıcık besledi, ve onu daha çok farketmeye başladınız ve hatta belki biraz da suçlandınız. Ama size canlı olduğunuzu hatırlattı. Aslında az da olsa bedeninizi ve diğer her bir parçanızı canlandırdı.

Ama sonra bu geçip gittiğinde, o zaman gerçekliğe geri gelirsiniz. Günlük yaşama geri dönersiniz, ve o zaman da çökersiniz. Bir enerji çökmesi yaşarsınız. Eh, o zaman da içinizdeki vampirin gidip başka bir yerlerden biraz daha enerji elde etmesi gerekir. Bu bir döngüdür. Bu tam olarak Tobias’ın Cinsel Enerjiler Okulu’nda derinlemesine söylediği şeydir.

Böylece tüm bu dinamikler iş başında, tüm bu beslenmeler meydana geliyor, dışardaki kitle bilincinde böyle bir vakum var, insanlar yeterince olmadığını düşünüyor – ve haberler vasıtasıyla da bu pekişiyor. Yeterince yok. Yeterince yok. Onun için de gidip beslenecek de beslenecekler. Bunu savaşlar yoluyla yapmayacaklar, ama birçok başka yoldan – başlıklara çekilen dikkatler, finansal manipülasyon, diğer herşey yoluyla yapacaklar.

Şambra, ben herşey enerjidir dediğim zaman, onun arkasına bir yıldız imi koyuyorum – sizin dışınızda. Sizin dışınızda. Hadi şimdi bundan söz edelim.

Dünyanın geri kalanı bu enerji krizi ve enerji kaosu üzerinden iş görüyor. Bu iyi bir şekilde sonuçlanacak, çünkü bu gezegeni bir sonraki düzeye götürecek, ve siz birkaç yıla kadar gerçekten farkı görmeye başlayacaksınız. Ama şu anda, bunun sizi etkilemesi gerekmiyor.

Bu, evrimin bir parçası. Değişime olan direncin bir parçası. Eski yapılanmaların pes etmek istememesinin bir parçası, ama bu olacak. Olmakta. Olmakta.

Farkındalık

Hadi şimdi sizden söz edelim. Ve bunu yapabilmek için ben bilinçten söz edeceğim. Bilinç. Bilinç nedir? Uzun bir kelime, hecelemesi zor (consciousness). (izleyiciler türlü yanıtlar verir)

DAVID: Farkındalık.

ADAMUS: Farkındalık. Evet, ve David bir Adamus Ödülü alacak. Ama bir dahaki sefere, David, bunu bağırmanı istiyorum. FARKINDALIK!

DAVID: (bağırır) FARKINDALIK!

ADAMUS: İşte böyle. Evet. Böylece David, onu duyabileceğim şekilde hemen yanıbaşımda olduğu için bir Adamus Ödülü alacak. (kahkahalar) Ama David, (ödülü) kabul etmeden önce senin bir seçim yapmanı istemek durumundayım. Adamus Ödülü’yle nakit yirmi dolar arasında bir seçime sahipsin. Hangisini alacaksın?

DAVİD: (Ödülü seçer) Altından daha değerli.

ADAMUS: Altından daha değerli. Güzel cevap. Vereceğin her yanıt güzel olacaktı ama iyi yanıt. Güzel. İlginç, ilginç. Hemen şimdi meydana gelen küçük bir enerji değiş tokuşunu farkettiniz mi?

LİNDA: Sen ve Edith arasında mı? (kahkahalar) (Adamus Edith’i öper)

ADAMUS: Evet! Ben öperim ama asla söylemem.

Böylece bilinç farkındalıktır. Peki farkındalık nedir? Farkındalık nedir? Hadi farkındalıkla birkaç alıştırma yapalım.

Öncelikle iki gönüllü isteyeceğim. Vince, biri sensin, ve Mary diğeri de sensin. Gönüllü olduğunuz için teşekkür ederiz. (kahkahalar) Şimdi, yapacağınız şu. Vince, sen terasa çık ve sadece … oraya git ve farkında ol. Mary, sen de ön taraftaki park yerine git ve farkında ol. Sizi bir dakikaya kadar geri çağıracağım.

Bu ilginç bir sorudur. Farkındalık nedir? Böylece onlar dışarda durmuş… farkında olurlarken… onları şimdi geri çağıralım. Bu, farkında olmak için yeterli bir zamandı.

LİNDA: Şimdi mi?

ADAMUS: Evet. Tamam. Vince, Mary, hadi içeri gelin. Vince içerde olmak istemediğinin farkında. (kahkahalar) Dışarısı çok daha güzel.

Vince, farkettiğin üç şey.

VINCE: Dışarısının ne kadar güzel olduğu.

ADAMUS: Güzel, peki.

VINCE: Serin esinti.

ADAMUS: Serin esinti. Harika.

VINCE: Ve hayat iyi.

ADAMUS: Hayat…

VINCE: İyi.

ADAMUS: Ha, iyi. Ben başka bir şey dediğini sandım. Hayat iyi. Peki, Mary, üç şey. Neleri farkettin?

MARY: Şimdi anında olmak.

ADAMUS: Şimdi anında olmak. Gerçekten mi?

MARY: Bir çeşit. (kıkırdar)

ADAMUS: Peki. Sırları açıklamak adına değil ama sen diyordun ki, “Burada ne yapmam gerekiyor?” Ama bu az çok Şimdi anıdır. Peki, sonraki.

MARY: Fazla zihinde olmamak.

ADAMUS: Zihinde olmamak. Evet.

ADAMUS: Zihninde olduğunu farkettin. Tamam.

MARY: Evet, doğru.

ADAMUS: Zihninde farkındasın. Tamam. Sonraki.

MARY: Bir nefes almak.

ADAMUS: Pardon.

MARY: Bilmiyorum.

ADAMUS: Bilmiyorsun.

MARY: Bir nefes almak. Bilmiyorum.

ADAMUS: Peki, iki. Üçte iki. Hiç fena değil.

Peki, şimdi, bunu grup olarak yapalım. John, bu oturuma başlarken çalan müziği çalmanı isteyeceğim, Mandolin Highway. (PremiumBeat.com’dan satın alınmış bir şarkı) Işıkları kapatalım ve burada sanki gizemli bir atmosfer yaratalım. Müziği çal, ve müzik çalarken, sizin farkında olmanızı istiyorum.

Derin bir nefes alın ve farkında olun. Bilinçli olun.

(MÜZİK ÇALAR)

ADAMUS: Mükemmel. Linda mikrofon lütfen. Ve ışıkları da yeniden açalım. Ne farkına vardınız? Makyo yok, lütfen. Ne farkına vardınız?

ELIZABETH: Ben sadece hissettim – önce parmak uçlarımın dokunduğunu farkettim.

ADAMUS: Güzel.

ELIZABETH: Bedenimin o ritmle hareket etmek istediğini farkettim, sadece orada olduğumu hissetmek.

ADAMUS: Yapabilirsin istiyorsan.

ELIZABETH: Tamam. Ve herşeyden çok, değişimin, beni yükselten enerjiyi farkındaydım.

ADAMUS: Evet. Güzel. Mükemmel. Teşekkür ederiz. Güzel. Sonraki.

EDITH: Ben sanki kalbimi dolduran küçücük ışıltılı damlaların ve öylece akan sevincin farkındaydım, ve sonra da dans, dans, dans.

ADAMUS: Güzel. Sevinç, neşe. Ben bunu sadece sevinç, sanki ışıltılı olarak özetleyeceğim. Harika. Diğerleri?

TIFFANY: Kafamdan çıktığımda, bunun beni uykulu hissettirdiğini ve uykuya dalmak istediğimi farkettim.

ADAMUS: Uykulu. Mükemmel. Mükemmel. Bundan söz edeceğim. Uykulu. Güzel.

ŞAMBRA 5 (kadın): Bir yükseklere uçma duygusu ve mutluluk.

ADAMUS: Güzel. Mükemmel, birkaç tane daha alacağız. Ve herhangi bir farkındalık, gizemli bir şey olması gerekmiyor. Herhangi bir şey olabilir.

LULU: Evet. Ben ritmdeki değişimin ve sonra da farklı enstrümanların kombinasyonunu farkındaydım.

ADAMUS: Evet. Sen müzik hareketlerinin çok farkındaydın.

LULU: Evet. Ve gelip içeri çarptı sonra da dışarı.

ADAMUS: Güzel. Ayrıca güzel bir müzik. Harika. Güzel. Başka bir şey var mı? Sıcaklığın farkına vardınız mı?

KAREN: Bana sanki yaşamın kendisiymiş gibi geldi – chi (chi enerjisi). Ben bitkilerin, tohumların giderek büyümeye başladığını gördüm, ve sonra eğildiler ve benim tek düşünebildiğim…

ADAMUS: Sen 60’ların sanrılar gördüren yolculuğuna çıkmıştın. (kahkahalar) Peki bunu nasıl özetlerdin? Ne…

KAREN: Hayat, chi. Chi enerjisi.

ADAMUS: Peki. Mükemmel. Harika. Güzel.

MCKENZIE: Ben zihnimde oluşmaya başlayan yeni bir sanat projesini farkettim.

ADAMUS: Ha, güzel. Ben buna sadece yaratıcılık diyeceğim. Harika, ve iki tane daha. Farkettiğiniz herhangi bir şey. Herhangi bir şey. Tümüyle yavan diyeceğiniz bir şey de olabilir. Evet.

HEATHER: Bana hemen şuradan dokunan bir şey farkettim. Enerjinin bedenimden aktığını, ve bir koku gelip geçti.

ADAMUS: Evet.

HEATHER: Sanki, hemen yanıbaşımdan.

ADAMUS: O herhalde Kuthumi’ydi. (bazı gülüşmeler) Koku ve dokunuş. Tamam. Sonraki.

GAELON: Ben ritmin farkındaydım, ve herkesin hissettiğinin.

ADAMUS: Evet. Sen salonun da farkındaydın.

GAELON: Ve salondaki enerji sanki akıyordu.

ADAMUS: Harika. Peki, güzel. Şimdilik bu kadar.

Böylece birçok farklı farkındalık düzeyi. Bilinç farkındalıktır. Peki şimdi başka bir deneyim gerçekleştirelim, Aandrah’nın hoşgörüsüne sığınarak, sence bir sakıncası yoksa. Ve biz ışıkları yeniden söndüreceğiz, ama son toplantımızda Aandrah o sessiz nefesi yaptı. Çok güzel sessiz nefesler. Onu şimdi tekrarlayabilir miydik? Evet, sessiz nefes, ve Aandrah istiyorsanız birkaç kelimeyle başlayabilir, ve sonra…

Ve şimdi, farkında olun. Bu biraz daha hileli, çünkü az sonra Aandrah’dan kelime çıktığını duymayacaksınız.

AANDRAH: Pekâla, rahatlamanıza izin verin. Kendinizi hissedin. Ahhh. Evet. Tamam.

