Şaud 10: “Enerji Hareket Halinde”

Adamus Saint Germain’in katılımıyla, Kanallık: Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çembere sunulmuştur
5 Mayıs 2007

www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

(şarkı söyleyerek) Kimse daha iyisini becermiyor! (kahkahalar)

Ben Ben’im, Adamus Saint Germain, ve kimse daha iyisini becermiyor! (yoğun kahkahalar)

Hoşgeldiniz Şambra, ben çok başarılı bir başka okuldan sonra geri geldim – insanlara, Dünya’daki son yaşamlarında en fazlasını nasıl gerçekleştireceklerini gösterdiğim Yükseliş Okulundan. Tobias Romanya’ya gitti, orada yapılacak Romen Şaudlara hazırlanıyor. Kuthumi… ah, hmmm, onunla birlikte kitap yazanlarınızla çok meşgul. Zamanını, bu işleme yardımcı olmakla, yayıncılık alanında yepyeni bir girişime hazırlanmakla geçiriyor – Şambra ve Kuthumi kitapları. O nedenle, benden buraya gelip çok basit ama çok da önemli bir konu hakkında konuşmam istendi.

Mükemmel Düzende

Ben, başlamadan önce… yarın, 05/06/07 2:34’de meydana gelecek önemli olaydan David’in neden söz etmediğini merak ettim. Rakkamlar sıraya diziliyor! (kahkahalar) (çvr.ABD’de tarih atılırken önce ay, sonra gün, sonra yıl yazılır, yani Mayıs 6, 2007, 05/06/07 olarak yazılır.) Biz onun daha önce rakkamlar hakkında ve yarınki takvimde meydana gelecek uyumlanmadan ve bu uyumlanmanın öneminden söz ettiğini duyduk. Elbette herhangi bir önem söz konusu değil, yalnızca herşey uyumlanıveriyor! (kahkahalar) Oysa siz derin bir anlamın saklı olduğunu düşündünüz. Doğrusu, bunda bir gerçek payı da var. Şeylerin açıkça uyumlanması, evrende herşeyin mükemmel bir düzende olduğunun gösterilmesine yardımcı olur. Bu günlerin ve ayların ve saatlerin uyumlanma enerjisiyle aslında bağlantı kurabilirsiniz, bu çok sık olan bir şey değildir, ama yarın oluyor, çünkü sizin herşeyde bir düzen olduğunu farketmenize ve anlamanıza yardım ediyor.

Bu, bir hafta kadar önce Kelowna’da, şu yükseliş okulunda bulunan Şambra grubuna söz ettiğim bir gerçektir; evrensel bütünlük mükemmel bir düzen içindedir. Herşey düzen içindedir. Zaman zaman kargaşa varmış gibi görünebilir – özellikle de sizin bu Dünya gezegeninde sahip olduğunuz, insan bedenine hapsedilmiş ve çoğu kez insan beyni yüzünden kapana kısıldığınız bakış açısından baktığınızda – ama herşey mükemmel bir düzen içindedir.

Onun kendi düzeninde olduğunu bildiğinizi, olması gerektiği gibi olduğunu hayal edebilir misiniz? Sadece bırakıverebileceğinizi? Siz bıraktınız diye evrensel bütünlük çökmeyecektir. Duvardaki delikten parmağınızı çektiniz diye, herşeyi birarada tutmaya çalışmıyorsunuz diye, çökmeyecektir. Bazen, evrendeki anlamınızı fazla ciddiye aldığınızı düşünüyorum! (kahkahalar) Onun tümünü nasıl birarada tuttuğunuzu fazla ciddiye alıyorsunuz, ve kendi yaşamınızı nasıl birarada tutacağınızı görmezden gelme eğilimindesiniz. Sorumlu olduğunuz tek şey budur. Sonuçta sorumlu olduğunuz tek düzen budur – kendi düzeniniz.

Evrensel bütünlük, evren ve onun sözde karmaşıklığı ve tüm düzensizlik hakkında ileri geri tartışmalar yapılıyor. Herkes, onun nereye gittiğinden kaygı duyuyor. Eh, başlangıcından bu yana iyi gidiyor. Gitmesi gerektiği gibi gidiyor. Her açıdan mükemmel bir halde. Bir an için geri çekilin. Kısa duvarın arkasına geçin – ama kısa duvarın epey uzağına gidin – ve onun mükemmel bir düzen içinde olduğunu anlayacaksınız. Mutlak bir mükemmel düzende. İnsanlar, yapmayı seçtikleri şeyi yapıyorlar. Yaratmayı seçtikleri şeyi yapıyorlar. Bu bazen en akıllıca şey olmayabiliyor. İnsanlar bazen kolay yol yerine zor yolu seçiyor, ya da, sevinç ve tamamlanma yerine çaba ve ıstırabı seçiyorlar, ama herşey yine de yolundadır. Şeyleri bu biçimde deneyimlemek istiyorlar.

Dünya – Dünya gezegeni denen tüm şu şey – kendi mükemmel yolunu gidiyor. Bazen şu kaygılar oluyor – ah, siz hiç kaygılanmamanız gereken şeylere kaygılanarak enerjinizi bağlıyorsunuz. Bazılarınız sabah kalkıyorsunuz, midenizde bir düğüm, Dünya’nın ayakta kalıp kalmayacağı hakkında, yerkürenin, gezegenin 100 yıl içinde bir derecenin 100/1’i kadar ısınıp ısınmadığı hakkında endişeleniyorsunuz. Eh, ısındı, hatta daha fazla ısındı, ama siz kaygılanıyorsunuz. “20 ya da 30 yıla Dünya diye bir şey kalacak mı?” Kaygılanıyorsunuz, “Savaşlar toprağı verimsizleştirecek mi? Yeterince yiyecek olacak mı?”

Bir an için geri çekilin. Herşey mükemmel bir düzen içinde. Öyle. Isınan bir Dünya’da yaşamanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlemeyi seçen insanlar var. Bu arada Dünya, kendini temizleme yeteneğine doğal olarak sahiptir. Dünya, aptal insanlar onu kirletme eğiliminde, onu kötüye kullanma eğiliminde olsa bile, kendine nasıl bakacağını bilir – ah, Dünya bundan çok daha bilgedir. O kendini, üstelik hızla, nasıl şifalandıracağını bilir – bazen o aptal insanların pahasına. Ama o, kendine nasıl bakacağını bilir.

Hükümetler ve kanunlarla ilgili kaygılananlar var. Siz cinayetler ve şiddet ve savaşlar için kaygılanıyorsunuz. Ama biliyor musunuz, aslında bu kaygılar, kendi enerjinizi kullanmanın çok verimsiz, çok etkisiz bir yoludur. Kaygılanmak sizi gerçekten hiç bir yere götürmez, sizi asla temizlemeyecek kendi çamaşır makinenizde dönüp durursunuz. Kaygılanmak, enerjinizin büyük bir bölümünü bağlıyor. O nedenle, bir an için geri çekilin ve herşeyin mükemmel bir düzen içinde olduğunu anlayın. Mutlak bir mükemmel düzende. İnsanlık ve Dünya ve tüm o diğer şeyler hakkında kaygılanmak gerektiğine ilişkin sorumluluklarınızı salıverin. Siz bunu yapmamayı seçseniz de, sizin yerinize bunu yapacak çok insan var. Siz kendinize zaman ayırın.

Size en başından söylediğimiz gibi, artık enerjiyi tutanlar değilsiniz. Siz, enerjiyi hareket ettirenlersiniz. Kaygılanmada ya da enerjiyi tutmada ya da enerjinizi bağlamış olan tüm o şeylerde sizin yerinizi doldurmaya fazlasıyla gönüllü olan insanlar var. Bunu içselleştirin. Kendinizi temizlemek için, kendinizi genişletmek için, kendinizle iletişim kurmak için bunu içselleştirin. Çünkü bunu gerçekleştirdiğiniz zaman, bütünlenmiş bir insan, “kendi içine bağlanmış” bir insan örneği olmanız, bu gezegen için, mitinglerde yürümekten ve editörlere mektuplar yazmaktan ve şu ya da bu amaca on dolar göndermekten çok daha fazlasını yapacaktır. Bunlar yanlış olduğundan değil, ama insanlık için, Bayraklara, örneklere sahip olmanın zamanı gelmiştir.

Yeni Liderler

Benim görüşüme göre… alçakgönüllü görüşüme göre… böyle demem gerekiyor. (Saint Germain gülümser, izleyiciler güler) Bugün vekâleten buradayım, sizin yedek öğretmeninizim, onun için bunu biraz yumuşatıyorum. (Saint Germain ve izleyiciler güler) Şu anki alçakgönüllü görüşüme göre, dünyada lider eksikliği var. Dünyada çok az, dinamik, karizmatik ve gerçek politik liderler var. Şu anda çok çok az. Sisteme girerken iyi niyetli olanlar, sistemin parçası haline geldiler. Değişiklik için iyi niyetlere sahip olanlar, değiştirildiler. Benim alçakgönüllü görüşüme göre, dünya çok, çok az spiritüel lidere sahip.

Kürsüye çıkanlar, televizyona çıkanlar, Vatikan’ın duvarları arkasına saklananlar… sevgili dostlar, onlar yalnızca bazı çok eski yöntemleri sürdürüyorlar. Onlar gerçek liderler değil. Onlar olmuş-olanlar, onlar yıpranmış olanlar, onlar Eski Enerji – benim alçakgönüllü görüşüme göre. (kahkahalar)

Dünya – insanlık – şu anda yepyeni bir lider tipini bekliyor. Gücün bir yanılsama olduğunu anladığı için, güç mücadelelerine ilişkin kaygısı olmayan liderler. Yüzlerce ya da binlerce ya da milyonlarca insanın önüne çıkarak egosunu tatmin etmek peşinde olmayan liderler. Önder oldukları insanlardan beslenmeyen liderler. Diğer herkesle tam olarak aynı düzeyde olabilen liderler. Kendilerini yükseğe oturtmayıp da aynı düzeyde olabilen, ama aynı düzeydeyken de yalnızca bir Bayrağın yayabileceği ışığı yayan, kendini-gerçekleştirme, aydınlanma, tamamlanma ışığını, içsel dinginliğin ışığını, çatışma ve mücadele olmadan, eril ve dişilin ve ışıkla karanlığın bütünlüğünü yayan liderler. Bunlar, dünyanın beklediği yeni tip liderlerdir, binlerce ya da milyonlarca insanın önüne çıkanlar değil, sonradan indirilmek üzere heykeli dikilenler değil, ama gerçek Yeni Enerji liderleri. Biz onun için Şambra, sürekli size konuşup duruyoruz ve sizi hep olduğunuz herşeyi olmanız, Bayrak olmanız, bu yaşamı tamamlamanız, gerçekleştirmeniz için yüreklendirip duruyoruz.

Bugünün Konukları

Bugünkü Şaud’umuzda saygın bir listemiz, konuklardan oluşan bir grubumuz var. Şu anda hâlâ dünyada yaşayan oniki – onikinin enerjisi – bilim adamı var. Onlar, sizin bir tür kuantum enerji fiziği diyeceğiniz şey üzerinde çalışıyorlar. Bazı çok ilginç ve şaşırtıcı ve devrimci fikirler üzerinde çalışıyorlar. Onlar, biz onları konuk olarak buraya getirene kadar birbirini tanımıyordu. İnsan olmalarına rağmen, enerjilerinin bir bölümü, genişlemiş olan enerjileri, şu anki Şaud’da var olabiliyor. Ve tekrar geri gelen Nikola Tesla, onlara bugün burada eşlik ediyor. Birkaç ay önceki Şaud’da da söylendiği gibi, Tesla’nın enerjisi şu anda Dünya’da çok, çok mevcut. O şu anda bilim adamlarıyla, fizikçilerle, tıp doktorlarıyla ve hatta psikiatristlerle çalışıyor ve Dünya’nın uzun süredir görmediği bazı çok önemli ve devrimci enerjilerin Dünya’ya getirilmesine ve geliştirilmesine yardım ediyor.

Eğer 20, 30, 40 yıl sonrasına gidecek olursanız, şu an Dünya’nın içinde bulunduğu dönem, bu zamanlar, Yeni Rönesans olarak bilinecek. Yalnızca sosyal yapının ya da sanatsal yapının rönesansı değil, ama bilimin de rönesansı ve fiziğin rönesansı. Ve bununla bağlantılı olarak yeni bir spiritüelliğin de rönesansı olacak, çünkü bildiğiniz gibi, bunların tümü birbiriyle bağlantılıdır. Spiritüellik, ya da kendi benliğini ruhsallıkta, bilimde, fizikte, hatta matematikte anlamak – bunların hepsi birbiriyle bağlantılı, ilintilidir.

Böylece bugün bu grubu getiriyoruz, Tesla’yı ve bu oniki bilim adamından oluşan grubu – bu arada, altısı erkek formunda, altısı da kadın – ve dünyanın çeşitli yerlerinden geliyorlar. Bu, şu an Dünya üzerinde bulunan en büyük yeteneklerden oluşan inanılmaz bir seçki. Onlar bu Şambra toplantısına, tıkanıp kaldıkları için geliyorlar; yanıt aradıkları için; nasıl yapılacağını zihinsel olarak bildikleri yere kadar enerjilerini genişletmeye çalışarak, zamanımızın en büyük sorunlarından bazısını çözmeye çalıştıkları için geliyorlar. Enerji sorunları, enerjinin nasıl çalıştığına, onun gerçekte ne olduğuna ilişkin sorunlar. En son ve en büyük bilim adamlarından biri, Einstein’in bile çok ötesine giden sorunlar. Tümüyle yeni bir anlayış düzeyine giden sorunlar.

Ama öyle bir an geldi ki… araştırmalarında ve düşünüp taşınmalarında öyle bir noktaya geldiler ki, duvara çarptılar. Bir şey üzerinde olduklarını sezgisel olarak hissedebiliyorlardı. Orada bir yerde bir şeyin olduğunu biliyorlar, ama zihinsel olarak bloke oldular, çünkü zihin, formülün geri kalanını çözemiyordu. Böylece umutsuzluğa kapıldılar. Ve umutsuz ya da çaresiz insanlar umutsuz şeyler yaparlar!

