Kırmızı Çembere sunulmuştur
Ve öyledir, Şambra. Hep birlikte yarattığımız enerjideki bu güzel ve kutsal yerde yine toplandık…o enerji ki sizin ruh ile yaşadığınız insan boyutuyla bizim yaşadığımız göksel boyutların harmanıdır…..sizin insani zamanınızda ayda bir kez olan bu değerli an, bu yerde birlikte oturduğumuz bu değerli an. Şambra Servis Merkezinden çıkalı sanki bir dakika geçti. Belki, o günden bugüne hayatınızda çok şey oldu. Bize göre, son Şaud toplantımızdan bir dakika önce ayrıldık. Ve yine buradayız. Bu güzel enerjiyi ve bu harika güzel zamanı paylaşıyoruz.
Ben, Tobias, müzik çalarken sizinle geçirdiğim şu bir kaç dakikayı seviyorum. Şu anda aletlerin ayarlarını yapıyoruz. Müziğin çaldığı bu anları seviyoruz. Ve ben Tobias, bu anlarda sizinle öylesine kolayca konuşuyorum ki. Biraz gülüyor ve biraz şakalaşıyoruz. Son zamanlarda hayatınızda olup bitenleri konuşuyoruz. Gün için, Şauda katılacak konuklar için enerjiyi hazır hale getiriyoruz. Ama birkaç dakika lafladığımız bir rahatlama süreci bu.
Şimdi enerji gidiyor. Belki hissedebiliyorsunuz. Şaud enerjisi şimdi hareket ediyor. Ve onun hareket etmesine siz de yardımcı oluyorsunuz. Bazı şeyler şimdi gidiyor…evet, gerçekten.
Bizim tarafta hepimize sorduğunuz şeylerden bazıları ”Şambranın duymak istediği mesaj nedir? Tobias, niye sen geliyorsun? Şambranın şu anda herşeyden daha çok hatırlatılmasını istediği şey ne? Biz bu Şaudları niye yapıyoruz?”
Ve Şambra, yanıt çok keyifli ve çok basit. Size söylemek zorunda olduğumuz çoğu şey –Şaudlarda sizin kendinize söylemek zorunda olduğunuz çoğu şey, son beş yıldakileri okursanız- göreceksiniz ki size söylediklerimiz, kendiniz olma izniniz vardır. Hepsinin asıl ortak mesajı budur. Olduğunuz kişi olma iznine sahipsiniz.
Uzun süredir uykuda olan parçalarınızı keşfetme izniniz var. Dualitenin tam içindeki bir Dünyada, Tanrısal İnsan olma izniniz var. Yeni enerjiye kendi yönteminizle geçme izniniz var. Kendinizi ifade etme izniniz var. Ve bizden izin almanıza gerek yok. Kim olduğunuza, olduğunuz her şey olmaya izni, siz kendiniz verirsiniz.
Şimdi, bu çok basit ve çok açık gözüküyor olabilir. Ancak, çok daha karmaşıktır. Bakın….çoğu insan olduğu kişi olma hakkını kendisinde görmez. Hayatlarında, kendilerini belli bir kutu içinde, belli inanç kalıplarında tanımlarlar. Ve sonra yalnızca o inanç kalıplarını izlerler. Gerçekte oldukları her şey değildirler. Epey dar ve katı bir biçimde tanımlanırlar. Oysa Şambra, sen, bunun dışına çıkmak için izin istiyorsun. Çoğu insanın odağı, bu belirli yaşam ve bu belirli kimliktir.
Ve siz dediniz ki “Ötesine geçmek için, yalnız bu yaşamı değil, tüm diğer yaşamları keşfetmek için izin istiyoruz.” Yaşamlar arasındayken kendinizi keşfetmek için izin istediniz. Hem spritüel varlık, hem de insan olarak kendinizi keşfetmek için izin istediniz. Kısıtlamaların, tüm kaide ve kuralların, sizin için başkalarının belirlediği kriterlerin ötesine geçmek için kendinizden izin istediniz. Aslında, bu Şaudlarda kendinizden istediğiniz tek şey: bu yaşamda da Tanrı olmaktı.
İşte bu yüzden, hepimiz zamanı sizinle paylaşmaktan, olduğunuz kişi olmanız için sizi yüreklendirmekten bu denli keyif alıyoruz. Dünya sizin için hazır olmadığından bazen iş zorlaşıyor. Bazen kendiniz için hazır değilsiniz. Bazen kendinizi keşfetmek için yaşadığınız değişim seviyesi o kadar büyük ki akıl-beden-ruh bütünlüğünü korumakta zorlanıyorsunuz.
Ama biliyorsunuz ki eninde sonunda her insan – her insan sizin yaptığınız şeyi yapmak zorunda kalacak. Tüm benliklerini görmek için kendilerine izin vermek zorunda kalacaklar. Hiç bir şey gizli kalamaz. Hiç bir şey karanlıkta kalamaz. Hiç bir şey dikilen duvar ve engellerin ardında kalamaz. Eninde sonunda her insan ve her melek, tümsel kimliğini keşfetmek zorundadır. Sizin yapmış olduğunuzu yapmak zorundadırlar.
Olduğunuz şey olma iznini kendinize verin. Çok basit geliyor. Çok mantıklı geliyor. Ama Şambra, yapacağın en zor ve en meydan okuyucu şeylerden biri bu. Güven gerekiyor. Kendinize karşı dürüst olmak gerekiyor. Kendinize bakmak, hatta görmek istemediğiniz yanlarınıza bakmak gerekiyor.
Bu yüzden, yaptığınız şey için –kendinize izin verdiğiniz için- sizi onurlandırıyor ve alkışlıyoruz. Ah, evet bazen duvara tosluyorsunuz. Kimi kez de düşüyorsunuz. Kimi kez kendinizi pek rahat hissetmiyorsunuz. Ama yine de yapıyorsunuz bu işi. Kendinize izin veriyorsunuz. Kimi kez olduğunuz şey olma iznini kendinize verme programının başarılı olmadığını hissedebilirsiniz.
Ama başarıyı nasıl yargıladığınıza bir bakın. Kimi kez bunu yapmakta başarısız olduğunuzu hissedebilirsiniz çünkü eski tür değerlerle kendinizi ölçüyorsunuz.
Kendinizi en yüksek, tanrısal seviyenizde ölçün. İnsan gözlerinizle değil, tanrısal gözlerle bu yaşamda ne yaptığınıza bakın ve yaptığınız şeyin büyüklüğünü anlamaya başlayacaksınız.
Sizinle çok büyük miktarda enerji harcıyoruz. “Zaman” demek istedik ama zaman biraz görecedir, değil mi? Sizinle olağanüstü büyüklükte enerji harcıyoruz zira yaşamınızda şu anda buna gereksiniminiz var. Bu tür toplantılara ihtiyacınız var. Bizim diğer yandan sunacağımız perspektife gereksiniyorsunuz zira bu çok çok önemli.
Bazen yaptığınız işin etkisinin pek küçük olduğunu düşündüğünüzü biliyoruz. Ama, tanrısal gözlerle bakacak olursanız, bilinç engellerini nasıl yıktığınızı, enerjiyi nasıl hareket ettirdiğinizi, yaptığınızın gerçek önemini anlardınız. Ruhsal seviyede, bu inanılmaz çalışmayı yapmak için, bir ülkeye ya da ulusa önderlik etmeniz gerekmiyor. Dünyada bir etkinizin olması için büyük bir şirketin CEO’su olmanız da gerekmiyor. İnsanların yaşamlarında bir fark yaratmak için rahip ya da haham olmanız gerekmiyor. Şambra olabilir ve yalnız bu boyutta değil ama tüm boyutlardaki bilinç potansiyelini muhteşem biçimde etkileyebilirsiniz.
Şimdi, bunu belirttikten sonra, özel konuklarımızdan söz edelim. Bugünkü özel konuklarımız pek fazla, bir otobüs dolusu! Evet, gerçekten, kulübemin hemen önünde bir otobüs durağı var. Ve otobüs orada durdu ve bir kaç gün önce çoğunu otobüse aldık. O zamandan beri yolculuk yapmaktaydık. Sizin relitenize gelmekteydik.
Bugün 202 konuk var. Evet, salon tümüyle dolu, değil mi? Hepsine yer bulabilmek için bir kaç koltuğu boş bırakmak zorunda kaldık (kahkahalar). Yüzlerce konuğumuz var. Ve ilginç olan, çoğunuz bu konukları daha önceden tanıyordunuz. Onlar, Adamus’un yakın boyutlar, sizin dördüncü boyut diyebileceğiniz yerden geliyor. Onlar şu anda enkarne değiller ama çok da eski olmayan bir zamanda insandılar. Her biri 2001 yılı sonlarına doğru Dünyayı terk etti.
Ve, perdenin bizim tarafında çalışmaktaydılar. Çiçekler Köprüsüne gitmediler. Yakın boyutlarda çalışmak için kaldılar zira Dünya enerjilerinin ağırlığı üzerilerindeydi –negatif biçimde değil- ama kimliklerinin fazlasıyla bir parçasıydılar. Bilinci inceliyorlardı. Grupların ne yaptığını öğreniyorlardı. Ve tüm bu sürede, özel olarak da Şambrayı incelediler. Evet, kesinlikle yalnız değilsiniz çünkü sizi gözlemleyen- yargılamayan- yalnızca ne yaptığınızı gözlemleyen pek çok varlık var.
Pek çok ortak noktaları var: 2001 sonunda ya da biraz daha sonra ayrıldılar, hepsi Şambrayı tanıyor, bazılarınızı bir biçimde tanıyorlardı. Bir kısmı sevgili arkadaşlarınızdı. Bazılarıyla bir ofiste birlikte çalıştınız. Bazıları çocukluk arkadaşlarınızdı. Zamanla ilişki koptu ve sonra onlar bizim tarafa geldiler. Ama hepsi, yol boyunca bir yerde bir Şambra tanımıştı.
O küçük olay, yaşarken Şambra ile karşılaşmaları, onları çok kısa bir süre için tanımış bile olsanız, söylediğiniz bir sözcük, yansıttığınız parlaklık, onları öylesine belirgin bir şekilde etkiledi ki. Ah, belki size biraz gülmüşlerdi bile. Belki de size meydan okudular. Belki de sizin biraz garip olduğunuzu düşündüler. Ama Şambra, onların hayatlarında öylesine bir etki yaptınız ki fizik bedenlerini bırakıp bizim tarafa geldiklerinde, sizi incelemenin vaktinin geldiğine karar verdiler. Tekrar bir başka beden içine giriverme gereği olmadığına karar verdiler. Daha fazlası olması gerektiğini biliyorlardı. Ve sen, Şambra, bu etkileşimdeki farkı sen yarattın.
Onlar tüm bu sürede çalışıyor, inceliyor ve paylaşıyorlardı. Dünyada Şambranın ilerlemesini izliyorlardı. İyice bakıyorlardı. Kendi yaşamınızda bilinçle çalışmanızı izliyorlardı. Onlar için bir örnek oluşturmuştunuz.
Hepsi, sizin deyiminizle bir kaç düzine yıl sonra Dünyaya dönmeyi planlıyor. Tekrar geri dönme planı yapıyorlar. Çiçekler Köprüsüne gitmeyi planlıyorlar ancak daha hazır değiller. Şu anda en yüksek melek katlarına geri dönmeyi planlıyorlar.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, Dünyayı terk ettiklerinde sahip oldukları bilinç, tüm o yolu geri dönmelerine izin vermiyordu. Nasıl diyorsunuz, Dünyaya kilitlenmişlerdi. Kendi eski yöntem ve inanç sistemlerinde takılı kalmışlardı. Ama, yaşamları boyunca bildikleri ve hissettiklerinin ötesinde daha fazlası olduğunu anlamak için içlerinde bir şey onları tetikledi.
Bu yüzden biraraya geldiler. O zamandan beri de birlikteler. Yüzlercesi, kendilerine, Dünyadaki bilince ve size bakıyor. Ve şimdi bu toplantı için otobüse atladılar. Gerçekten, onların otobüsten inmeleri için bu kanyon merkezinde bir otobüs durağı var galiba. Ve şimdi hepsi salonu doldurdu.
Ve burada şahsen bulunan ya da diğer yerlerden bize internetten katılan tüm Şambranın yapmasını istediğimiz şey şu: derin bir nefes alın ve onları içeri buyur ederek karşılayın. Böylesine usta insanlarla birarada bulunmak onları biraz sinirli yaptı. Belki siz ilişki kurabileceğiniz için böyle hissediyorlar. Belki de burada bulunmaya henüz layık değiller. Kendilerini öğrenci, sizi usta gibi hissediyorlar. Onları buraya, bu kutsal ve değerli toplantıya buyur edeceğinizden emin olmak istiyorlar.
Biliyor musunuz, aylık Şaud denilen bu şey, göksel katlarda herkesin dilinde (kahkahalar). Daha önce de söylediğim gibi, bizim taraftan buraya gelmek için bekleme listesinde olanlar çok. Ama ancak bazılarına izin verdiğimizi biliyorsunuz. Bu çok özel bir etkinlik.
Şimdi, son uyumlamayı yapmak için derin bir nefes almanızı, bu gün yanıbaşınızda oturmaları ve özünüzü ve varlığınızı hissetmeleri için onların enerjilerini bu alana davet etmenizi isteyeceğiz.
Evet, gerçekten bilinci inceliyorlardı. Ve diyorlardı ki….. şu soruyu sordular “Bilinç nedir?” tıpkı sizin sorduğunuz gibi “Bilinç nedir?”. Basitçe, realitenizi belirleyen bir seri inanç sistemidir. Sizin farkındalık düzeyiniz, bilinciniz olur. Belli bir etkinlik düzeyinin, belli bir anlayışın farkında olursunuz.
Bilinç, inanç sistemleriyle de kısıtlanır. Ve özellikle Dünyaya indiğinizde, bu inanç sistemleri çok katı olur. Ve yaşamınızdaki her şeyi belirler. Kendinizi nasıl gördüğünüzü belirler. İnanç sistemleri, kendinizle nasıl ilişki kurduğunuzu, doğal çevreyle, insan çevrenizle nasıl etkileşimde olduğunuzu belirler.
Ve sizin ilginç inanç sistemleriniz…. onları zihin yaratmaz. İnanç sistemleri bundan çok daha derine iner. Yürekten, daha içsel kısmınızdan doğarlar. Bakın, belli inançlara sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ama kimi kez sizin asıl inançlarınız, çok daha derindedir ve çok daha fazla potansiyel taşırlar. Bazen, inanç sistemlerinizi zihnen değiştirmeye ya da düzeltmeye çalışırsınız. Ancak hayatınız yine de eskiden olduğu gibi aynen devam eder. Ve inanç sistemlerini gerçekten neyin etkilediğini merak edersiniz.
