Kırmızı Çembere sunulmuştur
Ve Öyledir, sevgili Şambra, bir kez daha biraraya geliyoruz. Şaud için tüm enerjilerin biraraya geldiği, kalplerinizi tam anlamıyla açtığınız, dünyanın her yanındaki Şambra ile birleştiğiniz bu zamanı ne seviyoruz. Siz, müziğin çaldığı şu birkaç değerli dakikayı kendinizi açmak ve sizinle birlikte olmak üzere buraya gelmemize izin vermek için kullanıyorsunuz. Ne değerli, ne değerli bir zaman! Sınırlılıkları ve engelleri bir an için üzerinizden attığınız….. günlük kaygıları, insan olmanın sınavlarını ve dertlerini salıverdiğiniz bu zamanda, geçmiş yaşamlardaki….. daha ifade edilecek potansiyellerdeki tüm veçhelerinizi buraya davet ettiğiniz bu değerli altın zamanda belki de buraya gelen enerjileri hissedebiliyorsunuz….bugünkü konuklarımızın enerjilerini…. İkinci ve hatta Üçüncü Çemberde gözlemleyenlerin enerjilerini.
Bir an için bu duru, bu güzel enerjiyi soluyun. Ah, evet, ondan besleniyorsunuz. Onun sizi nasıl beslediğini hissedin. Bir süredir mücadele ettiğiniz şeylerin anlam kazanmasına nasıl yardımcı olabildiğini hissedin. Burada soluduğunuz enerjileri, Ben, Tobias’ın, bugünkü konukların, sizi sevmek ve desteklemek, yüreklendirmek ve size anımsatmak için melek alemlerinden gelenlerin enerjisini hissedin. Geçen ay da söylediğimiz gibi, kendiniz olma iznine sahipsiniz. Bu noelde kendinize ne güzel bir armağan verebiliyorsunuz – kendiniz olma izni!
Enerjinizi en çok zorlayan ve sizin deyiminizle bir tür bölünmeye ya da dirence neden olan şeylerden biri de, kim olduğunuzu olmamaktır, kendinizi geri tutmanızdır, daha iyisini ya da farklısını bilip de hissettiğinizde kendinize o kişi olma iznini vermemeniz, türlü nedenlerden ötürü kendinizi baskılamanızdır. Geçen ay da sözünü ettiğimiz gibi, kısmen korku yüzünden, kısmen de başkalarına, başka insanlara, bu yaşam sürecine adanmışlığınız yüzünden kendinize koyduğunuz sınırlılıklarınız, inanç sistemleriniz var, ve bunlar, sizin daha büyük, daha geniş bir ufku görmenizi engelliyorlar.
Şambra, derin bir nefes almak ve kim olduğunuz armağanını kendinize vermek için şimdi harika bir zamandır. Bazen, dünya sizi deli sanacak diye kaygılanıyorsunuz. Ama onlar zaten öyle olduğunuzu düşünüyorlar (bazı gülüşmeler). Onlara örnek olun. Gerçekten uyanmak isteyen tüm diğer insanlara örnek olun.
Bazen, perdenin bizim yanında kendi kendimize gülüyoruz. Şambra’nın Dünya üzerindeki bu yaşantısını şu anda biraz…. neredeyse garip ve gülünç bir bilim-kurgu filmi gibi görüyoruz. Buradasınız ve ölümden uyanıyorsunuz, bir uykudan uyanıyorsunuz, çok belli nedenlerden ötürü kendiniz için yarattığınız inanç sistemlerinden uyanıyorsunuz. Ama siz şimdi uyanıyorsunuz. Uyanmaya çalışırken biraz mahmursunuz, çünkü hâlâ dualitenin, toplu bilincin, sorumluluklarınızın ağırlıklarının etkilerini hissediyorsunuz. Kolaylıkla yeniden uykuya dalabileceğinizi hissediyorsunuz, belki de bu yeni ve uyanıklık halinde olmanın istediğiniz şey olmadığını….olacağını düşündüğünüz şey olmadığını hissediyorsunuz. O nedenle, siz iki aradasınız, o mahmurluğun, o belirsizliğin, sisin içindesiniz. Ama uyanıyorsunuz.
Ve, tıpkı şu bilim kurgu filmi “The Land of the Living Dead – Yaşayan Ölüler Ülkesi”nde olduğu gibi, derin uykularında ya da kendi derin ipnozlarında olan bir dolu insan var. Ve biz – nasıl desek – bunu küçümsemek anlamında söylemiyoruz, ama bazen böyle görüyoruz. Ve bu insanlar bir örnek bekliyorlar. Onlar sizin gibi kim olduğunu olan ve kim olduğunu olmaktan korkmayan insanları bekliyorlar ki, uykularından uyanırken kendilerini daha rahat hissedebilsinler. Onların uykuları, inanç sistemleridir, ipnotik örtücü-katmanlardır.
Bakın… Dünya üzerindeki tüm yaşam – ipnotik örtücü-katmanlardan oluşuyor. Ah, siz bunu akılsal olarak biliyorsunuz ve belki de kalplerinizde hissetmediniz. Ama bir anlamda, gerçekten burada olmadığınızı da söyleyebilirsiniz. Siz gerçekte bu insan bedeninin içinde değilsiniz. Gerçekte bu yaşam sürecinde değilsiniz. Gerçekte bu sandalyelerde oturmuyorsunuz.
Bunların tümü, bir anlamda, ipnotik örtücü-katmanlardır, kendinizi teslim ettiğiniz çok kuvvetli, çok, çok güçlü inanç sistemleridir. Bu inanç sistemlerine ya da ipnotik etkilere kızmayın. Kendinizi bunlarla siz kandırdınız. Sonra da diğer insanların inanç sistemleriyle bunları kaynaştırıp, bu toplu bilincin örtücü-katmanını yarattınız. Ve işte şimdi buradasınız.
Bir anlamda bir bilim-kurgu gibi olduğunu söyleyebilirsiniz, çünkü siz bir yandan buradayken, bir anlamda da değilsiniz. Ama bu bir veçhe ve bir potansiyeldir. Biz bunun gerçekdışı olduğunu söylemiyoruz. Bu sadece bir gerçeklik, içinde yaşadığınız bir gerçekliktir.
Ben, Tobias’ın ve geri kalanımızın yapabileceği bir şey varsa, o da, gelecek iki yılda bunun nasıl sadece bir potansiyel olduğunu anlamanıza yardım etmektir. Ve daha bir dolu potansiyelin kilidi açılıp ifade edilebilir. Bu çok basittir. Bu, kim olduğunuzu olmanın tanrısal hakkına sahip olduğunuzu anlamaktır.
Şimdi, bu biraz araştırma talep edecektir. Sen kimsin? Gerçekten, sen nesin? Seni sen kılan nedir? Biz bu şeyleri araştıracağız, şimdiye dek yaptığınıza benzer bir biçimde. Şu an içinde bulunduğunuz gerçeklik temelini besleyen nedir, bu beslenme neden, bunun tek gerçeklik olduğuna sizi ikna edecek, sizi inandıracak denli güçlüdür; biz bunlara bakacağız. Biz size bundan nasıl geçip gideceğinizi göstereceğiz.
Aslında, bu gelecek birkaç kanallıkta Adamus, Ben Tobias ve diğerleriyle birlikte çalışacak ve çok önemli bir rol üstlenecektir. Gerçekten, Adamus bugün buradadır – Adamus, Saint Germain, çok yakın zamana kadar insan kılığında dolanmış olan, hâlâ gerçekliğe girip çıkabilen muhteşem bir varlıktır. O, bir gerçekliğin yalnızca potansiyellerden biri olduğunu bilir. Ve aynı anda birçok gerçekliğin ifade edilebileceğini de bilir.
Bakın, bir seferinde yalnızca tek bir gerçekliğin ifade edilebileceğine, bir seferinde yalnızca tek bir deneyim seçilebileceğine ilişkin bir inanç var. Çoklu olasılıkları, alternatifleri – bunlara her ne diyorsanız – ifade edebileceğinizi, neredeyse uygun olduğunu hissettiklerinize girip çıkabileceğinizi bazılarınız şimdiden keşfediyor – geri kalanınız da keşfedecektir. Bu, kim olduğunuzu olmak için kendinize izin vermenizle başlar. Ve, geçen ayki Şaud’umuzda sözünü ettiğimiz gibi, o gerçekliği nelerin beslediğini fark etmekle sürer.
Böylece, Adamus’un enerjisi bugün bizimle birliktedir. O enerji, şu anda dinlemekte olan her birinizle birliktedir. Bakın, onun burada, bu dağın tepesinde olması gerekmiyor. O, siz pencereden bakıp da okyanusu görürken de sizinle ve küçük grubunuzla birlikte olabilir. O, şu anda şehirlerden birinde, cadde gürültüsünden uzak, dairesinde oturmuş Şaud’u dinleyen tek bir kişiyle de olabilir. Evet, o sizinledir, tıpkı benim de olduğum gibi. Biz hepimiz, burada enerjilerimizi kaynaştırıp birleştirdik.
Şimdi, bugünkü konuğumuz – nasıl desek – yılın bu zamanına çok özgü, mevsimin bu zamanına çok uygun bir konuk. O, bilip sevdiğiniz bir enerjidir….çocukluğunuzdan beri yolculuğunuzun bir parçasını oluşturan bir enerjidir…. Noel zamanının önemini….yaşamınızdaki sevginin….paylaşmanın önemini…. çocuksu aslınıza geri dönmenin ve oyuncul olmanın önemini size anımsatan bir enerjidir. Evet, gerçekten de, bu salona şimdi Santa Claus’un (Noel Baba) enerjisini davet edelim (bazı gülüşmeler).
Şimdi, bazılarınız buna gülebilir, ama çok daha fazlası söz konusudur. Bugün bu salona Santa Claus’u davet etmek – ben de bunu gülmeden söylemekte zorlanıyorum – düşlemenin önemini, başka gerçekliklerin ve olasılıkların önemini anlamanıza yardımcı oluyor. Bu, Şambra, şunu anlamanıza yardım ediyor; düşündüğünüz şeye inanırsınız. Onu kabul ettiğinizde de olur.
Şimdi bir dakika kadar Santa’dan, Hıristiyan kültüründe büyümüş olanlar için Noel ruhunu temsil eden Santa’dan söz edelim. Santa, aslında 100 yıl kadar önce icat edildi. Ve o zamandan beri de Santa’nın enerjisi yapılanıp duruyor. Çoğunuz küçükken, küçücükken, Santa ile o sihirli deneyime sahip oldunuz. Evet, Santa hepinize bu mevsimin sihrini ve yaşamın sihirli potansiyelini anımsatıyor.
Peki, Santa Claus nedir? O bir şair tarafından yaratılan, ve sonradan bir reklamcının allayıp pullayarak satmaya çalıştığı gazoz mu? Santa nedir? Eh, Santa gerçektir. Belki dokunabileceğiniz fiziksel bir biçime sahip değildir. Ama biz bunu yapan çocuklar da tanıyoruz….hani potansiyellere açık olan küçük çocukları. Santa, ille de Kuzey Kutbunda bir eve sahip olmak durumunda değildir. Onunla çalışması için ille de o cücelere, o elflere sahip olmak durumunda değildir.
Ama Santa yine de, örneğin Şambra kadar gerçek, Yeshua kadar gerçek bir varlıktır. İnsanlar onu bilinçlerine getirdikleri için, o – nasıl desek – onların bilincinde beslendiği için sonra onların bilincinden dışarıya, diğer insanlara yansıtılmıştır. Ve çok geçmeden de bir zamanlar yalnızca bir fikir, bir düş, bir masal olan şey, şimdi bir gerçek halini alır.
Santa Claus’un gerçek anlamda perdenin bizim yanında var olduğunu söyleyebilirsiniz. O, ruhu olan bir varlık değildir. O, sizin gibi değildir. O bileşik bir enerjidir. Kolektif bir enerjidir. Böylece, perdenin bizim yanında bir Santa Claus vardır. Evet, Virginia, vardır (bazı gülüşmeler).
Sonra bu Santa Claus, Dünya üzerinde tanımlanabilir ve oldukça gerçek olan bir enerji oldu. Yıllar geçtikçe – nasıl desek – siz onu kabul eder oldunuz. Zihninizin analitik kısmı, “Ama o sadece bir öykü. O çocuklar için. Mutlaka gerçek olmak durumunda değil” diyor. Ama biz yine de onun her yıl meydana geldiğini görüyoruz.
Bu – Santa Claus’un da temsil ettiği – Noel enerjisi, mucizelerin olmasına izin verir. Nasıl desek – bolluk içinde olmayan ailelerin çocuklarına olasılıklar tanır. Armağanlar birden ortaya çıkar. Ah, siz bunların belki bir hayır kurumundan ya da doğru davranışlarda bulunmaya çalışan insanlardan geldiğini söyleyebilirsiniz. Ama bu armağanlar, bu Santa Claus enerjisiyle gelir. O nedenle de gerçektir.
Bakın, biz ileri geri gidip duruyoruz; insanlar sürekli, düşlemekle gerçeklik arasında gidip gelirler. Ve burada bir fark söz konusu değildir…. kesinlikle bir fark yoktur. Dualitik insan şöyle düşünür: bir şeyin gerçek olabilmesi için ona dokunabilmen gerekir, ya da onu görebilmen gerekir, ya da en azından onu analiz edebilmen gerekir. Ve bu hiç de böyle değildir. Bu kendi içinde başlı başına bir yanılsamadır. Ve bu belki de insan olarak yaşamanın en büyük yalanlarından biridir – yani sadece tek bir gerçekliğin olması, ve bir şeyin gerçek olabilmesi için ona dokunabilmeniz gerektiği, onu hissetmeniz ya da analiz edebilmeniz gerektiği. Bu, büyük bir mittir.