Kendinizin özüne dalarken, alıp kabul edin. Sadece alıp kabul edin. Derin nefesler alın, nefesinizin aşağıya kadar, özünüze kadar indiğini hissedin. Nefes alışınızın ritmini yavaşlatırken farkedin… derine, sükunet, yavaş.

Nefes… nefes alın ve nefes verin.

Nefes alın… nefes verin.

Her seferinde bir nefes.

Her seferinde bir nefes.

Derin, yavaş, nefesler.

(sessizlik)

ADAMUS: Teşekkürler Aandrah. Teşekkür ederiz. Ve Linda, stüdyodaki izleyicilere yeniden mikrofonu götürebilirsen.

LİNDA: Seve seve.

ADAMUS: Ne farkına vardınız?

JANE: Ben bana üfleyen bir esintinin farkına vardım.

ADAMUS: Esinti. Güzel. İyi geldi mi?

JANE: Evet.

ADAMUS: Güzel.

MARC: Genişleme.

ADAMUS: Genişleme, mükemmel. Peki bu nasıl bir histi? Bedenin şişmeye mi başladı ya da kafan büyümeye mi başladı?

MARC: Daha hafif hissettim.

ADAMUS: Daha hafif hissettin. Güzel, güzel. Daha gergin mi hissettin yoksa daha az mı?

MARC: Daha az gergin.

ADAMUS: Daha az gergin. Güzel. Bazen genişleme çok gerginlik yaratabilir. Güzel.

ALAYA: Ben kalbimin attığını hissettim.

ADAMUS: Güzel.

ALAYA: Kalbimi.

ADAMUS: Kalbinin atışını en son ne zaman hissetmiştin?

ALAYA: Eh, oturup sadece onu hiç hissetmemiştim.

ADAMUS: Evet, inanılmaz, değil mi?

ALAYA: Ama ben gerçekten onun ritmini hissettim.

ADAMUS: İnanılmaz! Bir kalbin var ve o atıyor! Onun atmasını sağlayan ne?

ALAYA: Ben.

ADAMUS: Kesinlikle. Güzel. Kalp atışı. Sonraki.

DORIS: Saf bilinç…

ADAMUS: Saf bilinç.

DORIS: … gözümü yaşarttı. Duygusal bir his değil, ama saflık ve gözyaşları.

ADAMUS: Güzel. Güzel.

DORIS: Aandrah’nın gözlerini hissettiğimde…

ADAMUS: Ben sana şimdi birazcık meydan okuyacağım.

DORIS: Tamam.

ADAMUS: Ve, seni zor duruma düşürmek istediğimden değil, ama buraya gelen herkes buna izin veriyordur.

Saf bilinç, o noktaya ulaştığında, kesinlikle hiçbir algıya, hiçbir hisse, hiçbir şeye sahip olmayacaktır. Gözlerini yaşartmayacaktır.  Sen bilinci ve bilincin saflık potansiyelini hissettin, ama aslında saf bilinçte olduğun zaman, hiçbir his yoktur, ve bu iyi bir şeydir. Hiçbir algı (ya da duyumsama) yoktur. Gözyaşları yoktur. Bunun aynı zamanda hem hiçlik hem de heplik olduğunu söyleyebilirsin.

DORIS: Güzellik? Aandrah ile kurduğum bağlantı için bu daha iyi bir kelime mi?

ADAMUS: Evet. Güzellik. Güzellik…

DORIS: Deneyimlediğim şey güzellikti.

ADAMUS: Kesinlikle. Ve ben seni düzeltmeye ya da zor duruma düşürmeye çalışmıyorum, ama dinleyenler için, Aandrah ile hissettiklerinin güzellik olduğunu söylemenin önemli olduğunu hissediyorum. Kesinlikle (güzellikti). Saf bilincin potansiyeli ve bugün ya da dün ya da geçen yıl hissettiğinden daha fazla bilinç, gözlerini yaşartacaktır, haşin bir şekilde gelen bazı enerjiler yerine, artık sana hizmet etmeyen eski şeyleri yumuşakça silip süpürecektir. Ama aslında saf bilince ulaştığında – o anlatılamaz. Tanımlanamaz. Hiçbir duygu yoktur, ve aslında, ilginç bir şekilde, hiçbir his de yoktur. Kulağa sanki sıkıcı gibi geliyor, ama değildir. Değildir. Ama teşekkürler.

Peki, birkaç tane daha alalım.

JEAN: Ben arkamdaki tüm yiyeceklerin kokusunu aldım. (kahkahalar)

ADAMUS: Kokusunu aldın… mükemmel. Mükemmel. Peki hoşuna gitti mi, gitmedi mi?

JEAN: Gerçekten güzel. Gidip yemek istiyorum!

ADAMUS: Güzel. Sen en önemli yerde oturuyorsun, sadece arkanı dönüp istediğin şeyi alabilirsin. Peki, bir ya da iki tane daha.

LİNDA: Tamam…

ADAMUS: Ve sonra sadede geleceğiz ve siz “Ah!” diyeceksiniz.

SANDRA: Ben bir noktada hissettim ki… sanki bir bedenim yokmuş gibi hissettiğimin farkındaydım.

ADAMUS: Beden yok.

SANDRA: Sanki beden yok olmuş gibi, ama bu farkındalığı edindiğim an bedenime geri döndüm.

ADAMUS: Ah, kesinlikle. Peki. Beden yok, ya da bedenin ötesi. Mükemmel. Bir tane daha.

SUSAN H.: Ben spiral şeklinde hareket ettiğimi hissettim.

ADAMUS: Spiral şeklinde hareket ettiğini.

SUSAN H.: Hı hıııı.

ADAMUS: Buraya gelmeden önce içmemeliydin. (kahkahalar) Güzel. Aslında içmek pekâladır. Tamam. Teşekkürler Linda.

LİNDA: Benim için zevk.

ADAMUS: Böylece burada bir dolu farkındalık mevcut, her biri de doğru, her biri de uygun.

Farkındalık Türleri

Kendinizin daha çok farkına vardıkça… ben bunları tanımlayacağım. Bunlar, hiçbir şekilde, taşa yazılmış (ille de böyledir denen) şeyler değil, ama farkındalığın farklı düzeyleri vardır ve hepsi de bilince bağlanır. Hepsi de yaşantınızın şu anında önemlidir.

Duyusal farkındalıklar vardır. Bunlar, sahip olduğunuz o insani beş duyu yoluyla gelir, ve bunlar koku ve dokunma, kulaklarınızdan giren müziği duymak, esintiyi hissetmek gibi şeylerdir, hatta bir dereceye kadar kalp atışının duyusal algısı, sıcaklık, elbette, hareket eden bedeniniz. Bunların hepsi duyusal farkındalıklardır.

Diyeceğim ki, genelde insanlar, genel olarak, çevrelerindeki duyusal farkındalıkların yüzde 98’inden habersizler. Şeylere dikkatlerini vermeyi ve vermemeyi öğrendiler. Biz (az önce) bazı deneyimler yaşarken, (dışarda) motorsikletler geçiyordu. Ve siz bunları duymazdan gelmeyi öğrendiniz. Burada, salonda görsel olarak meydana gelen şeyler vardı, ve siz bunları görmezden gelmeyi öğrendiniz, ki bu iyidir, yoksa şaşkına dönerdiniz. Dikkatinizi vermemede o kadar iyi bir hale geldiniz ki, sanki kendinizin dışına çıktınız.

Duyusal farkındalıklar bilincin önemli bir parçasıdır. Renk ve dokunma ve koku algılayabilmek, hem çok kolay hem de yapması keyiflidir, ayrıca kendinize böyle bir armağan vermek de güzel bir şeydir. Duyusal farkındalığa geri gelmek sadece arada bir durmayı ve buradaki salonda bir sineğin dolandığını gözlemlemeyi talep eder. Ama o sinek gelip de yüzünüze konmadığı sürece onu genelde farketmeyeceksiniz bile, ve onu görmezsiniz. Oysa o etrafta uçuyordur. Onu öldürmeyin, bu, Kuthumi’ydi. (kahkahalar) Ve… (sineğe vurur) ah, üzgünüm. Bir sonraki yaşamda geri gelecek. (yoğun kahkahalar)

Zihinsel farkındalık, zihin farkındalığı vardır. Çoğunuz zihninizden geçenlerden söz etmedi bile, oysa çok şey geçiyordu. Oradan geçen bir dolu çöp vardı. Onun bir çoğuna dikkati vermemeyi öğrendiniz, ama zihinsel çöple ilgili komik olan, onun dönüp dolaşıp geri gelmesidir. Sadece gidiverip de… eh, bir yere gider, ama geri gelme eğilimindedir.

Şimdiye kadar sorduğunuz her soru, bir yanıt alana kadar hâlâ orada süzülür durur. Evet ya, bu çok fazladır. Belki de bu kadar çok lanet soru sormaktan vazgeçmelisiniz. (kahkahalar) Ve beyninizden geçirdiğiniz çözülmemiş problemler gibi şeyler bile geri gelecektir. Onlar da sorular gibidir. Çözülmemişlerdir, ve bir şey ararlar.

Yani bütün bunlar olmakta. Bazılarınız güzellikler, genişleme gibi şeylerin farkında oldunuz. Bunların çoğu… bu düşünce farkındalığıdır.

Şimdi, birçoğunuz düşünceleriniz hakkında düşünmekten hoşlanmıyorsunuz. Onlara odaklanmaktan hoşlanmıyorsunuz, çünkü bu sadece gelip geçen bir çöp ve moloz yığınıdır. Kendi düşüncelerinizi alıp, bunları psişik anteninizle – yani dışsal hisleri ve şeyleri alma becerinizle – birleştirerek ilginç bir şey yapıyorsunuz, hepsini biraraya getiriyor, kendinize ait olduğunu varsayıyor ve bunu sonra (kafanızdan) geçirme eğiliminde oluyorsunuz. Ve bu o kadar bunaltıcı ki, sonra onu kapatmaya çalışıyor, ama kapatmıyorsunuz. O akmaya devam ediyor, ve siz bir ikileme düşüyorsunuz. Berbat hale geliyorsunuz. Herşeyi bir kargaşaya çeviriyorsunuz. Herşey bir sorun ve karmaşa oluyor, ve sonra ne tarafa döneceğinizi bilemiyorsunuz. O zaman da bu güzel gezegeni terk etmeyi düşünüyorsunuz. Bunu tekrar bir sonraki yaşamda denemeyi düşünüyorsunuz. Kaç kez söylediniz bunu? “Bunu bir sonraki hayatımda deneyeceğim.”