Ama inanç sistemleri….onlar çok daha derin…çok derindir. Onlara ulaşabilirsiniz. Gerçekten neye inandığınızı tam olarak anlamak için derinlerine inebilirsiniz. Yinelersek, genelde inandığınızı sandığınız şey değildir. Bu gün bu konudan, nasıl değiştirileceğinden, onunla nasıl çalışılacağından biraz söz edeceğiz.
Esas olarak, her şey inanç sistemidir. İnanç sistemleri, ne kadar geniş ve ne kadar engin olduğuna bağlıdır. Bu, perdenin bizim tarafında bile böyledir. Meleklerin, varlıkların…realiteleri inanç sistemlerince şekillendirilir.
Saint Germain’in Rüyada Yürüme Okulu’nda muhteşem biçimde dediği gibi, enkarne olmayan, artık insan formunda olmayan varlıklar bile, perdenin bizim tarafına geçtiklerinde bile realiteleri inanç sistemlerince belirlenir. İnanç sistemlerini kendi üzerilerinde taşırlar. Bizim tarafta, üstünde çalışılıp arıtılılır ve ayarlanıp genişletilebilinir.
Ama zaman içinde her varlık, Dünyaya dönmek zorundadır. Genişletilmiş bir seri inanç sistemleri bile olsa, nasıl işleyeceğini görmek için Dünyaya geri dönmek zorundadır. Astral katlarda, her şey biraz eteriktir. Her şey biraz geçicidir. Yani, ruh için, tanrısal varlık için, genişletilmiş biçimiyle inanç sistemlerini sonunda Dünyaya geri getirebilmek, hepsini içselleştirip harmanlayabilmek hakkındadır bu.
Şambra, bu nedenle, inanç sistemleri –sahip olduğunuz inançlar- realiteyi belirler ve yaratır. Bu sizin bilincinizdir. Bu sizin farkındalık düzeyinizdir. Çoğu insan çok kısıtlı ya da kısıtlanmış inanç sistemlerinde yaşar. Onlar çok, pek çok odaklanmışlardır ve bazen fazlasıyla katıdırlar.
Bunun dışında genişlemeyi öğreniyorsunuz. Hayal gücü denilen şeyin, inançların ötesine taştığını öğreniyorsunuz. Tanrı ya da para, yiyecek ve fizik beden konusunda kimi körü körüne inanç sistemlerinin ne kadar kısıtlayıcı olmuş olduğunu öğreniyorsunuz. Aslında, içinde rahatsız olduğunuz, sımsıkı bir elbise gibi içinde daraldığınız bilinçleri size dayattılar. Ve ötesine geçip genişlemek için hazırsınız.
Bu nedenle bugünkü konuklarımız bilinci inceliyorlar. Kendi inanç sistemlerini incelemekteydiler. İnanç sistemlerinin kendi kendini nasıl beslediğini incelemekteydiler.
Belirli bir inanç sisteminiz varsa, o dışsal olarak kendini ortaya koyar. Dünyadaki hayatın aslında bir ceza olduğuna, düşmüş melekler olduğunuza ve buraya Tanrının merhametini ve lütfunu kazanmaya geldiğinize inanıyorsanız….bu bilinçsizlik, çok derin bir inanç sistemi olurdu. Düşünmezsiniz bile. Orada olduğunu farketmezsiniz bile.
Ve sonra onu uygulamaya koyarsınız. Onu oynamaya başlarsınız. Şimdi, onu etrafınızda tam anlamıyla yaratıyorsunuz çünkü o sizin filtreniz ya da eğiliminiz. Ve şimdi realite halini alıyor. Artık Dünyaya, bu yargının gözüyle, düşmüş bir melek gözüyle, belki de karanlık ya da kem gözle bakıyorsunuz. Dünyayı bir tür ceza olarak görüyorsunuz. Doğru yolu öğrenene kadar kapatıldığınız bir tür tutukevi ya da hapisane olarak görüyorsunuz.
Ve tümüyle bunu yaşıyorsunuz. Özellikle size söylemiyoruz. Genel olarak, bu inanç sistemine sahip insanlardan söz ediyoruz. İşte bunu yaşıyorsunuz. Ve olacak olan şudur: etrafınızda olan biten her şey zalimce görünürek, bir tür ceza gibi görünürek, çarptırıldığınız bir tür spritüel ceza gibi görünürek inancınızı güçlendirir. İnanç sisteminin, bilinci güçlendirerek daha katı hale gelmesine yol açar.
Bugünkü konuklarımıza böyle oldu. Çok kısıtlı bilinçleri olduğunu biliyorlardı. Pek hoşlanmasalar da içinde nasıl hareket edeceklerini bilmiyorlardı. Onunla ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bu yüzden Çiçekler Köprüsüne giden yolda bunu incelemek, ona bakmak, sizin bilinci nasıl değiştirdiğiniz görmek için Şambrayı gözlemlemek için durdular.
Keşfettikleri şeylerden biri de spritüel varlık ve insanı besleyen pek çok şey vardı. Spritüel varlık ve insanı besleyen bu şeyler….adeta kordon ya da bağlantılardı ve Dünyadaki insanın bilincini besliyordu. Konuk grubun yapmış olduğu gibi, biz de şimdi durup bir bakalım.
Dünyadayken onları neyin beslediğini sormaktaydılar. Diğer katlarda bulunduklarına göre şimdi onları ne besliyor? Sizi besleyenin ne olduğunu, sizi tutanın ne olduğunu anladığınızda, inanç sistemlerinizi, bilincinizi anlamaya başlayabilirsiniz. Sonra, onu gerçekten değiştirmek için çalışmaya başlayabilirsiniz.
Öyleyse, seni ne besliyor Şambra? Hadi bugün bunu tartışalım. Ve yargı açısından değil, doğru-yanlış açısından değil, yalnızca sizi ne besliyor, onu konuşalım. Dinleyen ya da bu gün burada bulunan her birinize ev ödevi vermek istiyoruz. Biz buradan ayrıldıktan sonra bile yaşamınızda sizi neyin beslediğini gözlemleyin.
Hayır, yalnızca fizik bedeninizden söz etmiyoruz. Zira fizik bedenin içine koyduğunuz gıdalarla beslendiğini biliyorsunuz. Ama o sizi nasıl besler? Bedeninize aldığınız çeşitli şeyleri ve onları alırken ne düşündüğünüzü ve neler hissettiğinizi gözlemleyin. Fizik bedeninizi sebze ve meyva gibi yaşam-gücü enerjili gıdalarla mı besliyorsunuz? Bedeninizi etler ya da kolalarla mı yoksa ekmek ve tahılla mı besliyorsunuz? Bedeninizi suyla mı besliyorsunuz? Alkolle mi besliyorsunuz? Şekerle mi besliyorsunuz?
Ve sizden yine gözlemci olmanızı istiyoruz. Tüm yaşamınızda ister bol şeker, diğer besinlerden az alın, ister bitkilerden ya da hayvanlardan beslenin, hiç bir yargı yok. Ve bedeninizi hayatta tutarsınız. Ama bedeninizi nasıl beslediğinizin ayırdında olun. Besinleri alırken, nasıl alıyorsunuz, ne hissettiriyor, ne düşünüyorsunuz, bakın.
Kilo ve diyet konularında bize sıkça bu sorular soruluyor. Aldığınız belirli bir gıda hakkında değil bu. Sizin taşıdığınız bilinç hakkında. Yiyeceği yerken sahip olduğunuz bilinçle doğrudan ilişkili.
Şimdi, yalnız ve yalnız şekerden söz ederken bazılarınızın adeta irkilip titrediğini hissettik. “Bu doğru olamaz.” Ama bu sizin sahip olduğunuz bir inanç. Yalnızca bir inanç. Ve değişime de açık. Belki de bundan yıllar sonra, diyelim ki 50 yıl sonra, yeni kitaplar çıkacak ve yeni bilimsel çalışmalar yapılacak ve diyecekler ki bu diyetler, bu saf sağlıklı besin diyetleri, salt şeker diyetine oranla, fizik bedene daha zararlı olmuştur. Kim bilir? Hepsi inanç, Şambra. Ve sizden bunu gözlemlemeye başlamanızı istiyoruz.
Bedeni nasıl beslersiniz? Bedeniniz buna nasıl cevap verir? Hazım sorunlarınız var mı? Enerji sorunları var mı? Ne zaman besleniyorsunuz? Kahvaltı etmek zorunda olduğunuza dair bir inanç sisteminiz mi var? Şu yazarları ve sözde uzmanları duyuyoruz. En iyi ne zaman yenir, kahvaltı neden önemlidir…belki önemlidir….belki de değildir.
Hepsi inanç sistemleri. Hepsi bilinç. Tüm hepsi, şu anda Dünyada bulunan bir insan, spiritüel bir varlık olarak kendinizi nasıl beslediğinize dair. Besinler bedeni besler ama bundan daha fazlası da var. Yapmış olduğunuz şey aynı zamanda bilinci de beslemektir. Size gerçekten yarasın ya da yaramasın, tam bir seri bilinç sistemini hazmediyorsunuz.
Bu nedenle bedeninizi neyin beslediğine….nasıl beslendiğine…ne zaman beslendiğine bir bakmanı istiyoruz, Şambra. Bunlar önemli şeyler ve büyümekte ve genişlemekte olan farkındalığın ya da bilincin parçaları. Tam şu anda hayatınızda neler yapmakta olduğunuzu farketmeniz açısından önemli. Şimdi, size yine çok açıkmış gibi gelebilir. Yaşamınızdaki şeylerin çok farkında olduğunuzu sanabilirsiniz.
Ama Şambra, olmakta olanlardan çok daha fazlasının olduğunu sana söylemeliyiz. Hayatın her anında vuku bulan düşünce ve hislerin farkında olmanız için kendinize izin vermediniz. Bir bakıma, kendinizi kısmen kapattınız. Bunu, belki de zihniniz, gelen tüm girdilerle başa çıkamaz diye yaptınız. Ancak zihniniz de çalışma biçimiyle değişiyor. Artık eski moda biçimde işlemiyor. Değişiyor. Yeni size uyarlanıyor. Şu anda gelen bilgiyi tümüyle yeni biçimde işlemden geçiriyor.
Bu nedenle, farkında olun, olan biteni bilin. Kendinizi nasıl besliyorsunuz? Şimdi, kendini besleme çok ilkel bir örnek. Kendini beslemenin diğer yollarına bir bakalım.
Hatırlayın, bugünkü konuklarımız bunu incelemekteydi. Bu konuya bakmaktaydılar. Şimdi, bir düzine yıl sonra ya da daha önce, bu anlayışı bilinçlerinde tutmayı umarak Dünyaya geri gelecekler.
Bakıyorlar ve soruları soruyorlar –bilinci ne besler….insanı ne besler….realiteyi ne yaratır…Dünyadayken daha geniş daha büyük bir realiteyi yaşamak için kendime nasıl izin verbilirim-çünkü bunu yapma yetisi, tanrısal enerjinin içeri girmesine gerçekten olanak sağlar.
Şu anda kendini neyle besliyorsun Şambra?
Bir bak. Kendini, bilincini, öfkeyle mi besliyorsun? Çoğu insan böyle yapar. Öfke bir enerjidir. İnsanı besler. Enerjiyi içeri alır.
Şimdi, besinler, doğaldır ki beslenmenin önemli bir parçasıdır ancak sizi desteklemek için içeri aldığınız elle-tutulmayan dediğiniz bazı şeylerle, yani enerjilerle kıyaslandığında hiç bir şeydirler. Perdenin bizim tarafında, biz yemek yemeyiz. İstemezsek mecbur değiliz. Sizin yaptığınız biçimde yiyemeyiz.
Ama biz de beslenmeye gerek duyarız. Bizim spritüel varlığımız bir şeyle beslenmelidir. Bilinci sürdürecek bir şey. Yani biz bile şeyleri içeri alırız. Bazı şeyler bizi besler. Aslında, bu işin fiziğine bakarsanız, nötr bir “alandan” enerji alırız; bir bakıma varolmayan bir şeyden alırız. Onu “dualize” ederiz. Sonra onu dualite elementlerine ayrıştırırız. Onu potansiyeller olarak şekillendiririz.
Ve sonra enerji, -ister insan olun, ister melek- sizin realitenizde akar. Sizi besler ve destekler. İçinize aldığınız sizi besleyen enerjinin titreşimini ya da genişleme özelliklerini bir tek siz belirlersiniz. Tümün Kaynağından gelir, içinize akar. Ama onu siz şekillendirirsiniz.
İşte bu nedenle, şu anda yaşamınızda sizi besleyen şeye bakmanızı sizden yine istiyoruz. Öfke mi? Öfke bir enerjidir, çok güçlü, çok dualite taşıyan bir enerjidir ve yaşamınıza girer. Evet, öfke sizi besleyebilir. Ruhu ve bilinci de besler.
Bazılarınız neden sakin ve barışçıl yaşamlar sürdüğünüzü merak ediyorsunuz. Spiritüel olmak için barışçıl olmak zorundaymışsınız gibi geliyor size. Ve bu düşünce çok saçma (kahkahalar). Ve sonra öfkeyi getiriyorsunuz. Niçin getiriyorsunuz? Niye kendinizi öfkeyle besliyorsunuz? Ve burada bir yargı yok. Öfke –bize göre- bazen çok uygundur. Ama size neler yapıyor? Sana nasıl hizmet ediyor, Şambra?
Kimi kez kendinizi kahkahayla beslersiniz. Ruhu destekler. Kahkahayı değişik yollarla buyur edersiniz. Fıkra anlatır ya da komik insanlarla ilişkilendirirsiniz. Ya da belki, oturur TV’de ya da sinemada bir komedi filmi izlersiniz. Ve orada kahkaha vardır.
Kahkaha bir enerjidir ve sizi besler. Onu nasıl içeri alırsınız? Onu niçin içeri alırsın, Şambra? Seni nasıl besliyor? Burada yine sizden gözlemci olmanızı istiyoruz.
Herkes beslenir. İnsan olsun, melek olsun, herkes enerjiyi içeri alır. Herkes besleniyor. Nasıl beslendiğinizi bir kez anladıktan sonra, enerjiyi realitenize getirir ve bilincin nasıl şekillendiğini, inanç sistemlerinin realiteyi nasıl belirlediğini anlayabilir ve sonra realitenin kısıtlamalarından öteye nasıl geçebileceğinizi anlayabilirsiniz.
Kiminiz kendini kurban-olma ile besliyor. Çok lezzetli bir yiyecek, değil mi? Kurban olmayı seversiniz. Ah, bir kurban olduğunuz için şikayet edersiniz. Kurban olduğunuz için söylenip durursunuz. Başkalarını suçlamaktan hoşlanırsınız.
Sizi aşağılarda ve dışarıda tutan dış enerjilerden hep söz edersiniz. Hatta geçmiş yaşamlar yüzünden bu yaşamda kurban olmayı sürdürmenizi sağlayan şeyler uydurmayı seversiniz. Hatta gerçekten başınıza gelmemiş olsalar da!