Bilinmeyene çağrıda bulunurlar. Bazısı Tanrı’ya bile inanmayan bu bilim adamları bilinmeyene çağrıda bulundular, çünkü sezgisel olarak oralarda bir yerlerde başka bir şeyin olduğunu biliyorlar. Belki bunun zihinsel ya da akılsal bir enerji olduğunu düşünüyorlar – birkaçının yanılgıya kapılarak büyük evrensel zekâ demesi gibi. Onlar yanıtlar için çağrıda bulundu, ve işte siz burada devreye giriyorsunuz. Onlar bugün bu noktada buraya geliyorlar. Geçen ayın Şaud’u bu noktada devreye giriyor. Tüm şu tanımsızlık kavramı – tanım olmadan – ötede olan bir şey.

Biz böylece toplandık, ha onların – sizin deyiminizle – genişlemiş enerjileriyle. Bakın, bir varlık, başka alemleri hayal etmek ya da oralarda dolanmak için kendine her izin verdiğinde… hepiniz bunu yaptınız. Büyük bir sorunuz vardı ya da probleminiz ya da sorununuz, ve yanıtı çözemiyordunuz, ve bir şey yaptınız – arabayla dolaşmaya çıktınız ya da gecenin bir saatine kadar uyanık yattınız – ve temelde enerjinizi dışarıya saldınız. Nereye olduğunu bilmediniz, neden olduğunu anlamadınız, ama enerjinizin, bizim başıboş dolaşmak dediğimiz şeyi yapmasına izin verdiniz. Ve o zaman sizin bir parçanız tam anlamıyla dolaşır durur. Bir parçanız yakın alemlere gider. Hatta bir parçanız, kristalin alemler dediğiniz yerlere de gider. Ve işte bu, bu parlak oniki bilim adamından ve Tesla’dan tam olarak topladığımız şeydir. Şimdi, Tesla olan bitenin farkında. O, insan yaşamının, sonraki hayatın, Yeni Enerjinin, ve sizin spiritüellik diyeceğiniz şeyin dinamiklerini anlıyor. Böylece o, hepimizle birlikte bugün burada mevcut, ve bu oniki bilim adamının dolaşıp duran enerjilerini bir bakıma buraya odaklı tutmaya yardımcı oluyor. Bakın, o bilim adamlarının hepsi şu anda bir rüya halinde. Ya derin bir uykudalar, birkaçı bir yerlerde şekerleme yapıyor, aslında bir tanesi şu anda laboratuvarda uyuya kaldı. Ama onların dolaşıp duran bilinçleri bugün dinlemek için, enerjinizi hissetmek için ve yalnızca öteye nasıl geçileceğini anlamak için değil, ama dolaşmak için, genişlemek için, kendine gerçekten izin vermek, ama – ki anahtar budur – o bilinci nasıl geri getireceğini de bilmek için buradalar, anlıyor musunuz. O enerjinin nasıl geri getirileceğini bilmek.

Çoğunuz bu deneyime sahip oldunuz. Kendinizi açmaya ve dolanmaya ve başka alemlere gitmeye izin verdiniz, ama, tüm bilincinizi buraya, Dünya’ya yeniden odaklamaya başladığınız an, onu kaybediyorsunuz. Unutuyorsunuz. Zihin devreye giriyor, ve başka alemlerden geri getirilmiş olanı anlayamadığı için de onu kaybediveriyorsunuz. Eh, bu da daha fazla engellenmişlik hissine ve kızgınlığa neden oluyor, çünkü bir düzeyden biliyorsunuz ki – biliş düzeyinden – o enerji orada. O yanıtın orada olduğunu biliyorsunuz, ama yine de onu buraya nasıl geri getireceğinizi kestiremiyorsunuz. İşte bugünkü saygın bilim adamı grubunun bulunduğu nokta tam olarak bu – yanıtları hissetmeye, bilmeye çalışmak, sonra da onları buraya geri getirmek.

Kuantum Sıçrayışı

Şimdi kısaca Kuantum Sıçrayışına bir göz atalım. Şu 18 Eylül tarihine yaklaşırken yerkürede olan bitenlere kısaca bir göz atalım. Şimdi, burada bulunan herkesin bildiği gibi… biz şu anda bilim adamlarımızla da paylaşıyoruz, ve bazısı hemen not almaya başladı, “18 Eylül, o zaman ne olacak?” (kahkahalar) Eh, hiç bir şey – ve herşey. Yeni Enerji böyle çalışır. Aynı zamanda hiç bir şey ve her şey.

İnsan bilincini ölçebilseydiniz, ve onu, meleklerin Dünya’da bedenlendiği milyonlarca ve milyonlarca yıl boyunca ölçebilseydiniz, bir tür… ah, bu kadar 3B terimleri kullanmaktan nefret ediyorum, ama bir grafik türü, bir çizelge olduğunu görecektiniz. Biz ona bir çizelge diyeceğiz ama o spiral halinde hareket eder, yani dairesel ya da spiral halinde bir harekete sahiptir. Ona bağlı bir hız söz konusudur, ve grafiğin hemen bir ucunda, ki buna grafiğin sol yanı diyebilirsiniz, çok küçük ve sıkışık bir spiral olduğunu görebilirsiniz. Bunun nedeni, başlangıçta insan bilincinin çok küçük olmasıdır.

Ve bu grafiğin aslında çok… onun çok-boyutlu olduğunu da anlamalısınız. Ama burada anlamanızı sağlamak açısından, onu üç boyutlu bir grafik gibi açıklayacağız. Ama şunu da anlayın ki, grafiğin üç boyutlu uyarlamasının hemen ardında, karşılık gelen çok büyük bir parçası vardır. Bu, bu alemde bedenlenmemiş ya da bilinçli olmayan sizin meleksi parçanızın spiritüel bilinci ya da ruhu diyeceğimiz şeydir. Bu, insan bilincinin 3B yorumunu gösteren grafiğin hemen arkasında hep varolan katmandır.

Böylece şimdi, Bedenlenmenin Başlangıcında, B.B., bilinci – insan bilincini – temsil eden şu çok sıkışık küçük spiral var. Şimdi, zaman milyonlarca yılda akıp giderken, spiral de genişlemeye başlıyor, ama çok yavaş ve çok hesaplanmış, ölçülüp biçilmiş bir oranda.

Sonra, Atlantis dediğimiz zamana geliyoruz, ve grafik orada bir sıçrama yapıyor. Atlantis zamanının ortalarına doğru, önceki lineer çizgiyi izlemediğini görürsünüz. Spiralin hızı artmıştır. Spiral sanki ansızın daha çok büyüyor – bir sıçrama yapıyor – ve bu, Atlantis zamanıdır. Atlantis zamanının sonunda grafikteki insan bilincine bakıldığında, sanki spiralin ansızın büyüklük olarak azaldığını ama hızının azalmadığını görürsünüz. Bu, Atlantis’in son günlerini, bilincin sanki kendi üzerine bükülmesini ya da katlanmasını temsil eder, oysa aslında böyle olmamıştır. Hız hâlâ geçerlidir. Hızlanma oranı, onun parçalanmaması için akmayı sürdürmesini sağlayan bir kalıp yaratmıştır.

Sonra yaklaşık, biz buna yaklaşık onbin yıl önce diyeceğiz, spiral, önceden çok bilinebilir olan bir yol izleyerek büyür. Hızı, önceden bilinebilir bir oranda artmıştır, ve sanki birden bir başka sıçrama daha yapar. Büyük bir sıçrama değil, bizim kuantum sıçraması diyeceğimiz türden değil, ama bir yön değişikliğine uğrar. Ve bu noktada yine, spiral açılır ve en az, Atlantis zamanındaki düzeyine geri gelir, ama şimdi hızı, Atlantis’te deneyimlenenden çok daha fazladır. Bu, insan bilincidir.

Son dönemlerde, özellikle de onbin yıl öncesinden yaklaşık sekizbin yıl öncesine kadar, insan bilincinin spirali oldukça tutarlı bir oranda genişlemeyi ve hızlanmayı sürdürüyor. Ama sonra, yine ikibin yıl önce, bir başka değişimden geçiyor. Hız daha da artıyor, o kadar ki, insan perspektifinden baktığınızda, neredeyse spiralin hızını bile göremediğinizi söyleyebilirsiniz, o kadar hızlı gidiyor. Ve şimdi bu spiral açılıyor, ama spiralin döngüleri arasındaki uzaklık artık tutarlı değil.

Bakın, geçmişte spiralin her bir döngüsü arasındaki aralık, hep çok kalıplaşmış ya da önceden çok bilinebilir haldeydi. Bu, dönerek spiral halinde hareket eden büyük bir tekerlek gibi. İkibin yıl önce spiralin içindeki bireysel döngüler arasındaki aralık değişerek, spiralin daha dış düzeylerinin çok daha aralıklı olmasına, ikibin yıl önce sahip olduğu döngü aralıklarından çok daha fazla olmasına neden oldu. Ve yine, hız da bu değişime ayak uydurdu.

Sizi sıkıyorum, değil mi? (Saint Germain kıkırdar) En azından Cauldre’yı! (Saint Germain ve izleyiciler güler)

Şimdi şu son yıllara geldik, geçmişte, hadi buna yedi yıl öncesi diyelim. Hız yine giderek artıyor ve artıyor ve artıyor. Spiraller büyüyor da büyüyor. Bu, insan bilincidir. Ölçülen şeylerin arasında insan aktivitesi; beyin gücü; sizin spiritüel bilinç ya da farkındalık diyeceğiniz; kişinin kendiyle ilişkisi; kişinin kendi dış dünyasındaki başkalarıyla olan ilişkileri gibi şeyler var. Bunların hepsi, insan bilinci bölümlerinin parçalarıdır.

Ve şimdi buradayız, bir sonraki büyük değişime beş aydan az kaldı. Ama insan bilinci denen bu spiral yalnızca öteye genişlemez, yalnızca spiral içindeki noktalar arasında daha büyük farklılıklar olmaz, yalnızca daha çok hızlanmaz. Tüm doğasını da değiştirir, öyle ki, hız artık bir unsur olmaktan çıkar.

Bakın, hız, lineer olma eğilimindedir, üç-boyutlu olma eğilimindedir. Hız, Yeni Enerjide artık bir unsur (faktör) olmayacaktır. Ve ben yalnızca arabanızın hızından ya da gün içerisinde ne kadar hızlı çalışabildiğinizden söz etmiyorum. Biz, genişleme yeteneğinden söz ediyoruz – yalnızca üç-boyutlu gerçekliğinizde meydana gelen ve oldukça önceden bilinebilir bir spiralden konuşmuyorum – ama şimdi, temelde bir patlamadan söz edilebilir. Bir patlama. 18 Eylül 2007 – ve biz bunu ölçüyoruz, büyük bir dikkatle izliyoruz – bu tarihte, artık hızın önemi kalmayacak ve artık spiralin de önemi kalmayacak. Bunlar grafikten çıkıp gidecekler. Bu bir anlamda… siz bu grafiği az önce sözünü ettiğimiz biçimde inceleyecek olsanız, sanki herşey yok oluyormuş gibi, sanki artık spiral yokmuş gibi, herşey durmuş gibi görünecektir. Ve bu arada bu, çok, çok uzun zaman önce Mayalar insan bilincinin gelişmesine baktıklarında olan şeydir. Onlar, onun yok olduğunu gördüler. Tabi onların öngörüsü, 2012 yılıydı. Çok yaklaşmışlardı ama tam değil. Bir şeyler oldu. Bu yazgı değildi, bu yalnızca bir desen, bir kalıptı, ve kalıplar bazı değişimlere açıktırlar. 18 Eylül 2007, grafikten çıkıp gidiyor.

Genişleyici Yeni Enerji

Şimdi bir anlamda, spiral hâlâ orada, ama kendini öyle bir enerjiye dönüştürdü ki, onu anlaşılır bir sembolle çizmeniz mümkün değildir. Eski bilincin enerjisi bir spiraldi. Yeni bilinç genişleyicidir. Genişleyici bir şeyi nasıl çizersiniz? Çünkü yalnızca dışarıya doğru genişlemekle kalmaz, ya da yalnızca içeriye doğru genişlemekle kalmaz, her türlü farklı yöne genişler, her türlü farklı boyuta girer ve geri gelir.

Böylece yaratan düşünceleri, yaratan fikirleri, tam anlamıyla, tam anlamıyla bu boyuttan başka bir boyut türüne, tanımlanmamış-boyuta gönderilerek açıkça farkedilenin dışına çıkabilir, ve sonra geri dönebilir. Bu arada genişleyici enerji, her zaman, size, sıfır noktasına, Şimdi’ye yolunu bulur.

Genişleyici enerji, Şimdi’de doğar. Yeni Enerji, Şimdi’de doğar. O, tanımlanamaz olana, her türlü başka boyuta, sıfır boyutunun alt boyutlarına, negatif boyutlara – ki bunlar vardır – fırlatılır, patlatılır. Yalnızca pozitif boyutlar yoktur. Yalnızca pozitif rakkamlar yoktur, negatif rakkamlar da vardır. Yalnızca pozitif ve negatif boyutlar değil, ama… bunun için hiç bir kelime yok. Bizim, önceden bilinemez olan boyutlar diyeceğimiz şey de vardır.

Herhangi bir şey, her türlü arzu, sizin yaratıcı düşünce diyeceğiniz şeyler, Şimdi Anı’ndan bu başka boyutlara fırlatılabilir, üstelik öyle ki, bunların hiç biri artık mevcut değilmiş gibi görünebilir. Fikrinizi kaybetmişsinizdir, düşüncenizi kaybetmişsinizdir, ve bir insan olarak buna sinir olabilirsiniz. Ama olan şudur, bunlar dışardadır. Dolaşıyorlardır, ve yalnızca dolaşmakla kalmazlar, sizin Şimdi ânınıza geri gelmek için enerjileri toplarlar, bilgileri toplarlar, destek toplarlar. Bu, bir bumerang etkisi gibidir. Onu oraya atarsınız ve o geri gelir – ve geri geldiğinde, farklı görünecek ve hissedilecektir. Ben bunu sizin gnost enerjinize, çözüm enerjinize bağlayacağım, ve onu anladığınızdan emin olmak ustalık ister. O geri geldi – tüm enerjiler, yanıtlar, Şimdi’ye geri geldi – ama sizin onu şimdi farketmeniz gerekiyor. Onu aktive etmeniz gerekiyor. Bir dakikaya kadar bundan söz edeceğiz.