Bundan birkaç yüzyıl sonrasını düşünün, belki de o kadar çok yıl bile değil, ama gelecekte insan nesillerinin bu 2005 yılına baktığı ve şöyle dediği bir zamanı düşünün, “Evet, o zamanlar onlar yalnızca tek bir gerçekliğe inanıyordu. Yalnızca tek bir olasılığa inanıyorlardı. Onlar yalnızca, bir şey maddesel olduğunda gerçek olabilir diyen bir inanca sahiptiler. Eğer bir şey maddeden oluşmuyorduysa, ya da dualitik ölçüm aletleri kullanılarak analiz edilemiyorduysa, o zaman onlar için gerçek değildi.” Gelecekteki nesillerin buna güldüğünü, ne kadar tarih-öncesinden kalma, ne kadar zamanı geçmiş bir anlayış olduğunu düşündüklerini hayal edin.
Şambra, siz gerçekten bu engelleri, zihinsel ya da insan gerçekliğini hayal gücünden ayıran o engeli kırmanın yolunu açıyorsunuz. Hayal gücü, çoklu gerçeklikleri, çoklu olasılıkları temsil eder. O nedenle, biz Santa Claus enerjisini buraya getirmenin çok önemli olduğunu hissettik. Ve bazılarınız bunun çocukça olduğunu, gerçek olmadığını düşünebilir.
Biz sizden bir an için onu hissetmenizi isteyeceğiz. Şu Santa Claus enerjisini hissedin. Evet, o insanlar tarafından yaratıldı; gerçekten öyle. Ama o şimdi perdenin bizim, hem de sizin yanında bir varoluşa ya da bir kimliğe sahip olan gerçek bir varlıktır. Bir an Santa Claus’u soluyun. Bırakın içinizdeki çocuk yeniden ortaya çıksın. Santa Claus’un Noel için, insanlık için temsil ettiği şeyin özünü hissedin.
Çocukken size ne anlama geldiğini anımsayın. Bu bazılarınız için sihir anlamına geldi. Bazılarınız için olasılıklar anlamına geldi. Bazılarınız da ona çok bağlandınız, çünkü Dünya’nın ötesinde, fizikselin ötesinde bulunan bir şeyi temsil ettiğini biliyordunuz. O muazzam bir potansiyeli temsil ediyordu.
Bazılarınız için de bir mücadele ve ikilem anlamına geliyordu çünkü siz çocukken arkadaşlarınız Santa Claus’a inanıyordu. Arkadaşlarınız Noel sabahı heyecanla ağacın altında bulacakları armağanları bekliyordu. Ve sizin ana-babanız belki de hayal gücünün bu nimetinden sizi yoksun bırakmış, Santa’nın gerçek olmadığını söylemişti, onun uyduruk olduğunu, bir masal olduğunu, sizin gerçekliğe ve yalnızca fiziksel ölçüm aletlerinizle tanımlayabileceğiniz şeylere odaklanmanızı söylemişlerdi. Bazılarınız, daha büyük ve muhteşem bir şeye inanmanın nimetlerinden yoksun bırakıldınız. Ve siz bugün oldukça gerçek, çok, çok gerçek olan bir şey öğrendiniz.
Bir kavram ya da hayal gücünün berisinde yeterince enerji olduğunda, ister bir kişiden, ister bir gruptan gelsin, o bir gerçeklik kazanır, kendi haklarına sahip bir gerçeklik olur. Onun fiziksel katlarda var olması gerekmez. Fiziksel katlarda birlikte var olabilir.
Örneğin Şambra, sizin kalplerinizden yaratıldı. O şimdi bir varlık, tıpkı Santa Claus gibi. Şambra, perdenin bizim yanında gerçektir. Onun, tanımlanabilir, kimliği saptanabilir bir doğası vardır, o yüzden de ona izin verdiğinizde ve onu kabul ettiğinizde, perdenin bizim yanında da gerçek olur. Şambra, tıpkı Santa Claus’un da taşıdığı gibi bir enerji taşır. Hayal gücü, kim olduğunuzu olmaya izin vermek, şeyleri yaratır, onları olasılık boyutlarında ve katlarında yaratır…..ah, şu anda bunu düşlemek bile zihinlerinizi zorlayacaktır.
Yeshua, İsa’nın enerjisini ele alalım. Daha önce de söylediğimiz gibi, Yeshua ruhu olan bir varlık değildir. Yeshua bir bileşkedir. O, siz dahil büyük bir melek grubunun kolektif enerjisinin yardımıyla tezahür etmiştir. Enerji o denli güçlü, o denli şefkat ve sevgi doluydu ki, “Mesih-liliği”, o Mesih tohumunu, o Mesih bilincini tam anlamıyla tezahür ettirip, fiziksel bir beden almasını sağladınız. O, hepinizin – ve elbette bir dolu başka varlığın – uygun zamanda Dünya’ya gelen kolektif enerjisidir. Bir anlamda, Yeshua’nın hiç de gerçek olmadığını, sizin genelde düşündüğünüz anlamda gerçek olmadığını söyleyebilirsiniz. O, gerçek bir ruh kimliğine sahip değildir. Ama Yeshua yine de çok anlam ifade etmiştir.
Ah, bir de İsa var. Bakın, bir noktada Yeshua ve İsa aynı enerjiydiler. Ama şimdi hiç de öyle değiller. Perdenin bizim yanında İsa denilen ve Yeshua’nın enerjisinden çok farklı olan bir varlık var. İsa belki daha çağdaş bir uyarlamadır, ama – nasıl desek – şu anki Hıristiyan kiliselerinin inanç sistemlerinden oluşmuş bir uyarlamadır. İsa, perdenin bizim yanında tezahür etmiştir, o nedenle sizin tarafta da hissedilebiliyor.
Bu İsa enerjisi, Yeshua’nınkinden oldukça farklıdır. Ama işte – nasıl desek – kurtarılmayı isteyen, bir tür yargılanma isteyen, bir – nasıl desek – baş ya da lider isteyen ve enerjilerini birleştirenler, bu İsa enerjisini yarattılar. Bu enerji daha önceleri yoktu. Ve aslında doğrudan Yeshua’nın enerjisinden de gelmemiştir.
Yeshua – nasıl desek – burada biraz konumuzdan sapıyoruz ama, Yeshua, Sananda Düzeni’nden, Sananda Evi’nden, Sananda’nın melek ailesinden gelmedir. Yeshua o kapı ya da koridor tarafından tezahür ettirilmiştir. İsa çok farklıdır. İsa, bugünkü Hıristiyan Kilisesi bilincinin tezahürüdür.
Böylece, burada yukarıda bir İsa var, ve bir de Yeshua var. Bizim kafamız genelde karışmaz. İkisi arasındaki farkı görürüz. İsa’nın enerjisi şu yükü taşır. O etrafta bir çarmıhla yürümeyi sürdürüyor. Bizim kafamız ondan ötürü karışmıyor (kahkahalar). Yeshua bir çarmıh taşımıyor, çünkü ıstırap için bir neden yoktur. İnsani günahların karşılığını ödemeye gerek yoktur çünkü aslında insani günah diye bir şey yoktur. Ancak, bir inanç sistemi ve bundan ötürü de İsa denen bir varlığı yaratmış olan bir grup insan var, ve İsa hem bizim tarafta, hem de sizin tarafta tam anlamıyla o çarmıhı ya taşıyıp duruyor, ya da onda asılı duruyor.
Böylece Şambra, gerçekliği yaratmaya varan hayal gücünün, oyunculluğun, inanç sistemlerinin ve bilincin etkisini görüyorsunuz. Bu muazzam bir dinamiktir. Bu, Santa Claus enerjisinin yaratılmasını sağlayan bir dinamiktir. Bu, Şambra enerjisinin, biz şu anda burada otururken sizin gerçekliğinizin yaratılmasını sağlayan bir enerjinin yaratılmasına yardımcı olmuştur.
Biz bugün bunun fiziğine de biraz değineceğiz. Ama bu noktada bir şey daha eklemek istiyoruz.
Biz geçen ay, kendiniz olmak izninden söz ettik. Bu, Şambra enerjisinin temellerinden biri olmalı. Bazen bize soruluyor, “Şambra’nın imanı/inancı nedir? Şambra enerjisi nedir?” Yazılı özel bir şey yok. Ama, “Şambra’ya has olan nedir” diyenlere aktaracağınız şeylerden biri de, kim olduğunuzun tümünü olma iznini kendinize verdiğiniz olmalıdır.
Şimdi bu bazı kişileri biraz korkutur, kendilerini açtıklarını ve gerçekten kim olduklarını olmayı düşünmek onları biraz korkutabilir. Kendini açma iznine sahip olduğunu bir ara birisine söyleyin ve kendini nasıl kapattığını izleyin. Onlar – tıpkı bir zamanlar ya da belki hâlâ biraz sizin de olduğunuz gibi – kendilerini açmaktan korkuyorlar, aptalca bir şey yapacaklarından korkuyorlar, onları ya da başkalarını utandıracak bir şey yapmaktan korkuyorlar, yanlış bir şey, acımasız bir şey yapmaktan korkuyorlar.
Bu, onların zihni hâlâ dualitik bir çerçeveden iş gördüğü için olmaktadır. Onlar hâlâ bir doğruya ve bir yanlışa inanıyorlar. Onlar hâlâ yanlış bir sapağa sapmaktan korkuyorlar, oysa yanlış bir sapak yoktur. Yalnızca deneyim çeşitliliği vardır. Onlar hâlâ – nasıl desek – bir enerjinin gelip de onları karanlıkta ele geçireceğinden korkuyorlar.
Ama Şambra, siz bunun ötesine geçtiniz. Siz, kim olduğunuzu – ruhunuzun en muhteşem ifadesi – olabileceğinizi anlıyorsunuz. Sizin, doğru ve yanlış için kaygılanmanız gerekmiyor. Şimdi aktığınız için, meydana gelebilecek dengesizlikler için kaygılanmanız gerekmiyor. Siz şimdi yeni bir düzeyde deneyimliyorsunuz. Kim olduğunuzu olmanıza izin verdiğinizde, deneyimleriniz artık dualitik anlayışlara dayanmaz; onun için doğru ya da yanlış da olmaz. Yeni Enerji modunda isteseniz de yanlış yapamazsınız. Bir yanlış ve bir doğru yoktur. Sadece vardır. Yeni Enerji modunda dengesizlik yoktur çünkü herşey kendi gerçek dengesini kendi içinde taşır.
Eski Enerji, dualitik enerji, dengesiz olma yetisine sahiptir. Biz bundan daha önce söz ettik. Aydınlıkla karanlığın, ya da artı ile eksinin dengesi sürekli değişir. Yeni Enerji’de eskiyi aşıp da Yeni Enerjiye geçtiğinizde, o asıl dengesine, kendi içsel gerçek dengesine hep sahiptir.
Bu arada bu, sıkıcı demek değildir. Yüzeysel demek değildir. Ah, bu ifade düşleyebileceğinizden de muhteşemdir. Bu sadece, o kendini sürekli dengeler demektir. Aydınlık ve karanlığın çelişen enerjileri yoktur.
O nedenle, korkmayın. Kim olduğunuzu olmanıza izin verin. Kendinizi ne kadar çok geri tuttuğunuza şaşacaksınız, eski korkuların ve eski inanç sistemlerinin sizi nasıl geri tuttuğuna şaşacaksınız.
Buna eklemek istediğimiz başka bir nokta da – belki bunu da Şambra imanına katmalı – yalnızca kim olduğunuzu olmanıza izin vermekle kalmayın, aynı zamanda yaşamın da zevkini çıkartın. Kesinlikle yaşamın zevkini çıkartın. Dünyanın üzerinde eski bir örtücü-katman var, ve o hâlâ orada. Hâlâ güçlü. Bunu, yaşamda zevk olmamalı diyen, yaşama katlanılmalı diyen, yaşam, hayatta kalmak içindir, yaşamak için değil diyen bazı radikal dinlerde ve politik sistemlerde görebilirsiniz.
Bir fark olduğunu biliyorsunuz, değil mi. Hayatta kalabilirsiniz. Sadece yeterince geçinip gidebilirsiniz. Ya da gerçekten yaşayabilirsiniz. Hükümetler ve kiliseler tam anlamıyla sadece yeterli derecede bir ipnotik örtücü-katmanla çalışıyorlar…. sadece yeterince, ki insanlar karşı gelmesinler ya da isyan etmesinler ya da bizi ele geçirmesinler…. sadece yeterince yiyecek ve para…. sadece yeterince özgürlük, ki insanlar gerçekten özgürlüğe sahip olduğunu düşünsünler ama yalnızca yeterince sahip olsunlar….. sadece yeterince para, ki bir eve ve günde üç öğün yemeğe sahip olmanın tatmin edici olduğunu sansınlar. Şambra, bunların hepsi bir acizler takımıdır (bazı gülüşmeler).
Örtücü-katmanların nasıl iş gördüğünü ve insanların bunlara nasıl düştüğünü… ve inandığını….ve hükümetlerin de bu oyunu sürdürdüğünü çünkü hükümetlerin de insanların temsilcileri olduğunu görüyor musunuz? Sadece yeteri kadar. Sonra, yılda bir kez Noel dediğiniz şu şey var. Fazladan birkaç tatil gününüz oluyor. “Abi, şirket gerçekten de bize iyi davrandı, birkaç gün izin verdi!” Sadece yeterince, Şambra. İki haftalık tatil….sürekli çalıştığınız için deli gibi öfkelenip de tümüyle çıldırmaktan sizi ancak alıkoyacak kadar. Sadece yeteri kadar….anlıyor musunuz.
Çoğu insan yaşamın tadını çıkartmıyor. Onlar “sadece-yeteri-kadar” olan bir yaşama sahipler….sadece yeterince bir yaşam….sizi fiziksel bedenin içinde yeterince tutacak kadar….yaşamın ipnotik örtücü-katmanı denilen o küçük güzel rezonansta sizi sadece yeterince tutacak kadar. Evet, biriniz soruyor….Adamus’un sesi gerçekten de şu anda bizimkine katılıyor….enerjisini herhalde hissedebiliyorsunuz. Biz bugün bu Şaud sırasında biraz da birlikte konuşuyoruz.
Böylece Şambra, yaşamın zevki çıkartılmalı. Yaşam, kendine kim olduğunu olma iznini vermek ve yaşamın tadını çıkartmaktır. “Sadece yeterince, ancak yetecek kadar” diyen o örtücü-katmanlardan kurtulun. Yaşamın tadını çıkartmaktan korkmayın.