Kendinizi kurban enerjisiyle beslersiniz. Bu o kadar da kötü değildir. İnanılmaz bir rol oynamanızı sağlar. Olduğunuz kişinin büyük potansiyeliyle yüzleşmenizi bile engeller. Kurban olma denilen şeyi oynarsınız. Sizi besliyordur. O sanki damardan verilen bir serum gibi sisteminizin, bilincinizin tam içine işlemektedir. Ve ondan beslenmeyi sürdürürsünüz.
Acıkırsınız. Ve kurban olma enerjisini çağırırsınız. E, o zaman ne olur? Açıktır ki yaşamınıza kurban edenleri, mağdur edenleri çekeceksiniz. Onları yaratacak ve alacaksınız ki bir kez daha sizi çökertsinler ve size şikayet edecek bir şey vermiş olsunlar. Bazı şeyleri yapmamak için nedeniniz olsun!
Kötü olduğunu söylemiyoruz. Yineleyelim, burada yargı yok. Sizden yalnızca kendinizi nasıl beslediğinize bir bakmanızı istiyoruz.
Kiminiz, başkalarının iltifatlarından besleniyorsunuz. Yüce bir varlık olduğunuz için, sevgi dolu ve harika bir insan olduğunuz için sizi övüyorlar. O besinin dışarıdan gelmesine ihtiyacınız var, ne müthiş, böyle inanılmaz birine daha önce hiç rastlamadıklarını söyleyen birilerine gereksiniminiz var.
Bazılarınız kendini böyle besliyor.
Yine yargı yok. Ben bunu yapmayı seviyorum (kahkahalar). Ama bir yerde, size yalnızca iltifat edildiğini anladığınız bir denge noktasına geldiğinizi söylemeliyim. İltifat bir enerjidir. Ve size gelir. Ve onunla keyiflenebilir ve değiştirebilirsiniz. Böylece –nasıl desek- egonuzu şişirmekten kaçınabilirsiniz. Bu besleyici enerjilerden her hangi birini rahatlıkla değiştirebilirsiniz.
Ama bazılarınız bunu yapıyor. Yakalanıp kalmazsanız, başkalarının size müteşekkir kalmasına bağımlı halde sürekli övgü ve teşekkür peşinde olmazsanız, eğlenceli bir şey. Ve sonra, içinde daima “beyaz atlı” olduğunuz, daima başkalarını kurtardığınız ve onlara yardım ettiğiniz realiteyi yaratmaya başlarsınız. Niçin? Eh, başkalarını kurtarmak ve yardım etmek uğruna değil! O enerjiden beslenmek ve herkesin size ne harika olduğunuzu söylemesi için. Ve yine biz bunu inanılmaz hoş buluyoruz…kendinizi bu konuda çok ciddiye almazsanız, tabii.
Kiminiz kendini yaratıcı biçimde besler. Ben bunu pek severim. Yaratıcı şeyler yapmaktan hoşlanırsınız çünkü enerji verirler. Ve sizi besler; sizi destekler. İşte, tam merkezinizdesinizdir ya da Yaratıcı bir varlıksınızdır. Yani resim gibi şeyler yaptığınızda, hatta sıkıcı bir iş toplantısında vakit geçirmek için not defterinize bir şeyler çizdiğinizde…işte bu sizi besler. Odadakilere göstermek için yapmazsınız. Büyük bir sanatçı olduğunuzu düşündüğünüz için de çizmezsiniz. O içinizin derinliklerindeki yaratıcı arzuyu besliyordur. Aslında, içinizdeki yaratıcı merkeze bağlanmanıza yardım ediyordur.
Emin olun ki –ve konuk grubumuz da emin olmak istiyor- bunların her hangi birinde yargı yok. Kendi hayatlarında bunu görmek zorunda kalmışlardı. Burada bir çok yıl süren ders –tartışmalar ve incelemeler ve gerçekten kendilerine dönüp bakmak- görmek zorunda kalmışlar ve kendilerine aynı şeyi sormuşlardı “Dünyadaki son hayatımızda bizi ne besliyordu?”.
Belki de para idi. Para kendi başına inanılmaz bir enerjidir. Para bağımlılık yapabilir. Para güzel bir şey de olabilir. Bugünkü konuk grubumuz içinde birkaçı bu konuda kapana kısılmıştı. Çocukluklarından ölüme kadar olan tüm hayatları para kazanmaya dairdi. Bir bakıma bu konuya doğdular. Onların karması buydu. Tüm yaşamlarını para yapmaya çalışarak harcadılar. Kendilerini ve bilinçlerini ne kadar para yaptıklarına göre ölçtüler.
Ah, paranın kendisi yalnızca kağıt parçasıdır. Ve şimdi sizin toplumunuzda ise bir banka sisteminde bilgisayara internetten gelen bir sayı basamağıdır. Ama onlar, paranın enerjisine yakalanmışlardı. Onları besliyordu. Dolar, Frank, adına ne diyorsanız, onun enerjisi besliyordu onları.Ve kendilerini beslemek için hep daha fazlasını kazanmak zorunda gibi hissediyorlardı. Oysa 100.000 ile memnun olabilecekken, 500.000 yapmak zorunda hissettiler çünkü bedenleri, spiritüel bedenleri daha da çok beslenmeyi talep ediyordu.
E, Şambra, seni ne besliyor? Ne?
Statü…bir başkası. Statü ilginç çünkü çoğu kez statüyle beslenenler, onun ayırdında değildirler. Görmezler bile; o kadar bilinçsizdirler. Toplumdaki statüleriyle beslenirler. Diğerleri onları komşuların en iyisi, toplumun en iyisi, eyaletin en iyisi olarak görüyorken kendilerine bakmanın bir yoludur. Bu onların enerjisini besler. Ve daha da fazlası için, daha fazla statü, başkalarından daha fazla kabul görme gereksinimleri sürer. Bu nedenle statü kendini beslemenin bir yolu olabilir.
Haklı çıkmak da bir başka beslenme biçimidir. İçinizden o kadar da haklı olmadığınızı bilmenize karşın olduğunuz her şeyde haklı olma hali. Hep haklı olanların içinden bir şey, hatalı olduğu kanıtlansın diye çığlıklar atar ki o aptal durumdan kurtulabilsin (kahkahalar). Ama bu haklı çıkma durumunu ortaya koymaya devam ederler. Bu onları beslemektedir. İçlerinde bir şey, doğru olmayan birşeyler olduğunu bilseler de, kendilerini kanıtlamanın bir biçimidir bu. Ama bu tür bir şeyle kendilerini beslerler. Burada yine yargı yok….yalnızca bir oyun olduğunu bildiğiniz sürece haklı çıkma enerjisi oynamak için harika bir enerjidir.
Kendini nasıl besliyorsun Şambra?
Belki, bir kitapla…belki televizyonla…belki filmle. Bu eğlendirici şeylerden birine tam gömüldüğünüzde neler oluyor? Enerji size geri dönerken, kendinizi beslersiniz. Yazılmış olanı ya da oynanmakta olanı izlerken, kendinize eterlere çıkma ve bilinç ve deneyiminizi genişletme izni verirsiniz.
Ama sizi besleyen bir şey vardır. Bu nedir? Size geri gelen enerji nedir? “Evet” dersiniz sık sık kendinize. “Bir teneffüse ihtiyacım var. Bir kitap okumalı ya da bir film izlemeliyim.” Nötr bir bölgeye girdiğinizi sanırsınız. Ama hiç de girmezsiniz. Bir çok şey olmaktadır.
Belki kendinizi biraz zihnin dışına çıkmakla beslemekte ve yüreğinizin ve duygularınızın açılmasına izin vermektesiniz. Belki, bu süre içinde dış dünyaya kapılarınızı kapatarak kendinizle bağlantıya geçmektesiniz. Özellikle kitap okuyorken hatta bir film ya da televizyon izliyorken, belki de hayal gücünüzü aktive edip kendinizi besliyorsunuz.
Yalnızca zihninizle değil ama tüm varlığınızla, neler olup bittiğini gözlemlerseniz, bir TV programını izlerken bile sessiz değildir. Besleniyorsunuz. Ekrana bakıyorsunuz. Aktörleri ve karakterleri gözlemliyorsunuz. Onların çevrelerini izliyorsunuz, oynadıkları rolü gözlemliyor ve bilincinize geri besleme yapıyorsunuz. Kendi realitenize geri besleme yapıyorsunuz.
Tıpkı gaz boru hattı gibi, tam içinize geliyor ve bir şekilde sizi besliyor. Hepsinin değeri, harika değeri var. Bu beslemeyi kesmeye çalışmayın. Çok çok acıkırsınız. Değerlidir. Yalnızca kendinizi nasıl beslediğinize dikkat etmenizi istiyoruz.
Dram….bazılarınız drama bayılır. Ondan beslenirsiniz. Ya bizzat siz içindesinizdir ya da başkalarının dram mıntıkasındasınızdır. Kimi kez kendinize dersiniz ki “Ama ben bir Şambrayım. Ben spiritüel bir varlığım. Dram kurbanı olamam.” Ama yine de civarında dolaşırsınız. Hep sizin etrafınızdaki insanlara olur.
Ve belki de “Ee, bu niye oldu? Niye sürekli benim etrafımda dramlar var?” dersiniz. Var çünkü siz ondan besleniyorsunuz. Çok güçlü, çekici ve dualite barındıran bir enerjidir. Sizin ruhunuzu besler. Realitenizi ve bilincinizi besler.
Bazen ona yakalanırsınız. Ve kendinize ne kadar kızarsınız. “Ben dramlara yakalanmamalıydım” der ama yakalanırsınız çünkü bir şekilde sizi besliyordur. Size bir şey vermektedir. Ona dikkat edin. İyice bakın ona. Yargılamayın.
Bunu ne kadar tekrarlasak azdır. Hiç bir şeyi yargılamayın. Bir nedenle oradadır. Sizin bir ilgilenme nedeniniz vardır. “Ama dramlar yanlıştır. Haklı çıkmam yanlıştır. Ya da kurban bilinci yanlıştır” demenizi istemiyoruz. Sizden istediğimiz yalnızca bir nedenle orada olduğunu anlamanızdır.
Bu seni nasıl besliyor, Şambra?
Kiminiz kendini işle besler. Çok, pek çok çalışırsınız. Uzun saatler çalışırsınız. Hep çalışırsınız. Bahaneniz vardır. “Ama çalışmak zorundayım. Çalışmalıyım. Çok işim var.” O çalışma enerjisini seviyorsunuz. Onu hayatınıza sokmayı seviyorsunuz. Bir nedene hizmet ediyor.
Nedir? Amaç ne? Şimdi dikkat edelim. Yalnızca ulaşmak istediğiniz hedeflerinizin olmasından değil. Yalnızca kısıtlı yıllarınızın kalmasından ya da aile bireylerini desteklemek zorunda olduğunuz için çok çalışmak zorunda oluşunuzdan da değil. Bunların tümü yüzeysel konular ve nedenler. Daha büyük nedenleri var. Sizi nasıl besliyor? O çok fazla çalışma size ne enerjisi veriyor? Ruhunuzu ve varlığınızı sürdürmek için ne yapıyor bu enerji?
Kiminiz dedikoduya bayılırsınız. Dedikodu yapmaktan hoşlanırsınız. Diğerleri hakkında konuşmayı seversiniz. Bir dedikodu enerjisi vardır ve çok çok olasılık taşır ve çok güçlüdür.
Dedikodudan kaçınılmaz gibi gelir size. Kimi kez dedikodu yaptıktan sonra kendinizi çok kötü cezalandırırsınız. Dersiniz ki “O dedikoduya keşke hiç karışmasaydım.” Tüm bu besindir, ruhun besini. Dedikodu bile ruhun besinidir. Sizi nasıl besliyor? Ne yapıyor? Dinamikleri nelerdir? Yüksek dozda enerji olduğu için mi?
Şimdi burada entellektüelliğin gereği yok. Yanıtlar o kadar derin değil ve saklı da değil. Kimi kez güçlü bir enerji iğnesi gibi yaşımınıza sokarsınız. Kimi kez yola devam etmek için o enerjiye gereksiniminiz var gibi gelir. Kimi kez güzel bir dedikodu seansından sonra kendinizi daha enerjik, dedikodu seansı öncesine oranla daha canlı hissedersiniz. Yani bir şekilde sizi besler.
Buna bir bak. Analiz etmeye çalışma, Şambra. Yalnızca bak. “Bu enerji beni neden besliyor? Ne yapıyor?” Belki sizi şişiririyor, belki de güçlü bir enerji iğnesi olmuşsunuz gibi geliyor.
Bir tane daha geliyor –depresyon. Şimdi çoğunuz diyecek ki “ Depresyon beni hiç beslemez. Benden götürür. “ Ah, hiç de değil, hiç hiç değil. Depresyon koyu bir çorba gibidir. Çok koyudur, çok koyu. Ama bir şekilde sizi besler. Bir tür spiritüel besindir.
Orada olmasının bir nedeni vardır. Kötü olduğunuz için değil, kimyasal bir dengesizliğiniz olduğu için de değil. Tanrım, kimyasal dengesizlik son şey olmalı! Onu yalnızca bilim söyler ama konu çok farklıdır. O bir enerjidir. Ve sizi besler. Hatta yaşam gücü enerjinizi çaldığını düşünseniz de. Bir kez daha bakın buna. Depresyon enerjilerinin ardında ne var? Niçin hayatınızda? Niye sürekli bir kavga ve meydan okuma konusu?
İlişkiler – sizi nasıl besler?
Arkadaşınızın, partnerinizin…ya da çocuklarınızın enerjisi sizi nasıl besler? Çoğu kez partnerinizin sizden bir şeyler götürdüğünü, sizi geri bıraktığını söylersiniz. Hayır, partneriniz sizi besler. Bir biçimde, bir yolla, size bir biçimde hizmet eden bir enerji vardır. Size enerji verir….gerçekten verir. Bilincinizi, hatta illüzyonlarınızı desteklemeye ve sürdürmenize yardımcı olur. Bir nedene hizmet eder.
Çocuklarınız, bir biçimde …. sizi bir biçimde besler. Ondan gelen enerji nedir?
Gaia sizi sürekli besler. Gaia’nın işi budur. Yalnızca fizik varlığınızı değil, spiritüel, zihinsel, fiziksel bedenlerinizin tümüne enerji verir. Yerkürenin bu enerjisi…sürekli olarak çok asal ya da çok kök bir enerjiyi size yönlendirir. Bu enerjiyle siz fizik bedeninizi korursunuz. Ancak Gaia’nın sürekli ürettiği bilinç enerjileri, sürekli sizin için hazır halde tuttuğu başka enerjiler de vardır. Kiminiz ormanda yürüyüşe çıktığında ya da kır ya da deniz kenarında arabayla giderken keşfedersiniz bu enerjiyi.
Ama bir dahaki sefere kendinize sorun –Gaia beni nasıl besler? Ve yine burada yanlış bir şey yok. Beslenmenin yanlışlığı yok. Her varlık bir şekilde beslenmek zorundadır. Hayatını sürdürebilmek için enerjiye gereksinir. Öyleyse, yaşamınızda Gaia size nasıl hizmet ediyor? Gaia ne yapıyor?
