Ders Yedi: Hiçbir Beklentin Olmasın

Crimson Circle’de (Kırmızı Çemberde) sunulmuştur

(çvr.notu: Bu dersin ingilizce başlığı “Know No Agenda”dır. Agenda’nın sözlük anlamı “gündem, görülecek işler” olmasına karşın, Tobias bu sözcüğü bazen beklenti, bazen de beklentimizi tatmin edecek eylemin yapılmasını içeren bir anlamda kullanmaktadır. Örneğin, çocuğunun iyi bir piyanist olmasını “isteyen”, yani bu beklenti içinde olan bir ana-babanın, çocuğu derslere, konserlere götürmek gibi eylemleri gerçekleştirmesi gibi. Kısaca, agenda sözcüğü, beklentinin karşılanacağı bir eylemi de kapsamaktadır. Bu ders, özellikle agendayla ilgili olduğu için bu açıklamayı yapmak ihtiyacını hissettim. Lütfen, beklenti sözcüğünün geçtiği yerlerde, bunun aynı zamanda bir eylemi ve gündemi de içerdiğini anımsayın.)

TOBIAS: Ve öyledir sevgili dostlar, çemberimizde yeniden aileyle, Shaumbrayla biraraya gelmekteyiz. Bu enerji gerçekten çok tatlı, çok, ama çok tatlı! Yürekleriniz özellikle de bugün, her zamankinden daha açık. Kabullenmenizi hissedebiliyoruz. Sahip olduğunuz umudu, varlığınızda hissedebiliyoruz. Burada bulunan ve bu materyelle bağlantı kuran her birinizin gücünü hissedebiliyoruz. Güç geliştirmektesiniz varlığınızda ve önemsiz bir insan olduğunuz düşüncesinin ötesine geçmektesiniz. Siz şimdi tanrısal insan olmaya doğru gelişmektesiniz, ve her zamankinden fazla olan bir farkındalıkla yürümektesiniz. Siz sevgi dolu, merhamet dolu bir tanrısal insansınız, bu enerjiyi şimdi varlığına kabul edebilen ve onu (varlığında) tutabilen bir tanrısal insansınız. Bu geçtiğiniz yıllarda sevgili dostlar, size meydan okuyan şey buydu.

Yeni enerji gelmektedir ve siz buna kesinlikle izin verdiniz. Ama şimdi önemli olan, bu enerjinin kullanılmadan dışarı akmasını önleyerek, onu varlığınızda tutup, tutamayacağınızdır, ya da sistemlerinizin bu enerji yüzünden bozulmasına izin vermeden , dengesiz hale gelmeden, insan olarak topraklanmamış bir hale gelmeden, bu enerjiyi tutup tutamayacağınızdır. Ama, enerjinizi nasıl tutacağınızı öğrendiğinizi görüyoruz! Bu enerji o kadar değerlidir ki.

Ben, Tobias, hepinize duyduğum onur yüzünden şu anda ayağa kalkmak isterdim, ama bunu yapmamam istendi benden. (kahkahalar) Ama, bir anlamda, ayakta durmaktayım. Beni öyle görün, bugün burada, bu fırsat için özel olarak giyinmiş bir halde. Ve gelmekte olan diğer varlıklar da….onlar da özel giysiler içindedir. Çoğunuz bunu görebilmektedir, ve biz burada konuşurken siz de bunu algılayabileceksiniz. Biz en güzel enerjisel elbiseleri, enerjisel giysileri giyindik.

Biz bugün kırmızılar içinde parıldamaktayız. Bu sadece takvim yılınızın bu zamanına uygun olduğu için değildir. (Sevgililer Günü). Bu sadece, Kırmızı Çember olduğu için uygun değildir. Bu, kırmızılar sevgiyle ilgili olduğu için uygundur. Kırmızılar, merhamet ve hislerle ilgilidir. Kırmızılar, bir öğretmenin, bir öğrenciyle olan ilişkisiyle ilgilidir. Onun için bugün bu salonu dolduran renk kırmızıdır, fes kırmızısıdır ve parıldamaktadır.

Biz, burada oturmakta olan bir öğretmeni onurlandırmak için gelmekteyiz. Öğretmen, biz değiliz. Öğretmen, sizsiniz! Biz gerçekten öğrencileriz. Bu ne kadar garip görünürse görünsün, biz her birinizden öğrenmekteyiz. Sizden öğrendiğimiz şeyleri alıp, tüm evrenlerin koridorlarına ve tüm boyutlarına yaymaktayız. Sizler öğretmenlersiniz, biz öğrenciler, hala kim olduğunu tam olarak anlamayan bilge varlıklardan öğrenmek üzere gelen öğrenciler. Ama, gözünüzün ucuyla görmeye başlıyorsunuz. Kim olduğunuzu kabul etmeye ve takdir etmeye başlıyorsunuz. O gücün bir bölümünü alıp, insan bilincinizin deposunda tutmaya başlıyorsunuz.

Bugün burada olmak büyük bir mutluluktur. Enerjiyi hissedin dostlar. Onu nefesinizle içinize çekin. Onu şimdi nefesinizle varlığınıza çekin. Kim olduğunuzun enerjisini hissedin. Bu salonu doldurmaya başlayan varlıkların sevgisini nefesinizle içinize çekin. Onlar, bugün burada olabilmek için perdenin öbür yanından gelmektedir. Bu, benim gerçekten Cauldre’ya (Geoffrey Hoppe) sizin için ilginç bir ders olacağını, gerçekten ilginç bir ders olacağını söylediğim gündür.

Bu dersin, size epey meydan okuyacak bir ders olacağını düşünüyoruz. Bu, epey tartışmalara, epey ikilemlere neden olacak bir derstir. Ve Shaumbra’yı şimdiden ne kadar iyi tanıdığım göz önünde bulundurulursa, gelecek haftalarda çoğunuzun Tobias’a söveceğini biliyorum! (kahkahalar)

Ama sevgili dostlar, kim olduğunuzun bütününü kabul ettiğinizde, ve Tanrı olduğunuz – Ruh olduğunuz – gerçeğini kabul ettiğinizde, bunu varlığınıza kabul ettiğinizde, çok daha güçlü bir hale gelirsiniz. Çok daha farkında olursunuz. Bu size yeni boyutlar ve tümüyle yeni bilinç düzeyleri açar.

Şimdi, geçtiğiniz haftalarda çoğunuzun, sözünü ettiğimiz sallantılardan geçtiğini biliyoruz. Sallantılardan geçtiniz. Çok duyarlıydınız. Çevrenizdeki insanlara, çevrenizdeki enerjilere karşı çok duyarlıydınız. Kendi enerjinizin döngülerine bile, eskisine oranla daha duyarlıydınız.

Belki de, bu Yeni Enerjiye – yükseliş halinize – girdiğinizde, duyarlılığınızın azalacağını sanmıştınız. Diğer insanları daha az hissedeceğinizi, onlardan daha az etkileneceğinizi sanmıştınız. Kendi döngülerinizden, iniş çıkışlarınızdan daha az etkileneceğinizi sanmıştınız. Şimdi, bunların daha fazla farkında olduğunuzu öğrenmektesiniz. Daha duyarlısınız.

Yakın zamanda yaşamınıza birçok konu, sorun girmiştir. Bunun bir nedeni vardır, sorunların – bazen eski, bazen yeni – yaşamınızda ortaya çıkmasının bir nedeni vardır. Bu yeni derste bundan daha söz edeceğiz.

Ama derse başlamadan önce,……çoğunuzun belki görebildiği gibi, Cauldre görüntüyü görmektedir. Bugün sizinle birlikte burada bulunmak için bekleyen tüm varlıkları içeri alalım. Bir kez daha tekrarlıyoruz, geçen ay olduğu gibi, ve gelecek aylarda da olacağı gibi, Metatron adını verdiğimiz varlığın enerjisi bizimle birlikte buradadır. Ama bu enerji, son seferden farklıdır. Son sefer, bu enerji bazılarınıza oldukça sert geldi. Son ders sırasında içeriye giren Metatron enerjisi, fiziksel bedeninizin oldukça ısınmasına, belki de fazla ısınmasına, sizin belki biraz huzursuz ve dengesiz olmanıza neden olmuştu.

Ama şimdi, bu enerjiye daha çok uyumlandınız. Şimdiye kadar haftalardır Metatron’la çalışmaktaydınız. Bu yoğun enerjinin daha fazlasını kabul edebilir hale geldiniz. Onun için, Metatron birlikte paylaştığımız bu alana doğru gelirken, onun enerjisi size daha tanıdık gelmektedir.

Son toplantımızda, Metatron enerjisini süzmek zorunda kaldık, yoksa fazla güçlü olurdu. Sistemlerinizden bazılarını patlatabilirdi. Ama bugün, bu enerjiyi bu kadar çok süzmeye gerek yoktur. Metatron, doğal olarak, yumuşak bir biçimde ve çok dikkatli ve çok merhametle içeri girmektedir. Fazla koruma yoktur.

Bir ay önce Metatron bu çembere geldiğinde, diğer varlıklar ona eşlik etmemişti. Ama bugün, ona katılan, onunla birlikte gelen bir varlıklar grubu vardır. Onlar da fes kırmızısı ve altın renklerinde giyinmişlerdir. Bu varlıklar uzun boyludurlar ve enerji çemberimizin çevresi boyunca durmaktadırlar. Bu odayı ve bu alanı kuşatmaktadırlar. Çevreyi kuşatmaktadırlar.

Onlar, Metatron enerjisiyle yakından çalışmaktadır. Bu enerjinin koruyucusu, nöbetçisi gibidirler. Dengelemeye yardımcı olurlar. Onlar doğrudan koşucularınızla çalışan, enerjinin büyük döngülerini tamamlamaya yardımcı olan varlıklardır. Onlar burada duran uzun boylu varlıklardır. Onlar, gittikçe Dünya enerjisinin daha yakınına yolculuk eden Metatron’a eşlik etmektedir. Onlar, bir dengenin sağlanmasına yardımcı olurlar.

Çoğunuzun yapacağı gibi, Metatron enerjisiyle çalıştığınızda, bu varlık grubunu hissedeceksiniz. Bu, Metatron enerjisinin önemli bir bölümüdür. Metatron’un doğrudan gerçekleştirebileceğinden daha dolaysız bir biçimde sizinle çalışacak melek-varlıklar vardır. Şimdi çok daha yüksek bir enerjide olmanıza rağmen, Metatron’la doğrudan çalışmak, hala zordur.

Şimdi, bunu varlığınızda hissetmenizi, nefesinizle içinize çekmenizi, içinize gelmesine izin vermenizi rica ediyoruz. Kendinizi açmanız, bu enerji çemberine katılmanız, enerjinin çok güçlü ve harika bir biçimde yapılanmasını sağlamaktadır. Bu, içinden geçtiğiniz şeyleri gerçekten görmemizi ve hissetmemizi, ve böylece uygun olan enerjileri size yerleştirmemizi sağlamaktadır.

Sevgili dostlar, bugünün rakkamları, bu 02-02-2002 (sıfır, iki…sıfır, iki….iki, sıfır…sıfır iki olarak çok ağır vurgulanmıştır) gününüz rakkamlarının arkasında yatan enerjiyi soran kişiler olmuştur. Bizim bakış açımıza göre, bu rakkamlar kendi başına fazla bir enerji taşımamaktadır. Ama insan bilincinizde, rakkamların dizilişini farkettiğinizde meydana gelen şey….bunun “0”lar ve “2”ler olduğunu farketmenizdir.