Evet, biliyorum, biz şu sözcüğe değiniyoruz…yani “Yaşamın zevkini çıkartın” diyoruz, ve bazılarınız hemen kendini geri çekiyor. “Ay, ya fazla zevk alırsam ne olacak?” Bu, daha önce gruplara da söylediğimiz gibi, bir Eski Enerji düşünme biçimidir. Burada bazılarınız şöyle diyor, “İyi de, zevke düşersem alkolik olabilirim. Çok kilo alabilirim. Kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklar geliştirebilirim.” Bu, Eski Enerji düşünme tarzıdır. İşte örtücü-katman budur, yani yalnızca yeteri kadarına sahip olmalısınız düşüncesi, anlıyor musunuz. Oralarda bir yerlerde o korku var, o karanlık, ya da öcü, ya da kötü ruhlar. Eğer yaşamın zevkini fazla çıkartacak olursanız, size kötü şeyler olacaktır.
Şimdi Şambra, bunun artık pek bi anlamı yok, öyle değil mi? Bir anlam ifade etmiyor, özellikle de, kendiniz olduğunuzda ve yaşamın zevkini çıkarttığınızda, bunun sizi hızla uyanışın mahmurluğundan çıkarttığını, hızla sizi Yeni Enerjiye geçirdiğini fark ettiğinizde. Ve, Yeni Enerji’de herşey kendi-kendini-dengeler. Örneğin – nasıl desek – dışarı çıkıp da yaşamın tadını fazla çıkartmaya çalıştığınızda, ve sınırları zorlamaya çalıştığınızda, ertesi gün bedeninizin size bunu söylediğini göreceksiniz. O kendi-kendini-dengeler, siz yanlış bir şey yaptığınız için değil, ama bedeniniz, farklı şeylerden ne kadarını kabul edeceğini bilir. O kendini çok iyi ayarlar. O, kendi içinde çok dengelidir.
Ölen bir insanın bizim tarafa gelip de…ve biz onunla oturup da konuşabilirsek….”Biliyor musunuz, ben yaşamın tadını fazla çıkarttım” demesi çok, çok ender olan bir şeydir. İnsanlar bizim tarafa gelir. Ve onlar elem içindedir; onlar kaygı ve suçluluk ve pişmanlık doludurlar. Belki ne kadar çok çalıştıklarından, nasıl yeterince sevmediklerinden söz ederler.
Bazıları, daha aydınlık olanlar, kendilerini sevmeyi nasıl unuttuklarından söz ederler. Gelip de “Ben gerçekten yaşamın zevkine vardım” diyen insan enderdir. Bu tarafa geldiğinizde Şambra, eğer bize bunu söyleyebilecek olursanız, bir parti veririz. “Ben yaşamın ve onunla ilgili herşeyin zevkini çıkartmayı öğrendim” diyen insanı kutlayacağız.
Bu bir cezalandırılma değildir. Biliyorsunuz, siz dünyayı kurtarmak için orada değilsiniz. Bazılarınız bu sorumluluğu taşıyor. Siz bundan besleniyorsunuz. Dünyayı kurtarmak için buradasınız diyorsunuz. Hayır, değilsiniz. İşin özü şu ki, siz, yaşamın tadını çıkartmanın nasıl bir şey olduğunu keşfetmek için buradasınız.
Bu sizin için ne anlama gelir? Bunun anlamı nedir? Eh, bu herhalde istediğiniz şeyleri yapabilecek enerjiye sahip olmanız, sevdiğiniz şeyleri yapabilmeniz demektir, artık o sınırlılıklara sahip olmamanız demektir. Yaşamın zevkini çıkartmak herhalde, hâlâ sizi kovalayan….hâlâ sizinle olan o eski inanç sistemlerini bırakmak demektir…. o eski örtücü-katmanların bazısını….özellikle de “sahip olmak” ve “sahip olmamak”la ilgili kavramların bazısını bırakmak demektir.
Bazılarınız hâlâ, eğer çok fazla şeye sahip olursanız, diğer insanların ıstırap çekeceğinden korkuyor. Ah Şambra….bunlar bayat haberler. Bu ÖYLESİNE eski nesile ilişkin bir şey ki (bazı gülüşmeler). Buraya getirilebilecek enerjinin miktarına ilişkin hiç bir sınır yoktur, özellikle de şimdi, Yeni Enerji Dünya üzerindeki uygarlıkta böylesine yeni ve farklı bir rol oynamaya başlıyorken. Sınır yoktur.
O nedenle, eğer sınırlılığın eski kavramlarından bazısından kurtulmayı başarır da yaşamın gerçekten tadına varabilirseniz….bu sizin için ne anlama gelir? Biz sizden bunu hissetmenizi ve hatta biraz da üzerinde düşünmenizi isteyeceğiz. Yaşamın zevkini çıkartmak ne anlama gelir? Hiç sınırlılık olmasaydı, ne olurdu? Yolunuzun üzerinde hiç bir şey olmasaydı….çünkü gerçekte yoktur da. Bu yalnızca bir yanılsamadır. Yolunuza çıkan herşey bir yanılsamadır. Siz bazen ne nedenle olursa olsun, o yanılsamanın orada olmasında ısrar edersiniz.
“Yaşamın zevkini çıkartmak” ne demektir? Ve ben şimdi bir uyarıda bulunmak istiyorum. Ben, yaşamın tadını çıkartmaktan söz ediyorum. Ben burada sizi, kendinizi kastediyorum. Siz diyorsunuz ki, yaşamın tadını çıkartmak, gidip de dünyanın geri kalanını kurtarmaya çalışmaktır. Üzgünüm ama, siz daha çok, çok gelip gidersiniz, çünkü dünyayı kurtarmak epey uzun sürecektir.
Dünya’da yaşamın zevkini çıkartmak ne demektir? Ve sonra, size gelen diğer insanlara bunu nasıl öğretip de yardımcı olurdunuz? Biz burada dini öğretilerden söz etmiyoruz. Biz, bisikletinize atlayıp da çevrenizdeki komşuların kapılarını çalmaktan söz etmiyoruz. Biz, size gelenlerden söz ediyoruz. Onlara, yaşamın zevkini çıkartmak hakkında nasıl konuşurdunuz? Yaşamın zevkini çıkartmakla ilgili kendi deneyiminizi nasıl paylaşırdınız?
Bundan daha önce de söz ettiğimizi söylememiz gerekiyor. Çoğunuzu geri tutan şeylerden biri de, farkına bile varmadığınız şeylerdir. Hâlâ geçmişte ettiğiniz yeminlerin ve verdiğiniz antların bazı katmanları mevcut, geçmiş derken bu yaşantınızı kastediyorum. Bazılarınız daha geçen hafta yeminler ettiniz ve ant verdiniz.
Geçmiş yaşamlardan kalma olup da sizi hâlâ geri tutanlar da var, “Ben asla…..” deyip de boşlukları doldurduğunuz yaşamlar, yeminler ettiğiniz yaşamlar – nasıl desek – bazılarınız asla seksin tadına varmama yemini ettiniz. Bir yemin ettiniz, dini bir düzen adına kutsal bir yemin ettiniz ve “Ben cinselliğin zevkine varmayacağım” dediniz. Bazılarınız, bolluğa sahip olmayacağınızı söylediniz. Tanrı’yı keşfedebilmek için yoksul olmanız gerektiğini, yoksunmanız gerektiğini söyleyen eski bir örtücü-katman var. Ve bu bir süre amaca hizmet etmiştir, ama bu da bayat haberdir. Bunu bırakmak zamanıdır.
Sizi besleyen tüm o şeylere baktığınızda, şimdi onlara farklı bir perspektiften bakın. Sizi besleyen şeylerden kaçı, eski bir yemin ya da ant yüzünden orada? Dediğimiz gibi, biz daha önce bundan söz ettik. Biz size – nasıl desek – çok enerji dolu, çok güçlü bir yemin ya da ant yoluyla yarattığınız inanç sistemlerinden söz ettik. Ve yeminlerle antların, daha sonra görünmez olmak gibi bir eğilimleri vardır, çünkü bunu siz istemişsinizdir. Siz onların yaratılmış olduğunu bile unutursunuz. Bir şeye yemin ettiğinizi bile unutursunuz. Sonra da onlar sizin beslenmenizin bir parçası haline gelirler ve siz onu görmez ya da fark etmezsiniz bile. Ya da onu bir başka şey olarak görürsünüz.
Şimdi içinize dönün ve beslendiğiniz şeylere bir göz atın. Bunlardan kaçı eski bir yemin ya da ant üzerine kuruludur? Yeminler ve antlar devam eder. Siz bunu yapmayı bazen sürdürürsünüz. Sizi duyuyoruz, “Yemin ediyorum….bu önümüzdeki yıl kilo vermeye çok kararlıyım.” Ah Şambra, lütfen, lütfen, bu ne geçen yıl, ne de ondan önce işe yaramıştı (kahkahalar). Bazılarınız bunu yaşamınızdaki şeylerle yapıyorsunuz.
Yaşantınızda hâlâ, bizim dengesiz disiplin dediğimiz şeyin örtücü-katmanı var. Ah, bu genelde tüm insanlık için geçerli olan bir örtücü-katmandır. Ama biz yaşantınızda ona bir göz atmanızı istiyoruz. Birçoğunuz, bu inanç sistemini oluşturmuş olan bir dolu farklı yaşamlarda ettiğiniz bir ya da bir dizi yeminlere sahipsiniz, tutunmayı sürdürdüğünüz ve şu an içinde yaşadığınız gerçekliği yaratan eski yeminlere.
Bunlardan bazılarına bir bakın. Onların şimdiki yaşantınızın nasıl bir parçası olduklarına, yaptıklarınızı nasıl etkilediklerine bakın. Özellikle de, yaşantınızın disiplin yanına bir bakın. Çünkü yaşayıp gitmek için, sadece yeteri kadar yaşayabilmek için disiplinli olmanız gerektiği inancına sahipsiniz. Örneğin, diet yapmak için kendinizi disiplin altına almanız gerekiyor. Egsersiz yapmak için kendinizi disiplin altına almanız gerekiyor. Kendinizi akılsal/zihinsel olarak ve daha da önemlisi, ruhsal olarak disiplin altına almanız gerekiyor.
Eski bir deyim var – acı yoksa, kazanç da yoktur diye….disiplin yoksa, oluşum da yoktur, evrimleşme de yoktur (diyorsunuz)….anlıyor musunuz. Çoğunuz disiplin yemini ettiniz. Belki tam olarak bu sözlerle ifade etmediniz ama, kendinizi odağınızda tutmak için yeminler ettiniz ve gözünüz başka şeyleri görmedi….anlıyor musunuz.
Disiplinin örtücü-katmanı, Dünya’nın her yanındaki toplumlarda ve kültürlerde yapılandırılmış ve hâlâ da çok yaygın, çok etkilidir. Ve eski yeminlerle tetiklenmiş olan bu disiplin katmanı – nasıl desek – şu anda Dünya üzerindeki “sadece yeterince”, “yalnızca yeteri kadar” bilincinin korunmasına, tam anlamıyla yardım ediyor. Okullarda ve kiliselerde ve hükümetler tarafından güçlendiriliyor. Çok çalışmanız gerekiyor. Disiplinli olmanız gerekiyor. Ana-babanız da bunu sizde pekiştirdi, çünkü onlar da bu bilincin bir parçasıydılar. Disiplin….kendinizi disiplin altına alın. Odaklanın…odaklanın.
Şambra, bunu bırakmak zamanıdır, o eski inanç sistemini, yani disiplin eşittir ilerleme diyen inancı bırakmak zamanıdır. Disiplin, ilerleme sağlamaz. Disiplin, tıpkı bir kafesin içindeki tekerlekte habire dönen, bir yere gittiğini sanan, bir şey başardığını sanan hamster (bir sıçan türü) gibidir. Oysa o sadece daireler çizip duruyordur.
Bu örtücü-katman çok ilginçtir. Disiplinin örtücü-katmanına ayrılmış özel bir araştırma yapmak ilginç olacaktır, özellikle de eski yeminlerle olan bağlantısını ve şu an yaşantınızı nasıl etkilediğini araştırmak. Kilonuzu koruyabilmek için disiplinli olmanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Oysa olmanız gerekmiyor. Kilonuzun dengede olmasını istiyorsanız, yapmanız gereken bunu yalnızca imgelemektir. İşinizde başarılı olmak için….belki de, diğer herkes gibi olabilmek için, disiplinli olmanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Ama eğer hızlı yolu keşfetmek istiyorsanız, kolay yolu, ya da bizim kutsal dediğimiz yolu gerçekten keşfetmek istiyorsanız, bu disiplin veçhesini tümüyle bırakırsınız.
Odakta kalabilmek için disipline gereksindiğinizi düşünüyorsunuz. Oysa sizi kısıtlı tutan budur. Disiplin, kesinlikle bir odak yaratacaktır, ama bu odak çok kısıtlı olabilir. Ve depresyon gibi şeylere neden olur. İnsan ruhunun bu denli odaklı olması, kaybolacak denli kısıtlı olması asla öngörülmemişti. O yüzden bu kadar çok depresyon yaşanıyor, çünkü bu varlıklar içlerinden feryat ediyorlar, kim olduklarını olabilmek, yaşamın zevkini çıkartmak için feryat ediyorlar. Ama hem kendi yarattıkları, hem de toplumun yarattığı tüm bu örtücü-katmanlar, tüm bu ipnozlar, onları geri tutuyor. Bu belki de depresyonun en büyük nedenlerinden biridir – sınırlılık. Ruhun sınırlı olması, kısıtlı olması öngörülmemişti. Sizin kısıtlı olmanız kaderiniz değildir.
Kendinize izin verin. Kim olduğunuzu olun ve yaşamın zevkini tümüyle çıkartın. Ne güzel bir ev ödevi, özellikle de şimdi içinde bulunduğunuz bu bayram zamanı için! Bu bayram zamanında yaşamın tadını çıkartabilir misiniz? Yaşamın keyfini çıkartabilir misiniz? Neden zevk almamanız gerektiğinin, neden o “sadece-yeterince” grubunda olmanız gerektiğinin, bugün varolan o “yalnızca-yeteri-kadar” diyen insanların arasında olmanız gerektiğinin suçluluk duygusunun üstesinden gelebilir misiniz? Bunu kırıp, tümüyle yaşamın tadını çıkarttığınız için suçluluk duymamayı başarabilir misiniz? Bu ne güzel bir meydan okumadır!