Bazınız hayatında acı çekmek zorunda. Belki fiziksel belki de duygusal. Hoşlanmadığınızı söylüyorsunuz ancak gerçekten hoşlanmıyorsanız, gerçekten istemiyorsanız, zaten orada olmazdı ki. Bir seviyede acı çekmeyi getiriyorsunuz çünkü sizi besliyor. O bir enerji. Bir tür eterik boru hattından tam içinize, bilincinizin tam içine, Şimdi anınıza akan bir enerji olduğunu hayal edin.
Neşe bir enerjidir. Çok iyi besler.
Yaşamda çoğunuz neşe duyarsınız. Ve neşe de sizi tüm diğer enerjiler gibi besler.
Din –hepsinden daha zehirlisi (kahkahalar) –din, o inanç sistemlerine sahip olanları besler. Kendileri hakkında hissettiklerini güçlendirir. Realitelerini ve bilinçlerini güçlendirmeyi sürdürür. Burada yine herhangi bir yanlışlık var demiyoruz. O yalnızca bir enerji, varlığınızın içine giren bir besin. Özellikle bir çok dogması, bir çok kuralı, bir çok kitabı ve bir çok çalışması olan dinler. Tüm bunlar Şambra, besindir. Ruhsal enerji besini, bilincin besini. Hepsi bu.
Ve sonra daha da çok kitaplar yazılır. Yazmak zorundadırlar çünkü beslemeyi sürdürmek zorundadırlar. Ve siz de kısılı bir kaynak diyebileceğimiz bir şeyden, bir kaynaktan besleniyorsanız, daha fazlasıyla beslenip durmak zorundasınız.
Tanrı hakkında yeni kurallar koymak, yeni kitaplar yazmak, yeni yasalar ve yeni kavramlar yaratmak zorundasınız. Tıpkı ruhun besini gibi. Hepsi bu.
Şambra…bir besindir. Şu anda tam burada oturuyor, Şambranın memesini emiyor, kendinizi besliyorsunuz (kahlahalar). Şambranın, Kırmızı Çember’in, Tobias ve Kırmızı Konseyin bu enerjisi bir besindir. Yine yargı yok. Bunu niye hayatınıza sokuyorsunuz? Size ne yapıyor?
Yine bu bir doğru-yanlış cevap şıkkı değil. Sadece nasıl beslendiğinize bir bakma meselesi zira kendinizi nasıl beslediğinizi anladıktan sonra realitenizin nasıl yaratıldığını, o realitenin nasıl değiştirileceğini anlar ve sonra kendinize daha büyük bir izin verebilirsiniz…değil mi?
Kendinizi bir çok değişik biçimde beslersiniz. Yalnızca nefes alarak kendinizi hava ile beslersiniz. Nefes alıp vermek kendinizi beslemenin inanılmaz bir biçimidir. Soluk, realitenizi besler. Rüya ve arzularınızı besler. Nefes almak ruhunuzu besler.
Havadan yalnızca oksijen almaktan daha fazlasıdır. Havada ruhun enerjisi vardır. Ve siz bunu içinize alırsınız. Bu sizin realite tabanınızı besler. Varoluş hissinizi besler. Derin ruhsal nefes alıp verdiğinizde, kendi daha yüce ve daha geniş bir bilinç arzunuzu da kısmen besler.
Uyku……sizi besler. Yalnızca dinlenmeye ilişkin değildir. Uyku ve rüyalarla ilintili bir enerji vardır ve o sizi besler. Uykunuzda sıklıkla başka katlara gidersiniz. Hasat ya da alış-veriş için gidersiniz. Aslında, ağaçtan göksel meyvaları toplamaya gider ve uyandığınızda buradaki realitenize girmesine izin verirsiniz. Uyurken ne olur?
Kendinizi, bilincinizi nasıl beslediğinizin farkında olun. Hayatınızda yaptığınız her şey…şifa çalışması … kutlamalar…verseniz de alsanız da…kendinizi beslemeye dairdir. Kurban olsanız da, kurban etseniz de….yaratıcı ya da entellektüel olsanız da….çocuk ya da ebeveyn olsanız da…. hepsi sizi o ya da bu biçimde besleyip realitenizi yaratıyor. Öyleyse, realitenizi değiştirmeye hazır olduğunuzda, bilincinizi değiştirmeye hazır olduğunuzda, önce onu nasıl beslediğinizin, kendinizi nasıl hayatta tuttuğunuzun farkında olun.
Bu, bugünkü konuk grubumuzun çalışmakta ve incelemekte olduğu konu. Kendilerini besledikleri tüm değişik biçimleri gördüler. Bildiğiniz gibi bazıları karanlık ve kötü dediğiniz enerjilere bulaşmışlardı. Kendilerini o biçimde beslemişlerdi; o da bir tür besin, kendinize enerji vermenin bir başka yoludur.
Bazıları spiritüel sosyal işçiler diyebileceğimiz şey olarak bunu yaptı. Hep başkalarına akıl verdi, danışman ve dinleyici olarak hep orada oldu. O tipleri bilirsiniz. Çoğunuz o tipsiniz (kahkahalar). Her zaman arkadaşlarınızın baş vuracağı kişisiniz. Eh, bir kere sizden besleniyorlar. Ama siz de onlardan besleniyorsunuz.
Burada realite değiş-tokuşunda, aranızda bir şeyler oluyor. Ve siz yalnızca sevgi dolu ve şefkatli biri olduğunuz için böyle oluyor diye düşünüyorsunuz. Ama aslında o besine gereksiniminiz var. O enerjinin hayatınıza girmesine gerek duydunuz. Yine, burada bir yargı yok…spiritüel bir varlığın gözlemleri bunlar.
Sağlık konusu, sağlık…. kendinizi sağlıkla beslersiniz. Sağlığın besleme biçiminizin yan ürünü olduğunu sanırsınız. Ama kendinizi sağlık ve sağlık konularıyla beslersiniz. Sürekli hastaysanız, sürekli üşütüyor ve en moda hastalıklara yakalanıyorsanız, bir biçimde o enerjiyle besleniyorsunuz, tıpkı her zaman sağlıklı olduğunuzdaki gibi. Sizi besliyor.
Her zaman realite tabanınıza enerji girdileri olur. Ve onlar yaşamda gerçek deneyimlerinizi yaratan bilinci yaratırlar. Kendini nasıl besliyorsun Şambra? Gece, şömine başında oturmuş rahat rahat bir bardak şarap içmek, ateşe yakın oturup bir bardak şarap içmekten fazlasıdır. Bir beslenme olmaktadır, enerji, bilincinize, realitinize akmakta ve realitenizi şekillendirip belirlemektedir.
Yolda arabayla giderken de olmaktadır. O anda bir beslenme olmaktadır. Yolda giderken ne olmaktadır? Belki bir an önce varmak için sabırsızlık…. belki saatin tiktaklarına göre yaşamak, bir yerler yetişme ihtiyacı… bu da sizi besler. Belki arabadayken hayal kuruyorsunuz. Bu sizi besler.
Her ne ise Şambra, ona bir bak. Hayatının her yönünü hisset. Neler olup bittiğini iyice hisset.
Başkalarıyla yaptığınız konuşmalar, başkalarıyla yaptığınız konuşmalardan fazlasıdır. Arkadaşlarınızla, sevdiklerinizle biraraya geldiğinizde…..yemeğe çıktığınızda….yalnızca telefonda bile konuştuğunuzda…..beslenirsiniz. Bunlar sizinle diğerleri arasında enerji değiş-tokuşlarıdır. Ama başka yerlerden gelen farklı enerjiler da vardır. Farklı kaynaklar, bir kez daha sizin realitenizi belirlemenize yardımcı olurlar.
Seks….seksten konuşmayı her zaman seversiniz. Öyleyse hadi onu tartışalım. Yalnızca seks hakkında değildir bu. Bir şekilde kendinizi beslersiniz. Enerjiyi getirirsiniz, diğer kişiden belki aşk enerjisi belki de fiziksel doyum enerjisi. Ama daha fazlası vardır; başka katlar ve katmanlar vardır, başka şeyler olmaktadır.
Yapabilirseniz –ve partnerinize hakaret etmeden-, aşk ve seks yaparken bir dakika durun. Bir dakika durun ve deyin ki “Burada ne olmakta?” Ama eşinize o anda ne düşündüğünüzü söylemeden (kahkahalar). Ama “Ben nasıl besleniyorum?” deyin. “Bu dakikada ruhum, realitem, bilincim nasıl besleniyor?”
Yaptığınız her şey, o ya da bu şekilde beslenmeyle ilgilidir. Bu nedenle o işi yapmaktasınızdır. Belki şu anda başkalarına öğretmenlik ya da şifacılık yapıyorsunuz. Besleniyorsunuz. Konu yalnızca onlarla çalışmak değildir. Bir şekilde siz de besleniyorsunuz.
Beslenmenin değişik yollarını keşfetmek ve onların farkında olmak şaşırtıcıdır. Bunu yargılamadan yapmak istersiniz. Doğru ya da yanlış damgası vurmadan yapmak istersiniz. Kendinizi beslediğiniz her günü kucaklayın. Onun her parçasını sevin.
Hayatınızda belki sürekli bir çabalama var. O kamburu üstünüzden atamıyorsunuz. Eh, o sizi bir şekilde besliyor. Bunu size verip de şöyle diyen Tanrı değildir; “Bugün Mary’nin yolunu biraz zorlaştıralım çünkü….çünkü (kahkahalar) birilerinin yolu zorlu olmak zorunda.” Ruh böyle çalışmaz.
Ondan enerji çekersiniz. Bilincinizi ve giderek realitenizi şekillendirmeye yardımcı olmaktadır. Bir şekilde, her şeyden beslenirsiniz…çok basit.
Sen Şambra, her gün gözlem yapmak zorunda olduğun bu noktadasın. Bir defter tutun. Kendi varlığınızın kayıtlarını tutun. Her etkinlikte, her değişik beslenme biçimini gözlemleyin ve farkında olun. Bazı şeyleri niçin bazı şekilde yapıyorsunuz? Kötü bir insan olduğunuz için değil, azimli olmadığınız için değil, başkaları sizi ona yönlendirdiği için de değil. Size doğrudan ve pek güzel bir biçimde hizmet ettiği için.
Alkol ve uyuşturucular….size hizmet eder. Sizi beslerler. Ah, yalnızca sarhoş olmak ya da çekip çekip uçmaya dair değildir. Alkolü ya da uyuşturucuyu kullandığınızda, başka bir enerji içeri girer. Onu aldığınızda uçmanız hakkında değildir. Yalnızca siz öyle olduğunu sanırsınız.
Orada başka bir şey olmaktadır. Kendinizi bir biçimde beslemektesiniz. Nedir o? Kendinizi kaçış enerjisi ya da belki rahatlama enerjisi ile mi beslemektesiniz? Bilincinizi genişletecek bir yol olarak mı kendinizi beslemektesiniz? Ya da bilincinizi çökertmek ya da reddetmek için mi kendinizi besliyorsunuz? Buna kendiniz cevap vermek zorundasınız. Sizin için biz cevaplayamayız. Ama bir şekilde ondan besleniyorsunuz.
Dışarıda uzun bir yürüşe çıktığınızda, bir şey olmaktadır. Beslenirsiniz… ah, beslenmeyi sevin…sevin….beslenmeyi sevin. O, size hizmet etmek, realitenizi biiçimlendirmenize yardım etmek için gelen enerjidir. Esasında, çağırdığınız enerjidir. Tıpkı bir dağın tepesinde durmak ve belli bir tür enerjiyi çağırmak gibidir. Ve sonra o içeri gelir. Hatta sonradan siz onun negatif, acı verici ya da kısıtlayıcı olduğunu düşünseniz de. Bir şekilde onu siz çağırdınız.
Jimnastik yaptığınızda, salona gittiğinizde ve hareketleri yaptığınızda…..ah, bu adalelerinizi şekle sokmak hakkında değildir. Yalnızca bedeninizin şeklini koruma hakkında değildir. Burada olmakta olan farklı bir şey vardır. Sizi nasıl besler? Kendinize sorun. Yanıtı çok basit. O dakikanın sizi nasıl beslediğini kendinize sorun.
Ve yine onu sevin. Yargılamayın. “Bu kötü bir şey olmalı. Belki de ben sürekli jimnastik yaptığım, sıkı bir vücudu korumak zorunda olduğum için narsistim” demeyin. Bu, Eski Enerji insan yargısıdır. Kendinize sizi neyin beslediğini sorduğunuzda, ne kadar aşağılık ve çirkin bir şey olduğunu düşünseniz de, bunu sevginin en yüce yerinden, yaratımın en yüce yerinden yapın. Aslında epey güzeldir.
Ve bugün “Olduğunuz kişi olmak için kendinize izin verin” diyerek başladık. Sonra, bunun aracılığıyla gerçekten kim olduğunuzu keşfedersiniz. Kısıtlı kimliği değil, Büyük Kimliği. Her şey sizi o ya da bu biçimde besler.
Evcil hayvanlarınız…sizi beslerler, yalnız sevgiyle değil, yalnız kabulle değil. Başka bir değiş-tokuş olmaktadır. O evcil hayvan sizi nasıl besler? Bunun bir kısmını şu anda zihinle bulamazsınız. Öyleyse, yalnızca enerjiyi hissedin. Ona bir tanım getirmeyi ya da sözcüklere dökmeyi düşünmeyin bile. Yalnızca hissedin. “Bu güzel hayvan beni besliyor. Nasıl beslediğini şimdi kendime soruyorum.” Ve sonra yanıtı bekleyin. Yanıt size gelecektir. Ah, hayvanın size hizmet etme ve uzun ve umutsuz bir yaşam sürerek sizi mutlu etmeye çalışması zorunluluğundan değil.
Bazılarınız kendini değersiz görme enerjisine gömülürsünüz. Ve bu da kendinizi beslemenin bir yoludur. Aman tanrım, orada daha lezzetli yiyecekler varken (kahkahalar). Bazen nasıl olduğu önem taşımadan da bazı şeylerin yalnızca güzel ve harika olduklarını kabul edemezsiniz. Belki başka hiç bir neden olmadan sadece sizi sevdiğinden evcil hayvanınız sizinle birlikte olmak için bu hayata geri dönmüştür. Sizinle sözleşmesi olduğu için değil. Sizinle olmak zorunluluğundan değil. Bir kez daha sizinle son bulan kötü karması nedeniyle değil (daha fazla kahkaha).
Ama bazılarınız kendini değersiz görme enerjisinden beslenirsiniz. “Bir köpek hiç de geri dönmek isteyemez” dersiniz. “Belki de dönmek zorunda kaldı. Benim yüzümden kendini o kadar kötü hissetti ki burada olmak zorunda kaldı.” Eh, işte şimdi kendini değersiz bulma enerjisinden besleniyorsunuz. Kuthumi’ni en sevdiği konulardan biri (kahkahalar). O yalnızca bir gıda Şambra. Yalnızca seni besleyen bir şey.