Bu o yaşam. Biz bundan bu yaşamda geçeceğiz. Artık geri gelmek yok. Evet. Evet. (alkış)

Yani zihinsel farkındalık var, ve sonra nihayet sizin daha ezoterik, ruhsal diyeceğiniz sezgi var, biliş var. Ben burada sezgi kelimesini kullanacağım (tahtaya yazar), sezgi farkındalığı. Şimdi, bu aslında sürekli, sürekli içinizde bağlantı ve iletişim kuran bir şeydir. Hepiniz çok sezgisel varlıklarsınız. Ancak, zihnin onun üstüne çıkmasına izin veriyorsunuz, ve sonra da kuşkularınızın onu başka bir yerlere itmesine izin veriyorsunuz. Ama şu anki sezgi aslında Çarşamba günü gazetelerde ortaya çıkacak şeylerin hislerini getiriyor.

Diyorsunuz ki, “Midem bir garip. İşteki sorunlarım yüzünden olmalı.” Hayır. Sizler sezgisel varlıklarsınız. Dünya’da hareket eden ve dönüşen şeyleri alıyorsunuz. Harika bir koku, mmm. İçinde yaşadığınız şehirlerdeki insanların korkularını alıyorsunuz. Bu salondan geçen, hep sizden büyülenen, dünyaya bağlı hortlakları algılıyorsunuz, ama zihinsel işlemleriniz bunları değiştiriyor, farklı bir alana yerleştiriyor, kendinizden kuşku duymanıza neden oluyor, onun için de sezgisel farkındalığa dayanarak algılamanıza gerçekten izin vermiyorsunuz.

O zaten orada. Biz sezgiyle ilgili, bilişle ilgili sınıflar almak zorunda değiliz. Bu konuda neden sınıflar yapmak istemedimi biliyor musunuz? Çünkü o zaman bu konuda zihinsel olurdunuz. O zaten orada. O sizsiniz. O zaten iş başında. Bu gerçekten onun orada olduğuna güvenmekle, her neyse sizin çöpünüz olmadığına güvenmekle, ve geldiği zaman özellikle de zihnin onu ele geçirmeye çalıştığına güvenmekle ilgili.

Bunlar şu anda birlikte çalıştığınız farklı farkındalık türleri. Bunlar en açık, en aşikâr olanları, çünkü hemen gözünüzün önündeler. Ayağınıza bir tekme atacak olsam, bunu farkedersiniz. Bunlar en verimli olanlar. Hep oluyorlar. Sizi çılgına çeviriyorlar. Bunlar en doğalları, en eğlencelileri ve en kolayları, ama (aynı zamanda da) yolunuzdan itmeye kalktıklarınız.

Az önce size, “Bilinciniz nerede?” diye sorduğumda, bu gerçekten iyi bir sorudur. Bu gerçekten iyi bir sorudur. Bazılarınız diyor ki, “Burada.” Peki, ama gerçekten burada bilinçli misiniz? İddia ediyorum ki bilincinizin büyük bir bölümü dışarlarda bir yerlerde, başka alemlerde. Onu dışarlarda siz tuttunuz. Onu burada olmaktan alıkoydunuz. Birçok şekilde ondan kaçınıyorsunuz. Bir yere sakladınız, ve nerede olduğunu da gerçekten bilmiyorsunuz.

Ve ben, “Bilinç nedir?” sorusunu sorduğumda, bana zihinsel bir yanıt veriyorsunuz. “Farkındalık” diyorsunuz. Tamam, ama gerçekten, bu ne anlama geliyor? Bilinç nedir? Bilinç nedir?

Ve ben kendimle tartışıp durdum, ki bu oldukça zevklidir, onu tanımlayalım mı, tanımlamayalım mı, yoksa ucunu açık mı bırakalım? Onu bir dereceye kadar tanımlamamıza karar verdim.

Mevcudiyetiniz

Bilinç farkındalıktır, ama daha özlü, saflaştırılmış biçimde (söyleyecek olursak), bilinç sizin varoluşunuz, mevcudiyetinizdir. Mevcudiyetiniz, hediye gibi değil (çvr: presence=mevcudiyet, presents=hediyeler, armağanlar) – tabii, eh, o bir armağandır – ama sizin mevcudiyetiniz. Bu, Şimdi ânında olmaktan biraz farklıdır. Gerçi çok benzerdir, onlar kuzen gibidirler, ama o sizin mevcudiyetinizdir. Sizin bilinciniz sizin mevcudiyetiniz ve kendinize farketme izni verdiğiniz şeylerdir. Bilinciniz mevcudiyetinizdir, ve mevcudiyetiniz hemen şimdi hemen buradadır, o hemen burada oturuyor.

Bilinciniz, duyusal, zihinsel ve sezgisel farkındalığınızdır. Bilinciniz mevcudiyetinizdir, ve şimdi tek tek her birinize soracağım soru şu: Ne kadar mevcutsunuz? Ne kadar mevcutsunuz? Anda ne kadar gerçeksiniz? Ne kadar bilinçlisiniz?

Sizler, çoğu insandan çok daha bilinçlisiniz. Bu, doğrusu, bir gerçek. Ama hâlâ bir ileri bir geri giden mücadele var. Hâlâ merak ediyorsunuz, “İyi de, bütün bunların anlamı ne? Ve Ruh ne ve bilinç ne?”

Ben şimdi sizden, müzik olmadan, kelimeler olmadan, herhangi bir şey olmadan, ve şu vantilatör olmadan – bir an için, sevgili Linda – kendi mevcudiyetinizi hissetmenizi, kendi mevcudiyetinizin farkında olmanızı isteyeceğim. Ve bunu yapmadan önce, beyninizden çıkın. Zihin yok. Beyin yok.

Sadece derin bir nefes alın…

Şu anda mevcudiyetiniz nedir? Başka bir yerlerde değil, hemen burada. Mevcudiyetiniz nedir?

(uzun bir duraklama)

Bazılarınız şimdi bu konuda zihinsel olmaya başladı. Bu şekilde eğitildiniz. İnsanlık şu anda bu şekilde, herşey zihinselleşiyor, yanıtı düşünmeye çalışıyorsunuz. İşe yaramayacaktır. Bazılarınız diyor ki, “En ufak bir fikrim yok.” Bu herhalde en iyi yanıt, çünkü en azından kendinizi ona açıyorsunuz.

Mevcudiyetiniz nedir? Bedeninde misin, sevgilim? Hayır. Hayır, değilsin. Zihninde misin? Bir dereceye kadar, evet. Tümüyle mevcut musun, Melek? Hayır. Hayır, ve bu pekâladır. En azından farkındasın, gördün mü? Ve onun yalınlığı ve güzelliği de budur işte.

Mevcut musunuz? Mevcudiyetiniz nedir? Duyularınız, fiziksel duyularınız yoluyla, hatta zihninizle farkında olmaya başladığınızda, zihin, “Ben mevcut muyum?” demeye başlar, ve sonra sezginiz aracılığıyla nihayet kendinizi daha mevcut hissetmeye başlarsınız. Çevrenizi daha fazla hissetmeye başlarsınız. Kendi mevcudiyetinizin daha çok farkında olacaksınız.

Ve mevcut olanı, burada olanı farkettiğiniz an, mevcut olmayanı anlamaya başlarsınız. Neyi geri tuttuğunuzu anlayacaksınız. İşte o zaman, sevgilim, bu tür farkındalıkları aşan saf bilinç haline erişirsiniz. O, Ben’im farkındalığı olur. Ben’im farkındalığı, ve “Ben mevcudum ve önemi olan tek şey bu. Ben o Ben’im, her bir kısım, her bir parça, Bilinç Bedeni, her veçhe, her düşünce, her his. Ben tümüyle farkındayım. Ben o Ben’im” gerçeği haline gelir.

Şimdi, benim sevgili dostlarım, siz şu anda bu döngünün içindesiniz. Bu evrimin içindesiniz. Bu bir sonraki evredesiniz. Ben burada durmuş bundan söz ediyor olayım ya da olmayayım, bu nasıl olsa olacaktı. Ama bunu tartışmakla, siz bunun bilincinde olmaya erişirsiniz. Farkındalığa erişirsiniz. Zihninizi bir derece tatmin eder; zihninizin bir başka parçasının ise kafası büsbütün karışır. Ama en azından şimdi anlıyorsunuz, “Bana olan bu.” Daha mevcut, daha bilinçli, daha farkında hale geliyorsunuz.

Bu önemli bir gerçek. Neden? Ve sonra Zapharia gelecek. Çünkü az önce de söyledim, Dünya üzerinde şu anda herşey enerji. Herşey enerji çatışmasıyla ilgili, ve bu, ışığa karşı karanlığı, negatife karşı pozitifi, enerji savaşlarını da kapsıyor. Bunun o son büyük savaşa benzediğini de söyleyebilirsiniz.

Zihnin Ötesi

Enerji savaşının insanlığın çoğu için gerçekte meydana geldiği yer, zihindir. Zihin. O ille de büyük savaş meydanlarında olmuyor; zihinde oluyor.

İnsanlık, içinde bulunduğu, uzun zamandır içinde bulunduğu zihinsellik çağından çıktığı muazzam bir evrimden geçiyor. Gerçi (süre) tartışılır, ama nereden baksanız 800 ila 2.000 yıldır çok zihinsel bir dönemdeydi. Bunun ötesine geçiyor, ve kendi kişisel deneyiminizden bildiğiniz gibi, bu zorlu (bir süreçtir). Kendi zihninden nasıl çıkarsın? Zihnin, enerjiyi kontrol eden ve yöneten ve tüketen o şeyin, muazzam miktarlarda enerji talep eden ve tüketen o birimin, zihnin ötesine nasıl geçersiniz? Bedenin değil, zihnin.

Kitle bilinci şu anda bundan geçiyor. Öyle hemen durulmayacak, ama er ya da geç kitle bilinci zihnin ötesine evrimleşecek. Siz bunu şu anda yapıyorsunuz. Bir süredir yapıyordunuz.

Zihnin ötesine girdiğinizde… zihnin ötesinde ne var? Zihnin ötesinde ne var? Bağıra çağıra söyleyin.

ŞAMBRA 6 (kadın): Bütünleştirilmiş Bilinç Bedeni.

ADAMUS: Bütünleştirilmiş Bilinç Bedeni. Bu iyi. Ve farkındalık ve bilinç hepsi zihnin ötesindedir. Sezgi. Artık şeyler hakkında düşünmeniz gerekmez, onları sadece bilirsiniz. Artık denemeniz ya da gayret etmeniz gerekmez.

Ve böylece, size bir ev ödevi vereceğim – ev ödevi yapmak istiyorsanız. Eğer ev ödevi yapmak istemiyorsanız, o da pekâladır. Bu iyi bir ev ödevi. Evet.

Şimdi ile bir sonraki – eh, şimdi ile Santa Fe’de yapılacak Yazortası konferansına* kadar – bir gün seçin, size uyan ya da keyif veren herhangi bir günü. O gün (bir şeyler için) gayret etmeyin. Bu kolay bir ev ödevi. Evet ya! O gün gayret etmeyin.

