Şaud 3:”Ben Sam’im”

Tobias’ın katılımıyla, kanallık Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çembere sunulmuştur
3 Kasım 2007
www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ve öyledir, sevgili Şambra, ailemizi, tüm melek düzenlerinden buraya gelip de şu anda Dünya’da olan, insan kılığında gizlenen, kendilerine Şambra diyen, yaşam denen bu büyük deneyime katılmak üzere buraya gelen ve meleklerden oluşan ailemizi biraraya getiriyoruz. İster şahsen burada oturuyor olun, ister şu yeni yüksek hızlı İnternet bağlantısı üzerinden buraya bağlanıyor olun, ya da başka bir tarihte ama aslında pek de Şimdi’de bu materyali okuyor ya da dinliyor olun, Ben, Tobias için burada sizinle birlikte olmak, tüm enerjilerinizi birleştirmek bir onurdur.

Biz Yeni Enerjideyiz. Çoğu insan kesinlikle bunun farkında bile değil. Ama kendi yaşamlarınızda enerji sorunlarıyla uğraşan sizler, Şambra olarak bir şeyin değiştiğini çok farkındasınız. Bu, birkaç ay öncesine göre farklı bir şeydi. Sizi kuşatan dış çevrenizde bunun ille de direkt etkilerini hemen görmüyor olabilirsiniz, ama onu kendi yaşamınızda hissediyorsunuz. Ya da belki sinir oluyorsunuz, çünkü yaşamınızdaki durumları nasıl yarattığınızın ve onlarla nasıl başa çıktığınızın eski yollarına bakınıyorsunuz, ama o eski yollar artık yoklar. Ve onları yeniden diriltmeye kalktığınızda, onlar yeniden diriltilmek istemiyorlar.

Sizlerden, önce kendinizle, ve sonra da dışsal dünyayla başa çıkmanın yepyeni bir yolunu bulmanız talep ediliyor. Şimdiye kadar daha önce hiç düşünmemiş olabileceğiniz yeni çözümler. Yepyeni bir – sizin deyiminizle – paradigma. Bu, başlarda biraz sıkıcı ya da kaygılandırıcı olabilir, çünkü siz şeylerle uğraşmanın çok denenmiş ve gerçek yollarını belirlemiştiniz. Belki sonuçlardan her zaman mutlu olmuyordunuz ama, en azından o günü idare edeceğinizi biliyordunuz. Oysa şimdi o eski araç gereç kutusuna bakıp da evdeki ya da ofisteki ya da kendinizdeki belli bir durumla nasıl başa çıkacağınızı bulmaya çalıştığınızda, o eski araç gerecin artık orada olmadığını görüyorsunuz. Yok oldular. Ya da ortalıktaysalar bile, bir işe yaramadıklarını görüyorsunuz. Kırılmışlar. Pilleri boşalmış ve pillerini yeniden dolduracak bir yer de yok.

Bu Yeni Enerjidir, ve araçlar da çok, çok farklıdır. Ve siz şu anda bana diyorsunuz ki, “Peki ama Tobias, o araç gereçler nereye gitti? Ben kutuma bakıyorum ve sanki boşmuş gibi görünüyor.” Hemen orada durun. Derin bir nefes alın. Durumlarla başa çıkmanın o eski düşünme tarzından çıkın. Genişlemenize izin verin. Yeni araç gereçler orada, siz sadece onları daha göremiyorsunuz. Onlar orada.

Peki ne yapacaksınız? Yalnızca o derin nefesi alırsınız. İçinizdeki Ben mevcudiyetini hissedersiniz – o başka bir yerden gelmiyor, o içinizdedir – ve sonra komik bir şey olur. O araçlar görünmeye, ortaya çıkmaya başlarlar. Sahip olduğunuz o eski araçlardan çok farklıdırlar. Onların şarj edilmesi gerekmiyor. Tamir edilmesi gerekmiyor. Kırılıp dökülmüyorlar. Onlar yaşamınızdaki durumlarla çok, çok farklı yollardan başa çıkıyorlar. Ve siz onlarla çalışmak üzere onlara her geri döndüğünüzde de farklı olacaklar.

Yani siz yaşamınızın bu ânında parasal akışı halletmek için belli bir araç geliştirseniz ve iki hafta ya da iki ay sonra gidip de o aracı arayacak olsanız, onun değiştiğini göreceksiniz. O size göre değişecektir, sizinle uyum içinde değişecektir. Böylece siz, aynı eski araçları bulmak umuduyla aynı araç gereç kutusuna geri gitmeyeceksiniz. Onlar her gün, her an, dönüşmektedir.

Küçük Sınav

Bu çok özel günde bu grupla birlikte burada olmak büyük mutluluk. Ben biraz farklı başlayacağım, bugün küçük bir sınav yapmak istiyorum, (bazı gülüşmeler) çok kısa bir test, enerjiyi harekete geçirmek için. Bir dakikaya kadar size bir soru soracağım ve sizden şunu istiyorum… sizi, yanıtı hissetmeye davet ediyorum. Ve bu kendi içinde biraz farklı, çünkü genelde bir sınav olduğunuzda, baskıyı hemen hissedebiliyor muydunuz? Belki bazı kaygıları, ama kafanızdaki baskıyı hissediyor muydunuz? Tüm kaynakları beyninize yönlendirirsiniz. “Hazır ol, soru geliyor” dersiniz, “Zihnim/aklım hazırlıklı ol.” Ama bu yanıt zihninizden/aklınızdan gelmez. O oldukça farklıdır. Biz sizden, kendiniz için kendi yanıtınızı sezmenizi isteyeceğiz.

Şimdi derin bir nefes alalım.

(duraklama)

Yanıtı hissetmenize izin verin. Ve soru şu: Neden buradasın?

Şimdi derin bir nefes alın… neden buradasın?

Şimdi biz Üstat David’den mikrofonu gezdirmesini rica edeceğiz. Kısa yanıtlar – akılcı olmayın, yoksa sizi kesmek zorunda kalırım. Yanıtı hissedin ve ifade edin. Neden buradasın?

1.ŞAMBRA: Olmak için. Yalnızca olmak için.

TOBIAS: Olmak için. Ve lütfen yanıt veren sevgili Şambra’lara kamerayı da yöneltebilsek.

2.ŞAMBRA: Deneyimlemek için.

TOBIAS: Deneyimlemek için.

3.ŞAMBRA: İnsanların yaşamına dokunmak için.

4.ŞAMBRA: Üstatlık Parçamı bitirmek için.

TOBIAS: Hmmm.

5.ŞAMBRA: Sevmeyi ve şarkı söylemeyi öğrenmek için.

6.ŞAMBRA: Yolu göstermek için.

7.ŞAMBRA: Kim olduğumu paylaşmak için.

8.ŞAMBRA: Enerjiyi hissetmek için.

9.ŞAMBRA: Kardeşlik için.

10.ŞAMBRA: Hepinizi sevmek için.

Tamam, iyi. Şimdi derin bir nefes alalım.

(duraklama)

Sınava teşekkürler. Bir an için kafanızla değil de ruhunuzla hissettiğiniz için teşekkürler. Bazen tanımlamaya çalışmanın zor olduğunu fark ediyorsunuz, çünkü tanım zihinden gelir. Ama siz zihnin, ruhun, birlikte çalışmaya ve kaynaşmaya başlamasına izin veriyorsunuz. Enerjileri, ve hepinizden gelen harika yanıtları hissedin.

Bu soru bana sorulsaydı, yanıt çok basitçe şu olurdu: Çünkü burada olmayı seçtim.

Burada olmak zorunda olduğunuz için burada değilsiniz. Birisi sizi buna zorladı diye burada değilsiniz. Buradasınız, çünkü burada olmayı seçtiniz. Ve her sabah uyandığınızda, kendinize bu sınavı verin: “Ben bugün neden buradayım?” Yalnızca bir dizi mekanik hareketleri tekrarlamak için değil. Yalnızca günün sonuna ulaşmak için değil. Sabah uyandığınızda ve ayaklarınız yere bastığında, o derin nefesi alın – “Neden buradayım?”

Burada olmanın gerçek güzelliğini anlamaya başlayacaksınız – ve sonra gün içerisindeki her adımınızda seçebileceğiniz o güzelliği. Kitle bilincine ya da kitle ipnozuna bağlanmak zorunda değilsiniz. Başka insanların sizinle ilgili beklentileri yüzünden bir şeyler yapmak zorunda değilsiniz. Istemiyorsanız, hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz.

Siz bu yaşamda burada olmayı seçtiniz. Siz, bu önemli değişim zamanında – insanlık tarihinin en büyük bilinç değişiminde – bunu deneyimlemek için burada olmayı, ve birçoğunuz da, Yeni Enerjinin Bayrakları ve Öğretmenleri olmak için burada olmayı seçtiniz. Bu sizin seçiminiz, o yüzden de sizin yaratınız. Kimse sizi durduramaz. Kimse sizden bunu alamaz. Kimse hayatınızı zorlaştıramaz, eşiniz, çocuklarınız ya da patronunuz bile.

Her sabah kalktığınızda, o derin nefesi alın ve özünüzden sorun, “Bugün neden buradayım?” ve kendi yanıtınızı dinleyin ve hissedin. Bunun güne bakışınızı nasıl değiştirdiği inanılmaz olacaktır.

Bugünün Konukları

Böylece Şambra, bugün bazı özel konuklarımız var, ve sizden onları çembere kabul etmenizi rica edeceğiz. Bugün iki farklı konuk türü var. İlk grup, yakın zamana kadar insan biçimine sahip olmuş olan Şambralar’dan oluşuyor. Bugün burada 24’ü biraraya geliyor. Onlar Dünya’dayken kendilerine Şambra diyorlardı. Spiritüel bir yaşam sürdürdüler. Tıpkı sizin gibi araştırıp öğrendiler. Sizin gibi sınavlardan ve sıkıntılardan geçtiler. Ve sonra gitmeyi seçtiler, birçoğu Kuantum Sıçramasından önce, birkaçı da o sırada ya da sonrasında.

Onlar bugün, dünyanın her yanından gelen Şambranın bu toplantısına, bu güzel kutlamaya katılmak için biraraya geliyorlar. Onlar sizdir. Burada, Dünya’dayken birçoğunuzla yan yana çalıştılar. Onlar bu tarafta olabilmek için – Çiçekler Köprüsüne geri gitmeden, hatta hemen kendi Üçüncü Çemberlerine gitmeden – yardımcı olmak amacıyla burada olabilmek için gitmeyi (ölmeyi) seçtiler. Şambra denilen bu gruba ve bireysel olarak size yardımcı olmak için.

Onların Dünya’da sizinle olan deneyimleri daha çok taze, o nedenle de bu rehberlik, destek ve yardım türünü sunabiliyorlar. Onlar şimdi sürekli olarak buradalar ve sizinle çalışıyorlar, Kırmızı Meclisle ve meleksi varlıklarla çalışıyorlar. Sizin yerinize kararlar almak için değil, ama kendiniz için aldığınız kararları ve yaptığınız seçimleri desteklemek için. Onlar, doğru ya da yanlış yaptığınız şeyleri size söylemek için burada değiller, ama neden burada olduğunuzu, Dünya’da olma seçiminizi düzenli olarak size hatırlatmak için buradalar.

Onlar yumuşak bir biçimde kulağınıza fısıldayacaklar. Geceleri uykuya dalarken yanınızda oturacaklar. Zor durumlarla karşılaştığınızda ve hangi yöne gideceğinizden emin olmadığınızda, yanınızda olacaklar. Ve sizi tatlı tatlı dürtecek, “İçine dön. Sen de Tanrısın. Bir kez bunu aktive edip de ifade ettiğinde ve kullandığında tüm seçenekler, tüm yanıtlar ve tüm yaratıcılık içindedir” diyecekler.

Böylece onlar, içinden geçtiğiniz şeyi tam olarak bilerek, bu Şambra yolculuğunu bilerek, bugün burada toplanıyor ve bugünkü toplantımıza kutlama amacıyla geliyorlar. O nedenle, onları içtenlikle karşılayın ve keder içinde olmadıklarını anlayın. Onlar zor bir geçiş gerçekleştirmediler. Tıpkı ben, Tobias, burada olmayı seçmem gibi – onlar da deneyimlediğiniz bu parlak macera sırasında sizin için burada olmayı seçtiler.

Şimdi derin bir nefes alalım ve yakın zamana kadar Dünya’da ve şimdi de bizim tarafta olan Şambra’yı içeri kabul edelim.

(duraklama)

Şimdi daha önce sözünü ettiğimiz soruya geri dönelim: Bu gerçek mi? Eğer olmasına izin verirseniz (öyledir). Herhangi bir şey gerçek olabilir, fiziksel olması gerekmez. Siz büyük bir hızla fiziksel alemin ötesinde çok şey olduğunu öğreniyorsunuz. Kendinizi açtıkça, daha çok şey olduğunu öğreniyorsunuz.

(duraklama)

Çok Özel Bir Konuk

Az sonra, kısa bir tanıtmadan sonra buraya getireceğim günün ikinci konuğu, gerçekten de çok özel biri. Sizden enerjinizi yatıştırmanızı, enerjinizi çok sakin tutmanızı rica edeceğim. Buraya getirdiğimiz sevgili varlık, benim kendi veçhem, Sam.

Şimdi, Sam’i bilmeyenlerinizin biraz anlamasını sağlamak amacıyla, Sam, Dünya’daki bir sonraki enkarnasyonumdur. Bedeni şimdiden biyolojik bir varlık olarak Dünya’da mevcut. Ana-babası var. Birleşik Devletler’in kuzeybatısında oldukça küçük bir şehirde yaşıyor. Tek çocuk. Gerek annesi gerekse babası profesör, bu arada her ikisi de çok akılcı, zihinsel insanlar ve biraz planlanmadan gelen – ya da öyle olduğunu sanıyorlar (bazı gülüşmeler) – bu Sam’i kesinlikle anlamıyorlar.

Sam benim bir veçhem, benim büyük bir sevgi ve ihtimamla yarattığım bir veçhe. Sam – nasıl diyorsunuz – tümüyle burada değil. Ben, tüm enerjimin Sam’in gerçekliğine girmesine izin vermedim. Yani enerjimin büyük bir bölümü hâlâ burada, beni Tobias ya da To Bi Wah olarak bildiğiniz bu fiziksel olmayan alemde, ve ben enerjimin yavaş yavaş ama emin bir biçimde Sam’le bütünleşmesine izin veriyorum. Sam benim bir ifadem ya da veçhem, ama o yine de kendi özgürlük türüne, kendi kişilik türüne sahip. Bakın, bir yaratıcı şeyleri yaratır ve onları özgür kılar. Bir yaratıcı yine de onlarla bağlantı halindedir ama, onlara özerklik ve özgürlük verir.

Sam şimdilerde 8 yaşında bir oğlan. Sessiz. Çok içine kapanık, ama bunun çok, çok iyi nedenleri var. Sam çok (ders) çalışıyor, çünkü öğretmen olan ana-babasının baskısı var. Sam sessiz ama oldukça normal bir yaşam sürdürüyor. Alerjleri var ve astması var, ama bu bir sorun ya da hata değil. Çok kasıtlı, çünkü Sam – ve Sam’in bir parçası olarak ben – çok iyi nedenlerden ötürü Sam’in sporla ilgilenmesini istemiyoruz. Biz o tür bir enerjiye girmek istemiyoruz, onun için de astma ve alerjileri, çok içine kapanık kalmanın bir yolu olarak kullanmayı seçiyoruz. Sam ergenlik çağından geçerken bunların her ikisi de geçecek.