Bu nedenle gelecek birkaç –nasıl desek, bir süre görüşmeyeceğiz- altı hafta sürede her şeye bakın. Her şeye bakın. Bu sizin ev ödeviniz: hayatınızda sizi besleyen her şeye bir bakın. İstiyorsanız bunu yazın. İsterseniz bu konuda bir şarkı söyleyin. Ah evet, kimi Şambra şarkılarını duymayı pek severiz…”Beni ne besler”…ya da bir iki şiir belki.
Sizi neyin beslediğinin çok farkında olmaya başladığınızda –ama yargılı değil, akılcı değil- realitenizi neyin yarattığını o zaman anlamaya başlayacaksınız. Ve realitenizi neyin yarattığını anladığınızda, realitenizi neyin değiştireceğini de anlayabileceksiniz. Realitenizi değiştirmek mi istiyorsunuz? Bu hakikaten çok kolay.
Bazıları der ki “Peki, bilinci nasıl değiştirirsiniz?”. Yapılacak ilk iş, içinde bulunduğunuz inanç sistemini sorgulamaktır. Hepiniz bunu daha önce yaptınız. Bu nedenle Şambrasınız. İster ebeveyinlerinizle, ister öğretmenlerinizle, ister rahip/rahibe ve hahamlarınızla birlikte yarattığınız inanç sistemi olsun, bu hayatınızın akışı içinde bir yerde inanç sistemini sorguladınız. İsterse hayatın akışında yalnızca akmak yerine sorguladığınız bir an olsun.
Bakın…bunun sıra dışı olduğunu düşünmezsiniz ama öyledir. Çoğu insan inanç sistemlerini sorgulamaz. Onlarla savaşır. Onlara kızar. Belki de onlardan kaçmaya çalışır. Ama pek az insan aslında realiteyi sorgular. Onlar yalnızca kabul ederler.
Saint Germain bundan söz etmişti –toplu hipnoz. Kötü bir şey değil. Herkesçe kabul gören bir şey. Ama onlar, olması gerektiğini sanırlar. Eğer bizim bulunduğumuz yer gibi yüksek rakımlı bir yerdeyseniz, havada daha az oksijen olduğundan daha zor nefes alacağınıza inanırlar. Belki…belki değil. Bu bir inanç sistemi. Ve her hangi bir inanç sistemi hem değişime tabidir hem de kesinlikle değişmek ister…yeni bir seviyeye ulaşmak için, anlıyor musunuz? İnanç sistemleri asla sürekli olarak takılı kalmaz. Onlar yalnızca kabul ve arzuyla takılı kalır.
Sizi neyin beslediğini anladıkça, bilincinizin niye bulunduğu yerde olduğunu anlayacaksınız. Sonra, inanç sistemlerini sorguladıkça, kendi realitenizi, etrafınızı saran realiteyi sorgulayacaksınız. “Niye bu bedendeyim? Bu beden niçin günde 8 saat uyumak zorunda? Bu beden neden bazı türde gıdaları tüketmek zorunda?” sorularını soracaksınız.
İnanç sistemlerini sorgulamaya başlarsınız, hatta yasaları da. Şimdi, dışarı çıkıp kanunsuz olun diye sizi yüreklendirmiyoruz (kahkahalar). Ama niye kabul ettiğinizi sorgulamanız için yüreklendiriyoruz. Yasayı kim yazdı?
İncil’i kim yazdı? Tanrı değil –Tanrı yazma bilmez (daha fazla kahkaha). Tanrının okuması-yazması yoktur (daha da fazla kahkaha), seçimi gereği. Tanrı şu entellektüel şeylere girmeyi istemez. Yani, Ruh tam cahildir.
İncil’i kim yazdı? Orada Tanrı’nın yazdığına inananlar var. Bir adam tarafından yazıldığını biz gördük. Ve bir çok kez, pek çok kez habire değiştirildi. Harika bir öyküdür ama benim o öyküde kalmak isteyeceğim kadar harika değildir (kahkahalar). Bir kitapta herhangi bir karakter olmak istemedim. Ben kendi kitaplarımı yazmak istedim. Bu nedenle Şambra, ona inananlar vardır ve korku enerjisi onları besler.
Evet, korku enerjisi bazen sizi besler, değil mi? Yaşamınızda korkular yarattıktan sonra onlar sizi besler. Sizi incittiğini düşünürsünüz. Size bir şekilde yardım ediyordur.
Bazılarınız bir şey yapmak zorunda olduğunda, şu olağanüstü asabiyet seviyesini yaratır. Sinirlenirsiniz ve mideniz allak-bullak olur. Ve terlersiniz ve tepeniz atar. Ve bunun kötü bir şey olduğunu sanırsınız. Aslında harika bir şeydir. Sizi bir şekilde beslemektedir. Korku da aynı şey. Sizi besler.
Şimdi, bir kez paralı olmadığını anlamaya başladığınızda, realitenizi ve bilincinizi yaratmak için size hizmet etmeye geldiğini anladığınızda, işin eğlenceli kısmı başlar. Sonra da herhangi bir şeyle oynamaya başlayabilirsiniz. Her hangi bir şeyi değiştirmeye başlayabilirsiniz.
Bir inanç sistemini bir kez sorguladığınızda….dediğimiz gibi, yasa….yani yasalar insan tarafından yazılmıştır. Yasalar, Dünyada yaşayan çok güçlü bir grup meleği uyum içinde tutmak için yazılmıştır. Yasalarla ortak konsensus amaçlanmıştır ancak ya küçük bir grubun ajendası ya da kişisel ajendalara dönüşmüşlerdir. Bu yüzden, niye bu yasalara uyulsun? Yapmanızı ya da yapmamanızı söylemiyoruz. Ama kendinize nedenini sorun. Bu inanç sistemi nedir?
Yasa ve kurallar sizi nasıl beslemekte? Büronuzdaki kurallar nasıl yaratıldı…. çalışma ortamında yaratıldığını gördüğümüz en saçma kurallardan bazıları. Bilinci kısıtlamak için tasarlanmışlar -hepsi bu- bilinci kısıtlamak. Ah, kötü bir şey değil. Bir besin. Kısıtlı bilinç, bir odağa olanak tanır, böylece herkes sizin değiminizle aynı teknede olur. Ve farklı yönlere gitmenizi önler. Ama böylesi inanç sistemleri çok kısa bir süre dayanır zira yüksek bilince, özellikle sizin elde etmekte olduğunuz gibi bir bilince dayanmamaktadır.
Yani kanunlar….inanç sistemleridir. Ve bazıları onların ötesini düşünüp “Niye oradalar? Ama bu çok aptalca.” demeye korkarlar. Ya da bir nedene hizmet ediyordur. Ama bilinci destekleyen bir enerji, dipte yatan bir enerji vardır. Yasalar –hangi şehirde, memlekette olduğunuz önemli değil- toplu bilinci belirlemeye yardım eder. Hepsi budur. Toplu bilinci belirlerler.
Ve size, öyle ya da böyle, onları kabullenmeniz söylendi; yasanın oluş şekli budur. Ona inanmak zorundasınız ve inanmazsanız, hapise atılırsınız. Eh, buna inanırsanız, bunu yaratırsınız. Ve oyunu tam oynarsınız. Ötesine geçmenin zamanıdır Şambra, ötesine geçmenin zamanı.
Ölüm hakkında pek çok inanç var. Ölüm hakkında inançların en garip ve en tuhaf olan bazısından Saint Germain söz etmişti. Ve onlar gerçektir çünkü inandığınız şey, sonra bizim tarafa getirdiğiniz ve deneyimlediğiniz şeydir. Ve bizim tarafa geldiğinizde, tek-doğru-cevap yoktur. İnandığınız şeye sahip olursunuz. Onu yaratırsınız.
Cehenneme inanıyorsanız, cehennemde olacaksınız. Cauldre’nin dediği gibi cehennemin eğlenceli olduğuna inanıyorsanız, cehennem eğlenceli olacaktır (kahkahalar). Anlıyor musunuz….”cehennem” sözcüğünün ardında bile bir inanç sistemi ya da besin var. Bilincin o kadar çok parçası haline gelmiş ki. “Cehennem” dersiniz. “Şeytan” dersiniz. Hemen beslemeye başlar. Bu iki sözcük, bir biçimde sizi şu anda besliyor. Seni ne besliyor Şambra?
Ve sevgili konuk grubumuz bunu incelemekteydi. Ve Dünyaya geri dönüyor olacakları için, şeylerin onları nasıl beslediğini ve realiteyi yarattığını anlamak, realite onları mutlu ya da tatmin etmezse onu sorgulayabileceklerini anlamak çok heyecanlandırdı kendilerini. Siz şu anda, önce kendi realitenizi sorgulayabilirsiniz. Gidip başkalarının realitesini sorgulamaya çalışmayın.
Kendi realitenizi sorgulayın. Bunun içine nasıl yerleştiğinizi sorgulayın. “Bu realite bana hizmet ediyor mu?” İyi mi yoksa kötü mü diye sorgulamayın. Sana hizmet ediyor mu Şambra? Tahsiliniz yok diye kendinizi kısıtlanmış hissediyorsanız, o sizi beslemesi için kullandığınız bir realite ve gıdadır. Artık size hizmet ediyor mu? Veya o geçen haftaki giysi modası gibi mi? Size hizmet ediyor mu? Etmiyorsa, onu sorgulayın. Niye o noktadasınız? Bu onu kırmaya başlama eğilimidir.
Realiteyi sorgulamak, kalıbın kırılmasına neden olur. Orijinal enerji şeklini kırarsanız, işte o zaman yeni bilinci yaratabilirsiniz. Peki, bilincin hayatınızda ne olmasını istersiniz? E, bu size bağlı. Bu size kalmış.
Yine, bilincin zihinden gelmediğini hatırlayın. O sizin derindeki ruhsal parçanızdır. Geçmiş deneyimlerin inanç ve bilinç düzeyinizi yaratmasına dayanır. Ve istediğiniz anda değiştirilebilir….gerçekten inanırsanız….gerçekten çok esnek ve çok açık olmasına izin verirseniz. İnancı sorguladığınız anda değişmeye başlar.
Şimdi, değiştikçe, iki ilginç şey olur. Bilinciniz değiştiğinde, realiteniz de değişmeye başlar. İki şey olur. Birincisi, değişim kapıda olduğundan çok ürkersiniz. Değişimin iyi bir şey olmadığına inanırsınız. Genelde insanlar böyle düşünür. Çoğunuz hala değişimin eteğinizdeki elmaları düşüreceğine, sizi bilinmeyen bölgelere götüreceğine inanıyorsunuz. Ve bazen bilinende kalmak, bilinmeyene gitmekten daha kolaydır.
Bu nedenle değişimi çevreleyen bilinci değiştirin (kahkahalar). “Değişim” sözcüğü ve sizi neyin beslediği hakkındaki şu anki bilinç, kendi başına bir korku türüdür. Ah, bir heyecan ve korku enerjisi sel gibi içinize akar. Hatta “değişim” kelimesini söylediğimizde, eski kalıptan kurtulacağınız için heyecan duyarsınız ama ardından gelecek olandan da korkarsınız.
Öyleyse, değişim korkusunun ötesine geçin. Bilinmeyenden korkmanın ötesine geçin. Bilinmeyen sadece potansiyeldir –olup olacağı budur. Kimi kez uçsuz bucaksız bilinmeyen olarak gördüğünüzü -“Yarın ne olacak; 10 yılda neler olacak? – sonsuz karanlık, bilinmeyen ve ürkütücü olarak görürsünüz çünkü onu anlamazsınız. O yalnızca bir potansiyeldir – hepsi bu, yalnızca potansiyel.
Böylece değişimden geçmeye izin verirsiniz. Değişim doğaldır…ya da değildir. Değişim evrimdir, enerjinin yeni bir seviye aramasıdır, bilincin kendisini yeni ve farklı bir biçimde ifade etme arzusudur. Bu nedenle değişimin içeri girmesine izin verin.
Şambra, bilincinin açılmasına izin ver.
Bilinciniz genişledikçe ve çevrenizdeki realite değişmeye başladıkça olan şey şu ki yeni bir biçimde beslenmeye başlarsınız. Ve ondan sonra, en inanılmaz –nasıl desek- en kesin sonuçlar, en elle tutulur şeyler olmaya başlar. Ve kendinizi nasıl beslediğinize bakmak için biraz zaman harcamaya başlayacaksınız. Ve sonra bilincinizin değişmesine izin vereceksiniz…arzu ederseniz.
Ve sonra, kendinizi nasıl farklı bir şekilde beslediğinizin farkında olun. Çok şaşırtıcı olacak. Eski “sizi”, hepsi sizi hayatta tutmak için öfkeden… kahkahadan… çalışmaktan…. sevgiden… dedikodudan… acı çekmekten….. gelen binlerce ama binlerce besin serumuna bağlanmış gibi olduğunuzu hissedeceksiniz. Ötesine geçtiğinizde, realiteyi sorguladığınızda ve bilincin değişmesine izin verdiğinizde, artık tüm o besin serumlarına ihtiyacınız kalmadığını farkedeceksiniz.
Keşfedeceksiniz ki kendini besleme, kendiniz kaynaklıdır. İçeriden gelir, şöyle de diyebilirsiniz, tanrısal olandan insana gelen…..tanrısal olandan hep…hep orada olana gelen…baştan beri sizi beslemiş olan…..yaşamınızı sürdüren……. besin serumu, sizi hep beslemiş olan saf ruhun bir nefesidir. O hep oradadır ….içeri giren ….dışarı çıkan … güvenilir olan ….hep oradadır….hep sizinledir.
Sonra, şu besin serumu bağlantılarınızı kesmeye başlayabilirsiniz. Onlar yalnızca geçiciydi. Aslında, size köstek oluyorlardı. Sizi yalnızca engelliyorlardı.
Enerjilerinizi dramdan…..acı çekmekten….kaçıştan …. seksten….herhangi bir şeyden almak zorunda değilsiniz. Şimdi, tüm bunlar özgür-seçim deneyimleri diyebileceğiniz şeylerdir….tamam mı? Şimdi dışarı çıkıp hayatınızda istediğinizi deneyimlersiniz ve beslenmeniz, hayatınızı sürdürmeniz ve realite tabanınız için onlara mecbur olmak zorunda kalmazsınız. Şimdi bunu yalnızca deneyim için yaparsınız. Şimdi bunu yalnızca eğlence için yaparsınız. Yalnızca istediğiniz ya da belki istemediğiniz için yaparsınız. Ama kendinizi desteklemek ya da hayatta kalmak için kullanmak zorunda değilsiniz.
Şeylerin gerçekten değişmeye başladığını göreceksiniz. Onları içeriden beslersiniz. Dışarıdan olana ihtiyacınız yok. Şimdi artık o kadar çok yeni ve özgür seçiminiz var ki. Bağlı değilsiniz.