Bu tarihe ve rakkamların dizilişine baktığınız zaman, bir şey olmaktadır. Bu (bakış, bu farkındalık) toplu bilinci etkilemektedir ve sonuç olarak Dünya üzerinde, tüm insanlar üzerinde, her biriniz üzerinde etkili olmaktadır. Bu rakkamlara baktığınızda, tekrarlıyoruz, kutuplaşmanın rakkamlarını ve simgelerini görmektesiniz. “2” kutuplaşma ve dualiteyi temsil etmektedir. Bu enerji o kadar kalıplaşmıştır ki, başka bir şey düşünmek bile zordur. Ama bu iki’yi, yanıbaşında bulunan bir “sıfır”, bir “hiçbirşey” ile birlikte görmektesiniz. Ve birşeyler olduğunu anlamaktasınız. Dualite enerjisini daha çok farkına varmaya başladığınızı anlamaktasınız.

Sevgili dostlar, sevgili Shaumbra, dışarı çıkın ve sokaktaki “sıradan” insanla konuşun, sizin yaptığınız yolculuğu yapmamış bir kişiyle, hala karmik döngüsü içinde bulunan bir kişiyle, hala dualitenin derinliklerinde yaşayan bir kişiyle konuşun. Onlarla dualite ve kutuplaşma hakkında konuşun. Sizi anlamayacaklardır. Sizin biraz “üşüttüğünüzü” düşüneceklerdir. Onlar da, bu sözünü ettiğiniz filmi anımsayacaktır. (Cauldre, kanallıktan önce “A Beautiful Mind – Akıl Oyunları” filminden söz etmiştir) Sizin garip varlıklarla konuştuğunuzu sanacaklardır. (kahkahalar)

Shaumbra, siz şimdi “dualite” denen bu şeyin olduğunu farketmeye başlıyorsunuz. Bugünün rakkamlarına baktığınızda, onu doğrudan önünüzde görmektesiniz. Dualiteyi görmekte ve kendinizin ve Dünyanın ve nihayet tüm evrenlerin, dualiteden uzaklaşmakta olduğunu içsel düzeylerinizde bilmektesiniz. Biz bugün bunu nasıl yapmaya başlayacağınızdan söz edeceğiz, dualiteden çıkarak başka alemlere nasıl geçmeye başlayacağınızdan, ve kendinizi dualiteden nasıl çıkartacağınızdan söz edeceğiz.

Zamanınızın bu geçen iki, üç ve dört haftasında özellikle neyi gördüğünüz? Siz dualiteye bağlı sorunları doğrudan önünüzde gördünüz. Bunların, şimdiye kadar olduğundan çok daha güçlü bir biçimde yaşamınıza girdiğini gördünüz. Zaman zaman keyfiniz kaçmakta, sinirlenmektesiniz. Daha kolay olması gerekirken, öncesine göre neden daha da fazla sorunlarla karşılaştığınıza şaşmaktasınız.

İçinizde salınmakta olan bir enerji vardır. Salınmayı isteyen bu enerji, yaşamınızda ortaya çıkmaktadır. Bunu gerçekleştirmenin bir yolu vardır. Krallığı terk ettiğinizden bu yana sizinle birlikte olan bu dualite enerjisini salmanın bir yolu vardır. Bunu salmak meydan okuyacaktır. Garip gelecektir. Zaman zaman zor olacaktır.

Varlığınızın içindeki en derin düzeylerden anladığınız bir enerji olduğu için, dualite ve kutuplaşmaya tutunmak isteyeceğiniz zamanlar olacaktır. Çok, gerçekten çok yalnız hissedeceğiniz zamanlar olacaktır. Ama bunun ötesine geçmek, bunu salıvermek ve yeni ve daha büyük anlayışlara sahip olmak, çok (zamanınızı ve gücünüzü) almayacaktır. Biraz çalışma isteyecektir. Ama sevgili dostlar, biz sizin şimdi tanrısallığınız enerjisini varlığınızda tutabildiğinizi görmekteyiz, hem de sadece bir an için değil. Siz onu gerçekten bedeninizde, ruhunuzda, zihninizde ve tüm duyularınızda tutmaya başlıyorsunuz.

Görebilmek harika bir şeydir! Ve biz onun için burada bulunmanın onuruna ve özellikle bugün en güzel enerjilerimizi giyindik, ilerleme KAYDETTİĞİNİZİN, bu tanrısallığı içinizde TUTABİLDİĞİNİZİN onayıdır bu. Hem sizin, hem de bizim sorduğumuz en büyük sorulardan biri buydu, özellikle de bu yaşamınıza gelmeden önce. Karmik meydan okumaların, kendiniz için koyduğunuz son temizliklerin üstesinden gelebileceğinizden oldukça emindiniz. Böylece bazılarınız birkaç yaşamlık karmayı tek bir yaşamda üstlendiniz. Ve siz tek bir yaşamda, ya da tek bir yaşamın yarısında bunun üstesinden gelebileceğinize güveniyordunuz. Ama Yeni Enerjiye geçerken, tanrısallık enerjisini içinizde tutabilmek konusunda ne kadar başarılı olacağınızdan hiç birimiz emin değildik.

Buraya, dualiteyi simgeleyen bu günde, 02-02-2002 (sıfır,iki…sıfır, iki…iki, sıfır…sıfır, iki.. olarak yine çok vurgulanarak söylenmiştir) olan bir günde, bu enerjiyi içinizde tutmaya başladığınızı size söylemek için gelmekteyiz. Bu, tanrısallığınızın enerjisidir. Biz nefes aldığınızı görüyoruz, ve nefes almakla, içinizdeki bu tanrısallık ateşini tutuşturmaktasınız. Ama bu ateş artık kolaylıkla dışarı atılmamaktadır. Parıldamaya devam etmektedir.

Bu odada şimdi birçok varlık bulunmaktadır. Burası oldukça doludur. Onlar, görebiliyorsanız eğer, meleksi yüzlerinden yayılan bir gülümsemeyle burada bulunmaktadır. Bir anlamda sevgili dostlar, bugün söylenecek fazla bir şey yoktur, ama bildiğiniz gibi, biz yine de konuşmaya devam edeceğiz! (kahkahalar)

Şimdi kısaca yeniden gözden geçirelim. Bazılarınıza, bugün buraya gelen bu Metatron’un melekleri dokunmuş olabilir. Gün içerisinde size dokunabilirler. Vereceğiniz izinle, tüm çevrenizde dolanacaklardır. Onlar şifa ya da uyumlama yapmayacaktır. Sadece, enerjilerini tanımanız için yanınızda durmak istemektedirler. Onlar, sizinle enerjisel bir bağ geliştirmek amacıyla burada bulunmaktadır. Bu alanı terk ettiğinizde, size tanıdık gelmesi için, bu enerji sizinle birlikte gelecektir. Onun için, bugün bir “dokunma” hissettiğinizde irkilmeyin.

Sevgili dostlar, Yükseliş Dizisinin ortasına geldik. Sizi yükseliş kapısından geçiren bu dizinin ortasına geldik. İlk dersimizde – bilin bakalım ne – şimdiden yükseldiğiniz gerçeği hakkında konuştuk! Ve – bilin bakalım ne – bu hiç de düşündüğünüz gibi bir şey değildi! Yükselişin nasıl bir şey olacağına dair görüşlere sahiptiniz….düşlere, ilüzyonlara sahiptiniz…anlayışlara sahiptiniz.

Geleneksel hıristiyanlık anlayışından gelenlerinizin çoğu…..(havada) süzüleceğini sanmıştır. Saf bir meleksi enerji olacağınızı sandınız. Yükseldiğinizde – nasıl diyorsunuz – şu kahrolası fiziksel bedenden kurtulacağınızı (kahkahalar) ve artık ağrı ve acılara sahip olmayacağınızı sandınız. Yükselişte herşeyin, her zaman sizin için mükemmel bir biçimde işleyeceğini sandınız. Bu çok eğlenceli olmazdı, değil mi? (yoğun kahkahalar ve Tobias kendi kendine güler)

Ama sevgili dostlar, yükselişle ilgili anlayışınız, dualitenin Eski Enerji kavramı üzerine oturtulmuştu. Siz bunun tam olarak ne olabileceğinin bilincine sahip olmadan, düne ait bir zihinle anlamaktaydınız. Eski Enerji bilincini temel alarak yükselmiş olsaydınız, sonuç olarak şimdi deneyimleyebildiğiniz kadar tamam ve bütün hissetmeyecektiniz. Biz bu derste bununla ilgili konuşacağız.

Bu dizinin Birinci Dersinde, “Bu artık sizinle ilgili değildir” dedik. Siz, karmik döngüden çıktınız. Artık karmadan geçmek zorunda değilsiniz. Bu artık sizinle ilgili değildir. Kendinizi başka insanlarla bir anlaşmazlığın ortasında bulduğunuzda, bunun artık sizinle ilgili olmadığını anlayın. Onlar hala kendi süreçlerinden geçmektedir. Onlar hala kendi karmalarından geçmektedir. Onların yakınında bulunan herkesi kendi dramlarına karıştırmak ve çekmek girişiminde bulunacaklardır. Onlarla birlikte oraya gitmek zorunda değilsiniz. Bu, sizinle ilgili değildir.

Birisi sizi eleştirdiğinde, ya da size kızdığında, bu enerjinin size yapışmasına izin vermeyin. Bu, onlarla ilgilidir. Bu, sevgili dostlar, onlara ve kendinize duyduğunuz merhametle, onların hala kendi süreçlerinde bulunduğunu anlamak merhametiyle ilgilidir. Onları kabul etmek ve değiştirmeye çalışmamak için merhamet duyun. Onlar, kendi yollarını seçmektedirler.

Başkalarına kendi düşüncelerini ve kendi isteklerini kabul ettirmeye çalışan kişilere yazıklar olsun! Sokaklarda dilencilik yapanlar için üzülenlere yazıklar olsun! Bu, merhamet değildir! Bu sizin gündeminiz, beklentinizdir (agenda)! Merhamet, bu insanın sokak köşelerinde bir dilenci olmayı seçmesinin nedenlerini anlamaktır. Bu sevgili insanın kimliğini, giysilerini, kokmasını onurlandırın. Değiştirmeye çalışmak yerine, onurlandırın bu insanları. Bu, artık sizinle ilgili değildir. Bu, çevrenizdeki herşeyi olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmekle ilgilidir.

Bu Birinci Dersti, birçok yönden zor bir ders. Kendinizi birdenbire Yükseliş Salonunda buldunuz, ve bu hiç de beklediğiniz şeylere benzemedi. Bunlara hiç benzemedi. Sürpriz. Bu, sevginin tüm potansiyeli ile dolu ve Yuvayı terk etmenizin asıl nedeni olan tamamlama potansiyeli ile dolu, boş bir salondur. Bu salon, merhametin tüm potansiyeline ve Tüm Olan’ın enerjisini genişletmenin tüm potansiyeline sahiptir. Ama bir anlamda bu boş bir salondur, yeni sahiplerin içeri girmesini, yeni sahiplerin, sizin, “yükselenlerin, erenlerin” içeri girip de, burayı istediği biçime sokmaya başlamasını bekleyen bir salondur.

Yükseliş Salonuna girdiğinizde, sizin için büyük bir hoşgeldin partisi verilmediği için biraz düş kırıklığına uğradığınızı biliyoruz. Burası, lezziz yiyeceklerle ve uçuşan meleklerle ve hatta filminizdeki gibi (Harry Potter) mumların havada süzülmesiyle donatılmamıştı. Bu salon boştu. Şimdi en uygun yollardan yaratmak, belki de şu anda daha bilinçli olarak anlamadığınız, en tanrısal yollardan yaratmak, size kalmış bir şeydir. Ama (bunu gerçekleştirmeye) başlayacaksınız.