Böylece, biz beslenmeden söz ettik, yani tüm bu şeylerin – inanç sistemlerinizin nasıl yaratıldığından, ve sonra da o gerçekliği korumak amacıyla dışarıdan nasıl enerji çektiğinizden söz ettik. Bu çok basittir. Bunu anlayabilmek için bir bilim adamı olmak ya da doktora yapmış olmak gerekmiyor. Bu şeylerin tümü sizi yaşantınızda besliyor….bu ne iyi, ne de kötü bir şeydir….sadece sizi besliyorlar. Gerçeklik platformunu yaratmanıza yardım ediyorlar. Yaptıkları budur. Ne olursa olsun, bu bir nimettir, çünkü bir düzeyde istediğiniz gerçekliğin yaratılmasına yardım ediyorlar.
Sizi besleyen herşeyi fark etmeyi sürdürün. Ve şimdi bunu bir adım daha ileri götürelim. Siz diğer insanları nasıl besliyorsunuz? Çevrenizdeki herşeyi nasıl besliyorsunuz? Evcil hayvanlarınızı nasıl besliyorsunuz? Biz köpek mamasından söz etmiyoruz. Biz burada enerji besininden söz ediyoruz. Çevrenizde Gaia’yı nasıl besliyorsunuz?
Arabanızı, otomobilinizi nasıl besliyorsunuz? Onun sadece bir metal parçası olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bir daha düşünün, bir tahmin daha yürütün. O, spiritüel bir kimliktir. Bir ruhu yoktur, bir motoru vardır. O yeniden doğmayacaktır; hurda yığınına gidecektir. Ama yine de spiritüel bir damgaya ve kimliğe sahiptir. Kendi bilinci vardır. Ve siz onu beslersiniz, sadece depoya benzin koymazsınız. Onun içine her oturduğunuzda, tutumunuz, varlığınız ve inanç sisteminiz onu besler.
Eğer sürekli bozulan bir arabanız varsa, onu nasıl beslediğinize bakın. Eğer sürekli bozuluyorsa, Şambra, onu elden çıkartın. Yeni bir tane alın. Yaşamın tadını çıkartın…. eski, yıpranmış bir arabayla dolaşmanın hiç bir anlamı yoktur. Eski bir arabanın içinde dolanan bir guru olarak kimseyi etkilemezsiniz. Bize güvenin…o günler geçti. Saint Germain gerçekten de burada (bazı gülüşmeler).
Peki Şambra, diğer insanları nasıl besliyorsunuz? Çocuklarınızın enerjisini nasıl besliyorsunuz? Tekrarlıyoruz, bunun ne iyi, ne de kötü bir yanı vardır. Onlarla kurduğunuz ilişkiler nedir? Kız-kardeşlerinizi, erkek-kardeşlerinizi nasıl besliyorsunuz? Bazen gerçekten de çok dramatik bir biçimde! (kahkahalar)
Birlikte çalıştığınız insanları nasıl besliyorsunuz? Onları güçlendiriyor musunuz? Yoksa, güçsüz mü bırakıyorsunuz? Onlara, kendileri olma hakkına sahip olduklarını hissettiriyor musunuz? Yoksa, onların kısıtlanmalarına mı yardımcı oluyorsunuz? Bazıları gerçekten, Şambra – siz bunu fark edeceksiniz – bazıları, birlikte çalıştığınız bazı kişiler gerçekten kısıtlanmayla beslenmek isteyecektir. Onlar, kendilerinin de Tanrı olduklarını anlamıyorlar. Onlar kendilerini sadece ölümlü varlıklar olarak görüyorlar.
Bazıları, birlikte çalıştığınız o insanlar – nasıl desek – kendilerini çok kısıtlı, hiç bir yetiye ya da yeteneğe sahip değilmiş gibi görüyorlar. Ve onlar tam anlamıyla bu şekilde beslenmek istiyorlar. Aşağılanmak istiyorlar. Küçümsenmek istiyorlar. Ah, bundan zaman zaman şikayet ederler. Ama aslında bundan beslenirler. Siz onlarla nasıl bir ilişki kuruyorsunuz? Ve, onları besleme biçiminizi ne zaman keseceksiniz, ya da besleme biçiminizin arkasında yatan potansiyelleri ne zaman değiştireceksiniz?
Bir lokantaki garsonla nasıl bir iletişim kuruyorsunuz….anlıyor musunuz? Ah, bu düşleyebileceğinizden çok daha fazla etkiye ve – nasıl desek – çok daha fazla enerjiye sahiptir. İşte bu kişiler buradalar, size hizmet edenler – nasıl desek – mutfakla bağlantılı olanlar, size oradan yiyeceğinizi getirenler. Sürekli meydana gelen bir enerji alış-verişi vardır. Onları siz nasıl besliyorsunuz? Bu, onların sizi nasıl beslediğiyle, yiyeceğinizin masaya nasıl geldiğiyle çok ilişkili olabilir.
Trafikteki ve çevrenizdeki arabalarda bulunan kişileri nasıl besliyorsunuz? Yanınızdan hızla geçip de kaybolan, sizi neredeyse şarampole yuvarladığı için ödünüzü patlatan kişiyi nasıl besliyorsunuz (kahkahalar)? Derin bir nefes alırken, arabanızı otomatik pilota takmıştınız (yoğun kahkahalar). Peki, o kişiyi nasıl besliyorsunuz? Ve tekrarlıyoruz, yargı yok, sadece giren ve çıkanı her an hissedin.
Aceleyle bir dükkana daldığınızda, oradaki satıcıyı nasıl besliyorsunuz? Aceleniz var. Bir gülümseme için bile zamanınız yok. Parayı atıyorsunuz. Sabırsızsınız. Hemen çıkıp gitmek istiyorsunuz. Belki de ana dilinizi konuşmadıkları için sinirleniyorsunuz. Bu kişileri nasıl besliyorsunuz? İlginç…. ve onlar bundan nasıl besleniyorlar?
Dinamikler olağanüstüdür, ve aslında çok da basittir. O nedenle, tüm bu beslenmelerin nasıl meydana geldiğinin çok farkında olun.
Şimdi bunu başka bir düzeye götürelim. Bu fiziksel alemin ötesinde nasıl besleniyorsunuz…. görüyor musunuz? Ve fiziksel olmayan alemlerden nasıl alıyorsunuz? Meleklerle ya da başmeleklerle nasıl bağlantı kuruyorsunuz? Onları nasıl besliyorsunuz? Bakın, “başmelek”, arketipsel enerji anlamına gelir, ruhu olan bir varlık değil. Siz enerjinizi o arketipsel varlığa, o başmeleğe katıyor ya da onu besliyorsunuz. Siz, onların yaratılmasına yardımcı oluyorsunuz. Başmelek Mikail’in bir ruhu yoktur. O, sizin bir parçanızdır. Siz, o bileşkenin yaratılmasına yardımcı oluyorsunuz….Başmelek Cebrail, aynı biçimde. Onu nasıl besliyorsunuz?
Kendinizi yargılamayın, ya da suçlu hissetmeyin, ya da kötü bir şey düşündüğünüzü sanmayın. Bir fark yaratan bu değildir. Bilinçtir. Farkı yaratan, içsel arzular ve tutkulardır. Bazılarınız, ne düşündüğünüze ilişkin o kadar kaygılanıyorsunuz ki.
Bu, ondan çok daha derinlere gider. Bu, içsel tutkuyla ve içsel güdüyle ve özellikle de içsel inançlarla ilişkilidir. Düşündüğünüz şeyi dikkatle izlemeye çalışıyorsunuz. Düşüncelerinizden çok, inançlarınızın ne olduğuna bakın. Ve bunlar, iki ayrı şeydir. İnançlar ve düşünceler çok farklı şeylerdir, Şambra. Bunun üzerinde biraz düşünün.
Peki, diğer alemleri nasıl besliyorsunuz, ve onlar sizi nasıl besliyor? Ya da, kendinizi kapatıyor musunuz? Santa Calus’un olmadığına, onun aslında iyilikten çok zararı dokunmuş ve sadece uydurulmuş bir karakter olduğuna mı inanıyorsunuz? Belki de bazılarınız, istediğiniz şeyleri getirmediği için hâlâ Santa Claus’a kızgınsınız. Belki de hayal alemindeki şeylere kendinizi bu yüzden kapattınız. Bunu bir an için düşünün.
Belki, küçükken uygun bir Santa deneyimi sizden esirgendi. Belki de onun gerçek olmadığının söylenmesi, onun hayal gücünüzün bir parçası olduğu ve bu Noel zamanı küçük çocukları etkisiz hale getirmek için yaratıldığının söylenmesi sizde büyük bir düş kırıklığına neden oldu. Onun için, şu anda içinde oturduğunuz insan gerçekliğiniz kadar, hatta daha da fazla….en az onun kadar, hatta daha fazla gerçek olan bu çok-boyutlu, düşsel alemlere genişlemekten sizi alıkoyan olumsuz bir nitelik vardı.
Şimdiye kadar insan gerçekliğinin boyutundan oldukça ayrı olan bu düşsel alemler, çok, çok gerçektir. İstediğiniz meleğe sorun. Onlar size gerçek olduklarını söylemekten mutlu olacaklardır….farklı, ama gerçek.
Böylece, şimdiye kadar insan gerçekliği ile bu diğer gerçeklikler arasında bir ayrılık vardı. Biz onların arasında bir duvar ya da perde yarattık. Siz, bu ikisini birbirinden çok ayrı tutan inanç sistemleri yarattınız. Ama bunlar şimdi biraraya geliyor, Şambra. Onlar, bir-arada, yan-yana, çok-boyutlu olarak, maddesel ve maddesel olmayarak birlikte var olabilmek üzere birleşiyorlar. Bu çok gerçek, çok – nasıl desek – gerçek bir potansiyeldir.
Biz şimdi ve sonraki birkaç Şaud’umuzda bunun nasıl iş gördüğünden konuşacağız. Bu konuda fazla akılcı olmamanızı istiyoruz. Böyle bir eğilim olacaktır. Akılcı olmaya başladığınızda, onu kalbinizde de hissetmenizi, solumanızı isteyeceğiz. Sözünü edeceğimiz bu şeyler çok temel, köklü prensipler, asli araçlardır. Biz gölge potansiyellerden ve olasılıklardan konuşacağız. Santa Claus bir anlamda, varolan bir gölge, bir potansiyel ya da olasılıktır; çok, çok gerçektir.
Siz sayısız gölge potansiyellerden ve olasılıklardan oluşuyorsunuz. Siz kendinizin yalnızca bir ifadesini görüyor ve deneyimliyorsunuz, yalnızca bir ifadesini, çünkü ona kilitlenip kaldınız. Onu kabul ettiniz. Ve şimdi de ondan çıkmak istiyorsunuz. Onun ötesine geçmek istiyorsunuz.
Şimdi bir dakika kadar “gölge biyoloji”den söz edelim. Bedeninize bakıyor ya da onu hissediyor ve, “İşte bu. Yaşlanıyor. Artık bana istediğim gibi hizmet etmiyor” diyorsunuz. Ve bunu da kabul ediyorsunuz. Artık bunu kabul etmeyin, çünkü yalnızca bir ifadeyi görüyorsunuz.
DNA’dan da derinlere giden bir düzeyde, fiziksel olmayan bir düzeyde, içinizde zaten var olan sayısız “gölge biyolojiler” var. Onlar dış alemlerde ya da eterik alemlerde değildirler. Onlar şu anda hemen sizin içinizdedirler. Şu anki biyolojik gerçekliğinizin ardında saklıdırlar, ama oradadırlar. Tümüyle şifalanmış beden hemen oradadır – evet, öyledir – tümüyle dengelenmiş beden….ölmeyen beden…enerji dolu beden….kilosuna ya da yiyeceğine dikkat etmesi gerekmeyen beden….tüm şu tıbbi şeylerle kaygılanması gerekmeyen beden hemen oradadır.
Bugünlerde bu öylesine utanç veren bir şey ki. İnsanların kafası, çelişen ve güçsüzleştiren tüm bu “tıbbi önerilerle” öylesine karışmış bir halde ki. İnsanlar her hapşırdıklarında ya da gaz çıkardıklarında ya da öksürdüklerinde öylesine kaygılanıyorlar ki, Şambra (kahkahalar). Ve tüm bu kaygılar, bedenin kendisini daha hızlı kapatmasına neden oluyor, çünkü bedenin çok narin ve kırılgan olduğunu, esnek olmadığını söyleyen bir inanç sistemi var, ve beden de bu inanca tam anlamıyla karşılık veriyor.
İçinizde “gölge biyoloji” var, bedeninizin gerçekten herşey olabilmesinin potansiyeli var. Bir uzvun yeniden oluşma potansiyeli….bize birkaç yıl önce sorulmuştu, “Bu mümkün müdür?” diye. Ve biz de, “Bu mümkündür ama bu zamanda değil, çünkü bilincin örtücü-katmanı var” demiştik. Ama şimdi Şambranın içinde bile bu örtücü-katman yok oluyor. “Gölge biyolojiler” tüm diğer potansiyellerdir…evet, gerçekten de, yeniden-saç-çıkartma potansiyeli….bazı fiziksel rahatsızlıkları, Şambra, temizleme potansiyeli. “Gölge biyoloji” kendi içinde tam anlamıyla muazzam bir şifa gücünü de taşır….eski yaraların izlerini, tam anlamıyla geçmiş yaşamlardan getirilmiş yara izlerini de yenilemek potansiyeline de sahiptir.
Bakın, siz fiziksel bedenlerinizde geçmişin duygusal ya da travmatik enerjilerini de çok taşırsınız. Belki yakıldınız, savaşta öldürüldünüz, kötü bir kaza geçirdiniz ya da bu tür şeyler yaşadınız. Bunları bu yaşamdaki fiziksel ifadenize taşımak gibi bir eğilim vardır. “Gölge biyoloji” bunların tümünü yeniden-dengelemek ya da yenilemek potasiyeline sahiptir.