* (çvr. Eylül ortası Santa Fe’de yapılacak konferans yüzünden Eylül ayında Şaud yapılmayacak)

Şimdi, bununla kastettiğim, şeyleri anlamaya çalışmaktan vazgeçmenizdir. Şeyleri organize edip planlamaktan vazgeçin. Gayret etmekten vazgeçin. Şimdi, bu, yataktan çıkmayacaksınız anlamına gelmiyor, tabii istemiyorsanız başka. Ama ona karşı itmekten vazgeçin. Şu zihinsel eylemi (aktiviteyi) durdurun.

Dırdır eden o kuşku içinize girdiğinde, beyin enerjisi tüketimi devreye girdiğinde, o oyunu oynamayın. Sadece derin bir nefes alın, “Farketmez” (deyin) ve devam edin. Kendi enerji düzeyinizdeki farkı farkedin, ama daha da önemlisi, gayret etmekten vazgeçtiğinizde meydana gelen sonuçtaki farkı farkedin. Onu anlamaya çalışmaktan vazgeçtiğinizde, oldurmaya çalışmaktan vazgeçtiğinizde, onunla ilgili kaygılanmaktan vazgeçtiğinizde, onu ittirmeye çalışmaktan vazgeçtiğinizde (meydana gelen sonuçtaki farkı farkedin). Eğer şurada (kafa) gerginlik oluyorsa, bilin ki bir gayret içindesiniz. O zaman derin bir nefes alır ve gayret etmekten vazgeçersiniz.

Ha, bu muazzam bir güven gerektirir, ama bu iyi bir şeydir. Eğlenceli bir şeydir. Bir gün. Ve kendinize bir iyilik yapın ve ertesi gün neler farkettiğinizi, neler algıladığınızı, olduysa eğer aydınlanmanız neydi, onunla (aydınlanmanızla) ilgili, gayret gösterilmeyen bir gün hakkında yazın. Yeniden biraraya geldiğimizde, sanırım Ekim’de, bunun üzerinde çalışacağız.

Böylece bununla derin bir nefes alalım.

Siz bilinçsiniz; enerji değilsiniz. Siz farkında oldukça, mevcudiyetinizin bilincine geldikçe, enerji de doğal olarak yerine oturur ve sizin için çalışmaya başlar, tümüyle verimli bir şekilde.

Bilinç farkındalıktır, olmakta olan her türlü farklı şeyin farkındalığı. Sonuçta bilinç, sizin hemen burada, hemen şimdiki mevcudiyetinizle, şu anki mevcudiyetinizle ilgilidir.

Sorular & Yanıtlar

Böylece, (Lee Harris’in aracı olduğu) Zapharia’nın soru ve yanıtlarda bana eşlik etmesini istemekten mutluluk ve onur duyuyorum. Linda mikrofonla izleyicilere gidecek. İstediğiniz her şeyi istediğiniz kişiye sorabilirsiniz, yeter ki bu Zapharia (çvr. Zefaray okunuyor) ya da bendeniz olsun. (Adamus kıs kıs güler) Pekâla, uyumlanması için Zapharia’ya bir dakika vereceğiz.

(duraklama)

Ve, sevgili Leydim, (çvr. Zapharia’nın dişil bir varlık olduğunu belirtiyor) senden – hazır olduğunda – bize biraz kendi geçmişinden, ulağın Lee ile olan ilişkinin geçmişinden söz etmeni isteyeceğim, ve sonra soruları alacağız. Ve acele etme, istediğin kadar zamanın var.

ZAPHARIA: Hm. Güzel, güzel. Dünyanın sıcak kutusuna hoşgeldiniz. (kahkahalar, çünkü salon oldukça sıcaktır) Bu salon daha uygun olamazdı, çünkü şu anda gezegeninizde olan bitenleri temsil ediyor. Kitlelerde gördükleriniz, hissetmek amacıyla ve düşünmek amacıyla dışa vurulan eski biçimlerden ayrılmadır. İnsanlar, kendi içlerinde temizlenmeyi ve arınmayı gereksinen parçalarıyla iletişime geçiyor, ve bu hoş değil.

Duyarlı olanlarınız bunda çok zorlanıyor. Sizi tokatlıyor. Geniş enerji alanı olanlarınız, kendinizi içeriye çekin. Toprağa gidin, ayakkabılarınızı çıkarın, çoraplarınızı çıkarın. Çıplak ayaklarınızı Toprağa koyun. O (Toprak Ana) size herşeyin yolunda olduğunu söyleyecektir, çünkü eskinin bu ölümünden geçerken, bu, bir kadının ilk kez anne olduğunda meydana gelen işlemin aynısıdır. Kadın sonsuza dek ölür, çünkü bir kez anne veçhesi etkin hale geldi mi, kadın sonsuza dek değişir. Ve siz hepiniz daha anaç hale geliyorsunuz, yalnızca Dünyanız için değil, ama birbiriniz için de, ve toplumunuzda bilinç dönüşümünün gerçekleştireceği şey budur.

O, bireysel odaktan ve sağlanan o kısıtlı yapılanmalar vasıtasıyla kitlelerin çok uzun zamandır deneyimlediği şeylerden uzaklaşacak, ve onun yerine, dönüşümün kalplerin içinden gerçekleştirilmesine izin verecek. Zihnin birçok sınırlarını salıverecek ve insanları benliği beslemenin, bir başkasını beslemenin, her an elinizden alınabilecek sağ (canlı) olma fırsatına duyulan minettarlığın basitliğine geri getirecek.

Böylece büyük oranda korku olacak, ve gelecek oniki ay en yoğun (dönem) olacak. Bu dönüşümlerin gerçekleşeceği 18 ay falan sonra, dünya biraz daha yatışacak, çünkü yeni dünya doğmuş olacak. O şok, o keder, terk ediyor olacak. Birçoğunuzun aksine, bu kadar zamandır kendi bedenlerinde bu arınma düzeyini hissetmemiş olanlar için, bu, sağ olmak adına muhteşem bir zaman.

Ve bir süredir sıkılanlarınız için bu, herşeyin başlayacağı zamandır. Ama net olun, birçoğunuzun geniş bir enerji alanı var. Bu, genişleme zamanı değil. Ne zaman genişleyeceğinizi bileceksiniz. Şu geçen on yıl boyunca, dönüşmelerine yardımcı olmak amacıyla başkalarına sevgisini, şefkatini, armağanlarını vermiş olanlarınız, (bilin ki) bu fitil kitlelerde şimdiden ateşlendi. Onların artık yüreklendirilmeye ihtiyacı yok, ve birçoğu tekmeler savuracak ve mücadele edecek ve kendini yerden yere atacak.

Böylece fazlasıyla duyarlı olanlarınıza açıkça söylüyorum: kendi içinize geri gelin. Bu, duygusal olarak bağlı kalmak amacıyla tuttuğunuz birkaç kalıntının salıverilmesini içerecek. Sizin için biraz keder de içerecek, ama çıplak ayaklarınızı Toprağa koyun. Toprak Ana size herşeyin yolunda olduğunu ve kendisinin, bu gezegenin ve onun yaşamlarının yeni bir biçimde sürmesini sağlamak için, gereksindiği üzere, mükemmelen yeniden dengelendiğini söyleyecek. Güzel. Teşekkürler Adamus.

ADAMUS: Gerçekten de, ve bize kendi geçmişinden, Lee ile olan ilişkinden biraz söz edebilir misin.

ZAPHARIA: Bu ilişki sözlü ve bedensel olarak dört yıldır aktif ya da açık. Ama onunla olan geçmişime gelince, her iki düzlemde de yaşamlarımız oldu, gerek fizikselde gerekse enerjisel düzlemde. Ve benim dişilim vasıtasıyla eril ve dişili deneyimlemek, onun için bir bütünlenme oluyor. Yani biz bunun üzerinde sürekli çalışıyoruz. Evet.

ADAMUS: Peki şimdi tüm bu insanların ve kameraların önündeyken, ulağın Lee’ye nasıl bir öğüt ya da öneride bulunurdun?

ZAPHARIA: Hah. Eh, bu sabah benim gelmemi sağlamak için kendinin üstesinden gelmesi gerekti (Adamus kıs kıs güler). Yani bu, onu sürekli bir yatıştırma işlemi. (izleyiciler güler)

ADAMUS: Kesinlikle. Peki ulağının neden böyle korkuları var?

ZAPHARIA: Ortaya çıkmaktan korkuyor, ve ayrıca benim söyleyeceklerimin belirsizliğinden, yüzü ve adı (söylediklerimin) yanıbaşına konacak (diye korkuyor). (kahkahalar)

ADAMUS: Kesinlikle. Ve, şimdi, onun ya da Cauldre’nın ya da diğerlerinden herhangi birinin bu korkulara sahip olması anlaşılırdır, peki bu şeylerle uğraşan herhangi birimize, onların herhangi birine, öğüdün ne olurdu?

ZAPHARIA: Korku ve gölgeler giderek daha fazla ışık içerir. Böylece o kendi ışığına doğru yürümeyi öğrendikçe ve o ışığa girmesine rehberlik etmemize izin verdikçe, sunduğu mesaj da öyle oluyor, ki bunu da sürekli öğrenmekte.

ADAMUS: Mükemmel. Pekâla. Hazır mısınız? Sorular? Sorular. Uyanık olun. Merhaba Tobin.

TOBIN: Tanrı bizi neden yarattı?

ADAMUS: Tanrı sizi neden yarattı?

KERRI: O aynı zamanda – bunu çok düşünüyor – Tanrı’nın neden kötü  şeylerin olmasına izin verdiğini bilmek istiyor.

ADAMUS: Mükemmel bir soru.

KERRI: Ve ben ona Tanrı’nın bir kadın olduğunu söyledim. (kahkahalar)

ADAMUS: Bebelerin ağzından. Pekâla, Tanrı bizi neden yarattı, ve Tanrı neden kötü şeylerin olmasına izin veriyor? Zapharia?

ZAPHARIA: Eh, insanlar açısından Tanrı sizi sizinle birlikte yarattı. Gelip de eğlenmek ve oynamak ve sevmeyi öğrenmek için bu insan deneyimine siz karar verdiniz, ve bazen zor şeyler meydana gelir. Ama zorluklar gelip geçerken, daha fazla ışık oluşur. Böylece daha fazla evrim meydana gelir, çünkü bu, o büyük deneydir – yani fiziksel gerçeklik içinde enerjilerin nasıl topraklabileceğini görmek. Bu nedenle şimdiki zaman (tüm) zamanların içinde çok önemli.

ADAMUS: Ve Tobin, Tanrı seni yarattı çünkü kendini o kadar çok seviyordu ki, senin gibi başkalarının da bunun nasıl bir şey olduğunu bilmesini istedi – yani sadece aşık olmanın. Bu yüzden. Ve Tanrı seni yarattı çünkü o zaman küçük bir oğlan çocuğu olmayı deneyimleyebilecekti. Teşekkür ederiz. (alkışlar)

Benim gerçekten tatlı bir tarafım var. (kahkahalar)

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (kadın): Ben bir süredir şiddetli bir baş dönmesi deneyimliyorum, ve onunla nasıl başa çıkabileceğime ve ondan nasıl yararlanabileceğime ilişkin bir öneride bulunabilir misiniz, bilmek istiyorum.