(duraklama)

Metatron, daha önce hiç görmediğim bir biçimde parlayarak bu odanın ortasında duruyor. O, doğrudan bu alanın ortasında bulunan, kırmızının baskın olduğu, parlayan bir renk topu gibi. Bunu görmek beni mutlu ediyor. Bir an duraklamak zorunda kaldım. Burada yoğun ve harika bir enerji var dostlar!

Şimdi, konuya geri geliyorum. İkinci Derse geçerken, bir değişiklik yapmak zorunda kaldık. Üçüncü Ders olacak dersi, İkinci olarak yaptık. Bunu, sizde gördüğümüz şeyleri temel alarak yaptık, o zamanda (2001 Eylül başı) dünyanızda meydana geldiğini gördüğümüz şeyleri temel alarak yaptık. İkinci Derste sevgili dostlar, biz tanrısallığınızı sahiplenmek, ona sahip çıkmakla ilgili konuştuk. Sizde gördüğümüz şey, kavramları anlamaya başladığınızdı. Farkındalıklar edinmeye başlamıştınız, ama hala başka kişilerden, başka varlıklardan, başka meleklerden, başka insanlardan medet umuyordunuz.

Hala kendi gücünüzü, kendi güçlülüğünüzü, ve sevgili dostlar, tanrısal insanlar olduğunuz gerçeğini kabul etmiyordunuz. Tüm Olan’ın….kimliğinizi oluşturduğu gerçeğine sahip çıkmıyordunuz. Bir anlamda, büyük bir meleğin aşağıya inip, bunu sizin yerinize yapmasını bekliyordunuz. Bir tür semavi direktiflerin, emirlerin size verilmesini, “Joe, bunu yap” diyen bir listenin, yazılı bir kağıdın önünüze bırakılmasını bekliyordunuz. Özellikle burada bulunan birini kastetmiyoruz….(kahkahalar)….ama biraz da kastediyoruz. (Dinleyiciler arasında bulunan ve çok iyi tanınan “Joe” adındaki bir kişi yüzünden yükselen kahkahalar)

Sevgili dostlar, tanrısallığınıza sahip çıkmamaktaydınız. Hala dışarıya bakmaktaydınız. Hala sihirli bir kapının ardına kadar açılıp da, büyük bir varlığın içeriye girmesini beklemekteydiniz. Kendi tanrısallığınıza sahip çıkmanızı hatırlatmak için, o zamanda dersi değiştirmek zorunda kalmıştık. O sizindir, ve SADECE sizindir, ve SADECE siz onu etkin hale getirebilirsiniz.

O derste oldukça empatik davrandık. Ama önünüzdeki günlerde güce, içsel güce ve dengeye de gereksinim duyacağınızı bilmekteydik, çünkü bu mesaj Eylül ayınızın ilk gününde sunulmuştu. Bu, dünyanızı sarsan, ve “9-11” dediğiniz olaydan önce sunulmuştu.

Şu “9-11” hakkında bir dakika konuşalım. Bu olay dünyayı değiştirmiştir. Bu, gazetelerinizde okuyabileceğiniz bir değişim değildir, ama bu olay büyük bir bilinç değişimine neden olmuştur. Belli rezonans faktörleriyle bunun ölçülebildiğini söyleyebilirsiniz. (Schumann Rezonansı olarak bilinen (ölçüme) atıfta bulunmaktadır) Bazı potansiyel bilimsel denklemler mevcuttur. “Spiritüel paydanın” alınabileceğini düşündüğünüz yollar mevcuttur. Buna yaklaşmaktasınız. Ama daha tam orada değilsiniz.

Ama, o gün bir değişim olmuştur. O zaman da söylediğimiz gibi, bu olayı izleyen üç gün, modern Dünya tarihi açısından çok önemli olmuştur. Çünkü o üç gün içinde insanlığın kalbinde ve ruhunda meydana gelen şeyler, gelecek yüzlerce, belki de binlerce yılın yönünü belirleyecekti. İnsanlar yanıt verdi. Oh, hem de nasıl yanıt verdiler! Bu kendini tüm dünyada, dökülen gözyaşları ve sevecenlikle nasıl da gösterdi!

İlginçti. Bu “9-11” olayı yüzünden meydana gelen tüm kargaşa ve yıkım ve kedere rağmen, verilen yanıt bizi biraz şaşırtmıştır. İzleyen üç günde, Dünya üzerindeki çoğu insana bir sessizlik ve bir merhamet, ve gerçek anlamda bir birlik ve sevecenlik çökmüştü.

O sırada Dünyayı kaplayan şey, bizi bir dereceye kadar şaşırtmıştı. Ama sanırım, şaşırmamalıydık. Birbirini sevmekten başka, sanki hiç bir gündem, hiç bir beklenti yoktu. İnsanlığın geniş anlamdaki baskın enerjisi, silahlanmak, birbirini boğazlamak ve böylelikle daha da fazla dualite yaratmaktan yana olmadı. Geniş anlamdaki gündem (agenda), öc almak değildi. Oysa hem dinlerinizin, hem de politikalarınızın tutumu genellikle bu yöndedir. Tersine, Dünya üzerindeki insanların kalbinde ve ruhunda bu, düşünüp taşınma, sessizlik, sevecenlik ve gündemsiz, beklentisiz bir zaman olmuştur.

Büyük bir değişim meydana gelmiştir, perdenin bu yanında bulunan bizlerin, sizinle daha doğrudan çalışmasına izin veren bir değişim. Bu, Metatron’un Dünya düzeyiyle daha yakından çalışmasını sağlamıştır. Bu Eylül dönüşümü, Tüm Olan’ın bilincini ve titreşimini yükseltmiştir.

Sonra, Üçüncü Dersimizde sevgili dostlar, yılanlarla ilgili konuştuk. Onlar salınmayı istemektedir. Bu mesajda size gerçekte söylediğimiz şey, yaşamınızda ortaya çıkan yılanların olduğudur. Onlar, orada olmaya devam edecektir. Siz onların tümüyle gitmiş olduğunu bilmek isterdiniz. Ama onlar yaşam ve ruh için bir amaca hizmet etmektedir. Yılanların tıpkı hayvanlar aleminin bir parçası olması ve Dünya üzerinde, Gaia üzerinde bir amaca hizmet etmesi gibi, bu yılanlar da bir amaca hizmet etmektedir. Onlar, sizin kendi yaşamınızda da bir amaca hizmet etmektedir.

Bu sürede doğrudan yaşamınıza giren, dualite konusunu da içeren konular, sorunlar hala vardır. Siz bu sorunların hepsinden kurtulmuş olmayı isterdiniz. Şöyle demek isterdiniz, “Tobias, ben şimdi yükselişte bulunmaktayım. Bunlarla uğraşmak zorunda olmamalıydım. Bunlar çıkıp, gitmiş olmalıydı.” Ama sevgili dostlar, onlar şimdi, başa çıkılmak üzere, anlaşılmak üzere, eskisinden çok daha güçlü bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bir kez onları anladığınızda, kendi varlığınızın gerçekten, muhteşem yeni düzeylerine gidebilirsiniz.

Sonraki üç derste – Dördüncü, Beşinci ve Altıncı Derslerde – size Ah Dili hakkında konuştuk. Ve, sizinle birlikte oturmamıza ve sizi ziyaret etmemize izin verdiğiniz sürece, bundan konuşmaya devam edeceğiz. Bu Ah Dili o kadar basit, o kadar basittir ki. Bu, algılamanın ve anlamanın yeni bir yoludur. Bunun ayrıntılarına daha pek girmedik, ama bu, enerji toplamanın ve bunu varlığınıza getirmenin ve en etkili biçimde kullanmanın yeni bir yoludur. Ama şimdilik, Ah Dili, tanrısal düzeylerinizde algılamanın ve duyumsamanın yeni bir yoludur.

Biz, Ah Diline üç ders ayırdık, çünkü bu çok önemlidir. Onu yaşamınızda kullandığınızı biliyoruz, ve söylediğimiz gibi, Ah Dili şu ya da bu biçimde ortaya çıkacaktır. İnsan duyularınıza dokunacaktır. Çevrenizde şimdi dengelenmekte (stabilize) olan tanrısal duyularınıza dokunacaktır. Onların bilişine ve anlayışına sahip olduğunuzda, onları daha da iyi kullanabileceksiniz. Onları yaşamınızla daha iyi bir biçimde bütünleştirebilecek ve size gelecek diğer insanlara daha iyi öğretebileceksiniz.

Yükseliş Dizisinin ortasına geldik. Son toplantımızda Metatron getirilmişti. Metatron bugün de burada bulunmaktadır ve bundan böyle de sık gelen bir misafir olacaktır. Doğrudan çemberimizde bulunmasa bile, kendisi ve birlikte gelen varlıklar grubunun enerjisi, kesinlikle hep çevrede olacaktır. Son toplantımızda da söylediğimiz gibi, bu çok yüksek, teknik ve bilimsel enerjinin gelmesinin bir nedeni vardır, ve biz bu alanlara daha gireceğiz.

Dizimizin ikinci yarısında, bu enerjinin nasıl işlediğiyle ve onu nasıl kullanabileceğinizle ilgili konuşacağız. Siz, bunları toplayan, saflaştıran, dönüştüren ve sonra da uygun bir biçimde yerine yerleştiren bir çanak anten gibi olabilirsiniz. Ama dışarı çıkıp da bu ham enerjiyi hemen almaya başlamadan önce bilinmesi gereken anlayışlar vardır. Bugünkü açıklamaların amacı budur.

Şimdi, son enerji ayarlamalarını yapmak için bir dakikanızı alacağız. Sonra da, Yükseliş Dizisinin Yedinci Dersine geçeceğiz. Oturduğunuz yerde rahatlamanızı rica ediyoruz. Derin nefesleri içinize çekmenizi rica ediyoruz. Metatron’un ve burada bulunan tüm diğer varlıkların eline dokunmanızı rica ediyoruz. Bir dakikaya kadar geri geleceğiz.

(duraklama)

Devam etmeden önce, Metatron’un kısa bir mesajı var. Bugün size basit bir mesaj getirmektedir. Bu mesaj, insan olmanın sevinciyle ilgilidir. Bildiğiniz gibi, o hiç insan biçimini üstlenmemiştir. Size bu kadar yaklaşabilmekten büyük bir sevinç duymaktadır. İnsan olmak deneyiminin sevincini yaşamak için her birinizin, her gün bir anını buna ayırmasını hatırlatmaktadır. Enerjisi şimdiye kadar bu denli yakına gelmeye müsait olmadığı için, son haftalarda, daha önce hiç göremediği ve hissedemediği şeyleri görmüş ve hissetmiştir.

Sizinle birlikte sinemalarda oturmuş, ve buralarda bazen yalnız, bazen de başkalarıyla birlikte oturmanın zevkini çıkartmıştır. Siz arabanızı kullanırken sevgili dostlar, sizinle birlikte oturmuş ve insan yapısı şeyleri, yapıları, yolları görmüştür. Çoğunuz bu şeylere baktığında, bir hüzün görmektedir. Metatron sevinç gördüğünü söylemektedir. O, sevinç görmektedir. İnsanların çabasını, gayretini görmektedir, aklın doğrusunu her zaman bulamasalar da, en azından bir girişimde bulunulmuştur. Şeylerin dengeli ve sevecen bir enerjide olmasını isteyen insanların kalbini ve ruhunu görmektedir.