Söylediğimiz şudur, siz sahip olduğunuz şu bedene kilitli değilsiniz. Artık bu bedensel tekil ifadeyle tanımlanmıyorsunuz. Tüm diğer potansiyeller şimdiden içinizdedir. Ve bu sadece onların ortaya çıkmasına izin verme sorunu, sadece, dediğimiz gibi, gerçekliğinizi besleyen inanç sistemlerinize bakma sorunudur. Ve o zaman, tüm potansiyeller sizin için çalışmaya başlayabilir. “Gölge biyoloji”, ona inanırsanız ve olmasına izin verirseniz, bedeninizdeki kanseri temizleyip yok edebilir.
“Gölge biyoloji” şu an sizin içinizdedir. Onun için dua etmeniz gerekmiyor. Onu….gidip de onu aktive etmeye kesinlikle çalışmayın. Çok doğal bir işlemi karmakarışık edersiniz. Eğer herhangi biriniz “gölge biyolojisi”ni aktive etme kursları düzenleyecek olursa (kahkahalar), güzel, doğal bir kavramı alır, onu akılcı hale sokar ve ona bir yöntem ve işlem yüklersiniz.
Eğer, sizin deyiminizle “gölge biyolojiyi” aktive etmek isterseniz, bunu yalnızca güvenli alanda olarak, o sükunet noktasında bulunarak, sadece siz ve soluğunuzun olduğu o sessizlikte gerçekleştirirsiniz. Siz kendinize, kim olduğunuzu olma ve yaşamın zevkini çıkartma izni veriyorsunuz. İşte o zaman o da otomatik olarak aktive edilir. Otomatik olarak sahip olduğunuz yeni gerçeklik temeline gelmeye başlar.
“Gölge biyoloji”nin diğer alemlerden getirilmesi gerekmiyor. O yalnızca yaşantınıza kabul edilmeyi gereksinir. Onu iteleyemez ya da zorlayamazsınız. O bu şekilde iş görmez. Bu, onu kabul etmekle ilgilidir, ve inanç sistemlerinizin bedeninizi nasıl oluşturduğuna, fiziksel varlığınızı nasıl yarattığına bakmakla ilgilidir.
Gerçekten de, “gölge biyoloji” görüşünüzü düzeltme potansiyeline sahiptir. Kandaki – nasıl desek – dengesizlikleri temizleme potansiyeline sahiptir. AIDS ile çalışmak potansiyeline kesinlikle sahiptir. Tıbbın içinde olup da özellikle AIDS ile ilgilenenler geçenlerde bize sorular yönelttiler ve – nasıl desek – yanıt alamadılar. İşte anahtar bunun içindedir, yanıt, “gölge biyoloji”nin nasıl ortaya çıkartılacağını anlamakta yatar.
Bizim burada söylediğimiz, tek bir beden olmadığınızdır. Siz, çok, birçok bedensiniz. Ama diğer bedenler, sizin şu anda aydınlattığınız gerçekliğinizin arkasında, gölgededirler. Şu anda sahip olduğunuz fiziksel ifadenizin arkasında başka birçok, çok potansiyeller ve olasılıklar vardır.
Diyorsunuz ki, “Ama bu sadece laf ebeliği mi? Ben bunu nasıl ortaya çıkartırım? Bu – nasıl desek – yalnızca hayal gücü mü?” Kesinlikle! O, hayal gücünüzle, kendi inanç sistemlerinizi açmakla gelebilir ve ifade edilebilir. Onun beden için neler yapabileceğine şaşıp kalacaksınız. Biz bundan daha gelecek Şaudlarımızda söz edeceğiz. Ama siz, tek bir bedenden fazlasısınız. Siz çok bedenlisiniz. Yeni gerçekliğinizde hangisini öne çıkartmak istiyorsunuz?
Bir “gölge biyolojiye” ya da biyolojilere sahip olmanız gibi, bir dolu “gölge kimlikleriniz”, uykuda olmuş olan, belirti göstermemiş, gizli kalmış olan veçheleriniz var. Ve onlar da ortaya çıkmaya hazırdır. Bu yaşama belki de bir kadın olarak doğduğunuzu….belli bir eğitim düzeyine sahip olduğunuzu…belki hemşirelik yaptığınızı ve sağlık alanında çalıştığınızı….kimliğinizin belli bir ifadesine sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bu yalnızca tek bir ifade ya da veçhedir. Siz ona kilitli değilsiniz.
Sizin içinizde bir sanatçı, bir filozof, bir yazar, bir müzisyen, bir çiftçi, bir papaz olma potansiyelleri ve olasılıkları gizlidir. Bakın, siz yalnızca tek bir olasılığı ifade ediyordunuz. Sizin içinizde, tüm diğer potansiyellerin ve olasılıkların “gölgeleri” mevcuttur. Onlar şimdi artık ortaya çıkıp oyuna dahil olabilirler.
Belki son zamanlarda müzik yapmak için bir dürtü hissettiniz. Ama bunu daha önce hiç yapmamıştınız; nereden başlayacağınızı da bilemiyorsunuz. Bu belki, şimdi gerçekliğinizle bütünleşmek isteyen o olasılıktır, o “gölge benliğiniz”dir, o diğer veçhenizdir. İnanç sisteminiz sizi belli bir biçimde tanımladığından, bunu yapmanızın mümkün olmadığını söylersiniz. Ve eğitimini görmediğiniz için böyle bir müzisyen olamayacağınızın türlü zihinsel gerekçelerini sıralarsınız.
Şimdi Yeni Enerji var oluşunuzda oturup da bu yeni şeyleri deneyecek olsanız, onları seçmenin ne denli kolay olabileceğine, disiplin kullanmanızın gerekmediğine, ıstıraplardan ve tüm o – nasıl desek – katı eğitimlerden geçmeniz gerekmediğini çünkü onların şimdi aklın analizinden çok, kalbin ifadesinden geldiğini gördüğünüzde şaşıp kalırdınız. Siz böylelikle olduğunuz tüm “gölge benlikleri” ortaya çıkartırdınız. Siz kendinizi tek bir bedenle, tek bir kimlikle, tek isimle tanımlıyorsunuz. Oysa siz çoksunuz, Şambra, çok, çok.
Bu alternatif gerçeklikleri çağırabilirsiniz, ama siz genelde alternatif gerçeklikleri düşündüğünüzde, onların çok, çok uzaklardaki diğer boyutların içinde var olduklarını düşünürsünüz. Ama onlar sizinle birlikte bu fiziksel gerçekliğinizde tam anlamıyla birlikte-varolabilirler çünkü siz…. sizin “gölge benlikleriniz” ortaya çıkmaya başladığında, bu üçüncü boyutta olmadığınızı, düşündüğünüz biçimde olmadığınızı fark edeceksiniz. Siz burada kilitli kalmış değilsiniz. Siz çok boyutlusunuz.
Biz bir keresinde bundan söz etmiştik, “Babamın evinde çok, çok malikâneler var.” Bunun anlamı şudur, olasılıklar, “gölge benlikler”, ruhsal benliğinizin diğer ifadelerinin tümü, katmanı olmayan çok-boyutlu şekilde birlikte var olabilir. Onların tümü hemen şimdi burada ifade edilebilir.
Dünya’daki yaşamlarınız sırasında hiç yaşanmamış olan “gölge yaşamlar” vardır. Bazılarınızın birkaç tane, bazılarının yüzlerce, bazılarının da birkaç bin yaşamı oldu. Ama hiç yaşanmamış “gölge yaşamlar” var….Dünya’da en azından. Onlar başka alemlerde yaşandı. Ya da belki de hiç hayal edilmediler. Onlar uykuda ve gizli kaldılar. Ve evet, belki de milyonlarca, milyarlarca “gölge yaşam” potansiyelleri var. Siz kendinizi Yeni Çağın metafiziksel kavramlarına göre tanımladınız ve yaşamlar boyu neslinize göre tanımladınız, ama burada, Dünya’da yaşanmamış “gölge yaşamları” hiç dikkate almadınız.
Bakın, siz düşündüğünüzden çok daha fazlasısınız. Hergün aynada gördüğünüz ve yaşadığınız ifadeden çok daha fazlasısınız. Bazılarınız oynadı; başka alemlere gitti. Oralarda çok-boyutlu çalışmalar yaptınız. Oradayken imgelemek için kendinize izin verdiniz, ama burada değil. Benliğin gölge doğasının, bir dolu olasılıkların ve potansiyellerin yeni anlayışıyla, siz şimdi bunları bu tiyatroya, bu Dünya, yaşam sahnesine getirmeye başlarsınız. Artık bu iki şeyi ayırmak zorunda değilsiniz. Onlar biraraya getirilebilirler.
Bunların tümü, Şambra, birkaç yıldır sözünü ettiğimiz şeylerin tümü şimdi birleşiyor – hayal gücü… kendini açmak….sınırlı olmadığınızın anlayışı….onu şu anda buraya getirebileceğinizin anlayışı.
Böylece, bir sonraki toplantımıza kadar geçecek birkaç haftada, olduğunuz herşeyi olmak için kendinize izin verin…anlıyor musunuz. Biz bundan geçen ay söz ettik. Siz bizim sadece insan olan sizden konuştuğumuzu sandınız. Biz sizden konuşuyoruz, ruhtan, üst-ruhtan, bir dolu potansiyelden ve olasılıklardan. Ve söylediğimiz şeyi anımsayın – siz her seferinde birden fazla gerçekliği ifade edebilirsiniz, Saint Germain’in çok iyi bildiği kavramlardan biridir bu. Siz aynı anda çoklu gerçeklikleri ifade edebilirsiniz….ne kavram ama!
Düşündüğünüz kişiyi olmaktan çok, kim olduğunuzu olmak için kendinize izin verin. Önünüzdeki birkaç hafta yaşamın keyfini çıkartmanıza izin verin. Bu, gerçek çok-boyutlu benlik açısından çok önemlidir. Eğer yaşamın zevkini çıkartmazsanız, bunu yapamazsınız. Eğer burada olmak bile istemiyorsanız, kendinize yaşam armağanını bile vermiyorsanız, tüm bu olasılıkları ve gölge potansiyelleri nasıl gerçekliğinize getirebilirsiniz? Yalnızca yeteri kadar diyen bir eski inanç sistemine bağlı kalıyorsanız, bunu gerçekliğinize nasıl getirebilirsiniz? Bazılarınız hâlâ orada – sadece yeteri kadar diyorsunuz. Sadece yeterince diyen inanca bağlı kaldığınız sürece tüm bu diğer olasılıkları, potansiyelleri ve ruhsal yaratıcılık ifadelerini gerçekliğinize nasıl getirebilirsiniz?
Böylece, bu bayram zamanı yaşamın tadını çıkartın. Koyuverin kendinizi. Diğer insanlar için kaygılanmayın. Keyif etmenize izin verin. Bu zaten kendi içinde alternatiflerin, “gölge olasılıkların” gelip de sizinle birlikte sizin sahnenizde, sizin yaşantınızda dans etmesi için bir davettir. Bunun bizden gelmediğini anımsayın. Bu gelenlerin tümü sizden gelmektedir.
Önünüzdeki haftalarda, bir sonraki Şaud’umuza kadar, güzel derin bir soluk alın, ve aynı zaman ve uzay sürekliliğinde birlikte-varolan çoklu gerçekliklere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlemeye başlamanıza izin verin. Bu da, üzerinde düşüneceğiniz bir şeydir. Siz, her seferinde yalnızca tek bir ifadenin gerçekleştirilebileceği inancını kabul ettiniz.
Şimdi bırakın, potansiyelleriniz güçlensin. Kendinizi açmanıza ve benliğin çoklu ifadelerine, potansiyellerin gölgelerden çıkıp da şimdi gerçekliğinize gelmesine ve birlikte varolmasına izin verin. Bu bir – nasıl desek – bazılarınız bunun bir çoklu-kimlik bozukluğu olduğunu düşünecek (bazı gülüşmeler). Ama bu aslında emredilerek oluşturulan bir çoklu-kimlik halidir (kahkahalar). Siz bu işlemin meydana gelmesine izin veriyorsunuzdur.
Ve, bunun nasıl bir şey olduğunu hissedin. Biz bunu araba ya da iş makineleri kullanırken yapmanızı önermiyoruz (kahkahalar). Uzaysal bir yön kaybı hissi gelebilir, ama bu uygundur. Siz dengenizi kaybetmiyorsunuzdur. Sadece kontrolü kaybediyorsunuzdur…anlıyor musunuz. Ama siz zaten kontrolü istemiyordunuz, öyle değil mi.
Kendinizin çoklu ifadeleri olmanıza izin verin. Bunu zorlamayın. Sadece olmasına izin verin. Çok farklı yönlerden gelen şeylerin tümünü Şimdi anında deneyimleyebilirsiniz. Saint Germain’in yaptığı da buydu. Ve o bunu yapmakta ustadır. Size de yardımcı olacaktır.
Sınırlılıkları kaldırın. Bunun peşinden gidin Şambra. Bu bayram zamanının keyfine varın.
Ve öyledir!
Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.
Sorular ve Yanıtlar
Crimson Circle’e (Kırmızı Çembere) sunulmuştur
Ve öyledir Şambra, bu toplantının bir dolu enerji potansiyelleriyle devam ediyoruz…. tıpkı bir şarkıda olduğu gibi….birçok ses var…. bazıları aynı yöne gidiyor (kahkahalar)…. bazıları gitmiyor….ama hepsi kendi başına bir ifade…. tıpkı sizin de içinizde olduğu gibi…. çok, çok farklı ifadeler. Siz yalnızca birini açığa çıkartıyor ya da ifade ediyordunuz. Ama, Yeni Enerji insanının niteliklerinden biri de, tanımlanmış tek bir kimlikten fazlası olabileceğini öğrenmektir. Çok olabilirler.