Konuk Bilim Adamlarının Çalışmaları

Böylece bu bilim adamları bugün bizlerle, ve Tesla’nın onlarla yaptığı çalışmalar, ve sizin onlarla yaptığınız çalışmalar, onların oralarda bir yerlerde var olan yanıtları fark etmelerine ve onları Dünya’ya geri getirmelerine yardımcı oluyor. Özellikle de dünyanın enerji kaynaklarına – petrol-olmayan, bu Dünya için hep yenilenebilir enerjilere – uygulanabilecek yanıtlar, zamanın bir sonraki on yılında gerçekliğinize girecek yanıtlar. Bunlar gerçekliğinize öyle hızlı ve şok edici ve telaşlandırıcı bir oranda girecek ki, Dünya’da mevcut eski finansal ve dağıtım sistemlerinin bazısına baskı yapabilecek. Buna hazır olun Şambra – bunu siz istediniz!

Bunun şimdi gelmesi gerekiyor. Gelmesi gerekiyor. Kullandığınız yakıt enerjisi bile bitiyor. Yeni bir yolun olması gerekiyor. Ve bu yol tümüyle farklı bir şey olacak – rüzgar değil, güneş değil – tümüyle farklı bir şey. O kadar basit olacak ki, insanlar binlerce ve binlerce yıldır bunu nasıl göremediklerine şaşacaklar. Ama bilinç uygun değildi. Hazır değildi.

Bu bilim adamları, bu araştırmacılar, bedenin kendini yenilemesine yardımcı olabilmek için yeni yollar arıyorlar. Hatta bunun, sizin ilaç dediğiniz şeylerle de olması gerekmiyor, ama beden için ilginç bir terapiyle olabilir; ama sorunlarla karşılaşıyorlar. Bu, önceden bilinebilir bir halde değil. Onun bazen neden iş gördüğünü ve bazen de neden çalışmadığını anlayamıyorlar, ve bilimsel ve legal toplum, önceden bilinebilir, tanımlanabilir sonuçlara bağlıdır. Bir şeyi bir kez yaptınız mı, tekrar ve tekrar ve tekrar ve tekrar kopya edilebilmesi ya da türetilebilmesi gerekiyor.

Ama Yeni Enerji tıbbı – ben ellerle yapılan hokus pokustan söz etmiyorum, biz Yeni Enerji tıbbından söz ediyoruz – farklıdır. Neden farklıdır? (İzleyicilerden biri “O Yeni Enerjidir!” diye bağırır) Teşekkür ederim! O, Yeni Enerjidir ve (Saint Germain güler) hastanın, hasta olanın arzusuyla ya da sizin niyet diyeceğiniz şeyle de ilgilidir. Programın tümüne katılma yeteneğiyle ilgilidir.

Bu şeylerden bazısı şu anda test ediliyor, özellikle de kanser hastalarında, ama sonuçlar önceden bilinemez bir halde, çünkü her türlü yenilenme işleminde var olması gereken o temel ve basit unsuru daha anlamış değiller, ki o da, hastanın arzusu ve sorumluluğudur. Hasta, kendisi ve bedeni için sorumluluk almadığında, bu yeni tür tıbbın iş görmesi çok zordur. O nedenle, bu araştırmacılar, hastanın enerjisinin önemli olduğunu fark edecekler. Ve bazılarınız da bu alanda çalışacak. İlle de tıpla ilgili kısımda değil belki, ama bir hastanın ya da müşterinin, kendi içindeki değişimi ve yenilenmeyi etkileyebileceğini anlamasına yardım etmek gibi basit çalışmalarda bulunacaklar. Tobias bir seminer verecek – (Saint Germain kıkırdar) tabii zaman müsait olur olmaz – ve bu seminerde insanlara, bu yöntemlerin bazısıyla diğer insanların kendilerini yenilemelerine nasıl yardım edebileceklerini öğretecek. Yataklarının başucunda nasıl olunacağını, onların sorumluluk almalarına nasıl yardım edileceğini.

Böylece bu bilim adamlarının üzerinde çalıştıkları şey, aynı zamanda gıda üretimiyle de ilintilidir. Gıda. Şu anda, doğrusu, etten tutun da, tahıllara, meyvelere kadar, herşeyin üretimi oldukça kaba bir halde. Yerküre, Güneş, Ay ve bitkilerin nasıl büyüdüğüne ilişkin dinamiklerin gerçek sezgisel anlayışı eksik. Toprakla ilgili temel bir anlayış var ama, çok sınırlı, çok Eski Enerji biçiminde. Şöyle bir temel anlayış var, toprağa bir şey ekerseniz, ona su verirsiniz, biraz güneş görmesini sağlarsınız, ve sonra ya büyür ya da büyümez.

Ama bunların tümü arasındaki etkileşim hakkında yepyeni bir anlayış ortaya çıkacak – enerjiyle bitki, yiyecek arasındaki etkileşimle ilgili anlayış öyle bir noktaya gelecek ki, önünüzdeki yirmi yıl içinde, küçük bir bahçesi olan herkes, kendine ve çevresindeki komşularına yetecek kadar yiyecek yetiştirebilecek. Besin ve vitamin ve saf enerji içeren yiyecekler, fiziksel bedeni güçlü tutmaya yetecek, ve sizi de böyle çok miktarda yemek zorunda bırakmayacak yiyecekler. Ben bazı kişilerin – özellikle de bu kıtada bazılarının – tabaklarını nasıl doldurduklarını görüyorum, – tabağınızdan ne kadar besin elde edebiliyorsunuz? Ve üstelik birçoğu da besleyici değil, çünkü şu anki yiyeceklerin çoğu, çok az yaşam gücü enerjisine sahip. Hatta şimdilerde bahçelerden taze taze toplanan yiyecekler bile, besin ve yaşam gücü enerjisi açısından yaklaşık iki faktöre sahip, oysa bu oran kolaylıkla otuz ya da kırk olabilirdi. Yediğiniz yiyecek beden üzerinde gerçekten o kadar az bir etkiye sahip ki, günde beş ya da altı kez yemek zorunda kalıyorsunuz. Bedeniniz ve içeri alınan yiyecek, bunları hiç anlamıyor. Yiyeceğe, depolanma ve kullanım için belirli bir temele sahip olması gerektiğine inanması öğretilmiş. Aslında yiyecek çok daha zeki olabilirdi. Ve işte bizim varmak istediğimiz yer burası. Ve bu, burada bulunan bilim adamlarının özellikle üzerinde çalıştığı şeylerden biri – zeki yiyecek, yüksek düzeyde sizin yaşam gücü enerjisi diyeceğiniz şeyi taşıyan yiyecek; ve kendini tüm bedeninize nasıl dağıtacağını ve nasıl besleyeceğini bilen bir zekâ; ve yeniden yemek zorunda kalmadan ve yağ olarak depolanmak zorunda kalmadan, günlerce, hatta haftalarca dayanacak uygun besin miktarını nasıl depolayacağını bir zekâ. Bu geliyor, Şambra. Hemen köşebaşında.

Bugün burada bulunan bu bilim adamı grubuyla meydana gelecek başka çok, çok gelişmeler var. 18 Eylül’den sonra – ille de 19 Eylül’de değil, ama zamanın gelecek birkaç yılında – ortaya çıktığını göreceğiniz gelişmeler, hızlı teknolojik gelişmeler ve ilerlemeler; tıb alanında hızlı değişimler; enerjide hızlı değişimler; spiritüellikte hızlı değişimler. Evet, bunların hepsi birbiriyle bağlantılı, hepsi birbiriyle ilintili. Bunlar, 18 Eylül’den sonra ortaya çıkmaya başlayacak. Şu anda potansiyel halindeler; kuluçka dönemindeler.

Bu bilim adamlarından oluşan grup, tekrarlıyoruz, takılıp kaldılar – zihin yüzünden takılıp kaldılar, tanımlanamaz olana gidip de onu buraya geri getirme yeteneğini anlamadıkları için takılıp kaldılar.

Şambra, siz bu işleme yardımcı oluyorsunuz. Yalnızca onların bugün bu salona gelmelerine, enerjinizi hissetmelerine, şu an içinde bulunduğumuz bu yolculuğu bizimle birlikte yapmalarına, kuantum bilinci denen o şeyi anlamalarına izin verdiğiniz için değil. Yalnızca bunlar yüzünden değil, ama, onlar çalışmalarını yaptıkça, yeni gelişmelerle ortaya çıktıkça, bunu alacak ve bununla koşacak birine ihtiyaç duyacakları için.

Bu yeni teknolojileri kullanarak bedenini şifalandırmayı insanlara kim öğretecek? Çok Yeni bir Enerjide, Yeni Enerjinin yeni uygulamalarını – bu, petrole dayalı olmayan kaynağa ilişkin uygulamaları – kim yapılandıracak ve tanımlayacak? İnsanlara yeni spiritüellik konusunda – dinle ilgili olmayan ve tekniklerle ilgili olmayan, bazı eski törenleri, ayinleri yapmakla ilgili olmayan, yalnızca başka bir kural dizisiyle ilgili olmayan – ama kişinin kendi insanlığını, kendi tanrısallığının mutlak saf özüyle – ve zihinlerini de parçalamadan – bütünleştirmesine izin veren gerçek ve yeni bir spiritüellik konusunda kim yardım edecek, dahası kim danışmanlık yapacak?

Ve Şambra, yıllardır bu konuda yaşadıklarınızdan biliyorsunuz ki, meydan okuma budur, savaş meydanı budur. Savaş meydanı budur. Bir tarafta şu insan var, tüm o harika nitelikleriyle – ve sınırlılıklarıyla – ama güzellikleriyle. İnsan hali – onun güzelliği. Bir meleğin hiç hissedemeyeceği biçimlerde, şeyleri hissedebilme becerisinin güzelliği. Hiç bir meleğin hissetmesinin bile mümkün olmadığı biçimde, şeyleri çok gerçek ve fiziksel şekillerde deneyimleme yeteneği. Çok derin, çok gerçek, çok elle tutulur olan bir deneyim, ama bunda bir güzellik vardır. Katıksız güzellik. Ama, tanrısallık denen şeyi buna katmaya çalıştığınızda, sizin özünüzü, gerçeği – sizin gerçeğinizi, sizin saflığınızı ve sizin kesin güveninizi – bu iki şeyi birleştirmeye kalktığınızda, ikilem yaratıyor, bir çarpışma, ve bu çarpışma zihinde oluyor. Zihinde. Savaş alanı burası. En sonunda bedeni de etkileyebiliyor, ama asıl zihinde meydana geliyor – belirsizlik, korku, kontrol, karanlık ve yalnızlık. Onun nasıl iş gördüğünü anlayamamak, zihinde terör yaratıyor. Süregelen bu savaş yüzünden, zihin, kendini cehennemin derinliklerine, bir karabasana attığını hissediyor. O insanlara yeni spiritüel – biz buna teknoloji diyeceğiz – teknolojiyi kim öğretecek? Bilinçleri beyinlerini aşırı yüklemesin ve bir Eski Enerji psikoloğuna gitmek ve çok, çok – ne denebilir ki – etkisiz ilaçlar, ki bu ilaçlar içsel iradeyi – insanın tanrısal iradesini ve tanrısallığını – yok eder, almak zorunda kalmasınlar diye, kendi bilinçlerini nasıl uyandıracaklarını, nasıl esinlendireceklerini insanlara kim öğretecek? Bu insanları kim eğitecek Şambra? Biz bu yüzden size geliyoruz. Biz bu yüzden, değişim buradadır, diyoruz. Zaman şimdidir.

Enerji Hareket Halinde

Şu anda Dünya üzerinde olan, bu kadar çok şey hissetmenize ve deneyimlemenize neden olan, hareket halindeki enerjidir. Şu an, enerji hareket halindedir. Eski hareket değil, yalnızca hız ve genişleme değil, ama öteye hareket. İnsanların, insan halindeyken daha önce hiç gitmedikleri bölgelere hareket. Enerji, dünyanın her yanında hareket halinde, ve bazen, dünyanın çıldırdığını düşünüyorsunuz – ve eğer dünya çıldırmıyorsa, sizin çıldırdığınızı düşünüyorsunuz. Bunun yalnızca hareket halindeki enerji olduğunu anlayın. O herşeyi etkiliyor. Hatta bu kavramların hiç birini anlamayan insanları bile etkiliyor. Ve bir anlamda en çok da onları zorluyor, çünkü olan biten hakkında en ufak bir fikirleri yok. Herşeyin neden böyle karmakarışık göründüğünü, herşeyin neden şimdilerde böyle çok-katmanlı göründüğünü bilmiyorlar.

İnsanlar, enerjinin tek bir belirli katmanına bakmaya çok alışıklar. Bu onları çok rahatlatıyor. Şişmanlıyor ve mutlu oluyorlar. Tabi, sürekli şikayet edip bundan çıkmak istiyorlar, ama enerji şimdi olduğu gibi, ve bugüne kadar hiç olmadığı gibi hareket halindeyken, çok rahatsız oluyorlar. Ve bunun sonucu olarak ne oluyor? Bir insan, hareket halindeki enerjiyi çok-boyutlu olarak anlamadığında, çıldırmaya başlıyor. Okullarda yaylım ateşi, kaçırmalar, terör eylemleri, intiharlar, depresyon, ve tüm bu diğer şeyler. Öfke, şiddet, ve en kötüsü de, herhalde, cinsel enerjileriyle ilgili çok ters ve çarpıtılmış bir anlayış. Çünkü enerji hareket halindeyken, savaş alanı zihindir, ve bilin bakalım, ne devreye girer. Cinsel enerji virüsü. Eğilir, bükülür ve besler. Şu anda dünyada olan biten budur. Enerji hareket halinde.