Ben şimdi dünyayı Sam vasıtasıyla görüyorum, ve tabi hepinizin vasıtasıyla görüyorum, ama çok yakın, birebir ve çok kişisel bir bakış açısı ediniyorum. Sam, tüm çevresindeki enerjilerin farkında, ama bunlarla ne yapacağından pek emin değil. Ve yaşamının ilk yıllarından geçerken, ve ana-babası giderek zihinsellik konusunda baskıyı arttırırken, çevresinde sürekli hissettiği bu diğer enerjileri nasıl anlaması gerektiğinden emin değil.

Sam’in ana-babası bu haftasonu şehir dışındalar. Sizin çocuk bakıcısı dediğiniz, ne garip bir ifade, biri var – ona bakan biri var. Ama şu anda onun sözde ev ödevlerini yapması gerekiyor. O odasında ve uykuya daldı. Biz bu oturumun daha erken başlamasını istemedik çünkü Sam pek hazır değildi. Sam’in bugün sizinle birlikte yaşayacağı deneyim, Dünya üzerindeki yaşamı boyunca, uzun, çok uzun bir süre anımsayacağı bir şey olacak.

Ben Sam’i buraya getirmeden önce, sizden derin bir nefes almanızı ve altı ya da yedi ya da sekiz yaşındaki halinizi anımsamanızı ya da hissetmenizi rica edeceğim; küçüklüğünüzü, tüm çevrenizdeki yeni dünyaya gözlerinizi kocaman açmışken yine de diğer dünyaların etkilerini hâlâ hissettiğiniz zamanları. Siz hâlâ o dünyalarla bağlantı kurabiliyordunuz. Kendi özel dünyanız, çok, çok geniş olan kendi özel hayatınız vardı.

Ve ben şimdi Sam’in enerjisini içeriye çağırıyorum. Bize bir dakika izin verin.

(uzun bir duraklama)

TOBIAS (yumuşak bir biçimde): Merhaba Sam.

SAM: Selam. Seni tanıyorum, sen balık gibi kokuyorsun. (sessiz gülüşmeler)

TOBIAS: Evet Sam, bu benim enerjim. Birbirimize bağlandığımız zaman onu kullanıyoruz.

SAM: Nerede olduğumdan emin değilim. Her yerde insanlar var.

TOBIAS: Sam, sen Şambra dediğimiz dostlarla birliktesin, ve burası Kırmızı Çember, ve biz seni bugün toplantımıza getiriyoruz.

SAM: Bu adam kim?

TOBIAS: Sam, o Cauldre.

SAM: Ha. Büyük bir burnu var. (bazı gülüşmeler)

TOBIAS: Evet, Sam, büyük de bir kalbi var.

SAM: Ha. O hanım kim?

TOBIAS: Sam, o Linda. Cauldre’yla birlikte.

SAM: O bana öyküler anlatır. Onu anımsıyorum.

TOBIAS: Evet, Sam, o seninle çalışıyor.

SAM: O hanım neden ağlıyor?

TOBIAS: Sam, o, senin yaşındaki halini ve meleklerle konuşmasını anımsıyor. Bu onun anılarını geri getiriyor.

SAM: Sanırım herkesi tanıyorum ama… nereden tanıdığımı anımsayamıyorum.

TOBIAS: Sam, sen onları tanıyorsun, ve uyurken bu tarafa geldiğinde, çok derin bir uykuya daldığında, onlarla çalışıyorsun, ve onlarla oynuyorsun.

SAM: Ha. Ben onlarla yine birlikte olacağım, biliyorum. Onlarla karşılaşacağım ama burada değil…

TOBIAS: Sam, bu, Şambra denen bir şey. Ve senin yaşam sürecinde, büyüdüğünde, onların birçoğuyla karşılaşacaksın, ve onlarla çalışacaksın, birçoğuna öğreteceksin, ve onların başkalarına öğretmesine yardım edeceksin.

SAM: Ha… ha. Şu adam kim?

TOBIAS: Sam, o bir Şambra değil. O, geçenlerde senin sokağında ölen bir adam, ve hâlâ etrafta dolanıp duruyor. Ve bu pekâladır, kaygılanman gerekmez…

SAM: Ben dün hastalandım ve kustum. Okulda fazla şeker yedim ve kustum ve öğretmen deliye döndü. Ben şu anda neden garip hissediyorum Tobias?

TOBIAS: Sam, enerjin şimdi genişlemeye ve bu grubun bir parçası olmaya başladığı için. Ve sen Dünya’da küçük bir çocuk olarak uyurken, aslında şimdi bizim parçamız oluyorsun. Büyüyorsun. Bir melek olduğunu anımsıyorsun.

SAM: Ha. Ben bir melek olduğumu biliyorum, bunu anımsamam gerekmiyor.

TOBIAS: Sam, sen hemen şurada oturabilirsin, ve biz konuşacağız ve sen de etrafta dolanabilirsin…

SAM: Şu arkadaki bebek kim?

TOBIAS: Sam, etrafta dolanabilirsin. İnsanlara bakabilir, onlarla konuşabilirsin, ama biz konuşmamızı sürdüreceğiz.

SAM: Ha. Tamam. Burasını şehrimden ve okulumdan daha çok sevdim.

TOBIAS: Tamam Sam. Biz devam edeceğiz.

SAM: Bu köpek kim?

TOBIAS: Sam, o Fred. O hep buradadır.

Böylece Sam gruba yerleşirken, küçük, sekiz yaşında, uykuya dalan bir çocuk enerjisini de değiştiriyor – ve burada bulunan hepiniz ve her biriniz bunun nasıl bir şey olduğunu anımsıyor olmalı. Bunu geceleri hâlâ gerçekleştiriyorsunuz. Geçiş yapıyorsunuz. Insan özelliklerini geride bırakıyor ve perdenin fiziksel olmayan yanını anımsamaya geri geliyorsunuz.

Kim olduğunuzun büyük bir kısmına bağlanmanızı sağlayan meleksel kalıplarınıza her gece geri girmeniz uzun sürmüyor, ama hepimize – hepimize – çok anlaşılmaz gelen, gizemli gelen bir şey var, uyanmaya başladığınızda, fiziksel bedeninize geri girmeye, 3B bilincine geri gelmeye başladığınızda, o unutkanlığın neden meydana geldiği. Biz bunun yanıtına sahip değiliz. Ama küçüklerin giderek daha fazla anımsadığını biliyoruz. Onlar, birçoğunuzda varolan o perdenin ağırlığına sahip değiller. Ama yine şunu biliyoruz ki, perdenin her iki yanında da bilinçli bir seçim yaptığınız zaman – başka bir deyişle, insan bilincinizde olduğunuz zaman, ve geceleri de meleksel bilinçte olduğunuz zaman, ve bazen de başka bir halde olduğunuzda – o perde yok olmaya başlayabiliyor. Ama perde hâlâ orada. Çok sinir bozucu.

Geçenlerde Tahoe Gölü’nde de sözünü ettiğimiz gibi, sabahları meleksel maceralarınızdan geri gelmek, anımsayacağınızı söyleyerek – kim olduğunuzu ve neden Dünya’da bulunduğunuzu anımsayacağınızı söyleyerek – geri gelmek ve sonra bunun sanki yörüngeye giren bir uzay mekiği gibi olması çok, çok sinir bozucu. Sanki yanıp kül oluyor ve siz unutuveriyorsunuz, ve yine o kalıpların içine giriveriyorsunuz. O insan bilincine geri geliyor ve kafanızı kaşıyıp, “Biliyorum, gece bir şey oldu ve hatırlanacak bir şey olduğunu da biliyorum” diyorsunuz ama, sanki bunu geride bırakıyorsunuz.

Kendimin bir veçhesi olan ama aynı zamanda kendisi de olan Sam gibi küçük çocuklar, böyle bir sorun yaşamıyorlar. Onların şu anda Dünya’da karşılaştıkları sorun, her sabah beraberlerinde geri getirdikleri bilişle ve bilinçle nasıl başa çıkacakları; çünkü görünen o ki, gerçekte ne hissettiklerini söylemelerine izin vermeyen başka bir duvar, başka bir engel var – insan bilinci, insan dünyası. Bu, açıklamaya çalışmalarına bile – sözler çok zor olsa da – gerçekte kim olduklarına ilişkin bilişi açıklamalarına bile izin vermiyor.

Böylece onlar – tıpkı Sam’de olduğu gibi – çok sessiz, çok içe kapanık olma eğilimindeler. Astma, alerji, üşütme gibi doktorların bile tanı koyamadığı, sizin dengesizlik dediğiniz türlü şeylere sahip olma eğilimindeler. Ama bu aslında onların kendi dünyalarında kalmalarına, kendilerini hissetmelerine izin vermenin bir yolu. Onlar daha bu dünyada tümüyle bedenlenmeye hazır değiller, çünkü unutma korkusu var. Dediğim gibi, Sam’de kasıtlı olarak fiziksel dengesizlikler var, çünkü o spor gibi ağır şeylere bulaşmak istemiyor. Onun o erkeklere ait testosteron enerjisine gereksinimi yok. Yani, kazara olmayan şeyler var, ve bunlar sizin ruhsal plan diyeceğiniz türden şeyler değil. Bu yalnızca bir biliş, şu an sınırları bu kadar zorlamak istemediğinin bilişi.
Böylece, bugün tümüyle bizimle birlikte olan Sam ile… ve onun bu toplantıya 8 yaşında bir çocuk olarak geldiğini, ama şimdi, toplantımız geliştikçe, onun da geliştiğini anlayın. O şimdi, bir gün insan-insana sizinle karşılaşacak o çok daha meleksel olan ve benim, Tobias’ın bir parçası olan varlıktır.

Sam, az önce değindiğim gibi, tek çocuk. Bir devlet okuluna gidiyor. Ana-babası onu eğitim almaya zorluyor çünkü bugün bu dünya yaşamını sürdürmenin tek yolunun bu olduğuna inanıyorlar. Onların araç gereci, eğitim, çok çalışmak, bilgilenmek ve bilgi. Pek spiritüel oldukları – yani ana-babasının – söylenemez, ama bütünsel bir yaklaşımı, fazla ilaç almamayı, daha doğal bir şifalanma sürecine izin vermeyi anlayacak kadar da bilinçliler.

Sam’in Gözlerinden

Şu ara Sam kanalıyla insanlığı gözlemlemek benim için çok ilginç. Geçenlerde ana-babası onu daha büyük birkaç şehri gezmeye götürdü, ve Sam – ve ben – (çevreyi) gözlerimizi fal taşı gibi açarak izledik. Bakın, Dünya’da son bulunduğumdan bu yana ikibin yılı aşkın bir zaman geçti, yani bazı algılamalarımı tahmin edebilirsiniz! Ben bu yüksek kulübemde oturup… aşağıya değil aslında ama bir mecaz kullanacak olursak… aşağıya, Dünya aktivitelerine bakıyor ve enerjimin sizinle olmasına izin veriyorum. Ama şimdi, Dünya’da bedenlenme sürecindeyken, Sam’in, ya da benim, öğrendiklerimiz inanılmaz.

Sam’in gözleriyle bakıp da insanlıkla ilgili şu anda inanılmaz bulduğumuz şeylerin birkaçı şunlar. İnsanlar çok korkuyor, ama neden korktuklarını bile bilmiyorlar. Bir tür paranoya içinde yaşıyorlar. Bu sanki çıkışı olmayan, yönü olmayan, sonu olmayan bir labirent türü de insanlar da onlara olabilecek şeylerden korkuyorlar, insanlardan ya da doğaüstü dışsal güçlerden korkuyorlar. Bu nedenle de çok nörotik ya da evhamlı olmak eğilimindeler.

Ve Sam onları izlerken – Sam enerjileri hâlâ çok, çok iyi görüyor, ve insanların korkusunu da hissediyor – hatta bazen bir yabancıya, “Niçin korkuyorsun?” diye sorduğu da oluyor. Ve tabi, ona yöneltilen bakışları tahmin edebilirsiniz, ama yanıt veremiyorlar. Ve o annesiyle babasına da soruyor, “Korktuğunuz nedir?” Ve onlar da, “Ekonomi, çöken dünya, evimizi kaybetmek, açlık çekmek” gibi şeyler söylüyorlar. Ama Sam, onların aslında söylediklerinden başka korkulara sahip olduklarını biliyor. Bilinmeyen korkulara, ki bunlar belki de en zor olanlarıdır. Ve çok bilge olan Sam – ve ben – “Neden o korkuları gerçekten hissetmezler ve o korkuların salınabileceğini hissetmezler?” diyor. Çünkü herşeyden önce, bunlar yapaydır. Insanların kendi kendilerine koydukları şeylerdir. Bu, uzun süredir taşıdıkları bir korkudur ve onu neden hâlâ taşıdıklarını bile bilmiyorlar. İşte bu Sam’i şaşırtıyor.

Sam insanlara kocaman, masum gözlerle bakıyor. İnsanların şu anda liderler istediğini ama yönetilmek istemediğini görüyor. Görüyor ki… 8-yaşındaki-gözleriyle o bile dünyadaki insanların şu anda örnekler istediğini ama politikacıların ya da kilise liderlerinin ya da iş dünyası liderlerinin bu örnekleri oluşturmayacağını görüyor. Insanlar bir Bayrak istiyor. Liderler istiyor. Ama bunun yerine, sadece yönetiliyorlar. İnsanlar yönetiliyor – ister hükümetleri, ister işleri ya da aileleri tarafından olsun – ama sanki, kırk yıl boyunca çölde dolanan, bir lider olmayıp sadece insanlara kılavuzluk eden Musa gibi, insanlar da hiç bir açık, berrak, net yöne sahip olmadan yönetilip duruyorlar.

Sam’in gözlerinden… sevgili Sam’in şu anda gözlerinden görünen o ki… o insanlara baktığı zaman, onların enerjisine baktığı zaman, onları kuşatan ve fiziksel olmayan bir dolu şey görüyor. Ruhlar var, ki siz bunlara hayalet de diyebilirsiniz. Melekler var. Ve Sam, insanların bu şeyleri neden görmediğini anlayamıyor. Onun için bunları görmek bu kadar doğalken, başkalarının neden görmediğini anlayamıyor.

İnsanların dua ettiğini, oysa yanıtın hemen orada olduğunu görüyor. İnsanlar Tanrı’ya ya da meleklere yakarıyorlar, oysa Tanrı ve melekler hemen oracıkta, ama insanlar onları bile görmüyor. Ve bu, onun kafasını kaşıyıp da insanların neden kendilerini açıp zaten orada olan şeyleri görmek için kendilerine izin vermediklerine şaşmasına neden oluyor.