Şu an, “gölge potansiyel”lerin enerjisiyle çalışmaya başlarken yapabileceğiniz pratik bir şey var. Yaşantınızda bir sorun ya da meydan okuma olduğunda, bir – nasıl desek – karar almanız gerektiğinde, bir şeye karar vermeye çalışın, sorunu aşmanın bir yolunu bulun, sadece tek bir olasılığı göz önünde tutmak ve onu zorlamaya çalışmak yerine, birçok farklı olasılığı, aynı soruna farklı yollardan yaklaşmayı dikkate alın. Yaşantınıza giren sorunun esas enerjisine bakın.
Bu belki arabanızla ilgili bir sorundur. Belki evdeki ya da iş yerindeki bir şeyi anlamakla ilgili bir sorundur. Sorunun kendi enerjisini dikkate alın. Onun bir anlamda, çok gerçek olmasına karşın, nasıl bir yanılsama olduğunu da göz önünde bulundurun. Ama, onun da nasıl başka bir boyuta konulabileceğini, başka bir gerçekliğe sokulabileceğini, ve bundan ötürü sorunun kendisinin de yok olabileceğini dikkate alın. Ya da, sorunla başa çıkmanın farklı yollarını düşünün.
Sorunlar ve meydan okumalar çoğunlukla bir gelişim fırsatı oldukları için ortaya çıkarlar. Sorunun kendisini ele almanın birçok farklı yolunu göz önünde bulundurun. Onunla mücadele etmeden nasıl gelişebileceğinizi düşünün. Tüm bu “gölge potansiyeller” ya da gerçeklikler kavramı sizin fiziksel varlığınızı etkiler, zihinsel ve düşsel varlığınızı etkiler, yaşama biçiminizi etkiler. Siz artık yalnızca tek bir gerçeklik kaynağı tarafından tanımlanmıyorsunuz.
Ve böylece, sorularınızı almaktan mutlu olacağız.
1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Sevgili Tobias, on yıl kadar önce, yaşantımı farklı bir yöne çeviren bir kaza geçirdim. O zamandan beri kalçam zaman zaman ağrırdı, ama son zamanlarda bu ağrı hem sıklaştı, hem de arttı. Bununla ilgili bir yorumda bulunabilir misin? Çok teşekkür ederim.
TOBIAS: Gerçekten de….senin geçirdiğin gibi fiziksel kazalar fiziksel bedende – nasıl desek – sonradan sorun çıkartır. Ve bu şimdi şu “gölge biyoloji” kavramını yaşantına, gerçekliğine getirmen için harika bir alandır. Sen, yaralanmış ya da incinmiş fiziksel benliği ifade ediyorsun. Ama, tümüyle onarılmış ve düzeltilmiş fiziksel benlik onun arkasında gölgede ya da uykuda yatıyor. O veçhenin şimdi öne çıkıp, yaralanmış olan veçhenin yerini almasına izin ver.
Beden, kendini nasıl şifalandıracağını bilir. O, tüm potansiyellere sahiptir. Ve sen onu içine alırsın. Şimdi, onu içine almak için zorlayamazsın, ya da onun gelmesini talep edemezsin, ya da onu içine almanın yolunu öğrenemezsin. Sen onu, bedeninin kendini onarma yollarıyla ilgili inanç sistemini değiştirerek…. yaşlanmaya ilişkin inanç sistemini değiştirerek….geçirdiğin o kazanın enerjisine tam anlamıyla geri giderek…. o kazayı hangi dinamiklerin ve hangi inanç sistemlerinin oldurduğunu görmekle…. sonra da sadece daha uygun bir biyolojiyi…..onarılmış bir kalçayı soluyarak içine alabilirsin.
Aynı zamanda, bilim ve tıpla ilgili, bedenin kendini nasıl şifalandırdığıyla ilgili inanç sistemlerine de bir bak. Tıp biliminin şu anda şifalanmaktan anladığı şey, şifalanma biçimlerinin farklı yollarından yalnızca bir tanesidir. O nedenle, elindeki bu durumu biraz oynamak, seni geri tutan o şeyden özgürleşmek için kullan. Teşekkür ederiz.
2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Mutlu Noeller….bu keder dalgaları bedenimi biraz zorluyor, ve onların nereden kaynaklandıklarını da anlayamıyorum.
TOBIAS: Gerçekten….öncelikle, biz sorunu yanıtlayacağız, ama aynı zamanda sana da soracağız…. onların nereden geldiğini anlayamadığını söylüyorsun. Oysa gerçekten anlayabilirsin. Onlar gerçekten türlü farklı düzeylerden kaynaklanıyor. Ama sadece bizim sözcüklerimizi duymak değil, kendi içine dönüp bu bunaltıcı keder hislerinin nereden geldiğine bakmak da senin için çok önemlidir.
Genelde, deneyimlediğin şey kendi kederin değil. Gerçi o, öyleymiş gibi davranarak seni kandırmaya çalışıyor. Geçmişte olmuş travmatik bir deneyime dayanıyormuş, zorluklar yaşadığın geçmiş yaşamlara dayanıyormuş gibi davranarak seni kandırmaya çalışıyor. Ve onun bu yaşamda çok travmatik belli olaylar ve durumlar yüzünden olduğuna inanmanı sağlayarak seni kandırıyor. Yani o bir anlamda seni kandırıyor.
Aslında senin gerçekten yaptığın şey, insanlığın genel kederini üstlenmektir. Sen başkaları adına bu ıstırabı tam anlamıyla üstleniyorsun çünkü geçmişte başkalarına yardım ve hizmet etmek için yemin ettin, ve inanç sistemin de bu yüzden ıstırap çekmen gerektiğine odaklandı. Şimdi, sen insanlığın kederini üstlenmeyi sürdürüyorsun.
İnsanlığın kederine olan bu sürekli bağlılığın olmasa, kendini çok ham ve çok çıplak hissedeceksin. O yükü taşımazsan Dünya’daki işini yapmıyormuş gibi hissedeceksin. Sen o nedenle, bir anlamda, onun kendi kederin olduğunu düşünerek kendini kandırıyorsun. Ve ona o düzeyden yaklaşmaya ya da onu şifalandırmaya çalışıyorsun. Sen ona, kendini düzeltme gerekliliği içinde yaklaşıyorsun. Oysa o hiç de öyle değildir.
Yapman gereken tek şey, insanlık adına yas tutman gerektiği kavramını bırakmaktır diyeceğiz. Bırak, onlar kendi başlarına kendi yaslarının keyfini çıkartsınlar. Sen bunu onlar adına yapmak zorunda değilsin. Onlar bir noktada, yas tutmak ya da ıstırap çekmek ya da acı içinde olmak gerekliliğinin ötesine geçeceklerdir.
Sen diğerlerine tümüyle dengelenmiş ve tümüyle ışıyan bir örnek ol. Dünya üzerindeki bu yaşamının geri kalan günlerinde amacına en iyi bu şekilde hizmet edersin, eski bağlılıkların bazısını bu şekilde bırakırsın, ve keder gibi, aslında sana yalan söyleyen ya da sana ait olduğunu söyleyerek seni kandıran bir şeyin enerjisine tam anlamıyla böyle girersin… anlıyor musun. Ve sen, aslında sana ait olmayan bu şeylere çalışarak çok zaman ve enerji harcıyorsun.
Böylece, kutsamalar üzerine olsun ve Mutlu Tatiller….bunun politik olarak, Mutlu Noeller’den daha doğru olduğuna inanıyoruz (yoğun kahkahalar).
2.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Sevgili Tobias, benim acil bir sorum var. Özetle – sevgi nedir? Bu sorunun arkasında yatan aciliyet ise şu – geçenlerde, Kuan Yin’i bedenlediğini iddia eden bir kadınla karşılaştım. O bana, diğer insanlardan farklı olarak kalpsiz ve sevgisiz doğduğumu, ve nasıl sevileceğini öğrenmek için Dünya’da olduğumu söyledi. Bunun gerçek olup olmadığını bana söyler misin lütfen. Eğer doğruysa, o zaman neden diğer insanlar gibi sevgi dolu bir yürek kapasitesiyle doğmadığımı, ve bu kapasiteyi geliştirmeme herhangi bir Şambra kavramının yardımcı olup olmayacağını kesinlikle bilmek isterim. Ama en çok bilmek istediğim şey, sevgi nedir. Çok teşekkür ederim.
TOBIAS: Gerçekten de….burada arap saçı gibi karmakarışık bir enerji ağı var! (bazı gülüşmeler) Herşeyden önce, başkalarının sana söylediği şeyleri kabullenmemek çok önemlidir. Ve biz tekrar tekrar şunu söyledik – Şambra, falcılara (enerji alanınızı okuyanlara) gitmekten vaz geçin. Bu tür şeyler sunan kişilere gitmekten vaz geçin çünkü onlar sizin yalnızca bir veçhenizi görüyorlar. Bu, sana bunu söyleyen kişinin yanıldığını göstermez. Ama onlar senin yalnızca bir parçanı…. “gölge potansiyel” diyeceğimiz, sevgiyi anlamayan, sevgiyi bilmeyen, ya da hatta belki, alternatif bir gerçeklikte senin de dediğin gibi, tırnak içinde “kalpsiz” doğmuş olan parçanı görüyorlar.
Ama bu, gerçekte kim olduğun değildir. Bu bir potansiyeldir. Bu, bu yaşamda ifade ettiğin kişilik bile değildir. O nedenle, başkalarından duyduğun şeyleri bir kenara it. Kendi içine dön, ve içine dönerken de, bu enerjiyi yaşantına neden çektiğine bir bak. Bu, yani sana kalbinin olmadığının, sevgiyi anlamadığının söylenmesi seni bir biçimde besliyor, öyle değil mi. Bu seni nasıl besliyor? Yaptığı aslında nedir? Eh, bir anlamda, sevginin gerçek doğasını keşfedebilmen için daha derinlere inmene yardım ettiği söylenebilir.
Ve bu arada, onu kendi sözcüklerimizle açıklayabilmemiz mümkün değil. Sevgiyi anlamaya çalışan insanlık yüzyıllardır onun hakkında yazıp çiziyor ve şarkılar söylüyor. Sevgiyi, kelimelere dökebildiğimiz biçimiyle bile anlamanız mümkün değildir, tıpkı Tanrı’yı anlamanızın mümkün olmadığı gibi. Siz Tanrı ya da sevgiyi düşünüp taşınarak bulamazsınız. O yalnızca vardır. O bir deneyimdir. Biz sana onunla ilgili bundan daha fazlasını söyleyemeyiz, sadece, onu kendin deneyimlemek ve neye benzediğini görmek için kendini şimdi özgür kıl diyebiliriz. Ama, insanların yaşantına girip de, senin kalpsiz olduğunu söyleyen bu enerjiyle neden beslediklerine bir bak…gerçekten. Teşekkürler.
4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofonda bir kadın): Tobias, geçenlerde bir soru ve yanıtlar bölümünde, “kuantum sıçrayışı” zamanında dünyayı terk edecek hayvan türlerinden söz ettin. Ve benim sorum şu – bu neden oluyor? Hangi türler etkilenecek? Ve kutup ayılarına ve küresel ısınmadan etkilenen diğer hayvanlara olan bu mudur?
TOBIAS: Biz gelecek oturumumuzda hayvanlar, evcil hayvanlar ve onların hem insanlarla, hem de Gaia ile olan ilişkileri hakkında konuşacağız. Ama birazını burada sunalım.
Hayvanlar – sizin hayvan dediğiniz, fiziksel bir beden edinen bu harika varlıklar – Gaia için bir tür enerjisel yer-tutucular olarak buradaydılar. Dünya’nın bilinci değişmeye, ve özellikle, Yeni Enerji gelmeye başladığından beri, onlar da kendi soylarının duyularıyla ya da kabilelerinin duyularıyla, oynadıkları bu rolü bırakabileceklerini anlıyorlar. Onlar artık insanlık ya da hatta Gaia için bir enerji tutmak adına burada olmak zorunda değiller. O nedenle, türlü soyların tükendiğini göreceksin. Ancak onların yerini, Dünya’ya gelecek, Gaia ile daha yakın ve bilinçli bir ilişki kuracak, daha gelişmiş bir enerjisel hayvan türü alacaktır.
Bak, şu ara hayvanların çoğu…. onların enerjisi insani gereksinimlere ve dualiteye bir yanıt olmaya dayanıyor. Hayvan krallığının da insan krallığı gibi davrandığını görüyorsunuz. Erkek ve dişi rollerini paylaşıyorlar. Kendi yiyecekleri için savaşıyorlar. Kendileri ya da aileleri için çok korumacı davranıyorlar. Onlar aslında insanlığın kendisiyle ilgili çok şeye aynalık ediyorlar.
O nedenle, insan değiştikçe, hayvan da değişecektir. Ve buna üzüntü duyarak bakma. Buna, bir anlamda, bir salıverme ya da sahip oldukları bir özgürlük olarak bak. Onlar da gelişmek, evrimleşmek istiyorlar. Onların türleri evrimleşmek istiyor.
Sözünü ettiğin kutup ayıları, farklı bir türe evrimleşecektir. Gezegeni terk eden kuşlar, farklı bir rezonansa sahip olan farklı türlere evrimleşiyor. Beyaz kafalı, koyu kahverengi kanatlı Kuzey Amerika kartalının bir noktada soyu tükendi denebilir. Ve olan şudur, o enerji dinamiklerini ve bilincini değiştirmiştir, böylece buraya gelen yeni kartal türü enerjisel olarak çok farklıdır. Hâlâ benzer biyolojik niteliklere sahip olabilirler, ama onlarda farklı olan birşeyler vardır ve yabanıl yaşantıyı bilenler, onların çok farklı olduğunu size söyleyecektir.
Bu, insanlarla da böyledir. Yeni gelenler, gelen yeni bebekler, bir ya da iki nesil önce gelen insanlardan oldukça farklıdır. Yani bu doğal bir evrimleşmedir. Bunu onurlandır…. gerçekten onurlandır.
4.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
LINDA: Bu pek Noel’e has bir soru değil ama buna benzer sorulan birçok soruyu temsil ediyor.