Bu, her türlü farklı düzeyde meydana geliyor. Hatta sizin dinci kesimler diyeceğiniz yerlerde bile oluyor. Şimdi, biz din hakkında çok konuşuyoruz, çünkü din, bilince sahip çıkmaya çalışıyor. Din… biz burada herhangi bir dini hedef almıyoruz, genel anlamda dinden söz ediyoruz… dinler, tümüyle insan yapımıdır. Onların Tanrı ile hiç bir ilgisi yoktur. Onlar Tanrı’yı anlamıyorlar. Onların Tanrısı bir adamdır, onların Tanrısı insani niteliklere sahiptir. Şu ara, dinci olmaktansa ateist olmanız çok daha iyidir, çünkü onlar Tanrı’nın gerçek tanımını anlamıyorlar. Onlar hiç tanımsızlığa gitmediler. Onlar Tanrı’yı – binlerce ve binlerce yıldır – kendi görünümleriyle, kendi sınırlılıklarıyla ve kendi zihinleriyle tanımlamaya çalışıyorlar.

Böylece şu anda, Dünya üzerindeki insanların yüzde yetmiş ila seksenini – ve neredeyse insan bilincinin tamamını – kontrol eden dinler var. Ve bu dinler – temel dinler, belli başlı dinler – Mesih’i bekliyorlar, Geri Dönüşü. İsa’yı bekliyorlar. Onları kurtaracak olanı bekliyorlar, ve bir nesilden ötekine ve ötekine ve ötekine bekliyor… ve bekliyor… ve bekliyorlar.

Şimdi siz, o nesillerden birinin uyanıp da şöyle dediğini düşünebilirsiniz, “Ama bu senin için gerçekleşmedi Baba. Mesih sana gelmedi Dede. Mesih, büyük-büyük-büyük-büyükbabaya da gelmedi. Belki, yani sadece belki, Mesih hiç gelmeyecek (kahkahalar)… asla.” Belki de Mesih gerçekten akıllandı, bu gezegenden çıkıp gitti, Çiçekler Köprüsüne gitti ve “Hoşçakalın aile” dedi. (yoğun kahkahalar) Belki de Mesih, Dünya üzerindeki son yaşamını tamamladıktan sonra “Artık gerisi size kalmış. Beni geri aramayın, ben Üçüncü Çemberime gidiyorum. Hoşçakalın!” dedi. (Saint Germain güler, izleyicilerden alkış ve kahkaha yükselir)

Valla, çok alışılmadık şeyler yaparak dikkatleri üzerime topladığım Yükseliş Okulu’ndan döneli, hâlâ ayaklarımın pek yere basmadığını söylemek zorundayım. Eğer Tobias’ın yeni çağın “kötü çocuğu” olduğunu düşünüyorsanız… (yoğun kahkahalar, çünkü Saint Germain, Geoff Hoppe ile bir gazete için yapılan röportajda Tobias’tan “yeni çağın kötü çocuğu” olarak söz edilmesine göndermede bulunuyor). Böylece Şambra, (Saint Germain hâlâ güler), dediğim gibi, ben bugün sadece bir yedek öğretmenim!

Böylece, bilinci tutan, Mesih’i bekleyen dinler var. Mesih gelmeyecek. Bu, insanları beklemede tutmak için, insanları kontrolde tutmak için kilisenin yaydığı eski ve ucuz bir söz, vaat. Mesih geri gelmeyecek. Eğer buna en iyimser açıdan bakmak isterseniz, Mesih’inizin siz olduğunu söyleyebilirsiniz. Kendi Mesih tohumunuz, yine sizsiniz. Yeni Enerji sizsiniz. Buna belki de en iyimser ışıktan bakmak isteseydiniz, Mesih’in bir birey olmadığını, Mesih’in bir olay olduğunu söyleyebilirdiniz. Mesih, insanlık için bilinçteki kuantum sıçramasıdır. Mesih budur. Ama eşeğe binmiş sakallı birinin dünyayı kurtarmak için gelmesini beklemeyin! (kahkahalar) Cauldre’yı sürekli tanımların olmadığı o dış alemlere itmek zorunda kalıyoruz.

Böylece şu anda olan, bilincin çok uzun bir süredir bir tür uyuklama halinde olmasıdır. Evet, o hareket ediyor ve genişliyordu ama, uyukluyordu da. Uyuyordu ve şimdi bundan çıkıyor. O nedenle, dünyanın her yanında enerjinin hareket halinde, enerjinin değişim ve dönüşüm içinde olduğunu görüyorsunuz. O nedenle siz hissettiğiniz bir dolu şeyi, korku ya da gerginlik olarak yorumlanabilecek şeyleri hissettiniz. Bunu, herşeyin büyük bir süratle hızlanması olarak yorumlayabilirsiniz. Buna ayak uydurmakta zorlanıyorsunuz.

Birçoğunuz, son zamanlarda şöyle bir hisse sahip oldu, “O hemen burada. Burada, ama ben onun ne olduğundan emin değilim. Onunla nasıl bağlantı kuracağımdan emin değilim. Burada olduğunu biliyorum.” Birçoğunuz, eskiyi bırakmaya, eskiyi salıvermeye çok hazır olduğunuzu hissettiniz, ama bunu nasıl yapacağınızdan emin değilsiniz. Ve bazılarınız da, eskiyi bıraktığınız halde, onun size yapıştığını hissetti. Gitmek istemiyor. Ve bu doğrudur da, çünkü bir anlamda, ona yatırım yapılmıştır.

Sizin Eski Enerjiniz, sizin eski benliğiniz, kendine yatırım yapmıştır. Gitmek istemiyor. Size yapışıp kalmak istiyor, Yeni Enerji denen şu muazzam şey geliyor olsa bile. Birçok farklı enerji düzeyi, her türlü düzeyde enerji, hareket halinde – yalnızca Dünya’da da değil bu arada. Enerji şu anda semavi alemlerde bile, yakın alemlerde bile hareket halinde. Bazılarınız oralara çıkıp gidiyorsunuz, özellikle de Rüya Yürüyüşü sırasında. Orada bir şeylerin farklı olduğunu biliyorsunuz. Enerji hareket halinde. Bazılarınız, kendi küçük alanınızda, yakın alemlere gitmekten hoşlanıyorsunuz. Bazılarınız, Tobias’ınkine benzer küçük kulübeler inşa etti. Bazılarınız, güzel çayırlıklara sahipsiniz. Birkaçınızın yakın alemlerde kendi özel tepeleri var ve sadece gevşemek için oraya gitmekten hoşlanıyorsunuz. Ama son zamanlarda, oraya gittiğinizde, o kadar rahatlatıcı olmuyor. Hep gittiğiniz o küçük güzel tepe kaçamağında, şimdi rüzgarlar esiyor. Şimdi bulutlar geliyor, ve siz ne olursa olsun onları itip, “Bu benim lanet gerçekliğim!” demeye çalışıyorsunuz, ve yağmur yağmaya başlıyor (kahkahalar) çünkü siz şu anda hareket halindeki enerjinin etkilerini hissediyorsunuz.

Şimdilerde neredeyse şuna benzer bir durum var; parlak güneşli, Yeni Enerjiyle dolu bir gün hissi olmasına rağmen, bulutlar gelebiliyor. Eski Enerji bulutları, güzel bir Yeni Enerji gününe gölge ya da karanlık düşürebiliyor – en azından, size öyle olduğu izlenimini veriyor. Ama anımsayın, enerjinizi bulutların ötesine genişletirseniz, orada ne var? Güneş! Yeni Enerji!

Bu, şu an hareket halinde olan enerji dinamiklerinin bir parçasıdır. Herşey size sanki tersine dönmüş, içi dışına çıkmış gibi görünebilir. Kendinize tutunacak bir yer bulmaya çalışıyorsunuz ama sanki hiçbir şey işe yaramıyor. Bu doğaldır. Bu uygundur. Ve bu, şu ara hareket halinde olan kendi kişisel enerjinizle ilgilidir. Bu, içsel değişimlerle ilgilidir, içinden geçtiğiniz zihinsel değişimler ve bedensel değişimlerle ilgilidir. Bedeniniz, Şambra, şu ara uyanıyor. O, ne yapacağını bile bilmediği bir durgunluk halinde, ya da anestezi verilmiş bir bilinç halindeydi. O nedenle, nasıl yapılacağını bildiği biçimde kendini yenilemiyordu. O şimdi uyanıyor. Uyanıyor ve kendi yenileme enerjisine sahip olduğunu fark ediyor. Enerjisel olarak nasıl verimli ya da etkin olacağını biliyor.

Bedeniniz – size konuştuğum şu anda – aslında bedeniniz size çağrıda bulunuyor. O – fiziksel olmayan, bir bilinç niteliği olan – bu Yeni Enerji biyolojisini biliyor. Yeni Enerji biyolojiniz, neredeyse katı fiziksel biyolojinizin bir paraleli, neredeyse karşıt bir parçası gibidir. O hemen orada, ve fiziksel bedeniniz de onu biliyor. Ona çağrıda bulunuyor. Onunla bütünleşmek istiyor. Onunla birlikte olmak istiyor. Kendini yepyeni bir biçimde şifalandırabileceğini biliyor. Böylece, bedeniniz sesleniyor, “Merhaba. Orada kimse var mı?” (kahkahalar) “Gel. Orada olduğunu biliyorum, gel. Şimdi benimle birlikte ol.” Yine bu nokta, çarpıp tökezlememize neden olan engeldir. O oradadır. Yeni Enerji, yeni bilinç, yeni icatlar, yeni spiritüellik – bunların hepsi oradadır, ama o son aşamaya, son birleşmeye nasıl girersiniz. Ona nasıl girersiniz?

Tanımsızlık

Birkaç kolay adım… birkaç kolay adım. İlki, Tobias’ın hep sözünü ettiği şeydir: Tanımsızlık. Zihnin dışına çıkmak, öteye geçmek. Çünkü buna kelimeler yamamaya başladığınız an, yeniden yok olur. Gerçi o hâlâ oradadır ama, bilincinizin fark etme alanından çıkar. Ona ilişkin zihinsel düşünceler oluşturmaya başladığınız an, yok olur. O, çok garip bir saklambaç oyunu oynar. Bunu istediğinden değil, ama zihninize yakalanmaktan daha iyisini bilir. Onun için de yakalanmayacaktır. Oraya girmemeyi bilir – en azından ön kapıdan. O, zihnin ve insanca sınırlılıklarınızın onu boğmaya çalışmayacağı, güzel bir yoldan gelir. O hapsedilemez. Kapana kısılamaz. Bütünleştirilebilir, ama boğulamaz.

O nedenle, tam da çok yakındaymış gibi, tam da kendinizi büyük bir atılıma hazır hissettiğinizde, yok oluyormuş gibi görünür. Zihniniz onu ağının içine almaya çalıştığında, kayıp gider. Tobias’ın, tanımsızlık, açıklık ve saflık dediği odaya giderek kendinizi, bilincinizi, kendinizin büyük ve tanımlanmamış yanına genişletebilirsiniz. Sonra, bu ikisi dans edebilir; bu ikisi evlenebilir; ve bu ikisi Şimdi ânında birlikte var olabilir.

Yani, biz oraya gideceğiz. Siz elbette alıştırma yapıyor, tanımsızlıkla ilgili ev ödevinizi her gün gayretle gerçekleştiriyordunuz. Biz oraya gideceğiz. Jodie, lütfen flütünle müzik yapar mısın? (İzleyicilerden biri “ah-ah” der.) “Ah-ah” doğrudur!

Buna hazırlıklı olmalıydınız! (Saint Germain kıkırdar) Şimdi de, sevgili moderatörümüzü önceden uyarmadan müzik çalmasını istiyorum. Hafif notalar… ne çalacağını tam olarak bileceksin. Ben seninle birlikte parmaklarını hareket ettireceğim, kendi nefesimi de soluyacağım. Böylece Şambra, derin bir nefes alın.

Şimdi müzik istememin nedeni, özellikle de bugün çalınan müziğin tanımsız olmasındandır. O açıktır… çok açık.

Müziğimiz olacak, ve şimdi cesur olmak için kendinize izin verin ve tanıma ihtiyaç olmayan yere gitmek için kendinize izin verin.

(Flüt çalmaya başlar)

Nefes almayı sürdürün…

(duraklama)

Biz, oniki bilim adamımızın ve Tesla’nın bize katılmasını isteyeceğiz. Şu dış alemlere gidelim.

(duraklama)

…. zihnin devrede olması gerekmediği…
…..şimdi orada dolanmanıza izin verin…

(duraklama)

Burası çok güzel… mükemmel…

(duraklama)

Nefes almayı sürdürün.

(müziğin bitmesiyle uzun bir duraklama)

Teşekkür ederiz.

Bakın, bu aslında gerçekten çok basittir. Onunla mücadele etmeniz, streslenmeniz gerekmiyor. Bir kez kendinize gerçekten öteye geçmek için izin verdiğinizde, artık zor olmaz. Bunun fazlasıyla yenileyici ve tazeleyici olduğunu görürsünüz. Düşünceleriniz ve zihniniz aslında ona verdiğiniz molayı takdir edecektir. Sizin o parçanızı kontrol etmek zorunda olmadığını anında anlayacaktır. Buna ilişkin bir kelime ya da düşünce ya da fikir oluşturmak zorunda değildir. Kendinizle ilgili, şimdiye kadar bildiğinizden çok daha fazlası olduğunu göreceksiniz. O, erişiminizin olmadığı başka alemlerde mevcuttu. Hep oradaydı. Hep, yarım nefes uzağınızdaydı. Ama sanki milyonlarca ışık yılı uzaktaymış gibi göründü. Sanki hiç bir zaman, asla tanrısallığınızla buluşamayacakmışınız gibi göründü, onun için de kendi sahte tanrılarınızı yarattınız. Benim, sahte dinler diyeceğim şeyleri yarattınız. Ruh eşi gibi şeylere taptınız. Kristal gibi şeylere taptınız. Herşeyi denediniz, çünkü çok çaresiz ve çok özlem içindeydiniz. Sanki oraya asla ulaşamayacakmışınız gibi göründü. Hatta, tanrısallığın ve Tanrı’nın ne olduğuna ilişkin bazı çok garip kavramlar bile yarattınız.