Sam’in gözlerinden o – ben – insanların sevmek istediğini ve sevilmek istediğini, ama bundan çok korktuğunu görüyor. Kendilerini gerçekten açıp da koşulsuz olarak başkalarını sevmelerine, “Seni seviyorum” demelerine izin vermiyorlar. Başka kelimeler kullanıyorlar. Bunu gizliyorlar. Çarpıtıyorlar. Neden yalnızca, “Seni olduğun gibi seviyorum” demiyorlar. Ve insanlar sevilmek istiyor, ama yine de duvarlara ve engellere sahipler. Bunu filtrelerinden süzüyorlar. Sevgiyle bağlantılı bir beklenti olabileceğinden korkuyorlar. Ama Sam’in gözlerinden baktığımızda, o, “Ne olmuş yani?” diyor, beklentileri kabul etmek zorunda değilsiniz ki. Sadece sevgiyi kabul edebilirsiniz.

Sam‘in gözlerinden o, insanların enerjilerine bakıyor ve onların fiziksel acı çektiğini görüyor. Özellikle de, ortalarda dolanırken, bir dolu enerjinin şu an omurgada sıkışıp kalmış olduğunu görüyor. Omurga… tüm iskelet, bedenin kemik yapısı, sıkışmış halde ve çok, çok gergin, çünkü insanlar şeyleri içerde tutuyorlar. Omuzlamaları gerekmeyen yükleri omuzluyorlar. Bedene birçok açıdan kızıp sinirlendikleri için, bu da ek bir gerginlik yaratıyor.

Sam, bir insanın bedenine bakıp da oluşan gerginliği nereden atabileceğini tam olarak görme yeteneğine sahip. İnsanların… aslında insanlarda daha fazla baş ağrılarının olmayışına şaşıyor, çünkü baş bölgesinde, kafatasında çok baskı görüyor.

Sam, yalnızca nefes alarak ve salıvererek, insanların çektikleri onca fiziksel ağrıyı, yapısal ve kemik ağrılarını çok kolayca bırakabileceklerini görüyor. Ama onlar bunun bu kadar basit olabileceğine inanmıyorlar. Ilaç almaları gerektiğini düşünüyorlar, ki bu sonuçta sorunun bir şekilde bir başka yerde tezahür etmesine neden olur.

Sam’in gözlerinden, o ve ben, insanların özgürlük istediğini görüyoruz. Onlar özgürlük istiyor. Sürekli özgürlükten söz ediyorlar, ama yine de kapana kısılmış haldeler. Sınırlı inanç sistemleri yüzünden kapana kısılılar. Onca yaşamın ve karmanın döngülerine sıkışıp kalmışlar – buna isterseniz günah da diyebilirsiniz – ama bir şeyi yanlış yaptıkları, ya da yanlış yapabilecekleri inancına takılı kalmışlar. Sam, insanların özgürlük istemesine rağmen, karmalarını da kabul etmeye hazır olduklarını görüyor.

Sam ve benim gözlerimden, kişinin karmasını bırakabileceğini görüyoruz. İnsanlar, karma döngüsünden hemen çıkma seçimini yapabilirler. Ha, ve siz Şambra, siz bu seçimi yaptığınız zaman, hayatın değiştiğini biliyorsunuz. Herşey değişir. Değişime izin vermeye istekli olmanız gerekir… ama gerçek özgürlük, geçmişinizi bırakmaktır.

Sam’in gözlerinden, o, insanların başka kişilerin inanç sistemlerine nasıl yakalandıklarını, nasıl sıkışıp kaldıklarını görüyor. Başkalarının inanç sistemlerini sokaklarda, lokantalarda üstlendiklerini görüyor. Kişinin, bir başka kişinin sınırlı inançlarını, olumsuzluğunu nasıl üstlendiğinin enerjisini görebiliyor. Bu, insanların birbirleriyle yaptığı bir konuşmayla olabilir. Ama yalnızca enerjisel de olabilir, yanınızdaki masayı hissetmek, sınırlı enerjiyi hissetmek ve sonra onu kabul etmek gibi.

Sam şimdi o masum gözlerinden dünyaya bakıyor ve yanıtların gerçekten oldukça basit olduğunu söylüyor. Neden… ya da Sam’in söylediği gibi, “Yetişkinler bunu neden bu kadar zorlaştırıyor?” Ya da ben, Tobias’ın diyeceği gibi, “İnsanlar bunu neden bu kadar zorlaştırıyor?” Daha azına razı olmak zorunda değiller. Öylesine idare etmek adına tüm enerjilerini kullanmak zorunda değiller. Hastalığı ya da yoksulluğu kabul etmek zorunda değiller. Bunların hiç birini kabul etmek zorunda değiller. Ve ben, ikibin yıldır Dünya’da bulunmamış olan Tobias, şaşkınım, çünkü benim hiç sahip olmadığım ve sizin şimdi sahip olduğunuz teknoloji gibi şeyleri görüyorum. Atlantis’te bile, ne kadar harika olursa olsun, sizin şu anda sahip olduğunuz teknolojiye sahip değildik. Tüm bu teknolojiye rağmen, neden daha kolay değil? Teknoloji yaşamınızı basitleştirdi mi? Herhalde hayır. Teknolojinin bilinçsel nedeni basitlik sağlamaktır, ama bilincin şu anda bulunduğu nokta yüzünden herşeyi daha da zor hale sokmuştur.

Sam vasıtasıyla hissettiğim şeylere şaşıyorum, insanların gerçekten iyi olduğuna şaşıyorum. Insanlar iyilik yapmak istiyorlar, önce başkalarına, ki bu oldukça garip, sonra da kendilerine. Başka birini sevmeyi, başkasıyla paylaşmayı, ve sevilmeyi gerçekten istiyorlar – ve (bu konuda) derin ve tutkulu bir arzuya sahipler.

Tanrı’nın gözünden görünen olarak algıladıkları bakış açısına göre gerçekten doğru şeyleri yapmak istiyorlar, Tanrı’nın kuralları olduğundan ve onları cezalandıracağından değil de, kalplerinde böyle (bir güzellik) olduğundan. Sizin Birlik ya da Işık ya da Yol diyeceğiniz yerde olmak istiyorlar. Ruh’a hizmet etmek istiyorlar, ama onun zaten kendi içlerinde olduğunu anlamak yerine, Ruh’u kendilerinin dışına oturtuyorlar. Böylece, sahte ya da üretilmiş olan bir şeye arzu ve tutku duymayı sürdürüyorlar. O nedenle de, dışsal bir Tanrı’yı mutlu etmeye çalıştıkları sürece, gerçek bir tatmin ya da tamamlanma olamayacak, çünkü Tanrı içerdedir. Ve bunun… bu, kendini gerçekleştirmekle ilgilidir, ancak o zaman ruhunu gerçekleştirirsin.

Dünyaya Geliş

Yavaş yavaş, emin adımlarla, enerjimin, özümün, Sam’e akmasına izin veriyorum. Bu, aspektoloji’yi (ç.n: veçhe anlamına gelen aspect kelimesinden Tobias’ın uyarladığı bir terim aspektoloji, veçhe bilimi gibi.. ve bu ad altında yayınlanan CD’leri var.) izleyen ya da onunla ilgilenenleriniz için ilginçtir. Ben Tobias gibi, sizin üst-ruh ya da kapsamlı-ruh diyeceğiniz şeyin – yani sizin, ben, Tobias gibi “özsel varlık” diyeceğiniz şeyin – aynı zamanda bir veçhe de olabilmesi, Sam denen bir kimlik yaratabilmesi (ilginçtir). Bunların hepsi çok, çok ilginçtir ve dikkat etmeniz gereken şeylerdir. Enerjimin Sam’e akmasına izin verdikçe, o inanılmaz çekim yüzünden, Dünya’nın bir tür manyetik bilincinin çekimi yüzünden, Tobias ruhu diyebileceğiniz şey de emiliyor. Enerjimi Sam’e akıtmam sanki ters bir Alzheimer durumu gibi.

Ha, öyle günlerim oluyor ki ve Cauldre ve bazılarınız bunu biliyor, o zaman ortalarda görünmüyorum, çünkü özümün giderek daha fazlası Sam’e akıyor. Bu alemlerde hâlâ mevcudum. Ben hâlâ – sizin deyiminizle – Yükselmiş bir Üstadım ya da herneyse. Ama, biliyorsunuz, Dünya’nın ve insan bilincinin enerjisi öylesine baştan çıkarıcı ve öylesine zorlayıcı ki, beni içine çekiyor, sizi de çektiği gibi. Ha, Temmuz 2009’a kadar bu Şaud’larda sizinle konuşmak için burada olacağımı garanti ediyorum.Tobias’ın yarısıyla karşılaşmayacaksınız, enerjimin tamamının burada olmasını sağlayacağım. Bu Sam için kendini keyifsiz/kötü hissettiği bir gün olabilir. O, o gün kendini çok iyi hissetmeyebilir ya da çokça uyuyabilir, ama ben kesinlikle burada olacağım.

Şimdi diyorsunuz ki, “Peki bunun olmasına neden izin veriyorsun Tobias? Bunu neden yapıyorsun? Neden buradasın? Sam neden burada şu anda?”

Eh, bunun birkaç nedeni var. Çünkü yapabiliyorum. Bu deneyime bayılıyorum. Ben, fiziksel olarak size dokunabilmek ve sizinle çalışabilmek ve paylaşabilmek için, sizinle yemek yiyip, birkaç puro tüttürebilmek ve kesinlikle birkaç kadeh de şarap içebilmek için, insan biçiminde geri geleceğime dair tek tek her birinize söz verdim. Bunu yapmamın bir başka nedeni de, enerjim şimdi Sam’e akarken, bilincim şimdi Dünya denen yere giderken – ve çok, çok sıkıca ona çekilirken – ben de sizin gibi bir Bayrak olmak, ruhumun tümüyle Dünya’ya gelmesine, bedenlenmesine izin vermek istiyorum.

Bakın, ben buradaki kulübemde oturup da sizinle nasıl olması gerektiği hakkında konuşabilirim, tüm bu Şaudları ve dersleri gerçekleştirebilirim, ve size “kısa duvarın arkasında durun,” “o derin havuza atlayın” ya da geçmişte her ne söylemişsem (bazı gülüşmeler), gibi küçük, akıllı şeylerle ilginizi çekebilirim. Ama… ama gerçek deneyim, Sam kanalıyla tümüyle bedenlenmektir, tüm ruhumun, tüm tanrısallığımın ona girmesine izin vermektir. Artık yalnızca bir insan değil de, tüm Ben’liğimle olmak. Bakın, sizin şu anda gerçekleştirdiğiniz budur. Siz de Sam’siniz bir anlamda, kendi Sam’iniz, kendi deneyiminiz.

Bakın, bu oldukça garip ama, ben sizin arkanızdan geliyorum. Şu anda başka alemlerin bir yerinde, otuz ya da elli ya da yetmiş yıldır enerjinizin yavaş yavaş size akmasına izin veren bir parçanız var. Siz yalnızca siz olduğunuzu, sahip olduğunuz şu insan adı olduğunuzu sanıyordunuz. Siz, yükseliş gibi bir şeyi beklediğinizi, ya da büyük gizemli bir olayın meydana gelmesini beklediğinizi sanıyordunuz. Bilin bakalım ne oldu? Bu zaten olmakta.

Az önce size Sam’le ilgili anlattığım öykü, hani şimdi evinde, yatakodasında ölü gibi uyuyan 8 yaşındaki çocuk, o aynı zamanda sizsiniz. Siz bu deneyimi yaşadınız. Belki altı yaşındayken, belki on yaşındayken. Benliğinize, özünüze, tanrısallığınıza bağlanma deneyimini yaşadınız. Uykudayken ya da bir gün hastayken, okulda hayal kurarken, bir sesin size seslendiğini ve, “Merhaba Sam. Beni hatırladın mı? Ben balık gibi kokan adamım” dediğini deneyimlediniz. Sam ve ben bu şekilde bağlantı kuruyoruz, o, güvenli olduğunu bu şekilde biliyor. Ortalıkta dolanan başka varlıklardan biri olmadığını böyle biliyor, çünkü bu taraftaki hangi hayalet balık gibi kokmayı seçer ki? (kahkahalar) Bu benim parfüm cinsim ki, Sam burada olduğumu bilsin.

Bu şimdilerde size de oluyor, özellikle de artık Kuantum Sıçraması’ndan birlikte geçtiğimizden beri. Sizin – buna ne demek isterseniz, sizin Tobias’ınız, özünüz – yavaş yavaş yaşamınıza akıyor. Hatta şimdi daha da fazla akıyor. Öbür taraftaki özünüz, sanki kum saatindeki kum gibi – sizin deyiminizle – üst alemlerden şimdi aşağıya, bu alemlere akıyor. O şu anda sizinle farklı bir ilişki kurmak istiyor, artık yalnızca geceleri değil, artık yalnızca derin uykuda ya da değişik bir hallerde olduğunuzda değil, ama tümüyle mevcut haldeyken. Sizin Tobias’ınız, sizin özünüz, içeri gelmek istiyor.

O bunu talep edemez, anlıyor musunuz. Hatta ben, Tobias bile, özünü Sam’e zorlayamam. Sam, tıpkı sizler gibi, kendi kimliğine, kendi seçimlerine sahip. Ama eğer seçerseniz, biraz farklı bir şeyi seçerseniz, çok genişlemiş bir şeyi seçerseniz, kendi içinizde o Kuantum Sıçraması’nı yapmayı seçerseniz, o muhteşem Benlik diyeceğiniz şeyin, o Üst/Kapsamlı Ruhunuzun, olduğunuz o Siz’in, şu anda yaşamınıza daha bütün olarak girmesine izin verebilirsiniz.

Bu bir gecede olmaz, biraz da bedeninizi ya da zihninizi yakmamak için, ama o orada olabilir. Gerçek Benliğiniz ya da Yüksek Benlik dediğinizle yaptığınız o toplantıların başka alemlerde olması gerekmiyor. Kendiniz ve Benliğinizle yapacağınız toplantıyı bu gerçeklikte düzenleyebilirsiniz. Siz evsahibi olabilirsiniz. Benliğinizi burada sizinle birlikte olmaya davet eden olabilirsiniz.

Şimdi, bunu yaptığınız zaman, beklentileri salıverin. Ve herşeyden önce de, kanat kavramını salıverin. Biz bunun nereden geldiğini bilmiyoruz. (kahkahalar) Kanatlar – siz hep kanatların olmasını bekliyorsunuz! Bunu salıverin. Hislerinize dönün. Zihninizden çıkın. Zihninizin örneğin bir “kurtarıcı” gibi belli önyargılı düşünceleri var, bu ister İsa gibi bir kurtarıcı, ister Muhammed gibi bir kurtarıcı, ister o büyük Yüksek Benliğiniz gibi bir kurtarıcı olsun. Bunu salıverin. Bir kurtarıcıya ihtiyaç yok. Bu eski bir bilinç, eski bir ipnozdur. Tüm Benliğinizi şu anda ya da bir başka günde içeri davet ettiğinizde, ansızın duvarların ötesini ve insanların giysilerinin içini görebileceğinize ilişkin (kahkahalar) önyargılı düşüncelerinizi bırakın. Bu çok eşsiz bir deneyimdir. Bunu daha önce de defalarca söyledik – bu, süper bir insan olmakla ilgili değildir. Bu, tümüyle bütünlenmiş bir insan olmakla ilgilidir.