Şu dışarıdan besleme yöntemleri artık sizi rehin tutmuyor. Artık bilinciniz hızla değişmeye başlıyor. Ve realiteniz çok akışkan, çok açık, sizin, yani Yaratıcının uysallaştırdığı hale gelmeye başlıyor. Çok basittir, gerçekten çok basit.
Ve şimdi sizden ev ödevi yapmanızı isteyeceğiz…öyle seçerseniz. Çok farkında olmanızı isteyeceğiz. Kendinize verdiğiniz bu Şaud’u alıp kapıdan çıkar çıkmaz unutmayın. Onunla çalışın. Bu enerjilerle çalışın. Hayatınızda her hangi bir şey şu anda sizi nasıl besliyor?
Sabırlı olun. Ona biraz zaman, sevgi ve enerji harcayın. Bir dahaki ay gelip de biz size şunu diyene kadar konuyu unutmayın: “Sizi besleyenin gerçekten farkına vardınız mı?”. Ötesine geçmeye sahiden hazırsan, geç Şambra, seni besleyen herşeyin farkında ol. Yine, yargısızca.
Bugün burada, gözlemleyen ve izleyen büyük bir konuk grubu var. Onlar kendi geçmişlerindeki duruş noktasından baktılar ama bugün sizin oturduğunuz iskemlelerde olmayı dilediler. Şu anda Dünyada bilfiil deneyimliyor olmayı, gerçekten katılıyor olmayı dilediler. Yeniden enkarne olmak zorundalar. Bunu yapmayı hatırlama iznini kendilerine vermeliler. Buraya geri dönmek zorundalar. Şu anda siz burada oturuyorsunuz. Sizin yapma olanağınız var ve realitenizi nasıl yarattığınıza dair çok büyük bir fark yaratın.
Bugün seninle birlikte olmak keyifti, Şambra.
Hazmedilecek çok şey ve gözlemlenecek çok şey var. Bu çalışmada asla yalnız değilsiniz.
Ve öyledir.
Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.
Sorular ve Yanıtlar
Kırmızı Çember’e sunulmuştur
5 Kasım 2005
www.crimsoncircle.com
Ve öyledir, sevgili Şambra. Bu Şaud’u sürdürüyoruz. Bu Şaud çok çok önemli ama enerji ve mesaj olarak diğerlerinden farklı. Sizi besleyen her şeye bakmaktan söz ettik. Yine, size çok açık gelebilir ama açık görünme nedeni sizin Şambra oluşunuz, sorgulama noktasında bulunuşunuzdur. Kendi realitenizi dönüştürme ve bilincinizi değiştirme noktasındasınız.
Size bu kadar açık görünen bir şeyi herkesin yapabileceğini sanırsınız. Ama yapmazlar. Belki de cennette meleklerin bile kendilerini neyin beslediğine bakacaklarını sanırsınız. Ama çoğu bakmaz, özellikle Dünyayı terkedip de henüz Dünya eksenli boyutların ötesine gitmemiş olanlar. Bir çoğu bu gibi şeylere, onları neyin beslediğine asla bakmayacaklar. Hemen geri atlamaya, Dünyaya geri dönmeye çalışacaklardır yalnızca. Bir başka yaşam ve fizik beden alacaklardır ama neler olup bittiğini, onları neyin hayatta tuttuğunu ve bilinç tutumunun gerçek anlamını bilemeden geleceklerdir.
Önümüzdeki bir-kaç haftada, özellikle siz bunun farkına vardıkça, yargısızca yapılacağını yineleyelim, “İyi ama örneğin bahçeye bakmakla nasıl besleniyorum?” derseniz, bu aşikar olanın çok ötesine uzanır…bahçeyle uğraşmak sizi rahatlatır… sizi Gaia ile yakınlaştırır…. sanki bir şeyin doğumuna yardım ediyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Oluşmakta olan başka bir enerji, iç katmanlarınızda sizi besleyen başka bir şey vardır. Ve belki, dediğimiz gibi, zihniniz tam olarak neler olduğunu kavramayacaktır. Yalnızca hissetmenizi, yalnızca farkında olmanızı istiyoruz. O noktada bilincinizi canlı tutan bir enerji vardır.
Ya da, başka insanlarla yaşadığınız çelişki sizi nasıl besler? Beni besliyor diyebilirsiniz çünkü tüm öfke içeri girer ama devam eden tüm dramlardır. Ancak orada olan başka bir şeydir, içeri giren enerji sizin mevcut bilinç, realite ve inanç sistemlerinizi sürdürmeniz için gelmektedir.
Basit bir prensip vardır. Her şey, tüm enerjiler, size hizmet etmek için gelir. Bu çok basit bir prensiptir. Yani, hayatınızda olan her hangi bir şey, sizi yalnızca çok sevdiğinden destekleyici enerji getirmektedir.
Öfke olarak kılık değiştirmiş olabilir. Dram olarak kılık değiştirmiş olabilir. Mutluluk ve neşe ya da başarıya ulaşma olarak kılık değiştirmiş olabilir. Ama tüm bunların altında yatan, yalnızca sizin mevcut bilincinizi destekleyen enerjidir. Bu basit prensipleri ve sizi nasıl desteklediklerini anlayabilirseniz, ancak o zaman onlarla nasıl çalışmaya başlayacağınızı anlarsınız.
Yine, tam da bununla ilgilenen yüzlerce konuğumuz vardı bugün. Şimdi Şambranın bunu nasıl göğüsleyeceğini görmek istiyorlar, şimdi bunu anlayacaklar ve realitenizin Yaratıcısının siz olduğunuzu farkedecekler. Bunlar yalnızca sözcükler değil. Hepsi gerçek. Kendi realitenizin her dakikasının Yaratıcısı sizsiniz. Bu size toplu bilinç tarafından empoze edilmedi. Bireysel bilincinizi desteklemek için toplumsal bilinçten enerji çekiyor olabilirsiniz ancak toplu bilinç, Ruh ya da başka bir şey tarafından rehin tutulmuyorsunuz. Yalnızca kendi realitenizi yaratmak için enerjileri içeri alıyorsunuz. Şimdi, neyi yeniden yaratmak isterdiniz?
Şimdi sorulara geçmekten mutlu olacağız.
1. ŞAMBRANIN SORUSU (internetten, Linda okuyor): Biraz önce seksüel enerjilerinden söz ediyordunuz. Dişil ve eril enerjilerin kaynaşması nasıl bir duygu uyandırır? Ve bu, Şambrayı ve toplu bilinci nasıl etkiler? Ve seks ile seksüel enerji arasındaki fark nedir?
TOBIAS: Evet….seksin fiziksel eylemi, seksüel enerjinin küçük bir yan-ürünüdür. Bir bakıma –ve çok küçük bir açıdan- seks yapmak, seksüel enerjiyi ifade etmek ve deneyimlemektir. Ama seksüel enerji, burada bulunan tüm fizik enerjiler içinde en çok potansiyel taşıyanıdır. Değişik, çok çok değişik biçimlerde kullanılır. Bu, kişinin kendisine bağlıdır.
Seksüel enerjiler, yaratıcı biçimde kullanılabilir ve seks yapmanın fizik eylemiyle hiç ilintili değillerdir. Aslında seksüel enerjiler, başkalarını kontrol etmek için kullanılabilir ve maalesef yaygın olarak da bu biçimde kullanılmaktadırlar. Başkasını esir kılmak için kullanılmaktadır. Aslında seksüel enerjiler –etkili olan- büyülerin yapılmasına benzer. Büyülü sözcükler ve iksirleriyle ilintili büyüler, potansiyel açısından seksüel enerjilerle karşılaştırıldığında, hiçtirler.
Seksüel enerjilerin tüm serisini tam anlamıyla derinlemesine keşfedeceğiz….. nasıl yaratıldıklarını…. nasıl içeri alındıklarını….. hem eril hem de dişil yanlarınızı nasıl beslediklerini….. yaratıcılığı beslemede nasıl kullanıldıklarını….. ya da başkasıyla bağı ya da rehinliği …. kurbanı ve kurban haline getireni beslemek için nasıl kullanıldığını. Tüm bunları önümüzdeki bir-kaç ay içinde yapacağımız work-shopta işleyeceğiz. Şu anda burada gereğinden çok ayrıntıya girmek istemiyoruz zira bu konu, Şambra ile işleyeceğimiz en kapsamlı konulardan biridir.
Bu Mexico topraklarında (ki eskiden beri sıkışıp kalmış seksüel enerjileri, özellikle Atlantis’ten gelenleri barındırır) isteyerek bu enerjinin temelini atacağız. Küçük bir grupla çalışacağız. Ve bu work-shopta öğrenilenden ve orada aktarılanlardan sonra konu genişletilecek ve diğer başka yerlere taşınacak.
Eril ve dişil enerjilerin nasıl olup da ayrı düştüklerini, niye ayrı olduklarını ve biraraya getirilirlerse özellikle ne olacağını tartışacağız. Ve bir erkek ya da dişi bedeni taşımaya alışmış olduğunuzdan bunu yapmak her zaman kolay değildir. Ve genelde ya eril ya da dişil enerjileri çekmeye alışmışsınızdır. Ve bu work-shop ile bu enerjileri tekrar birarada beslemeyi tartışacağız.
Niye bu kadar çok kişinin hâlâ yarası, seks yarası olduğundan, niye bu kadar çok kişinin aydınlanmış spritüel varlık haline dönüşüyor olmalarına karşın hala seksüel enerji tarafından kontrol edilmeye izin verdiklerinden söz edeceğiz. Hâlâ seks kölesi kılma konusu vardır. Ve bunun çok güçlü, çok potansiyeli olan bir nedeni vardır. Kısacası, bu konuyu ayrıntılı biçimde işleyecek ve sonra bu çalışmayı dışarıya yayacağız.
Bu –nasıl desek- Şambra ile işleyeceğimiz en zor ve en ayrıntılı ve hatta en acı veren konulardan biridir. Ve hepinize hatırlatmalıyız ki seks ile seksüel enerjiler arasında büyük bir fark vardır. Şöyle de alabilirsiniz, seks fiziksel bir şeydir; seksüel enerjiler ise bir tür ruhsal ve çok güçlü enerjilerdir. Teşekkürler.
2. ŞAMBRANIN SORUSU (mikrofonda bir hanım): Ah sevgili Tobias, dün seksüel enerjiler work-shop’una katılmaya gereksinim duyduğum gerçeğinin ayırdına vardım. Ve bugün o anons edildiğinde çok mutlu oldum. Benim sorum İsis’in yarası ve tanrısal dişiyle ilintili…ilginç. Atlantis ile doğrudan anılarım var ve bu şifayı gerçekleştirmek için ses ile kodları ve enerjileri çıkarmalı mıyım merak ediyorum. Bir de, sanat, güzellik, hareket, müzik ve neşe deneyimleri bu yarayı da iyileştirebilir mi?
TOBIAS: Evet, iyileştirebilir…..ve tüm sorularına “evet”. Ama seksüel enerjilere farklı bir anlayış seviyesi de gerekir. Dediğin gibi, tonlar, müzik, hareketler, tüm bu şeyler, hatta İsis’in hapsolmuş enerjilerinin bir kısmını yeniden ziyaret , Atlantis’e ve hatta ondan öncesi bir zamana geri dönmek çok önemlidir.
Ama bizim işleyeceğimiz konu çok çok gerilere giderek seksüel enerjilerin ilkin nasıl yaratıldıkları ve nasıl…. seksüel enerjilerin bilinci nasıl böyle kilitlediğinden bahsedeceğiz. Bazı belli-başlı temel nedenlerini ve sizi çok besleyen seksüel enerjilerden nasıl özgürleşeceğinizi inceleyeceğiz. Yine, ister kurban, ister kurban kılan, eril ya da dişil, bundan beslenen devasa ve bağımlılık yapan beslenmeler olmaktadır. Denilebilir ki bunların serum bağlantısını, o tür bir beslenmeyi kesmek, çok çok güçtür. Ve dediğimiz gibi, Dünyadaki çoğu aydınlanmış varlık bile bunun kendileri için en büyük barikatlardan biri olduğunu düşünmektedir. Ve çok çok aydınlanmış bile olsalar, yine de o yarayı kendileriyle birlikte taşımayı sürdürürler.
2. ŞAMBRA: Ben yardımcı olabilecek miyim?
TOBIAS: Evet…..öylesini seçersen….. bu senin realitense.
2. ŞAMBRA: Çok teşekkür ederim.
3. ŞAMBRANIN SORUSU (internetten, Linda okuyor): Kutsal geometriyi açıkla (bazı kahkahalar).
TOBIAS: Kutsal geometrinin –basit bir yanıt istiyorsan- akışla ilintili olduğunu söyleyeceğiz. En basit böyle söylenebilir. Daha önce söylediğimiz gibi, bu matematik hakkında değildir ama matematik de rol oynar. Enerjinin akışına ve hareketine ve sonra nasıl gerçekleştirileceğine ve günlük pratik yaşamınızda nasıl kullanılacağına dairdir. Kulağa sürekli promosyon yapıyormuşuz gibi geliyor ama Şubat work-shop’umuzda –henüz Cauldre’ye bundan söz etmedik- üç konu başlığından biri olarak kutsal geometriyi ele alacağız. Ama basitçe, enerjilerin akışı hakkında olacak.
4. ŞAMBRANIN SORUSU (mikrofonda bir hanım): Selam Tobias….Geoff ve Linda’nın biraz önce Scientology’den söz etmeleri ilginç zira ben L. Ron Hubbard’ın iş teknolojisini uygulayan bir büroda çalışıyorum. Ve kendimi çok rahatsız hissediyorum. Ve bu yüzden…. L. Ron Hubbard ve Scientology’deki terslik ne?
TOBIAS: Evet….. L. Ron Hubbard –nasıl desek- onunla bizim taraftan çalışıyoruz. Kendisi aslında bir melek ailesinin lideri olup yeni bir enerjiyi öncelikle kendilerine indirmek için Dünyaya gelmiştir. L. Ron Hubbard kendi süresinde, kendi grubu için hayli yüksek galaktik enerjilere kanallık yapmıştır. Bunlar kitaplarda belirtilmiş ve her ne kadar kanallık demekten hoşlanmasalar da kendi kanallıklarına konulmuştur. Ve öncelikle o grup için tasarlanmıştır.
Şimdi, Ron’un kendisinin bile bu noktada hoşlanmayacağı ilginç bir şeyin meydana geldiğini düşünüyoruz. Ancak grup o sözcüklerin kendi bilincinde çok takılı kaldı. Asıl amacı materyali okuyanlara veya work-shop’a katılanlara kendi realitelerinin kolayca dışına çıkabileceklerini anlamalarına yardım etmekti. Kendilerini çok güçlü kılacak, geçmiş yaşamlarına geri dönüp temizlik yapmalarını ve onların da Tanrı olduklarını anlamalarını sağlayacak bir takım teknikler geliştirmişti.