Şimdi tanımsızlığa… kendi tanımsızlığınıza… kendi tanımlanmamış size, gitmek için kendinize izin verdiğinizde… her türlü şeyi düşünce ya da yapıyla çerçeveleme gereksinimini salıvermeyi öğrendiğinizde, gerçekten kendinizi bilmeye başlar, ve kendinizi bilmekle de, her türlü insan veçhenizin şimdiye kadar sorduğu tüm sorulara tüm yanıtları da bilirsiniz. Bu oldukça basittir, oldukça güzeldir.

Onu geri getirmek

Şimdi, sonraki bölüme geçelim. Böylece tanımın olmadığı o alemlere gidersiniz ve burada yanıtlar mevcuttur. Bunlar potansiyeldir. Doğal ya da uykudadırlar. Buradaki herşey ulaşılır haldedir. Soru şudur, onları buraya nasıl indirirsiniz?

Öncelikle, oraya gidebilmeniz gerekir. Eski Enerji bilincinin ötesine geçemediğiniz sürece, onların buraya ne kadar kolayca getirilebileceğini de asla anlamazsınız. Yani farketmek, ilk adımdır – onun var olduğunun bilinçli farkındalığı. Onun var olduğunun bilinçli farkındalığı; ve o belki, var olacağını beklediğiniz biçimde olmayacaktır, çünkü bu dahi kendi içinde bir kısıtlamadır. O, basit bir biçimde – safça masum ve basit bir halde – orada mevcuttur, ve sonra onu buraya geri getirebilirsiniz.

Diyorsunuz ki, “Peki ama ben neyi geri getiriyorum? Geri getirdiğim o kutuların ve sandıkların ve diğer herşeyin içinde ne olduğunu bilmem gerekir.” Hayır… hayır. Ve şimdi kayboldunuz işte. Oysa bu, bir nefes almak kadar basittir. Onun kendi güvenli alanınıza gelmesine izin verdiğinizi bilinçli olarak onaylamak kadar basittir. Eğer enerjiniz güvenli değilse, gelmeyecektir. Tobias, ve bir dereceye kadar ben, size güvenli alanınız hakkında uzun uzadıya konuştuk. Güvenli alanınız, bizim sizin için yarattığımız bir şey değildir.

Bu enerji, Yeni Enerjidir. Yeni bilinciniz burada, gelmeye hazır, ama bir güvenli alanınız, güvenli bir eviniz yoksa; çılgın gibi ve delice ve kaygılı ve kızgın ve tüm bu diğer şeylerle etrafta koşuşturuyorsanız; cinsel enerji virüsüyle besleniyorsanız ve bu yüzden başkalarından da besleniyorsanız, güvenli bir alana sahip değilsinizdir.

Bilinçli olarak derin bir nefes almayı bilmiyorsanız, güvenli bir alana sahip değilsinizdir. O derin ve bilinçli nefesi sürdüremiyorsanız – kendini bilme nefesini, ki bu aynı zamanda kendini kabul etme nefesidir de – güvenli bir alana sahip değilsinizdir. Ve bu enerjiyi geri getirmeye ne kadar çalışırsanız çalışın, sizin için ulaşılır olmayacak, gelmek istemeyecektir.

Yani farkındalık; nefes; ve güvenlik – kendinizi ve Tüm Var Olan’ı kabul etmenin güvenliği. İşte o zaman o da gelmeye hazırdır ve çok basit bir biçimde getirilebilir. Çok basitçe. Bir parmağınızla üçüncü gözünüze dokunmak kadar basit bir biçimde getirilebilir. İstediğiniz parmağı kullanabilirsiniz, hangisi olursa (Saint Germain, diğer parmaklar yerine orta parmağını kullanınca, kahkahalar yükselir.) (çvr. ABD’de orta parmağı göstermek, “siktir git” anlamına gelir.) Tek bir parmak. Şimdi, bu o kadar da özel bir şey değildir, yalnızca bir parmak ya da üçüncü göz. Aslında ille de aktive etmeniz söz konusu değil, ama bu, fark etme eylemidir, “Ben buna hazırım” demektir. Onu buraya getirmeye hazırsınız demektir. Onu yaşamınıza kabul etmeye hazırsınızdır. Onu bilmeye, getirmeye hazırsınızdır. Sonra da bırakıverin. Bırakın gelişsin, yaşamınıza doğal olarak genişlesin. Onu zorlamaya çalışmayın, tüm o beklentileri beslemeyin. O, en güzel ve basit ve kolay yoldan gelecektir.

Bu, bu kadar basittir Şambra. Basit – bizim yedi yılımızı aldı – yine de bu kadar basittir. Ve biz, bu bilim adamlarından oluşan grubun ve Tesla’nın, bunun basitliğini anlasınlar diye, Yeni Enerji fiziğinin kesinlikle basit ve özgün olduğunu anlasınlar diye bugün burada olmasını istedik. Eski Enerji özgün değildir. Ama ben bir Şaud boyunca bundan söz edebilirdim. Yeni Enerji basit ve özgündür. Onu bu kadar kolay buraya getirebilirsiniz. Stres yok, beklenti yok. O sadece oradadır. Sonra da sizinle bütünleşmeye başlar, sizin içinizde olan herşeyle bütünleşmeye başlar, kolayca ve basitçe. Tekrarlıyoruz, onun neler yapacağına ilişkin beklentilerinizi lütfen salıverin. Bunu yapmak yerine, gözlemleyin ve yaptığı şeyin bir parçası olun.

Bir şeyler yapın

Şimdi, bu bizi konuşmamızın bir sonraki bölümüne getiriyor. Siz şimdi Yeni Enerjinizi getirdiniz, o herneyse. Ve o şimdi burada. Gerçekliğinizde. Artık bir gölge değil, artık bir paralel değil. O artık bütünleştirildi.

Şimdi Şambra, bu önemli: bir şeyler yapın. Bir şey yapın. Eğer enerji öylecene orada oturur durursa, ya uyuşacak ve gerçekleştirilmekten alıkonmuş olacak, ya da, bazı durumlarda, üzerinize çökecektir. Yeni Enerji, hareket halindeki enerjidir. Yaşantınızda bir şeyler yapın. Bir kitap yazın, bir iş kurun, maraton koşun – hepsini yapın – ama bir şeyler yapın. O rahat koltuğunuzdan kalkın. (bazı gülüşmeler) Eğer bir lazyboy’unuz varsa (geriye yatan, ayak kısmı kalkan rahat bir koltuk markası) atın onu – bugün! Bu, şişko poponuzun üzerinde oturup da hiçbir şey yapmamayı bırakmanın sembolik bir ifadesi olurdu, Şambra. O rahat koltuklarınızdan kalkın… evet, bunu söyledim!

Bir şeyler yapın Şambra. Seçtiğiniz herhangi bir şeyi yapın. Kalbinizi şakıtan şeyi yapın. Bir grup insanın önünde flüt çalın. Bir kitap yazın ve onu dünyanın gözü önüne koyun. Ülkenizi baştan başa yürüyün, ki bunu daha önce hiç yapmadınız. Bir jipe atlayın ve karda gidin. Herneyse, ama bir şeyler yapın. Bu, yaratıcı enerjinizi kullanmanız için muhteşem ve kesinlikle gerekli bir zamandır.

İşinizden şikayet etmekten vazgeçin – istifa edin. Bolluk nerede diye merak etmekten vazgeçin – onu getirin. Kendinizi tamamlamama nedeni olarak eşinizi ya da çocuklarınızı kullanmaktan vazgeçin. Bu ucuz bir neden. Ayrıca güzel de değil. Bir şeyler yapın. Biliyorum, hepinizin hayalleri, özlemleri vardı. Geçmişte birçoğunuz, başkalarının önünde, neler yapacağınıza dair gerçekten büyük laflar ettiniz. Şimdi yapın bunları. Yapın. Kendi içinizdeki enerjiyi hareket ettirin. Bu, yeninin sizinle birleşmesine, olduğunuz herşeyle karışmasına izin verir. Enerjinin hareket halinde kalmasına izin verir. Verimliliğin, etkililiğin gelmesine izin verir. Bir şeyler yapın. Şikayet etmek sayılmaz, bu, bir şey yapmak değildir. Yaşamınızda, önce sizi tatmin eden ve tamamlayan bir şey yapın. Bunu başkaları için yapmıyorsunuz. Bunu başka herhangi bir nedenden ötürü yapmıyorsunuz, yalnızca enerji genişlemesindeki yaratıcı ifade için yapıyorsunuz.

Tobias, Kuthumi ve ben, bu noktayı tekrar ve tekrar destekleyeceğiz. Hemen şimdi bir şeyler yapın, ne olursa. Enerjinin bütünleşmesini, hareket etmesini sağlayın. Bunu yaparsanız, bu enerjinin gerçekliğinize gelmesine izin verirseniz, sevinci ve tamamlanmayı fark edeceksiniz. Bunun ne kadar kolay iş gördüğünü ve aktığını fark edersiniz, ve bunu yapmanızı neden daha önce söylemediğimize şaşacaksınız. Ve o zaman da biz, bunu daha önce de yapmanızı söylediğimizi, söyleyeceğiz. Böylece Şambra, enerjinin hareket etmesini sağlayın.

Ev Ödevi

Ve bu noktada son bir şey daha. Son bir şey – ev ödeviniz – yardımcı öğretmeniniz olarak. Bu ayki ev ödeviniz biraz alışılmadık, biraz farklı, ama onun içerdiği güzelliği göreceksiniz. Kendinizi akşam yemeğine çıkartın. Yalnızca siz. Dışarı çıkın – evde değil – bir lokantaya gidin. Kendinizi akşam yemeğine çıkartın. Kendinizle konuşun, belki yüksek sesle değil, (kahkahalar) ama kendinizle yemek yemek deneyimini paylaşın. Fark edin: Kendinizle olmak rahat mı, değil mi? Evet, o masada iki iskemle olsun, evet kesinlikle. Kendinizi yemeğe çıkartın. Bu arada, siz ödeyeceksiniz. (yoğun kahkahalar) Kendinizle olmanın nasıl bir şey olduğunu tadın. Çok geçmeden, şarkı söylemeye başlayacaksınız, benim gibi, “kimse daha iyisini becermiyor.”

Ben, Adamus Saint Germain, ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Kırmızı Çember, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan küresel bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 50.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Kırmızı Çember her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Kırmızı Çember toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Kırmızı Çember bolluğunu, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışlarıyla sürdürür.
Kırmızı Çemberin en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Sorular ve Yanıtlar

Öğretmenlik Dizisi:
Şaud 10: “Enerji Hareket Halinde”
Adamus Saint Germain’in katılımıyla, Kanallık: Geoffrey Hoppe
Kırmızı Çembere sunulmuştur
5 Mayıs 2007

www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ben Ben’im, evet Ben’im, Adamus Saint Germain. Bu Şaud için bugün sizlerle birlikte burada olmak çok heyecanlandırıcıydı. Bazen tüm bu spiritüellik konuları öylesine çıkmaza sokuluyor, öyle aşağılara çekiliyor ki. Sık sık dindar – hatta spiritüel yeni çağ – insanlarında enerjinin nasıl düşebildiğini hiç fark ettiniz mi? Benim bu Şaud’a ya da sizin enerjinize dayanan bugünkü niyetim, şeyleri hareket halinde tutmak, mizahı yakalamak, her bir günün ve her günün içerdiği sevinci ve nimetleri bulmaktır.

Böylece, daha fazla tantana etmeden, bugün soru sormaya cesaret edeceklerle başlayalım.

1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Bildiğin gibi, oğlumun çevresindeki varlıklarla başım belada. Onun ya da benim çevremdeki bir tanesinin şeytansı olduğunu hissediyorum. Bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Bu neden oluyor ki? Ben, yanılsamadan özgürleştiğim alanı deneyimledim, ve bu alanda olana kadar ve bu alanı tam olarak hatırlayana ve ona sahip çıkana kadar, yine de kurban olduğumu fark ettim. Korkularımın ve inançlarımın bu varlığı beslediğini biliyorum. Sorun şu ki, ben her zaman o alanda değilim ve insan yanımın ödü kopuyor. Ona enerji vermemeye çalışıyorum ama, korkmuyormuş gibi de yapamıyorum. Geçen gece, beni tanıdığını söyledi. Bu doğru mu?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Kesinlikle.

1.ŞAMBRA: Bazı şeyler tanıdık geliyor, ama tam olarak budur diyemiyorum. Bakmam gereken büyük bir inanca mı sahibim?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Gerçekten. Temelde Şambra, bu tür varlık ziyaretlerine maruz kaldığınızda, çevrenizde bir enerjinin dolandığını ve özellikle de sizden beslendiğini hissettiğinizde, o, temelde ve öncelikle sizin bir veçhenizdir. Hâlâ buralarda oyalanan sizin bir parçanız ya da bağlantısı kesilmiş bir yanınızdır. Belki geçmiş yaşamınızdan gelen bir parçadır ama onlar sık sık bu yaşamınızdan bir veçhe de olabilirler. Siz o kadar akıllı, o kadar büyük bir yaratansınız ki, bu varlıkları bile sizin dışınızda bir şey olarak sahte kılıklara sokabiliyorsunuz, ama onun, sizin bir parçanız olduğunu anlayın.

Şimdi, bu varlıkların her türlüsü için, ister sizin bir parçanız, ister dışınızdan olsunlar, siz – bu Şimdi ânında varolan öz, bu düşüncelerin bilincinde olan öz – Üstattır… anda – her anda – Üstat sizsiniz, ve siz bu varlıklara gitmelerini tam anlamıyla emredebilirsiniz. Eğer dışardan gelen bir varlıksa, ki bu olabilir – zaman zaman sizinle oyun oynayacaklardır, sizin üzerinizde kontrole ya da güce sahipmiş gibi davranacaklardır – yalnızca üstatlık alanınızda olun ve gitmelerini emredin. Onlar bu emre itaat etmek zorundadır. Ve eğer ilk seferinde gitmezlerse, çünkü size inanmayabilirler – hem neden inansınlar ki, siz kendinize inanmıyorsunuz – üç kez emredin. Ben’im’i kullanın. “Üstat Ben’im. Gitmeni emrediyorum. Üstat Ben’im.” Hatta bunu yeterince uzun bir süre kendinize de söylerseniz, belki inanmaya da başlarsınız! Ama bu basit kelimeleri kullanın.