Böylece, yarın ya da öbürgün neler olacağını bilmenize dair beklentileri salıverin, çünkü bu önemsizdir. Önemli olan burada, şu anda olandır. I.Q.’nuzun otuzbeş puan daha artacağı gerçeğini salıverin. Beşyüz dolara size bunu sağlayacak kurslar alabilirsiniz. Ruhunuzdan bunu zorlamaya çalışmanıza gerek yok. Ansızın onbeş ya da yirmi kilo vereceğiniz düşüncesinden kurtulun. Bazen, bu arada, özünüz bütünleşirken, bir süreliğine daha fazla bir beden ağırlığına gereksinim duyabilirsiniz, çünkü, eh, şimdi kendi kalabalığınız için yiyorsunuzdur! (kahkahalar)

Bedeniniz, ona izin verirseniz, kendini yeniden dengelemek eğilimindedir. Ama bu veçhe, o Üstruh, ya da ona ne demek isterseniz, o “Siz” – ben ona gerçek Sen, katıksız, saf Sen demeyi seviyorum – o içeri gelmeyi bekliyor, içeri davet edilmeyi bekliyor. Çevrenizdeki dünyanın onu yaylım ateşine tutacağından, onu bozacağından ya da kirleteceğinden korkmanız gerekmiyor. Siz tümüyle bütünleşmiş bir varlıksınız. Kendi “Sen”inizi kendinizden ya da dışsal dünyadan korumanız gerekmiyor. Onun gelmesine izin verebilirsiniz. Yeterince iyi bir insan olup olmadığınıza, yoganızı ve nefes çalışmanızı doğru yapıp yapmadığınıza ya da – nasıl desek – geçmişte yaptığınız bazı şeyler yüzünden hâlâ üzerinizde bunların lekelerini taşıyıp taşımadığınıza tasalanmanız gerekmiyor. Ruhunuzun, gerçek Benliğinizin gerçekten umurunda değildir. Gerçekten umurunda değildir. Bu yalnızca bir deneyimdir. Yalnızca yaptığınız seçimlerdir ve siz, Yüksek Benliğiniz, bu şeyleri zaten biliyor, onun için de onu bu gerçekliğe davet edebilirsiniz.

Günün birinde, sizi şimdi yaşamaya davet ettiğim bu deneyimi, Sam ve ben de yaşayacağız. Sam biraz daha büyüdüğünde, Sam daha çok farkında olup da gördüğü şeylerin, ama gözleriyle değil, ve duyduğu şeylerin, ama kulaklarıyla değil, ana-babası ya da diğer çocuklar ne derse desin, cidden çok gerçek olduğunu fark ettiğinde. Bakın, o şu anda bunu özel dünyası olarak kendine saklıyor, ama bir genç adam olduğunda bunun değerini fark edecektir. Bunun ne kadar da gerçek olduğunu fark edecektir. Duyumsayacağı o seslerle ve görüntülerle ve hislerle savaşmaya çalışmaktan ve onları engellemekten vazgeçme zamanının geldiğini fark edecek. Onları kucaklamak ve kendi dünyasına girmelerine izin vermek zamanı olduğunu fark edecek. Ve işte o zaman, o ve ben, benim en son, çok güzel, güzel diyeceğim bir biçimde kaynaşıp birleşeceğiz. Işte sizin şimdi bu Kuantum Sıçraması’nda içinden geçtiğiniz deneyim budur. Onu kucaklayın. Alın. Yaşamınıza gelmesine izin verin.

Günün birinde… günün birinde, Sam vasıtasıyla karşılaşacağız. Bir Şambra toplantısında karşılaşabiliriz. Birkaçınız Sam ile şimdiden yaptığı gibi, bir mesaj tahtasında karşılaşabiliriz – ve ben onun bunlara girmeyi bırakmasını isterdim. Kırmızı Çember değil ama, girdiği başka mesaj tahtalarını. Birkaçınız şimdiden Sam’le İnternet kanalıyla karşılaştınız. Birgün karşılaşacağız ve tüm bu olanlara güleceğiz.

Kısa bir an için bir duralım… bunu nefesimizle içimize çekelim.

(duraklama)

Bir zamanlar insan olan veçheyle gerçek tanrısal Benliğin bu gerçeklikteki evliliğini izlemek ne güzel bir şey.

Enerjiler Bir Noktada Birleşiyor

Bugünkü konuşmamızda birkaç şey daha var. Dış dünyada meydana gelen bir enerji birleşmesi var. Bu arada, içsel dünyada herşeyin sizinle ilgili olduğunu anımsayın. Herşey, sizin sizi bilmenize izin vermekle ilgilidir. Sizi hissetmenize izin vermek, sizin, zihnin ötesine hislere ve hayal gücünüze ve yaratıcılığınıza genişlemesine izin vermek. Içsel dünyanızda herşey sizinle ilgilidir.

Dışsal dünyada – orada gördüğünüz, hakkında okuduğunuz dış dünya – sizinle hiç ilgili değil. Siz onun öyle olduğunu düşünme eğilimindesiniz ama, ben sizin bir an durmanızı istiyorum. Saint Germain, yaşamınızdaki sorunların büyük, çok büyük bir çoğunluğunun sizden kaynaklanmadığını söyler. Bunlar, yaşamınızdaki diğer insanlardan geliyor – birlikte çalıştığınız insanlardan, ailenizdeki insanlardan, sevdiğiniz insanlardan ve artık sevmek istemediğiniz insanlardan – ve siz bunları kendi sorunlarınız olarak üstleniyorsunuz. Onları içselleştiriyorsunuz.

Bunun iyi bir nedeni var. İyi bir nedeni var, çünkü burada, Dünya’da olmanızın, burada olmayı seçmenizin nedenlerinden biri de, bilinci genişleten biri olabilmek içindi. Bilinci alıp onunla çalışan, ve onu tüm diğer insanlar adına genişleten biri. Sizler bilinç öncülerisiniz. Burada olmanızın bir nedeni de budur.

Böylece, başkalarından, çevrenizdeki dünyadan duyguları ve hisleri ve bilinci alıp, onu üstleniyorsunuz. Bir başkasının ıstıraplarını ya da travmalarını ya da bolluk yoksunluğunu ya da hastalığını alıyorsunuz. Onu uyarlıyorsunuz. Bunu yapmada uzmansınız. Onu uyarlıyor ve size ait olmasına izin veriyorsunuz. Bunu da gerçekten tüm insan bilinci adına yapıyorsunuz, ama onun size ait olduğunu düşünmekle kendinizi aldattınız. Ve bu, ben Tobias, Kuthumi, Saint Germain ve Kuan Yin’in burada olma nedenlerinden biridir – size hatırlatmak için. Bunun, önceleri gerçekleştirdiğiniz bir iş olduğunu ve artık yapmanıza gerek olmadığını hatırlatmak.

Başka herhangi bir insanın ıstırabını, sorunlarını, kısıtlamalarını, herhangi başka bir şeyini içinize almak zorunda değilsiniz, çünkü bu Yeni Enerjide siz artık çok farklı bir biçimde bilinçli öncüler olabilirsiniz. Onların enerjisini üstlenen o bukalemun olmak zorunda değilsiniz. Artık onların şeylerini emen o sünger olmak zorunda değilsiniz. Bunu ille de bireyler adına yapmıyordunuz, genel insan bilinci adına yapıyordunuz. Ama bunu bırakabilirsiniz. Bilinci genişletmenin yeni yolları var.

Kuthumi bundan söz etti. Hepimiz bundan söz ettik, ama Kuthumi daha geçen ay bundan söz etti. Önemli olan Şimdi’dir; önemli olan sizsiniz. Tüm Benliğinizin bütünleşmesine izin verdikçe ve genişlemek için kendinize izin verdikçe, asıl kimliğiniz olmaya başlarsınız. Bu… bu gerçekten tüm bilinci değiştirme potansiyeline sahiptir.

O nedenle lütfen başka birinin sorunlarını üstlenmeyi bırakın. Artık ne zaman, şimdiyle bir sonraki Şaud’umuz arasında, ne zaman ağrınız olursa, ne zaman bir sorununuz olursa, ne zaman kötü bir gün geçirseniz, ne zaman depresif hissederseniz, hemen orada durun. Ben yanınızda olacağım ve size, siz istemedikçe onun size ait olmadığını söyleyeceğim. Siz onları topluyorsunuz. Başkalarından emiyorsunuz. Gazetelerden, televizyondan emiyorsunuz. Alışveriş ederken, ve kesinlikle araba kullanırken emiyorsunuz.

Bir an durun. Sorun kendinize, “Bu bana mı ait?” O depresyon gerçekten size mi ait? Ve sonra zihniniz devreye girip şöyle diyecek, “Eh, belki de bir parçası bana aittir. Belki yüzde otuzu benimdir” – hemen orada durun. Derin bir nefes alın. Eğer onu seçmezseniz, sizin olmayacaktır. Bu kadar basit. Hatta ben şimdi bu yaşamınızda yaptığınız şeyleri de kastediyorum. Onu seçmiyorsanız, veçhenize aittir, sizin bütününüze değil. Yıllar önceki size aittir, ama Şimdi’deki size değil. Yalnızca seçtiğiniz size aittir.

Konuya geri dönelim – dış dünya. Bir enerji birleşmesi ya da yakınlaşması var ve siz de bunu hissedeceksiniz. Aslında hissediyorsunuz. Bunlar şu anda çok, çok yoğun, çünkü bu dört farklı enerji türlerinin hepsi birleşiyor. Hepsi de insan bilincinin veçheleri, ama son zamanlardaki değişimler yüzünden sanki ayrı yönlerden ortaya doğru aynı noktaya gelen dört araba gibiler.

Ve birincisi, finans. Finans – dünya finansı, kuruluşların ve iş dünyasının finansı – ve siz bunu görebiliyorsunuz. Paranın – finansın – şu anda çok önemli bir değişim geçirdiğini görmek için psişik olmanız gerekmiyor. Finans, enerji akışının, kaynaklardaki enerji akışının simgesidir. Ama şu anda dünyada etkilenen şey, finanstır. Petrol fiatlarına bir bakın. Evinizin ihtiyaçlarının giderlerine bir bakın. Dünyadaki yeni ülkelere bir bakın – şu anda ortaya çıkan ve gelişen ülkelere – onların daha başarılı olup zenginleşmelerine, çünkü dünyanın her yanında finansın dağılımı değişiyor. Finans piyasaları çökmeyecek ama, değişecekler. Bazı insanlar değişimin çöküş anlamına geldiğini düşünüyor, çünkü onlar ne olursa olsun değişimden hoşlanmıyorlar.

Banka sistemleri değişiyor. Kredi verip-alma biçimi değişiyor. Ürünlere ve hizmetlere biçilen değer değişiyor. Oysa ne kadar basitti – şu kadar gram mısırın şu kadar değeri vardı. Basitti, çünkü o zamanlar yaşam da basitti ve daha kolaydı. Ama bir hizmeti nasıl değerlendirirsiniz? Yeni bir şifa teknolojisini geliştirmek gibi bir şeyi nasıl değerlendirirsiniz? Onu gramla ölçemezsiniz ki. Bir el arabasına da konmaz, ve sizin eski ekonominiz bu tür bir düşünüş üzerine kuruludur – somut şeyler üzerine. Ama siz şu anda somut olmayan enerjidesiniz. Böylece finans da enerji akışına göre değişmektedir.

Paniklemeyin Şambra. Dramlara kapılmayın. Bu da, dünyaya açıldığı zamanlarda Sam’i pek şaşırtan şeylerden biri, yani dramların, iyi ya da kötü olsun, insanları nasıl mutlu ettiğini görmek. Çünkü dramlara bayılıyorlar. Dramlar onları besliyor, ama sonra tabi, bildiğiniz gibi, sonra da çöküyorlar.

Dış dünyaya geri dönelim – finans. Şu anda birleşmekte olan diğer enerji, bizim çevresel dediğimiz. Dünya’nın üzerinde yaklaşık altı milyar insan var, ve Gaia, büyük değişimlerin içinden geçmeden yaklaşık on milyarla başa çıkabilir. Gaia ruhunun Eski Enerjisi gidiyor, sorumluluğu insanlara devrediyor. Değişimlerden biri de bu.

Dünya daha ne kadar nüfusu kaldırabilir? Hava durumları ne olacak? Depremler, fırtınalar, kasırga gibi şeylerde neler olacak? Hatta şu şeyler de, geçenlerde Kaliforniya’daki yangınlar, eski seksüel enerji virüsünü temizlemenin bir yoludur. Ama insanların çok yoğun yaşadığı bölgelerde, stres altındaki insanlar – kendi stresleri, altlarındaki Yerkürenin stresi – mutlaka bir tepki alacaksınızdır. Bir yangın, bir sel ya da başka bir temizleme türü.

Çevre şu anda hızla değişiyor. Kutuplar, dediğiniz gibi, ısınıyor. Ama bunun da ötesinde, Dünya’nın manyetik kutbu, sizin yaşam süreciniz içinde değişecek, kendini ters çevirecek. Şimdi, siz dünyadan düşmeyeceksiniz. (kahkahalar) Bu, felaketle sonuçlanmayacak, ama sizinle Yerküre arasındaki ilişkide büyük değişimlere neden olacak. Kutuplar değişiyor.

Giderek çevreyle ilgili daha çok şey okuyacaksınız. Bazen, Sam’in de haberlerde gördüğü gibi, çok içkarartıcı olabiliyor. “İnsanlar Dünya’ya neler yapıyor? Ve Dünya insanlara neler yapıyor?” Eh, onlar birbirleriyle yeni bir ilişki geliştiriyorlar.

Bir başkası da… bu arada, Dünya enerjisi, çevrenin temeline indiğinizde, sizin bedeninizle olan ilişkinizin, sizin fiziksel gerçekliğiniz, fiziksel çevrenizle olan ilişkinizin simgesidir. Burada, bedenli olarak Dünya’da olduğunuz gerçeğini kabul etme yetisidir – ve bedeninizden çıkmayı istemek yerine – aslında giderek daha tam ve tümüyle bedenlenmek, tümüyle Dünya’da mevcut olmak yetisidir.

Şu anda birleşen diğer enerji, teknolojidir. Teknoloji neredeyse dehşet verici bir oranda artıyor. Dehşet verici çünkü öylesine hızlı hareket ediyor ve öylesine güçleniyor ki, bizim tarafta bulunanların bazısı kaygılanıyor, “Bilinç ona yetişebiliyor mu?” diye.

Gerçi bilinç teknolojiyi ve buluşları yaratıyor ama, teknoloji belli bir noktada bilinç gelişiminin ve genişlemesinin önüne geçebilir. Ve işte o zaman da çok ilginç durumlarla karşılaşırsınız. Bilinç, teknolojiyi bilgece kullanmaya hazır mı?

Ha, biz birbirinizi nükleer silahlarla havaya uçurmanızdan söz etmiyoruz. Biz, teknolojinin zihinsel olacak kadar ilerlemesinden söz ediyoruz, insanların öncesine göre çok daha zihinsel olarak odaklanmalarından ve tam anlamıyla kalbi ve sezgiyi, yaratıcılığı kapatmasından, ve onlar adına teknolojinin iş görmesine izin vermelerinden söz ediyoruz. Teknolojinin ardında yatan ana enerji verimliliktir, ve insanlık bilinci, insanlığın şimdiye kadar hiç bir çağında varolan teknolojilere benzemeyen bu teknolojiyi, yaşamı daha basit ve kolay kılsın diye geliştirdi. Ama doğrusu, bilinç onu yaşamı daha da zorlaştıran ve daha karmaşıklaştıran bir araç haline getirdi ve bu, yaratıcı enerjileri tam anlamıyla soyup soğana çevirdi.