Geçtiğimiz ayda Metatron bazılarınızla birlikte bir lokantada oturduğunda, siz güzel bir yemeğin tadını çıkartırken, o da katı maddeden oluşan bir şeyin nasıl bir tada sahip olduğunu hissedebilmiştir. Bir bardak şaraptan alınan bir yudumun, nasıl bir şey olduğunu hissedebilmiştir. Yakın çevreyi, dostluğu ve tartışmaları hissedebilmiştir. Oh, ve kesinlikle yaşamınızda yükler olduğunu hissedebilmiştir, ama size ulaştırmak istediği mesaj…..insan olmanın sevincini hissedebilmek için her gün biraz zaman ayırmanızdır.

İnsan olmak bir onurdur. Bir başka insana dokunabilmek, tamamlanmışlık duygusu verir. Biz bunu bizim tarafta yapamayız. Biz enerjileri kaynaştırabiliriz ama insanca dokunuşu duyumsayamayız. Başka bir insana dokunduğunuzda, tanrısal duyuları, insan duyularıyla birleştirebilirsiniz.

Evcil hayvanınızla oturup, birçok düzeylerden onunla konuşmanın tadını çıkartabilirsiniz. İnsanlardan çok, evcil hayvanlarıyla bu Ah Dilini çok kullanan kişilerin olduğunu biliyor musunuz? (kahkahalar) Ve bu doğaldır. Bu, doğaldır. Onlar anlarlar. Şimdi, siz bu evcil hayvanlara beyninizle değil, tüm varlığınızla, tüm duyularınızla konuşursunuz. Evcil hayvanlarınıza, birkaç ay öncesine göre şimdi daha yakın olduğunuzu farkettiniz mi sevgili dostlar? Siz sanki onları yeni biçimlerde anlamaktasınız.

Metatron, insan olmanın ve bunun getirdiği tüm armağanların sevincini yaşamanızı rica etmektedir. Bu sevinç hissini, yeni tanrısal farkındalığınızla birleştirdiğinizi bir düşünün. Ah! Ne kadar güzel bir şey! Tanrısal farkındalığın, insan varlığıyla birleşmesi. Siz, bir anlamda, herşeye sahip olabilirsiniz. Siz maddenin, biçimin içinde olabilirsiniz. Bulunduğunuz bu harika boyutun içine dalmış olabilir VE kim olduğunuzun da farkındalığına sahip olabilirsiniz.

Şimdi, David adında bir Işık İşçisi, bir Shaumbra vardır. David, hepinize çok benzemektedir. David bu dersleri okumaktadır. Metinleri incelemektedir. Tıpkı sizin gibi, tüm bu şeylerle çalışmaktadır. Ve David, tıpkı sizin gibi, kavramların çoğu ile mücadele etmektedir. Bazen duvarlara çarpmakta, bazen de bunun ona göre olmadığını söyleyip, Kırmızı Çemberden uzaklaşmaktadır! Ama en derin düzeylerinde, bunun Yuva enerjisi olduğunu anladığı için, David bu enerjiye geri gelmektedir.

Şimdi, David bir insandır, tanrısallığını, olduğu tümle birleştirmeyi öğrenen bir insan. David’in bir karısı ve iki de çocuğu vardır. David’in devamlı bir işi ve ödenecek faturaları vardır. David’in birçok arzuları ve istekleri vardır, bunların ilki de, Ruh’a hizmet etmektir. O harika bir insandır, tıpkı sizin gibi.

David’in işiyle ilgili sevmediği şeyler vardır. David, kendisine daha fazla para verilmesini arzulamaktadır ve belirli bir bölümde çalışmak zorunda olmamayı arzulamaktadır. Bazı insanlarla pek iyi anlaşamamaktadır. Ve, arabasını park etmek zorunda olduğu yerden de hoşlanmamaktadır. (kahkahalar) Sadece üç hafta tatil yapabilmekten hoşlanmamaktadır. Çalıştığı yerle ilgili çok sorunlar vardır, ama bunları kabullenmektedir. Elinden geldiği kadar işbirliği yapmaya çalışmaktadır, ama enerjisinin tükendiği günler vardır.

David’in karısıyla da sorunları vardır. Her zaman değilse de, bazen fikir ayrılıkları yaşanmaktadır. Ve çocuklarıyla da….David, çocuklarının okulda daha iyi olmasını isterdi. Oğlunun daha atletik olmasını isterdi, tıpkı kendisinin gençliğinde olduğu gibi. Ama oğlu öyle değildir, ve David öyle olmasını istemektedir. Ve içinin derinliklerinde, David kızının daha çekici olmasını isterdi. (kahkahalar) Annesine biraz daha benzeseydi, daha kolay evlenirdi diye düşünmektedir.

Şimdi, David’in çok, birçok beklentileri (agenda) vardır, hepinizin olduğu gibi. Çok sorunları vardır. Kazandığı spiritüel bilgiyi ve aydınlanmayı almakta ve bu enerjiyi, çevresindeki şeyleri –evinde, ofisinde – biçimlendirmek için kullanmaya çalışmaktadır. Bir beklentisi olduğu zaman bile bu enerjiyi kullanmaktadır….örneğin, piyango bileti aldığında. Bu yeni enerjiyi, sonucu etkilemek için, piyangoyu kazanmak için kullanmaya çalışmaktadır. Buna inanabiliyor musunuz? (kahkahalar)

Şimdi, David, kendi kendini düş kırıklığına uğrattığı ve kendine sinirlendiği bir noktaya geldi. Kim olduğundan kuşku duydu. Yeni Enerjiye girmekte, ve tanrısallığının içinden yükseldiğini hissetmekte, ama aynı zamanda da kendine sinirlenmekteydi. Çevresindeki şeyleri etkileyemediğini düşündü. Sahip olduğu gücü, çevresindeki şeyleri etkilemek ya da değiştirmek için kullanamıyordu.

David’in morali çok bozuldu, derinden bozuldu. Zor bir dalganın alt noktasındaydı, ve bu dalganın alt noktasına binmiş giderken, bundan çıkmak için de elinden geleni yapmaya çalışıyordu. David, çoğunuz gibi, dalganın yüksek noktalarını seviyordu. Yüksek döngüleri seviyordu, alçak olanları değil. Alçak olan döngüleri hiç sevmiyordu.

David’in öyküsünün tam ortasında, konudan biraz ayrılacağız şimdi. Yeni Enerjiye giden yolculuğunuzda, depresyonlar ve düş kırıklığı, sinir olma dönemleri deneyimlemektesiniz. Alçak noktalarla savaşmaktasınız. Vebadan kaçar gibi kaçmaya çalışmaktasınız bunlardan. Alçak döngülere girdiğinizde, yolunda gitmeyen şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmaktasınız. Hatta doktorlara gitmekte ve sizi bundan çıkartması için ilaçlar almaktasınız.

Ama biz, bu döngülerin uygun olduğunu söylemek için burada bulunuyoruz. Biz size şunu söylemek için burada bulunuyoruz – ve Cauldre’nın bizi şimdiden durdurmaya çalıştığını da biliyoruz. (kahkahalar) Biz (onunla) sabırlı olacağız. (yoğun kahkahalar) Alçak döngülerle mücadele etmeye kalkışmayın. Bu döngülerin meydana gelmesi doğaldır. Bunlardan geçmeniz doğaldır. Sevgili dostlar, içinde bulunduğunuz Yeni Enerjide, yeni titreşimde – nasıl desek – dibe vurmamazlık edemezsiniz. Kendinizden kopamazsınız. “Ne kadar dibe gidebilirim, daha ne kadar dibe inebilirim” endişesini taşıdığınızı biliyoruz. Tutunmazsanız eğer, bu alçak döngüden dizlerinizin üstünde çıkmaya çalışmazsanız, dalganın sizi yutacağından korkmaktasınız.

Ama sevgili dostlar, biz doğrudan bunlara neden olan enerjiden ve onunla nasıl çalışacağınızdan söz edeceğiz. Ama şimdilik, bu alçak döngülerle mücadele etmeye çalışmaktan vaz geçmenizi söyleyebiliriz. Bunlar en az yüksek döngüler kadar önemlidir. Alçak döngülere sahip olmazsanız, yüksek olanlara da olamazsınız. Bunların tümünün, bir bütünün parçası olduğunu yakında öğreneceksiniz. Yüksek ve alçak döngülerin bir anlamda, sadece dualitenin eski dengesini temsil ettiğini yakında öğreneceksiniz. Ve o zaman, onları farklı bir ışıkta görebilirsiniz.

Aranızda bu döngülerden geçen kişilere, bunun doğal olduğunu söylemekteyiz. Olmasına izin verin. Bu alçak döngülerde kazanılan çok şey, belki de daha fazla şeyler vardır. Ve evet, bunların korkunç hissedildiğini biliyoruz. Korkunç hissediliyorlar, çünkü onlara karşı koymaktasınız. Onlardan enerjiyi toplamıyorsunuz. Korkunç hissediliyorlar, çünkü ne hissetmeniz gerektiğini ya da gerekmediğini, ne düşünmeniz gerektiğini ya da gerekmediğini size söyleyen ve dualiteyi temel alan bir önyargınız vardır.

Bu döngüleri şimdilerde bu denli yoğun yaşamanızın nedeni, varlığınızın içindeki dualite ısısının yükselmesindendir. Bunun ısısı, başka bir şeye dönüştürülmek üzere yükselmektedir. Siz alçak döngülerden kaçınmaktasınız. Siz sadece yüksek olanları seçmek isterdiniz. Biz bundan daha söz edeceğiz, ve Metatron’un burada bulunma nedenlerinden biri de budur. Gelecek derslerimizde doğrudan, bunun arkasında yatan fizikten ve enerjiden söz edeceğiz.

Ama şimdi, David’in öyküsüne geri dönelim….yaşamının yüksek ve alçak döngülerini deneyimleyen David’e. David, yaşamında ve içinde OLMASI GEREKEN şeylerle ilgili çok düşüncelere, dualitenin Eski Enerjisini temel almış önyargılı fikirlere sahipti. Ve gördüğü şey neydi? Duvara çarptığını görüyordu. Şeyler, olacağını sandığı şekilde gelişmiyordu. Zaman zaman bir umut ışığı yanar gibi oluyor, herşey yolunda gidiyor ve o iyi bir gün geçiriyordu. Ama ertesi gün, o kemiren sıkıntı, depresyon ve kuşku geri dönüyordu. Bu, bir tamamlanmamışlık hissiydi. Korkunç bir histi.

Hangi yöne döneceğini bilemeyen David, yakınlarda bize seslendi. “Sevgili Ruh, sevgili Metatron ve Tobias”. Bana “sevgili” demedi, çünkü kızgındı. “Ben şimdi ne yapacağım? Buradan nereye gideceğim? Gerçekten hissetmek istediğim o tamamlanmışlık duygusunu ve mutluluğu ve sevinci neden hissedemiyorum?”

Ona söylediğimiz şeyi, bir hafta kadar önce, çevresinde yüksek duvarları olan bir yerde bulunan başka bir gruba da söyledik. Bu yer, bir anlamda parmaklıklar arkasıdır. Çağdaş uygulamalarınızda, burada tel örgüler vardır. Yedinci Dersin ilk tohumlarını attığımız yer bir hapishaneydi. Ve burası bu tohumu atmak için en uygun yerdi, en uygun yer.

O zamandan beri de tohum büyümeye başlamıştır. Son birkaç haftadır yaşadığınız sorunların nedeni, bir anlamda bu tohumdur. David’e söylediğimiz şey şuydu….bu binada yaşayanlara söylediğimiz şey şuydu… BEKLENTİNİZ, GÜNDEMİNİZ OLMASIN.