ADAMUS: Evet (Zapharia’ya dönerek) Bunu önce ben alayım; sen sonra devam edersin. Çok, çok, çok yüksek bir binanın tepesinde dur ve aşağıya bak. (kahkahalar, Adamus güler) Baş dönmesi. Baş dönmesi, eski fiziksel bedenden kopmadır. DNA’n değişiyor. Bu aslında bu gezegendeki Varoluş Nokta’nın değişmesidir. Eğer daha yapmadıysan, bizim Re-Order (Yeniden-Düzenleme) seansımızı dinleyebilirsin. (http://www.shaumbrashoppe.com/p-3272-re-order-your-reality.aspx)

Yani herşey değişiyor. Manyetiklere, elektromanyetiklere, kutupluluğa alışma biçimin, fiziksel dengeyle ilgili herşey değişiyor. Baş dönmesi aslında, bir şeylerin olduğunu söyleyen, iyi bir işarettir. Böylece baş dönmesi için yapılacak en iyi şey, onu uzaklaştırmaya çalışmak değil de, onu hissettiğin an derin bir nefes almak ve bedenin farklı yollardan yeniden-bağlantı kurmasına izin vermektir. Bu aslında çok sağlıklı. Zapharia?

ZAPAHARIA: Sen ve senin bedenin için; toprağa otur, sadece ayaklarınla temas etme, otur ve kuyruksokumun toprağa değsin ve toprağa ellerini de koy, avuçlarını açarak, ve o anda, eğer yapabilirsen, baş dönmesi korkusunun bedenine geri gelmesine izin ver, ve sonra da Yerküreye topraklandığını hisset, çünkü sadece gezegen değişmiyor, ki sen duyarlı biri olarak bunu hissediyorsun, ama sen de aynı zamanda hızla yükseliyorsun. Sisteminden seke seke geçmesini istemediğin başka insanlara ait duygulardan uzak durmak için de kendi enerjini içine çektiğinde, bu seni alışık olduğundan daha hızlı bir şekilde yukarı atar. Yani seni bunca yıldır bağrına basan ve besleyen bu güzel Toprağın üzerinde oturmana izin vermek; ve bir alıştırma olarak da, yapabilirsen, korkuyu içine geri çekmek ve bedenin vasıtasıyla onun dönüşmesine izin vermek, ve Toprak da onu aşağıya çekecektir.

ADAMUS: Güzel. Hadi git yap!

7.AŞMBRA: Gidip Toprakta mı oturayım?

ADAMUS Evet! Evet, evet. Dışarda. Neden şehirde yapasın ki? Buradasın. Git, ve terasta değil, dışına çık – oraya çık. Çok parlak (bir yanıt, öneri). Çok parlak. Ha, sonraki soru. Daha ileriye.

JEAN: Merhaba Adamus. Bildiğin gibi, biz yeni bir ev arıyoruz, ve sen bana birkaç hafta önce, içinde yaşadığımızdan daha iyi bir ev olduğunu söyledin. Ve ben buradan çok da uzak olmayan güzel bir ev buldum, ve ona aşık olur olmaz da her türlü kuşku içimi kapladı.

ADAMUS: Evet.

JEAN: Ve net olma eksikliği.

ADAMUS: Evet.

JEAN: Ve şimdi de hangisinin en iyisi olduğuna karar veremiyorum. Bu nedir? Ben böyle bulanık olmaya alışık değilim.

ADAMUS: Kesinlikle. İzin ver de Linda mikrofonu alıp buraya getirsin. Ve bize bu iyiliği yapar mısın (Norma, yani Aandrah’a söyler), ben aslında bu soruyu Aandrah’nın yanıtlamasını isteyeceğim, çünkü bu… o doğrudan (bu konuyla) bağlantılı. Pekâla Aandrah, durum şu: bir ev buldu, ona bayıldı, ama şimdi korkular ve kuşkular var. Neler oluyor?

AANDRAH: Alıp kabul edebiliyor musun?

Derin nefesler al. Kendi özünde çok sessiz dur. Al, tatlı kadın. Bu kadar muhteşem bir şeyin gelmesine izin verilebilinir mi? Alıp kabul edecek misin?

Çok derin nefesler al. Sükunete geri gel, ve evet’in sükunetinde durduğun zaman, buna değer olduğunu çok net bileceksin. O muhteşemlik sensin. Al. Kendin için alıp kabul et. Teşekkür ederim.

ADAMUS: Güzel. Zapharia, sen nasıl değerlendiriyorsun?

ZAPHARIA: Alıp kabul etmekten başka ekleyecek bir şey yok, ama hatırla, bu bir süreçtir. Ve sen kendini bir şeye açmaya başladığın zaman, bir üst kademeye geçişte bodrum katındaki çöplerin yolundan temizlenmesi gerekir. Yani işlemin senden geçmesine izin ver. Bodrum katının kendi yolunu temizlemesine izin ver, tıpkı senin daha fazla yiyeceğe yer yaratmak için her gün tuvalete gitmen gibi. Bu (da aynı onun gibi) alıp kabul etmene izin verdiğin daha besleyici bir gıda. Bir ev sendir. Senin kabuğundur. Bedenin simgesidir. Bu çok hassas bir işlem (süreç), evi taşımak, yani ona kabul ver.

ADAMUS: Ve ben de bir iki kelime ekleyeceğim … (bir iskemlenin üzerine çıkar) … seni daha iyi görebileyim diye. Bu, bu evle ilgili değil; bu, taşınmak isteyeceğin herhangi bir evle ilgili. Ve bu, tüm sorunlarınla ilgili, öz-değer, yoksunlukla igili tüm sorunların – yoksunluk içinde geçmiş birçok yaşam, kendi kendine zorla kabul ettirdiğin aptalca bir yoksunluk – ve bunların hepsi ortaya çıkıyor. Yani bunun bu ev ya da o ev ya da şu olması farketmez. Bunun onunla hiçbir ilgisi yok. Zihnin diyor ki, “Eh, bu bu evle ilgili.” Hayır. Bu, ‘bir’ evle ilgili.

Bir ev sendir. Senin evin, senin bütünlenmiş Bilinç Bedenindir. Yani senin için aynı zamanda muazzam bir mecaz söz konusu, kendi evinde olmaya hazır mısın? Böylece tüm o veçhelerinin azgın bir şekilde koşturmasına, tüm bu sorunların ortaya çıkmasına, tüm şu alıp kabul etme yoksunluğuna izin veriyorsun. Bunu neden yapıyorsun, Şambra, neden yapıyor? Ben hepinize soruyorum, sadece Jean’e değil. Bunu neden yapıyorsunuz? Siz en güzel fırsata sahipsiniz.

Mecazi konuşuyoruz, ama gelmeye hazır kovalar dolusu altın var. Beklemede olan enerji dalgaları var. (Sahne) kenarında destekleyici oyuncular var, hazırlar. Gelip de size hizmet etmeye hazır olan çok şey var, oysa siz diyorsunuz ki, “Bilmiyorum buna değer miyim. Bilmiyorum bunu hak ediyor muyum. Bundan uzaklaşacağım.” Ne yani, başka bir yaşamda geri gelip yeniden yoksul olasınız, perişan olasınız diye mi? Yeniden her türlü sorunla boğuşasınız diye mi? Hayır.

Sevgili Jean, budur. Sana başka bir fırsat daha vermeyeceğim. Budur. Bundan şimdi geç. Şimdi. Teşekkür ederiz (alkışlar) Ve bunu saflaştır. Saflaştır, çünkü ona bağladığın çok şey var. Üstüne üstlük, tüm aileni ve arkadaşlarını da gelip sende kalsınlar diye davet ettin, ve onların hepsi de kendi sorunlarını beraberlerinde getirdiler. Dedin ki, “Bavulunuzu getirin,” bavullarındaki tüm duygularını değil.

Ve, (7. Şambra’ya döner) sevgilim, şimdi içeri gelebilirsin. Sıcak başına geçmiş olabilir, ama sorun yok.

Ve sen tam anlamıyla, sen bir b… bu kelimeyi burada söyleyeceğim, olur mu? Sen şu anda boktan bir mıknatıs gibisin. Ve tüm o şeyleri yaşamında bir şeyin çiçek açacağı bir zamanda hayatına davet ediyorsun, senin için çok iyi olabilecek bir şeyin, ama sonra engel olsunlar diye mutlak dikkat dağıtıcıları olarak tüm o zırvalıkları davet ediyorsun. Daha fazlasına ihtiyacın yok. Bu şekilde yaşamayacağına dair bir seçim yap. Mevcut halde yaşayacaksın.

Ve giderken diyecektim ki – ama bunu şimdi söyleyeceğim, ve daha gitmiyorum – bilincinizi yaşayın. Siz şu anda beyninizi ve az çok bedeninizi yaşıyorsunuz, hepiniz. Bilincinizi, farkındalığınızı, mevcudiyetinizi yaşayın. Onu yaşayın. Böylece…

ZAPHARIA: Adamus, ekleyebilir miyim?

ADAMUS: Kesinlikle. Şansım açık.

ZAPHARIA: Şu ara hepinizi etkileyecek fizikselin o kolektif güvensizliğinin farkında olun. Fiziksele şu anda güvenilmiyor. Bunu ekonomilerde görüyorsunuz. Fiziksel hareketlerde de görüyorsunuz. İnsanlar hareket etmeye korkuyor, yolculuk yapmaya korkuyor. Bu kolektiftir. Kolektif olan parçadan kurtulun, böylece kendinize geri gelirsiniz.

Fiziksele olan güvensizliğin güzelliği, herkesi kendi ruhunun, kendi özünün büyüsüne geri getirmesidir, ki onun fizikseli organize etmeye ihtiyacı yoktur. O sadece olmayı gereksinir ve fiziksel de arkadan gelir.

ADAMUS: Mükemmel. Teşekkür ederiz. Cesaret edebilen için, sonraki soru.

SUSAN M.: Selam. 2013 yılı ve sonrasındaki yaşamı tanımlayabilir misin?

ADAMUS: Bunu önce sen almak ister miydin?

ZAPHARIA: Hımm, tam olarak değil. (kahkahalar)

ADAMUS: İşte bu yüzden önce ben yanıtlamak istemedim. (kahkahalar)

ZAPHARIA: Aralık 2012’de biraz daha kolaylaşacak, ama o zamana kadar bu silkelemelerin ve yeniden-yapılanmaların olması gerekecek. Yenilikler (değişiklikler) ağır ve hızlı geliyor, ve bu, haber kanallarınızın size söylemeyeceği şeydir.