Şimdi, bunun böyle olması gerekmiyor. Teknoloji kötü değildir – yani eve gidip de bilgisayarlarınızı atmayı düşünenleriniz varsa diye söylüyorum! (bazı gülüşmeler) Teknoloji, yaşamınızı daha basit hale getirmek için kullanılabilir, yaşamınızdaki fiziksel ve bazen sıkıcı işleri daha verimli hale getirip de yaratıcı ve esinlendirici işlere daha çok zamanınızın kalması sağlanabilir. Teknoloji, bilinci kapatıp yalnızca zihne ya da beyine odaklanmak yerine, daha yüksek bir bilince hizmet etmelidir.

Ve garip ama, bu birleşmeye dahil olan dördüncü enerji modadır. Moda! (kahkahalar ve Tobias da kıkırdar) Ve bunu da gayet ciddi söylüyoruz. Moda ve tasarım. Moda ve tasarım, ifade yollarıdır, değerbilirliğinizi gösterme yollarıdır, enerjiyi paketleyip sunmanın yollarıdır. Moda ve tasarım şu anda çok hızlı hareket ediyor. Benim alçakgönüllü görüşüme göre epey bir süre sıkışıp kalmıştı, ama şu anda moda ve tasarımın bazı çok temel düzeylerinde bir yeniden diriliş söz konusu.

Şimdi, bu birleşen dört enerji arasında moda ve tasarım neden önemli olsun ki? Moda ve tasarım, şu anda Dünya gezegeninin içine hareket eden dişil enerjinin simgesidir.

Herşeyden önce, bu, kendi dişilinizi kabul etmektir, ister erkek ister kadın olun, dişil enerjinizi kabul etmek. Uzun süredir geride tutulan, eril tarafından hükmedilen dişil enerji şimdi geri geliyor. Ve siz bunu özellikle moda ve tasarım endüstrisinin yenilenmesinde ya da – nasıl desek – yeniden-enerjilenmesinde göreceksiniz, çünkü daha duyarlı ve daha farkında olacaksınız. Bir evde ya da odada ya da binada ya da başka bir yerde olmak öyle çok önemli olmayacak, ama bunun değerini bilmek önemli olacak.

Ama bu dişil enerji giderek daha fazla insanlığın bilincine aktıkça, onun aktığını görmek istemeyen enerjiler de var. Onun için de erille dişil arasındaki mücadeleyi göreceksiniz. Bazı yerlerde açıkça görünür olacak, kiliselerde, bir dereceye kadar iş dünyasında ve hükümetlerde. Ama dişil enerji yaklaşıp da toplu ölçekte gelmeye başlayınca – yalnızca birey olarak size değil – ama toplu ölçekte, moda ve tasarımdaki değişimi de göreceksiniz. Ve sonra onun politika, hükümet, iş dünyasında liderlik gibi ve daha çok, birçok yollardan tezahür ettiğini göreceksiniz.

Burada dört tane enerji var, hepsi de temelde farklı yönlerden gelip insan gerçekliğinin zaman ve mekânının belirli bir noktasında birleşiyorlar. Anımsayın, bu sizinle ilgili değil. Bunların hepsi de uygundur. Bu şeylerin tümünün bir nedeni var. Genelde insanlar bu enerjileri içeri çağırıyorlar. Şimdi soru şu, onunla ne yapacaklar?

Şambra, siz şimdi Yeni Enerjidesiniz. Siz seçiminiz doğrultusunda buradasınız. Biz bugüne sınavımızla başladık – neden buradasın? Çünkü bunu seçtiniz. Peki şimdi bununla ne yapmak istiyorsun? Sen’le nasıl başa çıkacaksın? Sen’in bu gerçekliğe gelmesine nasıl izin vereceksin? Ve neyin sana ait olduğunu ve neyin olmadığını nasıl anlayacaksın? Yaşamayı ve bu yeni gerçeklikte bir yaratıcı olmayı nasıl seçeceksin?

Böylece Şambra, derin bir nefes alalım.

Sam’e Güle Güle

Çok geçmeden uyanacak olan ve Tanrı aşkına az önce ne oldu diyecek olan Sam’e (kahkahalar) teşekkürlerimi sunuyorum! Kendi rüyalarınızı anımsarsanız, bazen onlardan uyanırsınız ve hiç bir anlam veremezsiniz. Örneğin Sam burada az sonra uyanacak. Ve yürüyen büyük bir balıkla – sudan çıkan bir balıkla konuştuğu hissine kapılacak… (kahkahalar) Ben çok ciddiyim! Nehirden çıkıp gelen ve onunla konuşmaya başlayan bir balıktı, ve Sam o balıkla konuşurken çok eğlendi.

Sonra bir grupla bir mezarlıktaydı, ölmüş insanlarla, ve o onlarla birlikte yürüyordu ve onlar mezarlardan kalkıp geliyordu. Bu arada, rüyaların sembolojisi budur. Ve sonra o, bir dolu insanın ona baktığı büyük bir sahadaydı, ve biraz utandı ve biraz da korktuğunu hissetti, çünkü binlercesi, binlercesi ona gözünü dikmiş bakıyordu. Ama o, onların her birini tanıdığı hissine kapıldı, ve sonra gidip onlarla birlikte türbüne oturdu ve sonra da uyandı. Ve işte rüyalar böyle iş görür.

Böylece Sam, artık uyanma zamanı.

Ve Şambra, size de, asla yalnız olmadığınızı hatırlatma zamanı.

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Kırmızı Çember, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan küresel bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 50.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Kırmızı Çember her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Kırmızı Çember toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Kırmızı Çember bolluğunu, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışlarıyla sürdürür.
Kırmızı Çemberin en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.

Sorular Ve Yanıtlar

Kuantum Sıçraması Dizisi:
Şaud 3: “Ben Sam’im”
Tobias’ın katılımıyla, Kanallık, Geoffrey Hoppe

Kırmızı Çembere sunulmuştur
3 Kasım 2007
www.crimsoncircle.com – www.kirmizicember.org

Ve böylece, sorular – ve sorularınızı yanıtlama girişiminde bulunacağımız zamana geldik. Başlamadan önce birkaç açıklamada bulunmak istiyorum. Burada bir yandan müziği dinlerken bir yandan da Cauldre ile bütünleşme sürecim de Sam’i çok şaşırtan şeylerden biri oldu. Sam’in gözlerinden, insanların kendileriyle böylesi bir kopukluğa/ayrılığa düşmeleri şaşırtıcıydı, ve müzik dinledikleri zamanlar da öyle. Müzik, her günün her ânının titreşiminin ve enerjisinin ayrılmaz parçasıdır. Ama insanlar yine de belirlenmiş zamanlarda müzik dinliyorlar. Ve aslında müzik zamanları ile kendileri arasında bir ayırım yapıyorlar ya da bölüp parçalara ayırıyorlar. Ama, insanların, birbirlerini şarkı söyleyerek selamlamaktan korkmadığı bir dünya düşünün; sabahları birbirlerine bir şarkı söyledikleri; ruhu yatıştıran, düzenli olarak Yüksek Benliği bu gerçekliğe davet eden bir müzik çaldıklarını düşünün. Sam müziğe bayılıyor – çok çeşitli müzik türlerine – ve sürekli müzik dinliyor ve onun bilincini genişletmesine tam anlamıyla izin veriyor, ve bunu hepiniz yapabilirsiniz.

Birlikte gerçekleştirdiğimiz bugünün Şaud’unu kısaca özetleyelim. Yanıtları alabilmek ve tanrısal benliğinizle birleşmek için, bu Dünya gezegenini ve bu fiziksel bedeni terk etmeyi beklemeniz gerekmiyor. Tanrısal benliğiniz size insan gerçekliğinizde gelir. Onu içinize kabul ederseniz, güvenli alana izin verirseniz, kendinizin yalnızca bir veçhesi değil de tümünü olma seçimini yaparsanız, tanrısallık yaşamınıza akar ve sahip olduğunuzu bile bilmediğiniz yepyeni inanılmaz yanlarınızı açar. Beklenmedik biçimde, bu yanlarınızın/kısımlarınızın bazısı, olduğunu sandığınız şeyden epey farklı olacaktır, ama tanrısallığınız yaşamınıza akacaktır. O size gelir.

Böylece, sorulara geçelim.

1.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Çarşamba sabahı bir kalp krizi geçirdim. Beş stent kondu. Müdahalenin başarılı olduğu ve bir hasar olmadığı söylendi. Birkaç gün boyunca sonuç pek de içaçıcı değildi. Şimdiyse daha çok psikolojik sonuçlarıyla başa çıkmaya çalışıyorum. İndianapolis’teki Learning Communities (Bilgi Toplumları) Konferansı’na gitmiyorum, ve Türkiye’ye gitmeme de izin verilmeyecek. Yaşantımı yeniden düzene sokmak için kendime bir haftalık zaman ayırdım. Öylesine korktum ki, herhangi bir iletişime izin vermedim. Bu yüzden şimdi senden özel bir okuma talep ediyorum ki, bir bakış açısı edinebileyim. Dün gece ansızın anladım ki – eski ben Çarşamba günü öldü ve şimdi yeni bir ben yaratılıyor. Lanet olsun, bunu gerçekleştirmenin daha kolay bir yolu yok muydu!!!!!!! (Linda, “bir dolu ünlem işareti” der) Şimdiye kadar kendime bu kadarını duymaya izin verdim ve belki de şu anda tüm duymam gereken budur. Bana sağlayabileceğin her türlü anlayış için teşekkürler.

TOBIAS: Güzel, teşekkür ederiz. Daha kolay bir yol var ama, sen zaten buna inanmayacaksın, o zaman neden sözünü edelim ki. (kahkahalar) Bunun daha kolay yolu, nefes almaktır; sana hizmet etmeyen herşeyi bırakmaktır; sahip olduğun sınırlamaları salıvermektir; yalnızca bırakıvermek. Şimdi, senin özel durumunda, bir dizi çok zorlu sevgiler, başkalarının seni sevme biçimi (söz konusu). Yalnızca bu yaşamındakine odaklanacak olursan, ana-babanın çok zorlayıcı, manipüle edici sevgi türünü (görürsün). Sevgiye değer olmadığını düşünüyorsun ve bu yüzden de sevgiyi ifade etmek sana çok zor geliyor.

İçerde tutulan her duygu ve her bir bilinç ya da farkındalık parçası, beraberinde taşıyıp durduğun o fiziksel kabın içinde depolanır. Tabi sevgi gibi duygular doğrudan kalple ilgilidir, ve sen tüm bu enerjileri kalbinde biriktirdin. Ve salıverdiğini ya da bıraktığını ne kadar düşünmüş olsan da – ki aslı sorun da zaten burada, “düşünmüş” olman – yine de tutunuyordun. Nefes almak, gerçek soluma, seni açar, ama aynı zamanda değiştirir de ve birçok kişi bundan korkar.

Böylece bu noktada yaşamında bir olay yarattın, çünkü seçimlerin iş başındaydı. Seçimlerin, ruhun ve bedenin tarafından duyuldu. Yaşamak seçimini yaptın, ama yeni bir biçimde. Kendini, daha önceleri hiç olmadığı gibi açmak seçimini yapıyorsun. Böylece edindiğin o deneyim, kalp krizi, sorduğun soruda ya da mektubunda da açıkça belirttiğin gibi, aslında senin açılmanı sağladı.

Sen öldün – eski sen öldü – ama tüm fiziksel bedeninin ölmesine gerek kalmadan hemen bir sonraki yaşamına geçebilmen şaşırtıcı değil mi. Eski bilincin – sınırlı sevgi, acıtan ya da ıstırap çektiren sevgi bilincin – öldü. Ve şimdi, yaptığın seçimler doğrultusunda bir dolu mutlu ve verimli yıl yaşayacaksın. Kısa dönem (planlarını) o konferansı ya da geziyi unut gitsin, çünkü sen tüm spiritüel kutupluluğunu yeniden-enerjilendirdin ya da değiştirdin ve bu tür şeylerin gerçekten önemi kalmadı, ve sen çok daha önemli olacak yeni şeylerin kapısını açtın.

Derin bir nefes al, kendine verdiğin bu deneyimi kutsa ve bunun için kendine teşekkür et. Bu bir hata değildi, yanlış yaptığın bir şey değildi. Sen yeni bir biçimde yaşamak seçimini yaptın. Öyle olsun.

2.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias. Ben Elizabeth’im. Şu son yıllarda, 2.400 km kadar uzağa taşınmak da dahil olmak üzere bir dolu değişimden geçtim. Tanrısallığıma gelmeye başladığımı hissediyorum, ve ayrıca, daha fazla hizmette bulunmam gerektiğini de hissediyorum, ve bunun ne olduğunu ve müziğimin bunda nasıl bir rol oynayacağını sezmeye çalışıyorum. Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten, teşekkür ederiz. Bugün harika sorular geliyor, ve kendi içinde değiştiğin zaman, dışsal çevrenin de değişmesi inanılmaz değil mi? Taşınırsın. Şeyler farklılaşır. Sorunu şöyle yanıtlayalım, sen şu anda hizmet enerjisini hissediyorsun, ama ben senin de derin bir nefes almanı isteyeceğim. Bu enerjiyi tüm çevrende hissediyorsun, ve o ruhundan ya da genişlemiş bilincinden geliyor. O, öncelikle kendine hizmet etmeni istiyor. Sen birçok yaşamını başkalarına hizmet etmekle geçirdin, dini kurumlara, hayır işleriyle ilgili kurumlara, ve onun için senin bu yolda kalmak istemen, yeniden hizmet etme zamanının geldiğini hissetmen çok doğal. Ama edindiğin bu hisse çok iyi kulak verecek olursan, onun senden önce kendine hizmet etmeni istediğini (duyacaksın). İçsel varlığınla ilgilenmen, tanrısallığının tamamının gelmesine izin verecek o alanla ilgilenmen.

Ve, zaten bildiğin ve söylediğin gibi, müzikle yapılacak çok şey var – önce kendin için – daha yüksek bilinçli veçhelerinle birleşmek gibi. Başka alemlerde müziğin ardındaki enerjiyi, hatta müziğin ardındaki matematiği ya da fiziği anlayan meleksi varlıklar var ve onlar, senin gibi onlara izin veren insanlarla çalışmaya çok hazırlar.

Şimdi, yapacağın şey şudur, müziğin çokboyutlu titreşimlerini, müziğin Dünyadaki titreşimleriyle birleştirmek. Bu senin, içsel olarak çok hazır olduğun bir dizi değişimden hızla geçmene izin verecektir. Ve sonra, müziğin gerçekten nasıl iş gördüğüne ilişkin çok derin ve şefkatli bir anlayış edindiğinde – sadece bir kağıt parçasına yazılmış birkaç nota olmadığını, ve onun titreşimsel olarak nasıl iş gördüğünü anladığında – işte bu o zaman senin başkalarına hizmet etmeni sağlayacaktır. Müzikle şifalandırmak, müzikle bilinci açmak gibi şeylere ki, sen bunlara şimdi çok hazırsın.