Bu çalışmalar, insanlara sık sık olduğu gibi, çok kıstlayıcı ve bağlayıcı hale dönüştüler ve kendi kural ve kanunlarıyla doldular. Bu yüzden, tarihin bu noktasında Scientologistlerin gezegende bu kadar çok direnişle karşı karşıya kalmalarına şaşmamak gerekir. Çünkü gezegen aslında onların kurallarına yüz çevirdi. Ve senin Şambra olarak kendini bu koşullarda rahatsız hissetmene şaşmamak gerek zira sen bunu bir kutu olarak görüyorsun, bir potansiyel olarak değil.
Ve Cauldre’nin keşfettiği gibi, şimdilerde çok entellektüel havadalar. Halbuki bir zamanlar bilgi kalpten geliyordu ve güçlendiriciydi, şimdi ise sözcükleri ve teknikleri ezberlemek zorunda olanları güçten düşürüyor. Ve bir bakıma, onları geçmiş yaşamlarına hapsediyor çünkü geri dönüp baktıklarında, tüm bu travmalar onlarınmış ama şu anda verilen gereçlerle bu travmalar salıverilemiyor gibi geliyor. Ve hayır, bu elektrikli mekanik gerece yapışmak, bu travmaları salıvermeye yardımcı olamaz.
Geçmiş yaşamlarda yaptığınız her şeyin bir nedeninin olduğunu kabul etmeyi Şambra keşfetti. O zamanlar bilim bir şekilde besliyordu. Bunda yanlış bir şey yok. Yapmış olduğunuz her şeyi tümüyle bedenlemek ve kabul vermek, enerjiyi özgürleştirir, ondan kurtulmak için analiz etmek değil. Bu sizi kutuda tutar. Teşekkür ederim.
4. ŞAMBRA: Nasıl oldu da oradayım, sorabilir miyim? Yani bu tür şeylerle nasıl besleniyorum?
TOBIAS: Evet… kendini ve yolun neresinde olduğunu anlamana yardımcı oluyor. Orada pek de uzun kalmayacaksın…. bize güven (seyirci kahkahaları). Ayrıca –nasıl desek- kendine orada bulunma izni vermiştin çünkü o organizasyonda kimileri kendilerini rahatsız hissediyorlardı. Şimdi kendilerini sürekli gözleyen ve sürekli onların analizini yapan bir tür grubun içindeymişler gibi hissediyorlar.
Ama senden yayılan gibi bir aydınlığa gereksinimleri var. Tıpkı bugün buraya gelen konukların da, ötesine geçmelerini sağlayan Şambradan yayılan ışığın dokunuşuna gereksindikleri gibi. Bu nedenle çoğunuz buradasınız. Seni bundan besleyen ise maaş bordrondur (kahkahalar). Şu anda nerede bulunduğunu ve gerçekten ne kadar yol katettiğinizi anlamanı besler. Yani, yargılama ama bir amaca hizmet ettiğini ve sana hizmeti olduğunu anla.
4. ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
5. ŞAMBRANIN SORUSU (internetten, Linda okuyor): Ben hayvan kurtarma Şambrasıyım. Hayvanlar için değişik şifa yöntemlerini incelemekteydim. Hayvanların şifasında kullanılan tüm şifa teknikleri, insanlar için kullanılanlar gibidir. Hayvanlar için en etkili teknik nedir? Ve hayvanlara en yararlı olanı bulmam gereken bir şifa yöntemi var mıdır?
TOBIAS: Hayvanlara en yararlı olacak şifa yöntemi insanlar arasında bulunmamak olabilir (kahkahalar). Bunu biraz espriyle karışık söylüyoruz ama –burada sözünü ettiğimiz evcil hayvanlardır, diğer türler değil- evcil hayvanlar sıklıkla hizmet etmek için gelirler ve enerjilerin bir çoğunu emerek, sahiplerinden alarak, enerjileri işlemden geçirirler. Ve bazen sahiplerinin hastalıklarını bir biçimde kendileri yüklenirler. Sahiplerinin dertlerini yüklenirler.
Yani, yapmış olduğun işte, enerjiyi tümüyle kendi bedenlerinde hareket ettirirler. Ve bazıları. Duydukları derin sevgi nedeniyle ve yaptıkları şey nedeniyle, takılıp kalır ve sahiplerinin enerjisi de onlarla birlikte takılıp kalır. Ve burada Cauldre sahip demememizi istiyor. Evcil hayvan bakıcısı (kahkahalar). Bugün politik ve spritüel olarak pek düzgün değiliz (daha fazla kahkaha).
Yani evcil hayvanın enerjiyi hareket ettirebilmesi için yardıma gereksinimi vardır. Şimdi, yapılacak en iyi şey, sessiz bir yer bulup hayvanla birlikte nefes almaktır. İnsanlarla olduğu gibi hayvanlarla da birlikte nefes alıp verebilirsiniz. Ve onlarla zihinden değil yürekten konuşun ve onlara enerjinin içlerinden hareket etmesine izin vermelerini söyleyin. Enerjiyi dışarı çıkarma işini çok değişik şekillerde yapabilirler, arka uçtan, ön uçtan ya da gövdelerinin eterik çeperlerinden.
Ama enerjiyi hareket ettirmeye devam edebileceklerinin kendilerine söylenmesine ihtiyaçları vardır. Ve onlarla tam olarak paylaşabileceğiniz şey, yalnızca enerjilerin sıkışmasına izin vermeyerek bakıcılarına daha fazla hizmet edebilecekleridir. Yani çoğu kez olan şey, evcil hayvan sahibinin enerjisinden bir kerede aşırı miktarda yüklendiğinden, enerjinin bloke olmasına neden olur.
Ve kimi kez zor günler geçiren evcil hayvanın yerini değiştirmelisiniz. Bakıcısının yanından, bir süre için, bir haftalığına ya da hatta iki haftalığına başka bir yere götürmek isteyeceksiniz. Uzağa götürün. Onları doğanın içine geri götürün. Mümkünse, yürüyüşe çıkarın. Ve bu enerjilerinin hareket etmesine yardım edecektir. Ama kimi kez bakıcılarının takıldığı kadar takılıp kalacaklardır.
Ve evcil hayvanlardan söz etmişken, Şubattaki “Tobias’a Sor” celsesinde işlenecek ikinci konunun bu olduğunu söylememiz için bir fırsat, hem de eş zamanlı bir fırsat vermiş oldu.
6. ŞAMBRANIN SORUSU (mikrofonda bir hanım) Selam Tobias, hiç ergenler, genç yetişkinler için Şaud yapacak mısınız?
TOBIAS: Her Şaud ergenler ve genç yetişkinler içindir. Aslında konu şu; bilinç noktasında mı bulunuyorlar ve yaşamlarında dinlemeye açık bir yerdeler mi. Çünkü tüm bu materyal herkesindir. Belirgin olarak daha yaşlılar içindir ya da daha gençler ya da erkekler veya hanımlar içindir demek istemiyoruz. Herkesindir. Hepinizin bunu yaratmakta olduğu biçim böyledir.
Şimdi asıl sorularının cevabı…. şimdi belirtilen dileğe göre, ergen ve genç yetişkin Şambra diyebilecekleriniz için özel bir celse yapma fırsatını bulacağız. Şu anda dünyada yüzyüze oldukları belli konular var, özellikle yetişkinliğe geçmektelerken onlara seslenmek harika olacak. Ve bunu yapma fısatını yakalayacağız.
6. ŞAMBRA: Teşekkür ederim. Ayrıca iki hafta önce geçiş yapmış bir arkadaşım var. Henüz 19 yaşında. Ailesi için rahatlatıcı bir mesajın var mı?
TOBIAS: Yapmak zorunda olduğumuz şey –zannettiğiniz kadar akıllı değiliz- bunu kontrol etmek zorundayız. Başkalarını da buraya getirmeliyiz. İlkin, bu aileye bir bakmak zorundayız. Ve kendi inanç sistemleri nedeniyle şimdi onların acılarını hafifletecek bir-iki şey var. Fazlaca korku var ve acı çekiliyor bu yüzden söyleyeceğimiz her hangi bir şeyin onları rahatlatacağından emin değiliz, özellikle mesajın kimden geldiğini bilirlerse (kahkahalar). O nedenle mesajın kimden geldiğini bile söylememek en iyisi çünkü bazı konular gündeme gelebilir.
Sözünü ettiğin bu sevgili ….. gördüğümüz …..bize söylenen –şu anda dördüncü boyut katlarında dinlenme ya da bekleme alanı diyebileceğiniz bir yerde, kendini yanlarında rahat hissedeceği ve tanıdıklarıyla birlikte. Yani, şu anda geçirmekte olduğu belirgin bir travma yok. Geçişte bazı zorluklar olmuş. Bazı çok zorlu konulara girilmiş ama şu anda hepsi hallolmuş durumda.
Ama bir mesaj verirsek, aile bunu anlamayabilir. O nedenle yalnızca şu söylenebilir –aile için doğru sözcükleri bulmaya çalışıyoruz- evet, dualarınız bu sevgili varlığa ulaşıyor.
6. ŞAMBRA: Peki, teşekkürler.
TOBIAS: Ve bu fırsattan istifade, yakınlarda geçmiş birinden söz etmek istiyoruz. Önceden Linda ile bir süredir tanıdığımız ve yakında geçmiş olan R.C. Gorman hakkında konuştuk. Ve hepinizle paylaşmak istediğimiz şey, Çiçekler Köprüsüne bir kaç kısa gün içinde gitti bile. Ve kendi yolunda çok aydınlandı ve etrafta dolaşmaya gereksinimi yoktu. Aslıda, Dünyadan özgürleşmeyi bekliyordu. Buraya yapmak için geldiği şeyi yaptı. Kutudan çıktı ve bunu başkalarına da gösterdi.
Hastanede yattığı son aylarını, kendi Navajo geleneklerinden bazılarını getirme zamanı olarak kullandı. Yani, fizik ölüm gerçekleştiğinde rüyada yürüme kolaydı ve Çiçekler Köprüsüne kadar tüm yolu gitti. Burada geride bıraktıklarına zaten hoşçakalın demişti. Zaten –nasıl desek- “mutlu avlanma yerlerini”, öteki taraftaki Navajo rüya topraklarını ziyaret etmişti. Tüm bu yerleri zaten ölmeden önce ziyaret etmişti. Ve gittiğinde, Çiçekler Köprüsüne neredeyse doğrudan gitti.
7. ŞAMBRANIN SORUSU (internetten, Linda okuyor): Tobias, Charter okul programı uygulayan bazı çok yakın Şambra arkadaşlar var. Çok hızlı olarak bildiğimiz eğitimi değiştirmeyi bulma potansiyelleri var mı?
TOBIAS: Evet…..zaten üstünde çalışıyorlar. Ve bir sürü kuralsal nedenler kadar parasal nedenden de mevcut sisteme bağlı durumdalar. Ama gece gündüz çalışıyorlar. Gündüz aktif çalışma içindeyken, gece de rüya görürken yeni bir yönteme odaklanmaları mümkün olacak. Şimdi, şu andaki destek sistemlerini bırakmaları gerekebilir ya da –nasıl desek- yüreklerinden doğru bildiklerini yapmaları için kendi programlarına zerkedilen beslenme serumlarından tümüyle kurtulmaları gerekecek. Ama evet, orada doğru yoldalar.
8. ŞAMBRANIN SORUSU (mikrofonda bir bey): Mark varlık salondaki şifacılara, yalnızca müşteriyle değil, aynı zamanda müşterinin deneyimlediği konuyu deneyimleyen herkesle çalışılmasını önerdi. Ve sonra Steve Rother’ın Grubunu izledim (Steve Rother tarafından kanallık yapılan varlık/varlıklar, Grup olarak tanınıyor). Ve telefonlara yanıt verdiler. Ve arayan bir kaç kişi çekmekte oldukları acılardan söz etti. Ve Grup, onların daha büyük bir gruba ne kadar çok hizmet ettiğini anlatmaya başladı. Şimdi ilinti var gibi ama birinci grubun, bundan beslenmiyorlarsa…. yalnızca kendi acılarını deneyimleyerek daha büyük insan nüfusuna nasıl yardımcı olduğunu anlayamıyorum.
TOBIAS: Evet…..buna aslında toplu bilinç ya da hipnoz denir ve bir biçimde hepimizi bağlayan bir kavramdır. Yani, birine şifa verirken bir bakıma birçoklarını şifalandırırsın. En azından potansiyelleri oluşturur. Örneğin kanserli birine şifa yapıldığı durumu ele alalım, kanser hastasına uygulanan gençleştirme ya da yeniden dengelemede o gençleştirme sonuçları şimdi toplu bilince ulaşma yolunu bulur. Böylelikle bir noktada diğer kanser hastaları, ilk hastanın aldığı gençleştirme enerjilerinden enerji çekebilirler, anlıyor musun? Hepsi biraraya toplanır. Potansiyel yaratma hakkındadır bu.
Şimdi senin özetlediğin ikinci senaryoda bir müşterin ya da hastan var, bu vakada sözü edilen müşteri dünyanın dertlerini kendi yükleniyor. Bu tür insanlar toplu bilince bağlanıyor ve herkes adına bir hastalığı sahipleniyor. Ve bir bakıma, kendilerine şehit olma iznini verdiklerini söyleyebiliriz. Ve dengesiz enerjiyi alırlarsa, kendi bedenlerine sokar ve onu değişime uğratırlarsa, bunun herkese yardımcı olacağını hissediyorlar.
Bunu yapmanızı önermiyoruz, Şambra. Dediğimiz gibi bu biraz şehit rolü. Ve her ne kadar toplu bilinçte etkileri olsa da Yeshua’nın size söyleyebileceği gibi, haç taşımak iyi bir şey değildir (bir kaç kahkaha). Başkalarının günahlarını ve yüklerini ve acılarını taşımak iyi bir fikir değildir. Spritüel ve biyolojik sistemleriniz için zor olmaları bir kenara bir bakıma başkalarını da onurlandırmaz. Onları tedavi edecek ve şifalandıracak olanın bir tek siz olduğunuzu düşünerek herkesin hastalığını üstünüze almaya çalışırsanız, kendilerine verdikleri ya da vermek üzere oldukları hastalığı onurlandırmış olmazsınız. Kendi seçtikleri biçimde kendilerini beslemektedirler. Ve şimdi sizin yaptığınız, onların realite yaratımlarını aşağılamak ve hakarettir. Yani, bunu hiç önermiyoruz. Teşekkür ederiz.
9. ŞAMBRANIN SORUSU (internetten, Linda okuyor): Tobias, niçin yaşamak? (kahkahalar)
TOBIAS: Eh, her Şambranın yapmak zorunda oluşu gibi bu soruyu senin cevaplamanı isteyeceğiz. Niye yaşamak? Niye burada olmak? Niye bilince sahip olmak? Niye farkında olmak? Niye kendinizi tek spritüel varlık olarak almak? Niye Tanrı olmak? Bunu sen cevaplamalısın.