5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (Linda okur): Sorumu seçtiğiniz için teşekkür ederim. Aylardır kendimi çok çaresiz hissediyorum – korku, kaygı, depresyon, ve derin bir kaybolmuşluk duyusu, ve amaçsız bir yaşam sürdürmek. Sanki içimde bir şey ölüyormuş gibi hissediyorum. Ben aylardır “hiç-birşey” yapmıyorum…. ve korkuyorum. Ben, anlamsız bir yaşantı tezahür ettireceğimden korkuyorum. Hem insan, hem de spiritüel bir varlık olarak başarılı olmak istiyorum. Ne yapabilirim, ve benim için ne görüyorsun?
TOBIAS: Gerçekten de….bu soru, uyanma döneminde bulunan, bugün daha önce de söylediğimiz gibi – kendini biraz sersemlemiş, olan biten herşey yüzünden biraz bunalmış hisseden bir dolu Şambra adına soruluyor. Olan şudur, siz eski kimliğinizi kaybediyorsunuz. Siz tam anlamıyla ölüyorsunuz, bu fiziksel bedenin içindeyken eski benliğiniz ölüyor. Paniklemenizin ve korkmanızın bir nedeni de, olduğunuzu düşündüğünüz kişiye ilişkin herşeyi bırakmaktan – tüm hedeflerinizi, tüm arzularınızı, ve özellikle de en çok, kendinizle ilgili beklentilerinizi bırakmaktan kaynaklanıyor. Beklentiler, bu yaşamınıza kısmen sizin getirdiğiniz ağır katmanlardır. Sonra da bu beklentilerin büyük bir bölümü size ana-babanız ve öğretmenleriniz tarafından öğretildi, bir bölümü de toplu bilinç tarafından size yamandı ya da arttırıldı.
Böylece siz, kim olmanız gerektiği düşüncesinden oluşan bu kavrama sahiptiniz. Ve onun eriyerek yok olduğunu görüyorsunuz. Artık tutunamadığınız bir şeye çaresizce tutunmaya çalışıyorsunuz. Gerçekten yapılacak en iyi şey, tümüyle bırakmaktır….tümüyle bırakmak. Ve Şambra bunu yapmaktan korkuyor çünkü eğer bırakırlarsa, delireceklerini, meteliksiz kalacaklarını, sahip oldukları herşeyi kaybedeceklerini düşünüyorlar. Ama bak…. gittiğiniz yer zaten orasıdır. (kahkahalar)
İçinde yaşadığınız fazlasıyla tanımlanmış gerçeklikleri bir kez bıraktınız mı, bir kez bıraktınız mı, çok daha fazlası olduğunu keşfedecek özgürlüğe sahip olacaksınız. Siz şu anda, kaynakları ve araçları olmayan verimsiz bir çölde yürüyormuş gibi hissediyorsunuz ve yaşamın – kızgın güneşin ve zorlu yolculuğunuzun – sizi yavaş yavaş öğütüp bitirdiğini hissediyorsunuz. Ve bir anlamda da bu böyledir.
Ama tüm beklentilerinizi, olduğunuzu düşündüğünüz herşeyi bıraktığınızda, o zaman belki de hiç çölde yürümediğinizi keşfedeceksiniz. O belki verimli bir ormandı. Belki bir gölün üzerinde oturuyordunuz. Belki de tümünü aynı anda gerçekleştiriyordunuz… anlıyor musun.
Bu çok, çok zor bir şeydir. Biz Şambra’ya söyledik – bu, şimdiye kadar içinden geçeceğiniz en zor yaşamdır, çünkü uyanıyorsunuz…. çünkü öncesine oranla çok daha farkındasınız…. çünkü siz sadece hayatta kalmıyorsunuz…. çünkü daha önceleri sahip olduğunuz örtücü-katmanların ağırlıklarına sahip değilsiniz. Ve yine de bir anlamda, sanki herşey küfürmüş gibi geliyor.
Şimdi, meydan okuma şu ki – sadece bırakabilir misin? Kendine, ruhuna güvenebilir misin? Kim olduğuna şefkat duyup da – Ruh’un sana duyduğu şefkatin aynını, aynı kabulü hissedip – sadece bırakabilir misin? Ah biliyoruz, bu çok korkutucu bir andır. Eğer bırakacak olursanız tepeden aşağıya yuvarlanacağınızı, kayalıkların kenarlarına çarpacağınızı, ağaçlara gireceğinizi, her türlü kontrol duyusunu kaybedeceğinizi hissediyorsunuz. Ve bu bir an için böyle görünebilir de. Belki de herşey ayağınızın altından çekiliyormuş gibi görünebilir.
Ama burada, tanrısal bir an söz konusudur. Ve siz o tanrısal anda, gözden kaçırdığınız bir Benlik ve Ruh dünyasının varlığını keşfedeceksiniz. Kim olduğunuzun bu inanılmaz yeni alanına genişleyebildiğinizi göreceksiniz. O nedenle, biz bu soruyu sorduğun için mutlu olduk, çünkü bir dolu Şambra şu anda böyle bir şeyden geçiyor. Sen bu süreçte yalnız değilsin. Teşekkür ederiz.
6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Selam Tobias….bir sorum yok daha, ama….aslında bir sorum var da onun ne olduğunu daha bilmiyorum. Mikrofon başına gelmemin nedeni, burada olmak beni beslediği için (kahkahalar). Buradayım, çünkü ….bilmiyorum. Biliyor musun, beni besleyen şeylerden biri de, kurallara uymamak….bu da beni işte böyle garip yapıyor (kahkahalar)…..ve düşlemek….ve… haa, en çok da, dine saldırmak….bunlar beni besliyor, anlıyor musun, hem de çok. Ve böylece, anlıyor musun, ben bunu şimdiden birkaç kişiyle paylaştım. Ama geçenlerde Vancouver’de sokakta yürüyordum. Katedral denen…. genelde büyük bir Hıristiyanlık binasının olduğu köşeye geldim. Ve bir katedral göremedim. Yok olmuştu. O yalnızca kocaman bir sivilce gibi görünüyordu. Kocaman, çirkin bir sivilce gibi. Ve ben, anlıyor musun, onun içindeki iltihabı sıkmak istedim, anlıyor musun (yoğun kahkahalar). Ve ben tıpkı, anlıyor musun….ben o enerjideydim, sanki gerçekten, gerçekten kim-olduğumun-enerjisinde gibiydim. Ve, anlıyor musun, birden sanki….herşey içimden çekilip çıkartıldı. Ben sanki….çünkü ben dönüştürdüğüme inanıyorum…. anlıyor musun, dinleri ben yaratmıştım. Onları ben yaratmıştım, anlıyor musun. Ve şimdi onları dönüştürmüştüm. Ve sanırım onları bu yüzden yarattım. Eğleniyorum, anlıyor musun, dinlerin oluşturduğu…ya da dinin olduğu o toksik enerjiyi dönüştürerek eğlenebiliyorum.
LİNDA: Sorun nedir?
6.ŞAMBRA: Evet, ona geliyorum. Ve sadece bilmek istedim….sanırım bir sorum var. Ben yalnızca of….evet, başka bir neden de var mı, tamam peki, dinleri yarattım…. çünkü onlarla oynamak ve enerjilerini dönüştürmek mi istedim? Ama başka bir şey daha var mı…. çünkü başka bir şey daha olduğunu sanıyorum. Sanki bundan daha fazlası söz konusu. Bunu açabilir misin? Ve, bu arada, 2000 yıl önce birlikte şarap içemeyişimizin nedeninin de yüz-yüze gelmediğimizden olduğunu biliyorum. Ve o yüzden sana biraz şarap getirdim (kahkahalar). Teşekkürler.
TOBIAS: Bunun yanıtı, yalnızca solumak olacaktır (yoğun kahkahalar). Ve alternatif bir yanıt da – yanıtlar zaten içindedir Çekirge (kahkahalar).
6.ŞAMBRA: Hepsi bu mu?
TOBIAS: Hepsi bu.
6.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
LİNDA: Pekala, şu şeye geri dönelim….
7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Sevgili Tobias, karanlıkla kötülük arasındaki fark nedir?
TOBIAS: Bu, mükemmel bir soru ve böyle kısa bir sürede yanıtlaması da zor. Ama karanlık, dualitik gerçekliğin bir parçası olup da doğal olarak meydana gelen bir enerjidir. O – nasıl desek – tam anlamıyla bütünün bir parçası olan, ama ışığın, aydınlığın kendini anlamasına yardımcı olan bir enerjidir. Karanlıkta kötülük yoktur. O yalnızca bir karşı kuvvettir. Ve aslında sizin ışık diyeceğiniz şeyle uyum içinde çalışır.
Senin şimdi kötülük diye tanımladığının, dengesiz ya da dengeden çıkmış karanlık olduğunu söyleyeceğiz. Kötülük, enerjiyi uç noktalara götürüp de, onun partneri, eşi olan ışığı, tam anlamıyla saf dışı bırakmandır. O, sürekli kendiyle meşgul olmaya başlar ve – nasıl desek – sadece kendine inanır. Kendine çok odaklanır, ve ışıkla olan ilişkisini evirip çevirip çarptırmaya, saptırmaya başlar. Bir anlamda, kendini şişirmek için ışığı yadsır.
İster inan ister inanma, karanlığın “kötülük” denen dengesiz enerjisine sahip olduğun kadar, ışığın da dengesiz bir enerjisine sahipsindir. Karanlığı yadsıyan, kendi içinde rahat ve sevinçli olan, başlangıç ve son olduğunu sanan, ve herşeyi kendine mal etmek isteyen bir ışık enerjisi. Bu da bir dengesizliktir. Kötülük karanlık için neyse, ışığın da bir diğer yüzü de vardır.
Bu ikisinin – ışık ve karanlığın – her ikisinin de var olma hakkına sahip olduğu anlaşılmalıdır. Ve bir dualite senaryosunda ikisi birlikte uyum içinde çalışır. Bir kez dualiteden çıktın mı, ışık ve karanlığın o karşıt güçleri artık yoktur, ve o nedenle kötülük, tümüyle saf Yeni Enerji’de var olamaz.
LİNDA: Adını söylemediğin o öbür parçanın da adını söyler misin?
TOBIAS: Hayır, şimdi değil.
LİNDA: Haa,
TOBIAS: Bir…. hayır.
8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias, benim adım Norma. Ve ben bu Noel zamanı, birlikte çalıştığım ve yeni bulduğum bir dosta bir armağan vermek istediğim için buradayım. Yani benim sorum, sevgili erkek kardeşini kaybeden bu kız arkadaşımın ağzından. Soru şu – Tony, canım kardeşim, seni seviyor ve çok özlüyorum. Bizi neden terk ettiğini düşündükçe kalbim acıyor. Lütfen anlamama yardımcı ol. Bir de, beni sürekli oyuna getirip kandıran sen misin? (bazı gülüşmeler)
TOBIAS: Bizim bunu araştırmamız gerekiyor. (Duraksama) Biz…üzgünüz, ama bu sevgili varlıkla doğrudan bir bağlantı kuramıyoruz, çünkü onlar – nasıl desek – başka alemlerde bir şeyler yapıyorlar, ve bu da bizim doğrudan bağlantı kurmamızı engelliyor. Ama bizim burada gördüğümüz ve hissettiğimiz, bu sevgili varlığın, zamanı geldiği için gittiğidir. Dünya’daki amacını tamamladığın zaman, gerçekten ölüm yoktur. Bitiş, son yoktur, ve er ya da geç herkes bunu deneyimleyecektir. Ama bu sevgili varlık, ilerleme zamanının geldiğini hissetmişti. Onlar bu yaşamdan istedikleri herşeyi kazandılar ve yaptılar. Onlar, buradan gördüğümüz kadarıyla, yaklaşık dört ya da beş yıl içinde yepYeni bir Enerji durumunda gelmeyi seçecekler. Sana oyun oynayan, bu sevgili varlık, Tony değil. O, öbür tarafta fazlasıyla meşgul. Bu enerjinin onunla bir ilgisi yok.
8.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
TOBIAS: Biz teşekkür ederiz.
9.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten Linda okur): Selamlar sevgili Tobias, sen 2007’nin Eylül’ünde olacak önemli bir kuantum sıçrayışından söz ettin. Olacak olan nedir, ve bizi ve yardımcı olmak için burada bulunuşumuzun nedeni olan varlıkları nasıl etkileyecektir?
TOBIAS: Gerçekten de….biz geçmişte bunun ayrıntılarına indik. Ve, bugün bir dolu başka soruların olduğunu da biliyoruz. O nedenle, bunun ayrıntılı olarak açıklandığı oturumları yeniden dinlemek isteyebilirsin diyeceğiz. Ama burada onunla ilgili biraz konuşalım.
2007’deki “kuantum sıçrayışı”, tekrarlıyoruz, tarihçiler tarafından saptanmış bir tarih değildi. Bu, peygamberler, kâhinler tarafından bildirilmiş bir tarih değildi. Bu, insanlık bilincinin neden olduğu bir tarihtir. Anlamı da, insanlık, doğrusal yolun ötesine geçmeye hazır demektir. O hazırdır….enerjinin, önceki deneyimlerini temel alarak kendi yolunu izlemesi yerine, inanılmaz yeni yönlere yönelmesi demektir.
Bu bir olasılıktır. Herkesin gerçekliği olmayacaktır. 18 Eylül 2007 tarihinde herşey ansızın değişecek değildir. Elektrik kesilmeyecektir…büyük bir olasılıkla. Dünya bir durma noktasına gelmeyecektir. Yaşam sürecektir. Ama şu olacaktır, insanlığın deneyimleyebileceği deneyim potansiyeline ya da dizisine, yepyeni bir potansiyel dizisi eklenecektir. Daha çok özgürlüğe sahip olduğunuzu göreceksiniz. Daha muktedir olacaksınız. Daha çok içgörüye sahip olacaksınız, tabii bunları seçerseniz.
Yani şöyle diyebilirsin, eğer onları fark edebilirsen ve yaşantına getirmek istersen, seni bekleyen yepyeni bir armağan seti olacak. Aydınlanmanın ya da gelişimin yavaş bir yolunu izlemek zorunda kalmayacaksın. Bir anlamda, kişisel bir duruş açısına göre, geleceğinin önü çok açık olacak. Geleceğin çok açık olacak, çünkü geçmişin şifalanmış olacak. Yani bir anlamda, bunun tümüyle sana ve ne deneyimlemek istediğine bağlı olduğunu söyleyebilirsin. Ama o tarihten sonra potansiyellerin sayısı çok artacaktır.