2.ŞAMBRA: Peki, teşekkür ederim.

TOBIAS: Biz teşekkür ederiz.

3.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Acaba bu soruları bilge varlıklarınızın birine ya da üçüne, Şimdi’nin ruhunda birleşen – o geçmişin, şimdinin ve geleceğin ruhlarına – yönlendirebilecek nezaketi gösterebilir misiniz. Ben, bir zamanlar çok sevdiğim şeylerin hepsini kaybettiğimi deneyimledim, ve hâlâ sahip olduklarım, şimdiye kadar 18 yıllık bir çalışmayı kapsıyor. Herşeyi kaybetmeye verilen doğal insan tepkisi, elbette bu doğal olmayan kopuş sürecine kuvvetle direnmektir. Ancak, buna direnmekle edindiğim deneyim, bu uzlaşmazlığın yalnızca kişinin zihnine ve ötesi, kişinin bedenine acı veren düğümler atmaya yaradığı. Bu düğümler kaslarımda öylesine bir gerilime neden oldu ki, yıllar geçtikçe iyice kuvvetten düştüm ve sanki şimdi neredeyse bir münzevinin ya da keşişin hiç de doğal olmayan yaşam tarzını yaşamaya mahkûmum. Kendi Dünya deneyimlerini anımsayan spiritüel rehberlerinizin, insanı sakat eden bu düğümler bir kez oluştuktan sonra, nasıl yok edilebileceğine ilişkin bize sunabilecekleri herhangi bir pratik önerilerinin olup olmadığını merak ediyordum. Anladığım kadarıyla, gerçeğin peşinde olunduğu zaman, gerçeğin bizi özgürleştireceği söyleniyor. Ancak kendi deneyimim, şimdiye kadar, bunun tam tersi oldu.

TOBIAS: Aslına bakarsan, herşey dikkate alındığında, onsekiz yıl çok kısa bir süre! (kahkahalar) Bu konuda kendini şanslı say. (yoğun kahkahalar) Biz, bu “salıverme/bırakma” sürecine daha sadece başlayabilmek amacıyla onlarca ve onlarca hayat yaşamış insanlar görüyoruz.

Salıverme süreci, ne olursa olsun, zordur, çünkü insan benliği, o küçük insan benliği, kendini korumak için herşeyi yapar. Onun, senin tümüne ait bir parça olduğuna inanması, güvenmesi için ve tekrar tekrar güven duyması için, sana, senin bütününe ihtiyacı vardır. O yok edilmeyecektir, açlıktan ölmeyecektir, cezalandırılmayacaktır. Bu, o insan veçheni kendi içinde bütünlemekle ilgilidir. Tutunan odur. Öylesine sıkı tutunuyor ki, düğüm olmuş. Ve bir anlamda onun ana-babası olan varlık olarak, ya da onu tümüyle kuşatan varlık olarak sana şunu soruyor, “Beni gerçekten koruyacak mısın? Beni besleyecek ve giydirecek misin? Sana güvenmem için bana bir neden gösterebilecek misin?”

Açıkça görülüyor ki, sen böyle bir içsel açmaz içindesin. Kendini derin fiziksel acılara gark ederek, ve bunun da ötesinde kendine muazzam duygusal travmalar yaşatarak, salıvermenin ne olduğunu uç sınırlarda deneyimliyorsun.

Reçete oldukça basittir. Ve iki katlıdır. Gerçek bir seçim yap. Sen seçimleri düşündün ve şu yükseliş ya da spiritüellik denen ya da adına ne demek istiyorsan, şeyi istedin. Onu istedin ama, aslında o derin seçimi yapmadın ya da o derin kararı almadın, teslim olmadın. Herşeyi geri kazanmak adına, ama yepyeni bir biçimde geri kazanmak adına içinden geçtiğin şeylere, kaybetmeye gönüllü olduğun şeylere bir bak. Ve tabi, nefes. Düğümler içindeysen, herhangi biriniz – duygusal düğümlerin, zihinsel, fiziksel düğümlerin içindeyseniz – nefes almak, bu düğümleri tam anlamıyla rahatlatır, açılmalarına ve genişlemelerine yardım eder.

Ayrıca sende tüm bu süreçle ilgili çok akılcı olma eğilimi de var. Bu, iş görmesine izin verirsen çok doğal bir süreç/işlemdir. Bilincin evrimi ya da kendi ruhunun genişlemesi, doğal bir işlemdir. Biz – ve sen – ruhun fiziğinin, sürekli bilinci evrimleştirmek olduğunu biliyoruz. Böylece sen ve o küçük insan benliğin, yoldan çekildiğinde, gevşeyecek, aydınlanacak ve dışarıya genişleyeceksin. Teşekkür ederiz – ve sen fazlasıyla ciddi takılıyorsun.

4.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Selam Tobias, nasılsın? Öncelikle, bunu sonraki bir tarihte okuyan ya da dinleyen ve ilk adımları atan kişilere bir mesaj ve yürekten gelen bir mesaj göndermek istiyorum, kimseden muhteşemliğinizi onaylamasını beklemeyin, çünkü bunu gerçekten kendinizin onaylaması gerekiyor, ve ben bunu (bunun nasıl olduğunu, ne olduğunu) biliyorum. Zihninizin, spiritüel ego gibi şeyler hakkında kaygılanarak size çelme takabileceğini biliyorum, ama adımı atarsanız… ve titreyip terleyeceksiniz, bu bu gece değiştirdiğim ikinci gömlek… (izleyiciler ve Tobias güler) ama gerçekten, şeytanlarınla yüzleşmek, ne kadar güçlü olduğunla yüzleşmek, ve geçmişte, spiritüel gruplarda yapılan herşeyi unutmak, oldukça özgürleştirici ve korkunç bir deneyim. Ama ben size yalnızca geçmiş olsun dileklerimi göndermek ve o ilk adımı atın, ve bu inanılmaz bir şey demek istiyorum.

Tobias, bazen, bu buraya (mikrofona) ikinci gelişim ve aslında soru sormamalıyım diye hissediyorum, çünkü içimden öyle bir enerji çıkıyor ve öyle çok potansiyel var ki… ve ben sadece… ben… geçen hafta seminerde tutkumu buldum. Dedim ki, “Tobias’a Sor”da (Yeni Enerji Eğitiminden söz edilen Tobias’a Sor oturumuna göndermede bulunuyor) bu, eğitimle ilgili olacak, ve karım ve ben bunun alacağı yönü görünce öyle bir sevgiyle dolduk ki – oysa çocuğumuz bile yok! Ve bunu başlatmak için keşke iki milyon dolarım olsaydı, ve ben bunu seçiyorum. Bunu da söyledikten sonra, uzun süredir beni rahatsız eden bir şey var… ve sen herhalde soracağım soruyu biliyorsun, geçen gün ırmağın kenarına oturdum ve bu soruyu sordum… bu bir geçmiş yaşam veçhesi ya da veçheleriydi, bir takım gruplara dahil olmakla ve burada durmakla ilgiliydi, sanki deyim yerindeyse, boynunu cellata teslim etmek gibi bir şey, Geoff ve Linda ve burada bulunan herkes bunu yapıyor gibiydi, ve bunun için tam anlamıyla ölüme gitmek ve işkence görmek gibi gerçekten bölük börçük anılar. Ve sorunun ikinci bölümü… bu tutkuya geri dönüp de onu bu gerçeklikte tezahür ettirmemi sağlayacak bir yöne gitmeme yardımcı olabilir misin?

LİNDA: Peki soru ne? (kahkahalar)

4.ŞAMBRA: Soru şu… işte bak yine, bunu kısa kesebileceğimi umuyordum. (yoğun kahkahalar) Ve ağzım kuruyor, aman Allah’ım!

TOBIAS: Su?

4.ŞAMBRA: Yok, idare ediyorum. İyiyim. Geçmiş yaşam veçheleri – daha önceleri bir takım gruplarla çalıştım da acaba, bilmiyorum, yani insanları yanlış mı yönlendirdim ya da işleri berbat mı ettim ya da öyle bir şey? Ve bu, şu anda benim Kırmızı Çembere gelmemi engelleyen en büyük engel mi?

TOBIAS: Eğer bir papaz olduğunu ve büyük insan kitlelerinin önünde durup da işi berbat ettiğini düşünürsen, herhalde öyledir! (izleyiciler ve Tobias güler) Onları yanlış yönlendirdin mi? İsteyerek değil, ama o zamanlar bilincin bulunduğu düzeye göre, evet. İnandığın bazı öğretilerle ilgili ve sonra da, sana doğru gelmediğini bildiğin halde, kitap bunu söylüyor diye ya da bağlı olduğun kurumun yüksek rütbelileri sana bunu yapmanı söylüyor diye bu öğretileri başkalarına öğretmekle ilgili oldukça derin bir vicdan azabı çekiyorsun.

Bu nedenle, burada Tobias ya da Saint Germain’i taklit ederek değil de, senin senden konuştuğunu sağlama almak isteyen bir parçan var. Dogmatik kuralları sıralaman değil de, senin senden konuşman. Böylece buraya, bir grup insanın önüne gelip de başka birinin kelimeleri ardına saklanmak yerine kalbinden konuşman gerektiğinde, gerçek sen’in korkudan ödü patlıyor. Ama bu aynı zamanda, şu anda senle benim enerjisel olarak sözünü ettiğimiz gibi, çok da coşturucu bir şey. Ve bunu gerçekleştirmeye bayılan, kendini paylaşmana bayılan, bu kadar açık ve savunmasız ve gerçek olmana bayılan öyle de bir yanın var ki, o zaman tutkunda olduğunu biliyorsun.

Şimdi, bu grubun önünde şu anda hissettiğin bu enerjiyi – korku, terör – al, ama kalkıp da bir gruba dürüstçe ve kalbinden konuştuğun zaman, bunun tutkun olduğunu da bil. Bunun ayrıntıları seni kaygılandırmasın. Parçaların tek tek nasıl geleceği hakkında kaygılanma. Ama yalnızca şu anki enerjiyi anımsa, o tutku, korku, coşku ve terör bileşimini… (kahkahalar) ama, herşeyden de öte, gerçek olmayı anımsa. Teşekkür ederiz.

4.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

LİNDA: Bu arada, hiç de korkmuş görünmüyorsun. (kahkahalar) Teşekkür ederiz.

5.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Bir zaman önce, Eleuthera SynchrotizeTM Sistemi’ni dinledikten sonra (ç.n. Saint Germain’in yaptığı bir kurs ve CD paketi olarak satılıyor.) iyi bir sağlığa sahip olmak konusunda bilinçli bir seçim yaptım. Şimdi ise, Bayrak Teknolojisi (CD’lerini) dinledikten sonra görüyorum ki, iyi bir sağlığa sahip olabilmek için kurallar ve her gün uygulanması gereken 30 dakikalık bir işlem var. Sanırım şimdi, diğer bilinçli seçimlerim neden tezahür etmedi diye merak etmekten vazgeçebilirim. Bana öyle geliyor ki, bütünlenmediğimiz o özümüz yapıyor seçimleri ve bu yanılsama içindeki gerçekliğimizi de o yaratıyor. Yadsıma içinde olanlar hariç, Şambra için sanki işe yaramayan tüm bu farklı şeylere havlu atmanın zamanı geldiğinde bize bildirecek misiniz? Tüm bu yeni teknikler ne zaman bitecek diye sorduğumda, bir dolu Şambra adına konuştuğuma inanıyorum. Bunların, tıpkı geçmişte edilen dualar kadar etkisi var. Özür dilerim ama, çok sinirlendim. Ötede yaşamayı seçiyorum.

TOBIAS: Gerçekten de. Enerjinin nasıl çalıştığına ilişkin, senin enerjisel bir varlık değil de bir bilinç varlığı olmana ilişkin temel prensipler vardır, belirli inanç sistemlerinin ne kadar da sınırlayıcı olabileceğine ilişkin temel prensipler. Ve bunlar, Bayrak Teknolojisi gibi, Saint Germain’in Synchrotize Sistemi gibi materyallerde sözünü ettiğimiz şeylerdir. Bunların kurallar olmadığını, öneriler olduğunu anla. Insanların bazısının tanımlar istediğini anla, ve meleksel varlıklar ve Kırmızı Meclis için, fazla belirleyici olmadan dengeli bir tanım getirmek, ama yine de size genel bir yön gösterecek tanımı getirebilmek, her zaman zorlayıcıdır. Sonrası size kalmıştır.

Örneğin, SynchrotizeTM’nin temel dayanak noktası “Bir seçim yap”tır. Çoğu insanın – ve ben bunu Sam’in gözlerinden görüyorum – bir dolu isteği ve arzusu var, ama çok, çok az seçim yapıyorlar. Çok az. Yaşamlarıyla ilgili, yaratılarıyla ilgili seçtikleri şeylerle ilgili çok az seçim yapıyorlar. Bu, bir istekten ya da arzudan çok farklı bir şeydir. Yani SynchrotizeTM, “Bir seçim yapma alışkanlığına geri dönme”nin temel programıdır.

Bayrak Teknolojisi ise temelde size şunu anımsatır – gerçi yedi tane CD dinlemeniz gerekiyor ama – size, bedeninizin, zihninizin ve ruhunuzun, kendini nasıl yenileyeceğini zaten bildiğini anımsatır. Yani sen tüm diğer yöntemleri bir kenara koyabiliyor musun? İlaç almaktan vazgeçebiliyor musun? Kendini hergün almak zorunda hissettiğin o sağlığı takviye edici şeyleri bırakabiliyor musun? Bu (yöntem) sana, bunun nasıl yapılacağını zaten bildiğini anımsatır. Sen şimdi bedeninin kendini şifalandırmasına izin verecek misin ve onun tam olarak da bunu yapacağına güvenebilir misin? Bayrak Teknolojisi işte bununla ilgilidir.

Bizim, “Bunu günde 30 dakika olmak üzere 21 gün boyunca uygulayın” diyerek bir tanım getirmemizin nedeni, insanların tanımlardan hoşlanmasıdır. Oysa gerçek şu ki, bu kursu alanların çok azı bunu yapıyor, çünkü anlıyorlar. O işlemi adım adım izleme ihtiyacında değiller. Şimdilerde farklı bir yolun, daha yüksek bir bilincin peşinde olanlar için bu malzemeyi sunuyoruz. Ama vurgulanan şey, bunu basit tutmaktır. Bırak, bedenin kendini şifalandırsın. Yaşamında seçimler yap. Bir bilinç varlığı olduğunu anla, ve enerjilerle oynamana izin ver. Bunu çok basit tut. Teşekkür ederiz.