Şimdi, eğer o, sizin bir veçhenizse, Üstadın siz olduğunu, o veçhenizin bilmesini sağlayın. Onların yalnızca bir veçhe olduğunu ve siz olmadan bir hiç olduklarını bilmelerini sağlayın. O veçhenin enerjisini hissedin. Tıkanıklığın ya da yaranın ya da acının nerede olduğunu hissedin ve sonra o enerjiyi salıverin. O veçheyi yok etmeye çalışmazsınız, onun tıkanık enerjilerini salıverirsiniz. “Üstat Ben’im, o yüzden, senin tıkanmış, yaralanmış ya da çarpıtılmış enerjilerini salıveriyorum.”

Şimdi, sen, dışsal bir enerjiyle başa çıkmada daha sağlam, daha çetinsindir, çünkü kendi oyunlarının ya da üçkağıtlarının tümünü bilirsin. Kendi eksikliklerini ve zayıflıklarını bilirsin, ve bu varlık seni kandırmaya çalışacaktır. Sana her türlü şeyi söylemeye çalışacaktır; bu şeylerin hepsini ona verene kadar gidemeyeceğini; kendini suçlu hissetmeni sağlamaya; seni kandırmaya, hatta belki sen olmadığını bile söylemeye çalışacaktır. Ama sen yine şuna geri gelirsin, “Üstat Ben’im, o nedenle de bana artık hizmet etmeyen tüm enerjileri salıveriyorum – ve sen, bana hizmet etmiyorsun! Bu yüzden seni saf özüne geri gönderiyorum.”

Bu kadar basit. Eğer bunu bundan daha karmaşık hale sokacak olursan; bu varlıklarla uzun tartışmalara girecek olursan; habire geri gelmelerine izin verecek olursan; elini verdiğinde kolunu kaptırırsın. “Üstat Ben’im ve seni tıkandığın enerjilerden özgürleştiriyorum. Ve öyledir.” Bu, bu kadar basittir. Gideceklerdir. Teşekkür ederiz.

2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Selam Adamus. Benimki oldukça kolay bir sağlık sorusu. Ellerim neden bu kadar çok acıyor ve sızlıyor?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Ellerinin acımasının ve sızlamasının bir nedeni… burada birkaç neden var, ama enerji dolaşımı ellerine kadar gelmiyor, ve enerji yalnızca ellerinden geçmek değil, aynı zamanda ellerinin dışına da çıkmak istiyor. Enerji, başka şeyler için, yaratıcı şeyler için, yapmaktan kendini alıkoyduğun şeyler için kullanılmak istiyor. Biliyorsun, şu an bir dolu hayalin var. Deyim yerindeyse, gecenin bir saatine kadar uyanık kalıp türlü şeyler üzerinde çalışıyorsun, ama onları uygulamıyorsun. Onları Dünya’ya getirmiyorsun. Onları burada gerçekleştirmiyorsun, ve ellerin sembolik, temelde sana uygulama yapmadığını söylüyorlar. Sen buradasın (kafasını gösterir), ve dışarılardasın, ama onu uygulamıyorsun. O enerjinin bu gerçekliğe akıp da bir şeyler yapmasına izin vermiyorsun. Biz yalnızca, diyelim ki, mekanik ya da fiziksel bir şey yapmaktan söz etmiyoruz, ama enerji ellerinden bu yaratılara akabilir.

Şu an senin enerjine bakıyoruz da, başka alemlerde 300’ün üzerinde aktif olan farklı yaratıların var, ve bunların bir kısmı senin enerjini tüketiyor. Şu an, odaklanmak için yalnızca üç tanesini seçmeye çalış. (kahkahalar) Birçok farklı şeyin seni şu an meşgul etmesinin nedenlerinden biri de bu. Er ya da geç hepsini gerçekleştirebilirsin, ama üç tanesini seç, ve onları şimdi bu gerçeklikte gerçekleştirmeye başla. Teşekkür ederiz.

3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Geoffrey Hoppe, Kırmızı Çemberi neden başlattı? Bu, onun iş maceralarından biri miydi, yoksa gerçekten başkalarına yardım mı etmek istiyordu? LÜTFEN KENDİ GERÇEĞİNİ KONUŞ! (Linda, “ve bu, büyük harflerle yazılmış” der.)

ADAMUS SAINT GERMAIN: Ben kendi gerçeğimi konuşmada iyiyimdir (kahkahalar) ve benim gerçeğim şu ki, sevgili Bay Hoppe, ne Kırmızı Çemberi ne de Kırmızı Meclisi başlatmadı, o, Şambra enerjisine bir kanal oldu. Hepiniz bu yaşamda Yeni Enerji çalışmasını başlatmaya hazır sıraya girdiğinizde, ve biz size “Birinin başlaması gerekiyor” dediğimizde, birer adım geri gittiniz, ve o yerinde kaldı… (izleyiciler ve Saint Germain güler) Aslında o ilk kez benimle aynı fikirde! (yoğun kahkahalar)…. ve çalışmayı gerçekleştirdi. Şimdi, bu ilk soruya bağlanıyor – yalnızca yapmak. Bu, bugünün Şaud’unun özüne bağlanıyor – yalnızca yapmak. Bir şey yapmak.

Böylece burada, başka alemlerde yaratılmış olan ve “Bu Kuantum Sıçrayışı çağında Dünya üzerindeki Şambra” denen büyük bir potansiyel vardı. Bu çalışmayı gerçekleştirmek bir kombinasyon talep eder – her biriniz için – bizim çok-boyutlu beceriler diyeceğimiz, ya da sizin bazen spiritüel beceriler dediğiniz şeyle, Dünya’nın şu anki bilinciyle başa çıkmanın çok pratik becerilerini birleştirmeyi talep eder.

Peki, Şambra Üniversitesi kavramını, diğer alemlerde var olduğu haliyle nasıl ele alırsınız? Şambra’nın Tien Tapınaklarında yaptığı ve Yeshua zamanına taşıdığı ve şimdi de onun pratik uygulamasına geçtiği anlaşmayı nasıl ele alırsınız? Bunu Dünya’ya nasıl getirirsiniz? Bu, bugünkü konuşmamızın özüdür: Onu yalnızca düşünebilirsiniz; onunla oynayabilirsiniz ve hayalinizde “ne iyi olurdu” dersiniz; ya da, onu gerçekleştirirsiniz.

Onu gerçekleştirmek noktasına gelindiğinde, nasıl yapılacağını Şambra kadar iyi anlayan, belki benden başka, kimse yok. Şu anda insan biçimi içinde yaşayan sizsiniz. Ve biz genelde bu nedenle Dünya’da bulunan Kırmızı Çember ve Şambra olarak ne yapacağınızı söylemiyoruz. Siz, insanlarla uğraşmanın, kanunlarla uğraşmanın, para durumuyla uğraşmanın, tüm bu şeylerle uğraşmanın girdisini çıktısını biliyorsunuz. Bunları nasıl yapacağınızı biliyorsunuz. Onun için de biz bunu uzmanlara bırakıyoruz, ki onlar sizsiniz. Dünya çapında global bir Yeni Enerji öğretmenleri birliğini nasıl oluşturursunuz? Onun finansmanını nasıl bulursunuz? Onu genişletmeyi nasıl sürdürürsünüz? Onu nasıl pazarlarsınız? Dünya’da Şambra olarak bilinen insanların sorunları işte bunlar. Bunu size bırakıyoruz.

Sorunu yanıtlayacak olursak, bu aktivitelerin her biri enerji akışıyla bağlantılıdır ve enerji akışı da çok yönlü düzeylerden gelir. Bu düzeylerden biri, ki ben bu konuda bir uzmanım, kesinlikle para düzeyidir. Saint Germain olarak yaşadığım hayatta, sık sık eleştirilirdim, çünkü insanların hayal edebileceğinden çok daha varlıklıydım. Kralları satın alabiliyordum; ülkeleri satın alabiliyordum; faytonları, vagonları satın alabiliyordum; mücevherler satın alabiliyordum – ve ben bunu çok yaptım! (kahkahalar) Yaptım, çünkü yapmaktan keyif alıyordum; yaptım, çünkü başkalarına bir noktayı kanıtlıyordum; yaptım, çünkü bu yalnızca enerjidir.

O nedenle şimdi burada, mutlak gerçeğime sadık kalarak şunu belirtmek isterim: Eğer para konusunda zorlanıyorsanız ve para akışında ve bolluğun size yağmasında ve sizden geçmesinde ve sizin bir parçanız olmasında ve sonra sizden (çevrenize) akmasında zorlanıyorsanız… bunda zorlanıyorsanız, o zaman Yeni Enerjiye girmekte de zorlanacaksınız. Hemen şimdi on adım geri gidip Kırmızı Çemberden çıkmanızı, ve spiritüel sürecinizin tümüne yeniden başlamınızı öneririm. Kendi gerçeğimden teşekkür ediyorum.

4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Paradan söz ettiğine sevindim. Bu biraz da benim sorumla ilgili. Geçen ay, senin 2004 yılında yaptığın bollukla ilgili kanallığın CD’lerini dinledim, ve senin bugün verdiğin mesajın aynını duydum – “Bir şeyler yapın. Bolluk, siz başladığınızda başlar.” Yani sen bunu bize en az üç yıldır söyleyip duruyorsun. Ben bunun üzerinde çalışmaya başladım. Bir dolu enerjiyi, tıkanıp kalmış eski enerjiyi salıverdiğimi ve hareket ettirdiğimi hissediyorum, ve akış başladı. Ama kocam, eşim, o da umutsuzca, Eski Enerji işini bırakmak ve bu yöne doğru hareket etmek istiyor. Ve bu fikir bende büyük bir korkuya neden oluyor. O benim güvencem sanki. Bunun ötesine nasıl geçebilirim ve kocamla bu yönde nasıl çalışabilirim soruları üzerinde çalışmam gerekiyor.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Gerçekten de. Bunu ne kadar istiyorsun? Biraz? Çok?

4.ŞAMBRA: Fazlasıyla. Herşeyi.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Ben şimdi başını alıp suyun altında tutsam ve nefesin kesilse, bir nefeslik hava için yalvarıp yakaracak kadar çok mu istiyorsun? Bu kadar çok mu istiyorsun?

4.ŞAMBRA: Kendim için evet.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Peki ya eşin?

4.ŞAMBRA: Ben onun mutluluğunu istiyorum. Onun…

ADAMUS SAINT GERMAIN: Şimdi anlamsallığa takılmayalım ama, sen onun mutluluğunu isteyemezsin. Sen yalnızca kendi mutluluğunu isteyebilirsin. Sadece kendininkini seçebilirsin.

4.ŞAMBRA: Peki. Onun da Yeni Enerjiye geçip de benim yaptığım şeyleri yapması fikri neden bende böylesine korku yaratıyor?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Bu tam anlamıyla bir enerji noktasından ötekine gidiyor. Sanki kayalıkların üstünden atlayıp zıplamaya benziyor, ama orada bir ırmak olacağına, hiç bir şey yok, ve sen sanki bundan kayıp o büyük hiçliğe düşecekmişin, açlıktan ölecekmişin, faturalarını ödeyemeyecekmişin, evinden çıkartılacakmışın, arabanı, herşeyi kaybedecekmişin gibi algılıyorsun. Ama bu kadar uzağa gitmek için gönüllü, istekli olman gerekiyor. Bunların tümünü bırakmaya gönüllü, istekli olman gerekiyor, anlıyor musun. Şimdi bu zaten kendi içinde korkutucu – ama özgürleştirici – bir öneridir. Bunların hiç birini gereksinmemen, mutlak özgürlüktür. Olabilecek en kötü şey, herşeyi kaybedip ölmendir. (kahkahalar)

4.ŞAMBRA: Peki.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Ama bak, insanlar bundan korkuyorlar ve bunu bir engel ya da bir özür olarak kullanıyorlar, ve sonra da atıl hale geliyorlar. Ve atıl olmak, o büyük uçuruma düşmekten daha kötüdür, çünkü uçurum, yanılsamadan başka bir şey değildir, anlıyor musun. Ben korkuyu anlıyorum ve buna şefkat besliyorum, ama sen o korkunun bir engel oluşturmasına izin veriyorsun, ve o engelle de atıl hale geliyorsun, ve atıl olmak, sinirlenmeye ve öfkeye yol açar, ve er ya da geç bir yerden çıkması gerekir.

Enerji, şu anda, hareket ediyor. Enerji hareket halinde, ve bu, kendinin o harekete dahil olmasına izin vermenle ilgilidir. Birkaç şeyi kaybedeceğim diye ya da birkaç başarısızlıktan korkma, çünkü kendi enerjinin o dinamiğinde, o evriminde, bolluğun ta kendisini getirecek tamamlanma meydana gelecektir. Bolluk, diğer herşeye göre ikinci sırada kalır, önemli olan, enerjinin hareket halinde olmasını arzulamak ve sadece bir şeyler yapmayı istemektir.

Sen şimdi tüm bu engelleri önüne diktin, ve bunlar büyük duvarlar gibidir, ama aslında aynı zamanda da yanılsamadırlar. Gerçek şu ki, sen şeyleri bıraktıkça ve eşin de şeyleri bıraktıkça, yeni bir şey devreye girer. Bu ille de eski alanı doldurmayabilir, o aslında yeni alana gelir.

Senin bilmek istediğin… aslında sen bana şunu soruyorsun, “Herşey iyi olacak mı, yolunda gidecek mi?” Eh, bu varsayımlara dayanan bir soru. Kesinlikle, herşey yolunda olacak – ama belki de senin öncelikle hoşlanacağın türden olmayacak. Ama bunlar, senin her açıdan yaşamın tadını çıkartacağın anlamında yolunda gidecek mi? Yanıt yine, evettir; bu geliyor. Bazen beklenmedik yerlerden ama oluyor. Bugün bu soruyu her ikinize geri yöneltecek olursak, araba taksidi ya da ev taksidi gibi önemli olduğunu düşündüğünüz şeyleri bırakmaya istekli misiniz? Bunu salıvermeye gönüllü müsünüz? Ve bu da benim sana sorduğum soru.