Yükseliş Dizisinin Yedinci Dersinin başlığını, “HİÇBİR BEKLENTİ OLMASIN (KNOW NO AGENDA)” olarak koyacağız. Ya da, burada söylemek istediğimiz biçimiyle, “no, no” agenda. (kahkahalar ve Tobias da kendi kendine güler) Ve bu esprinin, doğrudan Metatron’dan geldiğini söylemek zorundayım. Komik bir insan olmaya çalışıyor. (kahkahalar ve Tobias kendi kendine güler)

Sevgili dostlar, Yedinci Ders, HİÇBİR BEKLENTİ OLMASINdır. Bu size meydan okuyacaktır, tıpkı David adını verdiğimiz kişiye olduğu gibi. Başlangıçta, “Ah, beklenti yok! Bu kulağa hoş geliyor” demiştir. Ama bunu yaşamına uygulamaya başladığında, David bir şeyi anında farketti. Beklentileri, gündemleri sevdiğini farketti! (kahkahalar)

Beklentiler, gündemler, dualite enerjisinin özünü oluşturmaktadır. Yuvayı terk ettiğinizden beri beklentileriniz vardır. Beklentiniz olmasa, kendinizi çıplak hissederdiniz. Bu dersle çalışmaya başladığınızda, Ben, Tobias’a ve belki de Metatron’a gerçekten deli diye bakacaksınız. Şöyle diyeceksiniz, “Biz bir beklentiye sahip olmak zorundayız!” Ve, yaşamınızda beklentilere neden gerek olduğunu, akılcı bir biçimde savunmaya çalışacaksınız.

Biz bir hafta kadar önce bu tohumu, buradan çok uzakta bulunmayan bir ıslah evinde, sizden tümüyle farklı bir enerji içinde olan tutuklularda attık. Onlar, kendilerinin özgür olmadığını düşünmektedir, oysa siz olduğunuzu düşünmektesiniz. Beklentiyi salıvermek hakkında konuştuğumuzda, oraya bir tohum attık.

Ve sevgili dostlar, biliyor musunuz? Duvarların arkasında bulunan kişilerin işi çok daha kolaydır, Ben, Tobias bunu iyi anlayabilirim – gerçi benim tutuklu bulunduğum zamanlarda, şartların çok daha kötü olduğunu söylemek zorundayım. – Onlara verilen yemek çok daha iyiydi! (kahkahalar) Isınıyorlardı ve ışık da vardı, ve fareleri de görmüyorlardı. Ben sadece tavşanlar gördüm! (kendi kendine güler) Bu yerin bir cezaevi olduğuna inanamadım. Şimdi, bana meydan okuyan ve beni zorlayan günlerimden konuşmayı kesmeliyim. Cauldre’nın, hapisteki deneyimlerimle ilgili bir kitap yazmasını belki bir gün sağlayabilirim. Ama öncelikle onun Kırmızı Çember kitabını yazmasını sağlamalıyım! (kahkahalar)

Ders Yedi: HİÇBİR BEKLENTİN OLMASIN. Metatron, bunun kulağa geliş biçimini sevdi! Sevgili dostlar, bu dersin belki de kolay bir ders olduğunu düşünerek – “Beklentileri bırakmak kolay bir şey” diyerek – bu alandan ayrıldığınızda, beklentilerin bir dualite enerjisi, bir kutuplaşma enerjisi olduğunu anlayın. Bu dersi bugün, dualiteye ait rakkamların gözünüzün önünde olduğu bugün vermek uygundu.

Beklentisiz olmak, meydan okuyucu olacaktır. Kendinizi, beklentilerin çok doğal olduğu durumların içinde bulacaksınız, bu durumların o kadar yakınında olacaksınız ki, başka bir şey görmek zor olacaktır. Ayaklarınızı yere vurup söveceğiniz ve “Ama bu sorunla ilgili bir beklentimin olması gerekir!” diyeceğiniz zamanlar olacaktır.

Hazır beklentilerden ve dünyanızda meydana gelen son olaylardan söz ederken, terörizmle ilgili, insanlara baskı yapmakla, ve insanları kontrol altında tutmakla ilgili gündemlere sahip olan kişiler vardır. Bu eski bir gündemdir. Bu, Yuvayı terk ettiğiniz zamandan kalmadır, Krallığa, Yuvaya geri dönmenin bir yolu olarak başka bir varlığın enerjisini tüketmeye çalıştığınız zamanlardan kalmadır. Yuvayı terk ettiğiniz andan beri savaşlar vardır.

Bir başkasını kontrol altında tutmak eskidir, ve biz bunun pek de bir işe yaramadığını gördük. Bu bir beklenti, bir gündemdir. Bu, karanlığın bir beklentisidir diyebilirsiniz. Başka bir beklentinin daha, burada bulunan bazılarınızın sorumlu olduğu bir beklentinin daha olduğunu biliyor muydunuz? Haklı olduğunuzu, gün bitimine kadar savunacaksınız. Beklentinize aynada bir bakmanızı rica edeceğim. Kendini “barışçı”, “özgürlükçü”, dünya barışı için dua eden biri olarak tanımlayan sizlersiniz. Kendinizin de bir beklentiye sahip olduğunu biliyor muydunuz? “Hayır” diyorsunuz, “ama Tobias, barış iyi bir şeydir.” Biz bunu tartışmayacağız, ama size bir beklentinizin olduğunu söyleyeceğiz. Buna “ışık beklentisi” deyin isterseniz. Bu, karanlığın sahip olduğu beklentinin sürmesine neden olur. Oyunu siz de oynamaktasınız. Biz burada, beklentilerinizi salıvermekten söz ediyoruz.

Bu dersin arkasında yatan bazı enerjilere bir bakın. Bunlar, açıkladığımız bazı derslerin devamıdır. Yolculuğunuzun bu noktasında bunları gündeme getirmek önemlidir. Beklentinin olmaması, Tanrısal İradenin, yeni potansiyellere açılmayı sağlayacak Tanrısal İradenin içeriye davet edilmesi anlamına gelir. Beklentisiz olmak, gerçekten “kısa duvarınızın arkasında durmaktan” söz ettiğimiz dersin bir uzantısıdır. Ancak, o dersi sunduğumuzda, sizden sadece kısa duvarınızın arkasında durmanızı istemiştik. Beklentilere hala sahip olduğunuzu biliyorduk. Kendinize ait, sonuçlarla ilgili görüşlere hala sahip olduğunuzu biliyorduk.

Beklentinin, gündemin, bir durumun istenilen biçimde sonuçlanmasını arzulamak olarak tanımlandığını biliyor musunuz? Bu, arzulanan bir sonuca enerjiyi yerleştirmektir. Sevgili dostlar, beklenti, gündem olduğunda, dualite oyununu oynuyorsunuz demektir. Nokta! Arzu ettiğiniz bir sonuç vardır. Beklentiyi aradan çıkarttığınızda, dualiteyi de çıkartmış olursunuz. Beklentiyi aradan çıkarttığınızda, yeni bir enerjiye girmek için kendinize izin vermiş olursunuz. Bu, sizi dualite alemlerinden çıkartır. Bu sizi yeni bir bilince, pek de ikinin, dualitenin, kutuplaşmanın enerjisine odaklanmayan bir yükseliş bilincine götürür.

Hiçbir beklentiniz olmasın, sevgili dostlar. Oh, bu size çok meydan okuyacaktır. Yaşamınızda hiçbir beklentinin olmaması, kendinizi çıplak hissetmenize neden olacaktır. Sanki – nasıl desek – omurganız yokmuş gibi hissedeceksiniz. Gücü olmayan bir denizanası gibi hissedeceksiniz, çünkü beklenti size şimdiye kadar güç, çok güç vermiştir. Beklentiniz güçlü olduğunda, siz de güçlü oluyordunuz. Işıkta güçlü oluyordunuz ya da Karanlıkta. Dualite savaşında güçlü oluyordunuz. Bir süreliğine yalpalayabilirsiniz. Beklentinin olmaması, sizi bocalatabilir. Beklentinin güvenli bir örtüsüne sahip olan dualiteye geri kaçmak isteyebilirsiniz.

Son yıllarda çoğunuz, o kadar güçlü beklentilere sahiptiniz ki. Kendinize Işık İşçisi dediniz. Harika varlıklar. Bu, çevrenizdeki dünyanın gerçeklerinden sizi koruyan, kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bir örtüydü. “Ben bir Işık savaşçısıyım” dediniz. Biz de diyoruz ki, “Siz bir dualite savaşını sürdürmektesiniz.”

Sevgili dostlar, bu Yedinci Derstir. Bu, çok önemli, çok hassas, ve çok meydan okuyan bir adımdır. Biz bunu, dizinin diğer dersleri için bir köprü olarak kullanacağız. Yedinci Derse gösterdiğiniz tepkileri anımsayın. Bu dersi okuduktan ya da dinledikten sonra gelecek ilk günlerde ve haftalarda (yaşayacağınız) deneyimleri anımsayın. Öğrencilerin – Kılıçlar Köprüsünden geçen yeni insanların – gelip de size şöyle diyeceği bir zaman olacaktır, “Sevgili Shaumbra, sevgili öğretmen, ben bu dersleri öğreniyorum. Bunları inceliyorum. Ben, tanrısal bir insan olmaktayım. Ama neden bugüne kadar hiç olmayan sorunlarla birdenbire karşılaşıyorum? Neden kendimi depresif hissediyorum ve bundan çıkmak için mücadele edemiyorum? Neden bu şekilde hissediyorum? Bunca çalışmadan sonra, neden bir duvara çarpmışım gibi hissediyorum?”

Ve siz oturacak, ve onlara dualite enerjisinden söz edeceksiniz. Onlar, dualiteyi terk etmek üzere olacaklardır. Siz onlara, bilinçlerini terk etmeye hazırlanan dualitenin, sanki bütün gücüyle yeniden abanıyormuş gibi göründüğünü söyleyeceksiniz.

Onun için bu son haftalarda zorluklarla karşılaştınız. Onun için bu son haftalarda, İnternetteki mesaj tahtanız böylesine bir kargaşa içindeydi. Biz Cauldre’nın özellikle bunun dışında kalmasını istedik. Ve biliyor musunuz? O, bunların içine atlamak istedi. Bir beklentiye sahip olmak ve bunu da mesaj tahtanıza koymak istedi! (kahkahalar) Buna karışmak istedi. Yaptığı şeyi ve Ben, Tobias’’n yaptığı şeyi savunmak istedi.

Teşekkür ederiz, ama bu savunmaya ihtiyacımız yoktur. Mesaj tahtasında ortaya dökülen tüm beklentilerinizi izlemek, bizi eğlendirdi. Bu, İnternet kanalıyla ortaya çıkan tüm Kırmızı Çemberin mikrokozmik bir görüntüsüydü. Beklenti. Mesaj tahtasına geri gidip, koyduğunuz mesajları bir okuyun. Evet hepiniz, bunu duyan ve okuyan hepiniz….geri gidin ve oraya koyduğunuz mesajları okuyun. Beklentinize bakın. Derine inin ve gerçekte söylediğiniz şeyin ne olduğuna bakın. Bu dersin enerjisinde bulunduktan sonra şaşıracaksınız. (Yazılanlar) beklentiyle ilgiliydi. Beklenti şimdi güçlü bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Sevgili dostlar, bu ders hakkında çok tartışma olacaktır. Çok sorularınız olacaktır. Gelecek derslerde, bunun arkasında yatan enerjileri inceleyeceğiz. Spiritüel fizik açısından, enerjilerin nasıl geldiğinin, nasıl kullanıldığının, bilince nasıl yansıdığının anlaşılmasını sağlamaya çalışacağız.