6.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba Tobias. Birkaç kez bu soruyu sormaktan vazgeçtim ama, sanki günün konusuyla çok ilgili. Ben çocuklarımdan yaklaşık 2.000 km uzakta yaşıyorum ve bu benim seçimimdi. Ama yine de bir dolu karmaşık duyguya neden oluyor . 24 yaşındaki çocuğum yıllardır depresyonda. 12 yaşında olan hâlâ bana gelmekte zorlanıyor. 5 yaşında olanla da birbirimizi çok özlüyoruz. Ortaya çıkan şeyler yüzünden hem kendime hem de onlara şefkat duyuyorum. Ve, bilirsin işte, bu kadar uzakta olduğum için onların yaşamında bazı sorunlara neden oluyorum gibi insanca kaygılarım var…

TOBIAS: Bu aslında bencillik…

6.ŞAMBRA: (güler) Peki…

TOBIAS: … ve biz seninle dalga geçmiyoruz, burada herkes için bir örnek kullanıyoruz… dünyadaki acılardan doğrudan senin sorumlu olduğunu düşünmek oldukça bencilce. Ve şimdi yine özellikle senden söz etmiyoruz ama, öyle insanlar var ki, örneğin televizyonu açıp da haberleri izlemekten korkuyorlar , çünkü sorunların tümüne kendilerinin neden olduğunu düşünüyorlar. Ailelerindeki diğer herkesin korku ya da kaygı dolu olmasına, sorunları olmasına, kendilerinin neden olduğunu düşünüyorlar. Oysa o aile üyelerinin kafaları çok uzun zaman önce, birçok yaşam öncesi karışmıştı, onlar bu şekilde buraya gelirler. Böylece bu – ve biz bunu tüm Şambra’ya iletmek için kullanıyoruz – bu, seninle ilgili değildir. Ister çocuklarının depresyonu olsun ister başka bir şey, bu seninle ilgili değildir.

Böylece burada, az önce konuştuklarımıza iyi bir örnek var. Sizler bilinç öncülerisiniz. Daha yüksek bir yanıta ulaşmak amacıyla diğer herkesin duygularını ve düşüncelerini emiyor, kendi içinizde bir bilinç evrimi sisteminden geçiriyorsunuz. Ama onların sorunlarını üstlenirken bunların size ait olduğunu da sanıyorsunuz. Değiller. Depresyon sana ait değil ve nedeni de sen değilsin. Bu gerçeklikte tümüyle varolma yeteneğinin eksikliği – seninle ilgili değil.

Şimdi, burada ilginç olan, insanlar arasında oynanan oyunda, onlar senin içinde kendini suçlu hisseden bir yan olduğunu algılarlar ve bu oyunu sürdürürler. Ve bu böylece çok uygun bir özür haline gelir, “Annem burada değil.” Ama ana-babanın bir çocuğa sahip olmadığını anımsa. Ana-baba onları dünyaya getirme sorumluluğunu kısa bir süre için kabul eder – 24 yıl değil, 40 yıl değil – kısa bir süre için, ve sonra onlara özgürlüklerini bahşederler. Bir ana-baba onları beslemek ve giydirmek ve ilk yıllarında eğitmek sorumluluğunu üstlenir, ama sonra o sorumluluğu bırakır. Sorunu böldüğüm için özür dilerim ama, bunları söylemenin yeri gelmişti.

6.ŞAMBRA: Peki, sorumu düzeltecek olursam, çocuklarım herhangi özel bir şey için bana gereksinim duyuyorlar mı, ve…

TOBIAS: Ha elbette.

6.ŞAMBRA: … evet, şefkat… Paylaşabileceğin bir anlayış var mı?

TOBIAS: Kesinlikle! (kahkahalar) Hemen şimdi tüm çocuklarını, küçükleri ve artık pek de küçük olmayanları da, bırakabilirsin. Bağı kes. Derin bir nefes al. Onları salıver, çünkü sen onlara tutunuyorsun. Bu hem seni tüketiyor, hem de onları.

Şimdi annelik güdülerin devreye giriyor – “ama onlar benim çocuklarım; ama ben onları seviyorum.” Onlar senin çocukların değil. Çocuk olarak kılık değiştirmişler ama aslında ruhu olan varlıklar. Onlar kılık değiştirmiş melekler. Onun için, salıver onları. Sen onları buraya, dünyaya getirmek için bir anlaşma yaptın, ama herşeylerinin sorumluluğunu taşımak için değil.

Böylece, buradaki insanların bazısının şokta olduğunu biliyoruz. “Çocuklarımı nasıl bırakabilirim?” Biz, onları reddedin demiyoruz, onlarla bir daha hiç konuşmayın demiyoruz, ama sorumluluk almaktan vazgeçin. Onlar olgun meleklerdir, küçük çocuk olsalar bile. Bırakın gitsinler. Bu şekilde hem onlar, hem de sen, özgür bir biçimde gelişebilirsin. Hayatında sana yakın olan birini – bir aile üyesini, sevdiğin birini, iyi bir arkadaşını – bırakman, salıvermen, senin bireysel enerjilerinin zarif bir biçimde ve kendi başlarına evrimleşmesine izin verir. Ve sonra komik bir şey olur. Sonra bir noktada bu enerjiler yeniden birleşir, ama temiz ve taze olarak, karma yükünden arınmış, beklenti ve sorumluluk yüklerinden arınmış olarak, ve sen onlarla yeni bir ilişki geliştirirsin.

O nedenle, lütfen onları salıver. Buna gerçekten bir bakacak olursan, onların da bunu istediğini görürsün. Bu eski bir oyundur.

6.ŞAMBRA: Çok teşekkür ederim.

TOBIAS: Biz teşekkür ederiz – ve bu tüm ana-babalarda hep olan bir şeydir.

LİNDA: Üç soru daha. (Tobias dört parmağını kaldırır.) Üç! (Tobias hayır anlamında başını sallar, izleyiciler güler)

7.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Bu aslında gayet kısa olacak çünkü sen zaten benden öncekilerde bu soruyu yanıtladın, ama ben yine de soracağım. Annemde Alzheimer var ve bakıma muhtaç yaşıyor, ve ben kendimi sorumlu hissediyorum.

TOBIAS: Bu durumda öylesin demektir! (gerek soruyu soran gerekse izleyiciler güler) Hayır… Cauldre çok utandı… burada o kadar çok enerji oluştu ki, gerek sorular gerekse bugünün tümü adına bu, salıvermenin harika bir yoluydu. (yoğun kahkahalar)

7.ŞAMBRA: Eh, teşekkür ederim. Yani aslında ben sorumluyum ve böylece… neyse, ama sanki ben orada olduğum zaman annem de kendini daha iyi hissediyor gibi görünüyor. Merak ettiğim şu, orada olmakla ona yardımcı mı oluyorum yoksa onu acıtıyor muyum ve oraya daha sık mı gitmeliyim?

TOBIAS: Herşeyden önce ilginç bir şey var… biz Alzheimer hakkında uzun uzadıya konuşabilirdik. Onun türlü nedenleri var, doğal ya da fiziksel nedenler diyeceğin şeylerden tut da, alüminyumdan sudaki elementlere kadar, günlük yaşamınızdaki diğer kimyasalların bazısına kadar herşey, ama Alazheimer’e neden olan bunlar değildir. Sadece, Alzheimer’i olan bir hastada bunlar daha çok vardır.

Alzheimer, boyutlar-arasılıkla ilgilidir, dünyalar arasında gidip gelmekle ilgilidir, genişleme arzusundan, diğer alemlerin bazısını araştırmak arzusundan kaynaklanır, ama işte bazen – senin de anlayacağın gibi – Dünya’da kalanların üzülmesine neden olur. Çoğu zaman, Alzheimer’i deneyimleyenler – Alzheimer modunda, yani unutkanlık olarak görünen halde olduklarında – aslında boyutlar arasında yolculuk ediyorlardır. Ve çok güzel bir zaman geçiriyorlardır. Şimdi bunun burada kalan bedenlerine ya da zihinlerine bir yararı yoktur ama onlar dışarıya çıkıp başka boyutları test ediyorlardır. Bazen şu yakın Dünya alemlerine de gidip, geçiş yaptıklarında bunun nasıl bir şey olacağını araştırırlar.

Bu, olması gerekmeyen bir durumdur, ama yine, öyle bir bilinç türüdür ki – buna virüs demek istemiyoruz, bu doğru kelime değil Cauldre – ama meydana gelen bir bilinç sıkıntısı, bilinç kederi gibi. Bu kişiler aynı zamanda, bedenin içinde kalarak çok-boyutluluğu keşfeden öncülerdir. Yani Alzheimer’i olan bir anne ya da babayı ya da arkadaşı görmek bazen kabul etmesi çok zor bir şey olsa da, buna olumsuz bir şey olarak bakma.

Senin varlığın onlarla olduğunda, örneğin onları ziyarete gittiğinde, Kuthumi’nin diyeceği gibi, komik bir şey olur. Sen de onların boyutlar-arasılığına ya da genişlemiş bilinç haline katılırsın. Bu sanki şimdi, birlikte yolculuk yapacak bir arkadaşları olmuş gibi olur. Yani bunu yapmak yararlıdır, ama her gün ya da her hafta yapılması gerekir diye de anlama. Bunu, yüreğinde hissettiğin zamanlarda yap.

Bir Alzheimer hastasına konuştuğun zaman – bu, hepiniz için geçerli – onlara geri zekalı muamelesi yapma. Sanki aptalmış gibi konuşma. Onlar yalnızca çokboyutludurlar. Çokboyutluluk deneyiminde onlara katıl, ama bunu biraz farklı gerçekleştir. Çok mevcut bir biçimde bedeninde kal, biraz nefes yap, Şimdi ânında ol, ve sonra enerjini genişleterek onların enerjisiyle buluş. Onlarla bir geziye çık. Genelde onlar bedenlerinden çıkarlar. Şimdi ânını terk eder, küçük gezilere çıkarlar. Onlara katılabilirsin, ama şimdi ânında da kalabilirsin.

Şimdi, bu, bir Bayrak olarak onlara bir sinyal gönderecektir. Bu onların, senin genişleyebildiğini, çokboyutlu olabildiğin halde tümüyle Şimdi’de de olabileceğini bilmelerini sağlar. Böylece, bu harika soru için teşekkür ederiz – ve bu senin hatan değil. (kahkahalar)

7.ŞAMBRA: Teşekkür ederim.

8.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir kadın): Merhaba. Burada olmak güzel. Benim de babamla ilgili bir sorum var. 15 yıldır omuzlarında ve boynunda sorun var ve sanki hiç bir şeyin yararı olmuyor. Ve ben ona nasıl bir şeyin yardımcı olabileceğini merak ediyorum. Ve ikincisi de: ben onu şifalandırmaya çalıştım, bu ağrıları neden çektiğini tümüyle görebiliyorum, ama… ama ne? Bununla nasıl ilerleyeceğimi bilmiyorum. Teşekkür ederim.

TOBIAS: Evet, ve genelde… omuzlarda ve boyunda ağrı olduğu zaman, bu, doğal enerji akışının çok engellendiğini gösterir. Bu, bu durumda, kendini açmaya izin vermeyen, enerjinin tüm varlığından akmasına izin vermeyen biridir. Enerjiyi alt çakralarda, bacaklarda ve ayaklarda tutuyordur. Burada, senin bilinmezlik ya da psişik diyeceğin şeylerden korku duymak vardır. O nedenle de bir seçimdir.

İlk şey… ve biz şimdi burada senin özel durumundan söz ediyoruz – yapılacak ilk şey çok açık ve belirli… ona şu soruyu sor, “Ne olursa olsun bu ağrıyı salıvermek için bir seçim yapıyor musun? Bir seçim yapıyor musun?” Ve göreceksin ki bir dolu soru ortaya çıkacak – “’Seçim yap’ derken ne kastediyorsun? Ben bu ağrıyı çekmek istemiyorum. Istırap içindeyim.” Soruyu yeniden sormayı sürdür, “Ağrının ötesine geçmek için şimdi bir seçim yapıyor musun?”

Ve bir noktada ya çok sinirlenecek ve soruyu yanıtlamayacaklardır, çünkü derinlerde bir yerlerde bunu yapmaktan korkuyorlardır. Yaşamlarında böyle bir değişiklik yapmak istemiyorlardır. Ya da, örneğin bu durumda seçim yapar da “Evet, ağrıyı, ve buna neden olmuş olan geçmişimin tümünü de bırakmaya hazırım” derse, o zaman en önemli şeylerden biri, nefes almaktır. Biliyoruz, habire bunu söyleyip duruyoruz ama, bu öylesine basit bir şey ki. Bunun için bir reçeteye ihtiyacınız yok ve üstelik bedava. Nefes almak, o derin bilinçli nefes, tüm enerjiyi tam anlamıyla harekete geçirir. Şimdi her biriniz, derin bir nefes alın lütfen.

(duraklama)

Derin bir nefes…

Bedeninizin her bir hücresinde ve her bir molekülünde olduğu kadar, bedeninizin fiziksel olmayan enerji merkezlerinde de muazzam miktarlarda enerji depoladınız. Bu enerji orada birikmiş halde… büyük bir kısmı orada sıkışıp kalmış halde. Nefes almak, o enerjinin yeniden harekete geçmesini sağlar, ve nefes, bunun sizi bunaltmayacak biçimde olmasını sağlar. Bu çok doğal olarak gerçekleşir. Yani nefesle enerji de hareket etmeye başlar.

Şimdi, tartıştığımız bu durumda, ağrıyı salıvermeyi seçer de enerjiyi hareket ettirmeye başlarsa ne olur? İkinci aşama devreye girer. Değişimler meydana gelmeye başlar. Anılar ortaya çıkar. Enerji aktıkça, bu blokaja ilk elden neden olmuş anılar ve hisler de açığa çıkmaya başlar. Bazen korkular da çıkar ve bu yine kişinin kendini kapatmasına neden olur. Ve kendini kapattığı zaman, ağrı geri gelir, hem de daha şiddetli olarak. Ve o noktada alıcı, ya da bu durumda sevilen kişi, daha da öfkelenir. “İşe yaramadı. Sana söylemiştim.” Ve bu senin hatan olur ve sen kişiliğin yüzünden bunun sorumluluğunu kabul eder ve kendini çok suçlu hissedersin ve kendi enerjin düşer ve o ağrıları kendi üzerine almaya başlarsın. Oysa onlar sana ait değildir. Ama bu o kadar sık olan bir şey ki.

Biz, kişi enerjiyi yeniden harekete geçirdiği zaman, değişikliklerin olduğunu görüyoruz. Anılar geri geliyor. Şeytanlar – kişinin kendi şeytanları – saklandıkları ya da kilit altında tutuldukları yerden ortaya çıkıyorlar. Bu, çok önemli bir zamandır. Soruyu bir kez daha sormak önemlidir, “O seçimi – bunun ötesine geçme seçimini, yeniden yaşamak seçimini, yaratıcı enerjinin akmasına izin vermek seçimini yapıyor musun?” Eğer sen bunu yaparken kendini rahat hissetmeyeceksen, Andra gibi, enerjileri bloke etmiş insanlarla çalışmada uzmanlaşmış kişiler var.

Biz bu durum için çok açık bir öneride bulunacağız. Reiki gibi şeyleri deneme, ellerini salladığın türden bir şifayı deneme, kristalleri de ya da bu tür şeyleri deneme. Bunlar aslında blokajı güçlendirecektir. Bu varlık, burada sözünü ettiğimiz bu güzel ruhlu varlık, sıkışıp kalmış halde, yardım istiyor ama, şu anda ona da direniyor. Bunu yapmanın en doğal yolu seçimden geçiyor ve sonra da, enerjiyi akışa geçirmek için nefes almaktan. Başka herhangi bir ilaç, bitki falan deneme. Buradaki asıl soru şu, onları bloke eden şey(ler)i bırakmaya istekli ya da gönüllüler mi? Teşekkür ederiz.