4.ŞAMBRA: Evet.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Gerçekten de. O zaman bırak gitsin.

4.ŞAMBRA: Peki.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Bırakıver gitsin. Ve kibirli olmama rağmen şunu da eklemem gerekiyor. Derin bir şefkat söz konusudur. Bırakmanın ne anlama geldiğini biliyorum, ve burada bulunan ve dinleyen tüm Şambra’nın, yanıtı da dinlediğini biliyorum, çünkü sen bu soruyu yalnızca kendin için sormadın. Senin sorun aslında onların hepsi içindi. Teşekkür ederiz.

5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Ben yakınlarda, Öğretmenlik Dizisi sırasında Çembere dahil oldum. Telafi etmem gereken herhangi bir ev ödevi var mı? Benim ya da yeni gelen birinin öğrenip yetişmesi gereken bir şey var mı? Yoksa devam edebilecek halde miyim?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Devam edecek haldesin… devam edecek halde. Olan şudur, Şambra enerjisi dinamiktir ve ille de belirli bir zaman diliminde ya da düzeninde tutulmaz. O nedenle, şimdi gelenler aslında başlangıçtan beri deneyimin bir parçası olmuşlardır. Geri gidip de Yaratıcı Dizisi’nden ya da hatta ondan da önceki mesajları okuyacak olursan, aslında o deneyimlerden geçtiğini, belki tam o Şaud anında değil ama o deneyimlerden geçtiğini fark edeceksin, ve şimdi bu Şimdi’de bize katılıyorsun. Teşekkür ederiz.

6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Saint Germain, bu Şaud iliklerime kadar işledi. Bunu derinden hissedebiliyorum, ve meydana gelen bazı belirtileri fark etme farkındalığı için sana teşekkür ediyorum, özellikle de Bayrak Teknolojisiyle ilgili San Diego seminerinden sonra. O nedenle, sanırım bir soru söz konusuysa eğer, o soru da şudur, neden beden şimdi uyanmaya başlıyor? Ve bu, herşeyin birden olacağı bir şey midir, yoksa daha çok, biz farkındalığımızı değiştirdikçe bu da aşama aşama mı olacaktır? Ve bunun bu kadar ıstıraplı olması gerekiyor mu?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Bunlar mükemmel sorular ve ayrıca belirli bir yanıta da sahip olmadığımız sorular. Beden – o birden mi uyanacak? Herhalde hayır, çünkü sizin, özünüzün tümü, diyeceğiniz şey, tam bir değişimin beden için çok zorlayıcı olacağını bilecek kadar zekâ bütünlüğüne sahiptir. Tekrarlıyoruz, çoğunuzun içinden geçtiği bu tür spiritüel/fiziksel yenilenmeler birçok yaşam sürebilir, ya da birçok yaşamdır etkisini sürdürüyordur. Siz şimdi hızlandırılmış bir süreçten geçiyorsunuz, ama bedenin – şimdi içinde bulunduğun bu fiziksel bedenin – tüm sistemleri bunaltmamak amacıyla belli adımların ya da hızın söz konusu olduğunu bilir.

Ağrıya bazen türlü şeyler neden olur. Bedenindeki herşey yeniden oluşuyor – DNA, hücreler, bedenindeki iletişim ağı. Ağrı, rahatsızlık verse de, aslında bunların hepsinin meydana geldiğinin bir göstergesidir. Ağrıyı ille de uyuşturmak istemezsin, başka bir deyişle, kuvvetli ilaçlar almak istemezsin, çünkü aslında ağrının kendisi, bedenin yeniden çalışmasında, amacın bir bölümüne hizmet eder. Ağrı, biyo-mekanik sistemine, enerjinin belli yerlere yönlendirilmesi gerektiğini işaret eder ve bu bölgeler her ağrı hissettiklerinde bir tür acil tepki moduna girerler, ağrı tüm bedeninde olsa bile. Ve bu sayede bir tür biyo-zekâ geliştirir ki, bu zekâ bedeninin yenilenme ya da yeni bağlantıların kurulma işleminin bir bölümüne yardımcı olur, yani ağrıyı tam anlamıyla sadece bir uyarı sistemi olarak değil, ama içinden geçtiğin tüm bu değişime yardım edecek bir enerji sistemi olarak kullanır. Ve, değişimi seçenin sen olduğunu da anımsa.

Böylece ağrılar, aslında sürecin bir parçasıdır, ama önemli şeylerden biri de, ağrıya ilişkin zihinsel olmamayı anımsamandır. Başka bir deyişle, kendini suçlamaya, neyi yanlış yaptım da ağrım var diye kaygılanmaya başlama. Ağrı, belli bir noktadan sonra azalacaktır. Artık ona ihtiyaç kalmayacaktır. Bedenindeki şebekelerin tümü, içinden geçtiği bu işlemle nasıl başa çıkacağını artık bilecektir.

Sık sık her şey için bu yanıtı verdiğimizi biliyorum, ama soluma tüm işleme yardımcı olacaktır. Şimdi, başlarda soluma ağrıyı arttırabilir, çünkü şimdi soluma yoluyla enerji tüm bedeninde farklı bir oranda akacaktır, ama nefes, ağrıya duyulan ihtiyacın ya da arzunun da salınmasına yardım edecektir.

6.ŞAMBRA: Öyleyse bugün ya da şu son birkaç haftadır hissettiğim şey, fiziksel veçhelerin dönüşümüne kafamın da karıştığı bir kombinasyon. Ve Şaud, kafamın nereye takıldığını fark etmeme yardımcı oldu ve sonra korkuya ya da koşup bazı şeyleri düzeltme dürtüsüne nefes almak, ve herşeyin kendi yolunda gitmesine izin vermek. Yani sanırım… senin savaş meydanı dediğin şey bu mu?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Evet, gerçekten de. Ve şöyle bir şey oluyor, kafa karışıklığı ve kaygıların zihinden geliyor, çünkü zihnin, neden ağrı var diye şaşırıyor, ve ayrıca zihnin, bu sürecin ya da işlemin ağrıyı içermemesi gerektiğine inandırılmış. Ama doğrusu burada, ağrı bir dereceye kadar işlemin ya da sürecin bir parçasıdır. Zihin bir kez ağrıya odaklanmaya başladı mı, onu daha kötü hale getirir ve bir anlamda ağrı enerjisini kabul eder, böylece bedenindeki ağrı da daha uzun sürer. Ama şu anda, onun işlemin/sürecin doğal bir parçası olduğunu anla ve böylece o nispeten çabuk yok olacaktır.

6.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Elbette. Biz teşekkür ederiz.

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Sevgili Tobias ve dostlar. Bana gösterdiğiniz şefkate, sevgiye ve sabıra teşekkür ediyorum. Müteşekkirim. Ben, Seksüel Enerjiler seminerine katılmakla ilgili bir korkumu gündeme getirmek istiyorum, özellikle de, Kırmızı Çemberle ilgisi olmayan erkek arkadaşımla ilişkimi nasıl etkileyebileceği konusunda. Eğer ben virüsü temizlersem, bu onu da özgürleştirir mi, yoksa bizi yabancılaştırır mı? Ben ne kadar açık, berrak hale gelirsem, ikimizin daha da yakınlaştığını ve mutlu olduğunu fark ediyorum. Tanımsızlık enerjisi şimdiden ilişkimizin tüm alanlarını zenginleştirdi, özellikle de cinsel açıdan, ve ben bizde muazzam bir değişim görebiliyorum. Yani, enerjimin seksüel enerji virüsünden arınmış rezonansı genişleyerek onunkini de, ve yine genişleyerek sonunda tüm insanlığınkini de temizleyecek mi?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Yükselişten yalnızca kendi başına yürür geçersin. Beraberinde bir eş getirmezsin. Aileni getirmezsin – Tanrı’ya şükür. Bu süreçten yalnız başına geçersin. Böylece, bu soruda sorduğun şeyi anlamamıza rağmen, tanrısallığına ve onun bütünleştirilmesine ilişkin her kararın – her türlü kararın – senin tarafından alınması gerektiğini, yalnızca senin vermen gerektiğini söylemek durumundayız.

Bu katı bir bildiri gibi geliyor kulağa, çünkü sahip olduğun o harika yürek ve sevgiyle başkaları hakkında endişeleniyorsun. Peki ya kalbinin doğru olduğunu hissettiği bir şeyi bir başkası yüzünden yapmaz da, yıllar sonra ya da belki sonradan bir başka yaşamda, bunun her ikiniz için de en iyisi olduğunu görürsen ne olacak? Biliyoruz, bazen şöyle bir korkun var, “Şunu şunu yaparsam ne olur? İşimi kaybeder miyim? Eşimi? Evimi? Hatta fiziksel bedenimi?” Ve Şambra, bunlar sınırlılıklardır.

Bu, doğru olduğunu hissettiğiniz ya da bildiğiniz için yapılmalı. Ve bazen, birçoğunuzun fark ettiği gibi, eşinizi kaybedersiniz de. Ama yine bazılarınızın fark ettiği gibi, o ilişki bazen kendini arındırır, bazı eski karmik nitelikleri arındırır. Bazen, önce kendi içinizde (kendinizle) bir eş bulduğunuzu ve sonra başkalarına daha gerçek ve daha özgün bir eş olduğunuzu gördünüz. O nedenle, sana burada belli bir karardan söz edemeyiz. Kararın senin tarafından alınması gerekiyor, ama kendi içine bir bak. Bu zamanda neyin uygun olduğunu hissetmek için içine bak. Teşekkür ederiz.

LİNDA: Anababaya değinmişken, senin bir ailen var mıydı?

ADAMUS SAINT GERMAIN: (güler) Tek çocuk olduğumu anlayamadın mı?! (Saint Germain ve izleyiciler güler)

LİNDA: İşte bu, öyle değil mi?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Gerçekten de.

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba. Benim sorum – sanırım birkaç Şaud önceydi, Tobias, psikoloji alanında Yeni Enerjinin bu alanı nasıl değiştirmeye başladığından söz etmişti, ve ben de biraz bu yöne kayıyorum, ama bekleyeyim mi, beklemeyeyim mi, emin değilim, çünkü Yeni Enerji değişiyor ve ben eski bir paradigma ile yola devam etmek istemiyorum.

LİNDA: O hoş ve genç bir kız – onu korkutma! (Saint Germain güler)

8.ŞAMBRA: Biliyor musun, bu biraz özel bir şey ama ben şu Yeni Enerjiyi ve psikoloji dünyasını nasıl etkileyeceğini merak ediyorum.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Kesinlikle. Öncelikle, bekleme. Şu an Eski Enerjiyi ya da geleneksel olanı öğreniyor olsan bile bu pekâladır, çünkü sana güzel bir temel, güven verecektir. Sen kendini Yeni Enerji psikolojisine geliştireceksin. Onun ne olduğunu kendin keşfedeceksin. Onun için, şimdi kendini geri tutma.

Sana bu konuda bir ipucu vereyim, psikologlar, bildiğin gibi, çok hayal kırıklığı yaşıyor ve sinir oluyorlar. Bazı başarıları var ama birçok kez de sinir oluyorlar. Biliyorsun, bazen hasta doktordan inanılmaz ölçüde beslenir. Ve haliyle, doktor da hastalarından inanılmaz ölçüde geri beslenir.

Bu tümüyle, bizim seksüel enerji virüsü dediğimiz şeydir, ki o temelde, eril/dişil enerjilerin dengesizliği ve şu anda o iki enerjinin yeniden birleşme arzusudur. Ama bunun intikam tanrıçası, fiziksel tacizden tut da, zihinsel ve psişik tacize kadar herşeyin nedenini oluşturan seksüel enerji virüsüdür. Buna, yalnızca seks eylemiyle uğraşıyor diye seksüel demiyoruz, ama bu virüs çok ayartıcı bir nitelik ediniyor, bu virüs insanların zihinlerinde devrede olduğu zaman, neredeyse seksüel bir nitelik ediniyor. Ve öylesine ayartıcı bir hale geliyor ki, insanlar onu salıvermek istemiyor ya da salıveremiyor. Ama sonuçta virüsün salıverilmesine ve özgürleştirilmesine yardım eden, seksin gerçekte ne olduğunun gerçekten anlaşılmasıdır. Böylece bu, önünde uzanan çalışma için sana verilmiş küçük bir ipucudur.

8.ŞAMBRA: Harika. Çok teşekkür ederim.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Biz teşekkür ederiz.

LİNDA: Son soru, seçimin buysa.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Üç tane daha alalım.

LİNDA: Peki. Ay bu mükemmel. (Saint Germain omuz silker ve izleyiciler güler) Biliyorum. Biliyorum.

9.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Kia ora tatou. Herkese merhabalar. Sana bugünkü muhteşem Şaud için teşekkür ederim, ve bugün fiziksel olarak burada olduğum için ve Şambra’yla tanıştığım ve bağlantı kurduğum için minnettarım. Şu ara öğretmek adına yaptığım işin büyük bir bölümü, erkeklerin, kendi muhteşemliklerini fark etmelerine ve kendi mutlakiyetlerine adım atmalarına yardımcı olmaktan oluşuyor. Bugünkü Şaud’da sen oniki bilim adamından altısının kadın, altısının da erkek olduğundan söz ettin. Rastlantının olmadığını varsayarsak, tanımlanamaz olana erkeklerle kadınların gitme biçimi arasında, potansiyelleri geri getirme ve tezahür ettirme biçimleri arasında bir fark olup olmadığını bana söyleyebilir misin?

LİNDA: Bunu sana yanıtlaması için kanallık yapan birine ihtiyacın var?! (Saint Germain ve izleyicilerden yoğun kahkahalar yükselir)

9.ŞAMBRA: Ama bazı farklılıklar var!

ADAMUS SAINT GERMAIN: Evet, mükemmel bir soru. Var. Ve biz yine bu konuda bir kitap yazabilirdik, ama biri önce davrandı – Mars ve Venüs kitapları – ama var, evet. Kadınlar… bir bakalım… burada hafiften politik olmaya çalışıyoruz.