HİÇBİR BEKLENTİN OLMASIN. Beklentiyi yaşamınızdan salıverin. Günlük tutun. Deneyimlerinizi yazın ya da başkalarıyla paylaşın, çünkü kısa bir dönem için, çok ilginç bir yol katedeceksiniz. Belki de tümüyle kontrolü kaybetmiş bir halde, bir tür tünelin içinde dönüp durduğunuzu hissedeceksiniz. Ama biz şunu bilmekteyiz: Siz çok iyi bir alana, dualiteye uzaktan bakabileceğiniz bir alana geçeceksiniz. Dualiteyi, şimdiye kadar hiç göremediğiniz bir biçimde görebileceksiniz. Beklenti olmadığı zaman, dualiteden çıkabilir ve tanrısallığa girebilirsiniz. Birlikte yapacağımız bir sonraki derse kadar, bunu deneyimlemenizi rica ediyoruz. HİÇBİR BEKLENTİN OLMASIN.

Kendiniz için yeni bir şey keşfedeceksiniz. Başka insanlarla birlikte olduğunuzda, ve beklentiler olduğunda – tartışmalar, münakaşalar ya da fikir mücadeleleri – ve siz beklentileri salıverdiğinizde, diğer insanı da salıverirsiniz. Kendi beklentilerini savunmak zorunda kalmaktan kurtarırsınız onları. Siz kılıcınızı yere bıraktığınızda, onlar da kendi kılıçlarını bırakırlar. Siz ve diğer insanlar arasında meydana gelecek ilginç etkileşimleri izleyin. Hiçbir beklentiniz olmadığı zaman, çevrenizdeki durumlara ait enerjinin de nasıl değiştiğini farkedin.

Bugün gitmeden önce, size bir şey daha söyleyeceğiz. Gelecek haftalarda bu beklenti konusunda sınanacaksınız. Çok iyi gittiğinizi düşündüğünüz ve sırtınızı sıvazlayıp “beklentiyi nasıl salacağımı öğrendim” dediğinizde bile, birisi çıkıp size doğru yürüyecek ve onun beklentisini üstlenmenizi sağlamak amacıyla, kılıcını sırtınıza saplayacaktır. (kahkahalar) Sahip oldukları dualite beklentisinin enerjiyle dolabilmesi için, sizin beklentinizin de enerjiyle dolması gerekir. Bir kılıç mücadelesinin olabilmesi için, her iki tarafın da kılıçları kuşanması gerekir.

Onlar size gelecektir, bir beklentiyi seçmenizi isteyerek, sizi buna kışkırtarak geleceklerdir. Taraf tutmanızı isteyeceklerdir. Sizi yargılayacaklar ve şöyle diyeceklerdir, “Neyin var senin? Kişiliğin yok mu artık senin? Bir fikrin yok mu? Gücün yok mu? – nasıl desek – peksimet gibi mi oldun?” (kahkahalar) Ama siz beklentisiz olmayı deneyimlerken, yeni bir şey meydana gelecektir. Yeni bir farkındalık gelecektir.

Bu toplantının başında, Metatron geldiğinde, tanrısallığınızın gücünü sonunda tutabilmeye başladığınızı söylemiştik. Ve bugünün açıklamalarıyla, tam ortadan vurduğumuzu da bilmekteydik. Tanrısallığınızı gerçekten tutmaya başladığınızda – yeni bir güç türünü, dualitenin gücünü değil – ancak o zaman eski beklentileri salıvermeye hazır olursunuz. Beklentisiz olmak, zaman zaman sanki çıplak dolaşıyormuşunuz hissini verebilir sevgili dostlar. Kendinizi çıplak hissedebilirsiniz.

Bizim gördüğümüz biçimiyle, beklentinin ne olduğunu söyleyelim size. Tüm evrenlerde bir enerji akışı vardır. Tüm şeylerin özünde, her zaman aydınlık olan bir enerji vardır. Bu enerji her zaman akmaktadır. Döngüler halinde değildir. “Aç/kapa” şeklinde değildir. O sadece vardır. Yuvayı terk ettiğinizde, hepimiz Yuvayı terk ettiğinde, beraberinizde getirdiğiniz enerji budur. Bu, sürekli olan ve aydınlatan bir enerjidir. Enerji tüm evrenlere yayılırken, sanki biraz aç/kapa enerjisi haline gelir.

Biz buna daha sonra gireceğiz, ama enerjinin sakin bir biçimde, özgürce, açık bir biçimde akan bir ırmak olduğunu düşünün. Beklentiler, ırmağın içindeki taşlar, kayalar gibidir. Enerji akışını engellerler. Ve, ırmağa yeterince taş yerleştirildiğinde, bir bent, bir set yaratılır. Set yaratıldığında, akışı engeller, ve setin üstünde bir birikinti oluşur. Ve o zaman bütün sorunlar başlar sevgili dostlar.

Beklentileriniz, size akan enerjiyi engelleyen ve karşı koyan, sudaki taşlar gibidir. Taşlar, birikinti oluşturmuştur. Taşları kaldırmak ve tüm tanrısal enerjilerinizin açık ve özgür bir biçimde sizden akmasına izin vermek zamanıdır. Birlikte olacağımız bir sonraki toplantıya kadar bu dersle eğlenin!

Sevgili dostlar, gitmeden önce bir düşünceyi daha eklemek zorundayız. Bu dersle ilgili zorluklarla karşılaştığınızda, onu anlamadığınızda, sorularınız olduğunda, kış uykusuna yatmayın. Bunu görmezden gelmek için öbür taraf doğru koşmayın ve yorganı başınızın üstüne çekmeyin. Shaumbra olan diğer insanlarla iletişime geçin. İnternete girin. Yerel gruplarınızla buluşun. Birbirinizle konuşun. Yanıbaşınızda oturan kişi, hemen hemen aynı şeyleri deneyimlemekteDİR, ama siz bunu kendinize saklamaktasınız. Bunu çok özelinizde saklamaktasınız. Düşünce ve hislerinizi paylaştığınızda meydana gelen şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? Doğru yolda olduğunuzu, tanrısal bir insan olduğunuzu, ve kesinlikle hiç, ama hiç bir zaman yalnız olmadığınızı farkedersiniz.

Ve öyledir!

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.

Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.

Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.

Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.

Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.

Sorular ve Yanıtlar

Yükseliş Dizisi – 02 Şubat 2002
Ders Yedi: Hiçbir Beklentin Olmasın

TOBIAS: Ve öyledir sevgili dostlar…..daha önce de söylediğimiz gibi, insanların müziğine bayılıyoruz. Metatron bugün o kadar yakına gelmektedir ki, ve müziği dinlerken, bugün burada bulunan herkesin sevgi enerjisini hissederken, onun gözlerinin dolduğu benzetmesini kullanabilirsiniz. Ve Metatron bize, bu yedinci derse ait başlığın (Know No Agenda – Hiçbir Beklentin Olmasın) özellikle kendi sözleri olduğunu size söylememizi hatırlatmaktadır.(kendi kendine güler) İlk kez, insanca bir espri yapmak girişiminde bulunduğunu söylemektedir. Ve, bu derse koyduğu başlıkla oldukça gururlanmaktadır! (kahkahalar)

Şimdi, sizin “dokuz-onbir” (11 Eylül 2001) zamanınızdan, bu dualite sınavından kısa bir süre sonra, ilginç bir şey meydana gelmiştir. Bu, bir enerji tarafının, büyük bir kargaşa yaratmakla ilgili sahip olduğu beklentiydi, gündemdi (agenda); bu kargaşa o kadar büyük olmalıydı ki, eşit ya da belki de daha güçlü bir enerjisel tepkiye, belki eşit ya da daha güçlü bir gündeme neden olmalıydı. Bu bir anlamda, Eski Enerjiydi. Bu, kendini devam ettirmeye çalışan dualiteydi. Zayıflamaya başladığını hissedebiliyordu. Bu eski dualite, dünyada gücünü kaybetmeye başladığını hissedebiliyordu. Onun için de, onu destekleyecek, ona enerji verecek bir olayı yaratmıştır.

Ve saldırıyı izleyen o günlerde siz sessizliğinizi korurken, o güzel, harika dünyanızda ne olmuştur? Siz merhametliydiniz ve. Siz hemen geri saldırmanız. Öc almak amacıyla, yapılan tahrike….anında kapılmadınız. Siz bir sessizlik ve düşünme sürecine girdiniz. Olan, meydana gelen şey, olmayan, meydana gelmeyen şeydir! Savaşa devam etmesi için, dualite enerjisinin kıvılcımını ateşlemediniz. Bu, muazzam bir şeydi! Bu, enerji-değişimini gerçekleştirmiştir! Siz, beklentileri, gündemleri (bunun) dışında tuttunuz. Bunu yaptınız! Siz Dünyaya sadece varlığınızı ve sevginizi ve merhametinizi yerleştirdiniz.

Sevgili dostlar, “hiçbir beklentiniz olmasın” derken, bunu herşeyden çok kendinize uygulamanızı rica ediyoruz. Kendiniz söz konusu olduğunda ve neyin doğru ya da yanlış olduğunu… ne yapmanız ya da yapmamanız gerektiğini…. nasıl davranmanız gerektiğini….ne giymeniz gerektiğini…içinde bulunduğunuz yaşa göre yaşamınızın neresinde bulunmanız gerektiğini…ailenizin sizi ne kadar, nasıl anladığını…ana-babanızın yapmanızı arzuladığı şeyleri düşündüğünüzde, beklentilerle, gündemlerle o kadar dolusunuz ki. Bunların hepsi, KENDİNİZLE ilgili KENDİ beklentileriniz, gündemlerinizdir.

Spiritüel yolculuğunuz, büyük bir olasılıkla, en büyük beklentiniz, gündeminizdir! Nerede olmanız gerektiğiyle ilgili….ne kadar akıllı olduğunuzla ilgili….ne kadar aydınlanmış olduğunuzla ilgili…diğer insanlarla olan ilişkinizin neresinde bulunduğunuzla ilgili beklentilere, gündemlere sahipsiniz. Kendiniz için sahip olduğunuz beklentiler, akmaya çalışan tanrısal enerji ırmağında oturan dev taşlar gibidir. Beklentileri kendinizden çekip alın. Aileniz, işiniz ve dostlarınızla ilgili dışsal beklentilere bakmak kolaylaşacaktır. Salıvermesi zor beklentiler, içinizde bulunanlar olacaktır.

Şimdi her birinizden, beklentilerinizi düşünmenizi rica ediyoruz. Onları, boynunuzda bir kolye olarak düşünün. Sizden ricamız bunu düşünmeniz ve kolyeyi çıkartmanızdır. Kolyeyi, tüm eski kitaplarınızın, ve eski araçlarınızın ve eski simgelerin yanına, eski kitaplığınıza koyun. Bir beklentinin, gündemin ortaya çıktığını hissettiğiniz her sefer, simgesel olarak onu boynunuzdan alın ve yavaşça, nezaketle eski kitaplığınıza koyun.

Hem kendiniz, hem de başka insanlar için beklentisiz olduğunuzda, şeyleri çok daha farklı bir ışıkta, daha önce hayalini bile kuramadığınız bir biçimde, görmeye başlayacaksınız. Yükselişin ne olması gerektiğiyle ilgili bir beklentiniz, gündeminiz vardı. Belirli bir sonucu arzulamaktaydınız. Beklentisiz olun, ancak o zaman yükselişi tam olarak anlarsınız.