10.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Merhaba Tobias, benim sorum iki bölümden oluşuyor. Çok yakınlarda bir bebeğimiz oldu. Ve, bebek sahibi olma sürecinde olan başka Şambra çiftlerin olduğunu da biliyorum. Acaba diyordum, bizimki gibi yeni doğan bu bebekler hakkında bize bazı anlayışlar ve potansiyeller sunabilir misin. Ve sorumun diğer bölümü de şu – senin bu belli bebeğe çok yakın olduğunu ve ona özel bir kişisel ilgi gösterdiğini biliyorum. Ve bize bu ilişkiyi de biraz anlatmanı isterdim.
TOBIAS: Gerçekten de…şu anda gelen çocuklar….ve biz burada özellikle çocuklardan söz edeceğiz ya da – ben onlara çocuk demekten nefret ediyorum, onlar harika meleklerdir – şimdilerde gelen ve doğmakta olan melekler, özellikle de Şambra’ya gelenler, çok berrak, temiz bir karmayla geliyorlar. Başka bir deyişle, onlar ya önceden hiç Dünya’ya gelmediği için karma oluşturma deneyimine sahip olmayan, ya da Dünya’ya gelmiş olup da yaşamlar sırasında ya da arasında yeterli temizliği yaptıkları için berrak olarak gelen varlıklardır. Biz o nedenle onlara “kristal” diyoruz. Böylece, onlar çok taze ve çok berrak olarak geliyorlar. Bir dolu ağır yükleri olmadan geliyorlar.
Şimdi, senin çocuğuna gelecek olursak, o daha önce Dünya’da bulunmuştu. Birkaç yaşamı oldu, ama – nasıl desek – deneyimlerinde başarısız olacak kadar da değil. Ama o, özellikle başka alemlerde inanılmaz işler yaptı, bunda senin rehberliğin ve yardımın da oldu. Yani o çok, çok temiz, berrak olarak geliyor.
Şimdi, önceden belirlenmiş fazla kavramlar ve fikirler olmadığı için, onların çok açık ama aynı zamanda çok da duyarlı olduklarını göreceksin. Onlar sürekli beslenmeye ve güvenlerinin de sürekli tazelenmesine gereksinim duyacaklardır, özellikle de diğer çocuklarla ilişki kurmaya ya da oynamaya başladıklarında, çünkü kendilerinde, diğer çocuklarda olmayan farklı şeyler göreceklerdir. Çok hızlı öğrenecekler, ama şu an geçerli olan eğitim sistemi onları çok, çok sinir edecektir. O nedenle, bazı alternatifler bulmak isteyeceksin, yoksa bastırılmış ve alıkonmuş bir “kristal”, – nasıl desek – yalnızca kendilerini meşgul tutmak için, yalnızca yapacak bir işleri olsun diye, kendi yaşantılarında kendi kargaşalarını yaratmak eğilimi göstereceklerdir. Kendi içlerine döneceklerdir, oysa onlar dışa dönük bir ifade içinde olmayı gereksinirler.
Böylece, yaşantına giren bu sevgili varlık – biz burada fazla bir şey söylemek istemiyoruz, yoksa sürprizin tadı kalmaz (bazı gülüşmeler) – ama o kesinlikle bir öğretmen olmak üzere geldi. Ve biz bunu hem mecazi, hem de gerçek anlamda söylüyoruz. O, diğer kişilerin, kendi yaşantılarında verimli, etkili bir enerjiyle nasıl olunacağını anlamalarına yardım edecektir. Bu, birçok farklı yoldan tezahür edecektir. O…. bu enerji-verimliliğini(etkililiğini) gerek spiritüel, gerekse pratik mekanik yollardan gerçekleştirme potansiyeline sahiptir.
Gelmekte olan “kristaller”in, engellerin ve sınırlılıkların ötesini görme yeteneği vardır, çünkü onlar bu şeyleri beraberlerinde taşımıyorlar. O nedenle, onları dinle. Layıkiyle, yeterince uyarıldıklarından emin ol. Onların öğrenme ve gelişme ve kendilerini gerçekten ifade etme arzularına ayak uydurduğundan emin ol. Teşekkür ederiz.
LİNDA: Bu sözde son soru ama olmayacağını biliyorum, onun için sana sadece zamanı anımsatıyorum (bazı gülüşmeler). Evet, devam ediyoruz.
11.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Selam Tobias, biz iyiliğimiz üzerinde çalışıyoruz. Ve biz çiçek özleri ve sevgi ve meleklerimizle çalıştık. Ve, yapabileceğimiz başka bir şey var mı diye merak ettik. Yoksa yalnızca sabırlı olup herşeyin kendini dengelemesine izin mi vermemiz gerekiyor?
TOBIAS: Gerçekten de…sen zaten yanıtı kendin verdin.
11.ŞAMBRA: Bu adil.
TOBIAS: Bazen – nasıl desek – korkusuzca ya da sınırlamadan, belli enerjileri engellemeye çalışmadan kendin için güvenli bir alan yaratmak önemlidir. Güvenli bir alan, mükemmel Şimdi anında olmak, herşeyin kendini doğal olarak dengeleyeceğini bilmektir. Güvenli alan budur. Yani kendin için buna sahip olursun.
Sonra, gerçekliğine ya da potansiyel gerçekliklerine, ya da çoklu gerçekliklerine gelen her enerji, kendini senin dengene dengeleyecektir….anlıyor musun…bu çok basit bir prensiptir. Gelen herşey, kendini senin dengene dengeler. O nedenle, sen güvenli alanda olduğunda, gelen herşey de güvenli olur. Bu çok doğal, doğal bir işlemdir.
İnsanların, ve hatta Şambra’nın bu işlemi karmakarışık etme eğilimi var. Onu kurcalamaya başlıyorlar. Tam anlamıyla kendi beklentilerini (gündemlerini) ya da kendi korkularını şeylere yüklemeye çalışıyorlar. Çiçek özleri ve kristallerle çalışmak ve bu tür enerji programların birçoğu harikadır.
Ama bunu gerçekleştirmenin daha etkili, berrak bir yolu vardır. Ve o da, kendi güvenli alanında kalmaktır, “güvenli” derken, açık olmaktan, kabul vermekten, her an güvende olduğunu bilmekten, ve sonra da herşeyin gelmesine ve kendini senin dengene dengelemesine izin vermek demektir….anlıyor musun. Eğer onu yeniden dengelemeye çalışırsan, ya da belki büyü, sihir gibi şeyler kullanarak dengeyi değiştirmeye kalkarsan, doğal bir işlemi berbat etmiş olursun. O sana yanıt verecektir. O diyecektir ki, “Haa, biz bu kişinin şimdi dengeyi farklı bir biçimde kurmak istediğini görüyoruz.” Onun için de karşılık verecektir, ama bu belki senin için en etkili ya da en uygun yol olmayacaktır.
Bazen, keşke Şambra tüm bu tarzları, yaptıkları bu tür şeyleri bıraksa diyoruz, çünkü bazen kendi Eski Enerjilerine giriyorlar, beyinlerine giriyorlar, ve özellikle de korkularına giriyorlar. Sen doğal olarak şifalanan ve dengelenen bir varlıksın. Sana gelen herşey, kendini senin dengenle dengeye sokacaktır….bu basit bir fizik kuralı. Teşekkür ederiz.
11.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
12.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Tobias, kız-kardeşime 4.derece akciğer kanseri tanısı kondu. Bu, inanılmaz zor bir durum. Bana bununla ilgili içgörülerini ve desteğini verebilir misin?
TOBIAS: Gerçekten….biz sana en zor yanıtı vereceğiz. Ama bu en de kutsanmış olan yanıttır. Onun yaşadıklarına şefkat duy, onur duy. Bu, gerçekte kötü bir şey değildir. Buna sen böyle bakıyorsun, ama bu, zor da olsa, onun kendisine sunduğu bir deneyimdir. Bunu, onun kendisine verdiği bu şeyi, şu anda Ruh’un, Tüm Var Olan’ın onurlandırdığı gibi onurlandırabilir misin? Bunun sevmek olduğunu, onun kendisine bir armağan verdiğini anlayabileceğin bir enerjide olabilir misin? Ve senin kendine verebileceğin en büyük armağan da, şefkat duymaktır.
Ve bu çok zordur Şambra, çünkü diğer insanları sevdiğinizi biliyoruz. Onların ıstırabını taşıdığınızı biliyoruz. Ama anlayışın bir sonraki düzeyine yükselip de şefkat duyabilir misiniz? Evet, üzülen, yas tutan yanlarınız olacaktır. Onu yadsımayın. Onu susturmayın ya da bastırmayın. Ama bu karışıma şimdi şefkati de ekleyebilir misiniz? İşte bu hem sana, hem de tüm Şambraya zor gelen şeydir. Ama eğer o noktaya gelebilirsen, bazı yeni şeyler, bazı yeni enerji çalışmaları keşfedeceksin.
Bir soru daha alacağız.
LİNDA: Elbette (bazı gülüşmeler).
13.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Şanslıyım. Ben aslında farklı bir soru soracaktım ama bu şimdi aklıma geldi. Onun için de bunu soracağım. Ben tam olarak nereden geldim ve bunun şu anda yaptığım şeyle bağlantısı ne olabilir?
TOBIAS: Gerçekten de…bu çok uzun bir yanıt olabilir. Ama sana kısa uyarlamasını sunalım. Sen – ve tüm insanlar – kaynaktan, Birlik’ten geldiniz. Sen, kendine has çok benzersiz bir kimliğe sahip olan, Ruh’un bir ifadesisin. Sen de Tanrı’sın. Sen o birliğin bir parçasısın. Ama sen kendine – sen, Tanrı – kendine bireysel bir kimlik armağanını verdin. Sen, bütünün bir parçası, ama kendi içinde bütünsün….anlıyor musun. Bu sanki bir ikilem ya da çelişkiymiş gibi görünse de, aslında değildir. Sen, her bir diğer enerjiyle bağlantılı olan, herşeyden oluşan dokumanın ya da matriksin parçasısın. Ancak sen kendi başına bütünlüksün ve tamsın. Sen, tam anlamıyla herşeyle olan bağlantını bırakabilir ve yine de kendi içinde bütün ve tam olabilirsin. Yani, gerçekte geldiğin yer budur.
Ve Dünya alemlerine, bu gerçekliğe girdiğinde, tam anlamıyla Metatron evinden geçip geldin. Orada, 144.000 arketipsel kapı, ya da sizin deyiminizle “başmelekler” vardı. Ve sen, Metatron’unkinden geldin. O, senin spiritüel ailendir. O, yaşamlar sırasında olduğu kadar, fiziksel olarak Dünya’da olmadığın zamanlarda da bağlı olduğun ailedir. Ama sen şimdi, başmeleklerin tüm diğer enerjilerini de kucaklamaya başlayabileceğin, Metatron’la olan o kesin bağı salıvereceğin noktaya geliyorsun. Artık kendini Metatron-sal bir aile üyesi olarak tanımlaman gerekmiyor. Sen, hepsi olabilirsin. Bu, gelişerek aile bağlarını salıverebilenlerin gerçek göstergesidir.
13.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
TOBIAS: Hâlâ bir soru olduğuna inanıyoruz.
LİNDA: Parti zamanı. Neyin var senin? (kahkahalar) Yiyecek ve içeceğe duyulan özlemi hissedemiyor musun?
14.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Bende sevgi ve seks konusundaki yanlışlık nedir? Benim için bir mesajın var mı?
TOBIAS: Gerçekten….gerçekten.
LİNDA: Soru bu.
TOBIAS: Haa, biz bunun kişisel bir….. (yoğun kahkahalar)
Sevgi ve seks…. sevgi ve seks…. şu anda Dünya üzerindeki tüm örtücü-katmanların en güçlüleri, ipnozun en güçlü iki biçimi. Onların ikisi de, bildiğin gibi, birbiriyle çok bağlantılıdır. İkisi de muazzam bir mutluluk ve sevincin nedenidir, ve ikisi de girebileceğin her tür karanlığın en büyük karanlığına neden olur.
Onlar, her ikisi de, bizim saf enerji kaynakları diyeceğimiz şeylerdir. Hiç biri fiziksel ya da fiziksel-olmayan değildir. Onlar yalnızca enerji kaynaklarıdır. Ve biz onları ayrıntılı olarak cinsellik hakkında önümüzdeki günlerde yapacağımız seminerde irdeleyeceğiz. Öncelikle enerjinin ne olduğunu inceleyeceğiz…. nasıl kullanıldığını….ve nasıl tezahür ettirildiğini…. nasıl kötüye kullanıldığını…. ve bu iki şeyin, sevgi ve seksin, başkalarını kontrol etmek için nasıl kullanılabildiğini inceleyeceğiz. O, başkalarına büyü yapmak için kullanılabilir. Enerjiyi manipüle etmek ve çalmak için kullanılabilir. Ya da, kendini tümüyle özgürleştirmek için kullanılabilir.
Bu iki enerji, armağandır. Onlar kutsamalardır ve aynı zamanda da lanetlerdir. O nedenle, biz bununla ilgili çok ayrıntılara gireceğiz. Ama şunu anla, seni neyin beslediğine baktığın zaman, ona sevginin bakış açısından bak. Ve, kendinle nasıl bir ilişki kurduğuna bak, seks hakkındaki kendi hislerine ve inançlarına bak, ve bu iki konunun, seni şu an geri tutan en büyük şeylerden bazıları olabileceğine de bak.
Bir tanesi az önceki soruda da soruldu – sevgi nedir? Ve biz bunu yanıtlamak istemiyoruz çünkü bu yine, onu tanımlama çabasını tetikleyecektir. Ve hepiniz bu gelecek birkaç yıl içinde sevginin ne olduğuna ilişkin tüm düşüncelerinizi süpürüp yok edecek yepyeni bir anlayışı, yaşantınızda sevginin yepyeni bir anlamını bulacaksınız.
Böylece, Şambra, ziyafet zamanıdır. Yaşamın tadını çıkartmak zamanıdır.
Ve öyledir!
Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.