Haber kanallarınızda nereye baksanız ölüm göreceksiniz, çünkü kolektifin kederi işlemden geçirmeye ihtiyacı var. Gezegeninizin daha küçük üyeleri için bu geçerli değil. Ancak, bu yeniliklerden gelecek yılın ortalarına kadar fazla söz edilmeyecek. (Bunun olması) o zamanda bekleniyor, ama keder ve ölümün gel git dalgaları ve yeni biçimler yoluyla gelecek yaşam daha çok dengelenecek. Yani hayatın nasıl olacağını tam olarak doğru bir şekilde öngörmek kolay değil, ama çok daha az sert (katı) olacak, ve çok daha gerçek olacak, ve yaşama ve yaşamaya duyulan minnettarlık, şimdiye kadar toplumunuzda gördüğünüzden çok daha fazla olacak.

ADAMUS: Kesinlikle, ve buna birkaç kelime ekleyeyim. Şu anda bir kargaşa (kaos) zamanı, ve kaos kötü bir şey değildir. Kaos, enerjiyi hareket ettirir. Farkedeceğiniz bir sonraki şey, herhalde 2013 başlarında, (o zamana kadar) gördüğünüzden daha da fazla ayrılık olacak, çünkü kaos bir filtre gibidir. Şeyleri ayırır, ve ayrılık da illa ki güçlü ya da güçsüzler, ya da zengin ya da yoksullar arasında olmayacak. Bu, temelde bilinçli varlıklara karşılık bilinçsiz varlıkların ayrılığı olacak.

Bu gelecek yıllarda gezegenin… insanların o soruyu sorması gerekecek, “Bu, 2012’den itibaren bilincin ilerlediği bir gezegen mi olacak, yoksa bilinçsizlerin gezegeni mi olacak?” Bu ikisinin aynı zamanda var olmaları biraz zor olacak.

Bilinç bilinçsizlikle, bilinç yoksunluğuyla bir arada var olabilir, ama bilinçsizlik, yüksek bilincin civarında olmada çok zorlanır. Böylece bu gezegenin, nasıl bir gezegen olacağına ilişkin bazı kararlar vermesi gerekecek. Farketmez. Şu anda, hepinizin gerçekleştirmekte olduğu çalışmaların doğrudan nitelenebileceği yüksek bilince sahip birçok yeni Dünyalar doğuyor. Oraya ya da buraya ya da kalkıp Üçüncü Çemberinize ya da yukarıdakilerin hepsine gitmeniz farketmez. Teşekkür ederiz.

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (kadın): Yaklaşık 10 yıl önce çokça ben olduğunu hissettiğim bir iş yapıyordum, ama görünen o ki olacağını düşündüğüm gibi yürümedi, ve ben kurumsal dünyaya geri döndüm ve kurumsal dünyada da çok iyi iş çıkardım, ama hep biliyordum ki bir parçam olmam gereken yerde değildi. Ve bu yılın başında oldukça ağır sağlık sorunları yaşamaya başladım, ve biliyordum ki o hastalık neyse oydu. Yani demek istiyorum ki, başta değil, önce seni bir vurması gerekiyor. Ve ben çokça rüya çalışması yaptım, ve birdenbire eşzamanlı olarak sanki Adoula çalışması kucağıma düştü, beklenmedik bir şekilde. Biz Şambra’nın bir parçası değiliz, sadece bana geldi ve yapmam gereken şeyin bu olduğunu hemen bildim. Ben eğitimi Kathleen (Haws) ile yapıyorum, ama alışık olduğum şeylerden uzaklaştığım için çok da korkular çıkıyor. (sesi titremeye başlar) Yani verebileceğiniz herhangi bir öğüt ya da yüreklendirme (istiyorum).

ADAMUS: Kesinlikle. Hanımefendi, önce siz başlamak ister misiniz?

ZAPHARIA: Bu, kurumsal dünyada kalmak için bedeninde tutmak zorunda kaldığın donukluğun etkisini yok edecek bir hayat dalgalanması. Ve bunun kurumsal dünyaya karşı bir yargı olmadığını anla, çünkü kurumsal dünyanın kendisi hareket halindeki yaşam ve hareket halindeki evrimdir. Ama senin gibi fazlasıyla duyarlı ve açık ve (kendini) incelemiş biri için, hayatın ikiye bölünmüştü – kendini açabilen ve ruhun olabilen parçan, ve ruhunu pelte gibi ezen ve içinde var olduğun o kurumsal dünyaya ruhundan verebileceğinin en fazlasını veren parçan, çünkü seni o dünyaya kabul etmenin engelleri yüksekti.

Böylece sonunda bedeninde ortaya çıkan o donukluk, vericiliğini sergilemek istediğin o dünyada ayakta kalmayı sürdürebilmen amacıyla var olması gereken bu sıkıştırma, şimdi aksi yöne gidiyor. Ve bu kadar bilinçli bir şekilde yaşamı akıtmaya çekilmenin sebebi, sadece bunu yapabilecek yeteneğe sahip olman değil. Ve bu dünyanın içinde olmak ve bunca zamandır da ışığını tutmak, küçüksenecek bir ustalık değil. Yaptığın şey için kendini tebrik et. Buna asla bir hata olarak bakma. Çok ağır bir alana ışık götürdün. Bu inanılmaz, ve şimdi en odaklı ve aleni şekilde kendin ve başkaları için yaşamı doğurarak (kendini) onarmana izin vereceksin. Ve bu da tüm hücrelerine yaşamı geri getirecek.

ADAMUS: Teşekkür ederiz. Ve buna ek olarak… (alkışlar) Teşekkür ederiz. Buna ek olarak… Seni seviyorlar, bu arada (Zapharia’ya söyler) Seni seviyorlar. Evet, seviyorlar… (izleyiciler “evet” diye yanıt verir ve alkışlar)

ZAPHARIA: Burası sevecen bir yer.

ADAMUS: Böylece buna ek olarak, ve ben şimdi bu sorulara bayılıyorum. Eskiden onlardan hoşlanmazdım, ama şimdi sorulara bayılıyorum. Ve herkesle o kadar ilgililer ki. Burada sorulan soru aslında herkesin sorusunun bir parçası. Harikulade.

Pekâla, anlaşma şu. On yıl önce dünya sana hazır değildi. Öylesine dinamik, odaklı – lazer gibi odaklı – bir enerjin var ki. Dünya sana hazır değildi. Suları sınıyordun, deyim yerindeyse, bilinç gelişiminde, potansiyel şifalarda farklı fikirleri sınıyordun, ama dünya hazır değildi, oysa şimdi hazır.

O lazer gibi odağını belli şeylere uygulayabileceğin iş dünyasına girdin – sen bolluğun o sorunlarıyla oynamıyorsun – orada oynadın, taa ki seni durdurup da “Bundan çıkma zamanı” diyen şeyi kendi yoluna koyana kadar, çünkü kurumsal dünya, birçoğunuzun bildiği gibi, çok ayartıcıdır. Yani gerçekten çok ayartıcıdır, ve enerjiden beslenir, ve enerji elde etmek için harika bir yerdir. Enerji vampirleri için harika bir yerdir. Sen kendine, “Uyan. Şimdi artık hazır” demek için kendine o fiziksel dengesizliği verdin. Dünya hazır, sen hazırsın. Adoula çalışması senin için harika bir başlangıç noktası olacak, ve oradan da gelişip çiçek açacak. Ve evet, bugünlerden birinde seni burada (sahnede) görebiliriz. Yani teşekkür ederiz.

Ve bunu saflaştıracak olursak, olmuş olan herşeye güven. Hiç biri hata değildi. Tam olarak olman gereken yerdesin. Tam olarak. Teşekkürler. Güzel. Sonraki soru.

JANE: Benim neden bu kadar garip bedensel duyumlarım oldu, ve aynı zamanda da yoğun öfke ve düş kırıklığı ya da gerginlik hissi?

ADAMUS: Biz bir şey içiyoruz burada. Umarım sence sakıncası yoktur. (onlar içerken duraklama) Ahh! Biz hâlâ içiyoruz. (kahkahalar)

Garip bir beden, birkaç nedeni var. Ne kadar dürüst olmamı istiyorsun? Biliyorsun bunu sorduğum zaman bir şey gelecektir.

Birkaç şey var, sen… sen sanki garip bir çelişki içindesin, çok duyarlı, çok iyi bir yazarsın, bu arada – Cauldre’nın seninle konuşması gerekiyor, ama iyi bir yazarsın – çok duyarlısın, kendini açıyorsun, ve herşeyi hissedeceksin. Cauldre daha önce, ben çevrede olduğum için kaşınıp durduğunu söyledi – benim yüzümden değil (aslında), bunun için Benadryl alsın (çvr. alerji ve kaşıntı ilacı) – ama enerji yüzünden. Enerji kaşıntı yapar ve enerji bedeni ağrır ve sızlar ve seğirir ve garip şeyler olur. Çünkü daha mevcut hale geliyor, şeyleri daha farkında oluyorsundur, bedenin daha farkında bir hale geliyordur.

Sorun zihnin. Zihnin diyor ki, “Benim neyim var?” Yüksek benliğin, Ben’im demeli ki, “Hiçbir şeyin yok. Sadece ben enerjilerin daha çok farkına varıyorum.” Arada bir onu (kocasını) dinlemelisin. Yanlış bir şey yok. (Marc, kocası, “Teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim” der, kahkahalar) Yanlış hiçbir şey yok. Herşey yerli yerinde, ama yine de Jean ile bir araya gelmen ve “Bunu neden oluşturup duruyorsun?” demen gerekiyor. Neden… çok parlak bir şey yazdın, ama kendinden kuşku duyuyorsun. Yeni bir ev için hazırsın, ama yine de onu engelliyorsun. Poponda küçük kaşıntılar var, ve, biliyorsun, ve – sana ait değil, ona (kocasına) ait – ve şimdi de bir hastalık kaptın diye kaygılanıyorsun. Hayır. Sen sadece…

Şambra, şeyleri hemen şimdi saflaştırın. Onlar öylesine basit ki, ve yanlış olan hiçbir şey yok, tabii siz onların yanlış olduğuna inanmak istemediğiniz sürece, o zaman yanlış olacaklardır. Evren ve onun fizik (kuralları) oldukça yalın, kelimesi kelimesinedir. Eğer yanlış olmasını istiyorsanız, bu yüzden olacaktır. Neyi seçiyorsun sevgilim?

Yani bedensel şeylerin olacak. Senin DNA’n… hücrelerinin ve biyolojinin tüm o içsel çalışmalarıyla neler olup bittiğini bir bilseydin, ve sen… sen çılgınlar gibi atalardan kalma karmanı salıveriyorsun, ve onlar sürekli geri  gelip yapışmaya çalışıyor, ve sen de sürekli salıverip duruyorsun. Bu şeylerin tümü olageliyor.