9.ŞAMBRA’NIN SORUSU (İnternetten, Linda okur): Yeni Enerji işi nasıl bir plana sahip?

TOBIAS: Bu, çok uzun bir yanıtı olan güzel bir soru. Yeni Enerji işinin planı çok esnektir. Ve biz burada Şambra’dan söz ediyoruz, alıp da bankanıza koşturacağınız bir şeyden değil.

LİNDA: Aslında onlar bankaya götürebilecekleri bir şeyi soruyorlar.

TOBIAS: Biliyorum. Yeni Enerji işinin planı çok esnektir. Potansiyellere bakmayı gerektirir. Belirli birkaç alanla sınırlanmış değildir, tüm potansiyellere bakmayı gerektirir. O aslında bir potansiyeller kitabıdır. Belli potansiyellerden yana seçim yapmaktan söz eder, ve enerjiyi de her zaman akışta tutmaktan söz eder. Şimdi, bu kendin için geliştireceğin bir şeydir. Otur ve tüm hayallerini, yapmak istediğin herşeyi yaz. Tutkularını yaz. Pratik 3B dünyasında o enerjileri akışta tutabilecek şeyleri yaz. Ama zihinsel olma. 3B iş planı tutkudan gelir.

Bir kez bunu yaptıktan sonra ve o planda özün ve bütünlüğün ve Sen’in olduğunu hissettikten sonra, onu bir kenara koy. Ve şimdi oturup 3B iş planını, eline alıp da bankaya gideceğin iş planının taktiklerini yaz. Şaşıp kalacaksın… gerçi bu planın çok yapısal ve Eski Enerji diyeceğin şey olacaktır ama, aslında sen Yeni Enerji iş planının özünü, alıp bankaya götüreceğin şeyi dokuyorsundur.

Bizim 3B bilinci diyeceğimiz şeyle, belirli formatlar, belli konuların planlarını ve finansal planlar talep eden bu 3B bilinciyle bu şekilde başa çıkarsın. Ama o kağıdın satır aralarında gerçek tutkun yatıyordur. Böylece bankacın, danışmanın ve müşavirin, planı okurken bir şey hissedecektir, sıradan kelimeler olmasına rağmen, oradan akan gerçek Yeni Enerji iş planını hissedecektir. Teşekkür ederiz.

LİNDA: Dördüncü ve son soru.

10.ŞAMBRA’NIN SORUSU (mikrofona gelen bir adam): Hayatımda, öbür tarafla iletişim kurma yeteneğine sahip olan birkaç arkadaşım oldu. İçlerinden biri sanki bu yetenekle doğmuştu. Bir diğeri de, profesyonel daktilocu olduğu zamanlarda yaşamının krizli bir döneminde, parmaklarının sanki tuşlara vurarak kelimeler yazdığını hissetti ve öyle cümleler çıktı ki, bazı durumlara inanılmaz yanıtlar geldi, tıpkı diğer arkadaşımın da yapabildiği gibi. Ben bunu gerçekten kıskandım. Edgar Cayce, kişinin psişik yeteneklerini geliştirmeye çalışmamasını, bunun yerine spiritüel yeteneklerini geliştirmesini önermişti ve ben de bunu gerçekleştirmeye çalıştım. Ve şimdi, kafamdan kas testine benzer bir tepki aldığım, evet ve hayır yanıtlarını aldığım noktaya geldim, ama bu daha diğerlerinin almayı başardığı yanıtlardan çok uzak, yani bilirsin işte, cümleleri duyarak geçmişi ya da arka planda yatanı açığa çıkarmak. Ve bu Yeni Enerjide bu, sahip olabileceğim, geliştirebileceğim bir şey mi? Ve bunu gerçekleştirebilmek için özel olarak ne yapmalıyım? Ve bu yalnızca öbür tarafla iletişim kurmak için isteyeceğim bir şey değil, ama Yüksek Benliğimle bu şekilde iletişim kursam, eşzamanlılıkları fark etmekten ya da bu tür saçmalıklardan çok daha iyi olurdu! (yoğun kahkahalar)

TOBIAS: Gerçekten de. Ve ben bunu yine Sam’in gözlerinden sunacağım. İşte Sam, 8 yaşında; içsel olarak çok, çok açık, yani kendi içinde kendine çok açık; enerjiyi görebiliyor; enerjiyi kesinlikle hissedebiliyor. Ve Sam’i şaşırtan şeylerden biri de, çünkü çevredeki varlıkları görüyor – bazen onları renk ya da biçim olarak görüyor, aradabir de fiziksel bir beden edinmiş yanılsamalar olarak görüyor – ama, insanların birbiriyle konuşabilmeleri; ve yayılan radyo dalgalarını görmeseler bile ya da ses dalgalarını görmeseler bile, radyo dinlemeleri; ve buna benzer şeyleri yapıp da, fiziksel olmayan varlıklarla konuşmanın doğal olmadığını düşünmeleri, Sam’i şaşırtıyor. Bu (fiziksel olmayan varlıklarla konuşmak) aslında en doğal şey. Hepiniz buna sahipsiniz, yani herhangi bir şeyle konuşabilme yetisine – bu bir yetenek bile değil, bu sadece vardır.

Cauldre’nın kendini açması için bir yıl bekledik, oysa başka yaşamlarda da kanallık yapmıştı, Dünya’nın yoğunluğu o kadar fazla ki, bazen unutuveriyorsunuz. Biz ona bir yol işaretiyle, zeminle, iskemleyle nasıl konuşacağını en baştan öğretmek zorunda kaldık. Bunu tabi, başka insanlar görmesin ve onun akıl durumunu sorgulamasın diye gizlilik içinde yaptık ama (kahkahalar) burada (önemli olan) herşeyin bir bilince sahip olduğunu ve herşeyle iletişim kurulabileceğinin anlaşılmasıydı. Eğer söz duymak beklentisindeysen, iş çok zorlaşacaktır. Büyük bir olasılıkla söz falan duymayacaksındır. Bir ruh gelip de tuşlar üzerinde parmaklarını hareket ettirmeyecektir. Bu, hissetmekten gelir.

Haydi, bunu hemen şimdi yapalım. Hepinizin yanında bir zemin var. Burada, Coal Creek’de olanlarınızın yanıbaşında bir zemin var, ahşaptan yapılma, ağaçlardan geliyor. Zeminin enerjisini hissetmek için kendinize izin verin. Şimdi bu noktada, “Ama bu yalnızca bir zemin” diyecek olursanız, derin bir nefes alın. Bilincinizi genişletin. O, yalnızca bir zemin olmaktan fazlasıdır. O, ağaçtır. O, ondan akan Gaia’nın enerjisidir. O, o ahşapla uğraşan, zemini inşa eden ve bu zeminin üzerinde yürümüş olan herkesin enerjisidir. O, farklı düzeylerde çok, çok yılların enerjisidir.

Ama siz tüm bu düzlemleri keşfetmeye ya da onlarla iletişim kurmaya çalışmak istemezsiniz. (Yalnızca) bir katmanı hissedin; bir katmanın içini hissedin. Bu bazen fazlasıyla… bunalırsınız. Bir seferinde birçok şeyi birden hissetmeye çalışıyorsunuz. Bir katmanı ya da zeminin bir katmanını hissedin, ve o sizinle iletişim kuracaktır. İngilizce kelimelerle değil, yüksek sesle değil, Mors alfabesiyle değil, ama o sizinle enerjisel olarak iletişim kuracaktır – hisler yoluyla. Fiziksel bir duyumsamanın peşinde olmayın. Tanımlama peşinde olmayın. Bakın, şu anda ona bir tanım yapıştırmaya çalışıyorsunuz. Tanımlamaya duyduğunuz gereksinimi salıverin ve yalnızca hissedin.

Bunu nesnelerle ve sonra insanlarla ve sonunda meleksel ya da fiziksel olmayan varlıklarla gerçekleştirdiğinizde, bir hisse sahip olduğunuzu öğreneceksiniz. Ve bunu zihinsel olarak hemen anlamayabilirsiniz, ama bir hissin, bir duyumsamanın meydana geldiğini bileceksiniz. Zihniniz, gelen o hisse daha sonra bir kavram oturtabilecektir ve en sonunda siz de ona kelimeler yakıştırabilecek hale geleceksinizdir, tıpkı Cauldre’nın, ona ilettiğimiz hisleri kelimelere dökebilmesi gibi. Biz ona kelimeler göndermiyoruz, biz ona his gönderiyoruz. Biz ona özü – bilinci – gönderiyoruz, ve siz de aynını yapmayı öğrenirsiniz. Bunu çok basit tutun, çünkü öyledir. Bu, yani herşeyle sözsüz olarak, işin içinde kafanız olmadan, fiziksel bir duyunun ya da tepkinin beklentisi içinde olmadan iletişim kurmak, doğal bir şeydir. Şimdi bunu da söyledikten sonra, farklı nesneleri deneyin.

Ve bir başka şey de, hepiniz için, size gelene güvenmektir. Yanıtın tümünü kapsamayabilir. Başka bir deyişle, ayaklarınızın altındaki zeminle iletişim kurduğunuzda, yanıtın sadece bir kısmını alabilirsiniz. Örneğin buradaki zeminde, kötü bir gün geçiren birini hissedebilirsiniz ve kızgın olduklarını, ve siz zeminin o bilinç katmanıyla iletişim kurmuş olabilirsiniz. Ama ona güvenin. Size bir kızgınlık hissi geri gelirse, anlayın ki onun bilincinde, size bunu geri yansıtan bir şey var.

Ve aynı şey, fiziksel olmayan varlıklar için de geçerlidir. Onlar birçok katmana sahiptir. Ben, Tobias, bir Sam katmanına sahibim. Atlantis’ten Muir’in katmanına sahibim. Sayısız katmanlarım var… Dünya’daki son yaşamımdan Agos katmanı, ve Tobias, ve tüm diğerleri. Böylece siz benim enerjimi hissettiğinizde ve bir tür iletişim kurmak istediğinizde, bu iletişimin birçok farklı katmanlardan kurulabileceğini anlayın.

Ben şu anda sizinle uygun olarak dört ya da beş düzlemden iletişim kuruyorum, ve bu bazen zihni bunaltabiliyor ve o zaman da siz kendinizi kapatıyor ve “Eh ben bunu nasıl gerçekleştireceğimi bilmiyorum” diyorsunuz. Aslında nasıl gerçekleştirileceğini biliyorsunuz ve süregelen iletişimlerin türlü katmanları ve düzlemleri arasında gidip gelmeyi öğreniyorsunuz. Size gelenlere (algıladıklarınıza), iletişimde algıladıklarınıza her an güvenerek. Bunun belki de sadece tek bir katman ya da düzlem olduğunu anlayarak, ama zihninizin de bunu filtrelemesine ya da çarpıtmasına ya da hatta tanımlamaya çalışmasına izin vermeden.

Bizim bilinç ya da öz dediğimiz düzeyden gerçekleşen iletişimler çok doğaldır. Alfabesinde sınırlı sayıda harfleri ve sözlükte sınırlı sayıda kelimeleri olan konuşulan bir dili kullanmak, hiç doğal değildir. Bizim gibi meleksi varlıklar için, bizden sözcükler beklediğiniz zaman iletişim kurabilmek çok zordur, çünkü bu öylesine… öylesine sınırlıdır ki. Bizi kapana kısıyor. Bu nedenle biz sizlerle sözlerin ötesinde çalışıyoruz. Tanımsız. Teşekkür ederiz.

10.ŞAMBRA: Çok teşekkür ederim.

Elbette. Böylece Şambra, bugün derin bir nefes alalım.

Sam uyandı, akşam yemeğine hazır, muazzam acıkmış bir halde ve nedenini de bilmiyor. Bugün (buraya) katılmaktan çok etkilendi. Onun genç özünün bu denli dinamik bir gruba gelmesinin büyük bir şey olduğunu anlamalısınız. Bugün Sam’e birşeyler oldu. Neden burada, Dünya’da olduğunu hatırladı. Bunun sadece iki tane baş belası ebeveynin (kahkahalar) 8 yaşındaki oğlan çocuğu olmakla ilgisi olmadığını hatırladı. Dünya’ya gelişinin bir nedeni olduğunu hatırladı. Bir tutkunun olduğunu, ve o bugün yeni bir Sam. Bugün, Dünya’da yaşamaktan heyecan duyan bir Sam (oldu).

Ve öyledir.

Kırmızı Meclis’in varlıklarından Tobias, Golden, Colorado’da yaşamakta olan Geoffrey Hoppe tarafından sunulmaktadır. Tobit’in mukaddes kitabında bulunan Tobias’ın öyküsü, Crimson Circle sitesinde bulunmaktadır.
www.crimsoncircle.com. Tobias materyelleri, bedelsiz olarak dünyanın her tarafında bulunan ışık işçileri ve Shaumbra’ya, Ağustos 1999 tarihinden beri sunulmaktadır. Bu tarih Tobias’ın, insanlığın yıkım potansiyelini aşıp, Yeni Enerjiye girdiğini söylediği tarihtir.
Kırmızı Çember, Yeni Enerjiye geçiş yapacak ilk insan (kılığındaki) meleklerden oluşan küresel bir ağdır. Bu kişiler, yükseliş halinin sevinç ve zorluklarını deneyimlerken, diğer insanların da yolculuğuna, paylaşım, ilgi ve yol göstererek yardımcı olmaktadır. Crimson Circle’in sitesine her ay 50.000’in üzerinde ziyaretçi, son materyelleri okumak ve kendi deneyimlerini tartışmak amacıyla girmektedir.
Kırmızı Çember her ay Denver, Colorado’da, Tobias’ın, Geoffrey Hoppe kanalıyla son bilgileri sunduğu yerde biraraya gelmektedir. Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Kırmızı Çember toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Kırmızı Çember bolluğunu, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışlarıyla sürdürür.
Kırmızı Çemberin en yüksek amacı, insan melekler ve öğretmenler olarak, içsel spiritüel uyanış yolunu yürümekte olan kişilere hizmet etmektir. Bu hıristiyanlıkla ilgili bir misyon değildir. Tersine, içsel ışık, merhamet ve ilgi bulabilmeleri amacıyla, insanları senin kapına getirecektir. Kılıçlar Köprüsü’ndeki yolculuğuna başlayan bu kendine has ve değerli insan sana geldiğinde, o anda ne yapman ve öğretmen gerektiğini bileceksin.
Eğer bunu okumaktaysan ve gerçek olduğunu ve bir bağın olduğunu hissediyorsan, sen gerçekten Shaumbra’sın. Sen insan (kılığında) bir öğretmen ve bir rehbersin. İçindeki tanrısallık tohumunun bu anda ve gelecek tüm zamanlar için çiçek açmasına izin ver. Hiç bir zaman yalnız değilsin, çünkü tüm dünyada bir ailen ve çevrendeki semavi boyutlarda melekler vardır.
Bu metni lütfen ticari amaç olmaksızın ve bedelsiz olarak dağıtın.
Lütfen bu bilgiyi, dipnotlar dahil bütünüyle kullanın. Tüm diğer kullanımlar, Geoffrey Hoppe, Golden Colorado’dan alınacak yazılı onayı gerektirir. Telif hakkı 2001, Geoffrey Hoppe, P.O.Box 7328, Golden, CO 80403.e-posta: tobias@crimsoncircle.com. Tüm haklar mahfuzdur.