Ben bunu kendime, hayatı seviyorum diye cevaplıyorum. Bu bir ifade ediş. Bu en son dans. Kim olduğumun anlayışı. Yeryüzünde yaşamak bana tüm zevkleri, tüm neşeyi, hayatın sunduğu tüm deneyimleri anlama fırsatı verdi. O benim dokumamdı. Benim tuvalimdi. Ve ben bu yüzden yaşıyorum – yalnızca ifade etmek için.
LINDA: Arzu ederseniz, son soru.
TOBIAS: Ah, daha çok soru alacağız.
LINDA: Aman tanrım (kahkahalar).
10. ŞAMBRANIN SORUSU (mikrofonda bir hanım): Şey, selam sevgili varlık. Şambra-Hollanda için bir soru sormak istiyorum. Şimdiye dek kendi kendimize çalışıyorduk. Tabii ki temaslarımız vardı ama kendi başımıza çalışıyor ve bir şeyler yapıyorduk. Ve bu ayın sonunda biraraya gelecek ve birlikte enerjiyi nasıl hareket ettireceğimizden, Şambrayı dünyada nasıl birleştireceğimizden Hollanda’da birlikte söz edeceğiz. Ve bu bizi biraz sinirli, aynı zamanda heyecanlı kılıyor. Ve bu konuda biraz öğüt çok iyi olur.
TOBIAS: Yaptığınız şey harika. Verebileceğimiz bir öğüt var mı bilmiyoruz. Hepiniz kendi yeni anlayışınız dahilinde bireysel olarak çalışıyorsunuz. Şimdi bir grubu biraraya getirmeye çalışıyorsun. Ve Şambra enerjini grup enerjisine katıyorsun.
Söylemek istediğimiz en önemli şey – liderlik konularında tipik hiyerarşiye sahip olmamaya çok dikkat edin. Tek bir lider olmak zorunluluğu yok. Bir kontrol noktası olmak zorunda değil. Orada bulunan bireysel tüm enerjileri onurlandırıp onlara saygı gösterin. Her hangi bir grup konsesusuna ya da grup kararına varmak zorunda değilsiniz. Yalnızca enerjilerinizi biraraya getiriyorsunuz.
Bazıları bazı aktivitelere katılmak isteyecek, bazıları istemeyecek. Bu onları haklı ya da haksız çıkarmaz. Enerjilerinizi biraya getirdiğinizde, onların açık ve akışkan kalmasını sağlayın. Ve her şeyden öte, bir grup olarak toplandığınızda, sırf keyif için toplanın. Her hangi bir sonuç elde etmek zorunda değilsiniz. Teşekkür ederiz.
10. ŞAMBRA: Peki, teşekkür ederim.
11. ŞAMBRANIN SORUSU (internetten, Linda okuyor): Peki, Saint Germain ya da Metatron’a sormak istiyorum….
TOBIAS: Burada değiller ….. (kahkahalar). Bugün burada ben, Tobias varım.
LINDA: Duygusallık ve bağımlılık konularında neden bu kadar alıngan olduğunu sormak istiyorlardı (daha fazla kahkaha).
TOBIAS: Cauldre sorunun tümünü okumanı istiyor ki anlayabileyim.
11. ŞAMBRANIN SORUSU (Linda soruyu okuyor): Bizde duygusal bağımlılık kalıpları yaratmak için Tobias neden bizim bağımlılık sorunlarımız çevresinde geziniyor? Bazılarımızın belki de yoğunlukla sorunu var.
TOBIAS: Evet….Şambranın benden yapmamı istediği tek şey vardı. Ve o da sizin enerjinizi size geri yansıtmak (seyircilerden çokça ahlama ve ohlamalar).
Kendi kişiliğimin ve bir vechemin gelmesine izin verdiğim bir Şaudun tüm enerjisi ve özü işte budur. Ben kendimi size İncil’de yer almış olan sevecen iyiliksever bir Yahudi olarak takdim ediyorum. Ama bu benim kim olduğumun yalnızca küçük bir parçasıdır. Ama benden böyle görünmemi siz istediniz. İnsan-cıllığımla, tevazumla (bazı kahkahalar) …. Cauldre bu lafın üstüne artık ciddiyetini toplayamıyor (daha çok kahkaha). Ben kendimi size böyle sunuyorum çünkü Şambra benden böyle görünmemi istedi.
Ama benim gerçekte yaptığım, yalnızca sizin kalbinizde ve aklınızda olanı size geri yansıtmak için bu illüzyonu kullanmak. Çoğunuzun –aslında pek çoğunuzun- benimle, bu dindar, alçakgönüllü ve biraz şen varlıkla geçmiş bir yaşamda bir deneyimi oldu. Ama bu öykü bile epey çarpıtıldı. Kiminizin çok ilginç ve farklı deneyimleri oldu ve To-bi-wah enerjisinin doğasını bir çok biçimde anladınız. Ama benim sahiden bir ajandam yok. Ben yalnızca bir ayna olarak buradayım.
LINDA: Tümüyle hayranlık vericisin.
TOBIAS: Cauldre bizim bu kelimeyi kullanmamıza izin vermiyor (kahkahalar).
12. ŞAMBRANIN SORUSU (mikrofonda bir hanım): Merhaba Tobias, şu anda taşınacağım bölge hakkında bana içgörü verebilir misin acaba? Ve ayrıca, bu soruyu nasıl formüle edeceğimi bilmiyorum ama beni çok kısıtladığına inandığım çocuk terapistliği işimden ayrıldım. Ve şimdi daha az kısıtlayıcı olacağını düşündüğüm daha bağımsız olacağım bir alana geçmeyi düşünüyorum. Ancak ne kadar çok kitap okumuş olursam olayım terapi uyguladığım bir çocukla ofisime geçtiğimde hiç bir şey yapmak istemiyorum. Bana bir ajanda varmış gibi geliyor. Ve hiç bir şey yapmazsam sigorta şirketleri ve sigortacılara bunu anlatmak zor olacak (kahkahalar). Acaba diyorum … şayet…. kendi işimi kurarsam ….. hep bu konu gündemde olur mu, yoksa benden çok şey götürecek.
TOBIAS: Şambranın soruyu sorup cevabını vermesi ne harika değil mi? (kahkahalar) Gerçekten…. evet …..evet. Şimdi, öncelikle belirtmeliyiz ki gittiğin yeni bir coğrafi yöre ya da bilinçte, enerjiyi duyumsa, seni nasıl beslediğini ve tuttuğunu yargısızca hisset. Ve içinde bulunduğun mevcut durum seni bir şekilde beslese bile, hisset.
Ve gerçekten bunu onurlandırıp saygı duymanı söylüyoruz. “Ama beni kötü besliyor” deme. Seni kötü şekilde besleyemez. Seni yalnızca besler ….. anlıyor musun? İyi ya da kötü ayırımı yapmaya başlama. O seni yalnızca besliyor. Şimdi, enerjiiyi farklı bir biçimde getirmiş olmayı isteyebilirsin. Ve sonunda kendi işini kuracağını söylerken çok farkındasın.
Ve bu fırsattan istifade edip kutudan fırlar gibi tüm Şambraya gayet geniş ve genel bir bildiri sunmak istiyorum – er geç kendi başınıza iş yapacaksınız. Başka işverenlerin emrinde çalışmak için yaratılmadınız. Aktif olarak kendi-işvereniniz olmak üzere yaratıldınız (kahkahalar). Kendi yaratımınız için yaratıldınız. Evet belki bazı ortaklarınız olabilir. Ancak, bir bakıma, bu yine de sizin yaratınız. Endüstri olsun, hükümet olsun ya da diğerleri olsun, başkaları için çalıştığınız sürece yeteneğinizi kısıtlarsınız.
Şimdi, orada bulunmanın bir nedeni vardı. Seni besledi ve sen de bir nedenle onu besledin. Ama senin Şambra enerjilerinin nihai özgürlüğü ve nihai ifadesi için kendi işini kurmak isteyeceksin.
Sevgili varlık, müşterinle yapmaya can attığın, onları şifalandıracağına gerçekten inandığın bazı şeyler var. Ama senin şu korkun – yeri gelmişken seni beslediğini söyleyeyim- belki de henüz hazır olmadığına dair şu korkun. Ama bugün burada söylediğin kelimeler gösteriyor ki sen hazırsın…anlıyor musun?
12. ŞAMBRA: Teşekkür ederim.
TOBIAS: Teşekkür ederim.
LINDA: Yalnızca bir-iki soru kalmış gibi geliyor.
13. ŞAMBRANIN SORUSU (mikrofonda bir hanım): Selam… ben soru biri sorayım. Joe ve benim yaptığım bebekle ilgili ne diyeceksiniz, duymak istiyorum (kahkahalar).
TOBIAS: Sana bir şeyi açıklamak zorundayız. Siz yapmadınız.
13. ŞAMBRA: Öyleyse karnımdaki bu şey ne?
TOBIAS: Anlıyorum. Sizin sevgili bebeğiniz, zaten bildiğiniz üzere bir “kristal” olacak. Bu tür terimleri kullanmak istemiyoruz ama bu bebek geldiğinde….. bir bebek olmayacak. Bu sevgili melek, varlık, çok açık, çok net gelecek. İlk günlerden itibaren çok duyarlı, dış enerjilere çok duyarlı olacak. Başlarda –nasıl desek- allerjiler, kızarıklıklar gibi şeylerle karşı karşıya kalacaksınız zira bu kadar arı biçimde gelip de bu realitenin yoğunluğuna indiklerinde, önceleri onlara zor gelir. Ama çok açık gelecek.
Ve onun izleyeceği –bugünkü programlı konu, izlemek– kaderinde bu var demiyoruz- ama gelen varlık bilimde kariyer yapacak. Ancak bu spritüel bazlı bilim olacak. Tüm enerjilerin –spritüel veya maddi veya bilimsel veya dini—nasıl birarada çalıştıklarının anlaşılmasına yardım edecek. Yani gelecek olan “kutsal geometri” ya da “enerji akışı” denileni, net olarak idrak etmiş olarak gelecek.
İlk yıllarda biraz inatçı olacak. Ve her ikinizin daha yakınlaşmanıza yardımcı olmak için harika bir şey yapacak. Zaten siz de yüreklerinizde gerçekten bunu istiyorsunuz ….. sen ve birlikte olduğun uzun boylu o sevgili varlık (kahkahalar).
13. ŞAMBRA: Şey, yalan söyledim. Henüz tartışıyoruz – bu bebek hangi soyadını ister ?
TOBIAS: Christ (İsa). (Çokça kahkaha)
13. ŞAMBRA: Erkek mi kız mı?
TOBIAS: Christ, kristal demektir. Christ “berrak” demektir, tıpkı bizim işlediğimiz dizi gibi. Yani, iyi bir soyadı olur.
SHAUMBRA 13: Peki….ve sen ebeveyn olmak ve bu tür bebekleri dünyaya getirme konusunda bir kanallık yapacak mısın?
TOBIAS: Ben ebeveyn olmayacağım ya da bebek yapmayacağım ….. hayır.
13. ŞAMBRA: Yok …. ama ben ……
TOBIAS: Evet ….. aslında nasıl yardımcı olunacağı hakkında konuşacağız….. mecburuz ….. Saint Germain nasıl Rüyada Gezinme Okulu’nu yaptıysa, ben, Tobias, Kuthumi’nin yardımıyla “bebek-yürütme okulu” hakkında konuşuyor olacağız….. (seyircilerden bol bol ah ve oh’lar).
13. ŞAMBRA: Çok teşekkür ederim.
TOBIAS: ….. çok açık ve çok temiz gelecek olanlar için enerji yollarının açılmasına nasıl yardımcı olunacağı ve … aa, Cauldre burada ahlayıp vahlıyor (kahkahalar). Pediatri işine gireceğini bilmiyordu. Ama enerji taşıyıcılarının nasıl açılacağından ve hamilelik aylarında tüm enerjilerde nasıl düzenlemeler yapılacağından söz edeceğiz. Ve evet, bunu yapıyor olacağız ama çok yakın bir gelecekte değil.
13. ŞAMBRA: Peki, teşekkürler.
TOBIAS: Evet.
LINDA: Bitti mi ….. yoksa bir tane daha?
TOBIAS: Son soru.
LINDA: Son soru.
14. ŞAMBRANIN SORUSU (internetten, Linda okuyor): Gerçek ile yalanlar arasındaki enerji farklılıklarından söz edin. Biliyorum ki nihai gerçek ve yalanlar kişisel seviyeye dayanır. Ancak iki dünyada yaşayarak, sıkça yalan söylüyormuşuz gibi hissediyorum. Dualitenin tam göbeğinde olduğunu bildiğin kişilerle konuşurken kendi gerçeğimin seviyesini düşürmek (kahkahalar) genelde yalan söylemek gibi geliyor bana. O tür bakışlara ya da yok-yahu’lara muhatap olmadan Şambra gerçeğini söyleyebilmek çok uzaklarda gibi görünüyor. Bu sorunun bir miktar dualite bazlı olduğunu biliyorum ama yine de teşekkürler.
TOBIAS: Evet…… enerjiye bir bakacak olursan ya da bugün tartıştığımız konuyu alırsak –enerji sizi nasıl besler- gerçekler ve yalanlar aslında tıpatıp aynı enerjidir. Arada hiç fark yoktur. Her ikisi de illüzyondur. Ama bir illüzyonun farklı iki ifadesidirler. Bir yalan genelde realiteden kaçınma eğilimindedir. Kendi dışında yapay realitenin bir vechesini yaratmaya çalışır zira kendi çıplak gerçeğini görmeye dayanamaz. Yalan ise, belirsiz bir nedenden kendine bakmak istemeyen gerçeğin bir parçası ya da vechesi olma eğilimindedir. Siz onu –nasıl desek- kendini inkar eden karanlık enerji olarak görebilirsiniz ancak gerçek, kendini kabul etmeye ve anlamaya çalışan bir enerjidir. Ama her ikisi de tümüyle aynı yerden gelen enerjilerdir.
LINDA: Gerçek olarak sunulan bir dolu yalan yok mudur?
TOBIAS: Her yalanın içinde bir biçimde gerçek bulunduğunu söylemek zorundayız.
LINDA: Teşekkür ederim.
TOBIAS: Kendini gerçek olarak tanımlarlar. Ve yalanlar, zaman içinde haklılığa dönüşürler.
LINDA: Teşekkür ederim.
TOBIAS: Evet. Ve böylece Şambra, keyifli bir gün geçti. Buradaki konuklarımız eşyalarını topluyorlar. Buranın tam önündeki otobüs duragına doğru gidecekler. Enerjiyi duyumsama iznini kendinize verirseniz, otobusün durduğunu ve hepsinin size el salladığını, size bu gün için, “Kendinizi Nasıl Beslersiniz?” konulu bu Şaud’da bugün yarattığımız bu çok önemli enerjiye katılma şansını onlara verdiğiniz için size teşekkürlerini sunduklarını hissedebilirsiniz.
Ve öyledir!
Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Crimson Circle, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan global bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 40.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Crimson Circle her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Crimson Circle toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Crimson Circle, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışları yoluyla bolluğu kabul etmektedir.
Crimson Circle’ın en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.