Derin bir nefes al. Ben sana, birkaç yıl önce bir başkasına verdiğim öğüdü vereceğim. O kimse beni hiç ciddiye almadı, ve ben kasten kimseye bakmıyorum. Sadece kendin için bir şişe şarap al, onu iç, ve hiç kaygılanma. “Bana zararı olacak mı? İçinde kimyasallar var mı? DNA’larımda olan bitenler üzerinde gerçekten kötü bir etkisi olacak mı? Şarap, geleceğimde bir şeyin yıkılmasına sebep olacak bir şey yapacak mı?” O lanet şarap şişesini iç boşalt! (izleyiciler güler ve alkışlar) Hepsi bu! Teşekkür ederiz. Yazına bayıldım.

ZAPHARIA: Sen ne kadar güzel ve mükemmel olduğunu kabul etmiyorsun. Ve o duyguların çalışma biçimi de zihinle bir kontrat yapmalarıdır. Yani senin çektiğin eziyet bir yaşam boyu deneyimlediğin şeydi, tekrar tekrar – baskı görmek, ezilmek – ve zihnin bu öyküleri salıvermekte zorlanıyor. Böylece öfke kabardığında, tam olarak çıkma fırsatı bulamıyor. Yeni düşünceler, yeni öyküler oluşturarak kafanda yankılanıp duruyor.

Yani yaratıcılığının büyüklüğünü farket. Öfke tabandan gelir, ve taban hayattır. Taban yaratıcılıktır. Senden çıkan bu öfke patlamaların varsa, ve birçok kadın öfke yüzünden kendini yargılıyor, oysa yargılamamaları gerekir, çünkü öfke yüzünden kendini yargıladığın zaman, onu hapsedersin. Bu yüzden senin atacağın ilk adım, bir daha asla kendini yargılamamayı kabul etmendir. Tüm dünyaya ve kendine kızgın olsan bile, birinci adım, bir daha asla, asla zihninin sana neyin yanlış olduğunu söylemesine izin vermemektir. Ve yavaş yavaş, şarabın içindeki kızgınlığı tutan o şarap şişesinin tepesindeki mantar artık orada olmadığında, zihin de gider, ve o zaman sadece yazmayacaksın. Resim de yapacaksın, dans edeceksin, şarkı söyleyeceksin, başkaları için, gördüğün herşeyin ötesinde, yaşam yaratacaksın.

İnsanlar kalıplar ve döngülere göre yaşıyorlar, hatta evrimleşenleriniz bile, döngülerin tohumları kalır. Senin döngün çok uzun zamandır başkalarının seninle ilgili söylediği zırvalıklara inanmak, ve baktığın o aynada gerçek aynayı görmemekti. Bunun yerine o lekeli aynaya bakıyorsun, çünkü eleştirildiğin zamanları hatırlıyorsun.

O mantarı patlat. İstediğin kadar öfkeli olabilirsin. İçindeki yaratanı farket ve yanıbaşındaki bu güzel, sevecen ruhu, kendine duyduğun sevginin gerçek yansıması olarak gör. (alkışlar)

ADAMUS: Ve, sevgili Linda, Jane’e bir Adamus Ödülü verir miydin.

LİNDA: Veririm. Bu noktada sanırım ufaktan toparlayıcı mesajlara geçmek zamanı geldi, ve Jane’in de onu almasına… beş dakika…

ADAMUS: Birkaç soru daha alalım.

LİNDA: Yine de beş (dakika) (bazı gülüşmeler) Yani Awakening Zone kararsın mı?

ADAMUS: Hayır, hayır, hayır, hayır. Bu… kaygılanma.

LİNDA: Peki, teşekkür ederim.

ADAMUS: Böylece Jane için bir Adamus Ödülü. Ve hazır oradayken Marc’a da bir tane. (alkış) Şimdi bir seçeneğin var, tıpkı David gibi, para mı, Adamus Ödülü mü? (Marc, “Ben parayı alayım” der;  yoğun kahkahalar) (Jane her ikisini de ister) O ikisini de istedi. Neden olmasın?! (izleyiciler coşkuyla onaylar ve alkışlar)

Ana fikrimi ispatladığın için teşekkür ederim. Kesinlikle, ikisini de alabilirsin. Kesinlikle. Bu arada, o 20 Doları harcayacaksın ve o yok olacak ve sen de unutacaksın. Jane o 20 Doları harcayacak ama gözünüze sokmak için yıllar sonra bile o Adamus Ödülüne sahip olacak. (kahkahalar)

Birkaç soru daha. Ve Linda Awakening Zone’daki dinleyiciler için endişeleniyor, ama program en erken 5:30 da başlayacak. Pekâla, sorular.

SUSAN H.: Merhaba.

ADAMUS: Merhaba.

SUSAN H.: Bize lütfen gençlerin dünyadaki olayları nasıl algıladığına dair kısa bir bakış açısı verebilir misiniz. Ve Şambra olarak ve genelde onların bakıcısı olarak bu zamanda onların oluşumunu desteklemek üzere nelerin farkında olmamız gerekiyor. Teşekkür ederim.

ADAMUS: Zapharia?

ZAPHARIA: O krallara lâyık taçını sevdim. (çvr. şapkasından söz eder) Öncelikle, yetişkinler arasında yanlış olan fikir, şimdilerde gelen çocukların, dünyada olan bitenlerden geçmek için (yetişkinlerle) aynı zihinsel trajedi düzeyine ya da aynı algılara sahip olduklarını (sanmak). Onlar geleceğin yaşam güçleridir. Ancak, onlara eski şekillerde eğitim verilmesi kafalarını daha da karıştırıyor. Bu onlar için, erken yıllardan beri duyarlı olduğunu bilen ama nasıl kendi olacağını bilemediği için de çevresindeki yetişkinlerin yönlendirmelerini izleyen sizlerin yaşadığı kafa karışıklığından da daha fazla. Bu yüzden, bugünlerde çocukların daha ateşli, daha alıngan olduğunu göreceksiniz. Onlar toplumdaki zırvalıkların kokusunu, sizlerin becerebildiğinden çok daha hızlı alabiliyorlar. Onun için de, kendinizi özgürleştirmek adına birçoğunuzun üzerinde çalışması gerektiği o yoğunlaşmış duygulardan geçmiyorlar.

Onlar ateş ve ruhtur. Gereksindikleri şey hakikattir. Birçok insan yine de onları olan bitenden korumak isteyecektir. Dünya’da meydana gelen şeylerle ilgili hâlâ şu “çocuklar adına korkma” zihniyeti var. Çocuklar tanrısaldır. Çocuklar yeni yetişkinlerdir. Hatırlanması gereken budur. Ve sizin onları gerçeklerden korumanız gerekmiyor, çünkü zaten bilmedikleri hiçbir şey yok. Onlara daha çok sevgi ve rehberlik verdiğinizde, ama aynı zamanda liderliklerine de daha fazla saygı duyduğunuzda, önemli olan budur, çünkü birçoğu sizden 10, 20, 30 yıl önce aktive olmaya hazır geldiler; başı çekmeye hazırlar. Bu önemlidir.

ADAMUS: Gerçekten de. Ve gençlerin sizden istediği, diğer herşeyden daha önemli olan bir şey daha var – kendinize güvenebildiğinizi görmek. Onlar çok sezgiseller, enerjisel olarak çok daha verimli, etkililer, ama sizde, kendinize güvenebildiğinizi hissetmek istiyorlar. Ve bunu gördükleri zaman ve kendilerinin yapabileceklerini hissettiklerinde, o zaman onlar da kendilerine güvenecekler. Güzel.

VICKI: Ben kimim, gerçekten?

ADAMUS: Felsefi bir soru.

ZAPHARIA: Kim değilsin, gerçekten? Üç saniye sonra kim olacaksın? Seçim senin, her zaman. Kimlikle ilgili insani tanımın sorunu bu. Şu anda birçoklarının kriz yaşamasının nedeni bu. Kendilerinin kimlikleri yüzünden değil, ama maaş çekleriyle, işe almayla, eviyle, hava koşullarının tutarlılığıyla (bağlantılı) kimlikleri yüzünden. Sen özgürsün. Seninle ilgili oldukça hoş olan da bu. Bunu biliyorsun, böylece bununla her an oynayabilirsin. Senin başkalarına vereceğin mesaj bu. Onu ol, her an. Sen sevinçsin, neşesin. (alkışlar)

ADAMUS: Ve sevgili Vicki, farketmez. Benim bakış açıma göre sen muhteşem bir aktörsün. Kim olmak istiyorsan olabilirsin. Yoksa soru, “Ben kimdim?” miydi. Ah.

Pekâla, sonraki. İki soruluk zamanımız kaldı.

MCKENZIE: Başaracağım bir hedefim var ve bu soruyu gerçekten kendim için sormuyorum. Ben bunu, benim yaptıklarımın aynısından geçebilecek insanlar için soruyorum, çünkü ben neler olacağını şimdiden biliyorum. Ama, eh, benim hedefim şu, ben dünyaca ünlü, üç dil konuşan bir veteriner olmak istiyorum. Ve bana sürekli, “Yok olmaz, bu çok büyük (bir hedef). Bu notlarla üniversiteye giremezsin. Hayır, bu olmayacak. Daha küçük bir hedefe yönelmelisin” diyen arkadaşlarım ve ailem var. Hayır, ben bunu yapacağım. Ve başka bir arkadaşım var, edebiyat okumak istiyordu, ve bir dolu insan ona da, “Yok canım, bu aptalca bir dal. Başka bir şey yapmalısın” deyip durdu. Ve o da yelkenleri indirdi, ve başka bir şey yapmaya karar verdi, oysa…

ADAMUS: Peki soru ne?

MCKENZIE: Unuttum. (kıkırdar) Soru şu… aklında bir fikrin varsa başkalarını dinlemeli misin?

ADAMUS: Ve senin cevabın ne?

MCKENZIE: Hayır.

ADAMUS: Güzel. Teşekkür ederiz.

ZAPHARIA: Dünyaca ünlü olmak fikriyle ilgili söylenecek bir şey var. Dünyaca ünlü (olmanın), basitçe kalplere ve zihinlere tekrar tekrar dokunmuş olmak olduğunu hatırla, böylece, o ya da bu şekilde dokunduğun büyük bir insan kitlesi birdenbire seni bilir, ve sonra da şu “dünyaca ünlü” etiketi konur. Enerjisel olarak başa çıkılması gereken çok şey olur. Hep eğlenceli ve ışıklı değildir. Kolektif bir odağın senin üzerinde olması çok şeydir (yüktür).