Yarın televizyonlarınızda şu büyük oyununuzu izlediğinizde (Super Bowl – Beyzbol final maçlarından söz etmektedir), bir beklentiye sahip olmayı isteyeceksiniz! Bu, tam gözünüzün önünde bulunan bir dualitedir: Dualite…takım tutmak…öbür takımı tutmak…bahis oynamak, sevgili dostlar! Bu, dualitedir! Beklentisiz olun. Oyunu izleyin. Öyle şeyler göreceksiniz ki, dualitenin içindeyken, kutuplaşmanın içindeyken görmeniz mümkün olmayan şeyleri göreceksiniz. Söylediğimiz gibi, bu başlarda belki de çok eğlenceli olmayacaktır. Oyununuzu izlemek örneğini kullanın. Beklentisiz olmak çok eğlenceli olmayacaktır, ama daha önce hiç göremediğiniz şeyleri göreceksiniz.

Bu konuyla ilgili son bir söz….biz bu beklentiyle ilgili açıklamayı, sizin zamanınızla bir hafta kadar önce, duvarların arkasında (bir federal hapishanede) bulunan bir gruba sunduk. Onlar, hapsedilmiştir. Bu sevgili Shaumbra – gerçekten öyledirler, tıpkı sizin gibi – sizin sahip olduğunuz özgürlüğe sahip değildir. Onlar özgür iradenin tüm kapasitesine, sizin sahip olduğunuz kadar sahip değildir. Siz çok özgür iradeye sahipsiniz. Yaşamınızda çok seçimler yapabilirsiniz. Onlar sizin sahip olduğunuzun yarısına bile sahip değildir.

Onların bu, hiçbir beklenti olmasın enerjisiyle nasıl çalıştıklarını izleyin. Bu onlara bir anlamda daha kolay gelecektir, ve bu onlar için daha anlaşılır olacaktır. Bu, size özgür iradenin doğası hakkında birşeyler söylemelidir! Özgür irade, bir anlamda kısıtlayıcıdır. Dualitenin bir parçasıdır. Duvarların arkasında bulunanlar, dualitenin sınırlılığından özgür kılındıkları için, Tanrısal İradenin gerçek doğasını çok çabuk anlayacaklardır. Onun için bu enerjiyi öncelikle onlarla, bu sevgili varlıklarla yerleştirdik.

Şimdi, bunu da söyledikten sonra, kalan kısa sürede sorularınızı yanıtlamaktan mutluluk duyacağız.

SORU: Tobias, bilmem gereken nedir? (kahkahalar)

TOBIAS: Bugün, bilmen gereken şey, hiçbir beklentinin olmamasıdır…bilmen gereken budur. (kahkahalar) (çvr. Tobias, dersin başlığını kullanarak kelime oyunu yapmaktadır) BİLMEN GEREKEN ŞEYİ, ŞİMDİDEN BİLMEKTESİN. SADECE, ONU DAHA DENEYİMLEMEDİN. Bunun hakkında bir süre düşün! Sen bunu zaten bilmektesin, ama daha deneyimlemedin. Kendinle ilgili ve yolculuğunun arzu edilen sonuçlarıyla ilgili beklentilerini salıverdiğinde, zaten bildiğin herşeyin farkına varacaksın, ama bu kez, Yuvayı terk etmiş olmanın ve daireyi tamamlamış olmanın deneyimiyle tamamlanmış olarak. Bu soru için teşekkür ederiz.

SORU: Tobias, ben beklentiyi, bir şey yapmamıza neden olan şey olarak görüyorum. Bir şey yapman için bir neden yoksa, nasıl yapabilirsin ki?

TOBIAS: Bizim (gelmek istediğimiz) nokta özellikle budur! (kahkahalar) Ve sen, bir beklentiye sahip olmanın amacını özellikle savunmaktasın. Ve bunu taşımak istediğin sürece, biz seni yine de seveceğiz. Seni yine de onurlandıracağız. Bunu bırakmak sana zor gelmektedir. Ve biz bunu anlamaktayız. Beklentinin bir amaç sağladığını düşünmektesin, çünkü sen hala, neredeyse tüm insanların olduğu gibi, dualitede yürümektesin. Beklenti olmadığı zaman, amaçsız DEĞİLSİNDİR. Beklenti olmadığı zaman, tümüyle yeni bilinç düzeylerini keşfetmek için, özgür olursun ancak.

Şimdi, beklenti, gündem, bedeniniz acıktığını söylediğinde, onu doyurmayacağınız anlamına gelmemektedir. Bu bir beklenti değildir. Beklenti, gündem, belirli bir sonucun arzulanmasıdır. Beklenti, örneğin, belirli bir kariyere ulaşmak zorunda olduğunuzu söylemektir. Ya da evliliğinizle ilgili, arzulanan sonuçlara sahip olmanız gerektiğini söylemektir. Ya da çocuklarınızın yetişme biçimiyle ilgili, arzulanan sonuçlara sahip olmanız gerektiğini söylemektir. Beklenti, gündem budur.

Bugünkü David öyküsünde, onun beklentileri vardı, hatta daha güzel olmasını arzu ettiği kızıyla ilgili beklentileri vardı. Bu, onun beklentisiydi. Bu beklenti, kızının gerçek güzelliğini görmesini engelliyordu. Beklenti derken, ne kastettiğimizi anlıyor musunuz? Bu sizi, deneyimlediğiniz şeylerde kısıtlar. Şeyleri kısıtlar.

Beklentiyi bırakmak, meydan okuyacaktır. Bir an için, bir amacın olmadığını, ya da karaktersiz olduğunuzu ve gücünüzün kalmadığını hissedeceksiniz. Ama beklenti olmadığı zaman, dualitenin ötesine, bilincin yeni düzeylerine geçebildiğinizi, hızla görmeye başlayacaksınız. Ve bununla ilgili daha birçok sorunun geleceğini biliyoruz. Sizden bunun hakkında, bizimle konuşmanızı, diğer insanlarla konuşmanızı, Shaumbra ile konuşmanızı rica ediyoruz. Bunun, bu tür soruların sonuncusu olmayacağını biliyoruz! Teşekkür ederiz.

SORU: Antidepressan ilaçlar alarak, güçsüzlük noktalarının üstesinden gelmeye çalışan o kadar çok insan var ki. Bu ilaçlar olmasa, bu insanlar kendilerini yeni ve derin bir keder ve ümitsizlik çukurunda bulacaklar ve yaşamlarında herhangi bir sevinç ya da neşe göremeyeceklerdir. İntihar söz konusu olabilir. Bu insanların bu dersi uygulamalarıyla ilgili önerilerin nelerdir, ve onlarla ilgili kendi beklentilerimizi yaratmadan, onlara nasıl destek olabiliriz?

TOBIAS: Bu mükemmel bir sorudur, ve bir bölümünü yanıtlamaya çalışacağız. Bu sorunun diğer bölümleri, gelecek derslerde yanıtlanacaktır. Kaynaktan, herşeyin özünden gelen bir enerji vardır. Ve bu enerji, boşluğun ve hatta sizin yaradılışınızın derinliklerine indikçe, döngülere, frekanslara, ya da nabızlara dönüşür. (Perdenin) Sizin tarafınızdaki bazı kişiler, hatta bizim tarafta bulunan bazıları, bunu nabız gibi, aç/kapa nabzına sahip bir enerji gibi, aç/kapa, göz kırpan bir ışık gibi görmektedirler. Bunu dalgalar, titreşim dalgaları olarak görenler de vardır. Bununla ilgili her iki düşünce tarzı da geçerlidir.

Enerjileri yaşamınıza, bilincinize getirdiğinizde, döngüler, ya da dalgalar, ya da nabız halinde hareket eder. Bunun bir nedeni vardır. Bu, dualitenin bir parçasıdır. Bu, daha fazla enerji geliştirmenin bir yoludur. Söylediğimiz şudur, “inişler” ve “çıkışlar”, ya da “açılıp/kapanmalar” şu anda önemlidir.

Bundan kaçınan çok insan vardır. “İnişler”den kaçınmak için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışmaktadırlar. Size şunu söyleyebiliriz, beklentiniz olmadığı zaman, “inişler” olarak algıladığınız şey olmayacaktır. “İnişler” geçmişte olduğu gibi olmayacaktır. Beklenti, “inişler”i sefil bir hale sokar, çünkü ters ya da zıt bir enerji döngüsü edinir ve sürtüşmeye neden olur. Duygusal ve/veya fiziksel olarak kendinizi bu kadar kötü hissetmenizin nedeni budur.

Beklentiler salıverildiğinde, enerji artık “iniş” ve “çıkış”, “iyi” ya da “kötü” hale gelmez. O sadece değişken bir enerji haline gelir. Bu enerjiyi sevgili dostlar, depresyon, ya da tersi, coşkunluk olarak hissetmemektesiniz, ve hissetmeyeceksiniz. Onu sadece gelen enerji dalgaları olarak hissedeceksiniz. Beklentiyi bırakın, o zaman sürtüşmeyi de hissetmeyeceksiniz. Geçmişte deneyimlediğiniz acıyı hissetmeyeceksiniz.

Bu psikiatrik ilaçlardaki sorun, bunların gelen spiritüel, ham enerjinin…enerjinin döngülerini düzlemek eğiliminde olmalarıdır. Herşeyi düzlemektedirler. Herşeyin özünden gelen enerji döngülerinin amacı, ilaçlarınızla yapmaya çalıştığınız gibi, ya da kendi davranışlarınızla yapmaya çalıştığınız gibi, düzlenmek değildir. Siz “inişleri” dışlamak istiyorsunuz, ama sevgili dostlar, bu Tüm Olan’ın doğal bir parçasıdır.

Bütünlük ve tamamlanmışlık içinde gerçekten yükselişe girebilmek için, bu ilaçları geride bırakmanız gerekecektir. Bundan korkuyorsunuz çünkü dualite içindesiniz, ve kendinizle ilgili çok beklentileriniz vardır. Bu ilaçları bırakırsanız, “dibe vuracağınızdan” korkuyorsunuz. İntihar edeceğinizden korkuyorsunuz. Delireceğinizden korkuyorsunuz.

Bu ilaçları nasıl bırakacağınızı söyleyeceğiz size. Bu, beklentinizi salıvermekle olur! O zaman, dibe vurmakla ilgili bir korku kalmayacaktır. O zaman, siz sadece harika enerji dalgalarına binmiş olacaksınız, ve bu dalgalar hiçbir dualite noktasıyla bağlantılı olmayacaktır. Aldığınız o hap, beklentinizi temsil etmektedir. O hap, dualite ve kendinizle ilgili korkunuzu temsil etmektedir. Ona bir bakın. O hapla ve hapın çevresindeki tüm inanç sistemlerinizle birleştirilmiş beklenti ve gündemlerinize bir bakın. Bunu bırakmaya korkuyorsunuz, çünkü korktuğunuz nedir? Şimdiye kadar sahip olduğunuz kimliği bırakmaktır! Er ya da geç, bu yaşamda ya da bir sonrakinde bunu bırakmak zorunda kalacaksınız. Diğer beklentilerinizi de bırakmak zorunda kalacaksınız.

Shaumbra’nın bir parçası olan birçok enerji uygulayıcıları ve danışmanları vardır. Onlar, sizi bundan geçirmenin yollarını bilir. Onları arayın. Size yardım edeceklerdir. Sizi geri tutan bu şeyi salıvermeniz için sizinle çalışacaklardır. Sadece ilaçları bırakmanıza değil, aynı zamanda beklentilerinizi bırakmanıza da yardımcı olmaya odaklanacaklardır.

SORU: Tobias, beklentimiz yoksa eğer, odaklandığımız şey nedir?