LİNDA: Kibar ol.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Kadınlar genelde daha sezgisel oluyor ve enerjilerini bu öbür alemlere erkeklere göre daha kolay genişletebiliyorlar. Erkekler daha, sizin deyiminizle, topraklanmış ya da akılsallar, ama kadınlar da, o enerjiyi geri getirmede ve onlar kanalıyla ifade bulmasına izin vermede daha ürkek, daha çekingenler. Erkekler o diğer alemlerden azıcık bir şey alıp onu burada çok iyi satabiliyorlar! (yoğun kahkahalar) Kadınlarsa, diğer alemlere genişleyebiliyor ve inanılmaz miktarlarda enerji alabiliyor, ama onu geri getirmek konusunda temelde kendine inanmıyor ve çok korkak oluyorlar. Böylece onlar herhangi bir şeyi buraya getirmede, genellikle çok zorlanıyorlar. Bu da onların bir anlamda iki-boyutta birden yaşamasına neden oluyor. Başka bir deyişle, bilgi hemen oradadır ama onlar burada yaşar ve bu ikisinin kaynaşmasına izin vermezler. Böylece geri gelmeden önce onu eksikleştirmek ya da baskılamak eğiliminde olurlar.

Böylece, kadınlar için genişletilmiş bir eğitim olsaydı, (bu enerjilerin) nasıl getirileceği… buna nasıl izin verileceğiyle ilgili olurdu – şimdi Janice ve Kuthumi’den bir alıntı yapacağız – ruh nasıl yerleşik hale getirilir? O şimdi buraya nasıl getirilir? Erkekler içinse konu, yakın alemlerin ya da zihinsel alemlerin ötesine geçip de tanımsızlık alemlerine gitmek için kendilerine nasıl izin verecekleridir. Böylece görüyorsunuz, bir erkekle kadını biraraya getirdiğinizde, Cauldre ve Linda durumunda olduğunda gibi, burada birlikte çalışmanın oluşturduğu denge, çok daha fazla enerjinin gelmesine izin verir, anlıyor musunuz. Mükemmel bir soru.

LİNDA: Evet.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Teşekkür ederim. (izleyiciler alkışlar)

10.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Selamlar Adamus. Ben merak ediyorum. İnternet üzerinden kitap satıyorum, bir dolu romantik, vampirlik, zamanda yolculuk kitapları falan, ve bunları dünyanın her yanına gönderiyorum. Yaptığım şeyle, bu paketlerde ve onlara yerleştirdiğim şeylerle çok daha fazla bir şeylerin iş gördüğünü biliyorum. Ben sadece, benim ne yaptığım ve dünyanın her yanına ne gönderdiğim konusunda senin bakış açını istiyorum. Bu kitapları sağlamakla seksüel enerji virüsünü besliyor muyum, ya da ne yapıyorum? Ve sen sonuçta kötü çocuksun! (kahkahalar) Kötü çocuklar çok çekici olur!

ADAMUS SAINT GERMAIN: Burada bir dolu şeyin kombinasyonu var. Birincisi, bu, bir gereksinimi karşılayan yaratıcı bir ifadedir. Sen buna beslenme ya da başka bir şey desen de, bu yalnızca insanların bilincinin bir gereksinimini karşılıyor. Ben buna, daha fazla dram, derdim. Dünya çapındaki müşterilerinden de bileceğin gibi, onlar kendi yaşamlarında biraz heyecana ihtiyaç duyuyorlar ve sen onlara bunu sağlıyorsun. Açlıklarını tatmin amacıyla, deyim yerindeyse, onlara çok baharatlı bir yemek sunuyorsun, çünkü birçoğu, kendi yaşamından bir tatmin ya da tamamlanma elde edemiyor. Oldukça sıradan ya da yapısal bir hayat yaşıyorlar, ve baharatlı bir şeyin peşine düşüyorlar, ve sen de bunu sağlıyorsun. Ayrıca, basılı kelimeleri aşan bir enerji de sağlıyorsun. Şöyle diyen bir enerji potansiyeli, “Uyanmaya hazır olduğunda, burada daha fazlası da var. Yarattığın bu öykünün içindeki dramları aşmaya hazır olduğunda, burada başka bir şey de var.”

Sen şimdi bu mesajı, kitabın yazılı olmayan bölümünün, enerjisel bölümünün satır aralarına yerleştirdiğin bu mesajı, bir süredir gönderiyorsun. Ama sen şimdi – ki bana aslında bunu soruyorsun – yepyeni bir kitap türü yazacak kadar gözüpek ve yürekli olacak mısın, hareket halindeki enerji için senin yeteneklerini ve becerilerini birleştiren yepyeni bir stille, ama günlük varoluşuna katlanmak ya da dayanmak amacıyla hayatlarında biraz baharat gereksinen okuyucuya güvenmeyen ya da bu okuyucu kitlesini gereksinmeyen bir stille yazabilecek misin? Bu yeni yazma tarzına hazır mısın?

10.ŞAMBRA: Ben şimdilerde bir kitaba başladım ama, o daha çok bir “nasıl yapılır” kitabı, yani… bu beni bir sonrakine mi götürecek?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Ben burada, geçmişte yaptıklarını kullanmaktan söz ediyorum. Senin bir öykü kurma yeteneğin, becerin var, anlıyor musun. Şimdi yeni bir öykü kuracak mısın?

10.ŞAMBRA: Dünyanın her yanına gönderdiğim tüm o paketlere ekleyebileceğim bir şey var mı?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Ama sen bunu zaten yapıyorsun.

10.ŞAMBRA: …. yayılım açısından, enerjisel, fiziksel olarak.

ADAMUS SAINT GERMAIN: O paketlerin içine yaldızlı kağıttan yapılma birkaç melek serpiştirip, kutuları açan insanları kızdırabilirsin! (kahkahalar) Ama bundan başka zaten…

10.ŞAMBRA: Ben zaten yapıyorum.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Zaten yapıyorsun.

10.ŞAMBRA: O zaman, ne yapıyorsam yapıyorum.

ADAMUS SAINT GERMAIN: Ne yapıyorsan yapıyorsun. Ama şimdi bir de farklı bir okuyucu kitlesine geçmeyi düşün.

10.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

11.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Ben, o oniki bilim adamının enerjilerini yansıtmak ve dünyamızda, burada bulunanların fark ettiğinden çok daha büyük bir etkiye sahip olmuş olan Nikola Tesla’nın varlığını onurlandırmak için öne çıkıyorum. Gezegensel manyetik alanda görülen değişimler, Yeni Enerjinin bir yansıması mı? Gezegende aktive olan ve Dünya’nın yarattığı ya da bilinçte dönüşüyor olabileceklerimizle birleşen, enerji noktaları var mı? Ve gezegenin yerküre ağıyla ilgilenenlerimiz için herhangi bir öneride bulunabilir misin?

ADAMUS SAINT GERMAIN: Kesinlikle. Manyetikler, bilinç değişimine bağlıdır, ve Dünya’nın manyetik kutuplarının, biraz da önceden tahmin etmesi zor bir biçimde değiştiğini göreceksin. Bir süredir değişiyorlar, ve son birkaç yüz yıldır manyetik kutuplarda meydana gelen gerçek değişimlerin grafiğini çıkarsaydın ve sonra da, önemli ve haber niteliğinde dediğin olaylarla örtüştürseydin, meydana gelen olaylarla manyetik alan değişikliği arasında doğrudan bir ilişki olduğunu görürdün… örneğin 11 Eylül, ya da dünyanın büyük bir bölümü için Kennedy suikasti, ya da 2.Dünya Savaşı… bunlarla manyetik alan değişikliğinin hareketi arasında bir ilişki fark edeceksin. Bu hemen olayın olduğu gün meydana gelmez, ama olaya yanıt ya da tepki olarak meydana gelir.

Senin gibi daha bilimsel ve akademik insanlardan birinin bunu bir çizim haline getirmesi ilginç olurdu, çünkü Dünya bilincinin kendisinin, manyetiklere etkisi olduğuna ilişkin doğrudan bir kanıt söz konusudur. Manyetiklerin gerek kuvvetine, gerekse lokasyonuna (yerine, bölgesine) bakmak önemlidir.

Ve şu anda, biz bu Kuantum Sıçrayışı zamanına yaklaşırken, Dünya’nın kendisi, onun manyetik ve elektriksel alanları ve onun – ah, bunun teknik bir terimi yok – ama bir… bu tam doğru kelime değil, ama bir güç alanı var. Bu, Dünya’nın enerjiyi yaygınlaştırma biçimiyle ilgilidir. İşte bunların hepsi değişmektedir. Onlarda da enerji hareket halindedir ve bir anlamda, buna nasıl baktığına bağlı olarak , bu sistemlerde kargaşa hüküm sürüyormuş gibi görünebilir. Dünya manyetiklerinin, elektriğinin ve güç noktalarının hepsi dağılıyormuş gibi ya da bir kargaşa biçimine giriyormuş gibi görünebilir.

Ama bugünkü Şaud’un başında söylediğim şeyi anımsa, evren ve evrensel bütünlük mükemmel bir düzen içinde. Herşey, olması gerektiği gibi oluyor, ve sizin kargaşa dediğiniz şey varmış gibi görünüyorsa, bu ona yalnızca tek bir düzeyden ya da katmandan baktığınız için öyle görünüyordur. Eğer onun ötesine ve sonra yine ötesine ve yine ötesine bakarsanız, mükemmel bir düzenin olduğunu görürsünüz.

Yani kesinlikle. Şu anda bunların tümü, sizin ağ diyeceğiniz şeyler – ki bunlar ister Dünya’nın içsel ağları olsun, ister dışsal ya da örtüşen ağlar – hepsi değişiyor. Ağlar, bilinci değiştirmez. Bilinç ağları değiştirir. Ağlar, hareket etmeye ve depolamaya ve – ah, bunu nasıl söylüyorsunuz – enerjiyi yönlendirmeye alışıktır. Ve bilinç değiştikçe, ağlar da doğal olarak değişmek zorunda kalır, çünkü Dünya’yı oluşturan bu çok ayrıntılı boyutlar-arası ya da yoğun enerjilerle şu an kurduğunuz ilişki, tümüyle değişmektedir. İçerden ya da dışardan enerji alma biçiminiz değişiyor. Sizin insan veçheniz ve ruhsal veçheniz dedikleriniz arasındaki bağ – bazılarınız bunlara altın ya da gümüş kordonlar dediniz – bunların hepsi değişmektedir. O nedenle, kesinlikle, şu anda Dünya’nın tüm ağları, sadece hareket halindeki enerjidir.

Ruhsal benliğinizden insan benliğinize olan enerji akışı, Dünya üzerinde siz olarak bilinen insan gerçekliğini yaratmak amacıyla öz enerjine olan odağını sürdürmek için gereken enerji, bunların tümü değişmektedir. Kendinle nereden bağ kurduğun değişmektedir. O yüzden her gün, yataktan kalkarken, özellikle de gelecek birkaç yıl boyunca; siz sabahları uyandığınızda, başka alemlerden ya da tanımsızlıktan geri dönerken, kendinizle bir bağ kurmaya alışıksınız. Siz kendi insan benliğinize yeniden bağlanıyorsunuz ve bunu da, bizim belli bir ayrılık noktası dediğimiz biçimde yapmaya alışıksınız. Bu şimdi değişiyor, hergün. Böylece, sabahları uyandığınızda ve kendinizi hemen bulamadığınızda, bunun nedeni benliğinizin şimdi yeni bir yerde yeniden-şebekelenmiş ya da yeniden-yöneltilmiş olmasından kaynaklanır, bir gece önce olduğunuzdan azıcık farklı bir yerdesinizdir, anlıyor musunuz.

Böylece şimdi, ağların ve alanların tüm ayrıntılarına girebiliriz…

11.ŞAMBRA: Benim zamanım var.

ADAMUS SAINT GERMAIN: (güler ve izleyiciler de)… ve bunu yapacağımızdan emin olabilirsin, çünkü konuşacak çok şeyimiz var. Ama şu anda, Şambrayı zihinsel olmayan bir işlemden geçiriyoruz, bu size, çok zihinsel olabilecek, çok teknik olabilecek bir işlemin daha iyi ve en son anlayışını sunacaktır.

Ve sana hemen şunu söyleyelim, ağları ve sistemleri ve kalıpları ya da modelleri analiz ederek, aradığın şeyi keşfedemeyeceksin. O ağlar ve sistemler ve kalıplar ve tüm bu şeyler… biz onlara örgüler diyoruz, gerçeklik örgüleri… sonradan – bütünleşmeden sonra ve seni, kendini, kabul etmenden sonra – anlayacağın ve değerini bileceğin bir şeydir. O zaman, bunun nasıl çok güzel, düzen içinde… bu matematiği bile aşar, ama çok düzenli bir sisteme oturduğunu anlayabileceksin. Ama aslında aradığın şeye ulaşmak için ağların kendisini anlamaya çalışırsan ve çalışmanı bu yönde sürdürürsen, arar da arar da arar durursun, sonsuza kadar.

ŞAMBRA (izleyicilerden biri): O Atlantis’i arıyor, onu nasıl bulacak? (kahkahalar)

ADAMUS SAINT GERMAIN: O şu anda farklı bir boyutta ve farklı bir alemde. Atlantis’in dört merkezinden birinin Dünya’nın altında gömülü olduğu, Küba sahillerinin uzağında bir yerlerde olduğu söylenebilir, ama o aynı zamanda farklı bir boyuttadır da. Bazılarınız oraya geri gitti. Bazılarınız da, hâlâ varolan o eterik uygarlığın çok, çok tıkanıp kaldığını fark etti ve siz… aradığınız yanıtları Atlantis’te bulamadınız. Bu yanıtları, hemen şimdi, hemen burada olan yeni Atlantis’te bulacaksınız. Teşekkür ederiz.

Ve böylece… (alkışlar)

LİNDA: Tüm alçakgönüllü görüşlerin için teşekkür ederiz!

ADAMUS SAINT GERMAIN: Bugünün yardımcı öğretmeni olmak büyük mutluluktu. Eminim Tobias yakında geri gelecektir.

Ben Ben’im, Ben’im Saint Germain.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.