Senin için anahtar şu, sen birçok kişiye ulaşmak istiyorsun, ve bu tek bir kişiyle başlar. Ve birine dokunursan, onların gidip, senin onlara verdiklerini birçoklarına katlayarak vereceğini hatırla. Yani dünyaca ünlü (diyerek) kendine kurduğun baskıyı kaldır, çünkü bu bir baskı yaratır. Bu sana, hedefine ulaşmadığını hissettirecek bir şey. Bir kişi için dünyaca ünlü ol, çünkü onlar senin adını ve kalbini ve armağanını hep hatırlayacaklardır. Kendini tamamlanmış (tatmin olmuş) hissetmen için gerekli olanın hepsi bu. (alkışlar)

ADAMUS: Ve, sevgilim, ben çok daha az güzel konuşacağım. Hedefler için ben şöyle düşünüyorum … (yere tükürür) Hedeflerden kurtul. Hedefler genelde zihinseldir. Genelde eski deneyimlere dayanırlar, ve her zaman da çok, çok kısıtlayıcıdırlar. Ben hedeflerin hiç taraftarı ya da hayranı değilim.

Şimdi, bu tutkunu ve düşlerini hissetmekten farklı bir şeydir. Onlar ille de zihinsel değildir. Bir tutku hissetmek ve bir düşü hissetmenin sınırları yoktur, gereklilikleri yoktur. Hatta başlıkları ya da ünvanları bile yoktur. Yani hedefleri bırak ve düşlerini hisset; onların arkasında çok, çok daha verimli, etkili bir enerji var. Teşekkür ederiz. Evet.

LİNDA: Ben aslında bir soru duymadım, daha çok yetişkinlerin neden tutkusunun peşinden gitmesine izin vermediklerine, neden tutkusunu desteklemeyen şeyler söylüyormuş gibi görünmelerine şaşıyordu.

ADAMUS: Evet. Ama o bölümün cevabını zaten verdi. “Başkalarını dinlemeli miyim? Hayır.” Hayır. Güzel. İki soru daha? (Zapharia evet anlamında başını sallar) Güzel.

ALAYA: Gittiğim üniversitede tam zamanlı bir iş fırsatı yakaladım, ve o noktada, zevk aldığım bazı sınıflara (derslere) girmekten vazgeçmem gerekecek. Yani bir odak noktasındayım. Tam zamanlı işle üniversiteye devam etmek arasında gidip geliyorum. Ve ben sadece… az çok sanki… o noktaya yaklaştıkça, bu sanki bir ping pong makinesini andırmaya başladı.

ADAMUS: Oraya, Jane’in tarafına bir bakar mısın? Her ikisini de yapabilirsin. Gerçekten. Sen bunu bir “ya şu, ya bu” haline getiriyorsun. Ve kendine de neden sadece birini ya da ötekini yapabileceğine ilişkin zihinsel sebepler sıralıyorsun. Her ikisini de yapabilirsin. Gerçekten. Jane ile konuş. İkisini de yapabilirsin.

ALAYA: İkisini de yapabilirim.

ADAMUS: O sana Adamus Ödülünü ve 20 Doları gösterecek.

ALAYA: Devam edip…

ADAMUS: Ah, cidden, bu hepinize. Hâlâ bazı “ya bu, ya şu”lara hapsolmuş haldesiniz. Her ikisine de sahip olabilir ve onlar aynı zamanda olabilirler. Ve onu gerçekleştirecek enerjiye ve zamana sahip olabilirsiniz. Diyorsunuz ki, “Zamanım yok.” Gerçekten mi? Gerçekten mi?

ALAYA: Ben yapabilirim.

ADAMUS: Evet ya. Teşekkür ederiz. Zapharia?

ZAPHARIA: Bedenine güvenmen gerekiyor. Bedeninin sana söylediği, daha coşkulu, daha açık, daha özgür. Zihin gelecek yıl boyunca falan çok meşgul olacak. Ve hatırla, bu bir seçim meselesi, (bir tarafta) senin coşkun, senin sevgin, (diğer tarafta) o eski dışsal dünyanın güvencesine dayanan, birçok insanın ‘yol bu’ diye hissettiği, yetiştirilirken (onlara dayatılan) yolu temel alan bir fikir.

Şimdi, kolektif zihnin gücünü hafife alamazsın. Birçok insan bir şeye inanıyorsa, ya da önceki soruda olduğu gibi birçok insan birisinin tutkusuna inanmıyorsa, bu (kolektif görüşe katılmak) zihin için ikna edicidir, sadece senin güvenceni sağlamak açısından. “Biz güvende olacak mıyız? Güruhu izlemeliyiz, çünkü güruh olmada güvence var.”

Bu dünyaya, insanlara bağımlı bir bebek olarak geliyorsun. Güruhun kolektif zihnine olan bağımlılığı bırakmak çok, çok zordur. Sen sadece eski dünyayla yeni dünya arasında gidip geliyorsun. Yeni dünya “Bedenine güven, hislere güven’dir.” Eski dünya “Bana en iyi hisleri bu senaryo sağlayacak’tır.”

ADAMUS: Mükemmel. Teşekkür ederiz. Teşekkür ederiz. Ve, baskı yok, ama günün son sorusu.

LARA: Daha önce şu alıştırmaları yaparken, Norma o sessiz nefesi yaparken ben bir şey deneyimledim, onunla bağlantılı huzuru ve dinginliği hissettim. Ve önceden çalan müziği gerçekten o kadar sevdim ki, o müzik çalarken hissettiklerim, o dans ve hareket sanki (Norma’yla yaptığımız nefes sırasında bana) sızmaya başladı. Sanki tümüyle farklı olan o öbür deneyimi yarattı – ikisi arasında farklı bir farkındalık. Ve sonra sen bizim şimdi nerede olduğumuzu farkında olmamızı istediğinde, ben kendimin burada olduğunu farkettim. Ve sonra da sanki okyanusun kenarında yürüyormuşum ve başka bir yerdeki kalıntılara tırmanıyormuşum gibi hissettiğimi farkettim. Yani ben sadece zihnimle bir oyun mu oynuyorum, yoksa orada bir tür kaynaşma, birleşme mi meydana geliyordu?

ADAMUS: Bunu önce senin yanıtlamana izin vereceğim, hanımefendi.

ZAPHARIA: Müzikle ilişkisi olanlarınız için müziksel zihin çok güçlüdür, çünkü müzik kodlanmış rakkamlar ve kodlanmış duygulardır. Böylece zihin, müziği dinlerken muazzam bir bırakışla duyguya dalar, yine de hâlâ mevcuttur. Onun için müzik çok güçlüdür, çünkü zihnin tümüyle yok olması kitleler tarafından çok uygulanan bir şey değildir. Bu yüzden, müziğin senin hayalperestlik yeteneklerine bir kapı oluşturması harikadır.

Böylece senin vizyonların ve duyguların müzik vasıtasıyla aktive olacaktır. Yaşamlar boyunca müzikle uzun bir geçmişin var. Sen bir müzik üstadısın. Onu anlıyorsun. Bu yüzden onunla hep çok derin bir bağ kurdun. Bırak o rakkamlar, o duygular seni ele geçirsin. Bırak sana yol göstersinler. Onların seni nereye götürdüğüne güven. Onlar, seni sınırlayacak birçok düşüncenden çok daha gerçekler. Kendine güven.

ADAMUS: Mükemmel, ve günü bitirmek için de mükemmel bir soru. Önünüzdeki ay boyunca gidip de mevcudiyetinizi, bilincinizi hissetmek, onunla oyuncul olmak için mükemmel bir soru, aynı ikileme düşeceksiniz: Onu uyduruyor musunuz yoksa gerçek mi?

Onu burada küçük bir oyun olarak mı kuruyorsunuz, yoksa gerçekten olan bir şey mi? Bunun yanıtı, neyi seçiyorsunuz’dur. Neyi seçiyorsunuz? Onun gerçek olmasını mı seçiyorsunuz, yoksa zihnin o uyduruluyormuş gibi davranmasını mı seçiyorsunuz? O kararı, o seçimi, yalnızca saf bilincin, ve sizin, farkındalığınızın, ve sadece sizin yapabileceğiniz nokta (yer) budur. O seçim kafadan ya da bedenden gelmez. Sizden gelir. Onun gerçek olması için kendinize izin verecek misiniz?

Diyeceğim ki, şu anda her birinizin gerçekten yüzleştiği en büyük sorun budur. Siz az çok şu… hemen ucundasınız – güzel bir ev edinmenin ucunda, farkındalık edinmenin ucunda, her ikisine de sahip olmanın ucunda – ve sonra duruyorsunuz, ve zihin devreye girerek diyor ki, “Bu gerçek mi?” Zihin savunma rolüne bürünüyor, ve zihin ayrıca o eski değersiz kasetleri de çalıyor, o eski programlanmaları. İşte o noktada sizin, mevcudiyetinizin, bilincinizin öne çıkıp, “Zihin, bundan sonrasını ben ele alıyorum. Bundan sonrasını ben ele alıyorum” demesi gerekiyor.

Bu tür meydan okumalardan herhangi biriyle karşılaştığınızda ve doğru seçimi yapıyor musunuz, doğru şeyi yapıyor musunuz, doğru işin peşinde misiniz diye ya da benzer şeyleri merak ettiğinizde, bu belli bir korku, kuşku ve belirsizlik düzeyi ile karşılacaktır.

Ve işte o zaman derin bir nefes almak ve kendinize tüm yaratımlarda herşeyin yolunda olduğunu söylemek zamanıdır.

Büyük Zenginlikler, Bolluklar!

******************************************************************

Tobias, Adamus Saint Germain ve Kuthumi lal Singh’in katılımıyla gerçekleşen Kırmızı Çember Materyalleri, Ağustos 1999’dan beri bedelsiz olarak sunulmaktadır.

Kırmızı Çember, Yeni Enerjiye geçecek ilk kişiler arasında bulunan ve Şambra denen insan meleklerden oluşan küresel bir ağdır. Onlar yükselişin sevinçlerini ve zorluklarını deneyimlerken, içlerindeki Tanrı’yı keşfetme yolculuğunda olan diğer insanlar için de bir Bayrak haline gelmekteler.

Kırmızı Çember her ay Colorado’nun Denver bölgesinde toplanmaktadır ve Adamus, Geoffrey Hoppe aracılığıyla son bilgileri sunmaktadır. Bu Kırmızı Çember toplantıları genele açıktır ve isteyen herkes katılabilir.

Eğer bunu okuyorsanız ve bir bağlantı hissediyor ve gerçek olduğu duygusuna kapılıyorsanız, gerçekten de Şambra’sınızdır. Benzer insanlar ve melekler için bir öğretmen ve rehbersinizdir. Şu anda ve gelecek tüm zamanlar için içinizdeki tanrısallık tohumunun çiçek açmasına izin verin. Asla yalnız değilsiniz, çünkü dünyanın her yanında aileniz ve çevrenizdeki alemlerde melekler var.

Bu metni, ticari olmaksızın, bedelsiz olarak özgürce paylaşabilirsiniz. Lütfen bilgiyi bütün olarak, ve bu dip notlar dahil paylaşın. Her türlü farklı bir kullanım için yazılı olarak Geoffrey Hoppe, Golden, Colorado’dan onay alınması gerekir. İletişim için aşağıdaki web sitesine gidin:

www.crimsoncircle.com

Telif Hakkı 2010 Geoffrey Hoppe, Golden, CO 80403