TOBIAS: Varolmaya odaklanmaktan başka odaklanacak bir şey yoktur. Metatron bugün buraya ilk girdiğinde, insan varlıkların –insan biçiminde var olmanın – harika enerjisine hayran kalmıştır. Dersimiz sırasında yorumda bulunmuş ve şöyle demiştir, “İnsan olmak ne büyük bir sevinçtir! Neden bir şeye odaklanmak ihtiyacındasınız ki?” Biz nedenini biliyoruz. Çünkü dualitenin yöntemi buydu. Bu tarafa ya da o tarafa odaklanırsınız. Dikkatinizi oraya ya da buraya odaklarsınız. Odaklanmaya gerek yoktur.

Bazılarınızın şimdiden gözlerini açıp, şöyle dediğini biliyoruz, “Tobias, odaklanma olmazsa, ben bir hiç olurum.” Ve bu doğrudur. Önceki kimliğiniz hiç olur. Onu geride bırakırsınız. Siz, olduğunuz tümü olursunuz. Siz hem tanrısal, hem insan olursunuz, hepsi toparlanıp aynı harika pakete, aynı tatlı pakete konmuş olur. Şu anda kullandığın anlamda, belirli bir şeye odaklanmak gereği yoktur.

Burada açıklanması mümkün olmayan yepyeni bir şekilde, enerjiye holistik biçimde nasıl odaklanacağınızı anlayacağınız bir zaman gelecektir. Siz şu anda, dualistik biçimde odaklanmaktasınız. Bu dersin anlayışlarından geçtikçe, bu anlayışlara geleceksiniz. Ve kesinlikle bunun hakkında daha konuşacağız. Şu anda odaklanmayla ilgili endişelenmeyin. Daha bütün olan bu yeni anlayışa geleceksiniz.

SORU: Tobias, sonuçları bırakmak….hedefleri bırakmak anlamına mı gelmektedir?

TOBIAS: Kesinlikle! Ve sevgili dostlar, “beklentinin” ne olduğuna dair ve yaşamanın sadece bir parçası olan “hedefin” ne olduğuna dair aklınız karışacaktır. Tanımladığımız biçimiyle beklenti, arzulanan bir sonuca ulaşmaktır, belirli bir sonucun arzulanmasıdır. Sahip olduğunuz hedefler, birçok yönden iyiydi. Sizi bu noktaya getirmişlerdir, ama onlar beklentiyle doludur. Bu, sizin şimdi resmin bütününü görmenizi engellemektedir. Bir bilinç bütünlüğüne sahip olmanızı engellemektedir. Bunları bir süre salıverin.

Hepinizin, değerli hedefleriniz olmayınca ne olacağını merak ettiğinizi biliyoruz, şu şeyler olmayınca…. siz bunlara “beklentiler” demezsiniz. Öyle ya, siz bunlara “hedefler” dersiniz. (kahkahalar ve Tobias da kendi kendine güler) Bizim bazen bunları anlamamız zaman alıyor. Ama şunu da anlayın ki….içinize dönün, ve kendinize sorun, “beklenti nedir, ya da sizin deyiminizle hedef nedir?” Ve ilerlemek nedir? Burada bir fark söz konusudur. Bir fark söz konusudur.

Sabahları arabanıza binip işe gitmek bir beklenti değildir. Bankada şu kadar paranızın olması gerektiğini düşünmek, ve kartvizitinizin üstünde şu ya da bu ünvanın olması gerektiğini düşünmek, ve belirli çıkarlar için belirli bir ofisinizin olması gerektiğini düşünmek…..beklenti budur. Evet, beklenti budur. Sevgili dostumuz David, oğlunun daha atletik bir yapıda olmasını arzuluyordu….bu onun beklentisiydi. Neden? Çünkü David KENDİ daha atletik olmak isterdi. Kendisinin yapamadığı belli şeyleri, oğlunun yerine getirmesini istemekteydi. Bu bir beklentidir. Ama, oğlunu sevdiği için onunla balığa gitmek…..sevgili dostlar, bu bir beklenti değildir. Bu sadece insan ol-maktır.

Böylece, konuyla ilgili daha birçok soruların olacağını ve bir süre kendinizi çok rahatsız hissedeceğinizi biliyoruz. Sorgulayacaksınız, “Beklenti nedir? Hedef nedir? Normal nedir? Normal olmayan nedir?” Kendinize sorun, “Bunun altında bir beklenti mi yatıyor?”

Her ay Kırmızı Çember toplantılarına bir beklentiyle mi geliyorsunuz? Buraya gelişinizin nedenlerine bir bakın. Buraya sadece aileyle birlikte olmak ve enerjinin içinde olmak için mi geliyorsunuz? Yoksa, çaresizlik içinde bir spiritüel çözüm arayışı yüzünden mi geliyorsunuz? Burada belki birazını buldunuz, belki de bulamadınız. Beklentiniz bu mudur? Yoksa beklenti, bu odada bulunan diğer insanlarla birlikte sadece insan mı olmaktır? Yaşantınızdaki herşeye bakın, sevgili dostlar. Sorun kendinize, “Bu bir beklenti midir, yoksa sadece insan ol-manın keyfini çıkartmak mıdır?”

SORU: Sevgili Tobias, neredeyse üç aydır, saate her bakışımda – HERHANGİ bir saate- son iki rakkam hep 1-1, 2-2, 3-3, 4-4, 5-5. Ben 11-11, 12-12, 4-4-4 vs de görüyorum. Bu, benimle iletişim kurmaya çalışan Yüksek Benliğim mi, ya da bunun önemi nedir?

TOBIAS: Rakkamlar olsun, ya da sözcükler ya da titreşimler olsun, sen uyumlamanın simgelerini görmektesin. Sen, şeylerin sıraya dizilmeye başladığını görüyorsun. Bu bir anlamda kendi tanrısallığının, doğru yolda olduğunu, uygun ilerlemeleri gerçekleştirdiğini, sana bildirme biçimidir. Ama bazen de, belirli rakkamlar, kendi içlerinde küçük hatırlatmalar barındırırlar. Bunların, kendi yolunuza döşediğiniz hatırlatmalar olduğunu söyleyebilirsiniz.

Örneğin, “iki” rakkamını görmeniz dualiteyi temsil eder. “Dört” rakkamını görmeniz, yeni bilince geçişi temsil eder. “Bir ve bir” rakkamlarını görmeniz, yine dualiteyi ama farklı bir yönden gösterilen dualiteyi temsil eder. Bunların hepsi, gelmekte olduğunuz küçük farkındalıklardır. Siz bir anlamda, yeni farkındalıklara geldiğinizi hatırlatsın diye bunları yolunuza yerleştirdiniz.

Biraraya gelen rakkamları görmek, yaygın bir olay olacaktır. Ve tekrarlıyoruz, bu bir hatırlatmadır. Bu hatırlatmayı siz oraya yerleştirdiniz. Bu, size bir şey söylemeye çalışan Ruh değildir. Ve Ruh size bir şey söylemek istediğinde, Ruhtan gelip gelmediğine dair bir kuşku olmayacaktır. Bazen anlamaya çalışıyorsunuz…..şöyle diyorsunuz, “Bunu bana Ruh mu söylemeye çalışıyor? Bunu bana melekler mi söylemeye çalışıyor? Tobias mı?” Oh, biz size bir şey söylemek istediğimizde, bunu hiç kuşku duymadan bileceksiniz. Bu soruya, kendi kendine ne söylemek istediğin açısından bak.

SORU: Tobias, tanrısallığımız tüm bilgeliğe sahipken, dualitede öğrenmek istediğimiz şeyleri, bu kadar acı ve ıstırap çekmeden öğrenmenin bir yolunu neden bulamadık?

TOBIAS: Bundan geçtikten sonra, daireyi tamamladığınız zaman, ister inanın, ister inanmayın, ama geriye bakacak ve ne acı, ne de ıstırap göreceksiniz. İster inanın, ister inanmayın. Bu sadece, siz onun tam içinde bulunduğunuz zaman böyle görünmektedir. Acı ve ıstırap, siz dualiteye yakalandığınız zaman bu şekilde görünür. Şu anda yaşadığınız acı ve ıstırap –Cauldre bize inanmıyor! – ama bu sadece bir ilüzyondur, sevgili dostlar. Sadece bir iluzyon.

Beklentilerinizi bıraktığınızda, “hiçbir beklenti olmadığında” kendi kendinize güleceksiniz, çünkü acı ve ıstırabın hiçbir zaman gerçek olmadığını farkedeceksiniz. Sizi bu kadar çok seven Tanrı, ve sizi bu kadar çok seven melekler, ve sizi seven, ve bu insanlığın oyun alanı içinde bir çocuk gibi olan Metatron…..gerçek acı ya da ıstırap nasıl olabilir ki? Bu, dualiteyle edindiğiniz deneyimlere dayanan bir iluzyondur.

Beklentileriniz salıverildiğinde, acı kalmaz. Beklentilerinizi temsil eden taşlar ırmaktan kaldırıldığında, suya karşı koyacak hiçbirşey olmaz. Beklentileriniz kaldırıldığında, spiritüel enerjinin, tanrısallığınızın sürtüşeceği hiçbirşey beklenti kalmayacaktır. O zaman, aslında acının gerçekte hiç olmadığını göreceksiniz. O bir iluzyondu.

Bunu söylememizden pek hoşlanmadığınızı biliyoruz, çünkü şu anda burada oturmuş düşünüyorsunuz, “Tobias, bu bir acı. Bedenimde ve kalbimde hissettiğim acı gerçek.”

Bunu biliyorum. Uzun, çok uzun zaman önce ben de bu yollardan geçtim. Hem fiziksel, hem de duygusal acılar çekmenin, insanca acılar çekmenin ne anlama geldiğini anımsıyorum. Ve o zamanlar, o kadar da gerçek gibiydi ki. Ama şimdi, insan biçimine atlamaya o kadar hazırım ki, çünkü bunun bir ilüzyon olduğunu biliyorum. Sanırım, sizden öğrendiklerimle, sizden bugün öğrendiklerimle, ilüzyonun üstesinden gelebilirim.

Geri geldiğim zaman, beklenti taşımayacağım. Dualite kapanına kısılmayacağım, ve onun için de, acı ve ıstıraptansa, insan olmanın sevincini yaşayacağım. Ve yolda size rastladığım zaman, yolu açanlardan biri olduğunuzu bileceğim ve size göz kırpacağım.

Sevgili dostlar, dualitenin zamanı dolmuştur. Ak ile karayı, kötüyle iyiyi, aç ve kapayı, alt ve üstü salıvermenin zamanıdır. Artık gözünüzün önündeki aynaya, Ateş Duvarından ilk geçtiğinizde, Benliğinizi farkettiğinizde ortaya çıkan aynaya ihtiyacınız yoktur. Yansımaya ihtiyacınız vardı. Bakıp kendinizi göreceğiniz bir şeye ihtiyacınız vardı. Karşıt olanı görmeye ihtiyacınız vardı. Kendinizi bildiğinizden beri dualiteyi beraberinizde taşıdınız. Ama dualitenin zamanı dolmuştur. Zamanı dolmuştur.

Beklenti olmadığında, dualitenin ötesine, Yeni Enerji bilincine geçebilirsiniz. Gelecek haftalarda bunun keyfine varın. En güçlü, en etkili araçlardan biri olan bu araçla oynarken eğlenin. Ve şimdi anımsayın…. Ah Dilini anlamaktasınız. Kendinizle konuşurken, bir şeyleri algılarken, ve şimdi bir de, bunların hepsinde beklentinin nasıl bir yere sahip olduğunu anlamada bu dili kullanın.

Sizi candan sevmekteyiz. Ve her zaman yanınızdayız.

Ve öyledir!

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.

Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.

Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.

Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.

Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir.
Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.
e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Leave a Reply